Cumhuriyet = 19 Mart 1933 CM SULTAN Yazan: M. TURHAN Dil Danışığı Yeni gelen karsılıklar Okur yazarlarmnzdan dil danısığına gelen karşılıklan basmağa devam ediyoruz: Bulgâristanjn vaziyeti 932 Bulgar haricî ticareti yüzde 45, ithalâtı yüzde 25 azalmıştır Son senelerde Bulgamtan'ın haricî ticareti mühim surette azalmağa başlamışhr. Bu azalısın başlıca sebepleri her tarafta bâlâ hüküm siirmekte olan ikbsadî buhran ve bilhassa mahsulâtı arziye fiatlannuı diğer eşyaya nazaran daha ziyade sukuta gibi âmillerdir. Bulgaristan'm son 3 senelik dış ticareti söyledir: İthalât ve ihracat yekunu Bu akşamkî program , Tercih ediniz: « BRÜKSEL I (Franc) : 22,40 Operet: (Hadame de Pompadoor). ROMA : 21,58 Operet: (Bas Brlganten). 70 Cem, îren'i murdar bir mahluk gibi denizin derinliklerine hapsediyor! Ben seninim. N« yaparsan yap! Genç şehzade, gene burnunun ucuiu okşadı, titriyen bir s«sle veda etti: Allaha ısmarladık tren. Bir dalıa görüfemiyeceğiz. Seni sevdiğime pisman değilhn, öldürdüğüme de pisman olmıyacağım! Ve güzel kadmı büyiik bir hayret içinde bırakarak dişarı çıktı, hiç bir deliçi veya penceresî olmıyan hücrenin kapısmı kapadı, büyiik bir kilidin anahtarını çevirdi, yukarı çıktı, kendini bekliyen beylere: «Buyurun, sndelhn!» dedi ve filikaya inerkea Dogan Beye aordu: Dediğimi yaptm, degil mi? Evet şehzadetn! Allah günahimızı affetsin! JDon Alvarzo do Zoniga top gü rültüleri arasmda ve merdîvenin ton b&samağmda şehzadeyi karşüayıp koltuğuna girerken az kaldı düşe cekti, necabetmeap misafni de suya diisürecekti. Çiinkü beş altı yüz metre ileride bulunan ve kendi halrae terkedilmiş olan kücük gemmin batmak üzere bulunduğunu görüp şa şırmıştı. Büyiik bir kabalığa mahal vermemek için kendini topladı, vaziyeti Cem'e de gösterdi: Bakınız prens hazretleri! dedi çeminiz batıyor. Cem, başını cevîrmejte lüzum görmedi, frenk Süleyman Beyin tercü • manlığile cevap verdi: Biz ihnitlerin, emellerin, ba yatların bathpını görmeğe alışhk. Varsm, gemi de batsın. îçinde boğulan bir günes te olsa bakmiya deg • mez. Şimdi pözümüı ileriye bakıyor, yarını görmeğe savasıyor. Don Alvarzo, Osmanlı pren«ini memıran ettnek için her şeyi yaptı, son derece nazik davrandı, miinasebet düştiikçe teselliler verdî. tstikbale art ümitlerden bahsetti. Cem, bu inceliklerden müteselli oluyordu. Lâkin donanma demir ahp ta engine doçru açıhnça yüzGne derîn bir melâ' areldi, gözlerî nemlemfi. GuruDa yaklasan' puneşin veda zivaiannı gojrüslerine işliyen sâhiidekî kayalar, Anadolu'nun o zarif kıyıları, kendine küsmüşler ve yüzlerini ek«itmi»ler gibi icine ıstıraD veriyordu. Bir aralık gözü. kendi' gemisinin battığı noktaya Üisti ve lren'in hayah, karşısma dikildi. O günün sabahı, bir deniz kızı sribi yiize yüze giiverteye yiikselen güzel vücut, gene o günün ikmdi vaktinde murdar bir mahluk gibi deliklere kapatılcnış, denizin de* rin'îklerine hapsedHmişti. Cem, hüsnünden bir zerre kaybetmiyerek ve engin bir kefene bürü nerek ebediyete giden fettan kiza art hatıralannı zihnmden çikarmak için kendini uzun uzun zorladı, hayli I azap çekti, için icin kivrandı. Ye meğe davet olundu&u vakit, o krvranış devam edfp gidiyordu. Deniz sakin, hava açıktı. Amiral gemisi salonunda kendisme çok mükellef bir sofra hazrrlanmıştı. Cem, alçak masanm önüne bağdaş kur du, yemeğe başladı. Hizmetkârlar, bir hükümdara lâyık cnuamele ya pıyorlardı. Bilhassa sofrayı idare eden «övaliye, zarafetin timsali eîbi hareket ediyordu. Kral «araylarm da olduğu gibi, gelen yemeklerden ve sulardan evvelâ kendi tadıyor, muhteşem mUafhm zihnme zehir • Ienrnek şüpheti vermemeğe çalışı yordu. Cem, bu çok nazik ihthnamlardan hayrete düştü, tercümanına sebebini sordu. Bunun eskidenberi âdet o] duğu ve kral sofralannda zehirlenmek ihtimalinin önünii almak içfn bu »ekilde hareket edildiği söylendi. O zaman şehzade şu cevabı verdi: Ben böyle necip ve müstakîm şövaliyeler arasmda zehirleneceği * mi hiç aklınvı getirmem. Içimde böyUs bh* korku olsaydı necatımı, selâ raethni onlarm eline tevdi etmezdim. Binaenaleyh böyle feylere Iüzunyolc.Ben burada kendimi bir şehzad& de£il, alelâde bir însan tejâkki ©diyorunv UI.üvvü cenaplarııu bildiğim şövaliyeler arasmda ise hiç bir şeydjen korkmam. Şövaliyeler, CemMn centjlmen bir msan oiduğunu zaten L;itnıUlerdi. Bu »özlerini duyunca kendUhıe bir kat d&ba hürmet «tmege bajladılar, etrafında pervane gibi dola^tılar, gLenaide sıkibnaınau için her s«yi vaptılar, üç günlük yolu. adeta neş'eIİ bir tenezzüh gibi se^irttiler v« 29temmuz 1482 de Rados önüne vard.lar!.. *** Rados, Akdeniz'in en parlak incilerinden biridir. Tarfhten evvelki za manlara ait hikâyeleri, tarih devrini dolduran menkıbeleri vardır. Türk tarihile münasebeti ise pek büyüktür. Ada, küçük Asya'nın cenubu garbisinden üc dört mil uzaktadır. Ate« perileri, Telkm'ler tarihten evvelki devirlerde bu adanin sakinleri idi ler. Girit'ten Rarfos'a geldikleri söylenen bu Telkin'lerin Ege havzasını asırlarca kaplıyan ilk Türk'Ierden bir tayfa oiduğuna süphe yoktur. Fakat Grek Mitolojisi, Telkin'lere yanm ilâh payesi verir ve ilk Tel kin'in kiz kardesile Pozeidon'u se viftirerek bu muasakadan Rados'u doğurtur!.. Rados ta bir kızdı, Helyos'la sevi^ti, Helyatlar denilen yedi erkek çocuk meydana geldi. Rados, eaki Yunan dilinde giil, Finike lehçesmde yılan demektir. Bu iki zıt mefhum, adanin vaktîle bol çiçek ve bol yılan yetiatirmesinden ileri gelmistir. Yedi Helyat'lar, meshur müneccim ve gemici idiler. Adada sehirler kuran bunlardır. Homer, Rados'u görmUf ve beğen mifti. (Mabadi mr) Liste: 3 CADDE: Yol, CAHİL: BUgisiz, CAİZ: Olagan, CALI: Yapmacık, CAMTT: Donuk, CANİP: Yan, CASUS: Koğucu, CA2İBE: Çekiş, çekim, CAZİP: Çeken, CEBİR: Zor, CEPHE: Alın, karşı, CER . RAH: Yaracı. Manisa: Hekim Halckı Şükru **• CADDE: Uluyol, CAHİL: BUgisiz, toy, gencecik, CAİZ: Olabilen, yapabilen, CAIA: Yapma, yapmacık, uydunna, CAMİT: Cansız, donuk, donan, donmuş, CANİP: Yan, (sağ, sol, geri, yan), yön.... bügür, CASUS: Gizci, sakçı, CAZİBE: Çekki, kapkı, CAZİP: Kapan, (gönül kapan), çeken, CEBİR: Sıkı, sıkaraktan, sıkım, zorlama, CEPHE: Yüz, sıra, dizi, ön... CERRAH: Yancı, yaracı, yaran... Dr. Eldp Serdengeçtl CADDE: İşlek yol, büyük yol, ulu yol, iş bitiren, CAHİL: Bilmez, anlamaz, odun fteşbih), budala, genç, bön (noksan adam) yobaz, CAİZ: Olur şey, çıkar şey, sugötürür, CALİ: Düzme, yapma, yapmacık, uydunna, dakma, zoraki, kırıtık, yalpacı, CAMİT: Cansız, ölü gibi, donuk don muş, soluksuz, CANİP: Yan, yakm (karip), karşı, bitüc, yanında, karşısında, al. tmda, CASUS: Pusu, pusan, pusu kuran, gizlenen, gizli bilgileri meydana çıkaran, karıştıncı (gammaz), CAZİBE: Kendine çeken, gönül kapan, bağlıyan, CAZİP: Çeken, gönül alan, sevimli, göz alıcı, parlak, CEBİR: Zorluk, zorlama, doldunna feksik dolduran), zorba (zorbalık), CEPHE: Alm, ön, yüz, bütün görüş, CERRAH: Yarayı saran, yara ustası (operatör), kırıkçı, çıkıkçı, tımarcı. Oerrüik Merkez mektebi muallimi M. Hayali Liste: 4 ÇARE: Savanç, uç, kolay, kolaylık, ÇEHRE: Yüz, alın, CELENK: çardak, başlık, dal, (taş) örmedal, püskül, ÇEMEN: Çayır otluk, yeşlllik, DAFİA: Savark, savınç, DAÖDAÖA: Sürüm, gürültü, patırdı, yorgunluk, DÂHİ: Özuluğ, DAİR: İçin, göre, (?u) yol (da), DAİRE: Çember, çevrim, liş) çevre (si), değirml, derik, kapı... (Hükumet kapısı gibi), DEBDEBE: Çalım, caka, satun, DEHŞET: Yüğı, yü. ma, yağılma (yağılmaktan) şaşırma... D. Edlp SerdengeçÜ ÇARE: Kolay, DEHŞET: Korkunç, DEBDEBE: Gösteriş, DAVA: Sorgu (sormaktan), DAİRE: Tekerlek, iş evi, Iş bulması, DAİR: İçin, DÂHİ: Bilgiç, bilgen, ötklr bilen, (Ötkir: Keskin demek), DAĞDAGA: Şav şav, şav şu, DAFİA: İten, ltmek, ÇEMEN: Çirem, ÇELENK: Ançıl, anlık, (anmaktan), ÇEHRE: Bld, yüz, Mütekait binbaşı: Masum *•• ÇARE: Yol (başka yolu yoktur), ÇEH. RE: Yüz, surat (suratsız halk tablridir), ÇELENK: Mezar bezeği (bezemekten), DAFİA: Savgen. (savmak masdanndan), DAĞDAöA: Beyin bulandıran, DÂHİ: Yüce anlı, an ışıgı (an türkçe akıl de mektir), DAİRE: Çember «bu çemberden kurtulamaz>, iş becerme yeri, DAVA: Şikâyet (halk tabiri şekvadan alınmış). DEBDEBE: Çalımlık (hele şunun çalımına bak, halk sözüdür), DEHŞET: Öt pat latmak (ödüm patladı K«s* tabirldir), öt oynatan. Mütekait tapçu miralayı Şevket *•* tan'm ihracahnda kıymetçe yüzde 4 3 20,40 Senfonik konser. derecesinde bk düşüklüğe sebebiyet ver^ ' miştir. İSTANBUL : Bulgaristan'm ihracah en ziyade sa 18 saz: (Nihal Hanan) 18,45 radmemleketlere azalmısbr: Abnanya, Ayo orkestra» 20 saz: (Bedayii mu vusturya, Belçika, Lehistan, Çekoslosikiye heyeti) 21,30 gramofon kon vakya. Bilhassa Almanya'ya ihracah seri sonra: Ajans ve Borsa haberleri, 1931 senesi 11 ayı zarfında 1,685 milsaat ayan. yon leva, (21 milyon Türk lirası) 8ten ANKARA 1932 senesinde ayni müddet zarfında 12,30 Ankarapalas orkestrasî 18 686 milyon levaya (8,3 milyon liraya) alaturka konser 18,40 gramofon plâkMilyon leva Ton düşmüş, yüzde 60 derecesinde azabnışlan neşriyatı 19,10 alaturka musiki 860,000 1930 10,781 br. Diğer taraftan ttalya'ya ihracah 292 devam ediyor 19,40 gramofon plâk1,063,900 1931 10,594 milyon levadan 360 milyona çıkmısfar. Ian 20,10 Ajans haberleTİ ve hava 1932 849,000 6,853 Buigaristan'ra hemen bütün memle • raporu. İhracat İthalât ketlerden Hhalâtı azalmıştır. Yalnız tsVlYANA ; viçre'den 1932 senesi on bir ayı zarMilyon leva 18,30 salon musikisi 19,30 muhtefında bir sene evvelkinden 20 milyon lif konferanslar ve havadisler 20,40 1930 4.590 6,191 leva razlasüe 159 milyon leva krymesenfonik konser 21.35 operet 23.05 1931 4,660 5,934 tinde ithalât yapmıştrr. havadisler 23,20 dans havalart 1932 3,471 3,383 Memleketimizle olan ticareti de müBÜKREŞ: 1932 senesinde ithalât 3,471 milhim tenakuslar rösteriyor. Türkiye'den 18,05 muhtelif musiki 19.05 ha yon leva (43,5 milyon lira); ihracat % mabayaatı 1932 de 11 ay içinde bir vadisleT 19,20 muhtebf musiki de 3,383 milyon leva (42,5 milyon lira) sene evvelkine nazaran 10 milyon leva vam ediyor 20,05 konferans 22.20 olduğuna göre Bulgaristan'm ticareti daha az olarak 68 milyon levaya yani koro ile şajkılar. hariciye bilânçosu 1932 senesinde (850 bin liraya) inmiştir. BulgaristaBUDAPEŞTE . 88 milyon leva (takriben l milyon Türk n'm metnleketimize ihracah ise daha zi17,35 havadisler, konferans ve av lirası) açık vermistir. yade tenakus ederek 74 milyondan 44 kerî musiki 18,50 yüksek muaiki mekHalbuki, 1931 de haricî ticaret bilânmilyon levaya (550 bin lira) düştnüftebinden nakil: Konser 20,50 ha çosu 1,274 milyon leva, yani 16 miltür. vadraler 21,05 Maear halk şarkıları yon Türk lirası olarak Bulgaristan'm leŞu tetldkata göre memleketimizin ah22,05 cazbant ve tsigan musikisi23.25 hine kapanmıştı. vali iktuadiyeii komşumuz Bulgaris havadi»!er 23,35 opera orkestrasî ile 1932 senesinde memleketin Khalâtı tan'a nazaran geçen sene içinde çok daSkandinav bestekârlannın. eserlerinden bir sene evvelkme nisbetle 1,189 milha müsait bir safhadadır. konser. yon leva (14,9 milyon lira) azalmif, VARŞOVA yani dörtte bir derecesme tenakus et 18,05 şarkılar 18,25 kemân kon * miştir. İhracah ise 2,551 milyon leva seri 19,05 hafif musiki 20.30 skeç (31,9 milyon lira) sukut ederek yüzde 21,05 konser 22,35 piyano kons«ri • 43 tedeımi eylemistir. Bulgaristan'da posta idarehanele • 23,20 dans havalan ve havadisler. Bulgaristan'm nüfusu 6 milyondur. rile bankalara yabnlan paralar son zaBRÜKSEL I (Franz) t 1932 senesinde nüfus basına 579 leva manlarda çok fazlalasmıştır. 1929 da (724 kuruş) ithalât; 564 leva da f 7 0 5 posta idarelerinin kabul etmis oldokla20,05 plâklar 20,35 çocuk pro kurus) ihracat isabet etmistir. gramı 21,05 org konseri 21.35 han tasarruf tevdiatı 446 milyon levadan Ticareti haricivenin memleketimizde vadisler 22.05 plâklar 22,25 şiirler1931 de 920 milyon levaya (11,5 milnufus başına isabet eden miktarı (1932 22,40 (Madam de Pompadour Leo yon lira) çıkmış, bir mislinden fazla artsenesinde rürvsumuz 15 milyon ihra • Fall'in opereti 23.40 plâklar 23,55 mıştır. cahmız 100 m>lyon, ithalâtrmız 85 miloperetin ikinci perdeai 24,55 hava Bulgaristan'm iktısadî hayatı üzerinyon lira itibarile) aşagı yukan ihracatta disler 1,05 plâklar 1,15 oDeretin de mühim rol oynıyan Bulgar Ziraat 670 kurnş; ithalâtta ise 540 kurus tutüçüncü perdesi 1,50 plâklar. bankasınm depo hesaplan 1932 senetuĞ^ma nazaran, iki memleketin genîş* sinde bir sene evvelkine nisbetle pek ROMA : likleri ve ahvali karşısında memleketi21,50 (Das Briganten) ^ mizin iktuadî kudretinin daha çok in1930 da bu bankadaki depo mev • opereti müteakıben: Bir, musahabe ve havadisler. kisaf ve terakjkiye mqsait bulunduğn cudü 2,745 milyon leva Iken (34.3,mflanlaşılır.' yon lira) 1931 de 3,519 milyon levaya ÎRTİHAL 1931 ve 1932 seneleri zarfında Bul(44 milyon lira) yükselmistir. Tesalya Yemşefıir eşrafmdan ve garistan ithalât ve ihracahnı miktar SBu rakamlar gösteriyor ki BulgarisMuhtelit Mübadele Komkyonu Türk zerinden tetkik edelim. 1932 de ithatanda tasarruf harekâtı iktuadî buhheyeti murahhasan memurlarmdan Ralât 261,111 tondur ki bir sene evvelranla muvazî bir istikamet takip et • sih Beyin pederi ve Tıp Fakültesi kâ kinden 33,624 ton, yani yüzde 11,5 mektedir. Tasarruf fikri bugün yahuz tibi umumî muavmi Mehmet Ali Beyin derecesinde noksandır. thracahna ge sehir halkma münhasır olmayıp köylükaympederi Hasan Rasih Bey btr müdlince: 1931 de ihracat 769,185 tona lere vanncıya kadar herkeste umumî dettenberi müptelâ oldugu hastahktaıt baliğ oldugu halde, 1932 de ancak bir itiyat halini ahnıştır. Bu hâdiseler kurhHamıyarak vefat eylemistir. 587,941 ton ihracat yaoılabilmis; bir Bulgar sermayelerinin ticaret ve sana* Cenazesi bufrünkü pazar günfi Be sene evvelkine nazaran hemen hemen yiden uzaklaşmakta ve Bulgar ahalisioğlu'nda lstiklâl caddesmde Galata • dörtte bir azalmıştır. Mahsulâtı arziye nin servet tedavülü hususunda çok çe* saray'da Kurtuluş aparhmanından kalfiatlarmın sukutu ve 1932 de bir sene kingen davrandığuu göstermekte oidudmlarak ögle nanuun Tesvikiye cami • evvelkı'nden dörtte bir derecede az mikğu cihetle hiç te memnuniyete sayan inde kılmdıktan sonra Maçka kabriı • tard a ihracat yapılmış olması Bulgarisdeğildir. tanındaki makberei mahsusuna refne dilecektir. AUah gariki rahmet eyh'ye. VİYANA : Bulgaristan'da tasarruf he sapları artıyor SARISIN KIZ1AR TİCARETİ K R A U S S Balık enstitOsu ve söngerlerimiz I BötOn ticaret mümess Iferi çağırıldı A J 8 K ' & @ : Ufa'nın muazzam şaheseri Y O R K (BiR MiLLET YARATAN ADAM) Mumessiti: W E R N E R liâvetenr Radvo dönva havadislen Her zamandan daha güzel esrarlı ve ilâiıî B R i 6i TTE ve HE L M ÇARE: Yol, ota, kurtulak, yardun, kolaylık. ÇEHRE: Yüz <Çehreli» yüz buruşturma. ÇEMEN: Yeşü, yeşillik. DAFİA: Giderme gücü, öteletme, karşı koma. DAĞDAĞA: Sıkıntı, üzene, gürültü. DÂHİ: Ergin, artıkün, uau artık, derinlek, derinlek kişi. DAİR: Ötürü, bunculayın. DAİRE: Buyuruk yeri, büyük konak değirmi, toparlak. DAVA: Diltak, duruşma, direme. DERBEDER: Aylak, çalık, dalık adam. DEHŞET: Yaman, yavuz, korkunç, iç oynama, ürperiş. ÇELENK: Sorguç. Muallim: Hlkmet Turhan **• Balıkçılık mütehassisi M. Simson balıkçıhğımız ve süngerciliğimiz hakkmda Iktısat Vekâletine bir rapor varmiştir. Mütehassıs sahillerimizde çok zengin sünger tarlaları olduğunu bilhassa kaydettikten sonra işlenmesi için alınması icap eden tedbirleri saymıştır. M. Simson bu işte hükumetin maddî yardımını lüzumlu görmektedir. Balık gemisinin mutat tetkik seferlerine tekrar başlanacaktır. Ankara 18 tktısat Vekili Celâl B. bütün haricî ticaret mümessillerini Ankara'ya çağırmıstır. Kendilerine yeni çalısma usullerini izah edecektir. Bun • lardan bir kısmı şimdiden gelmistir. • • •• ı Saat 21,30 da Şehir Tiyatrosu Büyiik ikramiye opereti Darülbedayi temsilleri lllilt lliill BU AKŞAM istanbol eeledi|e$i Fırka programında Devletçilik [BaşTnakaleden mabaitı jlll Umuma yann akşam Aynaroz Kadisı üllllli incir, özöm ihracatımız Mevsim başlangıcmdan, martın ilk haftasına kadar üzüm ihracatı miz 50 milyon kiloyu bulmuş, elde ancak 2 milyon küsur kiloluk bir stok kalmıştır. İncir ihracatımız 25 milyon kilodur. Memleketimizde incir stoku kalmamıştır. BAL AYI filminde harikulâde bir eser yaratmışlardır. 16 mart çarşamba akşamından ıtibaren A LBE R T P RE JE A N Her genç ve güzet kadının muhakkak göreceği tilim tarafından çevrilen en son ve en gttzel filîm. BRİ6İTTE ıÇiMiZDEN HELM ÇARE: İyi etme, iyileştirme. ÇEHRE: Yüz, surat. ÇELENK: Bu kelime öz türkçedir, çelenk takmak, çelenk vermek. ÇEMEN: Yeşil ot, yeşillik. DAFİA: Kovucu, atıcı, sürücü, iticL DAĞDAöA: Gürültü, patırdı. (Dağdağasız: Gürültüsüz, patırdısız) gibi. DÂHİ: Yüksek düşünceU ve bilgili ilerlyi iyi sezen ve iyi gören. DAİR: için, dönen. (Buna dair söylenen sözler. Bunun için söylenen sözler. Dair mana itibarile dönen ise de bizim kullandığımız dairin karşılığı içindir. DAİRE: Çevre, çevirik, çevrinti. DAVA: Sorak, soruk, soruş. DEBDEBE: Alay. DEHŞET: Korku vermek, parmak ısırtmak. SeyrLsefainden: Halit Ziya • *• incir kahvesi ıhracatına başladık Memleketimizde yapılan incir kahvesinden ilk defa olarak tngil tere'ye ihracat yapılmıştır. tbra cat ofisinin hesaplanna göre Avru pa'da incir kahvesinin senevî sarfiyatı takriben 30 milyon kiloyu bulmaktadır. güne bırakık, geriletme), ECİR: Akçeli işçi, gündelikçl, ECİR ECR: İyiliğe girme, iyilik kazancı, ECNEBİ: Yabankonuğu, (konuk, misafir mânasına kullanüa. rak), yabancı, yurt dışarılı, ECRAM: Gövdeler, yapüar, gezenyüdızları, ECZA: Parçalar, dert savan (tıpça), barıt ateşliyen, EDAT: (Âlet sözile beraber, «alâtü edevat> şeklinde kullanışmda <avadan» mâ. nasına gelir) Gramerce (sözeki), EDEP: Özaydını, soyluhuy, yolunca, EDEBİYAT: Coşkun yazı zanaati, gönül şenelten düzgüler, EZELÎ: Başlangıçsız, upsuz, uçsuz. İstanbul Polis mektebi dahiliye 1 inci komiseri: Derviş Emin tihsal tanziminin bir gayesi degfl, neticesidir. fler halde, bu ki kütlenin her fldsi de vaziyetleri m<ıafaza için bimayecH liği arthrmaktadır. tngiltere bile asırlarca takip ettigi liberal siyaseti bırakarak bu şerikli ikhsada girişmiş bulunuyor. Almanya ise bu sistemin eski Prenslerden ve idare den kalma bazı hususî ve tarihî sebeplerle adeat mucididir. Amerika, uzlasmah iktısada devam ediyor. Fransa, her ikisi arasmda muhtelrt bir sistemi takip ediyor. Yalnız tatbikatta değişiklik arzeden bu sistemlerin hepsi de bizim Fırka programında kabul ettiğimiz ve üçüncü bir yazıda tekrar bahsedeceğimiz (müdahaleli iktısat) denilen devletin ikhsatta fertler lehtne müdahalesinden başka bir şey değildir. ALÂETTlN CEMİL • • • GEORGF.S A L F . X A N D K R Üsküdar Hâle sinemasında Türkçe sesli, sözlü şarkıh Bir millet uyanıyor İlâveten: Dünya havadisleri Türkçe sözlö şarkılı DÜĞÜN GECES1 Taklitli ve oıta oyuniu komedi filmi Mömessilleri: İKi MES'UT KALP filminde (Mösyö.Vadam ve 3ib.) almanca kopyası; LEE PARRY ve H E R M A N N THIMIG ile beraber pek yakmda MA6DA SCHNEIOBR HA2.MH4LİDE MUAZZEZ ASIM Ef ? ALi HAYRi Beyier Liste: S EBAT: Boylar, uzaklıklar, açıkhklar, EBEDÎ: Sonsuz, kalık (ölmez), ECEL: Göçme, yaşabitiği, ölüm, (ecel ve tecil, ART1STİK sincmasında ELHAMRA SiNEMASINOA Ö. ümüzdeki çarşamba