14 Kasım 1932 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 6

14 Kasım 1932 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Meşhur Casusla Yazan: BERNDORFF Türkçeye çeviren: ABÎDİN DAVER Leviski İstanburdan Fe Heslek Muallim Mektebi Hüdürlügünden: neride yenerek gidiyor! Dün Fenerbahce de cok zayıf bir takımla çıktı, fena oynadı ve yenildi (Birind sahifeden mabatt) yarımız kadar bilmiyen, fakat be denî kabiliyetleri, nefesleri ve sür'atleri bizden çok yüksek olan Bulgar'lar, işte bu tneziyetleri sayesinde bizi yenmege muvaffak oldular. Galatasaray'ın ve Fenerbahçe'nin muhtelif »ebepler dolayısile pek zayıf olan bugünkii takımlanmn karşısında Bulgar takımı futbol tekni gîne biraz vakıf olsa idi, çok büyük farklarla galip gelirdi. Memleket futbolünün esasını teşkîl eden Galatasaray ve Fenerbahce kulüplerinin bugünkü vasiyetleri yürekler acırıdır. Bir zamanlar Merkezî Avrupa'nın e cidden yüksek futbolüe boy ölçüşen, Balkan'lann en kuvetli takımlarını maglup eden futbol tarihine geçecek kadar fe refli muvaffakiyetler gösteren bu iki kulüb'n mazisi, bugün efsane halini almıstır. O muvaffakiyetleri gözlerimizle görmemi» oltaydık, o şerefli günlere o parlak galibiyetlere biz bile inanamıyacaktık. Memlekette futbolcu yetismiyor ve her takımdan çekîlen oyuncunun yerine bir baskasi bulunamıyar. Bir Zeki, bir Nihat, mensup oldukları taktmda oynamadılar mı, o takıtn için mağlubiyet, mukadder bir ikibet oluyor. tste dün Bulf ar'lann karfitma çıkan Fenerbahce takımı, tıpkı cuma günkü Galatasaray takımı gibi çok zayıftı. Fenerba'hçe, bütün tnevcudiyetile ortaya çıktığı halde daha iyi bir takım yapamamıştı. Fenerbahce takımı evvelâ şu şekilde çıktu Nümmettin Halil Yatar Ftkret Muzaffer Cevat Madi Saban Nattk Reşat Niyazi Halil Ankara'dan gelen bir oyuncudur. Bu takım ikinci devrede büyük tebeddüllere uğradı. Sol açk Hadi, müdafaaya geçti, yerine Lutfi girdi. Reşat, merkez muhacim oynadı,, Fikret, muavin hattından muhacim hnttma sol ice geçti. Fakat bütün bunlar hiç bir faide vermedi. Fenerba'hçe, oyunun ilk devresinde, hava kuru iken rüzgârı da arkasına alarak iyi oynadı. Hatta bir aralık oyununu adeta tek kale şekline bile soktu. Fakat muhacimlerin, en güzel fırsatlardaki becerrksizlikleri, epiy sayı fırsahnı kaçırttı. Buna mukabil Bulgar'Iar sol açıklan marifetile bir gol yapmağa muvaffak oldular. Fenerbahçe en az otuz otuz bes dakika çalıstıgi halde bir şey yapamadı, Bulgar'lar bir akınla gol yaptılar. tkinci devre ile beraber sürekli, bir yağmur da basladı. Saha bir an içinde çamur deryası oldu. Şimdi hep Bulgar'larm hücumunu görü yoruz. Bulgar'lar 10 uncu dakikada ikinci gollerini de yaptılar. Fakat 20 galip vaıiyete geçtnelerine rağ. men daha sert oynamaga basladı lar. Bulgar'lar mütemadiyen bir bir. lerile konuşuyorlar, bagiıyorlar ve her vesilede hakeme itiraz ediyor lar. Hakem, nîhayet bunlardan bVismi, kastî sert bir hareketinden do. layı sahadan çıkardı. Bulgar'lar on kifi kalmalarma ragmen çok faik oynıyorlar. Fakat gol yapamıyor lardı. Hakem 30 uncu dakikada Fenerbahçe mUdafilerinden Yaşar'ı da ftyni sebeple oyundan çıkardı. Tarafeyn onar kisl kaldılar. Fener. bahçe'nin bir akını esnasında Bul • gar'lara bir firikik cezası daha verildi. Fikret güzel bir vurusla topu Bulga kalesine attı. Bulgar kalecisi topun takip ettiği seyri nacan dik • kate alarak bunu tutmak için haaırlanıyordu. Faka Bulgar müdafüe • rinden bîri falsolu bir vurusla topu Bulgar kalesinin diger köşesinden içeri attı •• Fenerbahçe takımı da bu suretlc hasmın ayağından bir gol kazandı. Esasen oyun çok zevksiz oluyordu. Bundan sonrası daha zevksiz bir hale geldi ve böylece bittî. Leviski de, ikinci defa, tstanbul'dan mağlup olmadan, hatta bera • ber kalmadan çıkıp gitti. Bu hal gösteriyor ki Türk futt 'ü tam bir inhitat halindedir. ' Camhuriyet' 2 Mektebimizin talebelerine verilecek elbise ve »aireye ait liste as». ğıda yazılıdır. Bu eşya münakasa suretile alınacağından talip olanların % 7,5 pey akçelerile beraber yevmi ihale olan 15/2. teşrin 932 sah günü saat 14 te mektepler mubayaa komisyonuna, çartnameyî görmek istiyenlerin de Inşaat Mektebi Müdürlüğüne müracaatlerî ilân olunur. ** Matmazel Doktör kimdi ve nasıl casus olmustu? Tefrkamız roman değil hakikattir Dün başladığımız bu yeni tefrikamn geçen gün sehven roman diye ilân edilmiş olması iizerine bazı karilerimiz, ro man mıdır, yoksa hakikî ca susluk vak'an mıdır; diye somyorlar. Karilerimizin şuphelerîni i zale etmek icin tekrar edelim ki «Meşhur Casuslar» bir ro man değil; umumi harpte ve daha evvel cereyan etmîş harikulâde casu&luk vak'alarının bir tarihçesidir Cenubî Amerika'dan jjeldiğini •öyliyen ve cephe gerisinde bir Fran»îz sahra hastanesinde hastabakıcı lık eden Anne Marie Lesser kimdi? Belçika'h mülâzimin dediği gibi Alman casusu Matmazel Doktör'iin ta kendisi... Kadın Fransız cephesî gerisine nî~ çin ve nasıl gelmişti, oradaki vazife• nevdi? Ormanın içinde a»tığı kuri şunJar isbat etii mi, etmedi tni, kendisini takip eden Fransız'lann eliniden kurtuldu mu, kurtulamadı mı? Ve nihayet Matmazel Doktör kim dir? Bütün bu meraklı tuallerin cevabını vermek için en sonuncusundan, yani Matmazel Doktör'ün kim olduğundan başlıyarak sırasile onun esrar dblu hayatını ve heyecanlı, kor kunç maceralarını anîatalım. Umumî harpte, Almanya'nın en müthiş ve en büyük rasusu olan bu kadın kimdir? Onun asıl ismi, hatta mevcudiyeti bile uzun müddet gizli tutuldu. Bu kadının ismini ve hü . viyetîni Almanya'da yalnız bîr kaç kişi biliyordu. Bugün bile onun »i maıı ve şahsiyeti öyle kalın bir menakıp peçesi ile örtüliidür ki haki. kati masaldan ayırmak cidden güçtür. Fransız'lar, maceralarını nakle «feceğimiz kadına Matmazel Doktör ismini vermişler ve casus ta o zaman Almanya ile harbeden memleketler ile diğer komşu ülkelerde bu isrm ile meşhur olmuştur. Çok hazin bir akibete ugramıs olan Matmazel Doktör o kadar harikulâde işler görmüş, diğer casuslara nazaran, o kadar büyük ve hâkim bir kudret ve kabiliyet göstermiştir ki nihayet casusluk âleminin en parlak yıldızı, adeta günesi olmuştur. Eski, yeni dlğer bir çok casuslar, bu güneşten nur almışlar ve hâlâ da almaktadırlar. Farnsızlarm müteaddit defalar, kendi memleketlerinde şiddetle ta kip ettikleri fakat hiç bir zaman ele geçiremedikleri bu kadın, onlar için korkunç bir umacı mahiyetini almıştı. Matmazel Doktör, Fransız erkânı harbiyesinin istihbarat daire sini, casusiarını casuslukla mücadele teşkilâtını endişeye düşüren, korkutan, siniriendiren, çıldırtan bir ca sus olmuştur. Fakat bu kadının asıl ismi Matmazel Doktör değildir, onun asıl ismi Anne Marie Lesser'dir. Babası nin evi, Berlin'de Tiergartenstrasse idi. Anne Marie Lesser çok giizel bir kızdı. 16 yaşına geldiği zaman etr«fmda pervane gibi dönen delikan lılardan birini sevdi. Bu genç tmpa* ratorun hassa hussard (hüsar) süvari alaylanndan birinde bÖlük kumandanı idi. Bu parlak ve guzide süvari zabiti ile kız delice sevişttier. Bu aşk, ölü doğmuş bir çocukla neticelenince babası, genç kızı evinden kovdu. Zabit Carl Von Wynanky (bu is mi, Karl fon Vinanki okuyunut), bu hâdise iizerine hassa hüsar süvari alayından çekilmek, hatta askerlikten istifa etmek mecburiyetinrfe kaldı. Bir müddet sonra, tekrar muvazzaf hizmete kabul edildiyse de bu defa hassa alaylarına degil, şimen difer taburlarından birine yüzbafi olarak girdi. Genç yüzbaşı, zeki, a~ teşli, haris bir zabitti. Simendifer taburunda, fevkalâde bir gayretle ve yükselmek ihtirasile çahfiyordu. Ga~ yesi, büyük erkânı harbiyeye gir mekti. Sevgilisi Anne Marîe Lesaer, o zaman, Berlin'de kendisinden ayrı oturuyor, hiç bir is bulamadığı içîn, âşıkının gönderdiği para ile fakirane yaşıyordu. Çok geçmeden, Carl Von Wynanky'den talih yüzünü çevirdi. Babasindan miras kalan ve kardeş leri tarafından idare edilen toprakları haczedîlerek satıldı. Bunlardan eline geçen varidat ehemmiyetsiz bîr miktara düştü. Kendi askerl maaşı da, daha hassa hüsar alayında 3c«n yaptığı borçları ödemek Uiere haczedildi. Yüzbası, birbirini takip eden bu darbeler karşısmda thnitsizlige düşmüştü. Kumandanı, yüzbaşıya, ya borçlannı ödemek, yahut ta kat'î surette askerlikten çekilmek şıklanndan birini îhtiyar etmek mecburi. yetinde bulunduğunu bildirdi. Bu felâ ketli vaziyet karşısında yüzbaşı, Berlin'e gitti, orada büyük erkânı har biyeye mensup kaymakam rütbesinde bir dostuna derdini anlattı.Bu kaymakam, Wynanky*y» mühîm bir mevki sahibi bir jenerale takdim etti. Yüzbaşı, tesadüfen, bu jeneral ile daha eskiden tanışıyordu. Jeneral, kendisini M. Matthesius isminde bir zata gönderdi. Bu Mösyömin Bü louvstrasse'de bir yazıhanesi vardı. Yazthane, zahiren otomobil ve otomobil levaımı ticareti yapıyordu, fakat hakikatte bir Alman casusluk bürosu idi. Yüzbaşı borçlannı ödemek ve sevgilisine para yetiştinnek îçin, vatanı hesabına casusluk etmeğî kabul etti. M. Mattheshıss ile anlaştılar. Zabit, ondan borçlannı ödiyecek kadar mühim bir para aldığı gibi, kıt'asından da kendisine mezuniyet verildL Umumî harpten bir müddet evvel, bir aksam, Berlin'de, meşhur Adlon otelinin lokantasında yüzbaşı ile M. Mattehesius birlestiler. Bu zat, ufak tefek, zayıf, sivri elmacık kemiklerinin etleri sarkmış, çıkık alnının altına saklanan parlak gözleri çok cevval bir adamdı. Bütün vücudü ve çehresi hep kemik ve sert köseden ibaret olan M. Mattehesius, gayet iyi dikihniş lâcivert bir kostüm giytnişti. Yüzbaşı ile karşi karşıya ge lir gelmez, hiç bir mukaddimeye lüzum görmeden, sert ve kat'î bir H sanla hemen şu sözleri söyledi: Bugün çarsamba. Bu aksam sür'at katarile Paris'e hareket edeceksi niz. Paris'te hemen Meunier ve çürekâsı ticarethanesine gideceksiniz. (Mabadi var) înşaat Usta mektebi talebeîerine yapı lacak elbise listesi C'*T18İ Miktari 75 75 75 75 150 Palto Harici elbise Kasket DahÜt kasket Frenk gömleğ' Boyunbağı Don gömlek takım lç fanilâ Yün fanilA Yün çorap lnce çorap Harici iskarpin Dahüt iskarpin Mendil Corap askuı Terlik tş elbisesi Bel kayışı 150 1P0 150 150 Fîat 14.00 17.00 1.00 0.50 1.25 0.50 O.fJO ıso 150 300 75 75 150 150 75 75 0.80 1.50 0.40 0.20 5,00 0.10 0.20 1.00 4.00 0.30 Yekun 5.no Tutârî 1050.00 1275.00 75.00 37.50 187.50 75.00 90.00 120.00 225.00 60.00 30.00 375.00 375.00 30.00 15.00 75.00 600.00 45.00 4740.00 Sıhhat ve İçtimaî Muavenet Vekâleti Sağır dilsiz ve körler müessesesi Müdürlüğünden: 75 lira ücretli kunduracı ustahğı münhaldir. Talipler San'atlar mektebinden kunduracı yahut müstakil ve maruf bir kunduracı dükkânı işletmiş olacaklardır. Hüsnühal şehadetnameleri, çıktıkları mek tep; isfedikleri müessese ve dükkânların vesika ve sağtam kâğıtlan ellerinde bulunacaktır. tstekliler fotoğraflarile bütün tasdikli vesikalarını teşrinisani 932 on beşine kadar tzmir Karşıyaka'daki müessese müdürlüğüne gönderecekler ve kendilerine yapılacak tebligatı bekliyeceklerdir. Konya Sıhhat Müdürlüğünden: 300 liralık kinin ve 1000 liralık Neosalvarsan 350 liralık Safsafi yatı zeybak müstahlebi ve 150 liralık Bizmojenol 14/11/932 tarihinden itibaren yirmi gün müddetle alenî münakasaya konmuştur. Talipler her gün lstanbul Sıhhat Müdürlüğüne müracaatle sartnameleri alabilirler. Münakasa 4/12/932 tarihine musad'f pazar günü saat on beşte Konya Vilâyet Encümeninde icra edilecektir. Haydar Rifat Beyin Kuruşa Bolşeviklik 200 Yeni Rusya hakkmda en mükemmel eserdir. tklimler 1S0 tlk aşk 100 Duman 70 Senenin en muvaffak olmuç ro manlandır. Miras mes'eleleri 100 Aynî haklar 200 Kanunu medenlnln serhlerldir. Temmuz 1914 150 Büyük müverrlh Emll Ludvig"in Tarih Felsefesi 125 Küstav Löbo'nun Tahviller, kuponlar 25 Şerhli Borçlar Kanunu 100 Şafak kitaphanesinde. Dr. Hafız Cemat Cumadan maada her sün saat (2,30 dan 5 e) kadar îsUnbui'd, Divanyolu'nda ( 118 ) numaralı hususî kabinesinde hastalannı kabul ve tedavi eder. Telefon ts. 22398. Dahiliye mütehaastst Muvazene vergîsi [Birinci sahifeden mabalti hakkaktır. Yalnız bir sene müddetle mer'i olan muvazene vergisi kanu nunun bir sene daha temdidi içm meciise bir liyiha verilmesi fnuhte. mel görülmektedir. M. Çaldaris (Birind sahifeden mabait) mat reyi vermişlerdir. Lfberal fırka, mahd'ut müsamtba reyi vermiş, dîğer bütün fırkalar da geniş müsamaha reyi vermişlerdir. Hükumet, bu reyin manası ne olduğunu tetkik hakkını muhafaza et* mektedir. lstanbul Mıntaka Seyrisefainin vaziyeti Ankara 13 (Telefonla) Bütçe encümeni bugün toplanarak hüku metten gelen bazı lâyihalar üzerinde tetkikat yaptı. Encümen Seyrüsefain memurları üzerlerinin tevhit ve teadülü hak • kmdaki lâyihayı müzakere etti. Seyrüsefain idaresinin gerek teşki lât, gerekse faaliyet itibarile başka bir şekle sokulması mevzvu bahsolduğundan lâyihanm hükumete ia. desine karar verildi. Haliç'te tersane dahilinde uzun müddettenberi metruk bulunan arsa ve mebaninin 500,000 lira bedel ile tütün inhisarına verilmesi hak kmdaki lâyiha da bir daireden diğer daireye icap eden binalan vermiye maliyenm salâhiyeti olduğu kaydile muvafık görülmedi. Böyle boş ve manasız şeyler düşünme, Hat! bu hâdiselerin faili budala bir adam değildir. Bu sırada doktör oturduğu yer den kalktı: Aklıma bir şey geldi, dedi. Bu kamanın bir kıhfı olacak... Nerededir, acaba? Masanın gözünde duruyor mu dersiniz? Vans bu haberi pek te mühimsemedi. Ne demek istediğinizi anlıyorum, doktör... dedi. Hat, rica ederbn doktorla beraber mesai odasına gidiniz ve kama kılıfınm orada olup olmadığına bakınız. Eğer orada ise yerinde kalsın, dokunmayın. Kat kapıya doğru yürüdü. Dok tor da onu takip etti. Biz yalnız kalınca Markam aor du: Vans bu hâdiseye ne dersin? Bence pek mühim bir hâdse... Evet bence de öyle... Şimdilik katilin maksadına muvaffak olmadığına şükredelim. Fakat Vans, farkmda mısın, ben bir el ne kadar kuvvetli olursa olsun o kadar uzak mesafeden o kamayı karyola tahtasına bu şekilde San'at mektebi Mödürlüğünden: Aksam mektebinde derslere başlanmıştır. tkinci teşrin 19 cumartesine kadar devama başia • mıyanlann kayıtlan silinecektir. Yeniden kaydedilmelc istiyenler cumartesi, pazartesi gunleri saat 17 den 19 a kadar gelsinler. Yedinci icra memurlugundan» Satılmasına karar veriimiş bîr adet karyola şehri halin 16 ıncı günü saat yanmda Pangaltı Sürpagop Nalbant sokağı 20 numaralı hane önünde sahlacagı ilân olunur. Zayi: Ticaret lisesi birinci sınıfından aldığım hiiviyet varakamı kaybettiğimden yenisini cıkaracağımdan esldsinm hükmü olmadığı ilân olunur. Ticaret lisesi birinci sınıf talebesin~ den: 1125 Talât geldi. Her zamanki gübi sakin go> rünüyordu. Nasıl oluyor da bu saatte a • yakta bulunuyorsunuz, Hanil Gene bir m'de rahatsızlığı mı? Hayır, Mister Vans! Siz Bru» ile konuşurken uyandım. daima kapım açık uyurum. Şu halde sizin mahut Sakmet'in bu akşam buraya tekrar ffeldiftikıi d u y muşsunu zdur. Sakmet mi gelmiş'i Bir rivayete göre öyle... Fa kat şu sizin ilâhe pek beceriksiz şey . Darbeyi hedefe isabet ettrre Darbeyi hedefe isabet ettîre meraiş mi? Kasten isabet ettirmemi» olmasın? Her ne ise... Gece yansindan sonra merdivende, yahut ikVtei kn tın koridorunda ayak sesleri işittiniz mi? Hîç bir şey işitmedim. Doktör Blis bana telefon et mek üzere aşağı inmi». Bunu da d u y m*dınız mı? (Mabaâl var) Hariciye Nazıri istifa etti Atina 13 (A.A.) Dün geceki celse esnasında Hariciye Nazıri M. Rallis M. Çaldaris ile arasında çıkan bir hâdise üzerine istifa etmiîtir. Bu istîfanm kabul edilmiyeceği zannolunuyor. Solhlhat rşlerll Çocuk doktoriarının içtimaı Çocuk hastalıklan mütehassıslan araralannda bir cemiyet teşkil etmîslerdi. Doktorlar dün Beyoğlu'nda bir içtima aktederek kendilerine ait isleri görüş müslerdir. DOKTÖR Osman Şerafettin Cağaloğlu Nurosmaniye caddesi No. 19 Telefon: 893 Muayene zamanı cumadan maada öğleden sonra (Yenibahçe hastanesi) dahilî, sari hastalıklar mütehassısı Başüstüne! Vans: Evvelâ salona gidelim, orada yapacak küçük bir işitniz var! diyerek kapıya doğru yürüdü. Eşiğin üstüne gelmeden geri döndü. Masa nm üzerinde duran kamayı alarak cebine soktu. Doktör bizim arka mızdan kapıyı kapadı. Anahtan kilidin içinde çevîrdiğini duyduk. Vans öne düşmüştü. Markam, Hat ve ben onu tak'p ediyorduk. Henüz merdivenin yansına gelmeden yu kandan sert ve kuru bir ses duy duk: Ef^ndiler size faydam dokunabilir mi? Durduk ve başunızı kaldrdık. Üçüncü katın sahanhğında Hani'nin göigesi gözüküyordu. Van» cevap verdi: Biz biraz konuşmak üzere salona gidiyoruz. Hani siz de bizimle beraber geliniz! MOIhakatta yağmuriar Trakya ile tstanbul ziraat basmüdürlüğü nuntakasında kuvvetli yağmuriar yağdığı ve bir kısım kışlık zer'iyat ya pddığı mahallinden bildirilmiştir. saplamıyacağını düşünüyorum. Adam siz de, ehemmiyetli bir mes'ele değil, bu. Bundan başka düşünülecek pek çok şeyler var. Meselâ doktorun haber verdiği şu kılıf mes'elesi... Bakalım bunun altın dan ne çıkacak? Bu sırada doktör ile Hat'ın ayak sesler duyuldu. Hat odaya girince: Kılıfı bulamadık, dedi. Yerinde yok! Hîç şüphesîz kama ile beraber aşırmış olacaklar... tsterseniz adamlarımdan ikisini evi aramağa memur edeyim. Buna hacet yok. Onu bulmak güç olmıyacak, sanırım. Vans'ın kayıtsızlığı Markam'ın canını sıkıyordu. Demek siz kılıfın bulunduğu yeri bize dosdoğru söyliyeceks:tıiz? dedi. Evet öyle zannediyorum. Fa kat bunun îçin acele etmeğe hiç bir sebep yoktur... Doktör, biz tetkikatimızı ikmal edmciye kadar odanızda kalmanızı rica ederim. 932 senesinin en güzel zabıta romanı: 49 13 temmuz cinayeti Yazan: S. S. VAN DİNE • • «.t> •• • « • . Tercüme eden: ÖMER FFHMl pısi açık bir odada uyumak beni sinlrlendirir. Bu gece de ayni şekilde mi hareket ettiniz? İşte bunu pek iyi tayin edemiyeceğim. Odaya ilk girditgim zaman onu iyice kapattığıma eminim. Sonra kalktım ve hava almak için tekrar açtım. Bu ikinci defada kUitlemeği unutmuş olmam muhtemeldir. Çün kü zihnen pek meşguldüm. Kapı dışandan açılamaz mı? Bunun imkânı yoktur. Anahtar daima kilidin içinde durur. Bakın hâlâ o vaz'yettedir. Hat ta bir sual ile mükâlemeye kanştı: Acf.ba kapınm dış topuzunda parmak izleri yok mudur, dersiniz? Van» kat'î bir lisanla cevap verdiı Fakat kendisine bir şey olma dı, madam. Yalnız bir kaç saat uy • kusuz kaldı, o kadar. Sözlerime şunu da ilâve edeyim ki bundan sonrası için artık hiç bir tehlike yoktur. Mücrimi bir an evvel bulma nızı tsmenni ederim. Bize itimat edeb'lirsiniz, madam. Şimdi sizden istediğimiz en büyük hizmet odanıza çekilmen'z orada bizim sizi çağırmamızı beklemenizdir. Hay hay... Madam BIis kocasını öptü ve ağır adımlarla uzaklaştı. Kapı kapandıktan sonra Vans sordu: Doktör gece yatarken odanızı kilitler m'slniz, yoksa arkadan sör neler mîsiniz? Kapunı daima kflitlerîm. Ka • 18 Müzedeki aydınlık 13 temmuz gecesi tabahn karsı 1,15 Hani bizim arkamızdan salona

Bu sayıdan diğer sayfalar: