j Kanunusaıu Yeni sene ve Başvekiller tngiliz ve Alnıan Başvekilleri ile Leh Londra 2 (A.A.) Gazeteler, M. M?c Donald'ın yeni sene münasebetile millete hitap eden bir beyannamesini neşretmektedirler. Mumaileyh, geçen senenm herkes içîn çetin bir sây ve müşkül ve hatta bir çoklan için elim bir mücadele senesi olmuş olduğunu beyan etmekte ve fakat tngnizierin terakki yolunda ileri gitmek fikrile hareket ebniş olduklan müta leasında bulunmaktadır. Beyanname şu »uretle devam edi • yor: «Daha îyi bir vaziyete rSca edîleceğinin emareleri daha fimdiden gorun • meğe başlanmıştar.» Başvekü ba tahrlari okayanlardan, başlanılan işlerde bunlan ikmal etmek azmile ySrümelerini istemektedir. SON TELGRAFLAR ReTürk Yunan Dostluğu "Camhariyet' KADRO MÜNAKAŞAS1: Cevaba cevap! 2 I Bcrnn kahrsa Muski anketimiz Musiki anketimiz bitti. Fakat bu ankete de, bu davaya da bitmiş gözile bakılamaz. flk önce, bu işte, bir anket muharririnin uğradığı güçlükleri kısaca anlatmak isterim: Musiki mütehassısIarımızın çogu, şark melodilerî gibi kıvrak, nazik ve armonize edilmeleri guç inşanlar! Boyle bir anketin orkestrasyonuna girmelc istemiyorlar. lçlerinde AIi Rifat ve Hüseyin Sadettin gibi çekingenleri, müteredditleri var; Mub* lis Sabahattin ve Necmettin Sadık gibi vaitlerini lutmıyanlan, verdikleri sozden kaçanlan var; Cemal Reşit gibi her hangi bir anketin «orgusuna çekilmeği is temiyenleri var. Kiminin yazıba* nesini, kiminin apartimanını bulmak için de, Galata'nm ve Be yoglu'nun çamurlu sokaklarında Nat Pinkerton gibi dolaşıp durmak, tahkikat yapmak ve kapıçılann ağızlannı aramak lâzım geldi. Anketimîzde bazı deeerli cevaplann eksik olması bundandır. Fakat reylerini topladıgimiz ve neşrettiğimiz on sekiz kişi, musikimizin bütün fikir cereyanlannı temsil eden, ayrı ayrı zümrelere mensup kimselerdir ve onlann dilile, Türk musikisi, hemen bütün fsteklerini ve diieklerini soylemis bulunuyor. Ben b« kadannı kâfi gordüm. Bundan başka, anket umdu • gumdan fazla bir alâka uyandırdığı için hâlâ okuyuculanmizdan mektuplar ahyorum. Bir iki güne kadar «San'at ve Edebiyat» sütunumuzda bir makale yazaca • gım, ankete verilen cevapları bir kaç bolüge ayırarak her zümre nin fikrini birer düstur halîndo kısaltacağım, bu makaleye oku yucularımızm düşüncelerile kendiminkîni de ilâve edecegim. Boy lece, Türk musikisi etrafında, nc" kadar şahsî veya zümrevî kanaat varsa hepsinin umumî bir tablosu meydana gelecek. PEYAM1 SAFA Hem korkak, hem kahraman çıktan soylemeklîğimi talep edîyor. Evvelâ verdiği cesaret dersinden d'olayi kendisine minnet ve şükra nımı arzedertm. Sonra genç birisinin îhtiyar bî risine cesaret dersi ve nümunesi vermesi pek tabiî değil mi? Zaten gençlerimizden de beklenilen bu 4«ğil mi?. Fakat müsaadelerile ba cesaret hakkmda biraz anlaşalım. Ben hiirriyet taraftan olduğamu yazılarımın başından aşağısına ka dar söylemiştim ve bu hürriyetin neden ibaret oldugunu da izah eder • ken de teşkilâtı esasiye kanunumuzda tasrîh olunan kalem, kelâm ve fikir serbestilerini de sarahaten kaydetmişttm. Bu ciheti muhterem ya zıcı inkâr etmez zannediyorum». O genç ise hürriyet aleyhtarıdrr. Kitabınm bir yerinde aynen şöyle yazıyor. «tdeal fertlere hürriyet vermek değil is bulmaktır.> Demek ki o genç vatandaşlarm sahsiyetlerinden, şeref ve haysiyet • lerinden ziyade midelerîni diişünü yor. Ona göre insanın karnı doysun da isterse köle olsun. Ben isem tamamen aksinî düşünüyorum. Bana göre insan aç olsun da hür ve serefli olsun. Fakat bu hususta fazla yorulım yacağım. Çünkü biliyorum ki her yiğitin bir yoğurt yiyisi, her tabiatin bir zevki ve her mesleğin de bir i cabı vardır. Lâkin ben hür olmıyan msanlarm is sahibi olacaklarına dahi kani değilim. Bu fikrimi de yazı lanrada sar&haten beyan ve isbat ettim. Fakat ne ba fikirleri beyan ederken kendimde bir korku endisesi duydum ve ne de kadro aahibinin hürriyet i inkâr etmesini bir kahra * manlık telâkki ederim. Çünkü: Türk Cumhuriyetintn esasî kanunu her i kimize de serbest düşünmek ve serbest yazmak hakkını vermiştir. Bi naenaleyh bence bu hakkı istimal etmek için ne korkak ve ne de kahraman olmak lâzundır. Lâkin ben hürriyeti iltizam ettiğim için onun nazarında korka " ğun. Acaba yazıcı hürriyeti inkâr ettiği için kendini nasıl telâkki e diyor ? Vakıa Şevket Süreyya Bey hürriyeti cemiyet namma inkâr ediyor. Ona göre hürriyet mutlâk ananşiye varır ve binaenaleyh inkılâbı ve cemiyeti korumak için hürriyeti feda etmelidir. Genç yazıcı ba&ka yerlerden al dığı bu nazariyenin dahi yeni ve Peygamberane bir icat oldugunu zannediyorsa ald'amyor. Çünkü naza riye dünya kadar kadim ve köhnedir. Ta Pzutirat'tan KalLkula'ya 14 üncü Lui'den Çar üçüncü Aleksandr'a, Meterlink'ten üçüncü Napolyon'a, ELhkalmibi Emrullah'tan Abdülhamit'e kadar bütün müste ~ bitler ve istibdat taraftarlan hep ayni teraniyi, ayni nağmeyi, ayni tarzda terennüm etmişlerdir. Hep hür riyet anarşi doğurur, anarsiden cemiyeti koruyalım rfemişlerdir. Halbuki hürriyetten anarşi değil nizam ve intizam doğar. Anarsiden kaçınmak bahanesile hürriyeti inkâr eden istibdattır ki anarşi için daima zemin, imkân ve ihtimal hazırlar. Kendi kendini idare etmeğe a lıstırılmış olan ve alısmış bulunan muhitlerdir ki anarşiye meydan vermezler. Hürriyetlerden mahrum ce maatlerdedir ki anarçi daima kül alc tmd'a saklanan ateş gibi parlamağa müheyyadır. Bu sahada dahi genç yazıcı ilhamını başka ve yabancı inkılâplardan almıştır. Bakmız Türk inkılâbının en yüksek ve en salâhiyettar sahsiyeti bu mes'ele hakkmda ne diyor. «Hürriyete karsı konulabüecek lan, kim itham edebilecek?... Eve, o kadar yabancılar girdi, çıkb. Göç arasmda kayboknuştur! denecek... Hiç bir şüphe alhnda kalmıyacaklar... Şüphe albnda bulunmıyan insanlarm vic • danlan rahat mı oluyor acaba ? Maddî ve manevî o kadar çalışhiar, yoruldular ve hepsi de haklanm aldılar. Neye günlerce ohırdular, günlerce bekledüer öyle ise!?. Evin kapısmı kilitleyip çıkarken, o • raya, hayabmm bir kısmını sakladım, kaoadım, kilitledim sanıyornm! Zannediyorum ki taş, toorak inlerde, ağaç kovuklannda yasarlarken bile, insanlann bu hissi vardı... Bu eve, başka kiracdar gelecek... Mes'ut veya bedbaht olacak'ar! Az veyahut çok yaşıvacaklar... Bir gün, orayı terkederlerken, onlar da ayni