Camhtrriyet • S ON^TELGRAFLAO Bana kalırsa Harbe sebep olan ihti rasların mahiyetine dair olsto! orduda iken, zabit ar kadaşlarından birinin sıradan çıkan bir neferi tokatladığmı görmüş ve ona sormus: Hemcinslerinizden birine bu muameleyi yapmaktan utanmıyor musu nuz? tncili okumadmız mı? Zabit te şu cevabı vermis! Siz de askerî nizamlan okumadınız mı? «La Trahison des Cleres» isimli meşhur kitabında bu fıkrayı naklettikten sonra Julien Benda ilâve ediyor: «Yanm asırdanberi Avrupada »özü dinlenen mütefekkhlerin çoğu, bilhassa Fransada edipler, insanlan İncille isnhza etmege ve askerî nizamlan okumağa çağınyorlar.» Kitabm muharriri bu tokadı bir nefere degil, blitün insanlıgın suratına vurulmus sanıyor ki hükmünü bu tarzda umumfleştirmeğe lüzum görmü», Fransada ifrata varan bir milliyetçiligin aktülâmeli olan bu eser, dört beş sene evvel büyük bir tesir yapmışh. Umumî hükümleri pek sevmiyen benim kafamda bir iruan, yerine göre tokat atan zabiti de, büyük Rus muharririni de haklı bulabilir. Fertler için ol duğu gibi milletler için de, zaman zaman, insan elinin vazifesi degisir: Beş parmak icabında okşamaga, icabında da bürün bir milletin iradesini toplıyan bir yumruk halinde sıkılmaga yarar. Yenkş olan ;ey, oksama zamanmda atılan yumruk veya tokattır; bunun gibi, yumruk veya tokat zamanında da okşama yanhstır. tncilin miskin ve kur'anıkerimden daha tayıf tarafı budur. Onun iv'n silâhları bırakma konferansmda toplanan bütün hıristiyan diplomatlar arpa boyu ileri gidemiyorlar. tsa gibi bir peygamberin yapamadığı sey bir diplomattan beklenemez. Harp amiüeri arasmda yalnız milliyet ihtiraslannı bulanlar nasıl unutuyorlar ki dün bu 3ıtiraslar millî degil, dinî idij yartn de bir smıf kavgası ifadesme bürünebilir. En btiyük âmil, fnsan ruhun • daki mücerret, parlayıcı ve bazan da yaratıcı kindir. Yeni pis • koloji bize haber vermiyor mu • ki ask ta bu kinm çocugudur ve bövle olunca bütün harpleri âsıkane bir ihtiras telâkki etmemize mâni yoktur. Silâhlan bırakmağa çalışmadan evvel birbirimizi yemenin daha insaflı bir seklini anyalım. Çünkü şekilleri ve tekniğimizi değiftirmek elimizdedir, fakat mahiyetimizi değiftinnek?... Ummam. PEYAMİ SAFA Yunan Meclisinde döviiş Meb'uslar arasında şiddetli kavgalar oldu M. Venizelos aleyhindeki teklif bugün ka|>ul ediliyor Atina 19 (Hususî) Meclisi meb'usan dün öğleden sonra içtima etmiştir. lçtima pek gürültülü geç tiğinden M. Venizelosun mahkemeye sevki hakkındaki Metaksas teklifinin müzakeresi intizam dairesinde cereyan etmemiştir. İlk hâdise fırka reislerinden M. Sofyanopulosun söz almak istediği esnada başlamıstır. Sofyanopulos taraftarları ve düşanları dövüsmüslerdir. Bunun üezrine mecIUte hazır bulunan inztbat kuvvetleri vazi yete müdahale etmiştir. Hükumet aleyhinde söz söyliyecek olan M. Sofyanopulos salondan dısan çıkmışhr. Ko • ridorda yeni gürültüler ve musademeler olmuştur. Diğer bir hâdise de hükumet taraftarı bir meb'us aleyhinde muhalif Ierin hücumundan çıkmıştır. Bu hâdiselerden hâsıl olan vazi • yet üzerine mecliste hazır bulunan muhalefet liderleri M. Kafahdaris ve M. Papanastasiu meclis reisine şiddetli bir prote»to vererek salonu terketmislerdir. Bütün muhalifler de iki lideri takip ederek salonu terketmislerdir. Muhalifler salondan çıktıktan sonra müzakerat devam etmiştie. Hatiplerin beyanatı hiç bir ehemmiyeti haiz değildi. Meb'uslarda büyük bir hoşnutsuzluk görülüyord'u. Bundan sonra müzakerat hâdisesiz olarak gece yarısına kadar devam et • mistir. Reis müzakerenin hitamını ilân ederek âraya müracaati bugüne bırakmıştır. Metaksas teklifi bugün behemehal kabul edilecektir. NAL1NA MIHINA Seyyah getirmek için ahirede çıkan yansi arapça, yansı türkçe Muhadenet isminde bir gazete vardır. Bunun sahip ve başmuharriri Hüseyin Remzi B. Türkiyeye seyyah getirmek meselesine çok ehemmiyet verir. Muhterem meslektaşımız, bilhassa Mısırlılarm yazı tstanbolda geçhrnelerini temin için, bir hayli emek ve mürekkep sarfetmiştir. Gazetesinin son nüshalanndan birinde, Türkiye Turing Kulübü kongresi münasebetile yazdığı bir başmakalede kongre raporunun Türkiyeye 1932 senesinde 40 bin seyyah geldiğinden bâhis fıkrasmı ele alarak vapurda yabp kalkan, vapurda yiyip içen 40 bin seyyahın Türkiyeye hemen hemen hiçbir şey bırakmadan gittiklerini, geçen sene Mısıra yahuz 8000 seyyah geldiği halde bunlarm memlekete 72,000 Mısır lhasi (530,000 Türk lirası) bıraktıklannı ve «ıkmtılı yıllann en agın olan 1932 senesinde Mısır oteller şirketinin bu 8000 seyyah sayesinde hissedarlarma yfizde 15 temettü tevzi ettiğini yazıyor ve Türkiyede en aşağı 100120 gün kalan 40 Mısırlı seyyahın, omriinü vapurda geçiren 40 bin seyyahtan daha faydalı olduğunu söyledikten sonra memlekete Mısırlı seyyah celbi icin ne yapmak lâzım geldiğini izah ederek diyor ki: «Arapça temiz, şık bir broşür yaptıralım, öyle bir broşür ki eline geçen iğrenip atmasın, seve seve okusun, ona buna göstersin, Türkiyeye girdiği zaman, oranın yerli«i gibi muhtaç olduğu her malumatı bulsun • •' Bir Mısırhmn Türkiyede bir tngiliz. bir Amerikahdan fazla. çok fazla sevildiğine, sevilecegine hiçbir Türkün şüphesi yoktur. Fakat bugün, birçok Mı»ırhlar Türkiyeye ayak atmaktan korkar; düşmanlanmız okadar kuvvetlî propaganda yapmışlar ve hâlâ yapı « yorlar da ondan!... Turing kulüp ile Türkler bu menfi propagandaya karşı ne yaptılar? Kaç kişi geldi de Türkiyenin havasına, içme sulanna, güzelliğine, ucuzlufiruna, kaplıcalann şifa kuvvetine, •eyyahlara gösterilen kolaylıklara dair burada konferans verdi? Geçen sen* 35 bin Mısırlıyı çekmiş olan Yunanistan, yağlı müşteriyi kaçırmamak, arttırmak için neler yapıyor? Acaba niçin biz de Yunanlıların yaptıklan gibi 56 Mısırlı gazrteciyi. 510 Mısırlı doktoru davet etmivoruz? Perapalas salonunda görüşülürken bu cihetlerin cle konusulmas» nekadar beklenirdi?» Husevin Remzi Beyin yazdıklan gayet doğrudur. Bize, muhacir kuş sürüleri gibi tstanbulda bir tur yaparak geçip giden faydasız seyyahlardan ziyade yaz mevsimini burada geciren seyyahlardan fayda gelir ki bunlar da ancak Mısırlılar ve diğer Sarkhlar olabilir. Mısırdan seyyah celbi için de kuvvetK bir reklîm ve propaganda yapmak lâzımdır ki Kahirede oturan meslektaşınvz hte bunun yapı'madıs^nı sövlüyor. Türk'ye Turing kulübile tstanbul Belediyesi, seyyah getirmek icin yapı'ması lâzım gelen tesebbüsleri, bilhassa Mısıra karşı tekıif etmelidirler. Bu sahada, aıim vesaitle ve bizzat Smyor Musolininin irşadiie calışan ttalyayı değil; fakat komsumuz Yunanistanı taklit etmek ve Yunanl'ann yaptığmı yapmak, şimdilik, kâftdir. Silâhları Bırakma konferansının umumî komisyonu toplandı, nazırlar Cenevreye geliyorlar Cenevre 19 (A.A.) Silâhları bırakma konferansının umumî komisyonu bugün öğleden sonra mesaisine ye niden başhyacaktır. Konferans reisi M. Henderson okuyacağı bir nutukta konferansın mevcudiyet tarihinin en çetin ve buhranlı safhası sayılabilecek olan bugiinün ehemmlvetine dikkati çekecektir. Komisyonun bugünkü toplanışmda söze kansacak olan M. Norman Davis umumî mahiyette bazı mülâhazalar ileri sürmekle kalscak, ondan sonra M. Nadolni Alman Basvekili M. Hitlerin son nutkunun birkaç kısmı hakkında kısa izahat verecektir. Siyasî faaliyet gene Cenevrede tekâsüf ediyor T eden büyük elçi M. Nadolni saat altıda bir tayyareye binerek Berlinden aynl mis ve »aat onda Cenevreye varmıştır. M. Nadolni demiştir kî: Almanya taarruz ve müdafaası silâhları arasında M. Rozveltin isaret ettiği fark nazara alınmak suretile silâh kuvvetlerinin umumiyetle ortadan kaldı nlmasına kabul ediyoruz ancak diğer memleketlerin bulundurmalanna miisaade edilecek müdafaa silâhlannı kendisinden devamlı surette estrgenmemesi yolundaki noktai nazannda sebat gösteriyor. tşte bu suretle bildirilen Alman di • rektiflerinm Cenevrede vaziyeti aydınlatacağı, müzakerenin geri bırakılma ması yahut konferansa istirak eden memleketlerden birkaçı aleyhmde mücade leye girişilmesi şeklinde baş vurulan eski usullere avdet edilmeksrrin müsbet neticelere ulaşabilmek için müsellâh devletlerin de Cenevredeki murahhaslanna lâzım gelen talimah verecekleri ümit edi'mektedir. Ordu mevcutları komitesinin kararlcnrt Cenevre 19 (AA.) Ordu mev cut'an komitesi Çekoslovakyadaki şkol teşkilâhnın askerî mahiyette obnedt ğını ve bu teşkilâtın Çekoslovakya ordu mevcutlanna dahil sayılmamasını, ttalyan murahhat heyetinin muhalif reyine karşı, kararlaştırılmıştır. Jeneral Metaksaa azasi arasında M. Venizeloı hak • kındaki af emirnamesinm is darı hususunda ihtilâf zuhur et • mistir. ltilâfgirîz nazır Teotokis, ancak meclisin reyine müracaatten Rallis, Tortuvasilis, emirnamenin sonra ısdarı takdirinde imza etmeği kabul edeceklerinde ısrar etmişlerdir. Bahriye Naztrımn istifatı Atina 19 (Hususî) Bahriye Nazırı M. Haci Kiryako rfün akşam M. Çaldarise istifasını vermis ise de kabul edilmemiştir. Sadece Venizelos affedilecek Yugoslâvya askerî teşkilâtt Alman noktai anzart Berlm 19 (A. A.) Wo'ff Ajnn sından: Salâhiyettar Alman mahfeüeri Bas • vekil M. Hitlerin söylediği nutkun bii • tiin dünyada uyandırdığı akisten memnun görünmektedir. Yani Almanya sulhun lüzurmma o kadar kani bulunmakta ve su'hu korumak îçm kalbinde o kadar »iddetli bir arzu duymaktadır ki kendi millî mahiyetîni kaybetmeğe hiçbîr vechile razı olmamakla beraber diğer m'lleflerin jrauma hakkmı tanımaktan asla kaçmaz. Bu hakflcatin nihayct her tarafa anlatılmasın* imkân hâsıl oldu ğu zannedilmektedir. Bstvekil Hitlenn söyledi&i nutkım amelî neticesine geHnce talâhiyettar Alman mahfelleri tngiliz teklifinin silunabilecek yeg&ne e»a» olduğu*» taslâhlan azaltma işini halletmek için budik etmektedir. Millî müdafaa ordusunun, kap eden selâmet teminatı gösterilerek, miUi kuvvetleri haline konnvası ve siyasî teşekküllerin kontrola tâbi brtulma»ı. mese • leUrmin di«:er memleketlerin de ayni tedbirleri alması şarbie tvnamen.baki* katleştirilmesi mümkün olduğu da yeni bastan beyan edilmektedir. Cenevre 19 (A.A.) Stefani Ajan(indan: Resmî mehafiller ordu mevcutları işîIe uğrasan teknik komitede yapılan tniizakereler haklnnda birçok müt*ılealar vüriitmekte, Yugoslâvyanın astcerliğe hazrrlama ve askerî teşkilâtinı olduğu gibi ortaya çıkaran ltalyan murahhasınm bu hareketini metetmelrtedir. Bu teskilât Yugoslâvya hükumetinin ta< vibi ile yapılmış ve hükumetten yardım görmekte bulunmustıır. Atina 19 (Hususî) af metintn 6 mart vak'alarına başka şahısla<ra da sümulü şayialarına rağmen sadece nizeloca inhisar edecektir. emirna karışmıs olacağı M. Ve Selânik intihabatt feshediliyor Af emirnameri itdarında ihtilâf Atina 19 (Hususî) Hükumet Atina 19 (Hususi) Tamamen Venizelos f ırkasının kazanmış olduğu Selânik intihabatı fe*hedilecektir. Yeni bir Musiki Cemiyeti Keriman Hanım Mısırdan avdet etti M. Norman Davisin beyanatı Paris 19 (A.A.) Cenevreye git •nek üzere dün aksam Paristen aynlan M. Norman Davis, silâhları azaltma iâ hakkında her hanfri bir plân tekli* etmek niyetinde değildir. M. Norman Davis Hizum görecek olursa Rozvelt beyannamesinde ileri sürülen delilleri tekrar ortaya atmakla kalacak ve emniyet meselesi hakkındaki Amerikan görüsünü aaktan açığa bildirmek suretfle bu delilleri tamamlamağa çeJtşa caktır. • M. Nadolni Cenevreye gitti Berlin 19 (A.A.) Stlâhlan azaltma konferansında Almanyayı temsil Bu ne lutuf! Japonya, Pekin ve Tiençini işgal etmiyecekmiş! Vaşington 19 (A.A.) Japon büyîik elçisi M. Debuchi gazetecilere yaptığı beyanatta Japonyanın, büyük Çin seddinin cenup kısmında Çinliler tarafından ayni hücumlarla rahatsız edi] miyeceği hakkmda emniyet hâsd eder «tmez asıl Çin topraklanm tahb'ye ni • yetinde olduğunu söylemiştir. M. Debuchi, Çinliler tarafmdan bir tahrik olmadıkça Japonyanm Pekin ve Tiençin şehirlerini almak tasavvu runda olmadığıru da ilâve etmiştir. 1 Bundan başka M. Debuchi, Japonyanm Yen kıymetini istikrar ettirmeğe girişmeğe hazır olduğunu da söylüyerek sözünü bitirmiştîr. Dünya tersine! 