iv>ayıs ı Cumhariyet '• Bana kalırsa ANKARA MEKTUPLARI: Avrupa ve Amerikada 1 mayıs nasıl geçti? Amele bayramı gününü mîllî çalışma gününe çeviren Almanyada bi'yük tezahürat yapıldı Berlin 1 (A.A.) Biitün Almanya şanlı kumandam Feld mareşal Hindenoıigün millî iş gününü kutlulamaktadır. burg!» diye haykırmışhr. Biitün şehir ve köyler süslenmiş ve siHalk, Reisicumhur Hindenburgun şeyahbeyazkırmızı ve milliyetperver sos refine bararetli ve sürekli alkışlarla muyalistlerin salipti bayrağı 3e donatılmışkabeiede bulunmuştur. tır. Sokaklarda baştan ba$a gerilen büTalebenin ve gençliğin tezahürlerinyük levhalarda günün ehemmiyeti kayden sonra Almanyanın muhtelif kı.sım dedilmektedir. laruıa mensup bao işçfler milliyetçi sosSon günlerin tezahürleri de gösteri • yalist rejimine taraftarlıklarmı ve hi yor ki bütün Alman milletinde kendine matlarmı büdirmişlerdir. Bunlar dernişîtiınat hissini veren ve vazifeleri He hak Ierdir ld: lannı tamamen idrak ettiren bütün millî «Hakikatte komünist enternasyonalı hareketin dışında hîç bir siyasî veya içtarafmdan idare edilen işçi enternasyo timaî zümre kalmamaktadır. naltne emniyetimlz nzun müddettenberi Berlin 1 (A.A.) Wolff ajansı bilsönmüs bulunuyor. Alman işçisine 14 diriyor: Nazırlardan M. Goebbels, millî senedenberi hürriyet, müsavat, uhuvvet çalışma gününü kutlulamak için Berlin vadettfler, fakat yalan söylediler. tşçisatosu önünde toplanan yüksek tahsü leri aldatülar. Alman işçileri bundan talebesîne ve gençlere söylediği bir nubSyle beynelmilel emekçilerden uzaktukta demiştir ki: lasıp ayrdarak HiÜere iltihak etmelidir.» «Reisîcumhur Hindenburg, bir mayıs Amerikada gün 5nün, Abnanyanm atisini temsfl eden Vaşington 1 (A.A.) Bir mayıs gençliğe yapılacak bir hitapla başlamanümayişleri dolayısüe bütün birlesik Asmı dilemiştir. merikanın büyük şehirlerinde fevkalâde Zaptürapta riayet gösteren bir gençinzabat tedbirleri alınmıştır. Nevyorkta lik yetistirilmesi çok değerli bir istir. Biz sokaklan dolasan komünist ve sosya • bugün vatan için yaşamağa, list alaylanna karşı bin polis memuru vatan için elbirliğile çalışmağa yan'armda ağlahcı gaz aletleri olduğu ve savaşmağa ahtediyoruz. Çünkü halde nümayişçilerin toplanacağı mey • yıkılan liberal, kapitalist bir devîetin danda beklemektedir. harabe'eri üstünde bugün müttehit bir Şikagoda bombalar milletin halk topluluğu vükselivor.» Şikago 1 (A.A.) Bu sabah şehrin Biraz sonra yanında Başvekil M. HHmuhtelif yerlerinde ayni zamanda beş ler olduğu halde toplantı yerine gelen bomba patlannş ve bir çok otel ve diMareşal Hindenburg da şu sözleri söy • ğer binalar hasara uğramıştır. tnsanca lemistir: zayîat yoktur. Bu bombalarm bir mayıs «Millî mirasa konan gençliğin Alman münasebetile atıldığı zannedilmektedir. mPIetine tarfhin gösterdiği ve tahsis et.Liyej Alman konsoloshanesne tiği büyük işleri başarabilmesi için zaptütaarruz rapt, fedakârhk fikir ve duygusu ge • Liege 1 (A.A.) Alay halmde