27 Mayıs 1933 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 6

27 Mayıs 1933 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

! Jamhariyet 27 Mayis 1933 w SERBEST SÜTUN: Hıkâye Tahta bacakîı hortlak ulak çamaşırlanm tenime değdikçe ürperiyordum. Takibe devam ettik ve koşar adımla hemen hemen bütün Monmartn dolaştık. Topal hayalet hiç acele etmiyor gibi idi, mütemadiyen bir çok sokaklara girip çıkıyordu. Sabah yaklaşıyordu. Bazı evlerin pençerelerinde ışıklar görünmeğe başlamıştı. Bir aralık sokaklann birmin niha • yetmde işine giden bir amele meydana çıktı. önümüzde yürüyen topal haya let bu adamın yanından sıynlıp geçti. Amelenin yanmdan geçerken Feliks bağırdı: Hayaleti gördün mü, topal hayaleti... Herif, garip garip yüzümüze baktı: Hayalet mi dediniz, hayır! Evimden çıkhğnndanberi i c defa sizi gö H Ayni sur'atle ilerliyen hayaleti biraz sonra yeni raşa olunan bir evin tah • ta iskeleleri arasında kaybettik. Niha • yet biraz ileride tekrar meydana çıktı. Monmartr mezarlığına doğru ywrü yordu. Biz de ontm arkasından bu korkunç mezarhça girdik. Topal hayaletle aramızda 8 9 metre kadar bir mesafe kalmıstı. Zemin çamurlu ve yaoışkan oldufıı mü» k"'»Ma vürüvebilivorduk. SU adam akıllı artmıst!. Adeta on metre ilerisini müskülâtla göre biliyorduk. Hayalet bir üç vol ağzma gelince biraz duraladı. Bir iki saniye tereddüt etti sonra ortadaki yolu seçerek ona daldı. Feliks: Aynlalım dedi. Ben sağdaki yola, sîz soldakine sapm. Bu yoilar ileride birleşirler. Aynldık, yollar birbirlermden kısa mesafelerle aynlıyorlar ve hiç büküntüsüz ileri do5ru uzanıyorlar»*ı. YoHann aralannda mezarlar vardı. Mezar ta» • l&n ve tas sandukalar ara verdikçe orta yolda ilerliyen hayaleti ve daha u • zakta üçüncü yolda Feliksi hayal me • yal görebiliyordum. Topal hayalet biraz sonra gene durdu. Yoldan bir mezara doşrru saptı. Buntm örerine ben t?kip etti&im vo'u değiştirdim ve ona dofru abldım, Feliks te b<?n'm gibi yaomısh. tkiiıiz de iki avn istikametten hayaletin üstüne çıktığı r""zara doSrvı kos'ryorduk. Arhk bu sefer muhakktk yakalıyacaktık. Kurtu lus yolu yoktu. Fakat neb'ce hiç te tahmin etmediğim bir sekil aldı. Topal hayaletin Feliksle benim aramda parlavip sönen bir alev gibi kaybolduğunu tüylerimiz ürpererek gordük. Hayalat ortaımzdan silinnu» ve Feliks'e ben onu tutacağiz diye birbirimizi kucaklamıstık. Gayrisuurî bir seldlde cebfmdeki krt>rit kutnsunu cıkardım. Bir kîKrit ca karak mezartaşma yaklaştım. Taşın iistünde «burda M. Aristid Miyard metfundur» cümlesi vardı. ölen borsacmm mezannda olduğumuzu büyük bir korku içinde anladık. O korkunç mezarlıktan nasıl çıktı • ğımızı, evime nasıl geldiğimi uzun boy 'lu anlatmağa lüzum görmüyorum. Kendrme bir morfin şınnıçası yaptım ve derin bir uykuya daldım. Ertesi gün ancak ikindiye doğru uyanabildim. Bir iki bardak setliç yuvarladıktan