Ivıayıs Cumhuriyet' SON TELGBAFLAB ÇKitaplar arasında) «Omrümde Sükut» ene bu sahifede, evvelce size büyük bir iimit olarak tanıttığım Cahit Sıtkımn şiirleri, «Sühu let» kütüpanesi tarafından küçiik bir kitap halinde çıkanldı. Esere adını verdiren ilk şür, Cahit Sıt • kıyı neslinin bütün heveskâr lan arasında ehemmiyetsiz bir hizada gösterebileeek alelâde bir bedbinliğin ifadestdir. Ondan sonra gelen «Odamda sükut» manzumesi insan ruhile camit eşya arasındaki dilsiz miinasebetin gayet sade bir anlahşı olmak itibarile sizi ümitlendirebüirse de, birkaç sahifeden sonra gelen «Uyku» isimli manzumenin şu parçasını buluncıya kadar şairin istidadı hakkındaki şüphenizi muhafaza edebilirsiniz: Yugoslavya dörtler misakından endişe etmiyor Küçiik itilâf, yakında Pragda bir içtima aktede rek noktai nazarını tasrih edecektir Belgrat 27 (A.A.) Millî Yugoslav parlâmento kulübüne men•up meb'uslar, hariciye nazınndan haricî raziyet hakkında izahat vermek üzere meclisi içtimaa davet etmesini talep etmişlerdir. Hariciye nazırı M. Yevtitch, Rakek istasyonuna vasıl olduğu zaman gazetecilere beyanatta bulunarak şmdi artık dört devlet misakma ait müzakereler dolayısile fazla endİşeye kapıltn&ğa mahal olmadığını, misakm metninin geçen 16 mart tarihinde M. Mussolini tarafından teklif edilmiş olan metinden pek farklı bulduğunu söylemistir. Bu muakın ahkâmı bu husustaki hattı hareketini evvelce tesbit etmiş ve Cenevrede bir kere daha teyit ve tasrih eylemiş olan küçiik itilâfın menfa atlerini hiç bir »uretle müteessir edemez. Küçiik itilâf yakında Pragda aktedilecek içtimada noktai naza • rını tasrih edecek ve esasen beynelmilel taahhütler ve mevcut muahedelerle temin edilmiş olan menfa atlerine hakim kalacaktır. Bin a tetkikatı bitmedi İHEM NALINA MIH1NA Tıp Fakültesine İstanbul Lisesi binasmın tahsisi ihtimali kuvvetleniyor Hakeme hiirmet ediniz! ün, KadıkÖy ve Taksim stadyomlarmm her ikisinde de «Sinirlerfnize hâkim olunuz», «Hakeme hürmet ediniz» nasthatlerini havi levhalar gördüm. Sinirlerinize hâkim olunuz, demekle sinirlere hâkim olmak kabfl olsaydı, dünyada hiç kavga çtkmazdı. Nitekim herkese bu nasihati verenlerin kendileri de dün smirlerini tutamıyarak tekme ve yumruk işine giriştiler. Esasen, bizde, halkın içinde spor terbiyesi noksan olanlar ekseriyeti teşkil eder. Onlar, kendi tuttuklan takmun mutlaka kazanması için, bacak kırmağa, adam öldürmeğe vannciya kadar, berşeyi mubah görürler, hatta tesvik ederler. Omm içindir ki bizim sahalanmız, heyecanlı maçlarda, birer boğa güreşi meydanını andınr, her taraftan «Vur!», «Kırl», «Ye!», «öldür!» naralan yükselir. Ben bu gibilerin «Sinirlerinize hâkim olunuz 1» Nasihatlerile bu huylarmdan vazgeçeceklerini zannetmiyorum. Daha müessir ve esaslı tedbirler almak lâzrmdır. Bu tedbinlerin en müessiri de resimlerinde gördüğüme nazaran ce « nubî Amerika sahalannda olduğu gEbi sahayı uçlan içeriye doğru kıvnk ve meydana halkın çıkmasmı meneden sağlam demir parmaklıklardır. Ancak, bu sayede euma günkü gibi oyuncular arasındaki dövüşlere seyircilerin de kanşması