22 Aralık 1932 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3

22 Aralık 1932 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

' ik.Aiiunuevvei •>". SON TELGRAFLAÖ Almanya'da diktatör idaresinin şekli değişti Fevkalâde mahkemeler mülga, bir af kanunu neşredildi Berlîn 21 (A.A.) Wolff ajansı bildiriyor: Reichstag ve Reichsrat meelisleri tarafmdan kabul edilen af kanunu Reisieumhur Htndenburg*un tasdBnna iktiran «Dahilde asayişîn temînıne matuf» yenî bir emirname neşretmiştir. Bu emirname kargasalık amiTleri hakkındaki muhtelif fevkalâde ahkâm ile cumhuriyetîn himayesi kanununun yenid»n teyidi mahiyetindedir. Bu emîrname, tethiş barekâtını röyete memur fevkalâde mahkemeleri flga etmektedir. Emirname, Reisicumhurun sahsına karsi hakaret ve tecavüzlerde bulunan eshasm hapis cezasına çarpılacağını nahk bulımmakta ve Alman • va'nm siyasî reümi ile, konfederasyona dahfl devlet'erden ve millî renklerden b**>setmektedir. Fakat en büyük yenîlik orduya karşı hakaret için vaıolunan hapis cezalandtr. Emirname, içtima ve nümayiş hürriyetmi tesis etmektedir. Yalruz alâkadar ve mes'ul memurlarm bımlan kontroi etmeleri şart konulmaktadır. Gazeteierin seddedilmesi için devletm emniyetini muhil harekâtta veya vatanî ihanette bulunmak icap eder. Maamafih emirnameyi takip eden bir beyannamede Başvekil, bu hürri yetlerin müfritler tarafmdan suusthnal edjTmesi takdirinde bunlan ilgada te reddüt etmiyeceğini beyan etmektedir. •" •• • r v ^Cumhartyet' Bana kalırsa Bir davet 1 Ağaoğlu Ahmet Beye Cevap 7 Dostum Elif NacPye Millet nedir ve Sosyal nasyonalizm tçinde bulundugumuz devirde «millet» mefhumunu anlayış tara, muhtelif içtimaî mezheplerin birbirine nazaran mevküni tayin eden karakteristik bir unsurdur. Çünkü bu devir, bir taraftan bir takım mflletlerin parçalanması, diğer taraftan bir takım millet lerin tepekkülü devridir. Tari hin hiç bir devrinde «millet», bugün olduğu kadar çeşrtli ve derin istihalelere maruz kalmamıytır. Hatta cesaretle denebilir ki, bugün cihan üstünde cereyan eden hercümerçlerin mfl let bakımmdan manzarası, cihanm bir kısun yerlerinde klâsik manasile milletin tasfiyesi, diğer bir kıstm yerlerinde meselâ bizim gibi memleketlerde yeni ve daha mürekkep bir millet bünyesinin doğuşu ve inkisafı mücadelesinden başka bir şey değildir. Cihanm yannki manzaratmî, her Üalde, bu cdağılan millet» lerle bu «gelisen mfllet» lerin mütekabO münasebeti tayin edeeektir. Bu rtîbarla «tnkılâp ve Kadro» da «millet]» mefhumunu telâkki tarn, hususî bir ehemmiyetle mutalea edfl meğe çalifümış ve Kadro'nun, yeni millet tipini, «teşkilâtlı, ve tezatsiz millî bir is birliği» seklinde izahı fikri, «millet» kategorisinin bu hususî telâkkisine irtinat ettirilmistir. Çünkü Türkiye ve Türkiye'ye benzer memleketler, bugün oyle tarihî şartlar içinde yaşıyorlar ki, bunJarda «mfl let» in, gerek kan, gerek dfl, gerek