Camhariyet ÎJ Kânunusanı x*~~ t "^^^ m M « î^ Paranın yüzü sıcaktır! i i Bursa Güzelî ( Dün seçildi yk Hflmiye H. sofrayı korarken yemek odasının kapısı açılmıstı; Naki bey, yorgun adımlarla içeri girdi. Hilmiye H., kocasmın yüzilne dikkatle baktı: , Bugün de bir netice çıkmadı galiba? Naki Bey, basını iğdi, naUiz hal•n cevap verdi: Çıkacağa da benzemiyor... Halbuki kavi vait almıstım... Hilmiye H., acıyan bir güKtsle iç> ai çekti: Bn kaçmeı kavi vait?Naki Bey, pardesüsünü çıkardi, «skemlenin üzerine attı: Bu »efer çok ümitte idam. Zayıf, düsük omuzlan, vaktin • den evvel ağarmıs saçlarile yasın dan fazla îhtiyar görünüyordu. Bir koltuga, yığılır gibi oturdu: Bu son yapbgım plân, hakikaten enfesti, emsalsizdi... Bütün ilmimi, zekâmı sarfetmis.tim... Gene begendireraedim. Hümiye H., omnzlarmi kaldırdı: Zavallı Nakiciğhn... Semnle evleneli altı sene oluyor... Altı senedenberi hep aryni hikâyeyi, ayni na karati dinliyorum... Plânlarmı be gendiremiyorsun? Neden? Begen • direnler, nasıl begendâriyoTİar? Naki Bey, yumruklannı koltugun kenarlarma vuruyordu: Anlamıyorsun? Onlar arîbi, •en de anlamıyorsun... Sana da anlatamıyonun... Peki, neden? Evvelâ param yok... Param olsa, istediğim gibi bir bina çıkarır: tşto bakm! derdim... Fakat shndi derdimi kimseye anlatamıyorum ki... Ben, bfitfln plânlanmda bir hususiyet, bir karekter gözetirim... Bina larra da, tahsis edildakleri ise *ore hususiyetleri, karekterleri olmalı dır... Bir hastane binan, ozaktan bakilır bakılmaz, hastane oldugunu Co*tennelid*rr... Yani hasta, sakat, alfl bfar bi•ta nn olmalı? Anlamryorsun? Anlatamryo Hümnye H., secinde incftmiyen bir •erzinsle: ö y l e be kabahat sende! dedi. Evet, tamamile sende... Baskalan na kababat bnlma... Anlataeaktm, anlatmahsm... Senin mesiegine kansmak istemem... Talniz alleni, beni de düsibımelUra... Ben, yfiksek düsünceli bir san'atkâr degilim, aleI&de, bash bir aile kadmıyun... Ve daha da gencim... Senden, hayatı m n d t n fikâyet ediyorum lanma... Fakat benim de küçük zevklerim, heveslerim olmaz mı? Olmasm nu? Ben de fik, agır mantolar grymek, ifieeviıerat takmak Utemez miyim? Fikirlerinden, nazarU^erinden, çok demiyorum, biraz r rlık ede mez misra? Bflsen, ne güzel, ne mes'ut, ne müreff eh bir kayat süreeefiz! Naki Bey, fimHstz fimftsn balca • vmk kollannı açmıştıı Elbnde degfl... Nefsrme biç eebretmedtm mi «anıyorstm? Senin düsündOgün gibi düsünüyorum, o fîkirle, o niyetie î*e başlıyorum, fakat tonra bakiyoram ki bfisbütün aksmi yapmrsım! Ab, param olsayA... Kaç kere amcama yazdrm, projelerimden, pl&niarımdan bir kaçmı da gönderdhn; bana cevap vermedi, projelerle, plânlan iade edîverdi... Amcanra senden baska varisi yok degil mi? Hayır, yok... Günün bhmde Slecek olursa, zannediyorum ki nakit Te emiâk