menedilebilir ama bu da paraya mütevakkıfhr. Bizde ise para yok değilse de onu bulup ta saha yapacaklar yoktur. «Hakeme hürmet ediniz!» Levhasına geünce; bu ihtar da öteki nasihai gibi çok yerindedir ama hakemlerin de kendi kendilerine hürmet etmeleri şartile.. Bizim maçlarda öyle hakemler g8rüyoruz ki bir tarafı mağlup etmek azmîle sahaya çıkıyor. Bir kulübe taraftar olmak hiç te ayıp değildir; fakat bir kulübe taraftar olarak hakemlik etmek ayrphr. Her iki taraf ta bir maçta hakeme şereflerini emanet etmiçlerdir. Hakem de kendi şerefmi ve sporculuk cfvanmertliğini düdüğüne emanet et • miştir. Her haksız ve tarafgir düdük, bütün bu şerefleri çiğnemek demektir. Tarafgirlik edecek olan adama düşen, hakemlik değfl seyirciliktir. Bir tarafı tutmaktan nefsini menedemiyen adam, hakem diye ortaya çıkmamalı, eline düdük ahnamalıdır. Kendisine emanet edilen şereflere ve kendi şerefine hürmet etmeği bilmiyen hakeme, oyuncular da, seyirciler de hürmet etmez. Hakem meselesi, bizim sporumuzda bir yara obnuştur; alâkadarlar, kendi iflerfne gelen ve yanyanlan değil, yüksek bharaf ve mertçe idaresile herkese hürmet telkm etmeği bilenleri hakemliğe razı etmenin yohmu bulmalıdırlar. Yeni bir Kararname çıktı Mançuride Isyan büyüyor Amerikadan kontenjan Birçok askerî kıtaat çe harici gelecek eşya telere iltihak etti Ankara 27 (Telefonla) 13757, 13888, 14117 numarah karama melerin tatbikatını teshil etmek maksadile yeni bir kararname neş • redilmiştir. Buna nazaran 13757 numarali kararname mucibince A merikadan kontenjan harici îthal edilecek eşya listesinin 14117 nu marah kararname ile çıkanlan ve gümrük tarifesmin 131 B, 143 A, B, 377 A, B, C, 378 A, B, C, D, 381 £, B, C, D. 477 A, B pozisvonlan na temas eden eşyadan 16/4/933 tarihine kadar sipariş olunup 15/ 5/933 tarihine kadar Türkiye gümrükleHne gelmiş olanlar serbestçe ve 16/4/933 ten evvel siparis o • lunduğu ha'Je zikrolunan müddet • ten sonra gelen esyanın da siparis tarihleri lktısat Vekâletince tet • kik olunarak faturaları tasdik o lunanlar kontenjan harici olarak ithal olunacaktır. Tarifenin 520 A pozisyonuna temas eden tel fabri kalarının mevaddı iptidaiyeleri o • lan 6 ilâ 10 milimetre kutrunda ve kangal halinde bulunan demir çu buklar V listesine ithal olunmuş • tur. Hazırlanan kararnameler 13774 13887 numarah kontenjan kararnamelerine zeyil olarak hazırlanan yeni kararname çok tnühim esasları ihtiva etmektedir. Kararnameye merbut M listesi ehem • miyetli ithal maddelerini memleketlere taksim etmektedir. Yeni M lisiesinde ithal maddelerimizin tnik • tarlannda, yekun itibarile eski M listesine nazaran bazı değişiklikler yapılmıştır. Ezcümle yiinlü raen • sucat 36075 kilodan 24060 kiloya indirilmiş, Amerikanbezi 317,360 kilodan 414,670, patiska 47 bin kilodan 55 bin kiloya, inc« pamuklu mensucat 526,259 kilodan 740,000 kiloya çıkanlmıştır. Eski M Hstesinde kalın pamuk lu mensucat 1,334,550 kilo iketı yeni M listesinde 666,000 kilo ola rak tesbit edilmistir. Demir 6.197.270 kilodan 5 mflyon kiloya Darülfünun ıslahatile meşgul bulunan heyetler