sonra biraz kendimi bulur gibi okJum. ts odama çekilerek aksamki macerayı düfünmeğe başladım. Neydi bu gördüklerim? Düne kadar m'kroskobumla teşrih bıcağtmm ve tahlil ameliyelerinin gösterdiği seyler • den başka şeye manmıyan ben simdi ervahı, hortlaklan, hayaJetleri kabul roü edecektim? Hayır hayır, buna imkân yoktu. Birdenbire akluna geldi. Ben borsacı M. Miyardın öldüğünü gözümle gör müs miydim? Hayır. Kendisini hasta yatağında bırakarak Münihteki bp kongresine gittigim zaman o hiç te öIecek bir adama benzemiyordu. Vefab haberini orada öğrenmiştim. Peki ama M. Miyard acaba hakikaten ölmüş miydi? Derhal giyinerek sokağa çıktım. M. Miyardın cesedini son defa gören ve dermne ruhsat veren belediye tabibmi buldum. Meslektaşım bana çember sakallı, ablak çehreli olarak hatırladığt M. Miyardın nasuiı bizzat rauayene edip defnme ruhsat verdiğini söyledi. (Yann bitecek) Tercüme edenı ÖMER FEHMİ Monmartrda bır doktorun muayenehanesindeyiz. Bir pazar günü kendini eski bir hastası ziyarete geliyor. Bu adam doktorun tanıdığı bir ailenin yanında uiakttr. Efendisi maruf borsacı M. Mi yard bir müddet evvel ölmüştür. Mon martr tepesindeki triiyiik köşkte şimdi yalnız ihtiyar ve hasta Mcdam Miyard vardtr Uşak doktora son zamanlarda koşkte tınkı efendisme benziyen bir ayağı tahta bır hayaletin dolastığını, oteyi beriyi karışttrdığınt haber veriyor. Bu hayaleti hem arabact Jak, hem ahçı kadın Luiz, hevfi de kendisi görmüşlerdir. r ki gündür şehirde müthij bir fırtına huküm sürmektedir. Usak Feliks o akfam için doktoru hayaleti görmek üzere fcojke davet ediyor ve gece saat onda doktorun evinden beraberce çikıyorlar. r ırtraa müthişti. Donduracu bir soğuk vardı. Ay ikidebir bulutlarla kapanıyor, hertaraf zıfiri karanlık kesiliyordu. Birçok sokaklardan geçtik. Dik birkaç yokuş hrmandık. Uzun bir duv?r ^oytmca bir hayli yürüdükten sonra demir parmaklıkh bir kapının önüne geldik. Feliks: Işte doktor bey, dedi. Köşke ancak bu methalden girilebilir. Başka kapı yoktur. Demir kapıyi anahtarla açb, girdik. Karanlıkta etrafı gormeden yürüyor • dum. Bahçe bütün Monmartr arazisi gibi meyilüydi. Bunu mütemadiyen yukcn doğru çıkmaklıgımızdan anhyor dum. B<r aralık ay bulutlardan sıyrıldı. Bulunduğumuz nokta bütün bahçeye hâhiro bir yerdi. Uzakta komşu kösklerin da:nlan, sağ tarafta borsacınm bir çamur yığmı gibi simsiyah, büyük evi görünüyordu. Sehrin uzaktan uza(a akseden gürültülerden tren düdüklermden baskm ses sada Uita'hniyordu. Feliks hayaleti bekliyeceğimiz yere giinHijrden bir ot mînderle birkaç battaniye yerleşb'rmişti. Oturduk. Batta niyeleri örtündük. Etraf yavaş yavaş kabn bir sis tabakasile örHiIüvordu. Yanm saat ka dar bekledik. Vakit bir Hirlü gecmiyordu. Feliks ilk önce etrafı tarassutla meşguı olurken yavaş yavaş bundan usandı. Konuşrnağıt başiadık. Ben bir aralık şapkamı sioer ederek bir sigara içtirn. Bekleırıekten yorulmuşhım. Yakalıeı cıkardım, örtülere iyice sanndım ve uzandtra. UykBifı v&rdı. Gözkapaklanma sanki birer kurşun kiilcesi asıbnışb. Nihavef dalmışım. Nekadar uyudum, bilmiyorum. Bir denbire Feliksin dürtmesile yerimden fırUdıra. Sis artmış, ay ışığı çok azalmısh. Bizden bir yirmi, yirmi beş adım kadar ileride bir ot ve çalı yığını ile köşk arasında hayal meyal belli olan bir gölge kımıldıyordu. Feliks zangır zangır titremeğe başlamıştı. Buna rağmen bana döndü: Haydi yakalıyalım! diye fisıldadı. tkimre birden yavas yavas ilerliyen (ö)jreye doğru ahldık. W»hçenm bir ucu duvara kadar ıreay»n bu kısım M. Mivardm vefitmdan sonra metruk bırakılmış, hertarafı çaIdir, adam boyunda yabani otlar büriimüştü. Gölge bizim kostagumuzu derhal farketti. Ot ve çalı yığmlan arasma doğru kaydı. O tarafa koştuk. Hayalât ortadan kavbolmustu. Calılar, otlar arasında hiçbirşey yoktu. Feliks: Sakm duvardan atlamış olmasın! ledi. Duvann bu kısmı diğer taraflardan daha alçaktır. Geçen kış yikılmıştı. Bahçe kapısına gide'im. Duvardan atlami»sa önlemiş oluruz. Beni takip edin! Bahçe kapısmdan dışan çıkınca, ta uzakta. «okağın nihayetinde ayni göi geyi gördük. Bu sırada bir hava gazi fenermtn yanından geçiyordu. Bu itibarla kendisini daha iyi fark edebildik. Bir bacağı tahtadandı. Topallıya tonaüıya gidiyordu. Olanca süratimizle tekrar ileri atıldık. Bizim kendisini takip etti ğimizin farkına varmamış gibi idi. Gayri nrantazam bir sur'atle dar bir sokak tan diğer dar bir sokağa sapıyordu. Aramızdaki mesafe kısalmak bilmi yordu. Ikimizde hızlı hızlı soluyorduk. Bir aralık durup bir iki dakika dinlen meğe mecbur olduk. Soğuk bir kat daha artmışti. Bütün vücudümüz terle is lanmışu. Soğuğun tesirile adeta donan P. C. N. sınıfmda Neler okutulur? Bir Tıp Fakültesi talebesinin mektubu [Dün Mustafa Âlim imzasile şayam dik kat bir mektup aldık. P. C. N. sınıfı tedrisatı hakkında birçok tenkitleri ihtiva eden bu yazıyı, Darülfünun ıslahatının mevzuu bahsolduğu şu sıralarda alâkadarlara bildirmiş olmayı faydalt bularak aynen koyuyoruz:"] Bir gazetede (Darülfünunlular kitap istiyoc) atlı bir yazı okumuştum. Bugün P. C. N. için ben de bir kaç satır yazacak ve büyüklerin nazarı dikkatlerini celbedeceğim. Bu sıralardan ben de geçtim. Bizi ilk sene P. C. N. denilen ve (fizik, kimya, tarihi tabiî) isimlerinin ilk harflerini taşıyan ihzarî bir sı • nıfa verdiler.. Mevcuduı^uz çoktu. Hocalanmız Fen fakültesinin muallimleri idi. Ben Tıbbiyeye gireırken nebatat, hayvanat, fizik, kimya okuyacağımı hiç ümit etmiyordum. İlk günler henüz yorulmamış dimağla dersleri günü gününe haztrlıyordum. Gün geçtikçe dersler beni, sıkmağa baş ladı. Çünkü nebatattan biır ağacın veya yaprağm bünyesini okuyorduk. ve bir sene müzakere etmeden böyle brtirildi. Burada okutulan nebata • tın doktorlukla alâkadar olan kıs mi ancak ve ancak 20 30 fasiledir. Bunu yüksek sınıfta anladım. Diğerleri ve morfoloji kat'iyyen lüzum suzdur... Meslek olarak intihap edilmis bir subede meslekle alâka • »ı olmıyan dersler talebeyi fena halde hayal ve çalışma inkisanna uğratıyor. Hayvanat hocamız dersini ezber ister; kazara bir yerini ezber aöyli» yemezsek döndürürdü. 