Cumhmîyet CM SULTAM Yazan: M. TURHAN DU Ui Yusuf Hacip'in güzel ; bir yazısı Giinlük düsünceler Tuz primi nisbeti Peynir, tuzlu balık, ve zeytin ihraç edeceklere verilecek prim yekunu 35,000 lirayı buluyor ıtAinr» Bu akşamki program Tercih ediniz: VtTANA : 20,40 8 inci senfoni (G. Mahler), BRÜKSEL I (Franz) : 21,05 L'Arlesienne (A. Daudet). 18 Filannonik orkestra konseri. İSTANBUL: 18 saz: (Muzaffer Bey) 18,45 orkestra 20 saz: (Hamiyet Hanım) 20,45] saz: (Mahmure Hanrnı) 21,30 orkestra, ajans ve Dorsa habeTİeri ve saat ayan. ANKARA : 12,30 Ankaraplas orkesrrası 18 Riyaseticumhur Filarmonik orkestrası: I Bethoven (Ouverture Fidelio). 2 Debussy (Prolude L'pres Midi Dun Faunne). 3 Debussy (Petite Suite). 18,40 gramofon plâklan 19,35 Viyolonsel konseri (Edip Bey) 20,1 0 ajans habeTİeri ve hava raporu. VİYANA : 18,10 hafif konser 19,15 muhtelif konfeTanslar, havadisler 20,40 G. Mahi ler'in 75 inci yıldönümü münasebetile bestekâjın eserlerinden konser: 8 incl senfoni 22,20 havadisler 22,45 akşam musikisi. BÜKREŞ: 17,05 radyo orkestrası 18,05 havadisler 18,20 orkestra devam ediyor « 19,05 konferans 20,05 viyolonsel solo 20,35 konferans 20,50 halk şaTkıları21,10 piyano solo21,40 keman solo 22,05 havadisler. BUDAPEŞTE : 18,35 tsigan orkestrası 19,35 kon ferans 2015 konser 20,55 konferan» 21,05 tiyatro sonra: havadisler dah« sonra: tekrar tsigan orkestrası. VARŞOVA : 18,05 konser ve havadisler 19,05' konferans 19,30 şarkılar 20,35 tefrika 20,50 havadisler 21,05 koro konseri 23,20 muhtelif musiki par çaları 23,45 konferans. BRÜKSEL I (Franz) : 20.05 gramofon plâklan 20,35 Kavadisler21,05 (L'arlesienne) Alphons» Daudet'nin piyesi 23,05 havadisler 23,15 orkestTa konseri. PARİS (Poste Parisien): 20,05 gTamofon plâklan 21,50 dinî musiki konseri. 12 Nîsan 1933 Şövaliyeler, Cem'i diyar diyar dolaştırıyorlar, üstelik adamlarını da yanmdan uzaklaştınyorlardı Koparır başıma kıyamet ah, Ne belâdır bu kaddü kamet ah Devletimdlr vlsali yar emma, Bana lâyık değll o devlet ah. Baş komak payına saadettlr, Leyk yok başta bu saadet ah. Hatı tezvlrine kaşı şahit, Gör ne eğrl kılır şehadet ah. Çünkü zulmü gene sen eylersin, Cem, klme eylesin şikâyet ah. *»* | cekti. Cem, bu mülâhazalar arasmda Frenk Süleyman Beyin zekâsını, *ezişlerindeki doğruluğu ve sadakati daha iyi anlıyordu. Kendisini daima yanmda bulundurarak yol boyunca hep onunla konuşuyordu. Şövaliyeler, Cem'in ona, o güne kadar görülen sekilden pek ba*ka olarak, iltifat ettiğini görünce bir kuşkulanma daha geçirdiler. Fransızcayı da tiirkçe kadar güzel ko • nuşan bu adamın, dil bilgiu dola yısile, kendilerinm çeviregeldikleri entrikalan ögrenecejinden ve efendisini uyanık tutacağından ürktüler. Tam papazca bir oyun kurdular, bir gece onun yanına bir delîkanlı gönderdiler