olarak seksen doksan bin liralık bir mirasa konacağım... Bir kere çok bunalmıştım, yazdım. tzmir'e gelin, beraber oturalım... Sen de çiftlikte çalışırsm! diye ce•abı kesti attı... Ben, çiftlik hayatına alışabilîr miyim biç? Hilmiye H., kocasma mahzun mahzun baktı: Zü^ürtlüğe alişmak daba güç Naki... Ama, gene sen bilirsin! Naki Bey, yermden kalktı, sofraya oturdu: ölüm hak, miras belâl... Mirasa kondum mu, sana yok yok, Hil miye! Kürk mantolar mı, inci ger d*anlıklar mı, artık ne istersen!.. *»* Sokak kapısının çntgirağını da yan Hilmiye H., yerinden fırlamış • tıj o, kocasinm çaltşmı biihdi; he men koçtn, karsıladı: îzTnh*den ne haber Naki? Naki Beym yüzü gülüyorda: Sorma Hilmiye... Kondugn mnz miras randuğtmrozdan çok fazla... Asağı yukan yüz eüî bin Iira tatnyor... Amcam rabmetli, naki katen is adamı imiş... Takdir ettim dograsu... Çiftlifi gordüm, pannağım ağzımda kaldi... Hilmiye H., hayret ve sevinçle kocasını dinliyord'u: Sen tzmir'de 3cen bir bizmetçi tutmuştum. Dün savmağa mecbur kaldim, pek pasakiı bir seydi... Yerine daba iyisini bularuz, olmaz mı? Oç beş Iira fazla veririz, ne çıkar? Naki Beyin, bhden suratı asılı • Termişti: Hayır... Hayır... Hremetçiye fîlân lüzum yok... Yedi senedh* na sıl başbaşa yaşadıksa, gene oyle yaşıyalrm. Mahremiyetimize yabancı ları sokmıyalım... Ba samimîyet, Hilmiye Hanran sevindirdi: Mersi Nakiciğhn... Naki Bey, agır, vakur bir tavrrla devam etti: Beni iyi dinle, Hilmiye... Zengfn olduğumuztı berkese soylemeğe lüzmn yok... Bizi, gene eskisi gibi bnsmler! Benim kürkTü manfoiartmd'an, inci gerdanlıklarondan süpbelen mezler mi? Tabiî sOpüeTenirTer... Omm içdn kürklü manto, inci gerdanlık filân almayız... Hayatımızm haricî sekimi hiç defiştirmiyelim. Artık hiç akılda olnrryan akrabaiar, ab baplar, türedi dostlar kapımrzm esjfini eskitirler... Para istiyenden baş alamayız... Amcamm, tzmir'de güzel bir koşkü var, gider orada yer lesiriz... Gorsen oyle begeneceknn ki... Hilmiye H., tutnk tatnk sordn: Peki, senin projelerin, plânlarm? Naki B., kaslarmı çatarak Honmrdandı t Rica ederfm, fauan parasmı, vabi tecrübelerle ziyan eder mi? Ne dîyorsun, Naki? Ne dedigimi pek âlâ bffiyo ram... Param oTsaycfı, param olsaydı! diye sayddadıgın zamanlan unuttun nra? O zaraan parayı, para kazan mak açin istiyordum... Kazanılnus parayı sarfetmek için değil... Peki, Izmir'de ne yapacaksm? Seninkisi de sval mi ya? Çiftlikle raesgul olacağım... «Toprak tnt, alttnolsun!» denıisler... Hilmiye H., bir koltuğa yığılmıs b: " Senı anlamtyonnn... Anuyamı• yorum. Naki Bey, sessiz sessiz güldü: Eskiden de beni anlıyamaz dm... Fakat sbndl, eskisi kadar zararlı degil!. Buna emin olabîlirsm... MAHMUT YESARl Babçede. Hangi bahçede?. Haa'nın bançesinde. tntihar veya cinayet anında da orada mıydımz? Evet. O halde Hacı'yı gördunüz. İntihar mı ettiğini, yoksa öldürül müş mü olduğunu bilmeniz lâzım gelir. Orada idim, fakat Hacı'yı iyice gSremedim. Çünkü ben oraya Hacı'yı gönneğe gelmedim. Mes'eleyi esasmdan bürnediğiniz için bu s ö y lediklerimi belki de iyice anlamazsmız. Müsaade ediniz de mes'eleyi bastan anlatayım. • • Hayır, siz müsaade ediniz de ben sormaya devam edeyim. Bahçenin hangi noktasında bulunuyordunuz? Arka taraftaki duvann dibinde yabani otlar vardır. Onlarm içine boylu boyuna uzanmıshm. Güzel. Oadaki dikenleden bi • rinin üstünde ben, ertesi gün bir elbise parçası buldum. Ya sizin, yahut baska birinin caketinin dış cebi dikenlere takılmiş, yırtılmış ve bir parçası orada kalmıstı. Kraliçe ile mülâkat iBirtnct tahifeden ma'bait's açmayınca ! İki ortak, Eleni'nin camlarını kırmıslaı Kahved Nuri ve seriki Tevfik dün gece fazla sarhoş olduklan halde yanlanna Marika isminde bir de kadın alarak Kalyoncu'da Kilit sokağında randevucu ElenPnin evine gitmişler, Eleni bunlara kapıyı açmaymca îki şerik evin camlarmı indirmişler. Gürültüye yetişen nokta memura bunlan yakalamak istemis, sarhosiar ba sefer de zabtta menıuruna hücom ederek yere düsürmüşler, yaralamıslar ve hakaret etmisIerdir. Nuri ve Tevfik yakalanrms ve haklannda tahkikata girişümistir. Mançuri'de üç Milyon müslüman Yeni hükumetten çok memnun görünüyorlar Tokyo'da münteşir Mainiçi gazetesi yazıyor: Mançuri'deki müslümanlar narmna gelen altı mümessil, geçenlerde Mancuri hükumett ne^î'înde Japon sefaretinde sefir Jeneral Moto'yu ziyaret ederek, Japon hükumet ve himavpsîle Mancuri devletinin tesis edflmesinden ve bunun Japonya tarafmdan tasdik edilmesinden dolayı duvduklan sükran ve minnetdarlığı beyan etmişler ve ba yeni devletin inki«afına bütün kuvvet ve azimlerile çausacaklannı da üâve et • mişlerdir. MançurTde takrfben üç miiyona balig olan müslümanlar bugüne kadar MançurTnin sabık askerî hükumetinîn siyaseti altında çok feci ve sefil hayat sürüyorlardi. Yeni vaziyet onlara yeni bir devir açmıstrr. Çünkü Mancuri bükumetmin ük defa olarak üân ettiği kanun, din serbestliği ve rrk müsavab idi. Mancuri müslümanlarmm eemaat reisi (ibaresi), müslümanlarm faaliyete geçtneleri için her tarafta hararetli hitabeler irat ederek büyük mesai sarfetmektedirler. Bu^ün orada müslümanlann elile Asya'nm inkisafına çalısmak fikir ve azmi kendisini gostermeğe baslamıştır. Bu hususta bir muharririmiz, eemaat reisi sanisi M. Liu ve Genç müslümanlar cemiyeti reisi M. Yan ile gorüsmüstür. Mülâkatın hulâsasi sudur: « Şimdi en mühim vazîfemiz Asya'nm inkisafına çalısmakbr.> Müesnf bir ölüm Alâiye ağırceza müddeiumumilişnn den mütekait Uzunkoprü karar hâkimi Halit Atalay Beyin pederi Ibrahim Fev: Bey ttalyan hastanesinde tedavi edilirken irtihal eylemiştir. Merhum, adliyemizin bir çok hiz * metlerinde bulunmuş, kendisini sev ı dirmişti. Allah rahmet eylesin. tiği hakem heyeti 14 zattan murekkep bulunuyordu. Güzeller projektor ziyaian altmda hakem heyetinin onunde geçtiler Ha • kem heyeti ozun tetkiklerden sonra karannı verdi. Heyet reisi Belediye Reisi Muhittin Bey güzeüere bu memleket işi için gosterdikleri alâkaya tesekkür et H ve müsebakayı orta melrtep mnal Iimierinden merhum Sadvrilah Beyin kıa Leıpan Sadollah Hanunm kazandığım bîldirdi. GSzeller, jüri heyeti azalari pastalar, Cmonatalariar izaz olundolar. Resimler çekfldi. Müsabaka neticesi teiefonla sinemalara bildirildi. Halk neticeyi aDnşlarla karsıladı. DOKTOR Osman Şerafettin Cağaloğlu Nurosmaniye caddesi No. 19 Telefon: 893 Muayene zamanı cumadan maada öğleden sonra (Yenibahçe hastanesi) dahilî, sari hastahklar mütelıasstsi Bursagözelile mOlâkat ...Musabakadan sonra Leman Sa dullah Hanmn <Cumhuriyet> namına tebrik ve bir mülâkat rica ettim. Kraliçenin üzerinde Ipekis'in ka narya sansı Krep Jorjetinden zarif bh tuvalet vardı. Ricanu nezaketle fakat hevecan içinde kabul etti. tlk sualim musabakaya girerken beyecan duyup duymadığım sormak oldu. Tabiî, çok, dedt Kazanacağınızı umît edlyor mıydımz? Rakiplerimi gormedigim içm kat'i bir tahminde bulunamıyor dtnn. Salona da birer birer cıkarıldıgnmzdan o anda bOe hiç bir tah • minde bulunmağa imkân yoktu. Muvaffakiyetinizden evvel her bangi bh* hissi kablelvukua sahip degil miydiniz? Tuhaf bh tesadüf. Bize na mara verildiği zaman, gayriihtiyar! anneme cA, ilk mektepteki numa • ramı verdîler» dedim. Annem: Bu bir f ali hayırdır kızım, diye güldü. tste o dakikada içime garip bir his dogmadı degil. tstanbul'a ne zaman gideceksmiz? Dunm bakalım, bn kadar acele mi? Yol haztrlıgını ikmal ede • yim. tstanbuTa kiminle gideeek siniz? Annem ve «mcam avukat Asal Beyle... Mülâkatnnızın burasmda yam • mızdaki odada Belediye Reisi Muhittin Bey den telefonla müsabakanrn neticesini, hatta Istanbul'dan bile soranlar pek çoktu. Bu meyanda Vali Fatin Bey de bulunuyordu. Kraliçeye gene sordumt Bu neticedea aevinç duyuyor musunuz? Kendi hesabıma degil, Bursa besabına. Çünku burada ilk defa bir müsabaka yapılmıstır. Bunun birincisi olmak benim için ayn bir şereftir. •• •$*.$ Kadeh Vıran Madamın bileji kesildi DSn gece saat 24 te Galata'da Yük sekkaldınm'da Zürefa sokağında 17 numaralı hanede oturan Aranik isminde bir kadın, odasmda ahbaplarile içki içmiş, fazla sarhos olmoş. Keyif içinde iken elindeki bardagı sıkıp kırmif, bu kınklar madamm elmi ve bileğini kesmış, fazla kan zayi ettiğinden baygm bir halde hartaneye kaldınlmısur. Ankara'nm en büyük Kitap, gazete ve Kırtasiye mağazası AKBA AnafarUlar caddeti Teleton: 3377 Kıtap evi vt kırtasiyecilik Her lisanda gazete mecmua ve kitap Her nevi kırtasiye eşyası ve mektep levazımı Her türlü Fotoğraf levazımı • makinefer ve amatör işleri Etem Pertev ıtriyatı KiTtahya ç inileri Çakmak taşı satarken yakalananlar Dün zabıtaca yapılan tahkikat ve araştırma neticesinde Yeni Postane karştsmda berber RemzTnm dükkânmda 124 pakette iki baçuk kıio kaçak çsk • maktaşı bulanmuştor. Taşlarm bir kısmı da Lâz tsmail ve Fikri isminde iki kaçakçı tarafmdan Eminönu'nde yapılnns sahte inhisar paketleri içinde sah • hrken cürmü meşhut halinde yakalan • mtstır. Şebekeden oldugu anlasılan TopanrTi Lutfi isminde biri de yakalanarak haklarmda tahkikata baslanmışhr. nağını bir yerden alnns... Fakat etrafın» istediği gibi ruhtmnn, nes'e kabiliyetinin tezahurundeki hosusiyetlerle setaretler saçıyorda. tzmiriîler, tzmir nâmina yapıîan Ker Ankara'ya su isalesi ve çehir dalnlindeld çebekenin fevsîî içîn font seyde olduga gîbi bunda da mıntaka • larnun kıymetile mutenasip bir sekilde boru ve aksamı hususiyesile vana yangın musluğu, font çeşmeler ve sairî kıvmetli istiraklerini esirgememişlef. 1 kânunusanl 933 tarihinden itibaren iki ay müddetle kapalı zarf usu(Ege Güzeli) namına veriien balontn lile ve takas kaydile münakasaya konulmuştur. Münakasa 1/3/933 esas mahiyetmi takdir ehnişierdir. Buntarihinde saat 15 te komisyonun lş hanında dördüncü katındaki daire da hassasiyet, hiç süphe yok, sehrkı, mahsusasında icra kılmacaktır. Taliplerin istenilen vesaik ve teminasehirlilerin şerefine hürıuetür. Ba hirtı muvakkate bu husustaki çartnamede bildirildiği veçhile olacaktır. meti şahsen çok tebcu ettim. Çünkü, '.eTalipler işbu sartnameleri 2 Iira bedel mukabilinde komisyondan şebbusün ve tesebbüsteki muvaffakıje • alabilirer. trâ mahiyeti yuksektir. Mes'eleyi ba noktadan mütalea elersek bir çok şeyler hoş görülebilir. tll senesinde bu kadar büyük bir alâkaya mazhar olan ba teşebbüsün istikbali her halde çok daha büyük muvaffakiyctlere Kırtasiye depolari için mevcut sârfriamesîne gore aîmacak yafigTü mazhar olacak ve 1934 güzeli tabi olasondürme makinelerinden ilk tecrübe siparişi olarak 20 ilâ 50 adedi rak gittikçe artan kıymetlerle dahı m&< yinni gün müddetle alenî münakasaya konulmuş ve 23 ikincîkânun sait mnvaffakiyetler kazanacaknr» Nafıa Vekâleti Ankara Şehri İçme Suyu Komîsyonundan: Maliye Vekâletinden: Bursa güzeli orta tabsii gormüş tür. Uzunca boyludur, gözleri elâ ile tîrse arasmdadır. Bursa'daki müesseselerden bir çogu güzelimize hediyeler verecekleruıi bfldirmişierdir. MUSA Haydar Rifat Beyin Kumsa 200 Bolsevîklfk Yeni Rusya hakkında en mikemmel eserdlr, 150 tklimler 100 tlk afk 75 Duman Senenln en mtnraffak olmtç ro manlandır. Lenlnln Hayata 100 Miras mes'eleler' 100 Ayni haklar 200 Kanunu medenlnin gerhleidlr. Temmuz 1914 Büyütc müverrih Emfl Tarib Felsefesi KustaT Löbon'un 150 nn 125 Ege gOzeli şerefine veriien balo îzmir güzeli Neriman Hanîmm şe refme Anadola refikimiz tarafmdan tzmir'de tertip edilen balo hakkmda refikimmn muharrirlerinden Hasene Nalân Hanım şu fıkrayı yazmışbr: «Geçen aksam tzmirpalas'ta Ege Güzeli şerefine veriien balo, cidden çok par' lak, çok muvaffakiyetli ve çok canlı idi. Herkes, içten gelen coşsrun bir şetaretin taşkın nesesile «vıl avıl kaynaşıyor, durmadan dansediyor, gülüyor, soylüyor, dolasıyordu. Uyusuk bir haleti ruhiye mevcut değildi. Balontm tezahüratı, insana bîrden muhakkak su inübaı verebilîrdir Bir çaglıyan gibi, omumî nes'e, kay Baska biri değil, benim caketim! Umit ederîm ki bu yırtık caketi henüz bir fakire hediye etmemissinizdj.r! Hayır, burada dolapta. Süleyman Tahir aynalı dolaptan bir caket çıkardi ve Cingoz'e verdi. Cingoz de yeleğinin cebinden bir kumas parçası çıkardi ve caketteki yırtığa tatbik etti: Tamam. Yalnız bu da çok bir şey isbat etmez. Bahçeye ne vakit ve nasıl girdiniz? Süleyman Tahir'in karanlık yüzünde garip bir gülümseyişin aydrnhğı belirdi: Bütün sirlarnnızı oçrenmek mi istiyorsunuz? Peki. Arka duvann büyük bir kısmı arka sokagın üstündedir. Fakat, nihayette, yanm metre kadar bir kisım vardır ki yıkık ve boş bir kulübenin mutfagı üstündedir. Bu kulübde eskiden bekçi otururmuş. Sonra pek harap olduğu için bekçi oradan çıkmış ve Iruiübe boş kalmıs. Ben onun kapısma bir anahtar uydurur, içeri girerdim. MutfakIa J"=»r arasmdaki tahta V»rk'»T"nyı yıkhrdım. Duvardan bahçeye bir de pazartesi günü saat on beste ihalesi mukarrer bulunmuş olmakla talip olanlann teminatı muvakkate ve nSmunelerile birlikte Vekâlet Levazım Müdürluğfine muracaatleri. ,Kendilerine ihale icra edilrniyen taliplerden humunelerî matTuHa muvafık olanlarının nümunelerinin pazarlıkla mubayaası da mum kundur. Kariyesi Pendik Maltepe Galata Türkiye Ziraat Bankasından: Mevkii Cinsİ Numarasî Kıymd muhammen 300 2OÖ 3/5/7/9 28152 Tahviller, kuponlar 25 Şerhli Borçlar Kanunu 100 Safak kîtaohanesinte. lik açtırdım. Oradan benin gibi zayıf bir insan kolayca bahçîye geçer. Eğer taslar da delîğe ımntazaman konulursa duvann o nokasında bir geçit oldufunu kimse faJcetmez. Ben o kulübeyi gezam, bilirim, fakat bu geçide hiç diklat etmediğimi itiraf ederim. Peki. Otlar arasmda yatıyordunuz. Hac'nm bahçeye geldiğini gördunüz nu? Gördüm. Her zamınki gibi eIinde bir fenerle ve bir iıçakla geldi. Fakat gene her zamanki gibi bahçeyi teftişe başladı. Benîgörmesinden korkarak otlarm içine yüzükuyun büzülerek yattım. On dkkika kadar hiç kımıldamadım. Bilyorsunuz ki boyle vaziyetlerde en kicük bir hareket tehlikelidir. On «akika sonra biraz kıpırdadım. Haciortada yoktu. Başımı biraz daha kaBırdım, onu göremedim. Fırsattan istifade ederek kaçmıya karar vedim, duvann üstünden atladım ve s<kağa çıktım. Demek o delikteıkaçmadınız? Hayır! Oradan dosroğiı nereye gittmiz? Buraya, evime gMîm! Tamam. Doğru. Cingöz'un a Kilise arkatı Arsa Koy civan » Bereket Z. Yük«ek Apartıman kaldınm mağazalar ^ Pey. akçe ve bedelİ flıaleleri nakten veya gayrimubadil Honosîle odenmek üzere yukanda evsafı yazılı gayrimenkullerin 19/1/933 peıt sembe gunu saat 15 te sartnamesine tevfikan pazarlıkla «atısları intaç olunacaktır. Taliplerin yüzde yedi b'uçulc pey akçelerile bankamîza murâcaat leri. Şartname bankamız kapısma asılmıştır. datnlan cinayet gecesi katil sanarak yanltshkla Süleyman Tahir'i takip etmiş olahiîirler. O halde katil kim? Nerede? Nasıl kaçtı? Fakat bu mel'unun sozlerine de inanm&k caiz mi? Cingöz'un merakı artıyordu: Peti, dedi, sizin bahçede ne # isiniz var? Işte bu sualinize cevap vermek, size her şeyi anlatmak demektir. Hayır, uzun cevap verme menizi rica ederim» Süleyman Tahir, nezleli ve kapalı sesile, tereddütsüz şu cevabı verdi: Biz, arkadaslarla beraber, üç aydanberi Hacı'nın serveti pesindeyir. Hacı'nın gizli bir serveti oldugunu kimden öğrendiniz? Nezahet'in kardeşinden. Nezahet Hanınun kardesini nereden tanıdınız? Süleyman Tahir, sandığın üstünde oturan arkadaşını gostererek dedi ki S « e takdim edeyim. Kanmm buader, Al, Refik Bey, Mekteptenberı arkadaşımdır. Kendîsİ kumusyoncudur. Galata'da yazıhanesî Teşerrüf etth» Cingöz Recai, Ali Refiğ'e dikkatle baktı: Bu, kısa boylu, tıknazca, omuzları kalkık, yüzünde hem safhk, hem de hilekârlık alâmetleri birbirlerile yanş eden, karışık ruhlu bir adamdı. Kırk yaşmda vardı. Demindenberi hep soluvarak nefes alıyor ve daîma gülümsemeğe Çalıshğı halde büyük bir endişesinİ gızlemeğe çalıştığ, gözlerinderi bell oluyordu. Hemen ayağa kalktı, Cingoz'ün önünde iğildi ve onun uzaHıi eli sıktı: Şeref bendenize aît, dedL Cingöz, bu sefer de ona dönerek sordu: Siz Hacı'nın gizli bir serveti oldugunu hemşirenizden mi öğren dınız? Ali Refîk hep kefceiîyerefc cevap verıyordu. Onun bir kekeme olduğu anlaşıldıt ^ E... e... evet. Hem... »!.., »1... rem, bir gü... gün... Hacı hattalanmış. Cingoz gene Süleyman Tahir'e döndü: Bey laTımel etmesînîer, Cingöz Recai'nin harikulâde maceraları Ytuan: SERVER BEDİ Cingoz bu cevabı alrr abnaz düsfindü, kendi kendine: «Hayır, dedi, dogru soylemiyor!» Çünkü, cinayet gecesi, Cingoz'ün adamları Süleyman Tahh'i evine kadar takip etmemisler midi? Muanuna düğümlermden biri de burada. Cinayeti Süleyman Tahir'm yaptıgına hükmetmek l&zun. Fakat parmak izlerî uymuyor. Hem otekiler de parmak izlermi vermeğe hazır bulunuyorlar. Ctngoz, karşısmdakinin gozlerini nâkim bakislarile bapsederek sordu: ^ Hacı'nm intihar ettiği veya otdurüld'ügü gece «iz nerede idmis? b l l