13 Nisan 1533 'Camfmrivet |meraklt HİKAY Dunyanın en büyük köprüsü Avustralya adasında çıkan gazetelerin verdiği haberlere göre adanın merkezi Sidney şehri limanında yapılan köprii dünya nın en büyük köprüsüdür. Denizden yüksekliği 60 metre, geniş liği de yanyana en büyük iki vapur geçecek derecededir. Inşası tam 4 buçuk sene sürmüş, 7 bin ton çelik ve 10 bin ton taş ve beton sarfile vücude getirilmiş tir. Malolduğu paraya gelince bu henüz ka.t'î surette hesap edil • memiş ise de bizim paramızla 50 CTAHATIC» Kora Uzak Şark'ta kendisin mağı sevmezler, rahata ve sü den en az bahsedilmiş bir mem kunete bayılırlar. Hıristiyanla lekettir. Şimdi Japon himayesi rın aksine olarak beyazı matem altındadır. Japon'lar bu mem işareti sayarlar. Kora'mn merkezi Saul şehri dir. Burada alâkayı celbedecek hemen hiç bir bina yok gibidir. Harap olmağa yüz tutmuş bir iki mabet te yıkılmak üzeredir. Buna rağmen hükumet onların tamirine teşebbüs etmemektedir. Sokaklar yazın toz, kışın çamur içindedir. Yolların tamiri mah • SauJ^da STr sokak ve seyyar sattcılar kâmlarm vazifesidir. leketin bütün servet membalarım işleterek ceplerini doldur makta, zavallı Kora'hlara yal nız hayran hayran bakıp kal • mak düşmektedir. Şimendiferler, ormanlar ve saire hep Japon'lann malıdır. 12 milyona baliğ olan. ahali nin geçinmesini pirinç ziraati temin etmektedir. Bununla bera Kora'da tteyaz Bada ber şimdiye kadar henüz işletilGerek Saul ve gerekse diğer memiş kömür ve sair madenleri Kora şehirlerinde en ziyade na de vardır. Kora'lılar da Jaoonzarı dikkati celbeden sayısız seyyar (atıcılar, insanların çektiği iki tekerlekli arabalar ve çırçıplak gezen çocuklardır. Saul'un etrafında vaktile tıpkı İstanbul'un etrafmdaki gibi kalın duvarlar varmış. Şimdi hepsi yıkılmış harap olmuş. Şehrin kenannda kapısının önünde kocaman bir Saul'un dış kapılartndan biri Buda heykelile harap bir mabet Iann ırkına mensupturlar. Fa Saul'un yegâne alâkayı celbeden kat pek fazla çalışmağı, uğraş eski bir san'at eseridir. FAfOAU BTLGiLER j Kunduzlar köyii Kunduz, frenklerin «Kastor» dedikleri hayvandır. Ayni ismi taşıyan kumaşların hakikileri bunların tüylerinden dokunur. Bu hayvanların zamanımızda h e men hemen Avrupa kıt'asında mevcutlan kalmamıştır. Yalnız Norveç'te bir köyde fazla inik tarda üretilmişlerdir. Resmimiz o köyde bir kaç kuduzun dere kenannda oynayışlarını göste • riyor. Kunduzlar için dere ke • narında yakın olarak inşa edilen yuvaları iki katlıdır. Biri suyun üstünde diğeri altındadır. Du varları da kalın odundan ve dam Iarı dallarla lüleci çamurundan yapıhr. Kunduzlar bazı ağaç ların, bilhassa kayın cinsinden olanların müthiş düşmanıdırlar. Kutru 40 santimetreye kadar o lan ağaçların gövdelerini kemirir ve onlan devirirler. Sonra onların dallarını sürükleyip neh* re atarlar ve seyirlerine bakar lar. Bunun için kunduzlar kulü belerinden çıkınca gözcüler işe Vaktile Kızılırmak kenarındaki köylerden birinde bir çocuk sahilde oynarken ayağı sürçerek diişmüş ve sular tarafmdan sü rüklenip götürülmeğe başlamıştı. Zavallı «Can kurtaran yok mu?» idiye bağınyor fakat kimse imdaidına koşmuyordu. 0 sırada Anadoluda seyyar esnaflıkla dolaşan tıenüz çocuk denecek derccede küçük, ©n beş yaşlarındaki deli • kanlı Galip ceketini sıyırıp »uya atıldı ve kendi hayatını tehlikeye koyarak biçareyi kurtardı. Silinip kurulanmak üzere iken karşısına beyaz sakallı nur yüzlü bir ihti yar adam çıktı: Oğlum, dedi, bu çocuk se nin akraban veya tanıdığm mı? Hayır. öyleyse yaptığın büyük bir fedakârhk.. Sana mükâfat olmak üzere şu kemanı veriyorum. Bunun müthiş bir sihri, bir marifeti vardır. Kimlerin yanında çalarsan onlar zıplamaça başlarlar ve sen havayı kesmeden kabil değil duramazlar. Ihtiyar böyle söyliyerek Galib'e bir kaç hava da öğrettikten sonra ortadan kayboldu. Galib'in bu sözlere pek aklı yatmadı. Fakat, ne de olsa keman bir kazançtır, diye koltuğuna kıstp yürüdü. Sık bir ormanlıktan geçerken müthiş bir ses kulaklarının zarını patlatacakmış gibi aksetti: Hey delikanlı, dur! Baktı ki bir eşkiya çetesi ken disini soymağa geliyor. İçin • den: Zaar ilk tecrübe bunlara kısmetmiş! Diye kemana davrandı. İlk yayı çeker çekmez, eşkiya çetesinin bütün efradı silâhlannı bırakarak oynamağa başladılar. Bu oynayış biraz sonra zıplayışa kalboldu. Yarım saat sonra heosi kanter : îcinde kalmışlardı. Lâkin bir t' lü tepinmekten vaz geçemiyor lardı. En sonra yalvarıp yakar • mağa, hatta kendileri üste para verip Galib'i durdutmağa muvaf fak oldular. Galip: Bu parayı ancak fıkaraya dağıtmak şartile kabul ederim! Diyerek aldı. Az gitti, uz gitti, dere tepe düz gitti, akşama doğru bir köye vardı. Orada da düğün varmış. Muhtarın kızı evleniyormuş. Kendi kendine: Dur şunlara bir oyun oynıyayım! Diyerek kapıyı çaldı: Efendim, dedi, çalgıcı geldi. Her halde ihtiyacınız olacakbr zannederim. Muhtar o derece sevindi ki Galib'in boynuna sarılıp iki yana • ğından şapır şupur öptü: Seni Allah mı gönderdi evlâdım, dedi, biz de yakın köylerden zurnacı arattık ta bulamadık. Ahenksiz nasıl eğleneceğiz, diye düsünüp duruyorduk. Galib'i baş sedire geçirdiler. Yedirdiler, içirdiler. Derken Galip başladı çalmağa.. Bir çeyrek yarım saat... Bütün düğün halkı yalvardılar yakardılar, fakat durmaz. Hepsinin sıçramaktan gücü kuvveti kalmamıştı. Heyhat, Galip biraz da çakır keyif sarhoş olduğu için kabil değil lâkırdı an lamıyordu. Nihayet içkinin tesirile sızdı. Ortalık ta rahat etti. Maamafih herkeste öc almak hissi belirmişti. Muhtar: Bu delikanlı galiba sihirbazın biri. Uyumasından istifade ederek şu çalgıyı yak^Iım. Yoksa yarın gene başımıza belâ olur! Dedi. Sihirli kemanı ateşe atıp çayır çayır yaktılar. Galip ertesi gün gözlerini açınca etrafta kemanını aradı. O zaman esrarlı bir ses ona: Galip sen eline geçen nimetten ilk defa iyi istifade ettin. Fakat ikincisinde zırvaladın. Düğün evinin neşesini kaçırdın. önlerine çıkan fırsatı fena şeyler'de kul lananlar işte böyle bazan, carçabuk ceza görürler. milyon Hradan fazla olduğu tahmin edilmektedir. Fakat ne gariptir ki bu köp rünün yapılması halkın son de rece işine yaradığı halde bazı Iannın da zararını mucip olmuştur. Karşıdan karşıya adam ta • şıyan çatanalann 3 binden faz la amelesi açıkta kalmıştır. Ne diyeceksiniz terakki kurbanla n! r Mektepli yazilari **• Tilkiler Tilkiler aile hajinde yaşarlar. Baba ve yahut ana bir yiyecek getirdikleri zaman bir ağaç kü tüğü veya bir taşın üstüne ko yarlar; hepsi etrafına geçip ya vaş yavaş yerler. Tilkinin dişisi senede dört beş yavru duğurur ve sütile besler. Tilki çok kurnazdır. Gıdasmın yüzde doksanını her hangi bir çiftlikten veya bir kümesten