Kuruitay'üa sekizinci gün FuatB.lerin beyanatian çok aikışiandı iBirinci sahifeden mabait) muş, yabancı dillerin tam istilâsına uğramış, tahsil güçleşmiştir. Bugün bunlara nihayet vermiş bulunuyoru;. Lfendiler, ilim medenî âlemde sadece âlimlerin ve bir ziimrenin bildiği bir kıymet olmaktan çıkmış, bütün millete şamil olmuftur. İlim milleti saadete sevkeden yoldur ve bundan milletin her ferdini istifade e mek lâzımdır. Bunun için de ıstılâhları, mefhumları halkın kul landığı ana dilden alacağız. Bu iş karşısmda bazı ilim adamlarmın itirazına şahit olacağız. Onlara göre arapça ve acemce ıstıllâhlar sanki kudsî birer manayı hnizdir, bırakmak istemezler. Bazıları da yeni alınacak türkçe ıstıllahla rın munis olamıyacağını ileri sü rerler. Mevcut ıstıllâh ilk kullanı • şında munis değildi, tonra alışıldı. Yenilere de kısa bir zamanda alı şacağız. Bunun için ilmî bir sistemle çalışmak, beynelmilel ıstıllahlara uyeun düjecek nüansları toplamak icap eder. Bütün müterizler şunu bilmeli dir ki arabın, acemin hiç bir kelimesi mulcaddes değildir, bize zorla musallat edilmis sözlerdir. Yeni »stı lahlar. yeni nesiller içindir. Onlara ise biz ne verirsek onu öğrenecek tir. Türk inkılâbının büyük Başku mandanımn yeniden ilân ettiği Türk dili inkılâbı seferberliğinde her fert vazifesini yapacaktır. Dünya şahit olsun ki Türk milleti bunu da başaracak ve tdilde inkılâp olamaz» diyenlere inkilâbm nasıl olacağını gösterecektir.» thsan Bey pek çok aikışiandı. O kiirsiden indrkten sonra celse 10 dakika tatil edildi. larda oturan bu ahu kızlar ceylân gibi güzeldiler) ayeti Yürük kızları için söylenmiştir. Gori kelimesi de hurinin îslâvca telâffuzudur. Dinlerin bahsettiği cennet Türkelidir. Bundan Tevrat Gan egen diye bahseder ve güzel bahçe demektir ki bu kelime araplarda Cennatı adnü olmuştur. Din kitapları cennetin dört nehrinden bahsederler: Cey hun, Seyhun, Dicle ve Fırat.. Kuran da cennetlerin altından dört büyük nehir aktığını itiraf etmektedir. Türkçe £1 kelimesi arapçaya İl olarak geçmiş ve tasrif edilerek îlâh olmuştur. Dört büyük meleğin ismi de böyledir: Cebrail, Mikâil, îsrail. Azrail... / Türkler ilme de çok hizmet et mişlerdir. Bugün İran'da bir çok kelinr.eler türkçedir. > Hatip bundan sonra bütün As ya'da türkçenin hâkim olarak ya şamakta olduğunu, Türk dilinin bütün istilâlara rağmen asıl mahiyetini muhafaza ettiğini, fakat türk çenin en büyük düşmanlığı Osmanlı saltanatı tarafından gördüğünü, saraya doldurulan edebiyatçıların, din erbabının 7 asır dilimize tekme attığını, Padişahların türkçe yaz mağa tenezzül ettnediklerini, milliyetsiz dindarların çılgın din siyaseti ile Türk'ün yüzünü araba ve ahrete çevirdiklerini ve bu korkunç devirlerin Osmanlı edebiyatını yaraltığtnı söyledi ve Namık Kemal'in «git vatan Kâbe'de siyaha bürün» diye başlıyan vatan kasidesini okuyarak: Türk'e vatan duygusunu aşı lıyan Namık Kemal bile Türk'lere ahret koklatmaktan kurtulamamıştı, dedi. Osmanlı