toprektir. lanmış sosyalist nümayişçilerden mü lşsizler ordusuna iş bulma çaresinin rekkep bir grup, Alman konsoloshane • de elde edilme*mi hararetle arzu edi *me gamalı haç şeklini taşıyan bir bayyorum. Biz biribin'mize sıkı ve samunî rak çekilmiş olduğunu görerek bu baysurette bağianacak olursak, Allah ta birağı yerinden koparıp alnuşlar ve kon xe yardun eder. Yaşasm çok sevgiü vasoloshanenin camlarını kırnuşlardır. tanımız.» Yunanistanda Reisicumhur Hindenburgun natku Yunanistanda 1 mayıs münasebetfle bîttîkten sonra halk millî marsı teren • umumt tarafmdan umumî grev flân e • nüm etmistir. Von Hindenburg kürsü den indikten sonra M. Hitler, halka. hidilmiş, bu yüzden telgraf muhaberah da taben: kesiidiğinden dün Atina'dan telgraf al«Yaşasra ciban harbmin bfiyük asker, mak kabil olamamıstn*. TimmnıımıııııııııııımınııııiHiınınıtııınınmıımııraiH Z cemiyeti H. G. Wells bugün 77 yaşmda * dır. Gözleri iki dünyaya da büyük bir dikkatle bakıyor: ölüm ve daha ziyade bugünku insan hayatına dair, bir çok makalelerinin ve kon fecanslarmın hulasasını «demnkra sinin iflâsı mi?» isimli son kitabın da toplamıs. ölüm karşısında büyük tngiliz muharriri, bir nevi mistik cemiyetçidir: Şahsiyetimiz ki daima değişen içtimaî bir terkiptir; biz öldükten sonra büyük cemiyet um manına kanşacaktır ve mahvolmı yacaktır. Bunun için, mevlâna Wells nikbind'iır ve ölümden korkusu yok tur. <Hiç kimse öldüğünün farkmda olmıyacaktır» diyor. Eski tesellL İsterseniz felsefeyi geçelim ve büyük tngiliz muharririnin bugünkü dünya işleri hakkında ne düsündüğüne gelelim. Peki. H. G. Wells Iiberaldir. Fakat bu onun bir nevi sosyalist, hatta bir nevi komünist olmasına mâni değil. tk tasadî faaliyetleri bir elde toplamak istiyor. Bu noktada ferdin aleyhin dedir. öyle bir cemiyet, beyneimilel bn «salâhiyettar rejb tasarhyor ki bu heyet, dünya işlerini elinj alacakhr; iktısadi faaliyetleri düzene koyacak, umumî ve içtimaî njzamı koruyacakttr. Fakat yarı ve düsün ce tamamile serbestth*. Münakasa ve tenkit hakkı, üstada göre, nefes almaktan evvel geliyor. Büyük tngiliz muharriri, tasar ladığı cemiyetm dahnî adım koy muş değildir. İsterseniz Cİ932 ce miyeti>, isterseniz «Yeni Cezrî Firka>, «Komünizmin tashihi», «Yeni Sosyalist Fırkası», «Yeni Dünya>, «Medeniyet», ne ismi verirseniz ve riniz. Bunlan saydıktan sonra, kendisi simdilik, «Z cemiyeti» adını koyuyor. Z cemiyetinin gayesi şunlardır: 1 Her vcatta ile kalem ve da şünce hürriyetini müdafaa etmeh; 2 Her namuslu hükumete der tek olmak ve kanunî oltvaı, gayri kanunî olsun, her türlü husuri menfaat müdahalelerini uzaklafttrmak; 3 Altş cerîfin, limanlarm ve husun rilâhlann ilgast; 4 tktısadt kavvetlerin dereee dereee »osyalize edilmesi, eemîyet leştlrilmeri. Muhanrir, bu sutuna sığmıyacak bir beyanname müsveddesi de kaleme aldıktan sonra diyor ki: «lşte bu, fikrimce fırka, cemiyet, hareket, din, dua.amentü, ne derseniz diyiniz, dünya işlerini düzeltecek