mahrem sızıvı duyacaklar! Ve onlar da, günün birinde, hpkı benim, gibi omürlerînrn bir kismmı oraya kapayıp, kilitleyip çıkacaklar! isicumhurunun tahminleri, temennileri temayülâtînî arzeden Başvekfl M. Fon Şliyher, ezcümle şunlan soylemiştir: «Tahdidi teslihat mes'elesinde dev letler hukuk müsavab prensipini kabal ve tahdidi teslihat konferansmı ba pren«jpi tatbike memur etmiş idL Biz, amumî ve hakikî surette teslihab tahdit ettirmek ve diger mflletlerm is tifade etmekte oîdukîan emn3 selâmetten müstefit olmamızı temin eylemek üzere konferansa gideceğiz.» Varsova 2 (A.A.) Yeni sene m9nasebetiie, Reisicomhar ecnebî sefirlerini kabul etmistir. Sefirler namma, en kıdemlileri olan Papa'mn veküi tebrikât ve temenniyatta bulannrastur. Papa'nm vekilinin hilabesine eevap veren Reisicomhnr, milletlerin dar, hodbinane dusSnceleri bırakarak tesriki mesaide bulunmalan zaruretmden bahseylemif, gerek maddî ve gerek manevî tahdidi teslihat sahasmdaki mesai, emn& selâmeti temin ve »ulhü takviye Hmelidir, demiştir. Yunan gazetelerinin hararetli neşriyatı Atma 2 (Hususî) Butün Yunan matbuatı dünkü nushaiarında Türkiye ricalinîn yeni sene vesîlesile vaki olan beyanatlan hakkind'a pek hararetli ve samimî makaleler neşretmişlerdir. Efkân amumiye ba yeni dostluk tezuahüratını büyuk memnuniyetle karşılamıştrr. Bu beyanat îki komşu miiletm derin ve samimî münasebatınm koklesmiş olduğuna yeni bir vesika olarak telâkki olanmaktadır. CUMHURtYET Yeni sene vetileıile Yunan ricaUmn Türk . Ytr nan dostlnğu hakkmda toyledîkleri MÖzlerin de Türk efkân amamiye~ n taraftndan ayni alâka ve ayni memnunîyetle karştlanmış olduğtm da süphe edilemez. Türk efkân mnvmlyeti Türk . Yunan dostluğtmun kokleşmiş olduğana çok zaman evvel kanaat getir mı» balanmaktadtr. Bu beyanat o kökleşmiş dottluğun beklenen bir tezahürü olarak aevinç uyandtrmtşttr. DordSnctî makalesinin sonTarma doğru «Kadro Sahibi» avnen şöyle yazıyor: eKendi millî inkılâbı butün inkılâplar tarihînde mustakil ve tanhin seyri içinde bir takım mustakil prensipler ve istikametler seçmeğe çaluan ve bımu kendine ahlâk ve kendi nesline teiâkki sistcmi kılmak istiyen bh" endişede taklit semmesi aramak asla kabil değildir.» Işte peygamberane tarz buna dsrîer. Fakat arada bir sui tefehhüm farkı vardırt Yenî bir sistem korarak tan> bir nesli kendi arkasmdan yüriitmek iddiasında bulunan zat bir dakîka evvel muayyen fikirleri ve takarrür etmîş kıymet olçüleri olmadığını ıtiraf ediyor. Ba nasıl sey? Muayyen ve mukarrer fikîrleri olmıyan bir zat, yeni bir fikir sistemi kurmak iddiasında nasıl bulunab.Tir ?. Hahnma Sadi'om guzel bir hikâyes! geldL Yakup Peygamberden sornwrlar. YusuTun gomleginin kokusunu ta Mıstr'dan duydnn, kendisinm Kenar g.bi yaktn bir yerde koyu içinde oldngunu neden sezmedm ?. Yakup cevap verivor. Biz peygamberlerin hali böyledir Bazan göklerde gezeriz ve b?zan da kendi topuklaranızı goremeyu. Şimdi bizim peygambenn sntem <!ediği şey neden ibarettir? Bu sistem üç kelime ile ifade edılebüir: Pl?n1, dn!«t, ba devlethı yüksek teknigi yani 'Stih'al vasıtalanm ve îktisat teraküm'crni, yani servetleri yaratmak ve benimsemek! tşte bu sistemtn halâsasi ı Ben geçen yazı'anmda b"u nsremm Marksizm'e ve tarihî maddiverilik meslegine has oldufona ve KaJrocutarm ba kadar begenmedikleri 19 oncu asnn ta ortalarrada koralarak bizde mevcut obnıyan smıf mücadeiesile, tmıf tezı tlannm mahsuiü bulunduRunu ozun de* Iülerle isbat etmiştim. Ayni zamanda bu sistemîn bizim inkilâbımızla da hiç bir alâka ve münasebeb* olmadığmı, Türk mkılâbmı yapanlann, mkillbı tek bir iktisat cephesinden yurutmeyt »sla düşünmediklerini soylemis ve Kadro kitabtnda mkdâbumzm siyasî ve içtîmai eephelerine, meselâ saltanatn isVatma, hilâfetin Hgasma, Lozan solhnamssine, hukuk, din, afle, harf, devlet sekli ve saire gibi sahalardaki inkilâplara bir tek kelime ile bîle temas edilmemiş olduğuna ve binaenaleyh serdolunan inkılâp ideolojismin îjydurma, ba^ka yerierden gelme ve bizim içtimaî bcnyemize aytruyan eereyanlann bir taklitcil>*k eseri bolunduğunu izah ebniştim. Bu tenkit karfismda peygamberane sistem, kar • mak iddiasmda bulunan zata düsen vazife, evvelâ sistemin Marksîrmie elâkası olmadığuu ve saniyen ideolcp* nin Türk inkuabmm siyasî, içtimaî, halnıkî saha'ardaki müsbet terahfi''B'în^pn alınmış oldugunu bbat etmekti!. Ftkat mohterem yazıcı ba cihetlers temas büe etnuyor, o yahuz naslar yagdiyor ve sîstemler kuruyor! Ne yapsın ? Kimse basmdan yüksek sıçnyamaz ki! Kadro kitabuım fislubunu tenkit ederken nümune olmak üzere ba kitaptan aldığım su cümleyi gos • termlştirrL «Şuurlu fakat milsamabasız bir disiplin demek olan inkılâp nizamı içinde anarşik bir mafcbuat •istemi inkılâbm mana ve mahiye tile tam bir tezat teşkil eder.> Ben ba cümleyi manasız bir nas diye telâkki etmiştim. Şimdi tnkılâp ve Kadro sahibi bana verdiği cevapta beni eesaretsizlikle itham ediyor. tkinci makalesinde aynen diyor ki: <Fakat aşikârdır ki buradaki hücum usluba değildir. Fikre tevcih edilen bücum cesaretsizlik derecesine varan btr ihtiyatm perdesi ar kasimfa bir üslup şekline girmis ve guya maskelenmistir.» Bunu yazdıktan sonra genç Şev ket Süreyya Bey bana bir de cesa • ret dersi vermek uzere nasıl yaz maklığım lâznn geldiğini oğreti yor ve benden kalem ve kelâm serbestilerinin taraftarı olduğuma a Sultanselim'li Kerim Efendi, süthala Ayse Hanım vasıtasOe rica ebniş: Velmimetzadem, eski bir bat • taniye inayet bayorurlar mı? Nurinigâr kalfanm sesini de, bir kapı arkasmdan, ilk defa, o gün duydum: Efendim beyim, namaz seccadem kalmadı... Yüzümü kıbleye döndükçe,' merhumlan rahmetle ananm... Süthala Ayşe Hanım, ellerini gobeğinin üstünde kavustormuş, yan utanır, yan acır gibi gülümsüyor: Beyefendi evlâdım, gelininin loğusa yataşp yok... O da, sizin bir hemşireniz sayılır! Sultanselim'li Kerim Efendiye, eski boy hırkalan, bir de battaniye verdim. Nurinigâr kalfa, işlemeli iki arakîye seccade aldı. Süthala Ayşe Hanımm hissesine de, iki şilte ve iki yorgan düştü. Niyazi üe aynca, Kerim Efendiye. iki Iira da göndermUtim. Nurinigâr kalfa da bahsişsiz bırakılmadı. Taşmmadan evvel, evtn bir çopüne dokunmadılar... Fakat şimdi, kim farkma varacak? Farkma vanlsa da, on Alman Basvekilinin beyanaü Berlin 2 (A.A.) Havas Ajansm dan: Riyaseticumhar dairesinde yeni sene münasebetfle yapılan kabul merasimi esnasmda Reisicumhura hükumetin wııaww " Avusturya'da İsyan çıktı Bînlerce köylü Vorau şehri üzerîne yürüyor Viyana 2 (A.A.) Sabah gazete lerîne gore Strie'nin Vonm havalisi koylülerinden bir kae kîşi Vorao çehri uzerine yürümektedir. Ba kasaba bir faaftadanberi adliye meırrarlarma karşı yapılan bir takım nümayişlere sahne olmaktadır. Köylüler «Hastalık sandıgr» na son taksiti vermiyen ve bandan dolayı ta • kibata maraz kalan hemşerilerinden baolan hakkmda reva gorülen haksızlıgı protesto içm harekete gelmislerdir. Köylüler, mevkuflarm hemen tahliyesini talep etmektedir. tlc! tnraf «munda musademeler vuleh'nin mühhn bir kısmı şhndi kansık • hklar içinde kıvranmaktadır. Ydbaşi gecesinde Drafaiash ahalisi 5 bombanm patiaması yözünden büvük bİT korktı içmde kalmışlardır. Bu bombalardan biri, jandarma dairesi ve dîğeri de belediye dairesi onunde patlannştır. Cîddî bir suikast mi voksn aldâde bir lâtife mi karşumda bulunuiduŞu henüz anlaşılamamışttr. Polb, 3 şüphelİ şahsı yakalamışhr. Tahkikata devam edOi • yor. " ' CinJapon harbi Gene basladı! Bir vilâyet Mançurrye ilhak edilmek isteniyor Şanshay 2 (A.A.) Dan aksam Shankwan'da baslıyan tüfek ateşi büt&n gece devam etmistir. Tiençm ve Peîpin'den gelen teîgraf lar, atesin sabahleym de kesümedigini bildirmektedir. Pekhı'deki Çîn menAalarmdan ah • nan telgraflara gore Japonlar, . henüz anlasîlamıyan bir sebepten dolayt ateş açmışlar, Çinniler de mevzilermi m5 • dafaa için makabelede bolunmasiardır. Tiençin'deki Japon mehafUlerinde dolasan bir şayiaya gore dun aksam Japon'lar tararmdan işgal edilen denuryolu mnştur. Japon tebaastnı hîmâye için Shanhakwan*a bir möfreze Japon askeri göndetümistir. Şehrrierin kapıiari kapafiîmis, teie • fon mahabereleri kesilmiştir. Mes'elenin Yehol ihtflâfı dolaytsile bir Japon taammmdan rm yoksa bir anlaşamamazlıktan mı Sbaret oldogn henâz oğrenilememistîr. Bulgar Kralı Hz. Kakkımızda samimî te mennilerde bulundu Sofya 2 (A.A.) Anadoia AJan • } nnm hososî mohabtri bödiriyor: Boeinı venî s«ne mim«^eb«»tne AMc•andr Nevbki Katedralinde icra edüen buyük merasimde Bulgar Krah Boris Hazretieri, Türkiye elçisıTevfik Kamü Beyefendiye bühassa fltifat baynrduktan •onra çok dostane bir tavtrla ve türkçe olarak Gazi Hz. nin hahrlannı ve afiKetlerini sormaslar ve yeni senenin Türkiye için haynIı ve bereketli olmasmı tenenni ederek Reisicnmhor Hazretlerine nuhabbetkârane bislerinin iblâgını rica etmislerdtr. Kibar hırsızlar Bütün Bükreş'i heyecana düşüren bir rezalef BJkreş 2 (A.A.) Buicres adliye • si, e n derece heyecan nyandtran bir ifter. haberdar edümiştir. Payitabtra yuksftk alemine mensap bir çok zevat ba i«e methaldardır. Bh kaç samandanberi, kasa krrmak soretîe yapılan hmızlıklar çoğalmışar. Yapıltn tahkikat ba hmnlıklarm faü • lerintr Bukreş'in yüksek âlemme mentop br zabn oğianan riyasetinde çete halindı toplanrms olan genç talebeler oldiîŞinu meydana çıkarmıstır. Bunar bir musüd muarîminm evindebir kasayı kırmaga çalısırken yakalanmslardn. MScrimlerin içtimaî mevkileri d>Iayısüe polis, Bükreş'te bnyük bir heyecan oyandırmış olan ba mes'ele hakkmdi son derece ketumiyet gostermektedc. Mesut Cemil Yeşil Hilâl'e giriyor! Maraf musikişinasımî» ve radyd spikeri Mes'ut Cemil Bey geçen akçam doktor tbrahim Zati Beyin tr« tanbul radyosunda verdiği konfe • • ranstan heyecana gelerek Ye^ilhilâl Cemiyetine aza olmak istemiştir. Ba müracaat Yeşilhilâlcner taratarafmdan memnuniyetle karşılanmıç ise de Mes'at Cemil'm çok meclisîara ve hatırşinas oldugunu bi lenler, bu iTham coşknnluğunun gen üstadı tamamen kuruluŞa gotürece &ine ihtimal vermektedirler. yegâne silâh gene hürriyettir.» Türk inkılâbının yüksek rehberr nin bu vecizesi tam bir devlet, bir ahlâk ve bir vatandaşlık f elsef esinin hulâsasıdur. AGAOGLV AHMET Çang Tang tsyant Hitlerc?ler mi çıhardı? eyalettnde harp hazırlığı « Viyana 2 (A.A.) Voraafda çıkan kar şıkl'klan bastırmak üzere gonde rîlen Alp avcılan taburu el bombasî, gozyaşı akıtan bombalar ve mîtralyozlerle mücehhezdir. Nümayişçiler arasmda ilk defa olarak üniformalı bir çok HitlercTlerin bulunması nazan dikkati celbetmektedîr. Vorau havalisîndeki koyTu hfrek» • tinde komünistlerin parmagı olduğa zannolonmaktadır. Alman en son ha • berlere gore nümayişçier sukun ve intizam içinde cereyan ve mkişaf et mektedir. •> ' ^ Tokio 2 (A.A.) Kaangtang havalisindeki Japon ordnsa karanrâhtndan çeküen bir telgrafta Yehol eyaletine Çin kovvetlerinin duhulü takdirinde Japon'* larca almması tasavvor edîlen tedbirlerin Çin baskamandanlarmdan mare • sal Tçang Su Lîung'a kânanaevvelin 30 onda büdirBdiği haber verflmektedir. Binaenaleyh Japon harbive nezare • tince mareşala kâmmuevvelin 30 anda gonderiimesi dusonüien îhtarnamenin tebli^ine ISzum kalmatnısttr. Çin maresalmra eevabt gelmdye kadar Japon Harbiye Nazırt şimdiki ihtirazlı vaziyetinden aynlnnyacaktır. Yehal havalisine asker sevki hostmmdaki niyeb'nden TçangSoLiang vaz geçtifi takdirde Kuang Tong eyaletin • deki Japon kovvetleri tararmdan şiddetli bir harekete girisilecegi temin o • lomnaktadır. Japon askerî makamlan ve banlar fle birlikte hareket eden Mancnri kovvetleri MançarTntn aynlmas bir kısmrm teskü eden Yehol eyaleb'nde her neye malolursa olstm asayiş ve in tizamı mahafaza azminde bulunmak • tadnlar. dikis bohçasını dizlerine koymuşlardı... Arabanm kapısı kapandı. EllerOe bana işaret ediyorlar... Araba, soka^m dSnemecme daha yaklaşmadan, Müzehher, mendilini çıkardı, saliıvor... Köşeyi doner donmez, bq mendîl, onon gozyaşlannı silecek! Hayır! Çocuklugumda, bb, hava tetdili için böyle goç etmezdik... Koltoklar, kanepeler, iskemieler kalkryor, masalar, sandıklar kaldınlıyor, arabalara istif edfliyor... Ba, eksildikleri goze gorünen eşya • larm uzerlerinde nmıhı'muş bazı ufak tefekler de eksiliyor... Misafîr odasmdaki küçük vazolar, sofadaki kuçük yan levhalar, gozle kaşm arasmda, sır oluverdüer... Müzehher, burada kalmalıvdı... ö teberi, dediği ufak tefeği, o, bilirdil Fakat ben, orada, Müzehher'in neyi gonderip nevi Rondermedigini nereden bîlecektim? Müzehher'in odasmdan be yaz hörgüçlü bir hayal çıkıyor. Nuri Emlâk Bankasî Faizleri indirildi Ankara 2 (Tdefonla) Em^âk ve Eytam Bankasnun geçenlerde aktettiği fevkalâde içtimada tesbit olunan ni • zamname tadilâh Rivaseticomhar tasdikma iktiran etmis 933 senesi bidayetinden ib*baren aktolunacak istikrazlarla ba tarihte mtmtazam borçlu hesar>'»ra senede 1,9,5 faiz ve komosyon yuratülmesi müdiriyeti omumiyeden şube lere tebliğ edümiştir. Gazi Hz. nin teşekkürleı? Ankaa 2 (A.A.) Reisieamhur Hz. yeniyık katlalamak vasitasfle haklarmdakitevgi ve alakayı bildiren zat • larm telyzılanndan pek bâyfik se • vinç daycDklarmm ve yeni yıhn buyuk Turk mültinin ySkselis ve ileri yolun • daki savalarrada movaffakiyetlere geç> mesi düelierinin üetümesine Anadolo Ajansrtu tvsit buyurıııuşlardn*. nigâr kalfa.. Entarisînin eteği alhndan tul gibi birşey sarkıyor... Cibinlige de benziyor... Yüzlryeym nu?... Hayîr... EEm, dTDm tuturay>r... Hangi biriıi yuzlîyeyîm? Hangi birine yetişeyim?.. Yemek odasmda, ayağı • ma taküan Erli, yağ içinde, yamalı, bez torbanın a^inı, bir tahta parcası ile bile, igrenerk acıyorum: Likör kadehleri... tftar kbaklan... Sofada, br çıkm gozSme flişiyor: Ya sSthala AyştHanımm, yahut Nomigâr kalfanra göçhazıriıklarmdan olacak... GörmemeK görmüş olmamak, daha iyi... Onlanı hesabma, ben, utanıyoArtık ne dmklerin bağmdan, ne de sandıklann kütlerinden eminim... Ben asağıda iken jıkanda ve yukan çıkmca da aşağınm, ota, alışkan ellerle yok • landığını, tarndığuu gozlerimle görmü* gibi biliyram... Niçm çimdi*e kadar çaimadılar? Neye kolbıkçulam (rehnesini ve nihayet beJedüer? Cumhuriyet Nüshası 5 Kuruştur Abone. T&{sl79 şeraiti • •«" SeneÜk Alb aylık Üç ayhk RİT avhk 1400 Kr. 750 400 150 Harîç içiB 2700 Kr. T450 800 Ynktor CUMHURtYET'in tefrikan: 36 Tipi Dindi! Yazan: MAHMUT YESARİ Sandıga, sepete koymağı, kaldınp toplamağı anattuğumaz oteberî bolarsan ben, buraya tekrar gelecek hamallarm birüe boş bir sepet yoDanm, ona kor, gönderirsinl Gonderinm Müzehher... Bir şey onutup unuhnadığmı anlamak fstiyormus gibi Müzehher etrafma baknuyordu; birden nasıl oldu, omazlan Srperdi vücudü sasıldı, hıçkmnaga başladı. Niyazi de sepeb* yere bıraknvşh, onun da dadaklan b*triyordu! tki kardeş birbirlerine sanldılar, biçkını hıçlars ağladılar! Niyazi üe Müzehher, arabada karşi Iıklı oturdular. Kedilerin seoeti, ayak lannın kenanna yerleştirildi; Niyazi, Cnguklu çalar saati, Müzehher de atlas Anahtan, bakkala teslira ettim; bir, daha arkama dönüp bakmadan yürii • düm. Neye donüp bakayım?... Cnmbanm kafesini suriip, babam seslenecek, alt kabn penceresinden, annem, elini çı * kararak beni çağıracak değil ki... Arkamdan, Nivazi, koionu, Müzehher mendilini mi sallıyacak? Macit, vürü!... Mendilmi sıkı sıla tuttusım elinî, eebînden eıkarl Bak, güneş, ne parlak!... Sonba^ar havası, onümüz kıı, arkasi tipi de <^'sa düşünme, yürü... Bngün havat gü'ü yor... Güneş, yoluna, oüskül DÜskül ışıklı meş'alesini tutuyor!. Hamaüar, denk baSlarmı, sandtklan gelişi güzel abvermisler... BirKîri üzerine yı?rlmış esyalan, üstün körü dü zeltiyonız... Karyolalanmızı kuramıyoruz, anah* tarlar yok... Müzehher. hansri baŞı çozse, hangi sepeb* açsa, bir çığlık kopanyor: Otabadi var)