18 yaşında bir kız, bir çobanı kaçırdı Bursa «Hususî» Çongra köyünden 18 yaşında Fatma isminde b;r kız ayni köyde çobanlık yapan 16 yaşmdaki Hüseyni kaçirmış ve münasebette bulunmuştur. Mesele adliyeye intikal etmiş ve görülen muhakemeleri neticesinde kız cürmünü itiraf ederek (evet seviyordum. Zoala kaçırdım) demiştir. Kizm yaşı küçük olduğu için mahkeme evlenme hakkında ret kararı vermiştir. Şimdi çocuğun ebeveyni Hüseynin 16 yasmda olmayıp 20 yaşın da bulunduğunu iddia etmektedir. Bu iddia sabit olduğu takdirde evlenmelerine müsaade olunacaktır. kumeti askerî komisyonu arasında bir takım müzakerelere girisilmistir. Kanton hükumetinin «iyasî meclisi bu beyannamesinde Nankin hükume tinin Japonya ile akte mecbur edilmesi muhtemel ve Çmin arazi bakımmdan Mançurideki hâkimiyetini ihlâl edecek her hangi bir rtilâfın meriyetmi tanuna için milletinîn razı olmıyacağını Milletler Cemiyetine bildirmektedir. Bir bıçak fabrikasında 45 amele yandı Cujuaco Mdcsflcada 19(A.A.) Bir bıçkıhanede çıkan yangm neti cesmde 45 kişi yanıo ödmüstür. Cesetlerin a/ıcak on birinin tamnmasına im • kân bulunmuftur. Bir gaz gemisi karaya oturdu tstanbul 19 (A.A.) Dün ak • sam saat 11 de Çanakkalede sis yüzUnden tngiliz badıralı 9800 ton gaz ve benzin yiiklü Seminol motörlü gaz gemisi karaya oturmusiur. Türk Gemi Kurtarma şirketinin Çanakkalede istasyoner bulunan Levalet tahlisiye vapuru derhal vak'a mahalline gitmiş ve kurtarma işine b&slamıstır. Ayrıca muavenet için Büyükdere istasyonundan Sezar tahlisiye vapuru da vak'a mahalline gitmiştir. Geminin oturus vaziyeti ol • dukça mühimdir. Kazazede gemi 1921 senesinde inşa edilmiş birincî sıruf gaz gemilerinden olup Köstenceden Londraya gitmekte idi. Saracoğlu Şükrü Bey Dün Ankaraya gitti Kanton hükumetile anlaşıyorlar mı? Kanton 19 (A.A.) Hemen hemen mustakü bir varhğa sahip olan cenubi Çm hükumetinin siyasî meclisi tarafından Milletler Cemiyetme gön • derilen bir beyannameden anlafildığına göre Japon erkânı haro heyetine mensup birkaç memur ile Nankin hü italyan heyeti Amerikadan döndü Napoli 19 (A.A.) Dünya iktısat konferansının toplanmasrnı kolay laştımak için yapılan görü'^elere iştir&k etmek üzere Vasingtona gönderilen ttalyan murahhas heyetile Maliye Nazırı M. Yung Nevyorktan Napoliye gelmistir. re oturmağa mecbur oldum. Kalbi min üstünü uğuşturuyordum. Garip şey! Yaptıklanmm hep sini bir an için unutmuştum. Nereden gelip nereye gittiğimi bilmiyornım. Kaldırrmın kenarında kıvran • mağa başlamıştım. Birdenbire kulağımm dibînde sağır ve donuk bir patlayış duyarak sıçradım ve başımı yukan kaldır dım: Bekçi! Üstüme iğilmiş, sopasmı iki eli arasında ufkî bir vaziyette tutarak bakıyordu: Kimsin sen? dedi. Inliyerek cevap verdim: Hastayim. Ustüme daha fazla iğildi: Nen var?. Burada ne oturu yon? diye sordu. Hastayım. diye tekrarladım. Bir düziye kalbitnî uğuşturuyor dum. Bekçinin tepeme dikişili ve onun her aorgusuna ayn ayn cevap vermek mecburiyeti beni daha fazla tki aydanberi Mısırda bdunmakta olan 1932 Dünya Güzellik KraResi Keriman Halis Hanım dün pederile birKkte ve tzmir vapurfle sehrimize avdet etmiştir. Keriman Hanımın pederi HaUs Bey dün kendisile görüsen gazetecilere se yahari ve seyahat münasebetile yapı'an ded3codular hakkmda denvştir ki: « Avrupadan avdetten sonra Mı sirdald dostlanmızın müteaddit davetleri üzerine mevsirrM geçirmek için Mısvm gittik. Seyahatimiz esnasmda Mı • frerffl "Bey M Llchtner urlılar Türkler ve Gazimiı hakkmda Memnuniyetle haber aldığımıza pek çok muhabbet ibraz etmişlerdir göre konservatuvar muallimlerin • «Yasa Türkiye, yaşa Gazi» diye dakiden ve kıymetli musikifinaslanmızkalarca otelimizin önün^e ve sok'ğa dan M. Liohtner (keman), ile Me çıktıgımız zam»nlarda yollanmızı beksut Cemil (viyolon«el), Izzet Nezih lediler. (keman), Ferdi Fon Ştatser (piyaBir akşam Royal smemasm» eitmenrr no) Beyler birleşerek aralarında bir hâdise oldu. Sinema Türk bayrakbir <Oda musikisi cemiyeti» vücude larile süslenmiş, halk yediden itibaren getirmişlerdir. Yeni cemiyet evvel sinema y a dolma^a başlarmstı. Biz ce de kaydettiğimiz gibi ilk konse sinemaya sreldik. Içeriye girmek im rini geçen pazar akşamı Tötonya kânsızdı. Hnlk mütemadiyen Türkü ve salonunda vermis ve büyük muvaf Gazimizi alkışlıvordu. Marşımıs çaluidıfakiyet kazanmıştır. ğı müddetce a'kuın ardı arası gelmedi. Musiki âlemimiz için kıymetli bir Bu seyahatimizde m'ddî menfat kazanç olan «Oda musikisi • Musique kat'ivven mevzuu baH» değilHi. Yalnız de chambre» cemiyetini, müescislebîzi davet eden s'nema ve tiyatrolar rini tebrik ederiz. Türk Cemiyeti Hayriyesjne bir meblâğ ; veriyor ve cemiyet te b zim zaruri misrafımızı pöHlyordu. tki av yuken M\ sırda ve bir av da Ukenderiyede kal dık. Mi5ir efkân umumiyesine ve m'tbu atina her fırsatta tesekkürü vaz'fe bi Evvelki gün Paristen şehrimize liriz. gelen Saracoğlu Şükrü Bey Türk dayinler vekili Zekâi Beyle birlikte dün akşam Ankaraya hareket etmiştir. Şükrü Beyin borçlar iti Porto Allegre 19 (A.A.) Alman lâfnamesine dair beyanatı iç sahikonsolosu Porto Allegrede bulunan ve felerimizdedir. Hitlere aleyhtar olan A'manlara karşı m'lliyetçi sosyalistler tarafından açılan mücadele mürettiplerinin fırka riyasetrnden t'anısnntş olmadıklanm bildir • Dün Alayköşkünde Vefa lisesi mistir. mezunlan şerefine çok parlak bir B hareketin basına gecen adam i müsamere verilmiştir. Müsamereye le bir seriki memleket haricine çıkarılistiklâl marşile başlanmış ve Vfa mıslardır. Bu vonuncusu ha\k>nda ta • lisesinin tarihçesi hakkında davet kibat ^apılacakbr. lilere bir nutuk söylen^rek talebe Alman korsolosu mevkuf nümayiştarafmdan Hasbahçe piyesi temsil çilerin îeıbest buakılması için bir teedilmiştir. Temsil çok muvaffaki şebbüste bulunmuştur. yetli olmuş ve alkıslanmıştır. Porto aMeiredeki Hm hare^etı |Yakında çıkıyor!( Cumhuriyel Nüshası 5 Kuruştur Vefa taîebesinin mösameresi Abone. şeraiti* Senelik A!tı avlık Üç ayhk Bir avhk Türkiye ıçîo ' Hariç îçra 1400 Kr. 750 400 150 2700 Kr. 1450 800 Yoktnr Milli tefrikamız : 65 Yazan: SERVER BED1 Hep Senin İçin! üstüne iğildi, uzaktan bile titredi • ğini gördüğüm ellerini Sabahatin göğsüne doğru götürdü, sonra ka rısının üstüne yüzükoyun kapanarak hareketsiz kaldı. Yüreğine indiğini anlamak için daha ne lâzımdı? Odadan dışan fırladım, merdivenleri dördee dörder atlıyarak indim, sokak kapısından dışan kendimi at tım ve karanlık yollarda olanca hızımla koşmağa başladım. 