24 Mart 19?3 Cttmhmiyet '• ™ » ^ SON TELGRAFLAB ~ ^ • * fia/za katırsa Paris'te bir konferans Paris'te bulunan Türk gençlerinden biri, «Mehmet Cemal>» Bey bize gön • derdifi bh mektupta haber veriyor: «Retve de* deux mondea muhar rirlerinden M. Rene Pinon, burada,. Türkiye ve Balkan harbi hakkında bir honferans verd'ı. <Benimle beraber orada bulunanbütun Türk'leri hayrete düşüren birçok hezeyanlardan uonra, Türkiye'. de edebiyat yoktur, dedi, çtktu «Konferanstan tonra M. Pinon'u buldum. Kendisine tarihin büyük Türk edipleri kaydettiğini aöyledhn; Hâmk'lerin, KemaFden, Ziya Paşadan da bahtettîm. « Bunlar da kim ? Diye »ordu. « Ustat, dedim, yurdumun hiç. bir adamı Victor Hugo'nun kim ol duğunu bilmeden Frannz edebiycrtmdan bahsetmek ceaaretbıi ken • dinde bulmamtşttr; balurta gülünç. olurl> Almanya kaybettiği müstemlekeleri istiyor Almanlar bu müstemlekeleri hâlâ elinde bulunduran Japonya'yı tenkit ediyorlar Berlm 23 ( A . A . ) Japonya'nm pek yaknda Milletler Cemiyetinden çekilmesi Japonya'nm mandasi aKına konulmuş olan Bahri Muhrtteki eski Alman müstemlekeleri mes'elesini Al manya'nın menfaatleri arasmda birinci sıraya geçirmiîtir. A'man hükumetinin noktai nazanna göre, Japon hükume tinin Milletler Cemiyetinden çekildik ten sonra da bu adalar üzerindeki hakimiyetmi muhafaza edeceğine dair olan sarih beyanab ortaya fevkalâde vahim bir mes'ele çıkarmaktadır. Almanya bn mes'eleye prensip noktai nazann dan büyük bir alâka göstermektedir. Ba mes'eleyi Japonya bir taraflı olarak halledemez. Bu mes'ele beynelmilel yolarla haHedilebilir. Çünkü mes'ele man dalar sistemile sıkıstkıya bağlıdır ve Milletler Cemîveti uzviyetlerinin salâhivetine tâbidir. Mezkur nzviyetler bu mes'ele 3e mesgul olurlarsa, Alman hüku meti, Almanya'nın müstemleke menafüne uygun bh noktai nazar raüdafaa edecektir. miştir. Encümen, Rayhiştagın dabilî nizamnamesinde bazı tadilât yapmağa karar vermiştir. Yaş itibarile en kıdemti aza vazifesi ilga edilmiştir. Bundan başka celselerde harrr bulunmak mecburidir. Bu mecburiyete riayet etmiyenler meb'usluktan iskat edilir. İHEM Dil inkılâbında Türk Askerliğin psikolojisi I Dil inkılâbı faaliveti NALINA MIHINA gençliği de vazife aldı {Birinci sahifeden mdbaıt) | Prutya diyetinde Berlin 23 ( A . A . ) Wolf ajansindan: Pru»ya diyethuh içtima devreri dün açünuştır. Celsede komünktler bulunmamtflardır. Mutlak ekseriyet nasyonal sosyalistlerde idi. Diyet, nasyonal sosyalistlrden M. Kerrl'i tekrar reisliğe intihap etmistir. Diyet eski Prusya kabmesinin Reisicumhur tarafından azledümesini tasvip eden yeni bir kararname kabul etmistir. Diyet, yeni Başvekilin intihabını tehir etmif ve bu hususta bükumetle ve Prutya'daki Ahnan komiserlertle ayni fl • Idrde olduğunu beyan ederek içtnnaa nihayet vermiştir. Rayhiştagda yeni kararlar Berlin 23 ( A . A . ) Rayhiştagm salâhiyettar encümeni, henüz hapisanede bulunan sosyal demokrat meb'uslann salı günu parlâmento açıldığı zaman sosyalist hızbmın talebi vechüe tahliye edihnelerrni emretmekten ntıtfna eyle Amerika Yahudi'leri protetto için oruç tutacaklar Nevyolk 23 (Â.A.) Amerika Musevi cetniyetleri, Almanya'da Yahu di'lcre karsı yapılmakta olan tazyürî protesto etmek maksadile 27 mart taribini oruç günü ilân etmistir. •«»IMIIMIIIIIlllllllllllltltllllinillBIIIUIUllllfflm.