14 Kasım 1932 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 5

14 Kasım 1932 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

*14 Teşrînîsanl Vecîzeler Hakikati kafa bulur, kalp keş feder. * Saadete mağ lup olmamak en büyük taadettir. * tnsan, şikâyet etmekle kendini teselti eder. * Sabırnz adam yağnz lâmbaya benzer. * i Ciddî iflerde nükteye tapmak, j ihtiyaet sefahate I feda etmektir! * Şeytamn unuttuğa kadmlar yuzlerm Allaha cevirirler l * Aşkta ihanet affedilir, fakat dostlukta atlal * Zenginin ka • tarlan meziyet, fakirin meziyet • leri kumrdar. * Felâket, dott • luğu kavvetlendi' rir; aşkt zayıfla ttr. * Saadet, *eo • mekte değil, ne • vüdiğim hisset • mektedir. Artık Amerika'da da küfelikler çoğalacak! Vecizeler Hayatta her şey gibi aşk ta din lenmeğe muhtaçttr. • Inaanın mezi yetleri nfırlar gibidir. O nftrlara ktymet verdire cek rakam, paradır! * Yalnız kendi kanadile açan çabuk yorulur! Aşk, deniz gi bidir. Ne içilir, ne geçilir! * Z a m a n t • mızda nankör yokttrr. Çunkü i yiHk eden kalmadt! Aşk, erkeklerin gozünden, kadınlartn kulağından girer! * Bin dott azdtr, bir duşntan çok tur. Bazan ilâmaşk, ilâm iflâ» hadar guçtür. » Goğe tükurme, yuzune yağarl • tnat, iradetun yontvtlmamtçıdtr! •gjg" ^ ^ • Maşaliah, beş sene evvel sizden nasıl ayrıldımsa gene öylesiniz.. Hiç değişmemiş miyim? Hiç.. Ayni elbise, ayni şapka, ayni Ukarpin! Doktor Rakı içmez, kumar oynamaz, çapkınlık etmezsen daha uzun yıllar tatlı tatlı yaşar sın.. Hasta Ah doktorcuğum, ben bu kadar tatlı hayat istemem! DiKODU A. H Dön, Sirkeci'de Kri.tal lokantasında yemek yiyen ticaret mektebi müderrislerinden Hakkı Nezihi Bey, kendi şapkasınm ah narak yerine (A. H.) markalı bir sapka bırakıldığını görmüftür. Bu sayede, geçenlerde kim olduğu bir türlü anlaşılamıyan meşhur (A. H) Beyin külâhı bulunmuş oluyor. Bakalım, elde edilen bu ip ucundan ne çıkacak? Futbol! Cuma günü, Galatasaray'lılari înağlup «den Bulgar takımı, dün de Fener'lileri bire karşı iki golle yenmişler. Acaba neden yenildik? Eskiden meşhur mazeretler vardı: Şanssızlılc, rüzgâr altına düşmek, güneşe karşı oynamak, hakemin haksızlığı, sahayı ya • dırgamak gibî.. 1 Meselâ Zeki Bey, tam kalenîn onünde enfe&bir pas alırdı, topu »ola geçirirdi, evirir, çevirir, mrır, kıvınr, şütünü çekerdi de, bir yıldınm hızile giden topu, sanki gizli bir el, şeytanî bir kuvyet ahp kale direğine çarpardı! Yahut, Alâettin Bey, Leblebi Mehmet Bey, beş muhacimi bi • rer birer, üç muavîni ayn ayn, iki müdafii teker teker atlatırlardı da, tam topla beraber kale den içeri girerken, hakem of sayt çalmak haksızhğmda bulunurdu! Fakat, bütün bu esbabı muci beler, bu beynamaz özürleri hep vaktile imiş.. Şimdi, mağlubiyete öyle kamksadık ki, artık sebep zikretmeğe, bahane bulmağa luzum bile görmüyoruz.. Yeniliyoruz vesselâm! Akbaba Kolay yele be Salamon.. Bu küfeleri nereye yönderiyorsun? Amerika'ya be Mişonaçi.. Malum ya, artik orada da içki yasaği kalkiyor!.. TİVATRO Yazısız mektup Tuluat 7 perde Sahne: [Bir talon, eşhas: Behzat ve Şadi Beyler. Sonra, bir Şadi Bakalım mektubuma ne cevap verecek.. Eğer ricatnı reddederse... Behzat Üzülmeyiniz beye fendi, her halde dostluğunu esirgemez. Şadi lnsan oğlu belli olmaz. Behzat Fakat, sizin bunca yıllık arkadaşımz.. Başınız sıkışmış, bir yardım istemişsiniz.. Zatıâliniz vaktile ona az mı iyilik etmiştiniz. [Bu esnads «tık, tık, tdc> salonun kapısı vurulur. ] [Vak'a evvel zaman içinde, kapah çarçıda, meşhur Mığır'm lokantasında geçer.] Bir de kaymaklı komposto! Hayır, sütlü irmik helva»ı yiyeceğim.. Mıgır, helvayı ne sütile yaphn? Senin geleceğini bilseydim, eşek sütile yapardım! Ulan bana bak, ben bugüne bugün bir eski aktörüm.. Haydiii.. Tereyağı.. Ben senin ne eskisi olduğunu bilirim! Her gün neş'eli, eğlenceli olan Mığır'm lokantası, o gün büsbütün coşkundu. Zira, rahmetli borazan Tevfik'le Raşit Rıza da müşteriler arasında idiler. öğle yemeğine terbiyeli düğün çorbasile başlayıp sütlü irmik takılıyorlar, onlara helvasile bitiren bu iki dost, mütemadiyen Mıgır'a Mıgır da hiç durmadan gelince, Raşit Rıza keseye dav randı. Fakat, Borazan Tevf ik daha evvelden sözlü.. Hemen o da keseye el attı: Müsaade et.. Olmaz, sen benim misafi rimsin.. Vallahi danlınm.. Billahi gücenirim.. Eğer paraları sen verirsen, namusum hakkı için selâmı sabahı keserim.. Eğer sen verirsen, dinîm hakkı için ben de senin yüzüne bakmam... Kendisine oynanmak yerek geldi: Ulan hanîm evlâtlari, dedi, siz böyle hergün gelip müşteri lerimi eğlendirin, ben seve seve sizin karnmızı doyururum. Böy le çatır çatır karşılıklı yemin et meğe lüzum yok! Karga istenen oyunu Mıgır çakmıştı. Gülümsi Bana mı dedi, nna mı? Zeki Bey, usağı Murad'a bir mektup verdi: Murat, bu mektubu al, bi zîm Cemal Beye götür... Başüstüne efendim.. Cemal Beyin köşkünü biliyorsunuz, değil mi? Evet efendim, istasyonun karşısında, yeşil pancorlu.. Aferin Murat.. Haydi ba • kalım.. Murat gitti ve bir saat sonra elinde mektupla tekrar geri geldi. Ne haber Murat? Efendim, mektubu götür • düm.. Ne dedi? Ver, dedi.. Yoooh, dedim, beyefendi bana «Murat, bu mektubu Cemal Beye götür, dedi, ver demedi!» dedim.. Hay Allah lâyığını versin.. Sonra? Sonrası, kızdı: Eşşek, dedi.. Ama, bana mı dedi, sana mı dedi, artık orasını bilmem gayri!.. Afiyet olsun! O sabah, hizmetçi kadın, be • yin sabahleyin saat sekizde kalkıp kahve istemesinden f ikâyet ederek bohçasını ahp gitmişti. Hanımefendi, zamane kızla • nndandır: Dans, manikör, sinema havadisi bilir ama, yemek pişirmesini bilmez. Akşam ustü, hizmetçi kadmîn gitti ğini unutan bey, pürtelâş içeri girdi: Neri... Kocacığım... Karnım aç, çok aç, müthis aç... Beş dakika müsaade kocacığım.. Sofrayı mı hazırhyacaksıp cicim? Hayır, lokantaya gitmemiz için ben hazırlanacağun! Tavsiye Cevdet Bey, züppeliğe üzenen, ağır, hantal bir orta yaşlı.. Baloları hiç kaçırmıyor.. Bütün eğ lencelerde hazir. Geçen akşam, bir dansh çayda, güzel, ince bir kızla fokstrota kalktı. Bir aralık, lâf olsun diye: Efendim, dedi, bendenize dans etmeği öğreten profesör, şu tenbihte bulunmuştu: Daima iskarpinlerinin ucuna bas! Genç kız, sordu: Benim iskarpinlerimin mi, yoksa kendi iskarpinlerinizin Şadi Hah.. Içte kapı vurul du.. Behzat Muhakkak uşak bendenizdir.. Şadi Giriniz! [İçeriye elinde bir zarfla Hâzım gîrer.] zamane! Şadi Ne haber bakalım? Hazım Efendim, mektubu nuzu verdim, bu cevabı gönder • diler. [Şadi mektubu alır, açar. Bir de ne görsün: Bembeyaz bir kâgıt. Hazım yanlış zarf getirmiş. Şimdi ne yapsın? Nasıl okusun? Rolünü ezberlememiş tir. Mektubu evirir, çevirir, çaresini bulur. 1 cevap yağdınyordu. Nihayet, sıra hesap gÖrmeğe neden ayıp olsun? Çurçur Ahmet, gözleri şiş, burun mosmor, el ayak sarsak, köse başında avuç açmış dileniyordu: Allah rızası için bir sada ka... Hacı Veli Efendi, hemen ke seye el attı ve mübarek cuma akşamı hürmetine pırıl pırıl bir yirmi beşlik toka etti.. Bir saat sonra, yatsı namazın dan çıkan Hacı Veli Efendi, ci vardaki meyhanenin önüne ge lince, bir de baktı ki, demin sa daka verdiği dilenci içeriye da lıyor.. Hiddetle seslendi: Efendi, efendi.. Buraya baksana... Çurçur Ahmet döndü: Ne var beybaba?.. Evlâdım, burada ne işin var? Biraz çakacağım beybaba.. Ayıp değil mi yavrum? Neden ayıp olsun beybaba?. Paramla değil mi?!. Hanım, yeni hizmetçiye ten bih etti: Kızım, biz sabahları saat sekizde kahve altı ederiz.. Zaran yok, ben sizden sonra yerim.. Neden? Şey.. Ondan evvel kalkmak adetim değildir de! Şadi [Mektubu Behzad'a uzatır] ağa efendi, ben gözlüğümü dairede unutmuşum, mektu bu okuyamıyacağım, şunu sen okuyuver de ben dinliyeyim.. [Bshzat, derhal işi çakar. Zeki bir teK<"ssümle cevap verir.1] Behzat Aman beyefendi hazretleri, kırk yıllık bendenizin cehaletile istihza buyurmak re va mı?... Kulunuzun okuyup yazması olmadığını bilmez misiniz! [B"hzad'ın bu kurnazlığı karşısinda ^» J i derhal bir başka çare bulur.~\ Şadi Dur öyle ise, içerki odada bir başka gözlük daha o'acak, onu alayım bari!.. [Dışan çıkar ve yazılı mektubu alarak gelir, yalandan bir de gözlük takıp okumağa başlar"| Söyleyin bakayım: Masamın üstüne mürekkep şişesini hanginiz devirdiniz? Kardeşim devirdi baba, kardeşim. Sus yalancı!.. Ne biliyorsun?.. Ben onu devirdiğim zaman sen odada değildin! trkek sesi Mediha'cığım, sen misin sevgilim? Kadın Benim sevgilim... Sen kimsin? Sinemaya yalnız gitmif bir adam! Çimdik

Bu sayıdan diğer sayfalar: