ÎVJayıa Cumhuriyet '• SON TELGRAFLAB Japon ordusu Pekine yürüyor Tiençine atıîan bomba lar çok tahribat yaptı Pekin 20 (A.A.) Burada korku artmaktadır. Jjpon piştar kuv • vetleri iki koldan Pekin üzerine yüriitneğe devam ediyorlar. Çin makamatı her ihtimale karşı harırlıklara başlamıştır. Pekîn 20 (A.A.) Bu sabah saat 9 buçukta 11 Japon bombardı • man tayyaresi üç grup halinde 500 metre yüksekten Pekin Uzerinden uçmuslar ve şark istikametinde u zaklaşmışlardır. Diğer taraftan gene üç Japon tayyaresi Tientsin üzerinde uçtuktan sonra ayni Utikamette yollarına devam etmişlerdir. Sanghay 20 (A.A.) Meçhul bir şahıs, asker ve mültecilerle dolu olan Tiyençin istaayonuna gayet kuvvetli bir botnba atmış ve vukua gelen infilâk yüzünden 100 kadar adam ölmüş ve müthiş bir yangm çıkmışhr. Şanghay 20 (A.A.) Şimdi haber ahndığına göre Tiyençin istas yonuna atılan bomba yuzikıden yalnız bir kişi ölmüştür. Sanghay 20 (A.A.) Tiyençin zabıtası Çin bürosunun civarında bir bomba daha atılmıştır. Halk ara • sında panik hüküm sürmektedir. Bu »uikastlerin Çin • Japon uzlaşma teilifini protesto için Çinli şo • venler tarafından yapılmakta ol • duğu zannolunuyor. Bana kalırsa Avrupah bakışile Türk kadını ir mecmuadaki tenkidini okuvarak oğreniyorum ki M. Claud Farrere «Ankaranın dört kadını ismindeki son roma nında Şirin Hanım denen bir Türk kadınına hürriyet ve asrilik hakkında şu sözleri söyletmiş: Epey zamandanberi ne Allahın, ne de kur'anın emirlerini dinliyo rum ve böyle yaşarken de asırlar danbeıî Garp kadını ne yaparsa onu yaptığımı biliyorum. Ben de bütün Garp kadınları grbi hürüm! Hürriyetimi kullanıyorum! Bununla iftihar ediyorum! Biz artık ha rem kadını değiliz. Farrerein bu romanınd'an bahseden Suzanne Noımand ismindeki Fransız muharrir kadin, bütün Türk hanımlarına dönüp soruyor «Sizin Garptehi feminizm harehetinden ed'mdiğ.nİ7, fikir, tatavvur bu mudur? Zavalh fikir, zavallt tasavvur! Çocuklarınt ihmal etmek, kocatını aldatmak, lıkör içmek te lâkki edilen zavalh hürriyet! Yeni Türkiyede teceddiidü baska manada anhyan kadm yok mudur?% Ben de Fransız muharriresine döner ek sormak istiyorum: «Fransada hakikî Türk kadınını iyi tanıdıktan sonra yazacak bir muharrir yok murfur? Çünkü ne Lotinin muhayyelesinden baska ana rahmi görmiyen o Azyade Hanım, ne de Farrerein bir otel odasında tasa<rladığı ve yaratmak vehminde bulunduğu Sirin Hanım, Türkiye nüf us kütüğüne yazıh kadınlardan hiç birine benzemezler. Azyade ve Şirin Ha nımlar bize bir Suzanne Nocmanddan daha uzaktırlar. Türk kadm • Iarı arasında da, belki Eyüp mezarlığında romanesk aşk saatleri geçiren veya terakkiyı ailenin iflâsında bulanlar va>~dır; fakat bu tipler Türkiyeye mahsus olmadıkları gibi Türk kadınlığını temsil şartlarını da hiç haiz değildirler. Bütün Avrupa muharrirlerinin Türkiyeden, Türk kadınından erfindikleri fikir, tasavvur bu mudur? Zavalh fikir, zavalh tasavvur!» Sıvas Erzurum hattı Türkiyenin belkemiği olan bu hat süratle yapılmalı, memleketin şarkı garbine bağlanmalıdır