400 • 500 sahifelik bir hayvanat notunu ezber istiyen bu hocamız bize imtihan vakti sualleri de söylemezdl. Nebatat hocamız hiç olmazsa bu lutfunu bizden esirgemezdi. Muayyen sualler verir onlara bi*i çalıştınrdı. Hayvanat hocamız bu • nu yapmadığı gibi (tasnifi hayva • nat) denilen bir kitabı satırfeesatır ezber ister, bu da yetmiyormua gibi (müstahasat) cetveli denen meşgul olanlar ne püsküllü belâ ve ne manasız bir şey olduğunu bilirler • cetveli ezber isterdi. Ttbbiyenin ilk senesinde dersleri ezberliyece ğiz diye kafamızı berbat ettik. Et • tirdiler. Halbuki tıbbiyenin müte akıp senelerinde kafa insana fev • kalâde lâzım. tlk seneden gençleri harap etmiyelitn. Amelî fizik mesaileri doktorluk mesleğine (on milyon kere milyon kere milyon) uzaktı. Buna mukabil lâboratuvarda sabrt bir suhunet ve tam manasile hassas hiç bir alet yoktu. Kimya hocamız bizi çok üzerdi. Çok ince eleyip svk dokurdu. Fakat k'myanın doktorlukla cidden çok stkı ve samimî alâkası ve iftirak leri var... Işte doktorluk için P. C. N. da lüzumuna kani olduğum iki ders: Kimya ve nebatat.. Kimyayı, itiraf edelim ki hocamız pek mu fassal okuttu. Esasen bu dersler fakülted'e tekrsur edilmektedir. Binaenaleyh burada tıbbiyeye lâzrm olan program takip edilmelidir ki temel lâyıkile kuvvetlenmiş bulunsun Buradaki nebatat ve kimya tıp mesleğine göre tashih edilmelidir. Yoksa gençlik bedbiniden kurtulamıyacaktır. Halbu ki Maarif Vekaletinin takip ettiği yol gençleri ilk seneden karanlık sahalarda burakmak değildir zan • ne<fiyorum. Asıl Bu P. C. N. un en çok ihtiyacını hissettiği bir ders vardır: Li»an. Biz Türk liselerinden gelmiş gençler ecnebi eserlerden dersleri mizi takip edemiycfruz. Bizim için matbu hiç bir kitap ta yoktu. Bütün kuvvetimizi nota veriyorduk. Lisan madem ki doktorlukla esastır, bütün P. C. N. da bir sene mütemadiyen lisan okutmalıdır. Diğer dersler kaldırılmalı veya tadil edilmelidir. Mustafa Âlim Müessif bir spor hâdisesi Feci bîr kaza kamy Dünkü maçta kavga çık Biröldü, 3 on devrildi, 1 kişf kişi yaralandı tı, oyuncular dövüştü IBirinci safıifeden mabait] şıyorlardı. Fakat dakikalar ilerledikçe asabî bir hava esmeğe başladıği hissedi Hyordu. Bu asabî hava, hakemin sert oyuna mümaşat etmesinden doğmuştu. En ufak menfi bir hareketi bile vaktînde tecziye etmek, oyunun selâmeti cereyam namma bir zaruret olduğu halde, hakem, bun lara aldırış ettniyor, bu müsamaha da adeta «rşvik mahiyetini alıyor du. Fenerbahçe, bir frikik cezasmdan güzel bir gol kazandıktan sonra vaziyet biraz sakinleşir gibi oLmuştu. Maamaiih iki güzel Vefa hücumunun ofsayt addedilerek tevkif edilmesi, sükun bulan havayı gene değiçtirmeğe vesile oldu. Sinirler bozuldu, sert oyun başladı. Bu srralarda Vefa kalesi önünde kaleci ile Fenerbahçeli bir oyuncu çarpıstılar. Vefa kalecisi, anlaşılan şiddetli bir darbenin tesirile sani yelerce yerlerde kıvrandı ve sonra baygın bir hale geldi. Hakem, bu çarpışmadan mütevellit hâdise hakInnda hiç bir ceza karan vermeden oyuna devam etti. Vefahlar, adeta hâkim bir vaziyet almışlar kemli hatalan yüzünden yedikleri golü çıkarmak için bütün gtayretlerini sarfetmeğe başlamışlardı. On dakika evvel Vefa ka lesinde olan hâdise, bu de fa da Fener kalesinde teker • rür etti, Vefalı bir oyuncu ile Fener kalecisi çarpıştı, Fener kalecisi de yerlerde kıvrandı ve biraz sonra oyuna devam etmek üzere kaleye geçti. Fakat hakem, bu defa Vefa • hlara çok raüessir bir ceza verdi. Fener kalecisi ile çarpışan Vefalı oyuncuyu sahadan çıkardı. Vefalı oyuncu, hakemin bu karanna her hangi bir suretle ittraz etmiyerek sahayı terketti. Fakat hakem m, on dakika evvel ayni şekilde vukua gelen bir hâdisede diğer tarafa en ufak ceza vermeyip te Vefa için bu kadar ağır bir hüküm vermesi, oyuna on kişi ile devam etmek mecburiyetinde kalan Vefalılan büsbütün sinirlendirdi. Maamafih Vefalılar on kişi kalmaLarma rağmen canla baş • la çahşıyorlar, Fenerbahçenin yüksek oyununa mukabele etmeğe uğraşıyorlardı. Bu arada hakemin verdiği bir çok kararlar ve cezalar, artık sade oyuncuLan değil, seyir • cileri de iğzap ediyordu. Her düdük sesinden sonra tribünlerden bir vaveylâ kopuyor, kararlar protesto ediliyordu. Oyun çığırmdan çıkmak üzere idi ki ilk devrenin hitamı imdada yetişti. tkmci devreye başlanırken, hake • mm oyundan çıkardığı Vefalı oyuncuyu oyuna alacağım tahmin edenler vardı. Oyuna baflanmoı bu tahminlerin doğru obnadığı görüldü; Vefalılar on kişi 3e oynuyoralrdı. Fakat müsabaka okadar sert, okadar şiddetli oluyordu ki, beran bir hâdiseye inhzar ediliyordu. Şimdi Fenerbahçe gol yapmak için mütemadiyen akın yapıyor, Vefa müdafaası buna mâni olmağa calışıyordu. Bu ara • da Vefab bir oyuncu gözunden fena halde yaralandı, başile topu kurtar • mak istiyen bu oyuncunun gözüne Zeki Bey kuvvetli bir ayak darbesi yapıştırmış, çocuğun yüzünu al kana boya • mıştı. Müesstr bir cezayı istilzam eden bu hareketin de cezasız kaldığını gören Vefalılar adeta şuurlanm kay • betmişlerdi. Işte bu sırada Vefadan bir oyuncu, Zeki Beye kasten ve hiç bir münasebeti olmadığı halde bir tekme atmış, bunun üzerine oyuncular da oyunu bırakarak bhbirlerine girmişlerdir. Bu gibi hâdiselerde her zaman olduğu gibi, zabıta kuvvetlerile beraber, parmakükların gerisinden atlıyan bir sürü halkta sahaya hü cum etmiş ve tam manasile yumruk, tokat mücadelesi başlamıştır.. Zabıta kuvvetleri bir taraftan kavgayı ayirmakla uğraşırken, bir taraftan da halkın hücumuna mâni olmağa çalışiığı için, bu müessif vak'a der • hal sükunet bulmamış, hatta bu arada Vefalı bir oyuncu, yediği dayağın tesirile bayılmış ve baygın bir halde sahadan çıkarılmıştır. Bir müddet sonra sükunet hasıl olrrnış, sahaya hücum eden halk dağıtılmıştrr. Hakem, oyuna devam edilmek üzere düdüğünü öttürmüş tür. Bu vaziyetten sonra oyuna de vam etmek kat'iyyen doğru olmadığı, hatta daha fecî bir hâdiseyi hazır • hyabileceği için, bunun aleyhinde bulunanlar, maçın tatil edilmesini istiyenler olmşutır. Buna rağmen, hakem, oyuna devamda ısrar etmiş, müsabaka, bu defa iki tarafm sinirleri de fevkalâde bozuk olduğundan cehennemî bir mücadele halini almıştır. Vefalılar 9 kişi kaldıklan için bütün gayretlerini müdafaaya Seferihisardlan ÎZTOİT« gelmekte olan Seferibisar belediyesine kayitli 17 numarab kamyonet Badem köyü civannda devribniştir. Kamyonet şoförü Kerhn oğlu K4« tnil tarafından idare edilmekte iken kamyon sahibi Ibrahim direksiyo nu eline almış ve şoföre de arkaya oturmasım söylemiştir. Kamyonet yoluna devam etmlf, fakat bir aralık bir hendeğe yuvarlanmıştır. Şofao Kâmil arabanın albnda kalarak derhal ölmüş, yolcu • lardan Seferihisar kaymakanu b« • yin hemşiresi hamtnla Seferihisar hükumet tabibi Fevzi Bey, ameleldej Kâmil ağır surette yaralanmışlardır. da, ikinci takımlardan Ankara gücü hükmen, Altınorduya galip g e l miş, Muhafızgücü sıfıra karsı beş ile Genclerbirliğini yenmiştir. Altınordu ile Ankaragücü arasındaki maçta birinci haftayunda Ankaragücü penaltıdan bir sayı yaptı. Devre bitmek üzere iken Albnordu aleyhine verilen ikinci penaltıyı Altınordulular kabul etmedikleri için hakem oyunu tatil etti. Ve Ankaragücü hükmen galip sayıldı. Son müsabaka Muhafızgücü ile Gençlerbirliği arasında idi. Bu mü • sabakada Gençlerbirliği 2 0 ga lip gelmift'r. Müdürumus Abidln Daver Bey dün takımlara kupalan tevzi ederken vermişlerdir. tşte bu sırada haketn de bu vaziyet dahalinde oyunun devam edemiyeceğini nihayet anlamıs olacak ki maçı tat'i etmek mecbu riyetinde kalmışhr. Yukanda da isaret ettiğimiz üzere iştn bu neticeye varmasında hakemin mesuliyeti büyüktür. Hakemin bidayette sert ovuna müsaade etmesi, bu sert oyunun gfttikçe tekmeli bir mücadele halini almasmı intaç etmiş, usul ve nizama uymıyan ve umumî protestolan mucip olan kararlar da oyuneulann asabım bozmuştur. Biz, bu sütunlarda arasıra hakemlerimmn bazı kararlanm tenkit eder ve kendilerine nizamnamenin emrerh'ği ahkâmı tamamen tatbik etmelermi tavsiye ederken bu samimî tenkitlerimizin bir maksadı mahsosla yapıkJığuıı iddia edenler oluyocdu. lste dünkü hâdise. Tenktleimizde ne kadar isabet ettiğimiz ve bu iste bizim ne kadar haklı olduğumuzu vehâ • diseleri nasıl bitaraf bir gözle takip ettiğimizi bîr defa daha isbat etmiştir. Memleket sporuna en büyük fenalık getirecek ve gençliği birbirine düşüre cek, hatta düsm&n edebilecek olan bu hâdieslerin tekerrürüne mâni olacak tedbirleri ittihaz etmek zamam çoktan gelmiş, hatta geçmistir. Eğer bu bahiste ciddî tedbir alınmaz ve bu işin önüne geçilmezse bir şeref ve ermeydanı olan spor sahalan dövüş ve kavga mahalli olacakbr. Ankarada liseler idman şenlikleri Taksim stadyomunda bu yanda kalan maçtan evvel şilt maçı için karşılaşan Galatasaray Anadolu müsabakası çok hararetli olmuştur. Bu oyunun ilk devresi 3 2 Galatasaraym lehine bitmiştir. Anadoluldlar, bu devrede güzel bir oyun göstermişlerdir. Fakat ikinci devrede Galatasaray oyun üzerinde kat'î bir hâkimiyet tesisfne muvaffak olmuı ve 6 gol daha yaparak adeta bir » 1 rekoru tesis etmek sureb'le 9 2 galip gelmişitr. Galatasaray, Anadoîuyu 92 yendi ~~ Ankara 26 (A.A.) Bugön Gazi Terbiye Enstitüsünun sıtadmda lise ve orta mektepler ralebesi tarafmdan id • man şenlikleri yaoılmıştır. Maarif V«kili doktor Reşit Galb Bey, meb'uslar Maarif Vekâleh* erkâm, binlerce halk şenHklerde haztr bulunmuşlardır. Şen'iklere geçit resminden sonra Riyaseticumhur mtztkası tarafmdan çalraa* ve kız ve erkek binlerce talebe tarafın dan okunan İstiklâl maısı ile başiandı. Mekteplilerimiz verilen kumandaya tek bir kişi gibi Kaat ederek gayet muntazam ve çevik idman hareketleri yap« blar. Binlerce gencin bun bir ahenk içinde hareket yapışlan jrörü'e^ek bir minzara teskü edivordu. Senlikler gene mekteplilerimizin bir geçit resmi ile bkH. Hazır bulunanlar genç talebeiKD gösterdisi gosterdîği mtizam ve muvaffakiveH büvük bir takdirle karşıladılar ve alkışlandılar. Ankara at yarlşlarl Ankara 26 (Telefonla) Bugunl ilkbahar at yanşlarnun üçüncüsü de ya pılmısbr. Kotuda Barvekü. Adlive. Maliye, Dahih'ye, tkhsat ve Ziraat Vekilleri bu> lunmustur. Birinci koşuda Selâmet birinci, Yıl • dt7foş ikinci. tknci koşuda Betyar birinci, Fleşlayt ikinci, Frrz ücüncu. Ikmci tle Sçuncü koşu arasmda mu> h?fız siivari bö'ükleri zabitanm<n mânia atlama müsabakalan yaptldı. Miisaaka çok alln^nndı ve verüen numaralarU yüzbasi Mustafa Beyin birinci geldiğf an'aşıldı. Üçüncü koşuda Klay birinci, Nasibe ikinci, Bozkurt üçüncü. Dördüncü koşu, hayvanlar gebnediği için yapüamadı. Beşinci koşuda Kırceylân birinci, Cey lân ikinci, Zafer üçüncü oldular. Koşulardan sonra atlı spor kıHübünür av koşusu yapılmı» ve kulübe mensup yedi hanım on bey koşuya işbVak etmiş alb bin meb* olan bu koşu çok mu • vaffakiyetli olmuştur. Dün Fenerbahçe stadyomunda ya • püan Istanbulspor Beykoz şflt maçı, 2 2 ye beraberlikle netirelenmişbr. Bu müsabaka, galip ve mağlup belK olmak için bir defa daha oynanaraktır. İ8taribuİ8por Beykoz berabere kaldılar Genç takımarın hediyeîerini dün merasimle verdik Gazetemiz tarafmdan genç ta kımlar arasında tertip edilen futbol lik maçlannda derece alan Fener bahçe, Kasırnpaşa ve Istanbulspor takımlarma hediye edilecek olan kupalar dün Fenerbahçe »tadyo munda merasimle bu takımlara verilmiştir. Her üç takım da sahada bir geçit resmi yaptıktan sonra toplanmışlardır. Takımların kaptanlan, tahrir heyeti müdürümüz Abidin Daver Beye takdim edilmiş, Daver Bey de, bu raüsabakalarda göster • dikleri muvaffakiyetten ve aldık lan derecelerden dolayı kendilerini tebrik etmiş ve evvelâ, şampiyon olan Fenerbahçe takımına sonra Kasımpaşa ve İstanbulspor takımlan kaptanlarına ayn ayrı kupalan vermiştir. tstanbul Mıntakasi namma da Mıntaka reisi tbrahim Kemal Bey, şampiyon Fenerbahçe takımına aynca bir kupa vertniş ve bu like işthak eden takımlardan teşkil edilen muhtelit takım oyunculanna da birer madalya verilmiştir. Genç sporcular, gazetemize ve tstanbul Mıntakasma teşekkür etmişIerdir. Bilâhare şampiyon ve Fenerbahçe takımile genç muhtelH takım arasında bir müsabaka yapılmıştır. Bu müsabaka çok zevkli olmuş, iki taraf ta birer gol yaparak berabere kaldmışlardır. Ankara 26 (A.A.) Bugün İs tiklâlspor sahasında lik maçlarma dfevam edilmiştir. Yapılanraaçlac Türkspor çıktı! Memleketin yegâtae spor mec muası olan Türksporun bu hafta çıkan 190 ıncı nüshasında: Son güreşlerin resimleri ve tafsilâtı, In giltere Italya maçının yeni enstantaneleri ve bu miihim spor hâdise sine darr mufassal bir yazı. tspanya Bulgar çarpışmalan hakkında neşrolunmamış tafsil&t ve Bulgar gazetelerinin mütalealan, Galatasaray ikinci gümeye giremez! Serlevhalı mühim bir makale... Ve saire.. DtPStZ KUYU (25 kuruşa tam bir roman) namll« Akşam kitaphanesl tarafından hiç lntl9ar etmemis bir ucuz roman «erislnin neşrlne başlandı. Bu serlnln birinci kitabı (Vâ N > tau rafmdan nakledllen meşhur polls haflyesi Yılmaz Alinin maceralaruu Ihtlva eden fDipslz Kuyu) dur. Dört renkll kapak İçinde bugun lntlşar etti. Fiatı 25 kurujtur. Denizcilere ilân Türk Anonim Elektrik Şirketine ait asağıda yazıh iki deniz altı kablosunun tamiri için kaldırılacağı alâkadarana bildirilir. 1) Arnavutköyii ile Vaniköy iskelesi arasındaki 1 numarah deniz altı kablosu. 2) Rumelihisarı mezarlığı ile Kandilli burnu arasındaki 4 numaralı deniz altı kablosu. 7 haziran 1933 tarihine doğru baslanacak ve üç ilâ dört hafta 'devam edecek olan ameliyatta kullanılacak mavna beynelmilel mulat olan gündüz ve gece kablo döşeyip kaldırmağa mahsus içaretleri hâmil olacağı cihetle bu civardan geçecek gemilerin kablo döşeyip kaldırmakla meşgul merakipten asgarî bir gomine açık geç nıeleri ilân olunur. HAVAGA Zi ŞIRKETi 29 mayts pazartesi günü saat 15 te Kadıköyıinde Siireyya Faşa sıneması saionunda verilecek olan Ameli ye mek ve pasta pişirme persine bütün hanımefendileri davet eder. [3796] KADIKÖY Ankara lik maçlari ASİPİROL NECATİ, grip, nezle, baş ve diş ağnlannınkat î üâcıdır. SALiH NECATl eczanesı

Bu sayıdan diğer sayfalar: