1 Mayis 1933 N Davullu cibayet usuiü! Hasan Fehmi Beyin teklifi Mecliste münakaşaları ınucip oldu, hükümet İâyihasile tevhidi kararlaştı {Birinci sahifeden mabait) bizzat meb'uslardan mürekkep encü men arkadaşlanmızm daha çok ehemmiyet atfetmeîeri icabile kabili telif olamaz. Teklifin mevzuatı kanuniye ile kabili telif olmadığı söyleniyor. Bu da redde hak verici bir sebep olamaz. Biz bu tekiif karşısmda rakamlar dinle • mek, Maliye Vekâletinrn ne düsündü • ğünü öğrenmek isterdik.» Hasan Fehmi Beyin cevabt Bütçe Encümeni reisi Hasan Fehmi Bey (Gümüshane) cevap verdi: «c Tekiif Maliye Encumenince reddedilmiştir. Bütçe Encümeni tervicen heyeti nmumiyeye »evketmiştir. Şunu arzedeyim ki meb'uslar tarafmdan yapılan kanun teklifleri de nazanmızda hükumetin teklifleri derecesinde kıymet ve kııtsiyeti haizdir. Mazbatadaki esbabı muribe başka cihetlere matuftur. Tekiif sahibi arkadaşımız diyor ki: «Tahsildarlar kalksın. Vergisini günündt vermiytnlerin evmin önüne davullu bir memur gitsin, davul çalsın. Uç gün sonra da nesi var, nesi yoksa aatılsın» tonra vegilerin birleştirilmesini de tekiif ediyor, vergi cüzdanı verilsin diyor. Vergi cüzdanı geçen sene görüsüldü Hükumet bir lâyiha hazırladı. Encümene geldi. Hasan Fehmi Beyin tekli fin<?en şiimullüdür. Binaenaleyh kame habkmdaki arzulan fazlasile halledfl mi« olacaktır. Tahsüdarlann kaldırılmasma gelin • re: Vergi toplamak için başka vesaitimiz yoktur. Vatandaşlar tahsildarîar tarafmdan bir tebliğ ve tembih almadan kendiliklerinden vergilerini sandıklara teslün edeceklermiş! Hayale ka • p.tmıyalım. Mevzuatı kanuniyeye muvafık değil demişiz. tcra kanunu borçlurnın neleri satılmaz, bunlan göster • mistir. ner şey öyle sahlamaz. Bu teklifin içinde kanun olması lâzım gelen bir cfimle bulunsaydı btmu tedvin ederek arzederdik.> Müteakıben Maliye Encümeni namına Kemal Turan Bey (Isparta) teklifin encümende bir kaç noktadan tetkik edilerek muvafık görülmediğini, mükel'ef noktasmdan faydası olmadigtnı, çnükü vergi vermek için nahiye mer • kezine gideceğini, vermezse her türlu mallarmın sahlacağıru, sonra bir de teshir edilmiş olacafını ve hiç bir memlekette boyle vergi yüzünden teşhir usulu olraadığrnı, lâyihada venri geciktîği zaman üstüne zam tekUf edildiğini, bu projeden devlet bütçesme de favda olamıyacağmı, çünkü tahsildar masraflan yerine sandık masraflan ikame edileceğmi •öyledi. hadleri indirilen emniyet miidürleri için yeni ':ir hüküm koymağa lüzum olup olmadığını sordu. Dîhiliye Vekili her mesleğm kendine has bir takun müskülleri olduğunu, asayis ve imar işlerini idare memurlannm teminle mükellef olduklaruu, bu vazi • yelin kendilerîni zamanından evvel yıprattığmı, ve bunun bir miadı bulunmuş olmadığnu, miyar olarak yas kabul edildiğini, idarecilerin uzun müddet yıpranmaması ve islerine cekte gelmemesi için bu yaşlara geldiklerinde sereflerile tekaüde sevkedilerek milletin ve devletin kendilerine tahsis edeceği nimetten müstefit olmalanmn düsünüldüğünü, kanun sırf mülki>e memurlanna mahsus olduğu için ayn olmasımn tercih edildiğini söyledi. Hüsnü Beyin sualine cevap vererek polisler için tekaüt ka • nununda mevcut hükümlerin idareroemurlanna da tesmil edilerek diğer memurlara nisbetle erken tekaüt edilme lerine mukabü hizmetlerinin fazla sa yılması düsünüldüğünü, fakat bütçe üzerine tesiri olacağı için imkân görü • lemediğini bildirdi. Müteakıben mülkiye müfettşleri de maddeye konmak sure tfle lâyiha aynen kabul edildi. Gölcükte yapılacak tamir tersanesi ile bannma limanı inşasına salâhiyet veren kanun lâyihası ile muvazene vergisi kanununun bir sene uzatıhnasma dair lâyiha bilâmüzakere kabul edildi. Meclis perşembeye toplanacaktır. Millî takımm Sofya seyahati Tramvay Deposunda cinayet | ıstanbul Borsası kapanış | f fiatlan 15933 | 1 1 20 '20 2tı 20 Sterlln Dolar Fransız fr. Liret Belçika fr. Drahmi NUKUT Ahş 710 180 171,50 218 113 24 816 23 84 117 37 23 16 Î7 Satış 715 185 171,50 220 i!6 24,50 830 23,50 8o 122 39 25 18 60,50 23,50 23 54 46 931 34 229 1 Takımımız zayıf bir hal Bir tesviyeci, tabanca ile ustabaşıyı yaraladı de Bulgaristana gidiyor Millî takımımız perşembe günü Sofyaya hareket edecektir. tlk maç cumartesi günü Bulgar millî takıraile oynanacak, tstanbul Sofya muhtelit takımları da pazartesi günü karşıla şacakhr. Evvelki günkü son talim müsabakasmdan sonra millî takımm e«as kadrosu alâkadarlarca asağı yu" karı tesbît ediltniştir. öğrendiğîmize göre Sofyaya gidecek oyuncular şıınlardır: Avni, Sadri, Hüsnü, Yaşar, (Izmirden geldiği takdirrJe) Lutfi, Samih, Nihat, Fikret, Süleyman, Feyzi, Niyazi, Esref, Şeref, Hakkı, Zeki, Salâhattin. Millî takımla beraber güreş fe derasyonundan Sait Salâhattin, tstanbul futbol heyetinden Nuri Beyler de gideceklerdir. tstanbul futbol heyeti reisi Zeki Bey de faal oyuncu olarak gitmektedir. Bulgar millî takımile ve Sofya muhteliti ile Sofyada yapacağırmz müsabaka, bugünkü vaziyete göre çok sayanı dikkattir. Geçen mev simde kendi topraklarımızda ve ken~ di seynrcilerimiz önünde Bulgarlara mağIup olmuştuk. Şimdi Sofyada bu maçın revansı yapılacaktır. Görü nüse bakınca bu maçı bizim için ka^anmak ihtimali pek azdır. Memleketimizde yenemediğimiz Bulgar takımını, Sofyada mağlup etmek için bir sene evveline nazaran iki misli daha kuvvetli olmamız lâzımdır. Halbuki geçen mevsimdeki millî takımm kuvveti ile simdiki millî takımm kuvveti arasında lehe kaydedilecek kadar bir fark yoktur. Bilhassa cuma ve pazar giinkU son talim müsabakalan gösterdi ki millî takımımız istediğimiz kadar iyi değil dir. Bilhassa takımda ahenk ve anlaşma yoktur. Futbol Federasyonu bu defa işi çok ciddî tutarak millî takımı esaslı bir surette hazırlamak ve kuvvetli bir sekilde yola çıkar mak yolunda büyük bir hüsnü niyet ve faaliyet göstermiştir. Buna rağmen takım, matluba muvafık tarzda kemale ermemistir. Ve bunun kabahati de feder&syona ait değildir. Millî takıtnın iyi vaziyette olmadığını, bütün gazetelerle beraber alâkadarlar da müttefikan beyan etmektedirler ve bu şerait altinda Sofyadaki maçın yiizde seksen ihtimal île kaybedileceğinî ileri sürmektedirler. Bir işte yüzde seksen kaybetmek ihtimali olunca da o işe girmemek en akıllıca bir hareket olur. Fakat maç için seyahat değil seya hat için maç yapıyorsak tabiî git mekte ve yenilmekte mahzur yoktur. Dün sabah Şişlideki tramvay deposunda feci bir cinayet olmustur Şişlideki tramvay deposunda çalısan ustabaşı tbrahim Efendi kırk bes yaşlar'nda kendi halinde bir adamdır. Ayni yerde Cevat isminde birisi de uzun müddettenberi tesviyeci ustalığı ile çalısmaktadır. Ce vat Efendi, vazifesinde devamlı ve mehareüi olmasma rağtnen simdiye kadar yevmiyesine zam yapılma dığından müstekidir. Bunun için bir kaç kere ustabaşı tbrahim Efendiye müracaat ederek: Ben isimin ehli bir adamım. Bir sikâyetiniz de yok. Yevmiyem azdır. Bunun arttınlmasını istiyo rum» demistir. Ustabaşı tbrahim Efendi, tesviyeci ustasımn bu müracaat]erine pek al dınş etmemiş vf»ya yevmiyesine zamma lüzum görmemiş olacaktır ki Cevat Efendi bu vaziyetten sikâyete başlamıs ve ustabaşı ile de arası açılmıştır. Bu sırada tesviyeci ustası Cevat Efendi hastalanmış ve bir hafta kadar işine gelemecnistîr. Cevat Efendi, dün sabah tekrar depoya gelmis ve ustabaşı tbrahim Efendive bir rapor vererek: < Ben hasta idim. Bir hafta bunun için isime devam edemedim. Raporumu da getirdim» demistir. Ustabaşı raporu almış, fakat Cevada: Cevat, bu hal boyle devam edemez. Sen işleri asmağa başladın. Rapor getirmekle bana kül yuttur duğunu zannetme!» diye muahazede bulunrnuştur. Cevat Efendi, tbrahim ustanın bu sözleri karşısmda fevkalâde hırs * Ianarak derhal tabancasmı çekmîş ve muhatabma tevcih ederek üç el sıkmıstır. Deoo içinde üç el tabanca sesini isiterek koşanlar, ustabaşı tbrahim Efendiyi yerde kanlar içinde çırpınır bir halde bulmuşlardır. Atılan kurşundan birisi tbrahim Efen dinin arkasından girmis göbeğine saplanmıs kalmıştır. Yaralı tbrahim Efendi ümitsiz bir halde hastaneye kaldırılmıştır. C»vat ta, elinde tabancasile beraber yakalanmıştır. Vak'aya nöbetçi Müddeiumumî muavini vazıyet etmiştir. Tesviyeci Cevat cürmünü itiraf etmiş ve demistir ki: Ben san'atımda mahir bir ustayım. Ustabaşı tbrahim ise ekme ğini elinden alacağımı zannederek benhn terfiime mâni oluyor, bana fena muamele ediyordu. Bu sabah ta beni yalancılıkla ve devamsızhkla ittiham edince kendimî kaybettim. Ne yaptığımı biltniyorum.» [ '20 kviç fr. 20 Leva 1 Filorin , 20 Cet koronu ] Isveç krono \ Avusturya Şll. Peçete Pengo Mark Zloty 2( ) Lei 2 0 Dinar 1 Ruble I Yen Türk aitmı 1 Mecıdiye 1 Baoku. Os. B. [ , 50,50 22 i2,50 52 44 530 33 22.S 29 1 MUHİT n Bu nefls alle mecmuasının 55 lnel n>5yıs sayısı üç renkli guzel bir kapak içinde çıkmıştır. Bu nüshada: Döner na.mt»f Küçük hikâye, (Hallt Ziya Uşşakl zade), Türkçede nisbet anlatan şekiller (Ahmet Cevat), İnkılâp edebiyatı (Yaşar Nabi), On altıncı asırda Süveyş kanalı (Re^ot Ekrem), Kara koyun su içmedi (Vasfl Mahir).. Kadm, moda, ev idaresi sahifelerL. Süngercilerin hayatına ait nefls bir hikâye ve müteaddit renkli illüstrasyon.larla Köy hekimi, Büyük hikâye, karilerimize tavsiye ederiz. Halk Bilgisi mecmuan Istanbul Halkevi Dil, Edebiyat ve Tarlh şubesi tarafmdan nesredümege baslanılan Halk Bilgisi Haberleri mecmuasının nisan nüshası mütenevvi mündericatla intişar etmi^tir. Tavsiye ederia. 1 Londra Nev> York Paris Milaoo Bruksel Atioa Cenevre Sofya Anısterdaa trap Stokholm Vıyaoa Madrit Berllo Varşova Bndapeşte > Bükreş Belprat Yokohama Moskova f ÇE] C L E R Açıli 7C5.5S 0.Î5J6 12.r6 Ç.18 83,3 İ.ı5r5 69J425 l,!810 !5,Q? 2.745 4,5*75 •V65 ?.0S23 4,255 3,8 '25 79,S5 35..M25 2,39 107 I.7S Kapan; föT Tertane lâyihan kabul edildi Tiftîk Cemiyeti Neler yaptı? Senelik kongrede okunan rapor Ankara 1 ( A . A . ) Türkiye Tıftik Cemiyetinnı senelik kongresinde okunan rapora göre: « Cemiyetin satm aldığı çiftilikte bu seneden itibaren 300 damızlık keçi ve teke kulanılmak suretile lik ıslah adımı atılmişbr. Yeni çiftlikte bu sene 20,000 çukura mese tohumu, 25,000 çukura badem atılmış ve bir o kadar da akaşya ve muhtelif fidanlar dikilmiştir. Ağaçlama ameliyesine her sene devam edilecektir. Aynca öziim bağı yetiştirilmek üzere 50,000 dönüm kadar bir yer de hazırlanmıstır. 8 dönümlük meyva bahçesi yapıhmştır. Tiftiğin memleket dahilinde sarf ve istödâkine gelince, geçen sene açtınlan tezgâhta Ankara sofunun yapılmasma devam edilmekte ve sürümü artmakta • dır. Bütün vilâyetler ve kazalardan siparis verilmektedir. Hâkim ve avukatlalanmızın imam ve hatiplerimizin de resmî ve dinî vazifelerini yaparken giydikleri binis ve Iatalann Ankara sofundan yaphnlmasi hususunda ilk müsait zamanda Adliye Vekâleti ve Evkaf Umum Müdürlüğü nezdmde teşebbüsatta bulunulacaktır. Hâlen beyaz sofun beher metresi 182 ve renklflerinin de 200 kuruşa maledilmekte ve ayni fiata müşteriye sahlmaktadır. Tiftikten şapka yapıhp yapılamıyacagı hakkındaki tecriibeler müsbet neticeler vermistir. Tiftik iplik memleket içinde yapılıncıya kadar tiftik kansık ipliğin ithal edilmesi blmuhabere tngiltere fabrikalarile hal Iedilmişth*. Tiftik işlerinin kız sanayi mekteplerinde ve bilhassa tsmet Pasa Kız Enstitüsünde tatbikahna başlan mıştır. Millî fabrikalarda dokun&n ve. bilhassa •:du hesabına yapılan kumaşlarda muhtelif nisbetlerde yapağıya tiftif kanştınlması hususundaki teşebbüsler semere vermistir. Battaniye ve beyliklerde yiizde elliye kadar yapağı 3e imtizacı kabil oldugu an!a şılmıstır. tlk fırsatta tiftik tüccarlan arasında bir birlik kooperatifi teşkil edilecektir. 0,57 I2.C6 9.16 3,386aS 83,35 2,45275 69,3425 1,18 15,97 «,75 4.5S75 5,S6 2,035 4,2.'5 3,?5?S 79,RS 34,5125 2,39 1071,7!! (2585) Dr, Hafız Cemal ( ! ES HAM Açıhş 9,o 2S25 Kananıs 9,0 25,25 | Is Bankası hamil A. Sim. 60 O'O Tramviıy 1 Bomoı ti Nektar Terkos Aslan çimento , Cumadan maada ber gun saat (2,30 dan 5 e ) kadar Istanbul'da Divanyolu'nda ( 118 ) numarah hususî kabinesinde riastalarrnı kabul ve tedavi eder. Telefon ts. 22398 tstanbul asliye mahkemesi birinci hnkuk dairesinden: tstanbulda Fincancılarda Şark handa mukim tüccardan Miinir Nazun, Mehmet Rayit ve seriki Efpndiler emrine Konyada Kasıkçızade Tahir ve mah dumu Kâzım Efendilerin imzaladıkları 25 eylul 932 tanhli ve doksan vedi gün vadeli iki yiiz dcskan iki lira kırk beş kurusu havi bir kıt'a emre muharrer senedin zayi olduğundan b»fıisle iotali talep edilmiş olduğu cihetle mezkur »e net her kirnin yedinde ise 45 gün zar fında mehkemeye ibraz edilmesi ve aksi takdhde mahkemece mezkur sen«din iptaline karar verileceği ticaret kanu nunun 638 inci maddesi hükmüne tevfikan ilân olunur. (2749) Istanbul uçüncS icra memurluğundam Mahcuz ve satılması mukarrer Jenera) Elektrik markah bir adet soğuk hava ve buz do'abı 65933 cumartesi günü saat 11 den 12 ye kadar Beyoğlu'nda Istiklâl caddesin.de Merkez eczanesinde birinci açık arthrması yapılacaktır. Taliplerm mahallinde bulunacak memu • runa muracaatleri ilân olunur. (2776) Dahiliye mütehassm 29,50 29,30 t t S T t K RAZLAR Açilış Istikrazı Dahill Şark şimerdiferi Düyunn Mnv. Gümruk Saydı Mahi 1 Kaoanış 52,25 52,75 Bagdat Askerive i TAH[ V İ L Â T Aç<lış KaDanış Reşit Bey (Malatya) hükumetin ayni mevzuda teklı'fi olduğundan bahisle bir meb'usun tek'ifînin reddi doğru olamıyacağmı söyledi. Refik Şevket Bey (Manisa) tekiif salvbi burada olmadığmdan teklifini müdafaa etmesi için müzakerenin tehirini istedi. Hakkı Tank Bey bir meb'usun tekl'"fîn>"n esas ve ruhunu nazan itibare almak lâzım geldiğini, davulun dümbeleğin esbabı mucibede yazıh oldağunu, asıl maddelerde olmadığmı, her hangi bir noktayı vesHe rttihaz ederek bir teklifin reddi doirnı olamıyacağmı söyledi. Teklifin hFkâmet lâyihasile birlestirilmesfni istedi. Bu busustaki takriri kabnl edildi ve kanun teklifi encümene iade edildi. Tekltf hükumet lâyihasile birleştirilecek Elektrik Şlrketi Tramvay » Tfinel | Rihüm , Anadolu ( 1 ) Ansdolu ( 2 ) 1 Anadolu ( 3 ) Anadol Mümessı 44,20 4«.*5 • 57,35 57,15 t Avusturyafılar Macarlaria da berabere kaldılar Geçenlerde Çekoslovaklara mağ lup olan Avusturya millî takımı pazar günü Pe^tede Macar millî takımile karşılaşmıştir. Geçenki mağlu biyetten sonra bütün dünya spor âlemi tarafmdan merakla beklenen bu müsabaka 50 bin seyirci önünde oynanmıs ve neticede 2 2 beraberlikle bitmiştir. Macarlar çok teknik ve güzel bir oyun oynanuslar, bil hassa ikinci devrenin sonlanr.'a Avusturyalılam bir hayli sıkıştırmıslarsa da netice değismenriştir. Dahiliye memrzrlannın tahdidi sînni Müteakıben Riyaseticumhur orkestras! miitehassts heyetinin maasile An ka a telefon kanununa bir madde ilâvesi Iâyikalarmın ikinci müzakereleri yapıldt. Dahiliye memurlarmm tahdidi sinİTİne ait Iâyihanın müzakeresi esnasmd* Hüsnü Bey (Izmir) bu kanunun tek&dt Vımınununu tadil şeklinde çıkartlmas? '»zım geleceğmi söyledikten sonra tekaöf kanununun beşinci maddesi hiikmiine mutenazır olarak bu defa yas Feyziye mektebinin müsameres Hususî mekteplerin en iyilerinden biri olan Fayziye mektebinin 2 mayısta Melek sinemasında bir müsamere vereceği yazılmıştı. Bir çok san'atkârlanmızın iştirak edecek leri bu müsamere daha fazla mü kemmel olması için hazırlıklar yapılmak üzere 9 mayısa tehir olunmuştur. ümidinden gelme bir kuvvet... Dalgalann arasma gömüîüp kaybolmaktan onu kurtaran şey bir bahk ağı idi... Etrafındaki sesler de bahkçıIarın bağrışması idi.. Sesler gittikçe yaklasıyordu. Cevat Rıza Bey, bundan ötesini bilmiyordu; ne olduğunu, nasıl kurtarıldığını anlıyamadı. Büsbütün ken • dinden geçti. 21 Eylulün yirmisi olmuştu... Polis müfettişi Bürhanettin Bey bir yerlerde duramıyordu. Maiyetindeki bütün memurlara birer is vermişti; hepsini çalıştırıyordu. Bütün arkadaşlarmdan yardım istemişti; ne yapıp yapıp vaziyeti aydınlat mak, gittikçe facia rengini alan bu maceranm içyüzünü meydana çı karmak için çırpmıyordu. Topladığı haberlerin hiç birisî, birbirini tut muyordu. Şimdi telefon çalıyor: Doktor Behzat Bey Haydarpasadan trene bindi!.. Diye haber veriyorlardı. Telefonla bütün istasyonlara memur gönderiyor, hiç kimse tneşhur kimyagerin yolunu kesmiyor, boğucu gazler âlimi gene bîrdenbire or f Sofya 1 (A.A.) Michafloff taraftarlarmdan murekkep bir grup dün öğleden sonra Protogueroff taraftarlarmdan bir kaç kisiye sokak ortasında ates etmisler, bunlardan bir çoğunu yara |enlzsızlik idn yegâne deva kanl ihya edea n ı n A n lamıslardır. lamnnnübip etibba tarafmdan tern'p edilmistir. O İ K U r Mütearrızlarra hepsi yakalnmıştır. 16 rövelver ve bir çok bomba ele geçirü misrir. Sofya so^aklarında muharebe JCANSIZU Zayi Tatbik mühüriimü zayi ettim. Yenisini çıkaracağımdan es * kisinin hükmü yoktur. Hayriye Nörasteoi, zaflyet ve Chlorote .PARIS C2S68 ASKERUK ISLERl Yüksek Mühendis Mektebi Satınalma Komisyonundan: Muhtelif cins ve eb'atta tahta ve kadron Resimhane için masa «30» adet Balâda cins ve miktarları yazıh levazım şeraiti mucibince 3/5/933 tarihine musadif çarşamba günü saat «13,30» da pazarhkla mubay&a edileceğinden taliplerin mektep dahilindeki Satınalma komisyonuna muracaatleri ilân olunur. (1933) Beyoğlu Askerllk şubesinden: Bvvelce yoklamaları tadll edilmiş olan 329 doğumlu efradm ilk yoklamalanna 15 mayıs 933 pazartesi gününden itlbaren tekrar başlanacaktır. İşbu doğumluların mezkur tarihten itibaren yoklamaları icra edilmek üzere şubeye muracaatleri ilân olunur. tadan kayboluyordu. Sonra tekrar telefon çalıyor; gene deminki memur sıkıla, sıkıla: Efendim, diye kekeliyordu, doktor Behzat Beyin girdiği trene ben de bindtm. Bostancıya kadar ayni vagonda idik. Bostancıda çı karken nasıl oldu bilmiyorum; or tadan kayboldu!. Biz trenden inerken iki kisi bîrbirile kavgaya baş ladı. Yolcular toplandı. Kalabalığın arasında doktor Behzat Bey de savustu, gitti!.. Bürhanettin Bey gelen raporları kanshrdıkça, kimisinde: «Doktor Behzat Bey dün gece Himayeietfal balosunda idi. Gece saat ikiye kadar orada kaldı. Sonra do^mı ŞLşlideki evine gitti.> Diye yazihydı. Kimisinde de: «Kimyager Behzat Bey dün gece saat dokuzda Sislidelci evinden cıktı. Otomobille Yeniköye gitti. Oradan dönü r te Kurtulusta bir lokantaya uçradı. Bes dakika sonra tekrar çıktı. Yeşilköydeki köşke gitti.» Deniliyordu. Polis müfettişi bunları okudukça: Bir adam hem baloda olur, 329 luların yoklaması Moccva romam 53 Nakleden: KEMAL RAGIP Gizli Eller O zaman da tuziu su gözlerinin içini yakıyordu. Bir insanın bu kadar eziyete, bu kadar acıya nasıl olup ta dayanabildiğini düsünüyor, ara sira da karısı Feriha Hammın sözleri kulaklannda. çınhyordu: Bu heriflerle başa çıkıltnaz... gç Artık iş işten geçmîşti. Alnındaki yazı ne ise en sonunda o, geiip ça Cacaktı. Baygmlık büsbütün arttı. Yavaş yavas kendini kaybetti. Düşünemiyeeek, gözlerini açıp etrafma ba kamıyacak hale geldi. Kulaklan uğaıltudan tıkanmıs gibiydi: gözlerinin önünde gölpe!er, kandil kandil ısıkîar uçuşuyordu... Büyük bir dalga birdenbire tam •ılnınm orta y%rine carptı; gözleri kor ohryormus gibi an ile yandı. Paraketenin ipr de o aralıl' orta yerinden koptu. Cevat Rıza Bey, dalgaların arasma gömüldü; bir an için gözden kayboldu. Sonra tekrar suların yüzüne çıkti. fp kopmus, artık dalgalann ortasında tutunacak bir yer de kalmamıştı. Gözünün içini yakan sulan silkeledi; etrafma bakınmak için göz kaoaklarını araladı. Suyun yüzünde durmak için kollarını, bacaklarını kımıldatacak kuvveti yoktu. Bir kaç saniye sonra batacak, boğulup gidecekti. Batmıyordu.. Hâîâ suyun yüzünde duruyordu.. Biraz aklı başına ge~ Iiı gibi oldu: Sanki bir yere dayanıyordu. Kulağına sesler geldi; konuşmayı andıran sesler... Fakat kitnlerin sesi idi, ne söylüyorlardı, hiç birini anhyacak halde değildi. Can çekişirken bir kaç saniye için kendini toplıyan zavallılar gibi birdenbire vücudüne anlaşılmaz, anlatılmaz bir kuvvet yayıldı; son dakikada doğan bir ümitten, kurtuluş hem de Yenîköye nasıl gider?. Bu, ne rezaletî.. Diye bağınp duruyordu. Bir taraftan da doktor Behzat Beyin bugünkü yasayısı, geçmişi hakkında tahkikat yaptırıyordu. Bu meşhur kimyager meşrutiyetin ilk senelerinde gazete çıkarmıs, poütika dedikodularına karışmış, sonra birdenbire ortahktan kaybolmuştu. O~ nu tanıyanlar bazan Avrupada, bazan Anadoluda olduğunu duymuşIardı. Bir aralık ticaret te yapmış, bir yazıhane açmıştı. Harp seferlerinde nerede olduğunu, ne iş gördüğünü bilen yoktu. Mütareke sene lerinde de bir çok maceralara atıldığı anlasıhyordu. Şişlide bir aoartıman tutmuş, oraya ecnebi zabitleri gelirler, tanınmış bir çok kadınlar la tamsırlarmış; kumar oynanır, geceli gündüzlü yenir, içilir, eğle nilirmiş... Gelen raporlann birinde Bürhanettin Beyin gözüne «Simopulos» diye bir isim çarptı. Bu adam da mütareke senelerinde Asmahmesçitte yer altinda bir tneyhane isletiyor muş. Bir gece orada ayni milletlere mensup ecnebi neferleri biribirlerini vurmuşlar; ara yerde ahaliden deyaralanan olmus, doktor Behzat ta ı o gece, her nedense orada imiş; polisin zabıt varakasına onun da ismJ geçmiş. Sonra birdenbire zengm olmus. Yeşilköyde bir köşk almıs. Şişlide büyük bir eve taşınmış. Biri açık, öteki kapalı iki otomobili varmış. Fakat bu zenginliğin nereden geldiğini, nasıl olduğunu hiç kitnse bilmîyormuş. Polis müfettişi Bürhanettin Bey, hele bu raporlan okuduktan sonra büsbütün kuşkulandı. Doktor Beh' zada hiç emniyeti kalmadı: Demek ki bizim eski müfettişîn lıakkı varmış!. Ama, ben ne bile " yim?.. Diye söylenîyordu. Bütün bunların üstünden seneler geçmiş, hemen hepsi unutulmuştu. Şu son üç beş sene içinde de doktor Behzat kendisini ağır başlı, zengin, bilgisi derin bir âlitn diye satmanın yolunu bulmuptu. Bürhanettin Bey de herkes gibi onu böyle tanımıştı. UUabadi var)