diğer kültür sahalan, gerek ikbsat bakımmdan tam kemalini ve insicamını buIabHmesi için takip edeceği seyir, garpta içtimaî inhüâl manzarası anceden mületlerm takip ettiği inkişaf seyrinden her halde baska olacakür. Fakat Ağa oğlu Ahmet Bey için, rmillet» denince akla gelen tarifler ve iıahlar? b:zim, içinde yasadığımız tarihî şartlann mfi talarmdan değil, ancak garp edebiya • tmda muteber olanlardan ibaret bulunduğu, yani kendisi bu noktada da ta mamile gayrimillî bir platformda ilisip kaldığı için, ona bizim tezatsn ve tefkilâtlı millet merhumumuz ancak şairane bir hayal gibi görünüyor. Ve hatta bize, boyla prensiplerie «mületin içinde te zatlar doğmasma bittabi en bayta smıf kavgalan engel olmak istediğirmz için» kıziyor. «İnkişaf tariküe bu tezadı doğuracak ferdî faaliyetlere neden m&ni oluyorsunuz?» diyor. Çünkü onun için, mi«al, ancak, Avrupa'nm tezatlı ve illetli inkisafıdır. Bir taraftan müstemlekelerin, diğer taraftan sınıflarm istismanna dayanan ve bugün bu tezatlann elinde perişan olan Avrupa sermayedarlığı, ona gore beser terakkisinin yegâne mudzesidir. Hakikat ancak Avrupa'dadır. Ve cihanm mu kadderatmı Avrupa'nm mukadderah taym eder. Beşerin dünü gibi yarnunı da ancak Avrupa cVneğine gore ayar et • mek kabildir. H a l b ı ü blz, tamamile baska türlü düsünüyoruz. Bu düsün cede Avrupai îKm idraki, ancak bir usul olarak kuTlam^mıs ve «materyalist» bir cemiyeti tetkik tarzı, kendS tarihî şartlanrmza tatbit olunarak, tamamile baska netfcelere vanhnıstır. Bize göre; geçen asra kadar «millet'» bünyesini «tabîî seraît bnliğinîn» mahsulü olan bir takım «ırkî» unsurlar ta • yin ederdi. Devirlerce suren müşts'ek bir hayatm mahsulü olan «kan, lisan ve an'ane birlikleri» millet bünyesini ve rir, fakat bu bünye, bugünkü manasile mil'eti karakterize eden «iktisadî mu kadt'erat birliği» nden mahrum yasar du Yani, eski şeklüe milletin, iktisadî hayab, millet mikyasmda bir ikiısadî mukadderat birliği arzetmek ve her hangi bir sebeple millet bünyesi par çalanmca, her parça. bir başka iklim ve bir baska medeniyete uyar, tstihale eder giderdi. Binaenaleyh «rnillet» in ırkî orijinalleri tarîh içinde eskidir. Fakat muasrr manasile, yani Avrupai milletlerin te sekkülü, ancak son bir buçuk asrm isidir. Avrupa'da, ta dokuz ve onuncu asırlardan baslıyan millî belirmeler, anEllerim, pantalonumun ceplerinde, ben de ona bakıyorum: Kim almak istiyor, tahmin edebilri misin? Müzehher, elini alnmdan geçirdi, düşündü, sonra hiddetle topuklannı yere vurdu: Bekir Beydir... Büyük amcamızın torunu Bekir Beydir. Ellerimi ceplerimden çıkardım, ağzun açık kalakaldım: Nereden bfliyorsnn? Yoksa, aynca sana da mı müracaat etti? Hayır... Beybabamm hastalığında bir kaç kere gelmişti. Söyledi. Söylemeğe cesaret etti ha! îyi yuz doğrusu... Beybabamı görmeğe geldiği zaman, lâkırdı arasmda biraz çıtlabr gibi olmuştu. Beybabam, fena sinirlen • lendiydi. Ağzından kötü bir söz çıkmazken, o, gittikten sonra, bana: Müzehher, dedi. Eğer bu teres, bir daha gelecek olursa, sakm yanıma getarmeyin! cak, büyük kalabalıklar arasmda fikir ve mal mübadelesini çoğaltan ve yeni hu • dutlartn taazzuvuna imkân veren yeni devrin eserıdir. Bunun içindir ki, «millet» teddk OIunurken, onun antropolojSc ve kü'türel unsurlarını tarîh içinde aramak, fakat hakikî manasile mflleti bulabflmek için, bu milletlesme seyrini, tam bir ikbsadî mukadderat birliğine kadar go türmek şarttır. Çünkü hakikî kan, lisan, san'at, yani madde ve süperstrüktür en mütecanis olarak ancak bu kademede bulabiliriz. Bu noktai nazardan tetkik olunduğu zaman görülür ki, Brtısadî mukadderat birliği, son asrm Avrupai millet bünyelerinde, Blhakika bir hadde kadar te • sekkül etmis, fakat ayni zamanda bu birlik, millet bünyesi içinde, bizzat millet bünyesini inhilâle sürükliyecek bir takım tezat unsuriarile de flletienmistir. Bu tezatlar bir taraftan babayt oğla, kardesi kardese karsı koyar ve meselâ bir vatanın simasına uçsuz bucaksız bir barikat manzarası verirken, diğer t% raftan da millî kurtuluş mücadelelerile Avrupa'yı kül halinde pazaraz ve rrf stemlekesiz btrakmağa doğru inkişaf edip gidiyor ve bizzat Avrupai milletm mukadderatma korkunç bir istikamet veriyor. Binaenaleyh Avrupa milletlerine, kapitalizmin bahsettiği bir nevi 3rtısadî raukadderat birliği, esasmda te zadı ve inhilâl unsurunun ihtiva ettiği için, bizzat Avrupa'nm ve bizzat Avrupai milletin hayahna mal olmaktadır. Nikâh ve nişan ilânları Dikkat edîyor musunuz, arasıra gazetelerde ne tuhaf tuhaf nikâh ve nisan flânlan çüayor. Bir ömek yazayun: [Sabık Osmaniı süferasmdan Fanî paşa hazretlerinin teyzezadeleri ve eski donanma kumandanlanndan Bahri paşa hazretlerinin baldızlan merhum lhtiçam hanımefendinin yeğenleri Mehı ru hanımefendi ile muteber tacİTİeri * mizden Madent beyefendinin kayınbi» raderi ve seccadecibaşı merhum Mute» kit paşanın hemşirezadesi Narin beyin akitleri...] Bu nikâh Oânını okurken, msanm hei cümlede aklma bir baska ihtimal geliyor. [Sabık Osmaniı süferasmdan Fanl paşa] yı görünce, bir nikâhtan ziyade bir irtihal haberi beklemiyor musunuz? Fakat, cümle uzayıp ta paşa hazretleri tehlikeyi atlahnca, habra başka suallerin çengeüeri takılmağa başhyor: [ A caba teyzezadelerine ne olmuş? Eski donanma kumandanı Bahri paşa haz retleri yeni bir vazifeye mi tayin edfl mişler? Merhum thtişam hanımefend' dirilmialer mi? Nedir? Ne var?] Fakat, kız tarafına att bu sualler bhmeden, baştan basa meçhullü bir yeni muadele daha başlıyor: [Muteber tadrlerimizden Madeni bey... ] Evet, ne olmuş acaba ? İflâs rra etmiş?... [Seccadecibaşı Mutekit pa • şa] dakim?... Ne istiyor? Meçhul... Ancak, son cümlenin son kelimesinî okuduktan sonra anlıyorsunuz ki, Mehru hannn fle Narin beyin nikâhlan kıyıımıştn*. Peki, öyleyse bütün bu merhum paşa dayılara, paşa amcalara, muteber tüccardan enistelere ne oluyor?... Mezarlarmdan çıkıp bu gazete sütununa ne> ye sıralannuşlar? Bu küçük hannnla bu kücük beyin acaba analan, babalan yok mudur?... Onlan kim doğurmuş? Bu paşa dayılar, paşa amealar, mute ber tüccardan enişteler mi? 15,000 kişi serbest kalacak Berlîn 21 (A.A.) Wolff ajann büdinyor: Gazeteler, af kanunu hakkında yüruttükleri mStalealar arasında ba ka nundan istifade edecek olaniarm mîk tarı hakkuıda bazı tahminlerde bnlun nvVtadırlar. Bu gazetelerin vasatî bir he«apla yaptık'^rı tahminTere nazaran 15,000 kişi bu kanundan istifade edeeektir. Mahpuslann terbeat mrakümasuuı ya» rrn başlanması mubtemeldir. Fevkalâde mahkemeler mülga Berun 21 (A.A.) Wolff ajann bPdiriyor: Fevkalâde mahkemelerin ilgası hakkmda hükumetçe tanzim edilen emir • name bugün resmî ceridede intisar et • tâğînden bu mahkemeler, bugünden Hi* baren faaliyetlerme nihayet Terecek lerdir. tçtîma ve nümayişler serbett BerGn 21 (A.A.) Hindenburf, IIHHIIHI|l,l11i|llinil1IHIIIIIIIlllinımi'i"'"mnıı Bulgaristan'da Kabine buhranı M. Muşanofun istifa etmesi ihtimali var Sofya 21 (A.A.) Son bir ay xarfında nasyonal libral fırkasmdan olan Adliye Nazm M. Varbanoff aleyhine gazetelerde ve meeliste fiddetli hücunv lar yapılmakta ve mevkii sanılan nazınn değîştirüerek yalnız Adliyeye münhasır kiiçük bir tasfiye ile bir kabine buhraDinın aknacağı fimit olunmaktadtr. Vaviyet bu merkesde iken ba »abah Zirtet N a n n M. Guitcef, mensup olduğu çiftçi hrkasınm icra komitesi P»wmf demokrat fırk&sı umumî kâtipliğine bir beyanname vererek çiftçi fırkasınm bir çiftçi naar uhdesinde bulunan Maarif nezaretinden kurtulmak ve ba nezareti diğer ber hangi bir nezaretle değiştirraek istediklerini ve ba yapıl* madığı takdirde hükumetteki çiftçi nanrlarm çekfleceklerini bfldirerek birdenbîre fiddetli bir kabine buhranına sebebiyet verdL Adriyatik Sahillerinde Endişe veren bir zihııiyet hukum suruyor Roma 21 (A.A.) Bir takım meehul sahıslar tarafmdan Dalmaçya'd? kâra Trojir'deki ttalyan abidesinin tahribi dolayısfle ttalya'da, Yugoslavya ve Yugoslavya'da ttalya aleyhindeki numayişler bîrbîrinî takip etmektedir. Dün ttalya'da Ancone'da evveOd gün Yugoslavyada Split'te yapılan nümayişe mukabil bir nümayis icra edUmistir. Bu niimayışler Adriyatik sahillerin de endişebahş bir zihniyet hüküm sür > mekte ol^uğunu göstermektedir. Bir sual takriri Ankara 21 (Telefonla) Manisa meb'uru Refik Şevket ve Konya meb'usu Refik Beyler Muhtelit Hakem mahkemesince mülga Donanma Cemiyeti tarafmdan siparis edilen ve zıyaa uğratılan 80 bin küsur li ranın mes'ulleri hakkında Maliye ve Müdafaai Milliye Vekaletlerin den suali mutazammın bir takrir vermislerdir. Demokrat fnrkaâ amumi kâtîbi ba vaziyeti bafvekile büdirince buhran önine geçflmez bir hale geldi. Binaenaleyh yarm sabah hükumeti tut&n dört fakaya raensup nanrlarm istiraki ile kı» Ankara 21 (Telefonla) Tehrir res •a bir içtima yaptlaeak ve bunda buh minin yüzde beşten binde bire tenzili, rana sebebiyet veren ihtOâf gozderi gebazı kaza ve kasabalarda işi olmıyan drilerek teddk edildikten sonra Baş . vekfl M. Muşanof saraya giderek îstitapu memurlannın toplu olarak tahrir fastnı verecektir. Yeni kabinenin M. Ma işlerinde kullamhnası ve bunlann işletinof tarafmdan tejkfl edflmest ve M. rinin malmüdürleri tarafmdan görül MuşanoPun medis riyasetine getirilmeroesi, munazaasız tapu islerinin fen mesi hakkında kuvvetli bir rivayet deveran murlan tarafmdan yapıhnası, veraset îediyona da tahkikatrma gore M. Musa lâmlartndan kayit ve harç alınmaması noFım kendinne etnpose edilen tasfiye hakkmdaki lâyiha Meclise gelmiştir. zaruretlerini kabul ederek Başvekâlette kalması ihtimali daha galiptir. Ankara 21 (A.A.) Tıirk Dili Tet kik Cemiyeti Umumî Kâtipliğinden: T. D. T. C. Umumî Merkez heyeti Ankara 21 (Telefonla) Maliye bugun toplanarak lugat ve ıshlahlar koVekâletinde Müstesann riyasetindeki lunun her iki cubesi tarafmdan hazırlakomisyon barut ve mevaddı infflâkiye nan teskiiât ve çalışma progranunı müşirketinin tasfiyesine ah hususatla meşzakere etmiş ve neticelendirmiştir. gol olmaktadır. Bana haber verdiler ki, «Milliyet» gazetesinde «S. N.» imzasile hakkımda biçimsiz çeyler yazan muharrir senmişsin tnanmadım. Israr ettiler, deliller gösterdiler, fakat bu iddianın büründüğü riyazî kat'iyete rağmen gene inanmadım. Belki o kalemi tutan el senin elindir; kâğıdın ustünde yürüyen sinirli ve huysuz parmaklar senin parmaklarındır; fakat uzviyetine bu inanılmaz harekeü ve hızı veren ruh senin değildir, senin olamaz. Nasıl olabilir ki daha düne kadar, sen, bir çok fırsatlarla bu yirmi senelik dostunu çımartacak neler yazmışındır ve bunlar gene o sütunlarda çıkmiftır; nasıl olabilir ki benim bunca tenedir tanıdığım san'atkâr Elif Naci, bizzat Darülbedayi tara • fından itiraf edilen, bütün gazeteler tarafmdan birlikte kabul edilmis acı bir vakıa haline gelen seviye düşkünlüğü bahsinde be • nimle beraber olmasın ve nasıl çarptığını herkesten iyi bildiğim yüreği benimle beraber sızla masın. Hayır! Vaktile muşterek cephe yaptığımız bazı münakasalan da hatırlatarak bana karşı çıkan o yazılar senin olamaz, çünkü benim kadar senin de aleyhindedir; hem de sen o kadar bozuk, çirkin ve kötü yazmazsın. Bu yazılar o kadar senin değil ki, senin elin tarafmdan yazıldıkları halde, altlarına imzanı at • maktan çekinmissin ve bir «S. N.» işareti koymuşsun. Bu isa • ret, senin o yazıları yazan çirkin ruhu benim kadar inkâr ettiğine en büyük delildtr ve bu da gös teriyor ki sen de o yazıları benimsemek cür'eti asla olamaz. «S. N.» işaretinin temsil ettiği o adi ve maskara zekâ, seni benden fazla rahatsız etmiştir, çünkü sana benden ziyade yaklaş mak cür'etinde