edipleri fenalik Iarında devam ettiler, arapça ve acemceye başımızda cirit oynattılar. Boyuna onlardan kelime aldı lar. Osmanlıca kozmopolit dil oldu, bir zümreye inhisar etti. Saltanat dilimizi yıktığı gibi Türk'ü arabı şerif tanımağa da sevkediyordu. Her dil cılız doğar, onu milletler büyütür. Başı boş bırakılan bir dil, başı boş bırakılan bir çocuk gibi hırsız olur, yankesici olur, yalancı olur. Efendiler bir hatibin dediği gibi tefrit ve ifratın, amelle aksülâmelin çarpışmasından hakikat çıktığı, tekâmülle inkılâp olacağı nazariyesi ölmüştür. Dilimizi kurtaracak Mustafa Kemal'in yarattığı şuurlu inkılâp sistemidir. Dil inkılâbının ana hatları çizil • miştir. Türk dilinin tasfiyeıi beynelmilel ilme de yardım edecektir.» Ruşeni Bey bugüne kadarki bü tün âlim ve edebiyatçıları Osmanlı saltanatına ilâve ederek nefret ve gayızla bahsediyordu. Sabık meb'uslardan Muhittin Baha Bey söz istiyerek dedi ki: Efendiler! Hatip geçmiş bü yüklere de hücum etmiştir. Halbuki onlar bizim için tükenmez bir hazinedir. Hiç olmazsa onların bet bahthğını kabul etmek lâzımdır. Onlar da bizim kadar mes'ut olsa lardı en büyük adamın zamanında yaşarlardı.» Muhittin Baha Bey çok alkışlandı. Ruşeni Bey cevap vererek ecdadımızı tahkir etmek için söz söylemediğini, fakat fena taraflarını görmek lâzım olduğunu bildirdi. ralarmdan, Padişahların ilmi ve türkçeyi nasıl boğmak istediklerinden bahsetti. Kurtulmak için önümüzdeki karanlık hendeğin üzerinde bir köprü var. Onun üstünden imanı olan lar geçer, dedi. Söz Köprülü zade Fuat Beye verilmişti. Türk tarihi edebiyatı mü derrisi Kurultaym büyük ehemmi yetinden bahisle söze bafladı: Büyük Gazi türkçeyi kurtar mak için umumî seferberlik emri verdi, manevî inkılâba gidiyoruz. Bir hatip dilin tabiî bir tekâmül takip ettiğini, akademilerin bu tekâmülü tesbitten başka bir şey yapa mıyacağını söylemiştir, bu eski bir itiraz usulüdür. Her inkılâpta kullanırlar. İçtimaî hâdiselerde nazariyesini ileri sürenler kadere inananlardır. Türkçe 12 asırdır mütemadiyen tekâmül etmiştir, fakat ileriye değil ge.iye doğru. Sebebi de âmillerin millî vicdandan uzak olmalarıdır. Hele meşrutiyetten sonrakilerde millî şuur olsaydı dilimiz muhakkak ileri giderdi. Tekâmülü iddia eden hatip geriye doğru bir tekâmül olduğunu bilseydi bunu iddia edemezdi. Bugünkü Türkiye ileri bir cemiyettir. Eski ve orta zaman bağlarile bağlı değildir ve Türk dili de terminizm icabı ilerliyecektir. Modern cemiyetler akademile rinde muhafazakârlara yer vere mez, çünkü ona kısa değil, uzun adım lâzımdır. Türk tarhine, millî temayüllere cn doğru şekli veren, inkılâbin en büyük mihrakı muazzam dil inkılâbını da ilmî esaslara istinat ettir miştir. Dil inkılâbı bütün ilmî hazırlıkların ve hayatî zaruretin tatbi kından başka bir şey değildir. Dil inkılâbı Türk inkılâplarının en muazzamıdır. (Türk dili en zengin dildir, ye ter ki millî şuurla işIensin}*tHyen büyük Gazi tarihî hedefi en kat'î şekilde göstermiştir. Bunda muvaf fak olacağımızdan şüphe. edeme yiz, çünkü Gazi'nin lisanile söylü yorum. Ey Türk genci bunun için lâzım olan kudret asil damarlarındaki kanda mevcuttur!» Fuat Bey çok aikışiandı ve kür süden indi. Kurultayın en sevinçli siması Besim Atalay Beydi. O sevinçle kürsüye geldi. Bu inkılâbı uzun sene lerdir beklediğini ve Gazi'nin mu hakkak bunu yapacağı imanile yaşadığın' söyledi. Merhum Tuna'lı Hilmi'yi andı. Hatıralarını, Anadolu intibnlarını anlattı. Şendi, bütün Kurultay da bu sevince iştirak ediyordu. Besim Atalay Bey lâhikalar, lehçe ve dilin menşei hakkında uzun bir tez izah etti. Topladığı kelime leri, şiirleri okudu. Yeni kelimeler bulmak için arayıcıların mutlaka iyi türkçe, arapça, acemce bilmeleri lüzumunu, mevcut lugatlerin hep hatalı olduğunu söyledi. Anadolu nun muhtelif lehçe farklarını izah etti. Aralarında bu dili ayıracak kadar fark olmadığını söyliyerek kürsüden indi. Besim Atalay Beyde n sonra kürsüye muallim Mediha Muzaffer H. çıktı: Yüksek dilekli seçme yoldaşlar! Hitabile söze başlıyarak yapacağımız inkılâbin anahtarının diliparmağı ile göstererek: Şu ayak izine bakın! Dedi. Yakından tetkik etmezseniz bir şey anlasılmaz. İşte bir ayakkabı topuğu vazihan görünüyor. Kauçuk tabanlı bir ayakkabı izi. Vans eğildi, gösterilen yeri tet kik etti ve cevap verdi: Hakkınız var, Hat! Bu izin katile ait olması kuvvetle muhtemeldir. Durun, daha bitmedi. Benimle beraber gelin! Hat demir merdivene doğru yü rüdü. Kolundan tutarak Vans'ı da beraber sürüklüyordu. Basamaklar üzerinde görünen bir başka izi işaret etti. Bunu da dikkatle gözden geçiren Vans bir lâhza düşünceye daldı. Müddeiumumî merağından yerinde duramıyordu. Arkalarından o da gitti ve izi tetkik etti. Sonra elini Vans'ın omuzuna koyarak: Neden ısrar ediyorsun azizim, dedi, mes'ele gayet vazih bir şekil aldı. Vans başını salhyarak cevap verdi: Evet vazih.. Fakat bundan ne çıkaır ? Canım düşünsenize Blis gibi zeki, okumuş, kurnaz bir adam bu lusacaklan herkesçe malum bir kim , %/ M. »* ' ' STeşirinevveî 1932 MEMLEKET MEKTUPLAR1 I Anna'nın İ h a t İ p SÖZ SÖyîedİ, İ h s a n Vej Umurlu'ya giden köycüler grupu çok Poli eser en cansıkîci veGençüği' Bu üziicü har«« faydah irşatiarda ketlari neş'elenecek bir hkle getirmek için yaratılmıştır. * Poli Anna rauhitindeki en betbîn ve en neş'euz insanlara bile ntkbinlik ve neş'e aşılıyarak onlan mes'ut «den bir kızdır. Bu kitaplar her afle için en lünmlâ eserlerdir. ' (Poli Anna) ve (Poli Anna'nin Gençliği) kitaplar Matbaacılık ve Neş« riyat Türk Anonim Şirketi tarafmdaa neşrolunmuştur. Maarif Vekâleti Talim ve Terbiye dâiresi bu iki eseri fevkalâde takdir et • miştir. Her iki eserin de fiatı 75 ve ikiei 160 kuvuşur. Tevzi mahalleriı 1 Cağaloğlu'nda (Cumhuriyet mü> esseseleri). 2 Ankara caddesinde Kanaat kütüpanesi. îstanbul altıncı Noterliğine Aydın Halkevi çalışıyor Poli Anna ve Köprülüzade Fuat Beyin tezi münasebetile sporcuları Aydın (Hu»usî) Aydın Halkevinde şuurlu bir çalışma hareketi vardır. Köycüler şubesinin tertip ettigi irşat kolları civar köyleri ziyaret ederek köylünün umumî ihtiyaç Iarile yakmdan alâkadar olmaktadır. Dün bu kollardan birisi Aydın'a iki saat mesafede Umurlu köyünü ziyaret ederek köylü ile faydalı temaslarda bulunmuriardır. Halkevi reisi doktor Muka»der, kurslar şubesi reisi Fakir, köycüler şubesi reiıi Ruhi Beyler de heyetle beraber Umurlu'ya gitmişler ve Halkevi bandosunu da beraberlerinde götürmüşlerdir. Köy halkı ziyaretçi heyeti samimiyetle karşılıyarak ayran ikram etmişler ve Halkevi bandosu önünde millî Zeybek oyunları oynamışlardır. Köylülerle temasa geçen irşat kolu azaları yeni Türkiye'nin millî prensiplerini kendilerine telkine çalış mışlardır. Mahsulün para etmediğinden, incirin satılmadığından ve mektep ih 7 eylul Kurtuluş bayramı KARtLERtMİZE KOLAYL1K: ikinci celse İkinci topianmağa Râzım Paşa nın riyasetinde başlandı. Sözü Ruşeni Bey aldı. Türk tnilletinin ve diIinin harikâla'fihı kaydeden tarih bilgiçlerini tasdik eltiğini söyliye rek *öze başladı: , . f> . . . . . . . Türk'ün kafası, dedi, medeniyetin babası olduğunu isbat etmiştir. Ruşeni Bey Türk'ün dünyaca tanınmif hamasetinden, necabetin den. Tstilâlarından bahsetti: Dünyaya hükmeden Türk dehasıntn elbette mükemmel kanun ve teşkilâtı ve çok mükemmel ve zengin bir dili vardı. Dilimiz Türk hamasetile atbaşı beraber gitmiş ve Türk kendi dilile dünyayı idare etmiştir. Hatip medeniyete hizmetimizi anlatırken demir devrini açan ftopal Han) m hayatını izah etti. Topal Han 4900 sene evvel Anadolu'nun Şark yaylalarında ilk defa demiri bulmuş, eritmiş ve işlemiştir. Tevrat ta bundan bahsetmektedir. Ruşeni B. arapçaya ve Garp dillerine geçen türkçe isimleri saydı. «Melek» kelimesinin türkçe olduğunu, Türk'lerin ateşe verdikleri «A don> ismini İslâvların olarak aldıklarını, Lâtinlerin bunu Adonis yaptıklarını, araplarm türkçe «Egn» i Civ haline getirdiklerini söyledi ve uzun tafsilâttan sonra: Mukaddes kitaplar Türk'ün memleketini cennet addederek ümmetlerine vadetmişlerdir. Huri Türk'ün Hor keümesinden alınmıştır ki huri Türk'ün güzel kızından başka bir şey değildir. Kuran Türk kızla» için tasvirler yapmıştır. {Çadır Aylık abone ' I I Hususile vilâyetlerdeki bir çok karilerimiz gazetelerini munta • , zaman kendi adreslerine alabil • ı mek için bizden bazı kolaylıklar is ı temektedirler. Bu aziz karilerin ı arzularını yerine getirmek Uzere ( Cumhuriyet için aylık abone usulü , ittihaz etmeğe karar verdik. Ay • ı lık abone bedeli yalnız I 150 kurus... ' I Besim Atalay Bey düğiin yaptyor Muhittin Beyin madahalesi tan ibarettir ve tabiî peşin olarak ( gönderümek îâzımdır. { Bu usul idarece fazla mesaiyi { icap eden külfetli bir meşgale olduğu için abonelerinin inkıtaa uğramamasını istiyen karilerimizin paralarını idareye vaktinde yeti şecek veçhile döndermekte devam ' etmeleri iktiza edecektir. ' Bolşeviklik Yeni Rusya'y» dair dünyanm en maruf eseridir. Mukaddema îstanbul'da Tütün Gümrüğiınde Yağcı sokağında 26 numaralı Köylüler bu ziyaretten çok memma^azayı, bilâhare Fener'de Karabaf nun olmuşlardır. İrşat heyeti akşam mahallesinde Fener caddesinde 2 6 0 / geç vakît köyden avdet etmiştir. 262 numaralı fabrikayı ikametgâhı ti Halkevi kütüphane ve neşriyat şu carî ittihaz elmi* olan mevaddı iptidabes' bir halk okuma odası açacaktır. iyei nebatiyeden yağ istihsal ve tasfiye. Binayı temin etmiştir. Mevcut kü si için fabrikacılıkla meşgul ve İstanbul tüphaneyi zenginleştirmek için ki birinci licaret mahkemesi sicilli ticaret taplar sipariş edilmiştir. Müze ve dairesinin 15059 sicil numaraıında mu* sergiler şubesi bir sıhhî müze tesisine kayyet ve zirde vaziülinua Bilecik karar vererek lâzım gelen tablo ve mcb'usu Salih, Gsziantep meb'usu Ki. molajları ısmarlamıştır. lıç Ali, Mehmet Ali ve Refik Sabri Bey önümüzdeki tasarruf haftasında lerden mütetekkil Mehmet Ali ve Şübir de ver'i malları sergisi açılacakrekâsı I.imitet Şirketi sermayesi elli bin tır. Türk îirası unvanı ticariyesini haiz ASAF Limitet Şirketi bilcümle fiirekânın muvafakati ile fesih ve olbaptaki eirket mukavelenameti şeraiti dahilinde tasfiyesi icra edilerek şirketin kimaeye bir Terbıyei bedeniye mufettişi umumisi Se gâna deyni kalmamıs ve şirketin evrak. ve defatiri mevcudesi ticaret kanunu lim Sırrı Bey geçen sene radyoda muh nun 251 înri maddesi hükmü dairesinde telif mevzulara dair muntazam konferansIeeceliilhıfız »ürekâdan Refik Sabri Belar vermiştl. Üstat bu konferanslan toplı ye yedi adi! suretile tevdi edilmiş ol yarak bir kitap halinde neşretmiştir. makla, bu bapta bir guna itiraz v# matÎTulnız beden terbiyest muallimi veKili lubat iddiasında bulunanlarm tarihî ayni zamanda kıymetll bir pedagoğ olan ilândan itibaren on beş gün zarfınd* Selim Sırrı Beyin bilhassa çocuk terbi şirketin mezkur ikametgâhı ticarisin yesine dair olan konferanslan çok en de tasfiye memurları Mehmet Ali ve teresandır. Bunlar her mualhmin, ana ba Refik Sabri Beylere müracaat etmeleri banın alâka ve istifade ile okuyacağı gu ve aksi haldc tasfiyenin kapatılarak mev zel yazılarıdır. cut şirketin taksim edileceği hususunun Konferanslar çocuk terbiyesinden başka ilânı ve alelusul keyfiyeti feıhin sicilli muhtelif mevzulara da temas etmektedir. ticaretçe de tesçil ve ilânı emrinde da • Bu itibarla temiz ve yarüışsız basılmış olan irei adidesine müracaat olunmak üzere bu guzel kiabı bütün okuyucularımıza tav işbu fesih beyannamesile zirindeki inv zalarınuzm tasdiki ve keyfiyetin sicilli siye ederız. ticaret ve İktisat Vekâleti celiletine de Şen çocuk mecmuası leecelilttrz işbu vesikanın nüshai kâfi • (Şen Çocuk) un 8 ınci sayısı çıkmıştır. yesinin tarafımıza itası talep ve istir • İçinde dünya çocuk edebiyatının en güham oluntır efendim hazretleri. zel parçalarile guzel masal ve hikâyeler, Adres: İstanbul Tütün Gümrüğü 2 6 şiirler, karikatürler, sıhhî bilgüer ve saire No. mağazada Kılıç Ali, Mehmet Ali, vardır. Refik Sabri ve Salih Beyler. Aydtn'da karşüaşan Aydın Denhli bir arada tiyacından bahseden köylülere kurslar şubesi reisi tatminkâr cevaplar vererek mektepsiz köyler için bu sene seyyar muallim teşkilâtı yapıldığını ve köy iktisadiyatını korumak için kooperatifçiliğin bütün köylere ka dar yayılmasına çalışıldığını ve Halkevinin bu mühim mes'eleler üze rinde ciddiyetle meşgul olduğunu bildirmiştir. Radyo konferanslarım Bolşeviklik Bütün tarihi, siyaseti, içtimaiyatı alâkadar eder. Darülfünun Emanetinden: Teşrinievvelin 6 ınci perçembe günü (KURTULUŞ) bayramî miina sebetile Taksim'de yapılacak geçit resmine iştirak etmek üzere OA • RuLFÜNUN talebesinin o gün saat dokuzda Darülfünun meydanmda hazır buluntnaları ehemmiyetle ilân olunur. Bolşeviklik Haydar Rifat Beyin kalemile tercüme olunmuştur. 200 kuruş. mizde olduğunu izah eden güzel bir hitabe söyledi. Mektep, Maarif ve millet Kurultaydan doğacak yeni dil güneşini bekliyor, dedi. Anadolu'dan Kurultay için gelen doktor Memduh Şevket Bey şayani dikkat tetkiklerini teşrih etti. Celse bugün saa 2 de toplanmak üzere içtimaa nihayet verildi. seyi öldürür de mahalli vak'ada kra ' vat iğnesini, maktulün avcunda ha zırladığı raporu bıraktr rnı? Sonra bunlar yetişmiyormuş gibi kanlara basarak iz bıraka bıraka odasına gider mi? Bunun böyle olmasına nasıl ihtimal veriyorsunuz ? Markam tasdik etti: Evet, haklısın. Bunlara güç inanılır. Fakat ne yapalım ki deliller çok kat'î... Şimdi yapacak bir tek iş kaldı... Doktoru maktulün ya nında isticvap etmek. Vans, gözleri dönemeçli merdi venin üstündeki demir kapıda: Hakkınız var, dedi. Sahneye doktor Blis'in ithali sırası artık gcldi. Bu işte karanlık noktalar var. Gidip çağırayım. O belki bizi tenvir ede bilir. Kendisini uzun senelerdenberi tanırım. Türk Anonim Elektrik Şirketinden: İstanbul Elektrik, Tramvay ve Tünel Şirketleri ile îstanbul ve Kadıköy Havagazi Şirketleri ve Tesisatı Elektrikiye Şirketi, elyevm ve ol* dukça uzun bir müddet için münhal hiç bir memuriyetleri bulunmadığını ilân ve hiç bir netice verilmiyecek olan hizmet talebinden sarfi nazar olunmasım bilhassa rica ederler. Binaenaleyh müstedilere alâkadar olan hayırhah zevattan gelen tavsiyename ve teşebbüsler hakkında dahi keyfiyet aynidir. dişe ile yukarıya dolambaçlı merdi venin üstündeki demir kapıya bakı yorduk. Asabım gerilmiş, içimi bir korku kaplamıştı. Hayatta pek az hâdise karşısında bu dakikadaki kadar hevecan duyduğumu itiraf e derim. Bütün vücud'ümü soğuk bir ür. perme kaplamıştı. Bir çok kuvvetli delillerle tohmet altına giren bu kıymetli ilim adamına acıyordum. Içimizde en sakin gözüken gene Vans'tı lâkayt bir tavırla çakmağmı cebine koydu ve kapıya yumruğu ile bir daha vurdu. Kendi kendine mı rıldandığmi duyduk. Garip şey! Bu sözlerden sonra kapıya öyle şiddetli bir darbe indirdi ki bütün salon çınladı. Nihayet tokmak ya vaş yavaş çevrildi ve kapı açıldı. Loşluk içinde kırkına varmış, iri vücutlü bir adamın hayalkıi gördük. Arkasmda mavi bir rop döşambr vardı. Sarı ve seyrek saçları yatak tan yeni kalkmış bir adamın saçları yataktan yeni kalkmış bir adamın saçları gibi karmakarışıktı. Hakika ten uykudan yeni uyanmışa benziyordu. Üzerinde uyku serseınljği pjbi bir hal vardı. Kapmm tokmağına tutunmak istiyormuş gibi asilıverdi. Sendeliye sendeliye ilerledi. Donuk ve sabit bir nazarla Vatıs'a baktı. Garip görünüşlü bir adamdı. Uzun, zayıf ve güneşten yanmış yüzü kes • kin hatlarla dolu idi. Geniş alnı, o kumuş, kafalı bir adam olduğunu gösteriyordu. Kartal gagası şeklinde bir burnu vardı. Küçük bir ağzın al tında dört köşe denilecek şekilde bir çene görülüyordu. Yanakları çökük ve haf if buruşuktu. Vans'a bir an dalgın dalgın baktı. Sonra kuvvetli tir uyku ilâcının tesirinden henüz kurtulan bir adam gibi gözlerini kırpıştırdı, geniş, derin bir nefes aldı ve kalın sesi ile: Vay siz ha, Mister Vans, dedi. Hoş geldiniz. Sizi uzun zamandır gör. memiştim. Gözleri aşağı salona kaydı, bizlen gördü. Kekeledi: Fakat bir şey anlıyamıyorum. Elini yavaşça alnı üstünde gezdir di. Parmakiarını karışık saçları a rasmdan geçirdiı jT ~ ' İMabadi vari , Diğer hatiplerin sözü Ahmet thsan Bey kürsüde Bundan sonra Serveti Fünun sa hibi Ahmet İhsan Bey kürsüye geldi. Eski devirlerden, matbuat hatı 932 senesinin en güzel zabıta romanı: 11 Yazan: S. S. VAN DİNE temmuz cinayeti Doktor Blis mesai odasmda nal.dı. Butun kuvvet^i gözlerine verd.g, anlaşıhyordu. Üçüncü basamak sıl avakkabı giyer? Skarlet terecttüt ediyordu. Vans'a a yuzunü geniş bir tebessüm kap baktı. Vans müdahaleye mecbur olladı. Başını kaldırarak bağırdı: du Katili yakaladım! Skarlet ne biliyorsanız polis müfet Vans sordu: tısuıe dosdoğru s ö y l e y i n i z . Bir şey Yeni bir iz mi buldunuz? saklamak münasip olmaz. Lâzım olan Evet, hem de çok vazih bir iz. yalnız hakİkatin meydana çıkmasıdır. O kadar emin olmayınız, Hat. Skarlet boğuk bir sesle cevap verdi: Her göze batan şey hakikat de Kaucuk altlı tems avakkabısı . «ıldır. giyer. ilk Mısır seferindenberi ayak I Vans'ın suratı asıktı. lanndan muztariptir. B u ıztırabı tah i Hat gülerek cevap verdi: fıf ıçm en yumuşak ayakkabıyı ter • Ben böyle düşünmüyorum. cıh eder. Pohs nıüfettişi bu sözlerden son. Hat tekrar cesedin yanına gitti. ra Skarlet'e döndü: Van, t . onu takip etti. Polis müfet Bana bakınız dedi, size bir suul tışi kan birikintisinin bir kenannı ,T T . Yan yolda biraz durdu. Döşe me üzerinde gördüğü bir baska lekey, tetkik etti ve.onr.mer. b asamakla £^^j£en^M£J?F£//M/ ".m ç.kmağa bas soracağ.m, ama doğru cevap isterim. Skarlet sapsarı oldu. Fakat Hat oralarda değildi. 13 temmuz cuma sabahı saat 12,45 Vans demir merdiveni tırmandı. Kapıyı vurdu. Cevap alamadı. Ce binde n sigara kutusunu çıkararak bir sigara yaktı. HeDİmiz aşağıda kalmıştık. En • Tahkikat ilerliyor S