ve zavallı Süleyman, bu uğursuz çocukla dereden, tepeden konusurken paldır küldür odasına. girdiler, cçirkin bir cürmü meshut> vaki oldugunu ileri sürerek Süley man Beyi öldürmeğe kalkıştılar. Masum Süleyman, yirmi otuz kisilik hain bir kütleye karsı kılıçla kendisini müdaf aaya çalınyor ve bir taraftan da Cem'i rmdadına çağrnyordu. Prensle öbür Türk'ler, yan gecede inliyen bu yardıtn Uter sese kostuklaon vakit sasırıp kaldılar. Sövaliyelerin ne yaman adam olduğunu bir kere daha anladılar. Fakat Süleyman Beyi de korumaktan çe kinmediler. Hançer ve pala sıyırarak şövaliyeleri püskürttüler. Cem, hem bu müsllâh yardimı yapmış, hem de şövaliyelerle zekice anlasmıştı. Onun ortaya attığı uz lasma şekli, Süleyman Beyin ceza landınlma hakkma kendinin malik olduğu esasına istinat ediyordu. Herifcegizi öldürmek istiyen muharip papazlar, Cem'm fikrini Uter iste mez kabul ettiler, Süleyman Beyin hapsedümesini ona bıraktılar [ * ] . {MabaH var) [*] Süleyman, Osmanlılarca affı kabll bir hata olmak üzeıe tel&kki edllen ve fakat aövaliyelerce ölüm cezasını müs telzem olan bir dnayetle ltham edlimlşti. Şehzade, Suleyman'ın cezasını bizzat vereceglni söyllyerek onu kurtardı, biraz sonra da frenk küığına sokarak kaçırttu «Hammer C. 3 S. 253» Şövaliyeler kadın parmağinin her çeyi yapacağını bilen adamlardı. Cem'in her gönülde bir taht kurduğımu sezince pirelendiler, onu Nis'fcen uzaklaştırmayı kararlaştırdılar. «5 Şubat: 1483» te onu yola çıkardılar. Bu çıkış çok acıklı idi. Cem, yüreksiz bîr ceset gibi gidiyordu. Gerçi sevgilisinin hayali gene yanında idi. Lâkin onun nef esile baska brr kıymet alan Nis havasını artık ciğerlerlne geçiremiyeceğini düşünerek ülülüyordu, ruhan sendeliyordu. Bir laraftan da adamlarına sövaliyelerin hürmetsizlik göstermesi canını «kiyordu. Prenslik gururu, ask ıztı~ rabına rağmen, ruhundan sUinme mişti. Bazı beylerin aksak, sakat, lâgar ve hatta kuyruksuz atlara bindirilmesi, hümayun alaylar basinda bulunmıya alıskm olan şehzadeyi IOD derece elemlendiriyordu. Yüreğinde bir kaç çesii yara ta şıyan Cem, sevgilisini düsünmekten veya yoldaşlannın sefil yürüyüşle rine yana yana bakmaktan aman buldukça gözlerini kapıyor, Frenk Süleyman Beyin Rados'a gelmezden evvel söylediği bir kaç kelimeyi hatırlıyordu. O zeki ve sadık adam, aynen söyle demişti: Anların etvarından hayır asann fehmedemedim. Ahdü güft ten muratlan hemen şehzade hazretlerini ele getirmektir. Bu bapta benden istişare buyurulsa bu tevcihi vecih görmezditn!. Bu doğru görüşe, o vakît kıymet vermemişti. Bu sebeple de işte dertten derde düsüyor ve düsürülüyordu. Vatanında Ttaîsa' veya Mısır gibi, 1ran gibi dindas bir yere gitse bu eziyetlere uğramıyacaktı. Hele bir «pute» ba&lanıp soz yası dökmiye FENERBAHÇE sevindirecek müjdeler