iemmui Cttmhuriyat SON TELGRAFLAR Herkes Bütün memleket galeyan içindedir, hü Memnun kumetten şiddetli tedbirler bekleniyor Bcrlîn 19 (A.A.) Havas ajankü bu ikinci tedbirîn îttihazı komüeı muhabirinden: nist müntehipleri sosyal demokratReichstag intihabatına bir kaç ların bucağına atmak tehlikesini tevgün kalmıştır. Bütün memlekette lit edecektir. zihlnlerde şimdiye kadar misli gö Fakat sol cenah matbuatı, hükurülmemiş bir galeyan görülmekte met tarafmdan derpiş edilen ted dir. birleri kâfi bulmamaktadır. Hitler'in siyasi vaziyet hakkında Berliner Tageblatt yazıyor: Reisicutnhur Hindenburg ile görüş«Her gün tethîş hareketinde bu mek iizere Neudeck'ya gideceğin lunmakta olan fırka, hususî bir ordu den de bahsedilmektedir. bulundurmak hakkına malik oldukDiğer taraftan müfrit milliyetperça ve bu fırkaya bağlı olan hüku verler mehafilinde mumaileyhin fırmet, siyasî fırka mensuplarının ünika namına «kendisini müdafaa et • forma giymelerini menetmek suremek îçîn silâhlanmak'» hakkını talep tile kat'î ıslahat ve icraat yapma edeceği de söylenmektedir. dıkça harp devam edecektir.» Sol cenah siyasî mehafilinde ise Silâh taştyanlar idam mt edilecek? hükumetin siyasî fırkalar mensup Berlin 19 (A. A.) !yi malumat larının üniforma taşımalarını yenialan mehafil açık havada tekmil den menetmesi için ısrar edilmektenümayişlerin men'i hakkında bugiin dir. neşredilen emirnamenin dehşet vePazar günkü kanlı hâdiseler, her rici bir surette takarrür et halde Nasyonalistler için Prusya'da mekte olan kanlı kargasalıkların syasî rejiminin tadilini şiddetle tafaillerine karşı alınmış ilk bir tedbir lep etmelerine yeni bir vesile teşkil teşkil ettiğini bildirmektedirler. Hüetmektedir. kumet icabında elinde silâh veya kabili infilâk maddelerle yakalanan Hükumetten şiddetli hareket herkesin kısa bir muhakemeden sonra bekleniyor! kurşuna dizilmesine kadar varan şidBerlin 19 (A.A.) Havas ajansının detli kararlar ittihazı hakkını mumuhabirinden: hafaza etmektedir. Bu tedbirlerin Mutedil mehafil, hükumetin siyahususî mahkemeler ihdas ve bazı sisî tethişe karşı şiddetle mücadele yasî sahsiyetlerin teşkilâtlarını tesedeceğine dair olan haberden dolalih etmek ihtimali hakkında beye yı fevkalâde memnuniyet izhar etnatlarına gelince, hükumetin her mektedir. hangi hususî bir teşekkülün si Memnu silâh taşıyanları kısaca lâhlanmasını hiç bir suretle müsamaha muhakemeden sonra müessir ceza ile karşılamıyacağı bilhassa kay lara ve hatta idama mahkum ede dedilmektedir. bilecek mahkemeler ihdası, açık Hamburg'ta yüz kişi tevkif havada ntimayiş icrasma dair olan edîldi memnuiveti itmam edecektir. Berlin 19 (A. A.) 12 kisinin Maamafih, Hitlercilerin tazyikına ölmesine ve 64 kisinin yaralanma • rağmen hükumet, ne mes'um akisler sına «ebebiyet vermiş olan Altona hasıl edecek istisnaî hal rejimini hâdiseleri dolayısile 100 kişi tevkif ilâna ve ne de üniforma tasınmasını menetmeğe kıyam etmiyecektir. Çün edilmiştir. ••mır'iMmnıllHIINIIIIHIIII[(nil!lltl!lllltlll!lllilll|iııııımıı<ııı<m Roma ve Moskova m NALINA MIHINA Dâhiyane bir teklif! Almanya karmakarışık! Falih Rıfkı Beyin yeni eseri [Kıymetli yazıcdarımızdan Falih Rıfkı Bey son Rusya ve İtalya seyahcrti intibalart hakkında bir eter vücude getirmektedir. <ı.Roma ve Moskova» irmini taşıyan bu kitap bize Faşist ttalay ile Bolşev'k Rusya'yı çok canlı ve en doğra olarak tanıtmaktadır. Yakında intişar edecek olan "Roma ve Moskova dan bir parçayı okuyucularımıza nakledi yoruz. ] Musolini Roma'ya girip hükumet reisliği koltuğuna oturduğu zaman bir tek kelimeli programı vardı: İtalya! Ilimde, teknikte ve hukukta İtalya'nın faydasına ne varsa hep bîrden Faşizm idi. Zararına ne varsa topu birden Faşizmin zıttı idi. Bütün bun lar toplanıp yazılmak uzun süreceği, bir çok masa ve dosya lâzım olduğu için, Musolini, kırtasiyeciliği sona bırakmıştır. tşte on senedenberi Faşizm diktatöryasının şef,liğini yagajı Musoiini budur. Biz diktatör kelimesini müiteSit kelimesinin alafrangası zanncttiğimiz için her işitilisinde ya Sultan Ham'd'in şahsî müstebitli^i, ya İttihat ve Terakki'nin oligarşisi hatırımızs gelir ve ürkeriz. Despot Şark'ta ola bilir; Avrupa'da imkânsızdır. Avrupa'da diktatör demek, kendisinin de başkaları kaiar itaat ettiği prensiplere göre yeni bir cemiyet ve idare hamuru yuğuran adanı demektir. Diktatör şahıs değil, her hangi bir ihtiyaçtan ve zarurctten doğan yeni bir davanın prensiplerinin timsali demektir. Milletler arasıra diktatöre r.ıuhtaçtırlar. Büyük harpte 'ngiltere'de Loyit Corç normal bir başvekil olmadığı gibi, Fransa'da Klemanso hakikî bir diktatördü. Çünkü harpte halkm gözü hukuk nazariyeleıinde değil, zaferdedir. Zafer o kadar büyük, o kadar madd'i ve manevi tam bir menfaattir ki onu teh'ikeye düşüren her haktan koJaylıkla vaz geçilir. Yüzünün güzelüği ile ya şıyan bir sinema yıldızı b'le yanağı ameliyattan bozulur diye iltihaptan ölmeğe razı olmaz. Büyük harpte en geniş demokrasi kısmen diktatörlestiği gibi, Amerika'da olduğu üzere, d'emokrasinin bile diktatöryası olabilir. Eğer demokrasi ayak uzatmak, ceketsi^ dolaşmak değil de bir ahlâksa, Amerika'lı zenciyi kolıma takıp cadded'e dolaşıncıya kadar demokrat değil dir. İttihat ve Terakki bir diktatorya olsaydı, yeni zümresini bulmuş, ;rapmış, Osmanlı imparatorluguna, Türk milletine, Türk milleti ile akalliyetler arAsındaki münasebete ait j^rensiplerini tasarlamış, ideolojisini vücude 'getirmis bir fırka olsayöı ve yapabilseydi Türk tarihinin bü^bütün başka bir gidişi olacağına şiiphe yoktu. İttihat ve Terakki düşünme^e fırsat bulmak için idarei ürfiye ?üngüsü ile sokağı burdurdu. Düsündu. düşündü, düşündü ve henüz şehadet parmağı sakağında iken Ostîıanlı tacı düştü. Milletlerin hayatlarmda büyük değişiklikler, büyük intikaller, an cak, o milletin hayathlığnı tcmsil eden ihtilâlci akalliyetlerin zorlaması ile mümkün olur. Moskova diktatöryasının pArolası bir tek sınıf, Roma diktatoryasımn parolası sınıflar arasında ahenktir. Faşizmin bir ideoloiisi vard.r. FALİH R1FKI I Cemiyeti Akvama girme miz büyük tesir yaptı Cenevre 19 (A.A.) Cenevre'nin yüksek mehafilinde Türkiye'nin Cemi yeti Akvam'a duhulünü, Brezilya ile Arjantin'in de girmeleri takip edeceği ümidi izhar olunmaktadır. Dünkü vakıa, Cemiyeti Akvam için büyük bir muvaffakiyet addedilmektedir. Gazeteler, M. Hymans'ın nutkunun şu fıkrasını ehemmiyetle kaydetmektedirler: «Cemiyeti Akvam Türkiye'nin girmesile cihanşumullüğe doğru bir hatve daha atmış olduğu gibi Türkiye Cumhuriyeti de beynelmilel şahsiyetini kuvvetlendirmiştir.» Venedik sarayı Musolini'nin Venedik sarayın daki odasından bir çok makale ve kitapla.rda bahsedilmiştir. Bu, oda değil, büyük bir salondur. fçiçe daha küçük salonlardan geçerek ka pısından girdiğiniz zaman, sol ni hayetinde bir masa ile bir koltuk vo iki sandalye görürsünüz. Musolini nin büro mobilyası bundan ibarettir. Eğer ziyaretçîler iki kişiden fazla olursa, ayaküstü konuşulur. Biz kalabalıktık. Musolini ne kâğıdı, ne jesti, ne de uzun ve karısık cümleyi sever. İtal • yan kelimelerini bile kesip kısalt • mış zannedersiniz. Musolini rfuvarlardaki resmme çok, fakat hayallerdeki portresine pek az benzer. Tiyatromsu değildh*. Yere bir heykel gibi ağır, dik ve kat'î basar. Sert değil, tereddütaüz, kuru değil, içten gelen bir sesle görüşüyor. Şefler yalnız büyük kafalı, büyük iradeli değil, ayni zamanda büyük kalpli adamlardır. tnsanı kafa bü yültür; fakat ancak kalp hudutsuz laştırabilir. Dar kafa gibi, katı kalpten de sef çıkmaz. Şef lerin asıl Luvveti, hepimizden fazla ve derin olan hislerini, hiç birimizin yapamadığımız gibi idare edişlerindedir. Musolini Milâno'da fken, Roma'da demokrasi ve liberalizm vardı. Eğer bir memleketin işleri yolunda ise, eğer bir millet olgun ve pişV inse, eğer iktisadî, içtimaî ve siyasî miiesseseler arasında nizam ve ahenk tamamsa demokrasi ve liberalizm, kendi kalıbını bulmuş demektiı Bir muharririn dediği gibi, ayakların en alıştığı ve rahat ettiği zamandır ki pabuç eskimiştir. tnsan pabucunu değil, pabuç însanı terkeder. Rcjimler de böyledir. . Mide, barsak, kalp ve damar iyî işlediği zaman hiç kimseye hususî bir rejim tavsiye edilmez. Hiç bir millet te durup dürurken bol hürriyetten, sokak ve kürsü politikasın dan vaz geçmek istemez. Fakat asıl menfaati tehlikeye girtfiği zaman, eğlencesinden fedakârlıkta bulunabilir, 1921 de politika Fransa'da güzel bir eğlence, İtalya'da ise bir anarşi kundçğı idi. ftalya harbi kazanan başhca kara devletlerinden iken, harbi kaybetmiş olanlar kadar za yıftı. Zafere küfreden, zabiti to katlıyan, fabrikaları zapteden, mal*, paraya ve cana kasteden serseriler karşısında demokrat ve liberal hü kumet: Kanun var, mahkeme var, demokrasi var, parlâjnento var, intihap hürriyeti var, daha benden ne îstiyorsunuz? diyordu. Musolini h^kırdı: Ne böyle kanun, ne böyle mahkeme, ne böyle demokrasi, ne de böyle parlâınento istiyoruz. Biz İtalya'nın kuvvetlcrini içine alarak, nizam ve otorite kurabilecek bir devlet istiyoruz. Musolini der ki: «Eğer bir devlet bir memleketin hakikî kuwetlcı*înin dışında kalırsa, bir gün c kuvvctler birleşir ve devleti elde sder.» Fabrikaya kırmızı ba>rak asırak yasak olmıyan bir yerde kara gömIek giyihnesine kim »es çıkarabilir? Demokrasinin polisi sokakta kırmızı ile karayı boğazlaşmakta serbest bıraktı. Karalar Musolini'nin pnsine takılarak Roma üstüne yürüdüler. Başvekil tam sandalyesi titredlği zaman uyanarak, Kraldan idarei ür fiye istedi ise de, Kral Musolini'ye hükumeti vermeği tercih etti. ve sarsıldı. Gözlerinin içindeki örümcek ağları biraz çözülmüştü. Onünü görebildi. Karyolanm tahtasına çarptı. Muntazam yürüyemiveceğini an lıyarak kendinî ileriye doğru attı. Bu sefer çenesi ve bir omzu keskin bir şeye vurmuştu ve elleri kaypak bir maddeye sürtünerek asağıya doğru kaydı. Gözlerinin önünde, yukandan aşağı kadar inen keskin bir çizgi vardı. Ne olduğunu anlamıyordu. Gözlerini iyice açtı: Aynalı dolabın köşesine düşmüştü. Kapı sağ tarafta. Ve dolaba dokunarak kendini kapıya attı, ve parmağını zile bastı. Elini çekmiyordu. Bastı, bastı. «Vücudü yere yıkılmak üzere idi. Kapıya ve duvara tutunan elleri, yukandan aşağı, boydan boya kayıyordu. Yere düşerse öleceğini sa nıyordu. Hep kendini koruma insiyakile büyük bir gayret daha sarfetti ve yatağa koştu. Yüzükoyun düş müştü. «Koridordaki ayak sesleri ona ye Tebrik ve teşekkiir telgraHart Ankara 19 (A.A.) Türkiye hakkında dostane beyanatları üzerine ken • dilerine hararetli ve samimî teşekkürlerimiz yazılan Milletler Cemiyetindeki muhterem milletler mümessillerinin ek • serisi tarafmdan Hariciye Vekilimiz Dr. Tevfik Rüstü Bevin telgraflarına çok samimî ve hararetli cevaplar geldiği öğrenilmiştir. Bu meyanda Yunan Hari ciye Nazırı ML Mihalokopulos ve Fransız Harbiye Nazırı M. Boncour'dan cevaplar gelmiştir. Ankara 19 (A.A.) İsviçre'nin Türkiye Elçisi M. Mertin ve Almanya'nın Türkiye maslahatgüzarı M. Fabricus tarafmdan Hariciye Vekilimize hükumetIeri namına Türkiye'nin Milletler Mec Iisine girmesi münasebetile çok dostane birer tebrik telgrafı geldiği ögrenflmiştir. Ankara 19 (A.A.) Miiletler Meclisi kâtibi umumisi tarafmdan Hariciye Vekilimize cevap olarak çok samimî ve dostluk tezahürleri gösteren bir telgraf gelmiştir. Jurnal de Cenev'in meşhur siyasî başmuharriri Villiam Martin tarafmdan Türkiye'nin Milletler Medisine girmesi münasebetile Hariciye Vekili Tevfik Rüstü Beye pck samimî ve dostane bir tebrik telgrafı yazıldığı ve ayni samimi yetle ve dostlukla kendisine cevap verildiği öğrenilmiştir. Tahdidi teslihat konferansı bir iş yapamıyacak diye yazıp duruyor dum. Bu tahminimde hata ettiğimî anladım. Çünkü konferans, askerliğe ait oyuncakların yani kurşundan yapılmış askerlerle tahtadan ve tenekeden yapılmış silâhların men'ine karar vermiş. Büyüklerin hakikî askerlerini ve silâhlarım tahâit ede miyorsa küçüklerin oyuncak askerIerini ve silâhlarım ortadan kaldınyor ya, bu da bir muvaffakiyetth*. Hem bugünün küçükIeri yarının büyükleri değil midir? Bugünkü ço cuklar, kurşundan asker ve tahta • dan tüfeklerle oynamazlarsa askerlik, silâh ve harp aleyhtarı olarak büyürler ve bir gün 35 40 sene sonra toplanacak yeni bir tahdidi te» lihat konferansına murahhas olarak iştirak edince hakikî silâhları kal • dırırlar. Bu fikri ileri süren Dominik hükumeti murahhası cidden dâhiyane bir teklifte bulunmuş, tebrik ederiz. Dünya tersine dönüyor Yunanistan'ın 1930 Güzellik Kraliçesi, Mis Avrupa ve dünya Güzellik müsabakasının ikincisi olan Mel Diplaraku, geçenlerde Aynaroz manastırına girmeğe muvaffak ol muştu. Kadınların değil, tavukların ve diğer dişilerin bile ayak basması memnu olan bu papazlar ocağina, Güzellik Kraliçesinin girmesi, Ay • naroz'da ve Yunanistan'da mühim mes'ele oldu. Nihayet anlaşıldı kî bir genç papaz, Mel Diplaraku'yu denizde yüzerken görmüş, hemen abayı yakmış, sonra Kraliçenin papaz kıyaf etinde manastıra girmesmî temin etmiş. . Genç kızın Aynaroz'a girdiği anlaşıldıktan sonra tahkikat yapılmış ve mes'ele anlaşılarak genç papaz kapıdışarı edilmiş. Şimdi bu rahip çömezi, Mel Diplaraku'nun kendisini iğfal ettiğini söylüyerek hapse ve tazminata mahkum edil mesini istiyormuş. Eskiden kadmlar, erkekler tara • fından iğfal edildikleri için mahkemeye müracaat ederlerdi. Şimdi erkekler, kadınların kendilerini iğfal ettiklerinden sikâyetçi ve davacı... Muhakkak dünya tersine dönüyor. Parlâmentolar Konferansı Konferans bugiin Ce nevre'de toplanıyor Ankara 19 (A.A.) Cenevre'de yarın toplanacak olan parlâmentolar birliği konferansı hakkında Türkiye grupu reisi Necip Ali Bey bir muharririmizin sualine cevaben şu beyanatta bulunmuştur: « Parlâmentolar konferansı bu sene Cenevre'de içtima edecek. Konferans yarın açılıyor. Her sene başka bir memlekette içtima etmekte dir. Konferansın ruznamesi tama men vaziyeti hazırasının ihtiyaçla rından mülhem olarak yapılmıştır. Konferans klttibi umumisinin raporu ile başhyacaktır. İktisadî ve malî buhran cihan hukukunun kanunlaştırılmast ve muzır ilâçlar ima lâtının men ve tahdidi, milletlerin dahilî hukuklarınm birbirlerine yaklaştırılması konferansın en mühim mevzularındandır. Arkadaşlarımızm konferansta vaki olacak beyanat lannı ayrıca bildireceğim.» Cenevre'de ilk İtilâfa doğru Hazırlanan projede fi kirler birleşiyor Cenevre 19 (A.A.) Havas a jansından: Fransız heyeti murah hasasının tam teşekkül ile isbatı vücut etmiş olması, konferansın birinci safhası mesaisinin neticesine tenıas etmesine müsait bulunmuştur. Hali hazırda Fransız heyeti ımırahhasasınca, çok kıymettar iki prensip vazeden nihaî karar sureti mukaddemesi üezrinde bir itilâf tees süs eylemiştir. Bunlardan birincisi, kara, hava ve deniz silâhlarında kül halinde e&asli ve ehetnmiyetli tahdidat icrasına matuf bulunmakta ve tazyik vasıtalannın tenkisinin zarurî olduğunu ilân eylemektedir. Konferans, tankların hacimlcrinin tahdidini, kimya, bakteriyoloji ve yangıncılık harbinin ilgasım ve silâhların müessir salâhiyetlere malik bir komisyon tarafmdan mürakabesinin icrasını kabul etmektedir. Projenin ikinci kısmı tatillerden sonra mesaiye tekrar iptidar edil mesine ait hazırhklara dair bulun maktadır. Bu kısımda ezcümle kaidei umumiye olarak bütçe amsraf larının tenkihi suretile silâhların tah didi mes'elesi mevcuttur. Böyle bir tedbirin tatbikına Cenevre'nin bu baptaki kararlarını beklemeksizin Fransa tarafmdan tesebbüs edilmiş olduğundan Fransız heyeti bu nok Macar gazetelerinin neşriyatı Peşte 19 (A.A.) Macar mat "buaîı Türkiye'nin Milletler Cemiyetine gırmesini samirnjyet ve muhabbetle karşılamakta ve bünu revbalâde mernnuniyetle mevzuu bahseylemektedir. Atina matbuatı çok memnun Di! heyeti İse başlıyor Atina 19 fApoye.)Türkiye'nin Cemiyeti Akvam'a girmesi münasebetile Atina matbuatı uzun makaleler nesrediyorlar ve bu hâdisenin iki komşu Cumhuriyetin Cemiyeti Akvam çerçevesi dahilinde teşriki mesai etmeleri îçin yeni bir devir açmakta olduğunu kaydediyorlar. Ankara, Î9 ( Telefonla ) Dil heyeti Reisi ve kâtip umumisi,Yaîo. vad'a hey'etin sureti teşekkülü ve talimatnamesinin ihzarı ile meşğul ol maktadırlar. Dil heyeti yakında işe. başhyacaktır. Sason yolu açıldı Sason 19 (Hususî) Gayyur Vali miz Ferruh Beym faaliyetile; yüksek dağlar arasında bulunan Sason şosesi ikmal edilmiş ve Vali Bey kazamıza gelmiştir. Halk bu yolun açılmasına çok sevinnuftir. Mahmut tayı muhafazaya bilhassa itîna ey lemektedir. Cenevre 19 (A.A.) M. Benes'in karar sureti projesi, şimdiki şeklile kimyevî ve bakteriolojik harbe, tank. lara, ağır toplar ve beynelmilel bir kontrol teşkiline müteallik bilkuvve bir itilâf mahiyetini arzetmektedir. Bu karar sureti projesi, bütün siyasî mes'elelerin talik edilmiş ol duğunu natık bulunmaktadır. N'ihayet proje, teslihat mütarekesinin hitamı tarihini 1 teşrinisani olarak tesbit etmekte ve bu mütarekenin konferans içtimalarınm cihayetinde hitama* ereceğini beyan etmektedir. Henüz bir hal suretine iktiran etmemiş olan noktalar meyanında askerî depolar ad'edinin tahdidi ve bombardıman tayyarelerinin orta • dan kaldırılması vardır. korkunç yüzünü tatıyordu, ona biraz ısınmış ve epey alışmıştı. Fakat bu sefer, bu, müthiş, bu, korkunç, bu, dehşet, dehşet! Avazı çıktığı kadar haykırmak istiyor. Fakat artık sesi nin çıkacağından da emin değil. Eazen kalbinin hafif ve sık çarpıntıları arasında, ansızın, tokmak gibi vuruşlar var. Derin bir nefes almak ihtiyacile, titriyerek havayı zorl* içine çekmek istiyor, fakat bu teneffüs yarıda kalıyor. «Boğulmak üzere, anlıyor. Çabuk bir şey yapmak lâzım. Ne olursa olsun, kendini tekrar yataktan aşağı attı ve kapı istikametine doğru yürüdü. Birdenbire gözleri karardığı için hiç bir şey görmüyordu. Zaman garip bir surette uzadı. Yataktan ineli bir iki saniyeden fazla geçmetniş olması lâzım geldiği halde kendini saatlerdenberi yürüyor ve saatlerce yürü • yecek sandı. O kadar yorgun. Ve sîsler arasında giden bir gemi hissile îlerliyordu. Ansızın bir yere çarptı Uşak hapisanesinde bir firar teşebbüsö Uşak 19 (A.A.) Dün sabah Uşak hapisanesinin duvarını delerek •firara tesebbüs eden sekiz mahpus firara vakit bulmadan zabıta tara fından yakalanmıştır. Bunlann dördii idam, diğer dördü de 15 ve 24 sene hapse mahkumdur. Maliye Vekili geliyor Maliye Vekili Mustafa Abdülhalik B., bir ay mezuniyet almıştır. Yakında ls tanbul'a gelecektir. Kendisine Sıhhiye Vekili Refik Bey vekâlet edecektir. Maliye kalemi mahsus müdürlüğüne Takip ve Teftiş müdür muavini Rifat Bey tayin edilmiştir. Heveti Vekilede Ankara 19 (Telefonla) Bugiin Heyeti Vekile toplandı. Birikmiş işlerin tetkikile mesgul oldu. Bir keşif iddiası Manisa 19 Burada bulunan bir Alman, insaniyete çok faydalı bir keşifte bulunduğunu, fakat yaşı altmışı bulduğu için fennî bir heyet huzurun. da bunu ifşa edeceğini söylemi» ve dün teşekkül eden heyetin huzuruna çıkmıştır izmir rıhtım şirketi davası İzmir 19 Rıhtım şirketi davasına devam edildi. Osmanlı Bankası müdürlerinden Cemal Bey sahit olarak din lendi, ifadesi müddeiumomî ile maznun vekilleri arasında münakaşalan mucip oldu. Müddeiumumî Ernest namı müstearile komiser Emin Beye, hükumet hissesinden çahnarak 20,000 lira rüşvet verildiğini söyledi. Muhakeme devam ediyor. Bir ingiüz kaptanı otomobille istanbul'a geldi Kaptan Yates Benyon, bu ayın 9 unda 10 beygir kuvvetinde bir otomobille Monora vapurunun LondraKalküta arasındaki 8000 mil mesafeyi kat için sarfettiği zaman rekorunu kırmak üzere İngiltere'den hareket etmiş idi. Mu> maileyh geçen gece saat 11 de İstan bul'a vasıl olmuştur. Kaptan, hemen hareket etmek tasavvurundadır. «Bu musyo da kimdir, nedir, re • reye gidiyor, ne diyor bu kadın? « Musyu? « Evet, gidiyor, şimdi, çağıracak,' doktor! «Hizmetçi kadın hemen uzaklaştı» Hastanın başı öne düşmüştü. <Gel git. me!» diye bağıramıyordu. Felâket. Daha doktor çağırmağa giden olma< mış, daha gidecekler. > Muallâ derin bir nefes alıp bıraktf ve kitabı kapadı. Hiç bir şey düşün» meden kendini bu kitab'n uyandır * dığı hayallere salıveriyordu. Kalktı. Okuduklarının tesîrinden kurtulmak için vazoların yerlerini değiştirdi ve çiçekleri düzeltti. On • ların iç açan renklerile ruhunu yıkamak ve kitaptaki otel odası karan * lıklarını dışarı çıkarmak istiyordu* Bir kaç defa derin derin nefes aldı. Adeta kalbinin üstünde bîr tazyilç var. Mdbadı var. Muvazene vergisi taümatnamesi Ankara 19 (Telefonîa) Muvazene vergisi talimatnamesi bir iki güne kadar alâkadar dairelere gönderilecektir. ni bir gayret daha vermişti. Ağır ağır doğruldu. Yatağın kenarında sarkarak oturuyordu. «Kapının eşiğinde hizmetçiyi görünce daha uzun nefesler almağa başlamıştı. Göğsünün hareketlerüe meramını anlatmağa çalısıyordu. Fakat hizmetcide gene bir hareket yok. Gene o perdelenmiş gözlerindm kudurtucu bir manasızlık fışkırıyor. «Hasta inledi: « Nerede doktor? Nerede? Çabuk... Fenayım... «ölüyorum, diyemivordu. Korkuyordu. Bir şeyden, belki otelin nizamlarından, belki de kendi kfndine fena telkin yapmaktan korkuyordu. Bir kere daha: « Fenayım .. Çok .. Diye inledi. «Niçin bu kadın eşikten içeri girmiyordu?. Niçin oraya kakılı du. ruyordu? Nerede doktor? «Hizmetçi kadın başını öne doğru biraz uzattı: « Gidiyor, dedi, şimdi musyo. CUMHURlYET'in edebi tefrikast: 6 Bir Tereddüdün Romanı Peyami Safa «Kulağının dikkati, otelin için deki anlaşılmaz ve karışık sesler a rasında, ümitsiz ve yorgun, dolaşı yor Aradığı şey hep yaklaşan bir ayak sesi ve kapının kanadında bir kımıldanış. Fakat bir an düşündü: Neyapacak doktor? Şırıngasını beraber getirir mi? Hizmetçi kadın ona vaziyeti anlatabildi mi? Ya anlatmadise? Ya doktor alelâde bir dahilî basta zanneder de tedariksiz gelirse? «Inlemeğe başladı. Korkudan mı? Kalbinin etrafındaki sıkışma artı . yordu ve can acısından daha müthiş bir ıztırap veriyordu. Elini kalbinin üstüne bastı, yüzükoyun döndü ve kıvrandı, çırpınıyordu Can çekistiğini zanneti. Şuuru birden ay dmlanmıştı: O gece yatağında değil, mezarda ve toprağm içinde buluna cağını düşündü. Toprağın içinde buIunmak haya^i onu yerinden sıçrat mıştı. Yatakta birdenibre dimdik o turdu ve parmaklarını saçlarınm a rasına soktu. «Gözleri hep kapıda. Gelmiyorlar. ölüm karşısında insanın yalmzlığı, boğuluyor. Saçlarını çekti, çekti. Gelmiyorlar Bir örümcek ağımn içinden bakıyor gibi, kapıya saplanan göz Ieri bulanıyor, karıncalanıyor ve her şeyi titrek görüyordu. Kapının ka • nadı sallanıyor gibi, fakat açıltmyor. Gelen yok. Yapayalnız ölecek. Bütün hayatında yalnız kalmıştı. Bütün felâketleri yalnız karçıladı. Yalnızlığın