bulunmuştur. Başkalan bu işaretlerin sana ait olduğunu iddia ediyorlar, ben inkâr ediyorum. Bir hakikati mey • dana çıkarmak için, gel, beraber inkâr edelim ve bu işaretlerin arkasında, adam denmeğe lâyık, beşerî bir yüz olmadığını, bunun senin kafana muvakkat bir za man için girtniş habis bir ruhtan başka bir sey olmadığını yabancılara karşı beraber gösterelim. Yalmz onlara karşı... Çünkü dost larımız her şeyi o kadar iyi bilirIer ki!... PEYAMt SAFA Binaenaleyh ideal millet, bakaya namzet millet, trk ve kültür vmmrlannı tarihin derinliklerinden alan, millî bünyesi müttakil ve mcuttn kalan, fakat bu bünyede bir takım tezat ve inhilâl unsurlan tasımayan ve hem aiyari hem iktısadt bir ma • kadderat birliği arzeden millettir. fşte biz, millî inkılâbunızm ve unra miyetie milH kurtuluş hareketlerinm mahiyetinde, boyle mötecanis, müntakfl, cüzütam ve tezatsız bir millet mefhuznunu bizatibi temsO edilmiş görüyoruz. Çönkü bu millî kurtuluş hareketleri, evvelce yalnız ırk ve zayıf bir kültür bir liği arzeden ve bu suretle inldsafmm bir noktasında kalan miHetimizi, hakikî bir kan, dil, san'at ve siyaset birliğine g8 türüvor. Saniyen bu kan, siyaset ve kültür birliği içinde, teşkilâtlı ve tezatstz bir tktwadî mukadderat birliğinm bü tün sartlarını yaratıyor. Tezatsız dedi. Çünku, Avrapa'daki smıf tezadmın temeli olan müstem lekeler isKuman, yani müstemlekeeilik, millî kurtuluş hareketlerinde yoktur. Çünkü bu hareketler, bizzat bu müstemleke nizamının bir anti tezi, bir reaksi yonu olduğundan, aslî mahiyetlermi tağyir etmedîkçe, bunlaruı bir istismar nizamma varmalan kabil değildir. Saniyen teşkilâtlı dedik. Çünkü millî kurtuluş hareket'eri kendi zaferlerini, an cak, cihanm bugünkü seviyesine uygun bir îkhsadî terakkiye, yani yüksek tekniğe ulasmakla tamamlıyabilirler. Bu yüksek tekniğin yaratılması ise, bura • lar müterakim millî sermaveler mevcut olmadıği ve imtîyazlı ecnebi sermaye • sinm müdahalesi ise, bu inkılâoiarm nazarî mahiyetlerile kabfli telif bulunmadığt ve esasen cihanda serm^ve hareketi istikametleri tamamile degişmiş bulunduğu • içîn, ancak, «miîletçe bir sây» ile mümkün olabilir. Bu be her seyden evvel, mühim tstihsal subele rinde «millî sâyin tanzimi» demektir. Millî sâyin tanzimi de ancak, millet m<kyasında bir is plânı ve binaenaleyh «iein» milletin Peri menfaatlerini tem • sil eden ve fazla kıymetleri millet namına benimsiven bir mütesebbn devlet teskilâtı eli'e yapılabilir. Şu halde, kendi bünyesinden tezat umurlannı tasfiye eden veva ona yer vermiyen millet, ancak «millî bir iş birliği» manzarası ifade eder. Tezatsız ve teskilâtk iş birliği ise, iktisadî mukadderat birliğinin hakScaten \deal bir tecellUidir. Hulâsa biz kendimizi, yenî bir mîTletleşme seyrinde RÖrüvoruz. Ve cmilletin» Avrupai telkkisine nazaran şimBekir Beyin yukan çıkmayışı, Mü • zehher'i görmeyişi