ve toplıyacak şey bundan ibarettir. Herkes, bu fikirde olanlarla, her yerde bİTİeşebilir. «Yeni Dünya> bir köyde, bir tTende, bir gemide başhyabilir. Rehbere filân lüzum yoktw. tnsan bir kişinin peşine takıla cak olduktan sonra akla ne hacet? Çengel kâfidhr!» Hatta, mubarririn iddiasına gS re, «Yeni Dünya» nın başlaması i çîn, bu fikir etrafmda iki, nibayet üç kişinin birleşmesi ve faalryete geçmesi yetişir. Fakat şynu îlâve edeyim ki tngiltere'de Wells gîbi düşünen iki kişi bile çıkmamistnr. Teklifinm iflâs ettiğini başta soyîüyor, fakat propagandasınd'a ısrar »diyor. Dogrusunu isterseniz ben de Z cemiyetine girmek istemem. Fikirlerini beğenmediğim için değiL Fakat yeryüzünün bütün programlan, namütenahi hnkânlar tasıyan mü rekkep tnsan ve cemiyet ruhımu kalıplamak istiyen dar çerçeveîerdir. Hayat daha kanşıktır ve bütün ik tısadî, içtimaî nazarîyelerimizi if lâs ettirmiştir. Çünkü her an deği şiyor ve bizim kadro, plân, program kahplarımızın dışansına taşıyor. Gerek ferdî, gerek içtimaî müva zenemizi hep insiyaklanmıı'i ya hut ta sezişlerimizle buluyoruz ve henüz bu esrarengiz intibakm bu dutlarını da. kanunlannı da bilmi yoruz. PEYAMİ SAFA İzmirde büyük bir ziraat LLİEJİ Yurdumuzun garoe kongresi toplanacak açılmış penceresi Vekil Muhlis Bey hiçbir îşe yaramıyan mevcut teşkilâtı yıkarak yen'sini kurmağa azmetti Ankara: 30 nisan Geçen gün Ziraat Vekilimizi ziyaret ettik. tşgal ettiği icra sandalyesini bir siyaset adamınm vasıflarmdan ziyade değerli bir ilim adami liyakat ve vasıflan île bOıakkin işgal eden Muhlis Beyefendi, o suada, yüksek ziraat fakülteleri için hazırlanan kanun lâyihası uzerinde çalışıyorlardı. Z'Y^st enstitüleri, ziraat Pimlerinin terakkilerini lâyıkfle takip edememiş olan eski ziraat bilgilerimizin hiçliği takdire sayan bir cesaretle itiraf ve ilân edilerek iunm en son kesifleri ve tat • bik şekilleri iTe birlikte kül halinde Avruyadan nakli için kurulmoş yüksek kıymetli müesseselerdir. Burada modern ilmin nazarî tedrisatı her Him şubesi için aynca tesis edflmif enstiHüerm, tetkik ve tecrübe istasyonlannm amelî ve tecrübî mesaisme istinat ettirilmektedir. Enstrtülerin müesses olan kunnlannm hoca'sn, bupiin, ziraat ve ilim ve tek • niğinde en ileri olan Almanyanm maruf profesorlermden mürekkep güıide bir heyettir. Fakat memleketteki ziraat tedrisahnm yakm bir istikbalde kendi hocalarnmz tarafmdan yapılabilmesi içm, yalruz hakikî ziraat muhendisleri • nin değil, ayni zamanda Oîm dünyası nm bütün hâdiselermi gfinS gününe ve lâyîkile takîo ederek memlekette oku tacak ve giderek bizzat ilmin ve tek niğin mkisafma hizmet edebüecek â lîmlerin de kendi aramızdan yetSşmesî Iâznndır. tste Muhlis Beym meşgul olduklan lâyiha, bir taraftan enstitülerin henüz tesis edrmemis olan şubelerinrâ tesisi suretüe ihhsaslaşmayı temin edecek dort fakultenin kurulmasmı, diğer taraftan fleride yüksek ziraat ilhnlerini okutacak TSrk âlimlerinin dereee dereee butün ilim paye ve ehlivetlerini kazanarak yetisrîrnmelerini istihdaf eden bu dereee yüksek ehemnuyette bir kanun lâyihası idi. Bu hususta teati ettiğimiz bir iki söz, esasen yabancısı ohnadığumz mevzuun ehemmiyetmi nazarunuda canlandırarak bue yarmın iyi işlenmiş vatan topraklarmda mürekkep bereketli ve insanlan müreffeh, mamuresini tahayyül ettirdigi snada içeri giren bir memur bir kâğıt imza ettirdL Vekil Bey bu kâğıdı bize nzatarak: Size küçok bir havadis, dediler. Bu, enstitüler teşebbQsü kadar mü • him, onu tamamlıyacak büyük ve ma nah bir tesebbüsün hazırlıklarma ait bir tamim idi. Muhlis Beyefendinin hakikî ilim adamlanmn değişmez farikası olan tevazula «küçük» diye tavsif ettOderi bu teşebbüs, hakikatte bir ziraat memleketi olan Türldye için büyük bir müjde idi: Memleketteki ziraat teskil&h acrra icaplarma ve muhtelif istihsal mmtaka larmm hususiyet ve ihtiyaçlarma göre yeni baştan yapılması suretüe bu teşki • lâtm ktrtasiyecilikten kurtanlması ve muhkinde ziraatin üerleroesine hizmet etmesi tedbirleri düşünülüyordu. Ziraat Vekilimiz bu teşebbüsüe, kendisince esasen verümiş bir kararm tatbik şekli uzerinde geniş bir anket yapmağı hedef edinerek ziraat teşkilâtmm meslekî ve ilmî bir teşküât halini alabümesi ve kendisinde beklenenleri yapa bilmesi için ziraat islerinde çalışan ar kadaşlarmın da fîkirlerini öğrenmek istemiştir. Bugünkü kntasiyeci ve haki katen işe yaramaz teşküâta yıkmak ka ran ne kadar isabetli ise onun yerine konacak olana buhassa çalışacağı ziraat mmtakalanmn ihtiyacı bakunından dikkatle şekil vermek te o kadar lüzumludur. Bu bakundan Vekil Beyin yaptıkIan anket ile mayu sonlannda tzmirde toplamak istedikleri kongre çok yerin dedir. Muhlis Beyin düşandükleri gibi ziraat sartları ve vasıflan birbirinin ayni veya benzeri olan vilâyetlerin bir mm taka halmde birleştirilmesi, her mmtakaya hususiyetlerine göre mutehassıslar, sığınsın, yann da elimden maz ya?.. Esasen ben de çok yorulmuştum, Peki, dedim, git, fakat gelme mezlik edersen... Vallahi geleceğira. Gelmemezlik edersen öldü rürüm seni!.. Bir hayret çığlığı bırakmaktan keradfini alanuyarak çıktı. Ben de biraz kenrfime şaşıyordum. Ne ol du bana? Bir çekmecedir tutturmuştum. Bütün hayatım ona bağh imiş gibi hep çekmeceyi düşünüyordum. Sanki bu kâinafan bütün esrarı o nun içinde idi: Kapağı açınca Hic ran'ın aşkı, babamm sıhhati, bu Sabahat'in vicdanı, bendm için şimdi ki vaziyeti kanşık, istikbali karanhk ne kadar mesele ve muamma varsa hepsi çekmecenin içmden dışan fışkıracaktı. Çılğına dönmüştüm. Bu kadının bütün hareketleri bana hi le, dalavere, tuzak grbi geliyordu. Hastanın yanında ne yapıyor? Babamı zehirliyebileceği bile aklun amelî ziraatçiler, fen memurları tayini, gene bu mıntakaların ihtiyaçlarma göre lâboratuvarlar, enstitüler ve istasyon lar tesisi suretüe vücude getirilecek bir teskilâttan ziraî istihsalimiz çok büyük istifadeler edecektir. Ziraatte ileri teknik pazar şartlarmm müsait olması şarh yanında memleketin ilim seviyesinin yükselmesine de baglıdır.. Yeni teşküât ziraî mahsullerimizin hastalıklarile mücadele ederek, en iyi istihsal şekilleri etrafmda örnekler vererek, yalnu bize mahsus olan mahsuller için devamlı tecrübeler yaparak verimi arhrmanın, mahsul evsafmı güzelleştirmenin ve nihayet ucuza maletmenin bütün sırlannı çiftçilerimize öğretecektir. Biz bHhassa enstitülerin, tetkik ve tecrübe istasyonlannm mesaisinde istikbal için büyük ümitler görenlerdeniz. Enstitü ve istasyonlann sayuı şimdüik azdır. Fakat gün geçtikçe artacakhr. Üç dört senedir çalışmağa koyulmuş olanlann araşhrdıklan nevfler, meselâ kurağa mukavim buğday cinsi, kurağa mukavim hayvan yemi... ilâh. bulun duğu ve tamim edüdiği gün bugünkü ziraatimizin bir çok şekilleri halledümiş olacakfar. Burnova ziraat enstitüsünün incir hastalıklan etrafmdaki tetkiklerini ve bulduğu çareleri, pireotu denflen kimya sanayiinde müstamel yeni bir ihracat maddesinin tamimi yolundaki gayretlerini daha başlangıçta elde edümiş güzel neticelere misal olarak sayabiliriz. Her halde bütün Türkiye mahsullerinin nevi ve evsaf itibarile tekemmülünu temin edecek, verimlerini artaracak usullerin ortaya konabüeceği günleri bugünkü nesil görecek ve onlardan istifade edecektir. Bununla beraber yeni ziraat teşki • lituun bugünden yarma her tarafa teş • mil edilebileceğini zannetmek hayal olur. Eleman noksanı ve bütçe zaru retleri bu hususta tedricî bir porgram tatbîkmı icap ettîrmektedir. Onun içindir ki bu sene yalnız Ege mıntakasm dan işe başlanacakbr. Hulâsa modern ziraat unnlerini oğ • reten yüksek ziraat fakültelerimiz ve ziraat teşkilâtmm ıslahı birbirini tamam hyan ve bizi yüksek verimli, modern tekniğe müstenit ziraate her gün biraz daha yaklaştıran tedbirlerdir ki güzel meyvalannı vermekte gecikmiyecekleri şüphesizdir. AÜ SÜREYYA NALINA MIHINA i alatasaray LJsesinin yeni müdflrfi Tevfik Beyle görüşen bir muhamrimiz, dünkü Cttmha • riyet te mektebin idaresinde yapılacak değişiklikler ve yenilikler hakkmdaki yazısuu şu cumlelerle bitirmişti: «Çok serefli bir mazisi olan bu mflessRseye hakikî Galatasaraylılık karaktenni kaybettirmeden muhtaç olduğu salim inkişafı vermek yeni programın esaaını tsşkil etmektedir. Galatasarayhlığı, bu suretle lâyık olduğu yüksek liğe çıkamak, tedricen diğer Iiselerimi* zi de bu en büyük Türk lisesine benzetmek Vfkâletin gayelerinden biridir.» Dün, tstanbulun baska liselerinden birine mensup bir hoca bu fıkradan dolayı beni muahaze etti: Galatasaray, diğer liselerden büyük ve yüksek değildir. Bu fikir, diğer liseler erkânmm hoşuna gitmiyorx dedL trfan sahasında, kendi müessesesnü diğerlerinden yüksek görmek gibi güzel bir arzunun ve hissin sevkile, Galatasaraym diğer liselere tefevvukunu kabul etmek istemiyen o muallim arka • daş, bu mektebin senelerden ve senelerdenberi, hükumet ve milletçe ayn bir ihtimama mazhar olduğu, orada diğer liselerimizde öğretilen şeylerden fazla olarak talebeye bir ecnebi dili öğretü diği hakikatmi görmek istemiyordu. Galatasaraym bu hususiyetmi kabul etmek istemiyenler, yalnız benkn ahbabraı olan bu muallimden ibaret değildir. Her nedense bazı zevatta Galatasaray aleyhtarlığı vardır. Bu aleyhtarlık kâh kanalı, kâh açık şekilde kendini gösterir. Bazılan Galatasaraya kormopolit der, fakat kendi çocuğunu orada okutur. Biri çıkar, hocalan Fransızdır, talebenin milliyet hisleri zayıftır, der; fakat bunu söyliyen ve kendini bümem hangi hakka istinaden herkesten fazla milliyetperver zanneden adam, Galatasarayhlann d a e n a ı diğer mekteplerde okuvan Türkler kadar mfllivetperver olduklannı dikkatle etrafına baksa göriîp anlıyabilir. Galatasaray dan fransızcayı kaldınp onu da diğer liselere benzetmek isti • yenler de yok değildir. Bunlar, bir ecnebi dflini iyice öğrenmenin faydasmı takdir etmiyenlerdir. Bu düşüneede bu» hmanlar rçinde, Galatasarayı kapitü • lâsyonlarm yadigân telâkki edecek kadar, garazkpr diyebi'eceâ'im, miifrit'er d< vardır. Fakat bu gibiler, Galatasaraydan ecnebi lisanını kaldınnca mektepteki 1500 Türk çocuğundan yansından fazlasınm ecnebi mekteplerine, hatta papazlarm idare ettikleri asıl kapitü • lâsyon bakayası müesseselere gidecekIerini düşünmiyenlerdir. Galatasaraym diğer Iiselerimize faik olduğu nokta, orada talebeye fazla olarak ecnebi bir dii öğretilmesidir. Ben, memleketin irfan hayatı rtibarüe bütün liselerimizde garp dillerinden birinin öğreühnesme taraftanm. Bir ecnebi lisanı, henüz bizde mevcut bu'unnuvan bir ilin ve irfan haznesmin anahtandır. Çocuklanmıza böyle bir anahtar vermekte bin fayda vardır; bir tek zarar yoktur. Galatasaraya, her nedense aleyhtar oianlar, Galatasaraym faüdyethu ortadan kaldırmaga de?i1, diğer liselerimİ7d< de, birer ecnebi dili öğretmek suretüe onlan da yükseltmeğe taraftar olmahdır. Türklüğe, milliyetimize ait bigilerimizi, ecnebi dillerindeki kitaplardan topladığımızı unutmamak lâzımdır. Bütün irfanmı ve bütün milliyetperverliğini Galatasaraym sıralarmda ge çirdiği senelere medyun olan eski bir Galatasaraylı sıfatile, kıvmetli ve güzide Maarif Vekilinvzin «Galatasarayı, lâyık olduğu yüksekliğe çıkarmak, tedricen diğer liselerimizi de bu en büyük Türk lisesine benzetmek gayesmi» bütün varlığımla alkışlanm. İngîltere ile îran Uyuşuyorlar Dünya için Yazılacak reçete Ankarada resim serg'si Ankara 1 (Telefonla) Yüksek san'atlar birliği resim sergisi bugün saat 5 te açıldı. Başvekil ts met Paşa Hazretleri, Maarif Vekili Resit Galip Bey, Firka Umumî Kâtibi Recep Bey, maarif erkinı ve meb'uslardan bir çoğu sergiyi gez diler. Teşhir olunan es«r!er arasmda hakikaten kıymetli olanları vardır. iran fngîliz nüfuz mînta • kasına dahil olacakmış ! Londra 1 ( A . A . ) Anglo Persian petrol kumpanyası müdürlüğü kumpanyanın tranda almış olduğu imtiyaz hakkmda Tahran hükumetile bir anlaşma yapıldığmı bu sabah tevk etmistir. Bu anlaşmanın metni İran parlâmentosuna tevdi ediimeden evvel itilâfa ait tafsilât neşredilmiyecektir. Deyli Herald gazetesi, bu anlaşma hakkmda diyor ki: c Anglo Persian kumpanyasue yapılan itilâftan sonra fngiltere ile tran arasmda bîr muahede yapıhnasi ve bu muahede mucibince tranın kat'î surette tngiliz nüfuz mmtakası içerisine geçip girmesi muhtemeldir.» G e ^ bu gazetenin yazdığına göre bu muahede tranla lngiltere arasmda diplomatik bir mesai iştindd ve IngiIiz tayyareciliğine tranda bazı kolayhklar temin edecek, Basra körfezinde tarassut ve takayyut işlerini temin için iki memleket arasmda mesai iştirakini sağIamlaşhracakhr. Londra konferansı ve Fransızlar Paris 1 ( A . A . ) PetK Joumal gazetesi, Vasington müzakerelermin neti celerini tetkik ederek diyor ki: c Elde edilen neticeler ameli sa • hadan ziyade ruhî sahada daha mühimdir. Rozveltle Herriot ve Makdonald sayesinde Vaşingtonda yeni bîr dünya teşriki mesai azmi doğmuştur. Maamafih hayallere kapılmamak ve îyi olmak içm sadece doktora gitmenm kâfi olduğunu zannetmemek lâzımdır. Vasington konferansmdan sonra 12 haziranda Londrada, reçetenin yazılmasına baslanacaktır. Fakat ilâç terkibatmm fena olmadığı söylenebflir.» Nice 1 ( A . A . ) Cumhuriyetçiler federasyonunun Nicede Bourraunrn riyasetmde tertip ettiği bir propaganda konferansında meb'uslardan M. Marin, federasyonun malî ve iktisadî programı hakkrada izahat vermiştir. M. Mayn, Londra konferansı ve Vasington görüşmeleri hakkmdaki ffldrlere mukabele ederek demistir ki: « ^ Fransa cesaret göstererek rüçnan eassma dayanan bir muahede rejimi tesis etmelidir. Fransa altın mikya Büîçe müzakeratı başiıyor Ankara 1 (Telefonla) Bütçe lâyihası bir haftaya kadar meelise gelecektir. Binaenaleyh bütçe müzakeratmın mecliste 15 mayısa kadar ikmal ediVceği anlaşılmaktadır. Kazanc lâyihasının muzakeresi Ankara 1 (Telefonla) Kazanç vergisi lâyihasrnın tetkikah bttmiş olduğur.dan önümüzdeki hafta iptidasmda mecliste müzakeresine baslanacaktır Yenil.se ve orta mektepler sından vazgeçmek gibi bir hareketi ittifakla reddetmekle kalmayıp, frangm yeni bir iflâsa sürükîenmesine de m e y dan vermemeliidir.» ya ben de onun boynuna sarılacaktım yahut ta gırtlağım sıkacaktım. Kendimi zor tuttum. Olmaz! Sen burada bekle. Ben gidip bakayun, ilâcını verip gele yim. Peki... Fakat sen hangi ilâç olduğunu bilmezsin. Nasıl bilmem? Başında bek Ierken be ona ilâç vermiyor muyum? Hayır... Şimdi ona başka bir şey yapmak ta lâzım. Ne lâzım? Sabahat kolunu bir keıre daha şid~ detle silkeledî: Bırak, dedi, kadhnlann yapa cağı iş başka... Niçin böyles : j sen Bu akşam canım? Bırak! Evvelâ çekmeceyi ver! Kuzum bırak... Yahut sen benimle beraber gel! Hayır. Ayni hesap. tçeri gi rersin, sonra dışan çıkmazsın,. Vallahi çıkarım. öyle ise ben gidip geleyim. Düşündüm. Haydi bu gece oraya Ankara 1 Maarif Vekâleti bu sene Benhn gibi bir Galatasaraylı olan 50 yerde mektep açdmasına lüzum ol Ahmet Haşimin dediği gibi