hazırlamıştır Uygurcadan elimize eri$en en eski eser «Kudatgu bilig» dir. Bu ismi sekizde bir hesabile 214,000 kilo tuzu thracat ofisi peynir, tuzlu balık ve «saadet veren bilgi» veya «iyasetzeytin tanesi ihraç eden tacirlere bir ihtiva ettiğine ve kilo başına yukanda name» dîye bizim lehçeye çeviren tamim göndererek ihraç ede bahsettiğimiz kanun mucibince ihra ler vardır, fakat doğrusu birinci cekleri bu mevaddın ihtiva ettiği tuz catçıya beş kurus prim verileceğine natercümedir, siyasetname, Kudatgu miktannın beher kilosunda mali ibraç biliğin karsıhğı değildir. zaran: edene bes kurus tuz primi verümesi Peynir ihracatından 5,000 lira Bu aer, Karahan'lılar devletinde 23 kânunusani 1933 tarihü kanun icaTuzlu bahktan 19,000 » vezirlik eden «Yusuf Hacip» indir. batmdan olduğunu bildirmiş, bu yar Zeytin tanesinden 11,000 » (1069 1070 yıllannda yazılmıstır, dundan istifade etmelerini tüccarlara Manzumdur, binlerce mısradan müYekun 35,000 » tavsiye eylemiştir. rekkeptir. tslâmlığın Türk fikriyaCem'an bu üç kalemden ihracatçıİhraç edilecek balık, peynir ve zey tına nüf uz ettiği ve türkçeye arapça, lara 35,000 lira kadar bir prim veriletinin ihtiva ettiği tuzlara verilecek bu acemce bir çok kelimeler kanşhğı cek demektir. Şimdiki fiatlara göre prim, mallan yükleten vapur acentası bir sırada yazıldığı halde halis türkpeynir ihracatı 250,000 lira; tuzlu batarafından çe kaleme alınmıçtır. Içindeki ya veya şimendlfer idaresi lık 800,000 (başlıca ciroz ve pala alelusul gümrüğe verilecek manifesto bancı kelimelerin sayısı yüzü bile mut); zeytin tanesi 180,000 lira ki; veya ihbarname üzerine gümrük ida bulmaz. , hepsi birden 1,230,000 lira bir kryraet since lâzım gelen tetkikat yapılarak On birinci asrm bu saheserinden, tuttuğuna nazaran, bu prim, peynirde ihraç edüdiğini natık eshabına verile o devir sivesini göstermek üzere, % 2 ; tuzlu bahkta % 2,4; zeytintacek sehadetnamelerin tnhisarlar ida nesnvde de % 1,7 ye baliğ olacaktur. bir parça alıyoruz: resine ibrazı mukabüinde tesviye ediKalı evlük tilese özünk îhracab arttırmak ve teşvîk etmek lecektir. Talusun tileget, yeti aç gözünk maksadfle verihnekte olan bu primin Base o kızı al, ilik tekmedik Bu primin ne tutacağını tetkik ede°?o 2 gibi dun bir ntsbete münhasır Sinindin atm er yüzün görmedik lim. Memleketimiz her sene harice vakalması, fikrimizce gayeye vusul yani Bizim lehcemize göre şair vezir satî olarak 600 • 650 bin kilo beyaz ihracatı tezyrt hususunda kâfi değildir. şu öğüdü veriyor: ve kasar peyniri; 2,5 milyon kilo tuzBugün haricin rekabeti bu prim nis • «özün evlenmek dilerse ıyisini lu balık, 1,8 milyon kilo da tane zeytin betmin kat kat fevkindedir. Bunun dile, gözünü yedi aç, el demedik, sevketmektedir. Son zamanlarda ihraiçindir ki Yunan zeytinleri Romanya'senden başka erkek yüzü görmedik catunız çok azalmıs obnakla beraber da daha müsait şerartle satılmakta bu kızı al!> tetkikatımızı daha doğru neticelere varrekabet yüzünden mezkur memlekete Kelimelere dikkat olunursa bu dırmak için yukanda aldığımız rakamzeytin iharcatmnz tamamen denecek manzum yazının Orhon abidelerinlar son senelerin vasatî ihracat rakamdeercede durmus bulunmaktadır. deki yazıdan çok farklı olduğu ve larmı gösterroektedir. Buna rağmen itiraf etmek lâzımdır türkçenin hayli değiştiği anlaçılır, Yaptığunız hesaplara göre 600 • 650 ki Cumhuriyet hükumerJnin sükranla ileri asularda bu ayrılık, büsbütün bin kilo peynir altıda bir hesabüe yukarsılanacak bir kıymeti haiz olan ve çoğalmaktadır. varlak hesap 100,000 kilo tuzu; 2,5 ilerisi için daha geniş mikyasta ihracamilyon kilo tuzlu balık altı veya yeditımızı himayeye matuf tedbirlerin bir Araytşlctr üzerinde duruş: de bir hesabile 375,000 kflo tuzu; 1,8 baslangicı bulunan bu prim bu sahada <Can> kelimesine karsıhk bulan milyon kilo zeytin tanesi de takriben büvük ümitler verecek mahiyettedir. yok gibidir. Bu da pek tabüdir. Çünkü can, halk dilind'e, yabancı olduğu tezilmiyecek kadar yer etmiştir. CaGiresun Giresun vilâyetinde yetFevkalâde durgun bir vaziyette olan nım demeyen can, diyanmızda hemif dokuz köyde 2535 ortakh 4 2 zaaî yumurta ihracatımız son günlerde biraz men hemen yoktur. Şemsettin Samî kredi kooperatifinin yılhk toplantılan canlanmıştır. Marsilya ve Barselon'a müBeyle Vefik Pasa da cana öz türkçe yapıldı. Kabul edSen bilânçolara göre hhn miktarda yumurta sevkedumiştir. karsılık aramamıçlardır. Halbuki bu kooperatiflere Ziraat Bankasnca 396 Maamafih Fransa'nm son 3 aylık kontürkçede «can» kelünesinin ayrı bin 289 lira ikrazat yapılmış, sermaye tenjan Bstesine hiç yumurta koymaması ayn yerlerde kullanilan dört tane den 121 bin lira tahsil edilmis ihtiyat ihracatçılan tekrar endişeye düsürmüskarfilığı vardır. Bunlann biri «besermayeler 59 bin lirayı bulmuçtur. Mütür. Yumurtalanmızuı tngiltere'ye 3ı ten» dir. Fizyolojik maddî ruh de rabahacılann pençelerinden ktrtularak racı hususundaki tesebbüslere devatn tnektir, nefes manasına da gelir ki her giin biraz daha rahata ve feraha olunmaktadır. «can» ın tam karsıhğıd'ır. Sonra gekavusan köylü ortaklar bu teşekküllerne o mefhumu ifade eden «es, sur, den çok memnundurlar. kut» kelimeli var. Es, her vücuttan Amerika, tütün zeriyat sahasmı ge • aynlmadığına inanılan bir n*w^gölAnkara 11 tktısat Vekâleti getdrnişletmeğe kajar vermis ve tatbikata gemsi ruhtur. Cematta, otta, hay teceği mütehassıslan tesbit etmiştir. tkgeçmistir. Buna sebep geçen sene mahvanda ve inaanda bulunur. Sur, yaltısat mütehassısı maruf bir tsviçre'Ii, sasullermin iyi fiatlarla satılmastdır. önünız nefes ahp veren mevcutlerde, nayi ve maadin mütehassuı da bir A müzdeki sene zeriyat sahası yüzde 25 otlarda, insanlarda ve hayvanlarda merika'lıdır. derecesinde fazlalasmıç olacakbr. vardır. Kut, sade insanla ata mah'sus bir ruhtur! J Giresun'da zıraî kooperatitler Yumurta ihracatı canlamyor Amerika'da tötüncülök artryor Kararname ve nizamnamelerin tevhidi iki yeni mötehassıs getirtiliyor Baa tesekküller, isler ve mpes«eseler hakkında muhtelif tarihlerde çıkanl nua karamameler ve kanunlar vardır. Meaelâ balıkçıbk için simdiye kadar 4 nizamname, 5 kanun 1 kararname çıkmısbr. Bu muhtelif nizamname ve karamamelerin tek bir karamamede tevhidi kabil olup ohnadığı tetkik edil mektedir. Alâkadarlar bu tevhidin her hususta faydası olacağı mütaleasutd* dırlar. Yeni karşılıklar Li*e23 BEKAYA: Geriye kalan, artık, BAStRET: Her şeyin önunü sonunu, içini, dışını anlamak, BASIT: Düz, yaygın, geniş, BAZAN: Arasıra, çağçağ, gözyaşı akıtır, BELÂ: Püsküllü, katmerli sıkmtı, BELÂHET: Bönlük, kalm kafalıhk, BERAET: Berl olrnu?, kurtuluş, BERAT: Sıra, büyük i§ karşüığı, BERBAT: Yok ohnu?, bozuk, bitmiş, pis, BEREKET: Çoğalış, artıg, bolluk, BEŞAŞET: Güler yüzlülük, geniş yüreklilik, BEŞERIYET: Adamlık. Jstanbul, Eyüp 36 ıncı mektep mualllmi I. Hakkı *•* > |*\KAYA: Artık kalan, geridekiler, boziucnyan, BASIRET: Onden sezme, onceden gorme, yürek gözü, BASİT: Açık, kolay, pürüzsüz, düpedüz, BAZAN: Arasıra, aradabir, BELÂ: Sıkıntı, tasa, uğursuzluk, BELAHET: Ahmaklık, bönlük, budalalık, BERAET: Pürüzü kalmama, ilişlksizlik, takıntısızlık, BERBAT: Bozuk, acı, kötü, pis, çirkin, korkunç, (iyi değil), BERE KET: (Türk malı olmuştur) bolluk, BEŞAŞET: Güler yüzlü olma, BEZL: Esirgememe, yürek isteğiyle verme. Çamlıca: Muallim Aykınoğlu Celâl Etem *•* BAKAYA: Artıklar, BASİRET: Açık gözlülük, BASIT: Kolay, sade, BELÂ: Sıkmtı, tasa, karaç, BELAHET: Bönlük, alıklık, BERAET: Kurtulmak, ilişiksizlik, BERAT: Izin kâğıdı, elbitisi, BERBAT: Pis, yitik, kötü, BEREKET: Bolluk, kutluk, BEŞAŞET: Güler yüzlülük, şenlik, BEŞERÎYET: Adamlık, insanlık, BEZİL (BEZL) : Esirgememek, saçmak, yaymak. Üsküdar 27 tnci mektep muallimleri *•• B A ŞM e L O R Y A U KA Meşhur tenor SN M SN A İ E AI D KONSERi DON 1 JOSE MOJiKA'mn Fiatlar: 75100150 ve 200 kuruştur. M(1847) MASI dehakâr artist A BOV'un sözlü fiilmi K1Z Yerlerinizi temin edniz. ( 1849 ) Bu akşam E L 11 A M R A sınemasında GARY C O O P E R ve YALLULAH BANKHEAD TAUVJLRH Büyük bir kitap: Birinci Türk Tarih kongresi ^ KonfeTanslar, Müzakere zabıtlari Camhariyet devrinde tedvin o lunan Türk tarihinin menşelerini, insanlık medeniyetindeki yüktek mevkiini tayin eden Büyük Tarih kongrerinin konferans ve mâzcr kereleri aynen cereyan ettiği şe killerde zabıt ve tesbit olunmak suretile ahiren 630 büyük nahi felik resimler ve haritalarla müzeyyen ve mücellet büyük bir ki tap olarak çtkartlmıştır. Birinci Türk Tarih kongresi yalntz tarih ile uğraşanlartn değil, hemen her Türk'ün harzican edineceği cidden büyük bir eserdir. Matbaacılık ve Neşriyat Türk Anonim Şirketi idarehanesmden alınmah üzere yalnız 1 ^ 5 kuruştur. Taahhütlü posta ücreti 32 kuruştur ve müşteriye aittir. Mektep idarelerine ve mual limlerine gonderilecek ciltlerin posta ücreti 16 kuruştur. Sipa riş bedellerinin posta ücretile beraber gönderilmesi rica olunur. BANKH6A0 GARY COOPER YARIN AKŞAM G L O R Y A SıNEMASINOA Sevimli koroik A R M A N D BERNARD ve BLANCHE MONTEL'in pek eğienceii ve güldüfücü temsilleri I S M A R L A M A laBH^MHMMBHHM Ç O C U K ( *848 >I H ^ M I EROıN veKOKftiN KftCAKCIUGl"" BEYAZ ŞEYTAN Dünyayı ıstilâ eden eroin vesair eczalar... Kaçakçılar tevkif ediiiyor... Zan altında bulunan J E A N büyük şahsiyetler, artistler ve M U R A T tarafından bu milyonerlerin rollerinin içyüzü.... Bütün bun'ar Tekniği mflkemmel bir filim... Bir kadın ile âşıkı bir taiıtelbahirdehapsediliyor...Aşk...Heyecan...SergQzeşt...Macera... ilâveten : Halihazır Paramount dünya havadisleri. ( 1842 ) Bu akşam herkes f.Ct BH1 akşamdan M [ g H L E k SİNEMASINDA Meydana çıkarıiıyor ve bütün bu esrarın hakikatmi slze • ifşa ediyor. I ilâveten: Hali hazır ihtiraslı vekayii musavver • bir filimdir. T Ü R K BAKAYA: Artıklar, BASİRET: Açık gözlülük, BASİT: Sade, kolay, dümdüz, BAZAN: Arasıra, BELÂ: Sıkıntı, tasa, karaç, BELAHET: Bönlük, alıklık, BE RAET: (1) kurtulmak, ilişiksizlik (2) üstünlük, eşsizlik, BERAT: İzin kâğıdı, elbitisi, BERBAT: Silik, kötü, pis, BEREKET: Bolluk, artımlüık, kutluk, BEŞAŞET: Güler yüzlülük, şenlik, sevimlüik, BEŞERIYET: İnsanlık, BEZİLBEZL: Sacmak, yaymak, bağışlamak. çengelköy 28 inci mektep muallimleri VAHŞiLER KRALI havret filmi görtnek üzere şayanı hayret bir mevzua malik, cazip sergüzeşt ve maceralarla dolu Usküdar Hâle sinemasında Sesli, sözlü, sarkılı ve simdiye kadar görülmenüg muazzam bir filim TARZAN koşacaktır. Mümessili: (Frankeştayn'in canavar su ratlı adamı) SiNEMASINA tiâveten: Foks Dünya havadisîeri. (1843) i ı N E M A S I N D A ( Sabık Mevsimin en büyük filmini görünüz. Majik) Hoiivuut Holivut'un 3 üncü »ene 15 ind sayî« Paramount'un en son resimlerini ve TüTk san'atkârlanndan MünİT Nurettin Bey ve Eftaliye Hanımın resimlerini havi olarak intişar etmiştir. Tavsiye ederiz. ~ ~ ^ KURŞUNA MümessUesiı P O L A D i Z i L E N N E G R i K R A L İ Ç (1846) BORiS KARLOFFl İlâveten: tZDtVÂÇ ESRAR1 (Fennî filim). 1 1 ( 1 8 4 5 ) 1 Büyük zabıu ftHmini takdim ediyor. Müraessilleri: MARCELLE CHAN TALE, CHARLES VANEL ve GABRİYEL GARRİO A S RI SNEMA KANUN NAMINA Fransizca «özlü ve şarkılı Yann akşaradan itibaren (1850) wm