Yunan Meclisi Tatil edildi Metaksas teklifi temmuzda görüşülecek Atina 20 (Hususî) Dünkü meclisi meb'usan içtimaı asabî bir hava içinde cereyan etmiştir. Mevkii müzakerede bulunan mezuniyet ve meclis mesaisinin tatili meseleleri • nin ehemmiyetine binaen muhalefet liderlerinden M. Papanastasiu ve M. Kafandaris içtimaa gelerek söz almışlar ve hükumete, teklif ettıği kanunu esasiye mugayir tedbirler için siddetle hücum etmislerdir. tHEM NALINA M1H1NA Rezalet1 ünkü «Son Pos4a> refikimiz, 'Buna rezalet demkten kendimizi alamıyoruz» serlevhası altınd'a feci bir resim nefretti. Bu fotografi, Ebussuut caddesinde açılan bir lâğamm tam önündeki taş yığınm üstüne «dUrkat!» işaretî olarak konulan bir Türk bayrağmi gösteriyor. Geçenlerde gene bu sütunlarda «Bayrağa hürmet» serlevhasile yazdığım îki yazıdan birinde Umumî Harpte tstanbul divani harfoinin bayrağımızi dükkânmda perde olarak kullanan cahil bfr kavafı hapis cezasına mahkum ettiğini yazmış tım. Aradan on beş seneden fazla b'r müddet geçtiği halde, Türk bay» rağı, caddelerde açılan lâğımla ra işaret olarak kullanıhyor. Biz, millî şereflere lâyık olduk • Iarı derecede hürmet edilmemesine tahammül edemerken hürmet şöyl* dursun hakaret edenler çrkmağa basladı. Refikimiz, bu rezaleti bilerek veya bilmiyerek îşliyenlerin aranı lıp bulunmasını ve derhal adaletîn pençesine teslim edilmesini iatiyor. Bana kalırsa bu rezalet bilmiyerek islenmis olamaz. Millî bayrağın lâğrm çukuru üstünde işaret olarak kullanılmıyacağıni brlmiyecek kadar • hâsa huzurunuzdan • eşek bir kimse tasavvur edemiyorum. Ve bunda, alçakça bir hakaret kasti oldnğuna hükmediyorum. Velev öyl« olmasa bile kanunlarm ahkâmım bilmemek mazeret teşkil etmez. Geçenlerde cuma ve bayram günleri asılan bayraklann şeklini tayin eden bir kanun ve nizam olduğunu bunun ahkâmına riayet etmiyenleri tecziye etmek lâzım geldiğini yazmıştım. Bana, böyle bir kanun ol • madığı bildirildi. Bayrağa karşi teval! erfen hürmetsizlikler karşı sında böyle bîr kanunun lâzım de • ğil elzem olduğu anlaşılıyor. Millî bayrağa hürmetsizlik edenlere hatlerini bildirmek ve vatanl terbiyesi noksan olanları terbiye etmek devletin en mühim vazifele rinden biridir. \a ERĞANI KoKto. ° \ DlYARRtKiRCı Venizelos Meclise gelmiyor Son hâdiseler dolayısile kelâm hürriyetine riayet edilmediğinden M. Venizelos meclis mesaisine iştirak etmemektedir. Meclisin tatili sebebi olarak M. Çaldaris ve M. Maksimosun iktısat konferansına iştirak etmek üzere Londraya gidecekleri ileri sürüiü • yor. Bundan maada müzakere olunan teklifte hükumete bir çok idaırî ve malî meselerde teşriî mezuniyet verilmesi istenmektedir. Meclis müzakereleri sabaha kadar sürmüş Hir. Hükumet teklifinde son derece ısrar etmiş, sabah yaklaştıkça iki tarafın biribirine kar»ı hücumları ; daha fazla şiddetlenmişt r. Saat üç buçukta prensip itibarile ve M. Venizeloaa dair takririn müzakeresi nin temmuza taliki kabul olunmuştur. Bugün meclisi meb'usan son içtimaını yapacaktır. Muhalifler protesto maksadile