Galatasaduğunu tesbit etmistir. Yapılan tetkikat bütçenin 14 yerde orta mektep, 2 şe • ray, yurdumuzun garbe açılmış pencereskür. hirde de birer lise açilmasına müsait olduğunu meydana çıkarmışbr. Liseler den biri Karsta, diğeri Elâzizde açılacaktır. ' dan geçiyorrfu. Ayaklanmın ucuna basarak odadan çıktım ve hasta nın oda kapısına kadar gittira. Kapı kapalı idi. Anahtar deliğinden bir şey görünmüyordu. Kulağimi kanada dayadım ve içerisini dinle dim. Allahım, ne korkunç gece! Etrafta çıt yok. Babamm oda sından yalnız bir ses geliyor: Göğsünün hırıitısı. Hâlâ, o ne gü rültülü nefes alış! O göğsün içind'e neler oluyor? Taş mı parcalanıyor? Cam mı kırıhyor? Nedir? Bekledim, bekledim. Hatta bir aralık yoruimuş, kapı nın eşiğme oturmuştum. Ne kadın! Gelmiyor işte, gelmiyor! Kaçtı! Bana çekmeceyi göstermek istemiyor! Çekmecenin içinde bir şey var, bir sır var! Ben böyle esikte oturup kalacak mıyım? Asla! Hemen karar verdim, yerimden kalktım ve kapının topuzunu yavaşça çevirerek kanadı a raladım, içeriye bakrun. Millî tefrikamız : 48 Yazan: SERVER BED1 Hep Senin İçin! ATçak kelimesi... Hicran'ın namusu... Tapu dairesi... J Bütün bu fikirlerin birinden ötekine athyarak, çılgınlığa benziyen |>ir şuur karışıklığı içinde düsünü jyordum. Doğrusu, bir an için, aklıDu kaybetmekten korktum. Yatak itan atladım ve elektriği yaktım. ' Hemen, gayrühtiyarî Sabahat'in yüzüne bakmış ve bir göz yaşı ıslaklığı aramıştım. Halbuki yanaklan ye gözleri kupkuru idi. Demek hep jyalan! ) Sabahat birdenbire yataktan kalkjb. Ne yapmak îstediğini anlama 'dığım halde ben de yerimden fırlamıştım ve kolunu yakaladım: Nereye? Hasta aklıma geldi. Onu çok bıraktık. tlâcını vermek lâ nm. Gidip bir bakıp geleyim. Olmaz. tlâcı vermek lâzım. tbmal etmek olur mu hiç? Kolunu tutan parmaklanm biraz gevşedi. Fakat ya babamın odasma girer de çıkmazsa?.. Orada kendi sini zorlıyamam, gürültü yapamam, belki bunu hesap ederek hastanın odasma sığınmak istiyor. Kolunu kurtarmağa çalışıyor, yal~ varıyordu: Bırak Muhlis, yavrucum, benim şeker kardeşim, bırak, bırak.. Gene boynuma sanldı ve dudak larını hafifçe yüzüme değdirdi. Sarsıldım. Büyük bir arzu ile büyük bir kîn arasmda öyle brr sıkışıp kal mıştıra ki bir karar vererek bu ruhî cendereden kurtulduğum takdirde, Sabahat gürültüyü duyunca ve beni görünce ayağa kalktı. Koşarak geldi. Sofada ona: Beni ne bekletiyorsun? Diye sordum. Şimdi geliyorum, dedi, şimdS, şimdi... tlâcı aldı. Bazan çıkarıyor. Kusarsa başında bulunayım diye bekliyorum. Beş dakika daha... Lutfen... Şimdi geliyorum. Uyuyacak... Dalmak üzere... Uyusun, geliyorum. Odaya döndüm ve bekledim. Nihayet geldi: Bu gece çok iyi, çok rahat! decfi. Nereden anladın? Ah, bellidir. Gözler söyler. tş kalpte. Kalbi rahat olsun da. Karının bu sözlerine inansaydım khnbilir ne kadar sevinecektim; fakat onun hiç bir sözüne ve hareketrine itimadım yok. «Gözler söyler, iş kalpte*. Başım dönüyor. Çekmece. Mabadi vtt*