Tıp fakültesiniıı nakline ait isleri bir an evvel intaç için azamî faaliyet' le çaJışmaktadır lar. Nakil işlerinin Şayet böyle bir misak aktedilecek en mühirnmi olan olursa, bu misak, ancak milletler bina meselesi hecemiyeti misakımn kadrosu ve rtıhu nüz halledileme dahilinde aktolunabilecektir. rrastir. Şimdiye Cenevre 27 (A.A.) Yugoslavkadar görülen biya hariciye nazırı M. Jevtitchin benalar içinde fa • yanatı, 4 Ier misakı hakkında M. külteye ve ıslahat Paul Boncour ile yapılan mükâlemeproğramına en mulerden sonra küçiik itilif devletleri Dikenlerin kanattığı vafık görüleni ls arasında bir inbisat hasıl olduğuna Gözler, o duyan delikler; tanbul lisesidir. Bu ra*Hlte yapamaaı Ihtlnvall olaa Istanijul ITSMI Şiiphelcrin oynattığı alimet gibi telâkki edilmektedir. hususta Darülfünun ıslahat müşavirliği hastanelerde olacağmdan asıl binada Baslar, tereddüt yastığı, Diğer taraftan Leh efkân umu • heyeti azasmdan Rüştü Bey demiştir ki: fazla yere ihüyaç olmıyacaktır.» Hızla »allanan beşikler. miyesinde de tahavvül husul bulaca« Bina meselesi henüz halledileProfesör Malş, dün Öğleden sonra hiç gı tahmin edilmektedir, Hece sairlerinin mahdut ve yeknasak medi, heyet bu meselenin halli için uğbir yere çıkmamış, müşavirlik heyetüe devirler yapan vezinlermi hudutsuz ve Zannolunduğuna göre M. Paul raşıyor, yann gene bazı bmalar gezileberaber Tıp fakültesi meselelerfle meşgizli bir ahengin hürriyetine kavuşturan Boncaur, icra edilmekte olan mü • eektir. Esld Diiyunu umumiye binasınm gul olmuştur. bu manzume gibi, Cahit Sıtkmın birkaç zakereler hakkında kendisini dinlefakülte ittihaz edileceği doğru değildir. Dün öğleden evvel ıslahat komisyoşiri daha vardır ki Tiirk veznhıe yeni mek istiyen meb'usan meclisi hariFakülte talebesine lâzım gelen yatak nunun da iştîrakile Darülfünunda bir bir genişlik ve alâstikiyet getiriyor. Bun miktarile, hastanelerin fakülteye bıraciye encümeninin bu arzusunu is'af içtima aktedilmiş, geçen içtimada haldan başka, tedaisini kelime ve cümle etmek üzere Parise gitmek tasav kacaklan yatak miktan arasındaki pek ledilemiyen Tıp fakültesi bina meselesi, bağlan dışmda bulan, fakat hezeyana vurundadır. cüz'î bir fark için bir hal şekli bulunailmî kısımlarm, kliniklerin, polikliniklevarmaksızin şuurla münasebetini kesen caktır. rin, konferans salonannm hangi has Bundan bafka hükumetçe müzaderin ve serbest bir zihin ameliyesi, bu Beyazidm bir Darülfünun mahallesi it tanelere yerleştirileceği görüşülmüştür. kereler yapılmadıkça misak projesi şiirlerm aslî kıymetmi teşkil ediyorlar. tihaz edileceğine göre tetkikler neticeIslahat komisyonu bugün bazı fakülimza edilmiyeceği gibi önümüzö*eki Fakat birçok yerlerde, affedilmiyecek sinde ağlebi ihtimal tstanbul Iisesinin te profesörlermin de iştîrakile tstanbul haftadan evvel bu hususa mütealfcir şekil beeeriksizliği, kafiye hatın için fakülte ittihazma fazla meyü hasıl olatarafında fakülteye mülhak hastanelerde lik bir beyanname nesredilmesi ihyerini pek fena yadırgıyan kelimeler, bilir. Fakat biz burada sadece bina intetkikat yapacaktır. timali de yoktur. bütün bir manzumenin orkestral vahtihap edip Maarif Vekâletine bildireDiğer taraftan profesör Malş ta bede'.ini bozmuslardır. ceğiz. Karan Vekâlet verecektir. raberfnde müşavirlik heyeti bulunduğu Tıp fakültesi için belki Darülfünun halde bazı yeni binalan gezecektir. YaBu kitabm icmdeki şiirlerden evvelce dahilinden bir kısım tefriki de kararlaşrra sabah gene profesörün riyasetinde bahsetmiş olduğum için sondaki iki yeni tmlabilir. Çünkü bütün fakültenin kliDarülfünunda bir içtima aktedilecekmanzume üstünde kalacağun. nik, poliklinik ve konferans salonlan tir. Şiri bir isyan telâkki ettiğimiz vakit, bu aksülâmele muhatap olmağa en lâyJc düşman, realiteden başka nedir? Cahit Srtkı, istiyakmı, maddenin zırhmdan soymak ve kurtarmak istiyen Ankara 27 (Telefonla) Bugün Viyana 27 (A.A.) Katolfc talebe küçük ve dar kalıbmın esaretmden yaC. H. Fırkası idare heyeti toplan birliğinin ellinci yıl dönihnu münasebeMoskova 27 (A.A.) Tas ajankayi sıyırmak için kaçaeak delflc anyan, mışhr. 20 Halkevini yerlerinde tettile darülfünunda bu sabah yeniden bir sı bildiriyor: Çitadan bildirildiğine başka âlemlerin hasretile birçok şairlerkik eden müfettişm Halkevlermin takım kargaşalıklar olmuştur. göre, Harbinde çıkan gazeteler Man den fazla yanan bir çocuktur. Bunun iurnumî faaliyetlerine dair verdiği MîHiyetçi Sosyalist talebe merasime çuride isyan hareketinin ilkbahann çm Iritabmnı sonundaki iki şh'rde, o, izahat dinlenmiş ve Halkevlerinin iştirak etmemeğe karar vermişlerdir. Fagelmesi üzerine büyüdüğünü yaı bütün kabiliyetile değilse bile bütün kendi istikametleri üzerinde daha kat merasim basladıktan biraz sonra samaktadırlar. Matbuat, ihtililcile • iştiyakile görfinuyor. «Kuşlar ve Geiyi çalışabilmeleri için ne gibi te lona girerek sükut ve mtizan» bozmak rin TsiUikar ve Kirin vilâyetlerinin miler» ismindeki manzumede bir isyana dabir alınması icap ettiği hususlan istemulerdir. Bunun üzerine bir arbebirçok yerlerinde yaphğı taarruz • kadar yükselemiyen ince ve masum bir müzakere edilmistir. de patlak vermistir. Bu esnada vakayı lann tafsilâtile doludur. Her biri hasret var. «Şeffaf bir aydmlık içinde yabşhrmak için çağnlan polislerin ü 200 ilâ 1000 kişiden mürekkep 10 ka yükseklere doğru kanat açan» kuşlara zerine salondaki eşya aletler fırlahp a dar çetenin faaliyet gösterdiği bilAnkara 27 (Telefonla) Uhde ve «cpınl pınl yanan denizdeld hulyamn tılmışhr. Talebe arasmda birçok yaradLrilınsktedlr. Bundan başka AkhuIerinde memunyet srfaü baki kalmakia ahp uzaklara kaçbgı» gemüere bakarlı vsrdır. lan ve Tandisintaşen garnizonlan beraber gerek maa« kanununun neşrinken: isyan ederek ihtilâlcilere iltihak etMilliyetçi Sosy'Jist talebe salondan den evvel, gerek sonra maaşsız geçen Lâkin ben yerimden kımıldamasam da mişlerdir. Bu isyan hareketi netice çıkanldıktan sonra merasime tekrar müddetlerin 1683 numaralı askerî ve Kaçmanın zevkini içim bana söyler: başlanmış ve devam edilmistir. sinde Şark Çin simendifer yollannın miilkî tekaüt kanununun 2 3 üncü Kuşlar ve gemiler yaşıyor hulyamda maddesmde yazılı olan yirmi beş vaziyeti günden güne daha ziyade Hulyam gemilerle, kuşlarla beraber. senelik faal hizmete dahtl ovahim bir sekil almaktadır. Istas • Cenevre 27 (A.A.) Milletler CeItrp olamıyacaği hakkındaki tef • yonlara ve trenlere karşı taamız ve Diyor, fakat nereye gitmek istiyor? miyeti konseyi, bu sabah umumî bir celsir karan Refik Şevket Beym takriri yağmalar her gün artmaktadır. MezBunu cevabmı «Uzak bir iklimde» isimli sede Sarre memurlannm Hitlercilerin dırresinde encümende tadil edilmistir. kur hat üzerinde seyrisefer isleri »on şürde bulur gibi oluyoruz: tehditlerinden endişeleri hakkmda Sargitgide bozulmaktadr. Uzak bir iklimin ılık havasmda, re hükumeti komisyonunun şikâyetini Seslerle kokular elele dolasır; Ankara 27 (Telefonla) Türkgörüşmüştür. ttalyan mümessfli, KonseRenklerle şekiller sevişip anlaaır, ttalyan bitaraflık uzlasma muahe ye verdiği bir raporda, konseyin Sarre Bir mükelmmeKyet orkestrasında. desinin aktîne dair protokolun tasmemurlanna istikbalde endişe etmemeAnkara 27 (Telefonla) HaziSon merhalesi olmıyan bir şair için, diki Hariciye Encümeninde kabul leri ve müsterih olarak çalışmalarmm ran ve temnuz aylan içinde Bur • bu uzak iklim de son hedef değildir. edilmişth*. temin edileceği hususunda teminat ve•a ve Konyada birer yerli mallar Bütün bu tasavvurlar, kendi kendisi ireceğinden şüphesi olmadığını bildirmiş•ergisi açilacaktır. çfn mevcut, hedefdz bir isyanm, putsuz tir. Almanya mümessili, mezun olan Konya sergisüıe iştirak edecek • Londra 2 7(A.A.) Liberal mebir tapınmanın, gayesiz ve mücerret bir Sarre memurlan ile mahallinde ahnnus Ier Devlet demiryollan gidiş ve gehafil, tngiliz Sovyet münasebatı özleyişin ifadesi olmak için uzak bir memurlar arasında bir fark bulunduğu lis için yüzde kırk, teşhir edüecek dolayısile endişe hissetmektedir. •klimin riiyasma bürünmüşlerdir. Yoksa bımunla beraber İtalyan mümessilinin eşya için de yüzde elli tenzilât yaAmbargonun kaldınlması lehin bu «Uzak iklim» bir seyahat tarifesinpacaktır. Seyrisefain vapurlannda projesini tasvip edeceğini söylemistir. de bir mücadele tasavvum vardır. de ismi yazılı herhangi bir istasyon gibi da eşya ve yolcular için yüzde yir Aîman mümessili, Versay muahedesi ahLiberal gazeteler, bu sayede Moskomuayyen bir hedef değildir ve şüphemi beş tenzilât yapılacakhr. kâmı mucibince Sarre memurlannm huvada mahpus olan 2 tngiliz mü • siz, gayesi olan bir iştiyakın san'at kıykukunun muhafaza edileceğini, bu hühendisinin serbest bırakılacağını meti sıfırdtr: Herhangi içtimaî bir nikurneti istihlâf edecek olan hükumetler maktadırlar. zamı ve degişmeyi özliyen şair bozunAnkara 26 Silolar bu seo* yapıtarafından hizmete almmadıklan tak hnunun kısa emeli gibi. Hudutsuzluğa lacaktır. Para yetişirse dört tane ola dirde bu memurlara verilecek olan tazdoğru elini uzatnuyan bir iştiyakm hızı, cakbr. Buralan; Sıvaa, Ankara, Eski minahn ve tatbik usullerinin tesbiti için şehir, Konyada. 29 mayısta kat'î tek • kuvveti ve değeri yoktur. konseyin bu baptaki prensibini kabul etlifler alınacak, veküin riyaseti albndaCahft Srtknun kitabmda müsamahaya miştir. Nüshası 5 Kuruçtur kı komisyon on gün kadar tetkik edecek hiç lâyık olmıyan bir hata var. «Gece ve bir kânunusantde binalar tamamen bir neticedir» gibi en güzel siirlermin M, Pol Bonkur, Sarre memurlan araHanç rürkiye tesellüm edilmiş olacaktn*. «Sular bücum efaneğe başladı hafızaya» smda yapılan tefrik hususunda ihtirazi îçîn gibi en güzel mısralarmı ldtabma kokayitler dermeyan etmiş bu memurlann indirümiş, demir boru 673,950 ki yarken değiştirmiş. Tekemmül hırsının 2700 Kr. 1400 Kr. beynelmilel memurlar olduklarmı söy Senelik lodan 816 bin kiloya çıkanlmıştır. bh* »an'atkân bazan daha aşağı düşürlemiş, raporunu kabul ebniştir. 1450 750 Kaba demir mamulâti da Altı aylık mesi olağandır; fakat en iyi mısralann tngiltere mümessili de raporu tasvip 797,430 kilodın 109 bin kiloya, 400 800 0ç aylık bu gayrete feda edilmiş olmasına yazık. etmiş ve konsey karan müttefikan kademir çivi 186,240 kilodan 147 bin Yoktur 150 Bir avlık PEYAMİ SAFA bul edilmiştir. kiloya fndirilmistir. Cumhuriyet Halk Fırkası ve Halkevieri Viyana darölfönununda bir arbede Tekaüt kanununa dair tefsir Milletler Cemiyeti konseyinde Bursa ve Konya yerli mallar sergileri TOrk italyan muahedesi Amerika altın esasmı Resmen bıraktı Nevyork 27 (A.A.) Vaşington: ; dan Associated Presse bildirild " ne göre M. Rozvelt, Amerikanm altm mikyasını resmen terketmesine ka rar vermiştir. M. Rozvelt, mümessilier meclisi bankalar «toıcümeni reisi M. Steagalldan meclise bu hususa dair bir karar sureti vermesini talep etmiş • tir. Vaşington 27 (A.A.) M. Roz velt, altm mikyası hakkında âyan meclisi ile mümessiller meclisine tevdi e.tmek tasavvurunda bulunduğu karar suretinin esasen mevcut olan bir vaziyeti kanunî olarak teyit edeceğini söylemistir. Bu tedbir, hükumetin taahhüdarmı altına tercihan kâğıt para ile ifade edeceği mânasım tazammun etmektedir. Reisicumhur, bu ted birin iktısat konferansı müzakeratı üzerinde bir guna tesiri olacağına ihtimal vermemektedir. rastladığın serseri kılıklı adamlan... Birdenbire parhyarak sözünii kestim: Efendi, dedim, karşında bir serseri yoktur! Zabıtanın vazifesî önüne gelen adamı yakalamak de • ğil, hakikî mücrbni bulmaktır. Bu maceranın sonunu merak ettiğim için sabırla bekliyorum. Yoksa fimdi sana hüviyetimi bildirirsem ne yanhş tahtaya bastığını anlarsm! Komiser dişlerini sıkıyordu. Mesuliyet korkusile öfkenin tesirleri arasında tereddüt ettiğini anladım. Başinı salladi ve bir elini kapıda duran memurlara uzatarak bana cevap verdi: Pek âlâ, beyim, dedi, pek öyle betelenme! TahJcik eder, anlarız. Kabahatin yoksa çıkar gidersin. Burası batakhane değildir. Fakat enayi yatağı rfa değildir. Vaziyetin anIaşılmadan seni buradan bırakacak göz var mı bende?.. (Mabadi var) ingiliz Rus mönasebatı Buğday siloları Cumhuriyet şeraiti* Millî tefrihamtz : 73 Yazan: SERVER BEDt Hep Senin İçin! Sonra memurlardan birine emir verdi: Faikı çagır da gelsin, şu kadıu n lâfını anlasın. Odaya rumca bilen ve kulâğının arkasına bir kalem takılı, kua boylu bir adam girdi. Komiser tercümana dedi ki: Faik Efendi! Şu karıya sor! tzmaroyu vurup kaçan adam bu mudur ? Memur fena bir rumca ile ihti yar kadına suali tekrar etti. Fakat karı yüzüme hiç bakmadan, hep titrek ellerini havada »alhyarak, dua eder gibi, yalvanr gibi, korku ve hıçkırık dolu bir sesle biribirine çok benziyen cümleler söyledi. Memur söylediklerini tercüme ediyordut Gözler hep üstiisnde idi. KomUer, ellerini arkasına koy muş, başı önünde, ağır ağır gezini • yor, arada bir kapıya bakıyordu. Odaya çok ihtiyar, iki kat, sendeliyerek yürüyen, titrek bir kadın girdi. Komiser ona dönerek beni gös • terdi: Bu mu? dedi. Fakat türkçe bilmiyen kadm tirtir titriyen ellerini yukarı kaldıra rak rumca bir şeyler iöylüyor ve gözleri yaşanyordu. Komiser bir küfür salıverdikten sonra dedi ki: Mendeburlar!.. Sittin sene Türk topırağında otururlar, bir kelime türkçe biimezler... Yeniköy bunlarla dolu... «Görmedim, vallahi görme dim» diyor, «allah beni çarpsın k! haberim yok!» diyor, «görmedlm» diyor. KomUer: Kısmı adli memurunu çağın • nız! dedi. lçeri gelen yeni memur a sordu: Bu karmın ifadesi alındı mı ? Daha bitmedi. Baslarda ne diyor? Herife kapıyi açan bu değil mi? Evet, kapıyı bu açmış. Herif koşarak yukarıya çıkmış, sonra bu, aşağıdan tzmaronun haykırışını duymuş. Herifi üçüncü veya dörduncü defa görmüş imis. Fakat kim oldu ğunu bilmîyormuş. Komiser tercümanlık eden ada ma dönerek: Sor bakalım, dedi, kapıyı açmış, herifi görmüş, zaten vaktile de iki üç kere görmüş, o adam bu a dam mıdır? İyice baksın! Korku dan cayırtıyı basmasm, anlat, burası karakol, insanı yemezler! Karı kendisine bu sualler de sorulduktan sonra, benim yüzüme baktı. Bu sefer yalnız elleri değil, başı da titriyordu ve cılk bir yaraya benziyen gözleri çırpınarak yüziimde dolaştı. Verdiği cevap şöyle tercüme edilmişti: Bu değil, bu değil... Uzun boylu idi o... Bu değil... Fakat karan hktı orası... tyice görmedim... Bilmiyorum... Allah beni çarpsın ki bilraiyorum. Komiser dedi ki: Söyle şu bunağa... Karanlıktı ne demek?.. Evvelden de herifi görmüş ya! Bunu da ona tercüme ettiler. Şu cevabı verdi: Bilmem... Ondan evvel ya iki, ya ü« defa geldi. Ben onu hep ka ranlıkta gördüm. Tanımıyorum. Uzun boylu idi o! Komiser gözlerile boyumu ölçtükten sonra gayrimemnun adam • ların kaş çatışile düşündü ve odada gezindi. Kadına bir çok sualler daha sorulmuştu. Fakat evvelce söy lediği şeyleri tekrardan başka ce vap vermiyordu. Kadmı dışarı çıkardılar. Komiser odanın ortasında dur • muş, yere bakıyor ve ensesini kaşıyordu. Bütün gözler benim üstümde idi. Komiser beni tevkif eden memura sordu: Sen bunu kaldırımın kenarma oturmuş mu buTıÜun? Evet. Çok yorgundu. Hali tamamile şüphe verecek gibiydi. Yolda ağladı da. Bunu söylerken bir araltk göz göze gelmLştik. Polisin bir azap geçirdiğini hissettim. Daha yumuşak ve titrek bir sesle ilâve etti: Belki de aldanmışızdır. Fakat yakalamak bizim vazifemiz... Komiser memuru tersledi: Sana vazifeni fena yaptın diyen var mı? Elbette vazifen... Böyle bir vak'a olmasaydı bile yolda