ça • labildiği tavuklar teşkil eder. Tilki tavuk ve yahut et bulamadığı zamanlar yemişe de razı olur. Bazı sıcak günlerde hararetini söndürmek için bulabilirse üzüm yer. Sık tüylü ve kalın kuyrukluyu kürkçüler çok severler. Tilki yi kuyruğu yüzünden avlarlar. Tilkinin vücudü pis pis kokar. Ekseriya bir tilki ailesi bir babadan, bir anadan, bir de dört çocuktan ibaret olur ve küçük bir inde yaşarlar. Yemek yemek için de dısarı çıkarlar Yaşayışları baş ka hayvanlannkine pek benze miyor değil mi? Kadık'öy Sen Jozef lisesi sınıf S A kısmından Beha Nazım lifllllMMIIIIIİIinilllllItlllllllllllllMllltlllllllMlfllllllllllllllMllllltllllint Hediye kazanan] ar karışır ve onları evlerine dön • meğe mecbur ederler. İşte bazı memleketlerde böyle faydalı hayvanları, derisi, tüyü veya sair tarafları işe yarıyan ve insanlara ticaret sahasmda para kazandıran hayvanları çiftlikler vücude getirip sürü halinde bes lerler. llllllluıllılllltıllllılllllllllllllllllllllllllllıılllllllılıııııılllıııııııııllııııım iki talihli «Attilâ» bilmecemlzl doğru halledip te hediye kazananların resimlerini basıyo ruz. Fakat küçük karilerimlz ancak ge çen çarşamba günkü büyük llstede isim lerini bulduktan sonra mükâfatlanm istlyebilirler. Başka türlü hediye verilmez. Soldan sıra lle: 1 Bursa İmaret sokagı 23 numarada Emlne. 2 Esayan kız lisesi Verkin Göçyan. 3 Cumhuriyet orta mektebl 227 Mediha. 4 Havuzbası 27 inci ilk mektep Ah met Faruk. 5 İzmlr tsmet Paşa mahallesi Bodur All sokağı 18 numarada Sevlm Hilml. 6 İstanbul 54 üncü ilk mektep 448 All Rıza. 7 Kadıköy 11 İnci Uk mektep 33 Sevlm. 8 Sultanselim Cumhuriyet orta mektebl 264 Rıfkiye. 9 İstanbul 12 inci ilk mektep 68 Halide. 10 Bitlts ikinci Uk mektep 20 Lâml Ziver. 11 İstanbul 12 İnci ilk mektep 49 numaralı Nimet. 12 Diyarbeklr Ziya Gök Alp mektebi 430 Mübeccel. 13 Geyve Kâzım Paşa ilk mektebi 246 Suavi. 14 Malatya Çarsı tlk mektebi Haluk Sait. 15 Karaman Gazi Pasa mektebi 26 HayatL 16 Erzurum Gazi Pasa mektebi Füruzan. 17 Bayburt orta mektebi Bahriye Aziz. 18 Nazilli'de gazete müvezzii Mus tafa Naci. 19 Kartal birinci ilk mektep 239 Ziya Nur. 20 Beyazıt 6 ıncı ilk mektep İbrahim Ahmet Bey ve Hanımlar. Vahşi yılanı «andıkhyayım derken yılan onu nasıl kafese koydu? Atillâ bilmecemizi doğru hal Iedip te birmci ve ikinci büyük mükâfatı kazanan küçük okur lanmızın bize gönderdikleri resimlerini basıyoruz. Sağda beş lira kazanan Bursa Birinci Er kek Lisesi 1 inci sınıf B şubesinden 101 Orhan Bey. Foto Etem'de altı kartpostal bir ağrandisman çıkartmağı kazanan Beylerbeyi 27 inci ilk mektep 4 üncü smıf ta Rezan Namık Hanım. Hayat • ta da talihlerinin böyle açık olmasını dileriz. Yukariki resmide yedi millet yedi de bayrak var. Fakat bayraklar milletlerin ellerbıe yanlış verilmistir. Hangi bayrak kaç numaralı millete aitse bayrakların Uzerine o numaralan atin ve resmi kesip bize gönderin. Doğru halledenlerden birinciye b«ç lira, ikinciye Foto Etem'den altı kart ve bir ağrandisman resim çı • kartmak hakkı takdim olunacak, diğer yüz kişiye faydalı ve muhtelif hediyeler verilecektir. Cevaplar mayism birinci gününe kada. .Cumhunyet Çocuk sanifesi muharriri» adresine gönderilmeli dir. Her hangi mükâfat kazananların v« bilmeceyi halledenlerin reaimleri de bize fotografLarını gönderdik • leri takdirde gazeteye basılv.