9 Hava, hava, hava!.. Fakat dışardaki nemli, serin, ferahlık verici rüzgâr bile beni tıkanmaktan kur taramıyordu. Birkaç defa durdum, başımı havaya kaldırdım ve ağzımı açarak şişkin hava tabakalarını yutmak îstedim. Faydasız. Bir aralık o kadar teneffü»üm keşilmifti ki ye* Ktrmizı gözlerile, hasta gözlerile bakıyor! Babam! Hasta babam! Sırtında hırka filân yok, yatak kıyafetile, olduğu gibi fırlamış, gelmiş, duruyor, orada, esikte, heykel gibi, heyulâ gibi, mezartaşı gibi hareketsiz, bembeyaz, duruyor! ! Karyolanm ayakucundan sıyrılarak duvara doğru gerisin geriye çekildim, ben de taş kesilerek, ben de onun gözlerine, gözlerinin ta içine bakarak, ben de heykel gibi, heyulâ gibi, mezartaşı gibi hareket siz durdum. Odaya doğru sendeliyerek iki üç adım attı, yatağın ayakucuna ka dar güç halle geldi, karyolanm topuzuna tutundu ve Sabahate baktı. Kalbhn durmuştv. Babam, Mİlana sallana yatağıo sıkıyordu. Hasta isen evine git, nerede oturuyon ? Bırak, diye inledim, bırak .. Ben şimdi fenayım . geleyim... kendime. . giderim eve... Bekçi birkaç ad'im uzaklaştı ve karşıkı duvarın dibinde durarak beni göz hapsine aldı. Artık orada çok oturamazdım. Ağır ağır kalktım ve köşeye kadar sendeliyerek gittik ten sonra tekrar koşmağa başla dım. Bir yokusun başına gelmiştim. Yürüyüş kolayjaşıyordu. Galiba denizden gelen sert bir rüzgâr beni biraz ferahlath ve denizin mayhos kokusu bir Lokman ruhu gibi içimi açtı. Yokuşu indikten sonra bir meydan geçtim, dar ve pis gayet karanlık bir sokakta kaldım. Gidilecek yol yok gibiydi. önümü görmüyor dum. Bir kibrit çaktım. tlerWe bir köprü altına benzer bir boşluk vardı. Oraya doğru yürüdüm. Galiba bir tren yolunun altında geçiyor dum. Biraz daha yürüdükten sonra karşıma kale çıktı. Ortasmdaki yarıktan deniz görünüyordu. Kaleye doğru koştum. Bu büyük taş yığının beni bütün felâketlere karşı koruyacağını saniyordum. Yarıktan geçerek kalenin kenarında oturmağa, hatta uzanmağa mü • sait bir set hulduktan sonra başımı kaldırım. önüm boydan boya denizdi. Bir aralık aklıma kendimi denize atmak geldi. Fakat ölümden o kadar korkuyordum ki kendimi öldürmek fikrini bende yeniden uyandırmasm diye denize bakmadım. Içim çekiliyordu. Aradan bir kendimden geçerek, uykuya, sersem liğe veya baygınhğa benzer bir halden sonra ayılıyor, uyanıyor, ne oldusTimu anlamıvordum. Hatta bir defasında gözlerimi açmca ortalığın aşarmağa başladı ğını gördüm. Sabah oluyordu. Ikinci gözlerimi açışımda etr.a • fımda iki erkek, bir kadın ve çocuklar vardj. Kulağıma şöyle sesler gelmişti' Uyandı. Acanım nemize lâzım?.. He... Günahtır... Soralım.., Belki bir bardak su ister. Geceyi burada geçirmiş? Omzuma bir el dokundu. Gözlerimi iyice açhm. Karşımda balıkçı kılıkh bir adam vardı: Ne yatıyorsun burada? diye sordu. Mırıldandım: Hastayım. Bir kadın sesi: Günahtır, iceri alalım, dedi. Erkek bana soruyordu: Hastalığın nedir? Hastayım! diye tekrar ettim. Kalk, seni bizim kulübeye götttreyim. Biraz yat. Dinlen. Sonra gidersin (Mabadi var)