ı Romanya'da Dünyanın Dedikodulu bir iş Malî vaziyeti Romen nazırları toptan Ingiliz Maliye Naziri «Bh rüşvet mi almışlar? mucize oldu» diyor Londra 23 (A.A.) Avam ka marasmda işsizliğe dair yapılan müzakereler esnasında M. Nevill Chamberlam, M. Rozvelt'in önayak olmasi, şecaat ve kiyaseti sayesinde cthanın malî vaziyetinde bir deği şiklik hâsıl oltnuş oldu|ru, bu de " ğifikliği ad'eta bir mucize telikki Skoda rabrikastmn Bükreş'teki şu etmek mümkiin bulduğunu ve iti besinde yapılan araştırmalarda mes'umadın genif mikyasta teessüs etmis Eyeti modp bazı vesîkalarm ortadan olduğunu söylemistir. göriiiraastür. Chamberlain demiştir ki: Avrupa'nın vaziyetinde dikkaAnkara 23 (Telefonla) Bütçe te sayan müsait bir de£isiklik husule encümeni tapu ve kadastro bütçe gelmistir. sîle gumrükler bütcesrni müzakere Ahiren Fransız Maliye Nazın ile etmistir. Encfhnen bir haftaya ka yapmiş olduğu mükâlemelere iasret dar biitün masraf bütçelerini müzaeden M. Chamberlain, yakında Italfcere edecektir. ya Maliye Nazın ile de ayni mevzular hakkmda görüseceği ümidini iz1 har etmistir. Atma 23 (Hosasi) M. Venize • Mumaileyh demisth* ki: los'un lideri bulunduğu hSrriyetperver Gecen haftaki konuşmalardan fakaya mensuo âyan ve meb'usan azasonra rfünya iktısat konferansında lan dan eski Basvekilin evmde topla • müzakere edilecek olan mühim mevnarak hükumete karsı alacaklan veziyeti mözakere etmislerdir. Bu müzakerat ne zular hakkında tngiliz ve Fcansız hükumetlerinin noktai nazarları araticesînde hükâmet cumhuriyet kanun smda bu kadar sıkı bir mukarenet farma sadık kalarak memleketin a gorülmemis olduğunu zannederim. mumî menfaatine hizmet edecek tn • rette hareket ett«i takdirde kendisine müzaharete, aksi halde mukabele o • Ankara 22 tstanbul maliye tesIunmasma t v a r veri'miştir. kilâtına verilecek yeni sekli tesbit etmek iizere burada bir komisyon kurulmustur. Komisyonun hazırla yacağı lâyiha mayısta Büyük Millet Vaşington 23 (A.A.) M. Roz Meclisine verîlecektir. Yapılacak teşveh, yuxde 3,2 nisbetmde alkol bulu kilâtta varidat ve munasebe kısımnan bira, şarap ve yemislerden yapılmif larının ayrılması ihtimali kuvvetİKİir. olan içkilerin sablmastna müsaade e • den kanun lâyihasmı imzalamışhr. Bu nevî içkiler, 8 nisandan itibaren 13 hüAnkara 23 (Telefonla) tktisat kâmet dabilmde sablmağa başlamlacakVekâletinde ecnebi devletlerle bir br. Diğer hükumetler henüz bir karar kaç gündenberi devam eden ticarî vermemislerdir. tcki memnuiyetmin tamüzakerat epiyce ilerlemiştir. 'Bir mamile kaldınlması kongrede mual • kaç gün zarfrada iki devletle ticarî !âfe hvr I»»Me kalnnstn*. itilâflar akti çok muhtemeldir. Bükres 23 (A.A.) Gazetelerin öğrendikleri ve sütunlanna geçirerek büdirdikleri haberlere göre ÇekoslovakyaMaki Skoda fabnkasma yapılan si pariılerden Romanya Nazırları bazı malf kazanclar çdcarmular, bir milyar leylik bâr parayı aralarmda pajrlasmıslar • Tapu ve gOmrOkler bfltçeleri ıtina'da muhaliflerin bir içtimaı isfanbul'un maliye teşkilâtı lnerika 8 nisanda içkl içmejfe başlayacak Yeni ticaret itilâfnameleri Türk gençliği dilsiz gibidir. Bu nun için bir gençlik mecımıan çıka1 Silâhla yapılan Türk inkı racağız. Bu gazete vasıtasile sesi lâbı daima muvaffakiyetle ilerle mizi duyuracağız mekte, rlim ve fen esaslan dairesin* Bu toplantı Türk'ün yaptığı dil de kemale doğru yürümektedh*. Yazı inkılâbında gençliğe düşen vazifeyi tarih ve dil inkılâplarının ehemmi yetleri meydandadır. Türk gençli • anlatmak için yapılmıştır. Türk, kalk, yiirü, çalış ve bütün varhğınla dil ğinin dil inkılâbında da mühim va seferberliğine iştîrak et.» zifeleri vardır. Bu inktlâba azamî Tevfik Beyin nutku şiddetle al derecede faydalı oknak lâzımdır. kişlanmıştır. Bundan sonra birliğîn 2 Bonjur, bonsuvar gibi ecnebi kız talebeleri namına Fahriye Hanım kelimelerin kullanılmasına nihayet şunları söylemistir: vermek zamanı gelmistir. Talebe, bu « Arkadaşlar maksadımız diliecnebi tabirlerini kullanmamağa söz mizi etrafa yaymaktır. Biz inkılâp verdigi gibi talebe olmıyanlar ara sında da bu hususta propaganda yap yapan bir neslin evlâdıyız. Biz artık öz dilimizle konusacağız ve memmayı kararlashrmıstır. leketimiz halkını öz dilimizle konus3 Türk dili yapmak lâzımdır. turacağız. Bunun için çahşacağız.» tnkılâp, cumhuriyet vatandaşlanmn Fahriye Hanımdan sonra Hukuk hepsme Türk adını tasımak şerefini Ben bu Fransız muharririnm cesareFakültesinden İhsan Bey kürsiye çıktnüsavatan vermistir. Talebe, bu ad tmi veya cehaletini raektup sahibi Mehmış, Türk gertjiğinin, dil mes'ele • altrada toplanmagı şeref bildiklerinmet Cemal Bey kadar hayretle karsı sinde kutsî heyecanını ve kudretini den gayrimüslhn Türk'lerin, Türk alamadım. Avrupa'klar, türkcemizi yagöstereceğinden Türk dilinin eski dı kadar büyük olan Türk dilini kosıyan dfllerden saymazlar ve canlı bir liğinden ve güzelliğinden bahis bir nuşarak bu serefi de taşimayı arzu ifade vasıUsı telâkki etmedikleri bir dinutuk irat etmistir. ettiklerine emindir. Türk lisanını iyi lin, edebiyatma da emniyetleri yoktur. Tıbbiye'den Zeki Bey de demis bilmiyen gayrimüslim Türk'lere az Hele Fransız'lar arasmda türkçe öğrentir ki: zamanda türkçe öğretmek için Halmiş, Türk edebiyatını tetk3c etmif ve <t Dil kafalardan kafalara uza1 kevindeki türkçe kurslann genişlebir eser meydana getirmiş beDibaslı Buyük Erkâm Harbiye Reiri Müsfr nan bir yol, beyinleri birbirine bağtilmesi lâzımdır. Bu hususta talebe bir müstesrika büe tesadüf etmedik. Fevzi lıyan en kuvvetli bir bağdır. Dil fiOnlar, bu iste Rus'lardan ve Alman' de hizmet e hazırdnr ve bu güzel arYukarıki sözler, «Askerliğra psrkirleri ve kaf alan birbirine raoteden zularmm gayrimüslkn vatandaslar lardan çok geri, karacahüdirler. kolojis» isimli bir kkabın ilk sahr* tarafından hüsnü kabul göreceğin • en büyük vasıtadır. tşte biz de bu seFakat bu davada her hangi bir A v ferberliğe iştirak edeceğiz. tcap eder fesmi süslüyor. den emindirler. rupa'Iıdan, her hangi bir zavalh M. Askerliğin psikolojisi, bizde Hk se Anadolu'nun en hücra köşesine 4 Talebe, Türk gençlerinin, baRene Pinon'dan çok daha suçlu insandefa böyle esash bh tetkik ve te kadar gidip dil harbi edeceğiz.> zı levhaları değistirtmek için imzasız lar var: Biz! btz! Düne kadar garp tebbua zemin olmustur. Bu itibarZeki Beyden sonra Muzaffer Bey mektuplar yazdıklan hakkındaki maymunu ve KozmopoUt Osmanlı mnla Maitepe v e KuleU aakerî liseleri asrlsiz sayialara karşı teessürlerini dil nünlâbtmız ve gençligin bu înkınevveruıfn kütüpanesi, boydan boya felsefe ve içtimaiyat mualltmi Afar izhar ettiler. Gençligin memleket, lâptaki vazifeleri hakkında söz söymet Faik Bey kendisi «ski, fakat Avropa kitaplarfle dolu idi; düne ka • millet ve inkılâp menaf ü namına yaledi. Bundan sonra Tıbbiyeden münakasasi yeni bir mevzuu ele dar Osmanlı münevveri, Türk dilini bopacagı her hareket m Türk'e has aOsman Nuri ve Muhittin Beyler de almıştir. zuk dâzen bir lâkırdı yıgını sanndı ve salet ve ciddiyet dairestnde yapıla birer nutuk irat ettiler. 1 Askerî otortte, 2 Askerliğin daha üç beş ay evvel, ben Cumhariyet cagım, bu sayiaların bazı bedhah psikolojisi, 3 Harp ve medeniyet, sahtfelerinde Türk dili gramerinin müMüteakıben tekrar Tevfik Bey lann çıkarmasmdan dolayı müteesvir kürsiye çıkarak : 4 Askerliğimizin içtimaiyat bakı kemmelligini Türk meslektaslanma bulunduklarmı söyiediler. şmdan yakın tarihi isimlerile dört karsı müdaraa zaruretmde kaldun. Ge« Biz Türk gençleri kuvvet ve büyük fasla aynlan bu kitap cid ne pek yakm zamanda bdr aksam ga • 5 Yazın tatil zamanlarmda köy kudret yaratacağız. Dün sırbnda taden dikkatle okunmağa lâytktir. lere gidip rakılâp ve cumhuriyet zetesi Türk'lere «Türk edebiyata var sıdığı güllelerle istiklâl harbini ka Gazi Hz. nin binbasıhklan es hakkında halkı tenvir ve irsat vazi mı, yok mu?» aoalini sorarak bir an zanan Türk anasının evlâdı olan biznasında yazdıklan «Zabit ve ku ket yapmaktan «kumamiffa. Yalmz e fesini memnuniyetle yapmağa hazır ler, her köşeye koşacağız, gücümüzmandanla hasbchal» isimli küçük olduklarını beyan ettiler. le her manii yıkacağız. Türk dili m debiyatımızda değil, her sahada, fakat kıymetli kkaplan haricmde İlk sozü Talebe Birliği reisi Tevfik kılâbında biz de bir vazife almalı «Türk» kelimesi, bazı Türk'ler arasınmünevverlerimîzin ve mütefekkir Bey soylemis, demiştir ki: yız. Almalıyız ki ilerdeki çocukları* da bile kendi krymetmi almış degüdir. lerimizm her nedense hiç mesgul mıza rnkılâp çocuğu olduklannı a« Arkadaşlar ben bugünkü top«Bazı Türk'ler» kimler dir? Garp olmadrklan askeritfttt psikolojisi harsuun ağtr sOindiri altmda sahsîyet • lantının mevzuuna geçmeden evvel bahsi bizim için yepyeni ve bakir bir leri yamyassı oianlar; bir ecnebi mar • millî Türk talebe birliğinin tesekkü' * " Tevfik Bey naznuna bu toplantı mevzudur. lünden ve gayesinden bahsedeceğintu dan ctuyulan sevuıcın veiıuyüt bafla • kast tasıdığı için en adi Fransız sairi • Ask'erlik asırlardanberi millet Bu toplantı heyeti idaremn değil ra karsı gençligin beslediği saygı ve. lerin hayatına girmis, içtimaî bir ni Yunos Emre'den veya Füzuli'den Türk gençliğinm arzusu Uzerine yasevginin Büyük Gazi'ye, Meclis Reüstün bulunanlar. Türkiye'de haldkî müessesedir. Her mahluk, her fert pılmıştır. Türk gençliğinin büyük va" isi Kâzım Paşaya, Başvekil Ismet bir milliyet hareketi, ancak bazı Türk gibi her milletin de ilk düsüncesi Paşaya, Maarif Vekili Reşit Glip Becanını kurumak kaygusu olduğuna münevverlerini Törk'le»tiı mekle ise bas zifeleri vardır. Onlar bu arzularını bütün millî hislerini tatmin için bir göre, askerliği bir angarya telâkki ye birer telgrafla brldirilmesini teklamahdnr. Bunlar Türkiye'de edebiyat edip geçemeyiz, onu tetkik ve rtrhuarada konusabilmelidirler. tşte bhlik lif etti ve bu teklif ittifakla kabul olduğundan süphe ederken bunlar garp na nüfuz etmeğe mecburuz. Umumî olundu. Bundan sonra öz Türk diliedebiyatınm en tapon mallan karsı bu varliğı ve duyguyu temin için kuHarpten sonra, ortaya atılan askerrulmuştur. Gayesinin esası budur. nin inkişafına çalışan kutlu ululansında hayranlıktan ağulannı 3d kanş lik ve harp aleyhtan fikirler, samimızdan Ziya Gökalp, ömer Sey açarlarken, ey Paris'teki Türk gençle Biz, birbirimizi tanunıyoruz. Biz mî değil sahtedir. Kuvvetlinin «ayıri, bizim Ren^ Pinon adh bir zavalh fettin ve Saırıih Rifat'm ruhlarnn tatanısmak istiyoruz. tyte bunun için fı ezraesi ezelî ve ebedî bir tabiat cahil frenge fazla söz söylemek hakkı Anadolu'ya vakit buldukça seya ziz için bir dakika ayakta ve sessiz kanunu olduğuna göre, konferans duruldu ve bu suretle ba güzel ve hatler tertip edeceğiz. Ana vatanımız olur mu? larda söylenen parlak nutuklarla heyecanli içtnnaa nihayet veriMi. mızı kans karıs tetkik edeceğiz. PEYAMl SAFA harbin önüne geçilernez. tşte Japonya Çin misali. Sonra muhterem muallim Ahmet Faik Beyin pek doğru olarak söy • (Btrinci sahifeden mdbaît) ledigi gibi bizde, köylü smıfnıa, yani halkımızın en kalabalık kismma inkişaf ettiğini tebarüz ettirmis ve bu ışık veren mektep değil kışla olmusinkişafm iki millet arasındaki dostragu tur. Bu, bugün de böyledir. Mektep her noktai nazardan kolaylaşhrdıgmı bulamadıklan icm irfan ısığradan söylemistir. mahrum kalan köylülerimiz her seHasan Beyle Ruşen Esref Bey Basne yüz bmlerle, kışla vc ordudan vekil M. Musanof ve meclis reisi M. nur alrp yurtlarına dönüyorlar. KöyMalinof ile yeniden uzun bir mülâkatta lerinm akıl hocası olan Mehmet çabulunmuşlardır. vuşlan, Ahmet çavuşlan, mektep Dün gece Bulgar millî gnıpu Türk değil kışla yetiştiriyor. murahhaslan şerefine bir ziyafet ver Demokrasi ve yenilik f ikirleri, bu miştir. Türk murahhaslan yarm öğle fikhIeri Türkiye'de hâkim kılan Büüzeri Kral tarafından kabul edilesrkler yük Adam gibi, asker ocağmd'an ve akfnm'eyin de Türkiye'ye hareket çıkımştır. Onun için askerliği, yalmz edeceklerdir. bir millî müdafaa müessesesi addedtp geçemeyiz. Böyle mühim bir mevzuu, ilk defa münakasa ettiği Dün Darülfünun Hukuk Fakültesi talebe cemiyeti tarafından için Ahmet Faik Bey tebrike Iâyık Maksim salonlannda 193132 senesi mezunları şerefine tertip ediAnketimiz, yazımız çok oldu bir muallim ve bh* mütefekkirdir. ğundan bugün konulamamıştır. İen dacslı çay çok neş'eli ve eğlenceli bir tarzda geçmiştir. ZiyafetMuhterem okuyuculanmızdan öte fakülte müderrisleri ailelerjle, genç kız ve erkek talebeler hazır zür dileriz. tBir millet ölümü göze almak için iman »ahibi olmah lâzımdır.» lEski imparatorluğun 924 in' m kılâbile istihtal olunan mesruti yeti, kafi bir hedef üzerinde yürüyemedi. Mefhure müsevveş, hafr ta mefkat idu Türk'lük fikri inkişaf etmemifti. Anadolu tstiklâl mücadelâtında, bu fikir, bir ne ferden Başkumandana kadar herke* taraftndan pek derin hi» ve idrak olunmttşta...» «Menhtu mütareke eyyammda mukaddesatımızt ve menafümiz* derece derece vukubulan taaddiyat bütün milletin gönlünde istiklâl ateşi alevlendirmifti. Bir millet olümü göze almak için iman »ahibi olmak lâxtmdır. Bir mülette vahdet olmazta vücade getireceği ordunun ma * nevî kttvveti düçan zâf olur. Er babt mağlubiyeti, milletlerin ve hükumetlerin zâft dahililerinde aramalıdır..> tOrdunun bir de manevi cephc *i vardır: Maneviyatı •ağlam olmtyan ordunun maddiyatt ehemmiyet ten âridir. Milletlerin zmdeşfial maneviyata tâbidir. İş kemiyette değil, keyfiyettedir. tşte Hlndistan! tşte Çin!* Türk Bulgar doslugu Hukuk Fakültesi Talebe Cemiyetinin çayı iKadın erkekle bir oiabilir mi ?j bulunmuşlardır. Çay ziyafetine geç vakit nihayet verikniştir. cek! Milli tefrikamtz : 15 Yazan: SERVER BEDt Hep Senin İçin! Çok güç iştir bu. Fakat ben onlarm serirî dedikleri muayeneye dair bilinmesi lâzım gelen şeylerin hepsini öğrendim. Nihayet şunu da itiraf edelim ki hepimiz az çok, yani çeyrek, yamm, dörtte üç deliyiz. Halunizi biraz mubalâğa etmek kâfidîr. Rol dedin de şunu da söyliveyim. Ben aktörlüğe hevesliyim * «dir. Mektepte «Valan» piyesini, «Esber» i filân oynardun. Bir de a vukatlık için biraz aktörlük, iyi m aat filân lâzımdır. Ne ise... Evde bir kaç gün delice hareketler yaptım. Bütün ev halkı ve komsular arasmda hemen dedikodu başladı: ŞükrU Halil oynattı galiba! Ben bu rivayetleri hizmetçilerden filân öğrenerek çok memnun olu yordom. Şükrü Halil bir kere daha etra ftna bakındıktan sonra dedi ki: Herkes beni delirmiş, tunar haneye girip çıkmış biliyor. Timarhaneye girip çıktığım doğrudur; fakat deliliğim roldü. Avukat, hem bitişik odaya, hem de koridora açılan iki kapıya da kulağmı yaklaştırarak dışansım dinledikten sonra odanm ortasmda durdu: Bak! dedi, şimdi sana bh* de lilik rolü yapayım da gor! Gitti, bir sandalyeye oturdu: Farzet ki, dedi, sen şimdi Kevser Hammsın. Ben senden gene Hicran'ı istiyeceğim. Sen hep: «Olmaz, hayır» gibi menfi cevaplar verecek' sin. Ondan sonra beni gör sen! Bak Kervser Hanınun gözünü nasıl yıldı racağım! Aman yarabbil Ne antika adam bu! Yoksa sahiden deli de böyle şeyler mi yapıyor? Ben onun kar şısında, kızmı vermiyen bir ana gibi nasıl dururum? Ya rol yapıyo rum derken sahiden üstüme saldınrsa?. Avukat iki elini karmnın üstünde kavuşturdu, hafifçe boynunu bük tü, kaşlarını çatarak rolüne baş ladı: Hanımefendi! dedi, geçen defa da arzettiğim nokta üzerinde ısrarımı tabiî görmenizi rica ederun. Çünkü bendeniz size karşı haddim olmıyarak nasıl ısrar ediyorsam, kalbim de bana karşı söylediği sözleri geri almıyor, dediğmden geri dönmüyor! Avukat bu sözleri kendisine mahsus çaçaronlukVa, cırlak sesle söyleraişti; fakat ifadeleri tertipliydi, hiç deli ağzına benzemiyordu. Ben eevap vermedim ve o devam ettiı Hanımefendi, tekrar arzetmeme müsaadei behiyyelerini rica ederim ki tekmil servetimi, tekmil gayretimi, tekmil şahsiyetimi, göz bebeğimden üstün tuttuğum ve uğruna canımı fedaya âmade olduğum muhterem kerimeniz Hicran Hanı mefendinin güzel ayakları altına atmaktan zerre kadar çekinmem. Vay terbiyesiz herif vay! Benim karşımda bu sözleri söylemekten çekinmiyor. Kevser Hanım olsam ne derim? Hayır, beyefendi, hayır, de dim, size geçen defa da söylemiş tim, bu defa da tekrar ederim: Ümidinizi kesiniz! Avukat sol tarata iğildi başını sağ taırafa iğerek yalvarmağa de vam etti: Hanımefendi, dedi, zatı be hiyyeniz kafamı kesebilirsiniz, itaatle boynumu iğerim; fakat ümiditni gesemezsiniz! Nacar... dedim, sizin ümidinizi ben ketmiyeceğun, hayat kese O vakit avukat bir sıçrayışta ayağa kalktı, manyatizma yapar gibi iki kolunu da bana doğru uzattı, balıklama denize atılmağa hazırlanan bir adam gibi bir müddet öyle durdu, sonra kollarını yanlara bırakarrak başmı arkaya doğru salıverdi, boğazıncfa küçük fişekler patlıyormuş gibi ağzından keskin, uzun, müthiş kahkahalar fırlamağa başladı. öyle kahkahalar ki, boğmaca öksürüğile kuşpalazı arasmda bir şeydi; öyle kahkahalar ki, boynu nun damarlarmı kabartıyor, yüzünü pancar gibi kızartıyordu. Aman allahım! Bunlar da mı rol? trakân yok! Herif delirdi! delirdi! Korku ile ayağa kalktım ve halamm rolünü yapmaktan vazgeçerek titremeler içinde sordum: Ne oluyorsunz yahu?.. Su vereyim mi? Avukat, boğulur gibi gülmeğe devam ederek: Hayat! Hayat ha?.. Benim ür mirfhni hayat kesecek! Hayat, hayat ha?.. Kıpkırmızı yüzü, kan canagı gfbi gözlerile bana doğru iki adım attı: Hayat mı dediniz? Hayat nn dedmiz? Müdafaa halmde kollanmı uzatarak gerisin geriye çekildün, tk • rek bir sesle mınldandım: Şükrü Bey, ben brr şey deme* dnn, rol yapmıyoruz, saka, faka, var lahi şaka! Avukat yazı masasının başina geldi ve kolunu balyoz gibi hayava kaldtrarak masanın üstüne öyle defı< şetli bir yumruk ind'irdi ki hokka devrildi ve mürekkepler masanm kenarından akmağa başladı. Ben iki pencere arasındaki kSşeye kadar kaçarak büzülmüş duru yordum. Köşe koltuğunu siper olarak aldım. Mabaât s w