anlaşıldı. Babama, lâkırdı arasmda biraz çıtlabr gibi ol • muş, halbuki bana, açıkça teklif etti! Bekir Bey, haklı... Hayab, hep evinde, çoluk çocuğu arasmda geçmiş bir afle reisine, açıkça bir teklifte bulunulamaz. Fakat benim gibi, aylarca evinin semtine uğramıyan sefih bir evlâtla boyle bir pazarlığa girişmekte hiç bir korku, tehlike yoktur • Ağabey, oteki gelen, alacakh kimdi? Hacı Yanko Efendi isminde bir faizci... Müzehher'in yüzü kanştı, soluk yanaklan alal oldu: Hacı Yanko Efendi mi? Onu da tanıyor musun? Evet... Ama, o borç, beybabamm değildir. Babam, ihtimal kızının üzühnemesi için baska şekilde anlatmış olacak: Onun... Senette inuası var. ş, kol YUSUF ZtYA diki manasmm tamamile değisnüş ol • dnjruna maruyoruz. Binaenaleyh bugün, millet bünvesinde tezadı ve inhilâl tmsurunu mubah gören bir milliyetçilik telâkklsi, hakScî bir mRuyetçilİk telâkkisi olabîlir mi? Gerek inkılâbunızm inkişaf eden S«Trmin, gerek mfllet siyasetmnı reel ve ob jektif prensiplermin de ancak bîzi teyit eder istikamette gittiğine kani buluna • yoruz. Filvaki reaUte fle günlük hayat rikzak'an arasmda temevvöçler olabflir Fakat bu temevvüc realiteden hiç bir zaman tamamile aykm olamaz. Hulâsa biz, tkılâp ve Kadro'nun, m kılâbımnon mahiyetine ve seyrine taroamfle uyan, isriare edflmiş bulımmıyan «millet» telâkkismi ve sosyal miîliyetciliğini, Ağaoğlu Ahmet Beyin umumî ve hareıâlem nmhma nazaran, kıyas edfl> miyecek kadar ileri ve manalı savartz, Tahrir resmi indirilyor Yalova kaplıcaları Elli sene müddetle Seyri sefaine verilecek Ankara 21 (Telefonla) Hüku • metçe meclise verilen bir lâyiha ile, Yalova kazası dahilindeki kaynak ve membelarla kaplıcalar etrafında hazineye ait arazi, mebani ve kaplıcalar, Yalova havzası dahtlinde vScude getirilmiş ve getirüecek plâjlar elli sene müddetle Seyrisefain idaresine verümektedir. Bu lâyihaya gore Yalova kaplıcalart hududu dahilindeki arazide hususî mesken, otel, pansîyon ve saire, kapalı eğIence mahalleri ve uzerinde kârfeir bina inşa etmek istiyen Türk ve ecnebilere miktan kâfi arsa, hazinece verüecektir. Paralan katladı, saymadan, yeleğinin iç cebine yerleştirdi, gücenmis gibi boynunu çarpıtmıştı: Aman bey efendi, o nasıl soz! Eksik mi vereceksiniz ? Bir de eksik ol • muş, ne ehemmiyeti var? Bu adamlann da meraki, flletleri bu; minnettar bırakmak... O hissi vermek... Bunu bir türlü ihmal edemiyorlar. Fakat sana minnettar H a a Yanko tspiroğlu Efendi. Ben, paralan sayar • ken, senin de, san'atma has incelikle o yaman tecrübelerinin verdiği kanıksama fle, hiç bana sezdirmeden, benimle beraber saydıgına eminim... Beni kendine minnettar bırakhn... Bekir Bey, bu kibarlığı, bu nezaketi de gösteremedi! Müzehher, resimlere müşteri cıkb !! Müzehher, yüzüme bakıyor: Hangi resimlere, ağabey? Büyük annelerimizin resimlerine.. Ne münasebet! Türk milliyetçiliği, millî hu • dutiar içinde, mütecanis ve ileri teknikli millî bir i? birliğinrie kemalini bulan, çocuklannı birbirine dar bir menfaat rabrtası ile do ğil, millet mikvasında bir toprak ve insan a«Vı ile baglıyan. şırurlu bir N ve kültür hevecnnıdır. G'crk vnnda AS^«r»$1u Ahm^t Btfvm (Dovl^'nnt) tenkitlerîni tahlile çahşacağız. ( 1 ) SEVKET SÜREYYA (1) Beşinci yazımızın ük sutununda,| parantez lçlndekl (Harp ve Sulht bir zu» hul eserl olarak yanlış yazılmıştır. (Ekmek harbl) olacaktır. Cumhuriyet Nüshası 5 Kuruştur Türkiye SeneÜk Alb aylık Üç ayhk Bir avlrk Türk Dili Tetkik Cemiyetinde Barut şirketinin tasüyesi Hariç 2700 Kr. 1450 800 Yoktur şeraiti • îçifi 1400 Kr. 750 400 150 CUMHURİYET'in tefrikanı 24 Tipi Dindi! Yazan: MAHMUT YESARİ Had Yanko Efendi, kanepenin kenarma bıraktıği kâğıtlann en üstünde duranmı aldı, açb: Senet, gayet muntazamdır. Esa • sen bunun yüz yirmi lirası odenmis, ancak on beşerden iki taksitlik otuz lir» bir borç kabnısto. Merhumu hastalıklan zamanmda taciz etmek istemedim. Tak•itlerin müddeti de geçmiştir. Ailenize olan hürmetim dolayısfle icraya ver • medim. Had Yanko Efendi, bütün mes • lektaslan gibi kua ve kestirme konusuyor... Boyle olması daha iyi... Uzun, dolambaçh yoliardan yürüyerek beni de, kendisini de beyhude yormuyor... Paramı vermezseniz, icraya ve rir, hadz koyar, neniz var, neniz yoksa satar savar, alacağımı alınm! Belki uzun bir münakaşarun sonunda söylenecek olan bu neticeyi, başında ve icap ettiği şekilde anlatrverdi. Düşünüyorum, bu parayı hemen vermeli mi? Mademki elinde senet var, nasıl olsa alır. Eşyalar iki paraya gidecek, mahalleye rezil olduğumuz da kâr kalacak... Elimi cebime soktum, cüzdanımı çıkardım: Veriniz senedi... Hacı Yanko Efendi, tavrumdan ve serin kanlılığımdan şaşırmışb; gözbe bekleri, gene kontakt yaptı: Faizi nizamiden gayri, on para ahniyorum... Bendenizinki, peder beyefendiye karşı olan hürmetimden sırf bir hizmet... Bu yüz elli üranm, kim bflir kaç firau babamm eline geçmiştir? tnanmış ğöriineceğim: Teşekkür ederim, efendim. Otuz lirayı saydun, uzattım: Bir de siz «ayuuz. lannı sinirli sinirli oynatıyor: Beybabamm değil... Sütdayım Ca bir Beyin... Güldüm: Çocuk olma... Senet babamm... AnlaUynn ağabey... Bir gün, Cabir Bey, kansı, o yılan oğlu beraber geldiler... Beybabamm ayaklanna kapandılar. Kendi de, kansı da, çocuğu da hüngür hüngür ağhyorlardu Oğlunun mektep *^lr«'*"iî, evinin kirasmı vere « memiş... Çocuğu mektebe göndere • miyormuş... Evden de atacaklarmış... Ağladılar, ağladılar... Beybabam, hasta hasta kalkb, giyindi, onlarla birlikte, işte bu Yanko Efendinin yazıhanesine gitti. Yanko Efendi, parayı beybaba • mın eline saymış... Yazıhaneden cıkmca, Cabir Bey, paralan almış... Nasıl, beğendin mi ? Akkma sığmıyor, inanmak istemiyorum. Senede bakıyorum; keffl, Cabir Bey!... Demek ben, Cabir Beyin bor • cunu ödemisim! UttOMâAvafi

Bu sayıdan diğer sayfalar: