;uow Camhariyet '• SON TELGRAFLAC Bana kalırsa ' ^» * S IM N I « 1 Boğaziçi Evliya Çelebi 5 : RUŞEN ESREF Kanunî Süleyman seddi, Sütlüce'd* olsa gerek. O gonlerde de: Cümle teferroç ehlinin Yasa'a çıkhğun görordük. Fakat Çelebi'nin, Yoşa'a: «ancak iki saatte çıkıhr. Ba kadar bir kuhi bülenttir» demesinden anlardım k» Çelebi, ya oraya hiç çıkmamış; dağ, onun için gozünde ba kadar boyByor. Ya da o zamanlar teferrSç ehflleri, orta oyunonun pişekân gibi pek ağır aksak yürfirda. O yuksek dağm ta tepesinde bir sa kayusa vardır ki «saya abı zülâldir» demesi şuphemi btubütün arthnrdı. Çünkü «abı hayat» tan bahsetnek istiyorsa o, tepede değfl, bir dağm boğrimde, bir kaç ağacm gölgesine barmnnş bir cesmedir. Ya bir de Evliya bflseydİ ki, Yirmi sekiz Çelebrnin oğlu Mehmet Bey, ba kabir ziyareti bahaneü geuıti yerinde kurdurduğu mesçitte her bahar mevlit okunmasmı vakf ehniş, acaba neier yazmazdı!... Zira, HadflcatulcevamTin anlathğnn gore, o gSnler, borada «bir dereeede eemiyet ohırdu ki Hünkâriskelesfnden Yasa'a varmca rical v« nisadan gâya bir ordn çekilirdi.» Şeyhlerin bayraklarla, zfllerle, kodümler ve flâhflerle coşhırduklan ba alacalı kalabahk, goz önüne, garbin prosesyonlarma benzer bir alay getirirdi. Hadika'ya bakıhrsa görüKir ki boyle bir yıgram «fesada müeddi olacağnu» düsüııen OçSncS Sefim ba merasimi yasak etnis. Bu haber, Selim'm, tasarladtgı «nizann cedit» karşısma şu alacalı kalabaiıgm Oeride, bir kabakçı elinde nasıl bir irlica engeli olarak çıkacağmı onceden sjznnş gibi olduğunu gSstermiyor ma? Şu manzarada besbeHi görBnmSyor ma ki bir bof mezar efavhnda, irticarn din diye ayaklandmp kmşhrdığı siyasî nümayit, yenfliğin önüne çekflecek kara taassop settidİr? Bitinya Krah Amikus'un ohırdugu, 51dürüldügü esld Amiküs uzerinde yükselen şirin Beykoz'un çayırmı, gur ağaçlıklarmı, eamflerini, mekteplerini gezerdik. Fakat bflmezdik, hlsmıh tefne ağaa bunan neresmde dncffî imis, o ağaç ki yapraklanna dokunan deü olurmus. BerisIerin kralı, kendtsini yenen Pollâksa o afaca dokundortta ma? Bir tarihte gördfimdü ki Argonot'lar da mühimmat aknak için bnraya uğranaşlar. Ne de çok yerde eğlesmişler! Her gfin bir iskele • den bir iskeleye kadar mı kurek çekerlerdi? BoğaziçTni kırk haftada mı asbfar? MakMtlan Kafkacya'daki ahm poshı ahnak nn idi? Boğaz'm fld kıyısına mabet kurmak, heykel dScmek, massJ yapmak mı idi? Sabır tüketid yolcu luklan insana böyle düşünceler veri yorda. Fakat onlan boraya yalmz öte beri ahnak için degil, kendilermi Bo ğaz'dan dısan btrakmıyaa Anukus'Sıı basnn da aknak içâı ağraımslardı. Tarihm bir rivayetine gore Amikus'un cesedi, Herkül sırb ded&leri Yosa'ya gö musRuşuı. Onlarm ağray» geetSderi ümanda ne Üçüncü Selim'm kordarduğa kâğıt fabrikasan, ne dünkü çesmibülbül fabrikasmı gördük, ne şundfld deri fabri • kasmı... Fakat bir kıhç daryam görfir dok; Beykoz köekfinun mermer nhfamı önündeki koylukta bugan bfle eşmi bulabfleceğimiz bir dalyan: Direğmm tepesindeki kadehlflrte bir adam goz cSlak ediyor... Kıhç bahklan limana girince taç ahp ürkütüyor. Bahklar: «Selâmettir!» diye limana doğra kaçışıyorlar. Hemen her yanı kusatmış ağlarm içSne dusüyorlar. O zaman gözcS: «Al a» diye bağmyor. Balıkçılar ağlarm ağzmı kapıyorlar. tçeride kalan baMda n harbelerle, tokmaklarla öldürüyor lar. Çelebi: «Ba bahklar, tasıdıklan kıhç sflâhma değmez bir nevi tembel bakklardır» diye onlan asağılafardı; fa • kat «sarmısakla ve sirkeB taratorla pişirflmis etlerini» asla! Ûzerinde mevsim mevsim kayık yanşlan yapüan zümrut koya, bağnnda gazinosu beyaz bir benek gibi görünen zümriit koruya baka baka yürurdük. Koyun öte yakasmda kalan HünkârisFih'li kısalmış lâmba, smır hrmalıyan bir cızırtı çıkararak isli isli yanıyor... Sıvalan dökük kirli davanlarda acaip golgeler tihiyor... Ba ev, ba oda, bana bu geceki kadar çıplak, korkonç ve acıkh görünmemişti... Mangaldaki kmlcımlar bfle gozrnnS Sşütüyor... Başladı, gene tipi başladı... Arhk, gene kim bflir, ne kadar sürer! Guneşin, altm gözlü, ipek saçaklı, sıcak bahar güneşmin hasreb", içhnde bir yara gibi kanıyor... Fulyalan, sümbülleri, mineleri, gelmcikleri özledim... Müzehher, öksürüyor... Onan mendflleri de gelincflder gibi kızanyor... Zavalh Müzehher, sen, baharda, kırlara çıkacak, gelinciklerden çelenkler öre cektm! Bahann bu ateş rengbn, şimdi ciğerlerin mendile kusuyor... Müzehher, sen, kendi baharmı tükürüyorsun!... Açabey, biraz su ver... Müzehher'e verirken ellerim Htriyor. Gözlerinm, yanaklannm hasta ateşinden ürküyorom... (Mabadi var) ÇinJapon orduları arasında ilk muharebe Milletler Cemiyeti dün son kararını vermek üzere içtimalarüıa başladı Chinchow 21 (A.A.) Japon menabîinden gelen bir habere nazaran dSn akşam saat 22/30 da Çin ve Japon kıtaafa arasmda Jehol hodaduna yakın Chaoyangsu'da bir muharebe başla • mıştır. Japoniar muharebenîn Çin'lflerin Chaoyangsu'daki Japon garaizonuna yaptıklan bir taarrnzla başlamif olduğtmn soylemektedirler. Tokyo 21 (A. A.) Chaoyangsu ınuharebeti hakkmda gelen son tel • graflar Japon'Iann mukabü bir taarraza girişmiş olduklamu bfldirmektedir. Japon'larm demiryohnıa hâkim ohnak için Peipiao üzerine bir fleri hareketi yapmalanna intizar okmmaktadır. 30,000 kadar Çin'li, Peipiao, Chooyangsa ve Nanlmg'in teşkfl etmekte olduğu miiselles dahflinde toplanmiffar. Chaoyangsu'da bnlunan Te banlara karşı koyacak olan Japoniann miktan ise 2,000 Irffidir. Tokyo 21 (A.A.) Jehoi eyaletme karsı yapJacak eskerî hareketlerin başhyacağı tarih hakkmda henüz bir tebliğ nesredilmemiştir. Fakat, harbiye nezareh*, askerî harekâtın gecikmesine imkân olmadığım bogon büdinniftir. Choyangso mnharebesi, ae teyit, ne de tekzip edilmemiştir. Ancak Jebol hududu boyunda mönferit bazı çarptşmalar olmasma ihtimal vermek K a n geküği ihsas ohmmaktadnr. Muotnçun nokotnetıntn btr çuri hukumeti, yarin oğleden sonra Nankin bükumetine bir Olthnatom gondermeğe re mareşal Çang Hsoch LJang'in Jehol'daki askerlermi geri çekemsini tttemeğe karar vermiştir. Nankin hükumeti ba ültimatoma 24 saat içinde cevap vermek mecburiyetinde hrtulacakür. Cenevre 21 (A.A.)ÇinJapon üıtüâfı hakkmda nihaî dereeede karar vereeek olan MOleder Cemiyeti fevkalâ de meclisi bugün saat 15,30 da top lanaeakhr. Cebenin sakin Te kisa olaeagı tahmin olunuyor. Reis M Gymans, 19 lar komitesi •esayasmm Snumözdeki coma gfinS akti matasavver olan hnsusî cd • sede tetldk edOecegmi bfldirecektir. Bogfin ne kafî mahiyette mütalealar «erdedilecek ne de reye muracaat oluna • cakbr. Ciddiyete doğru • Bir gazete sahifesinde en az mazor gorSIebnecek sey, cmklık derecesine varan lâübaliKkler ve dddiyet prensipini bozan âvarelflder, avamferipliklerdir. «HaD» ve «avam» arasmdaki farkı seçemiyen bazı gazetelerin 3k sahifelerinde bfle soyle buyük serlevhalar go randügu olor: «Ba perhiz ne, ba lâhna tarsasa ne?», «öp bananın dini!», «Lâf kıthğında asmalar bodaynn!» Oâ.. Halbuki TSrk haDa resmi konasarken ba edayı almaz; bir simitçi, bir leblebici veya kofeci büe mSşterisine karsı ba diK kallanmaz; ancak mahrem ve hososî mecletslerinde, arkadaslarile soh • bet ederken, avam ba tabirlere, ba üabali üadeye muracaat eder. Eda da boyle olunca mevzuda ciddiyetsizlik, her smrf halk tarafmdan, nahof bir teessürle karfılamr. B8tSn ga • setelerhnizi saran mahat son mîr«B*fw şada amumî ifade ve eda ba tereddiye doğra hızla gidiyorda; insap, mohitin den ve içtimaî tesirlerden azade ohnadığı için, en dddî gazeteierimiz büe, avamm da güç affedeceği ba Âmîyane Ssluba, farkmda olarak veya olnuyarak sCruklendiIer, münakasayı azıtblar ve azattüar. Bence arhk mes'ele bir hak mflnakasası olmaktan çıkarak en adi bir kıyı bucak dedikodosana, Ayse Hanım, Fatma Hanma iddiasma dokuim&stS. Meslektaslar arasmda açık konosmalrtan çekinmeyi kalemin haysiyeti ve necabeti aleyhrade manasn bir tereddut saydığnn için, son manzara karşı • smdaki nefretimi uan etmekten kaçmadım, Sevinçle gorSyorom ki, evvelce tahmin etfa'gim gibi, gazete sahifelermi kaphyan ba cmk münakasa havası m » vakkatmiş. Banlan ba uygunsuz mübahase edasmı, banlan da ba babsi tamamfle keshler. Yahuz bir meslektaşimn, «Felek» imzasfle yazan Burhanettm Bey, tari zimden fazla ahrams, ürf Sç lrişfle beraber Matbaat Cemiyeti nezdinde • fakat neticesiz kalan bir teşebböste boranmağa davramms, o da olmaymca, gazetesine hakknnda azunca bir yaa yaznnş. Hulâsası sa: Eğer ben matbaattan ba kadar nefret ediyorsa hnişim, y&z ba kadar cfltiac eserimin varidahie geçinmek fizere çekflmeli imişun. Kitabm ba diyardaki maddî ve manevî krymetleri arasmdaki farkı btlmez gorunen Burhanettm Bey, benim çekflJnemle matbaat seviyesinin yükselmesi arasmda ne monasebet gordüğünS da izah ehniş değfldir. Mes'elenin benim sahsrmhı alâkası yoktur. öyle olsaydı, yani ben kalemimi btrakhktan sonra ba Felek Beym daha özlü yazılar yazacagım, matbuatmnzda arada bir görülen bu avareliklerden eser kahnıyacağnn bfl • seydim, belki böyle bir hizmette ba • hmmak isterdim. Anlnşıbyor ki ba garip manhkfle Fdek Bey, gene bir arkadaş sıfahnı terkederek bir sinek nrarfle başnnm ucunda dört dönmek niyetindedir. Son gSnlerin şahsiyahndan bana da, okuyacuya da osanç geldL Felek Bey, bir sinek kâğtdma yapışmış gibi, gazetesmin yaprağı fistonde istediği kadar vızıldıyabflir. Daha gayrişahsi bir mevzuda ve daha dSrost bir eda fle soyleseceği güne kadar, ona monoloğ larmda muhatapsız bırakacağun. PEYAMİ SAFA Yeni belediye vergileri Daiıiliye Vekâleti, her beldenin ekesiğini, her belediyenin dileğini ayn ayn anyarak, dinli yerek, düsünerek bir vergi projesi hazırlamış. Bir kaç gün evvel henüz son şeklini almamıs olan bu lâyihanın bazı parçalarım gazetelerde okuduk ve o günden beri de bu proje etrafmda, bir yandan kalemlerin yazdığı, bir yandan fırçalann çizdiği makale ve karikatürleri gorfiyoruz. Sutunların sivri diline dusen bu havaî neşriyata, dunkü Akşam'da, Muhittin Beyin ne ağır başh, ne mantıkî bir cevabı çıktı. Istanbul Belediye Reisi, ba sında bulunduğu şehrin yetim güzelliklerini duyan bir kalp *• damı samimiyetiie konuşuyor... Belki kalabalığı hoşlandırmıyacak nankor bir müdafaa olmaklft beraber derhal soyliyelim ki, biz bu yeni projenin tamamen taraftarıyız. Bu laraftarlığımızın bir tek sebebi var: tstanbul muhabbeti!... Bastığı kaldirimm bozukluğundan şikâyet eden her yolcu; o turduğu sokağın karanliRindan şikâyet eden her istanbuHu; k*. sm yollann çamunradan, yazrn tozundan şikâyet eden her vatandaf; Boğazîçi'nin eanlanmasım, Adaların gfizellefnıesmi, içinde yasadıgı şehrin tenaiz, düzgün o t masını istiyen her TSrk; yeni tîyatrolanmız, yeni kon«ervatu varlanmız, yeni hastanelerimia: olmasmı istiyen her insan bu projenin bir an evvel çıkmasinı, tatbik edilmesini istemelidir. Denizden, dağdan, ormandan, enginden, bogazdan, hasılı hatınnıza gelen bfitun tabiat guzelIiklerinden renkli bir levha karsumda iki bardak buzlu bira içen han^i keyif sahibi vardır ki» gördüğü güzellikler içra kadeH başma bh* kuruş vermekten çe »' kinsîn?... Teaaiz, duzgfin bir yol flstfln » de, her adımı bir tasa takılma dan, bir çirkefe batmadan rahat rahat yurümesi temin edilecek hangi yolcu vardır ki, yılda bir iki Iira vermek istemesin?... Yeni, güzel sahneler karsisinda en kıymetli operalan, en zengin operetleri, en yüksek piyes * leri, en ucuz ve en rahat dinle • mek ve seyretmek imkânını buIacak hangi vatandaş vardır ki» on iki ayda bir, kesesinden bir; kaç yfiz kuruş çıkmasına razı olmasın?... Şehir fWrlasmin çoraklıktan kurtulup fenlenmesini istiyen her vatandas, avcundan tohum taşan comert çiftçiyi kendine ornelc edinmelidir! Japon'lartn makabil taarrttza Milletler Cemiyetinde Bu karsıhklı kalelerde «3d canibin halkı savfa davudî ile birbirlerine çağnp keümata btima ederler.» Orada «Karadeniz a;ığı vardır ki doğra Akdeniz'e cereyan eder. Şöyle ki oradan mürur eden gemOere ok erismez, berki hatif gibi ubur eder.» Bu cümleler kara ve deniz tabiatmin yalçmlığmı ve hırçmhğmı, kalelerin çetmliğini, içlerindeki insanlarm cesurlu ğunu birbirine yarashrarak goz onSne öyle sert sert bir cenk peyizajı getirirdi ki... Kalenin dışmda, yuksek bir kule fizerinde her gece yanar bir fanus diye anlathğı Rumelifeneri'ni de görür: cOndan kayığa suvar ohıp Boğaz hisanndan karsı Anadolu'daki paki olan arn mokaddese kadem basardık...» Anadolu yakasmda iBdn KOtduibahir kalesine uğrardık!... Ramelikavağı'nda naol, Jazon, vaktfle Gok&n kna, a n ilâhesi, Satfirn'ün kansı, Jopiter'in, Neptun'ün anası Sibel namina mabet kordurmos, Bizans*hlar ona Serapb kflısesine değistirmisler idi ise; Rumelikavagı tepelerine Ceneviz'liler nasıl kale kordarmoslardı ise o samanlar Hieron admı taşryan Anadolukavağı'nda ortası mabedi bir kale vardı. KoBdda sefermden donSslermde Jazon'la Argolit'li Pirgos orada on Od mabotlar mabedini kar darmaslardı. Yanmda da Kalkedonyahlarm (Kadıkoynâler) «nygon ruzgârlar verici» J&piter namma yapnrdık lan mabet vardı. Bizans tmparatoru Jnstmien sonra onu kiliseleştirmisti. Boğaziçrnin, Trakya tarafmdaki Henüz sıra dağlan baslangıa üe Anadolu yakasmdaki BHmya dağlan oca arasmda bulunan bir parçası, çok eski zamanlarda da simalden inecek akmlara karsı Boğaz'ı ve tstanbuTa koroyan iflc parça idL Bizans'blarla snnalnier arasmda, hatta Venedikiner üe CenevizTer arasmda nice niee kanh boğasmalar hep boralarda ohnosta. En sonanda Ceneviz'liler ikt yakayı da tutmuşlar. Hâlâ yıkmtdan gozoken kaleleri onlar karmuşlardı. Çelebi, ba anatabnaf habralari yokUunazdı. Biz onanla cesmesarb, sabyan mektepü bekârhaneli, bağhk bahçeiac AnadohAavağı'nda gezerdik. Fakat Uîfiııııııı, koyun onSndekî dede çmarlardan o bol ve biteviye gSlge 3e birükte azun azan bahk ağlan onun gönSnde de simdild gibi, yerlere mer miydi! Etek açlarmda bahk kayıklan sıra sıra dizüi duran ağlar! Bonlar, de» nizin meheminden kabardıkça yuzSme hafif hafif değen tuz ve iot kokuhı tüllerini çeker, ÇeJebFyi dinlerdim: Eflâk ve Boğdan ayaklandığı zaman buradan serbest geçen Yüdınm ordasamm fethe» dip bnraktığı Yoros kalesini anlabtdı... Zaten başka tarih kitaplanndan da bilirdim ki on dordöncu asffda TSrk'ler kâh Bizansia «nlasarnk, ona hiçe sayarak değfl yabuz baralardan, hatta daha asağılardan büe kaç kere geçmisler. Fetihten bir, bir boçok asnr once ba 3d kıymm guzelliğine ldm bflir nasd imrenirlerdi! ÇelebHye bakıhrsa Yoros kalesi halkmın vazifesi Karadeniz'de Kazak sayıkalan göranur görunmez ateş yakıp etrafa haber saunakta. Bunlar, baska geceler hiç ates yakmazlardı; ta ki karanhkta yol giden gemüer Boğaz ağzı sanıp ta karaya dusmesinler!... Bu işi, karsı kale tepesinde bası goke değen kulenm SstSnde «Yunos balığı ya^lan» yaktıklan büyiik Rumefi «fanatu» gorürdü. Büton gemiler ona bakıp karanlık gecede Boğaz'dan girerler; selâmete erdikleri için karban ve sadaka dağthrIardı... Çok eskiden de boyle bir âdet var olduğunu, sonralan, Hamraer'in: tstanbul ve Boğaziçi isknli kitabmdan tercüme ettirdiğim bir parçada okumustum. Asıl adı Maicari iken turkceye uvmadığı için Macar ettikleri yerdeki tabyadan sessiz geçerdik. Biraz otede, Çelebi'nin: «Serviler 0e miîzeyyen bîr âhaımüma çemenzardır» diye gosterdiği ne feci! Evet, arhk birbirimize soyli yecek bir tek sozümüz yok! Yangm yerini soluk soluk aydmlatan soğuk günes te, bir oyku ağırlığı içinde gözlerini yumuyor... Bulutlar, günesin batmasmı bekli • yormuş gibi gökyüzünu kaplayrverdi ler... tnce, yağrmıra da benziyen bir kar yağıyor... Rüzgâr da ıslık çala çala yangm yerini dolasıyor... Ağabey, lâmbayı yaksana... Şişesinin kınk yerine sigara kâğıdı yapıshrdığun lâmbayı yakıyorum... Kar, gene başladı, değfl mi, ağabey? Nereden anladm, Müzehher? Kar başlayınca, ayaklanm ıslak ıslak ürperiyor... Hflkat denilen makinenin kuruluşundaki düzene, ahenge, binbir telinin birbirlerile olan sıkı alâkalanna, derin bağlılığma hayret ediyorum! tnsan vücudfle tabiat arasmdaki bu alâkaya şaşıyorum... Müzehher, daha srfc oksarâyor... Japon atafemiliterinin bir tebliği tstanbul 21 (A.A.) Japon sefareti atasemfliterliğmden tebng edflmiştir: Japon kuvvetlerme mensnp bir mufreze asker, bogün Moukden eyaletin deid ttchn şehrinden hareket ederek Mookden • Jehoi hndadıma 40 kflo • metre mesafede bulunan Peipeiao şehrine doğra yürümeğe baslamıştır. Ba hareket, Tchang • Sa Liang kuvvetlermm Jehol'u istflâ etmek tehlikesinin önüne geçmek için yapılacak askeri harekfttla alâkası yoktur. ültimatoma Çangçtm 21 (A.A.) Yeni Man • Ev sanayii Askerî tayyareîer Vergiden müstesna Kaldınlmah mı? Kazanç vergisine konan Almanya ve İtalya düşüncelerînî bildirdiler yeni hükümler Zt <Tdeftmla) Tenl kazanç vergisi llyihası tabedilmiştir. Kantn hüiribnlermden istisnaen istifade edecek ev sanayü sunlardv: Hah, fcîlim, çol, keçe, bez ve sair mensucat dokumacılığı, Çorap, fanilâ ve sair orficu îsler ve iplik iğirmek, Kamıs, u t , a**ç daTian ve taIaşlarmdan zenbil, hasır ve emsali imalât. Yukanda yazıTı ev sanayn erbabi gerek malzemesi kendilerine att olstm ve gerek başkaianna veya mamulât başScasmın. heaabma olsnn moafiyetten istifade ederier. tmalfttmı seyyar sergi veya dükkân acarak satilmak suretile ticaret mahiyetinde menfaat temin evlivenler ba satısiarmdan vergiye tâbidirler. Kendi aîiesinin îhtivaçlan için yapılan bilunram mamulât ve masnuat verjri mevzmı haricmdedh*. Maas sahiplerinden 15 liraya kadar olanlarından vergi alınmıya caktir. Bu kantm nrucîbince: A plân çolan neşir ve ilâne mecbur tutulan ticaret ve san'at müesseselerirrin, B Ticarî ve smaî teşebbüsler erbabınm, C Ticarî oîmıyan meslekler ve tesebbüsler erbabmın, D Hizmet erbabmm (mütekaitler, yetimler, dullar dahil) temin ettîkleri kazançlarla naenkul kıymetler sahiplerînîn ge • lirleri ve mezkur hizmetlere müte allik ve onlarla alâkadar her nevi îstihkaklar kazanç vergisine tâbi dirler. Cenevre 21 (A.A.) Süâhlan bîrakma konferaı tsmm hava kotnîtesinde Alman nmrahhası M. Brandeborg, Al* manya'nm noktai nazanm anlabmstnr. Momafleyh hava sflâhlanmn bırakılması hakkmda derhal ve açık bir karar verilmesmi istemif ve ba bapta bir çok teklifleri havi bir rauhhra tevdi eylemif • tir. Almanva hava Domoaruıııanıanntn kat'î olarak menini ve »ivfl tayyarecüigîn de Rrarakabeye tâbi tr^i^*"*"111 is» temiştir. Cenevre 21 (A.A.) Sflâhlan btrakma konferansmm hava ifleri kontritesi askeri kara ve deniz tayyarelerinm ilsran mes'elesinin tetkSona devam et mıştır. ttalyan mömessiB, ba tayyarelerin tamamile îlgasnun mümkun ofanadığmı soylemis ve maamaüh, ba tayyarelerin ciddî sarette tahdidini teklif ve bomba atabüecek askerî tayyarelerin ügasmı 3tızam eylemstır. Mamaileyh, sfvfl tayyarecîliğm inkisafına mâni olmamak icap edeceği mStaleasmı serdetmistir. M. de Brouckere «Belçika», sivil tayyarecîliğin beynelmileneştirnmesîmn tayyarecüiğin inldsafnıa mâni ohmyacağnn soylemiştir. Bir çok heyetler ve bühassa tsveç, Çekoslovakya, Yngoslavya ve Norveç heyetleri sivfl tayyarecilgin beynehni • lel^tiriimeti lehinde balanmnslardır. Komite, çarsamba sabahı mozake • relerme devam edecektir. Ankara Konya tren Ücretlerinde tenzilât Ankara 21 (A.A.) Aldiğnntz malumata gore Devlet Demiryol lan idaresi mart başlanğıcmdan i * tibaren Ankara ~ Konya ovasına münhasır olmak Szere tenzilâth tarif, tatbik edecektir. Ba tarifeye göre bâlen Ankara Konya ara ~ smda 14 lirayı geçen ücuncii mevki ncreti 8,5 liraya indirilmektedir. ti mes'elesi hakkmda Fransız ve tngiEz hükumetlerinin son verdikleri iiltima tomun Avusturya hBkumetmin hâknniyetini îhlâl etmesînden dolayı Avuslurya hükumetince kabul edümiyecek bir mahiyette olduğunu soylemiştir. gelmif karlara bata çıka Müzehher'i sd yurStSrum?... Müzehher kohnna yaslansa, ağır ağır yüriise... Hayır! Müzehher, ne kadar dişini sıksa, gayret gösterse, nafile... Buna da hâsnü niyet kâfi değil... Aylarca ya • takta yatan ve hareket kabüiyetmi kaybeden \}W vücudü gayret, hüsnü niyet yürütemez... Bu incelmiş sarsak bacaklar, ba titrek dizler, bir düziye öksürükIerle sarsılan bu harap gövdeyi tasıyamazlar... Dört adnn attıktan sonra avık karlann üstüne yığıhvermek felâketi, çok hazin olacak... Fakat Müzehher, oksuruyor... Kan ve oksürük, dinmek bilmiyor... Ne yapmalı? Alnnnı cama dayadım, yangm yerine bakıyorum... Düsünüyor muyum, düşünmüyor moyum? Bilmiyorura... Kafam işlemiyor. Müzehher'le konusmuyoruz... Za • ten öksürükten konuşacak ha^de değil ki... Hem ne konuşacağız? Bir arada yasıyan msanlarm, arbk birbfrlerine soynyecek sözleri kahnaması ne garip ve YUSUF ZIYA kelesi, tkmd Mahmud'un knparatorla" ğunu Mwr mtflâli günlerinde Çar*m elrne gecirir gfln olan muahedeye admı vermif Hünkâriskelesi goranmezdL Silâh kaçakçdığı mes'eleri Viyana 21 (A.A.) Başvekil nmavmi M. Winkmer, çiftçi fırkası kongresinde beyanatta bulnnarak, silâh tîcareArhk, hayatta dayanabfleceğîm bir tek destek kalmadı! Beni, ayakta dur • duran kuvetlerimi, bir anda kaybet • tım*.« * Kar fırtmasmm onı geçtı... Müzehher, oksarüyor, öksurayor... öksurağü ve kanı dtndirecek bir ilâç yok mu acaba? Belediye doktoruna çağırsam gelir mi? Fakat onun da binbir isi var; yözlerce hasta, muhtaç, yoIUBU kesmiş beküyorlar... Belediye dairesi, bizim semte çok uzak... Bu karda kıyamette ba azan yola yârar ma? Hayır! Bu mesekkate katlanabflmeğe, hSsna niyet te kâfi değil... Dispanser, Belediyeye nisbetle daha yakm... Fakat dispanserde bir doktor var. Odalan, sofalan, hatta kapı onunu dolduran, aç, alfl, sakat, birbirlerine sokularak titrese titreşe bekliyen hastaIarmı nasıl yBzSstü bırakır, benimle beraber gelir. Müzehher'i dispansere kadar goturebilir miyim? diye bir an düçünüyorum. Basıla, eriye cmk bh çatnor haline CUMHURlYErin tefrikan: 82 Tipi Dindi! Yazan: MAHMUT YESARİ Nr/azTyi yab mektebine verdim; Müzehher'i hastaneye yahnyorum, ba »aretle Bdsinden de kurtahnaş oluyo • rom! Arbk ben, esld serseri, sefih, drkef hayafa donebflirim!.. Ben, ev erkeği, afle babası olacak adam mıyım? Şimdiye kadar katlanı • şnna şasmalı? Nîçin, niçin, yabanalarin kayitsiz • liklerine, zulümlerine, istihfaflanna, istihzalarma kmyorsun, Madt? En ya kmin olanlar, seni anlamazlarsa; der • dini onlara da anlatmazsan, yaban alar mı acısmlar, yabanalar mı der dmle alâkadar olsunlar, yedi kat el mi halinden anlasın, îstiyorsun? Kim bilir, belki, Niyazi de boyle duf&nüyordur? Belki de onun da kalbinde boyle bir dâgum vardır ?M Biz arhk Snltanye çayîrînda bir kasra geçerdSc. Bir kasnr ki kabbe ve pen cere o»mlarnn, kapaklanm, nakısh d*mmı özdemir oğlu Osman Paşa, Gence, Şirvan, Şhnahi, Tebriz taraflam» «garet ettiği» zaman orahtfda gordüğü «ibretnuma» bir kasırdan alıp getirmis, 0ç5nc5 Murad'a hediye ehnis. Çele bi'nm deyisine gore içindeld nakıslar ve hayvan tasvirleri o kadar gâzel resmedilmis ki deniz yanmda olduğu için şiddetli ve rutubetli havadan bozulmasi gerekirken en ufak bir eksiği bfle yok « mos, o kadar ostaea yapılmıs!... Sultaniye çaymnm y^rindeki eskr Hflcyad^ bfle, hiç bir Bnans'k zengmm belki cU* böyle guzel bir sayfiyesi yokmnştur.^ Çelebi Pasabahçe'sinden değfl de, onun bir semti olan tncirK beldesinden bahseder geçerdi. PUSFIS' EZREF Cumhuriyet Abone • ^ A , ^ şGr&iti • îçin Senelik Altı avlık Cç aylık Bir ayhk Nüshası 5 Kuruştur H Ç îçm ari 1400 Kr. 750 400 150 2700 Kr. 1450 800 Yoktor