içtimaa gelmeyip tekliftn kanunu esasiye mugayir olduğunu nat*k ve bu husustaki mes'uliyeti hükumete yükleten bir beyanname neşredeceklerdir. H. F. U. idare heyeti içtimaı Ankara 20 (A.A.) Cumhuriyet Halk Fırkası umumî idare heyeti bugîrn toplandı. Kırklareli vilâyet idare heyetile tçel vilâyeti M;ıt kazatı reUmin secimini tetkik ve tasdik etti. fdare heyetleri konuşmalannda ka • rarlarm tesbiti şekli usule bağlandı. Emirname çıkarılmtyor Masuniyetlerinin rel'i istenen iki meb'us Ankara 20 (Telefonla) Milliyet gazetesinin 27/4/933 tarihli nüshasında çıkan bir yazıdan dolayı Cumhuriyet jazetesi spor muharriri îhsan Beyin açtığı dava sebebile Siirt meb'usu Mahmut Beyin masun"veti teşriiyesinin ref'i talebini havi tez • kere Meclise gelmiştir. Kâmran Serif Bey tarafından tercüme olunup Resimliay matbaasında tabedilen (Çıplaklar Diyannda) ismindeki eser mucibi âr ve haya görülerek dava açılmış, bunu tevzi eden Akşam kütüpanesi sahibi Necmettin Sadık Beyin teşriî masuniyetinm ref'i talebini ihtiva eden bir tezkere de Meclise gönderilmiştir. Dört nazırın, Venizelosun affı hakkındaki emirnameyi imzadan istinkâf eylemeleri üzerine miifritlerin noktai nazarlan hâkim olmu» ve Reisicumhurun af emirname si ıstırarından vazgeçılmiştir. M. Schachtın Londrada temasları feni kazanç lâyihası Mecliste ne vakit mözakere edilecek? Ankara 20 (Telefonla) Mec' Jte mevcut mühim lâyihalann 10* 15 gün içinde müzakere edileceği anlafilmaktadır. Yeni kazanç lâyihası Mııhtelit Encütnendedir. Encümende müzakerenin kaç gün süreceği belli değildir. Encümen azalan kanunun bu dev • rede çikabileceğini söylüyorlarsa da umumî kanaat bu devrede çıkamıyaeağı merkezindedir. Maüye Vekâleti bu hususta istical etmektedir. Londra 20 (A. A.) M. Şahtın tngiltere bankası müdiri ile yap makta olduğu mükâlemeler, Citede endişeler ile karışık bir alâka ile takip edilmektedir. tki müdürün mükâlemeleri, M. Şahtın Fransa ve Amerikada yapmış olduğu mükâlemelerin a<"kasından gelmiştir. Ve esas, Almanyanm ecnebi memleketlere olan borçlarının faizi meselesidir. 29 mayıs tarihinde alacaklı dev • letlerin aktedecekleri konferans toplantı tarihine yakın bir zamanda bu mükâlemelerin pek ziyade ehemmiyeti haiz olduğu söylenilmektedir. Cecil Sorei tekaut oluyor Paris 20 (A.A.) M. de Monzie Matmazel Cecile Soreli kabul etmivtir. Artirt, kendisinin komedi fransez ile olan mukavelesinin haziran başlangıcında feshedilmesini istemiştir. Bu mukavelename, ancak 1933 nihayetinde munkazi olacaktır. Naztr, müsait cevap vermiştir. Rus dahilî istikrazı Saracoğlu ŞOkrO B. Ankarada Adliye Vekili istanbula geliyor Ankara 20 (Telefonla) Adliye iVeküi Yusuf Kemal Bey bugün İstanbula hareket etti. Ankara 20 (Telefonla) Sara coğlu Şükrii Bey bugün şehrimize geldi. Gazi Hz. tarafından kabul olunarak arzı tazimat etti. Başvekil Paşa ile Maliye Veküine borçlar itilâfnamesine takaddüm eden müzakere safhalan etrafmda izahat verdi. Moskova 20 (A.A.) Tas ajansı bildiriyor: Hükumetin yeni çıkardığı ve işçiierin üç haftalık yevmiyelerine tekabül eden dahilî istikraz büyük bir muvaffakiyet kazanmaktadır. Bütün Sovyet Rusya işçileri yevmiyelerinin bir ayhğını kaydet tirmektedirler. tstikrazm fazla ile kapanacağı tahmin olunmaktadır. Romanya kral'çesi Fasta Rabat 20 (A. A.) Romanya kraliçesi Marie, Merakeşte kısa bir müddet kaldıktan sonra Kazablankaya dönmüş ve orada kendisini M. Saint karsılamıstır. Bayuk Mlllet MecLsı Butçe encumeninm 8 senede inşasını muvafık goıduğtı Sı\as Erzurum hattı ile Malatya Divrikl i'ıtisak hattının guzergâhını gosterir harıta Cumhuriyet idaresi vatanın iman mütalea ve mülâhazalarm fevkinde prensibinin basına «memleketi çetelâkki edilecek hayatî işlerdir. lik ağlarla örmek» umdesini koy Cumhuriyet idaresi ilk gününden muştu ve on sene içinde 2000 itibaren bu mühim meselenin karakilometro demiryolu yapmak su nnı verdi ve işe başlıyarak Sıvasa retile bu umdeye sadakatini gös • kadar olan kısmını yaptı. Mahallî terdi. Bugün Karadenizden Akde • veya mevziî bir nafia işinden ziyanize uzanan bir çelik damar Sam • de millî ve umumi bir dava olan bu işte en büyük kâr inşaatm bir an evsunu Mersine bağlıyor. Ankaradan şarka doğru giden bir şiryan da yur vel bitirilmesidir. Geçirilecek günler zarardır. Her masrafı yapar dumuzun kalbinden çıkarak Sıvasa uzanıyor. Fakat lstanbuldan, Izmir ken ve her vergiyi verirken bu büyük işe de para lâzım olduğunu haden, Balıkesirden, Mersinden, Sıvatırlamak millete ve devlet dairelerisa kadar uzanan çelik yol, orada dune teveccüh eden vatanî bir vaziferuyor, daha ileri gitmiyor. Türkiyedir. Dahilde tasarruf zihniyetile ve nin şarkı, henüz merkeze ve garbe icabında hariçten herhangi bir mubağlı değildir. Bu suretle Türkiyenin belkemiğinin yarısı çelik, yansı top atnelei maliyeye teşebbüs suretile bu hattm kısa bir zamanda yapıl • raktır. Ankara • Kayseri Sivas ması muvafık olacağını ilâveten arhattı ikmal edildiği zatnan, az çok zederim. söyle bir kanaat hâsıl olmustu: Demiryolu Sıvasa kadar vardı. Artık, Bütçe encümeni 1933 senesinde memleketin şaırkı garbine bağlan • bu hat üzerinde az çok işe filen başmıştır. Bundan sonra büyük harpte lamak için fennî ve malî imkânların olduğu gibi Anadolunun garbinden hazırlanmasını mümkün görmüş ve lâyihadaki fıkrayı 1933 senesinden şarkına haftalarca yol yürüyerek gitmiyeceğiz, tstiklâl Mücadelesin • itibaren en çok 8 sene seklinde tadile lüzum görmüşftir.) de olduğu gibi Anadolunun şarkın dan garbine günlerce ve günlerce Bütçe encümeni mazbata muhartaban teperek gelmiyeceğiz. Halburir inin dediği gibi Sıvas Erzurum ki Ankara Kayseri • Sıvas lıattınm hattı, Türkiyemin millî ve siyasî birliğini takviye edecektir. Hattm ikbitmiş olmasına rağmen, Sıvastan PEYAMl SAFA tısadî, sevkulceyşî, idarî faydaları Erzuruma kadar olan mesafe, An • uzun uzadı izaha lüzum görülmi • karadan Sıvasa kadar olan tnesa yecek kadar çok ve büyüktür. feden daha büyüktür, demek ki bu Hükumetin bu mühim demiryo hat ancak yarı yola yaklaşmıştıır. nu bir an evvel însa etmek husu Gerek dünkü gerek bugünkü Paris 20 (A. A.) Salâhiyettar sundaki azmini takdir ve teşekkürle haritamızda göVüIdüğü üzere hat mehafil, bazı gazetelerin yakında karşılamamak mümkün değildir. tı müstakim ile Sıvastan Erzu • M. Hitler ile M. Daladiernin göriişeSıvas Erzurum hattı süratle yaruma 360 kilometre mesafe varceklerine dair olarak vermis oldukpılmahdır ve yapılaoaiktıır; çünkü dır. Sıvas Erzurum demiryolu Iarı haber hakkında hiçbir şey bilTürkiyenin belkemiğinin yarım kalise takriben 530 kilometro olacakmemekte olduklarını beyan etmekmasına imkân yoktur. tır. Ancak Erzurum ile Sıvas birbitedir. ABtDİN DAVER rine demiryolu ile bağlandığı gündür ki Türkiyenin belkemiği, baş • tan aşağı çelik olacak ve tnazideki yolsuzluk ıstırap ve felâketlerinin Ankara 20 (A.A.)Reisicumhur tekerrürü ihttmali ortadan kalkacakMoskova 20 4A.A.) Henüz hiç Hz. tarafından Birleşik Amerika tır. Türkiyenin bir ucundan öbür ubir resmî beyanat yapılmamışsa da Reisicumhurunun hitabına gönde • cuna Edirneden Karsa kadar trenSovyet hükumetinin iktısat konfe rilen cevabın tercümesinde «ger le gidebilmek için 530 kilometroluk çekleşmesi» kelimesi yanlışlıkla «küransına ist»ak edeceği haber alın • Sıvas Erzurum hattının ikmali lâçükleşmesi» seklinde çıkmıştır. Bu mıştır. Rus heyetine M. Litvinofun zımdır . yanhşm bulunduğu cümle söyle olariyaset etmesi muhtemeld'ir. caktır: «Memleketi çelik ağlarla örmek» ttalya borçların silinmesine «Silâh bırakımı konferasına gelprensibinden, dünyayı saran ve sartaraftar lince, bu hususta da zatı devletlerile san buhrana rağmen, vazgeçmiyen Roma 20 (A. A.) Meb'usan beraber o mütaleadayım ki: Refahı İsmet Paşa hükumetinin bu hattın doğuran huzur ve itimadın bütün meclisine tevdi edilmiş olan maliye ve 140 kilometro kadar tutan Madünyada temini, ancak gerçekles encümeni raporu, Amerikan borç latya birlesme hattının inşası için mesile kabil olan yüksek ü^kü önünlarna hususî bir mevki tahsis etmekBüyük Millet Meclisine verdiği lâ de hususî menfaatler bir tarafa bıtedir. yiha Nafıa ve Bütçe Encümenle • rakılmahdır. Zira erişilecek gaye o rinde tetkik edilerek heyeti umu Bu raporda Amecikanın borçların kadar ehemmiyetlidir.* tediyesini talep etmesinin cihanın ik miyeye sevkedilmiştir. Bütçe encü Ayni cümleden biraz daha asağımeni, mazbatasmda hattın inşası tısadî vaziyetini vahimleştirmekte da da bir yanhş olmustur. Bunun da lüzumunda hararetle ısrar ederek olduğu beyan ve netice olarak Italdoğrusunu aynen yazıyoruz: diyor ki: yanın tediye intkânsızlığı içinde bu«En genis mana^mdsı M'cum si (Türkiyenin belkemiği hükmünlunduğu ilâve edilmektedir. lâhlarmın tamamile kaldırılması, de olup Anadolu kıt'asında garpten Rapor, sonunda M. Mussolininin yani bütün memleketlerin taarruz Torinoda söylemiş olrfuğu sözleri tek şarka uzanacak ana hattın Sıvasa imkân ve iktidarlarının ref'ine intikadar olan mühim bir kısmı va rar etmek tedir. Duçe, bu sözleri ile zaren bunların tedricen, fakat süratle pıldığı halde Sıvastan şark hududuAmeri<kayı borçların uzerinden bir kaldınlması bidl^vetteirıve'i ba&lı busünger geçmeğe davet eylemekte idi. muz arasında kalan kısmı yapıla madığı cihetle bu büyük teşebbüs • ten beklenen büyük tnenfaatler heMoskova 20 (A. A.) Maksim nüz tamamlanmamıştır. Anadolu • Gorki Moskovaya gelmis istasyonda nun şarkmı garbine bağlıyarak TürMarsilya 20 (A.A.) Mısır Başbüyük edebiyat ve san'at mensuplakiyenin vahdeti milliye ve siyasiyesivekili Sıtkı Paşa Fransada birkaç rı tarafından hararetle karşılanmışni takviye edecek olan bu mesele hafta kalmak üzere bu sabah kızile tır. bütçe zaruretleri ve herhangi bir biılikte buraya gelmistir. M. Hitler, M, Dalad e ile görüşeck mi? Yeni bir vesika daha... (Bırind sahıfeden mabatt) evvel kendi tarafından yapıldığına dair iddiaları da varit değildir. îşb* teşekküllerm yukanda ar • zettiğim veçhile aldıklan kuvvet v« cesaret Erzurum kongresınm toplanmasına saik olmuştur. Binaenaleyh Erzurum kongresinin de Karabekir Paşa tarafından değil, ancak Ga»i Hz. nin Erzurumu teşrif ettiklerinden itibaren vukubulan teşebbüs ve istihzaratlan neticesinde topl&ndığına canlı bir şahit bulunduğumu beyan eylemekliği bir vicdan borcu bniHm efendim.» Esbak Erzurum valisi Giresun meb"u«u Rusya iktısat konferansına iştirak edıyor Bir tashih A. MÜNtR Hudut harici edilen komOnist kadm Stokholm 20 (A.A.) E»ki Reichtagın komünist kaö*m meb'uslarından Maria Reese hudut haricine çıkanlmıştır. Mumaileyha Leningrada Sİtmistir. Cumhuriyel Abone • şeraiti* Senelik Alö ayhk Üç aylık Bir avhk Nüshasi 5 Kuruçtur Türkiye Maksim Gorki Moskovada Mıslr Başvekili Fransada ^ 1400 Kr. 750 400 150 2700 Kr. 1450 800 Yoktur Milli tefrikamız : 66 Yazan: SERVER BEDl Hep Senin İçin! Öteki erkek te yaklaştı. Kollan • mın altından tuttular. Beni kaldırıyorlardı. Fakat ayaklarımın üstüne basamadım. Dizlerimden aşağısını hissetmiyordum. Kadın ve çocuk \ar da ayaklanmdan tuttular. Çirozlar asılı bir avludan geçtik. Balık kokan bir odada, mindere benser bh şeyin üstüne yatırıldım. Kulübede ihtiyar bir kadın daha vardı. Tazesi ona dedi ki: Mayrık, çay oldu mu? Bir mangalm başında oturarak uzaktan beni raerhametli ve endişeli gözlerle süzen ihtiyar kadın: Şimdi, şimdi . dedi. Fakat bütün vücudümün içinde sicak bir buhar gibi yürüyen yor irunluk beynimi uyuşturuyordu. Bafimın altındaki yastıgı düzelten bfri: Uyu, uyu, dedi. Bu emre okadar çabuk itaat et miştim ki gözlerimi kapamamla kendimi kaybetmem adeta bir oldu. Fakat bu, bir uyku değil, yılanlar ve canavarlarla dolu bir denizde yüzer gibi kâbuslar içinde bir kendimden geçişti. Aradabir silkinerck uyanıyor, gözlerimi açıyor, baş ucumda duran taze kadının telkinile tekrar uyuyordum. Son defa gözlerimi açtığım va kit odada yalnız ihtiyar ve genç kakadını gördüm. Erkekler ve çocuklar gitmişlerdi. thtiyar kadm mangalm üstünden çay ibriğini alarak: Uzandı, dedi. Taze kadın sordu: Bir çay içer misîn? Başımla tasdik ettim ve yatağın içinde oturmağa çahştım. Odaya bir çocuk girmişti ve kadınların genci ona ermenice bir şeyler söyledi. Beş on dakika sonra çayımı içerken odaya o balıkçı kıyafetli erkekler ve öteki çocuklar da girdiler. Fakat genç kadın çocukları payhyarak dısarı çıkarmıştı. İhtiyar kadın da yerinden kalktı ve hepsi etrafımda halka oldular. Bir istintak başlıyacağını anlamıs tım ve yalan düsünüyordum. Fakat başımın içi kâbuslarla dolu idi. Babamın yatağa doğru yıkılışı ve Sabahatin mor yüzü gözümün önünden gitmiyordu. Facianm daha korkunç sahnelerini hatırladıkça en derin yerimden sancılanıyormuş gîbi kıvranıyor ve inliyordum. İhtiyar kadın bfrînci müstantik vazifesini üstüne aldı: Oğul, dedi, nen var ki?.. Hâlâ verecek cevap bulamıyor . dum. Birdenbire aklıma geldi: Sar'alıyım ben, dedim. Birbirlerine, ermenice ne demek istediğimi sordular. Erkeklerden biri gene ermenice izahata basladı. Hepsi hem ona, hem bana bakarak za • man zaman merhamet, korku ve şüphe tasıyan gözlerini dikkatle açı • yorlardı. Sabahleyin kale dibinde ne işim olduğunu sordular. O civarda bir eve misafir gittiğimi, geç vakte kadar oturduğumu, dışarı çı kınca sar'am tuttuğunu, gene o eve koştuğumu, fakat kapıyı açtıramadığımı, su almak için kale dibine geldiğimi anlattım. Sar'a nöbetleri hakkında esaslı malumatım yoktu; fakat bu saf balıkçı ailesinin de benden fazla bir şey bilmediğini görüyor ve tereddütsüz uyduruyordum. Aarasıra, gözlerimin önüne, Sabahatin çırpmtıları ve babamın eşikteki hali geldikçe tımaklarımı avuçlarıma geçirerek yumruklartmı sıkıyor, omuzlarımı kaldırarak sancılanır gibi kıvranıyordum. Ne var? Bir yerin mi ağrıyor? diye sordular. Kalbimi gösterdim: Evet, dedim, yüreğim Yü reğnn ağrıyor! Gene birbirlerine Ermenice bir seyler söylediler ve galiba sar'a da buna benzer sancı olup olmadığını sordular. Bu ihtimali düşünerek: Zaten, dedim, benim kalbim de hastadır. Aradabir sancısı tutar. Bu gece iki hastahk birden geldi. Onlara cevap verirken içime büyük bir korku bastı: Polis tarafın dan yakalanmak! O z a mana kadar başım hep faciaya ait kâbuslarla dolu olduğu halde, birdenbire yalnız kendimi düşünmeğe başlamış • tım. Gariptir ki içknde nihayetsiz bir yaşamak, hürriyete kavuşmak, bol ve rahat nefesler alraak ihtiyacı vardı. Bir de ne yapıp yapıp Hic • ranı bulmak istiyordum. Onu düşündükçe içim hınçkırıklarla şisiyordu Onu bulmak, dizlerine kapanmak, ağlamak ve' haykırmak, bu tnüthif felâkete hep onun yüzünden ken • dimi attığımı anlatmak içm oyle büyük bir ihtiyaç duyuyordum ki bir iki defa hemen oradan çıkmak içm kımıldadım. Fakat dizlerim tutmuyordu. Bir de, polisleri kapının önünde, bekliyorlar sanıyor, etrafa hep korku ile Ifulak veriyor, en küçük bir ayak s£si duysam sıçrıyordum. Ermeniler bana her an artan bir süphe ile bakıyorlardı ve gözlerinden merhametin gitgide çekildiğini ve yerini korkuya verdiğini görüyor dum. Orada fazla kalamıyacağımi anladım, fakat hiç değilse akşam olmasmı, havanın kararmasını bek • Iemeğe karar verdim. Oradan çıkmc/ nereye gideceğimi düşündükçe, korku, yüreğmin üstüne buziu bîr avue gibi yapışıyordu. (Mabadi var)