18 Temmuz 1932 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3

18 Temmuz 1932 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

15 Temmuz Cumkuriyet S OfH TELGRAFLAQ Cenevre konf eransmda mühim bir hâdise Sovyetler talepleri terviç olunmazsa hiç bir kararı kabul etmiyecekler mümkün bulunduğunu beyan etmiştir. Sovyet mutalibatınln hututu esasiyesi şunlardır: Moskova 17 (A.A.) Cenevre'den alınan haberlere nazaran terki teslihat konferansındaki Sovyet heyeti raurahhasası, Sovyet'lerin asgarî taleplerini tebliğ ederek bunlar kabul edilmediği takdirde Sovyet heyeti murahhasası nın hiç bir kararı kabul etmiyeceğini bildrimiştir. Malum olduğu veçhfle Sovyet heyeti murahhasası teslihatın kısmî tenkisine dair evvelce verilmiş olduğu projede esas olarak silâhların tedricî ve nisbî olarak yiizde 50 tenzilini teklif etmişti. Konferansa istirak eden devletler üçte bîrden fazla tenkisin imkânsız oldu ğunu bildirdiklerinden. Sovvet heyeti murahhasası şimdilik iiçte bir tenkisin flk merhale ve as?arî olarak kab"H?nun Senenin En sıcak günü Dün hararet, gölgede 34 dereceye çıktı (.Birinci sahifeden mabait) Âbdülhak HâmicPe mektuplar CENAP ŞEHABETTİN Büyük şaire büyük refikasından ge ien bu fransızca mektuplar hiç şüphe yok ki günün birînde toplanıp bir ki tap olmak içîn hazırlanmış değüdiler. Hepsi hararetini belki hiç kaybetmiyecek bir samimiyet zarfı içinde umuma yarım kapalı gibi hissolunuyor. Onlan bütün ketum ve acı güzelliklerile tat mak istersek büyük ailenin iki san'atkâr macerası diyebileceğim hayatından bilhassa bir faslı hatırlamalıyız. zi koyalım: «Abdülhak Hâmid'e mektuplar» m edebî ve pisikolojik nescini anlamak için, sanıyorum ki, iyi hazır lanmış bulunuruz. Garpte çok eskidenberi teslim edilmiş bir hakikattir: «Mektup san'atı esasen kadınlara mahsustur.» derler. Lü siyen Hanımefendi bu mütearifeyi bir kere daha teyit etmiş oluyor. Benim hissime ve kanaatime göre onun mek tuplannda temin ettiği muzafferiyete namzet bir erkek kalemi yoktur. O ne kadar şakrak, oynak ve kıvrak üslup ve ölçüye riayeti ne kadar unutmıyan bir belâgat: Her mevzua satır veya sahife hakkını vermekte nasıl hiç sendelemi yen bir isabeti var. Ve hiç bir zaman ahenge hürmetlerini ihmal etmeksizin cümleler ne şaşılacak bir meharetle şimdi bir sayha, ötede bir enin, biraz sonra rakit bir hikâye, ve nihayet dudakları bükük bir tehekküm gülüşü oluyor. Vahdet içinde tenevvüün bu şahikası sı ancak san'atı heyecanlanndan aynlmıyan bir kadın zekâsına mev'uttur. Çok esef ediyorum ki mektuplar fransızca oldukları için mesrudabmı misaller ve şevahitle teyit edemiyeceğim. Maamafih cMadam dö Sevinye» nin dilini bilen zatlann intibalanma iştirak edeceklerinde şüphe ebniyorum. Diğer cihetten bu mektuplann edebî ve bediî meziyetlerine inzimam eden bir kıymeti daha var ki o da en büyük şa irimizin ruhuna ve hayatma ait birer vesika mahiyetinde oknasıdır. Zira zeki ve ince muharrir hiç bir zaman boşboğazlığa düşmeksizin sık sık sevgili Hâ mid'inin hayabndan bir katmer kaldır mağı veya ruhunu örten perdenin bir ucunu aralık etmeği ihmal ebniyor. Bu yanm ifşalarından dolayı edebiyat tarihimizin Lüsiyen Hanımefendiye mü • teşekkir kalması lâzımgelecektir: Zira büyük Hâmid'imize az çok alâkası olan hiç bir hakikat yoktur ki bizce yüksek değeri şüphe götürsün. Binaenaleyh muvaffak ve mes'ut muharrireyi hem tebrike, hem de teşekküre müstahak görüyorum. Kendisi emin olabilir ki mektuplanndan yalnız biri ile bütün yacılarımı sevinerek değiştirdim. CENAP ŞEHABETTİN İHEM NAL1NA MIHINA Sıcağa ve soğuk suya dair». 1 Amerika Italyan mehafili siyasiye Gönüllü amele taburlarî teşkil ediliyor si bu endişede Müdafaa Vekili bir Tetkik sevahati yapacak duk. Hâmit ki edebiyatımızın ulu ve sevgili hakanı idi, onu böyle bir yabancı diyar tazesine biat etmiş görmek garip bir kıskançlıkla bazılarınruzın yüreğini burktu. Bu ihtirasla aramızda bir kaç kisi garip bir htzıp teşkil ettiler ki gayeleri nazım ve nesrimizin yüce mefha rini kalbine dolanan genç kokulu ve nur renkli saçlardan azat ederek evvelki hür haşmetine kavuşturmaktı. Bu maksatla hatta mümtaziyeti şüphe götürecek çareiere bile başvurulduğu inkâr olunamaz. Ruhundaki elmas zincirde Hâmit on • Iarın tevehhüm ettfkleri gibi bir esaret »ııııı UIIIMIIIIİIIIIIIİIIIIIÜIIüUUIIIItHllllllllillllllııııgıınmm»..»... neste 6 3 dereceyi bulan hararetm gece ağırhğı değil belki en tatb sarhoş eden sabnha karşı 12 dereceye kadar düş • saadeti hissediyordu. Yorgun başını yastüğü tesbit olunmuştur. ladığı sinenin füsunundan onu ayırmak Ayni zamanda gölge ile güneşteki su şüphe var midi ki leziz bir rüyayı gözü hunet farkınm arttığı da müşahede o • açık yaşıyacağı bir kâbusa kalbetmek lunmaktadır. olacakb ? Niçin o zaman herkesçe anlaKaradeniz rmntakasî mutedildir. Buşılamadı ki üstadın bu yeni mabude • ralarda azamî hararet 26, asgarî harasi yalmz gençlik içinde cismanî me ret 16 derecedir. Hararetin cenup ve ziyetlerle kanaat etmiş bir medeniyet cenubu şarkide 45 dereceye kadar yükperisi değildi; o belki nazara çarpan seldiği olmaktadır. kıymetli evsafından ziyade kanında neBerlin 17 (A.A.) Volff Ajansı büRoma 17 (A.A.) Fransız cabete ve vicdanında gizli fazilet haziGarbî Anadolu'da da sicaklar ol diriyor: Gençlerin bedenî, fikrî ve ahtngiliz itilâfı bidayette biraz şüpdukça artmıştır. Dün tzmir'de hararet nelerine malik bir nadire idi ? Hele dört he ile karşılanmıştır. Fakat bilâhare lâkî terbiyelerinin tekâmülü için miiste34 dereceye kadar çıkmıshr. büyük milletin edebiyab gibi güzel san'rek bir halde ve gönüllü olarak çalış • ltalya bu itilâfa iştirake davet edilatlarmı da ruhuna sindirmiş, yüksek zeBugün gelen malumata göre Karakömalannı mümkün kılan bir teşkilât vüdiği zaman bunun hiç bir suretle se'nin bazı yerlerinde leke halinde hâlâ kâlı bir taze olduğu güneş gibi her göcude getirilmiştir. Bu teşkilâta ait ka iki devlete münhasır mahiyette olkar vardır. ze görünen bir hakikat idi. Hâmit'le rarname Reisicumhur Mareşal Hindenmadığı anlaşılmıştır. Edirne 17 (A.A.) Bugün şiddetli o, fanilere mev'ut sartlarda sevişmekten burg tarafından imzalanmıştır. Amele Maamafih Italyan erkânı umu bir sıcak hüküm sürîiyor. Derecei ha ziyade biribirinin ruhlannı kavnyarak sırufına dahil olmıyan ve tercihen 25 miyesinde bir nebze endişe vardır. raret gölgede 38 i buldu. Esen lodos anlaamışlardı; ellerinden daha kuvvetle yaşmdan aşağı bulunanlar meyanmdan Ihtiyatsızca yapılacak beyanat r ü z g â n bu ağır havayı büsbütün fe dimağlan sarmaşıyordu. Ve böyle oldukabul edilecek olan gançler memleket Iarın Amerika'lılar da Amerika'ya nalaştırdı. Memlekette naf i yağmur ğu için büyük şairimizin olgun san'at ve dahilinde yol, liman, kanal, bent inşadüsman bir Avrupa bloku hazırlanlara pek ziyade ihtiyaç var. dehaeti yanında bu fikirli ve münevver atmda çalışacaklardır. Hükumet bu îs tnakta olduğu zehabını tevlit etmeAvrupa kızı bize biraz On dördüncü Amasya 17 (A.A.) İhi gündeniçin 55 milyon mark tahsis eylemJştir. sinden endişe edilmekte idi. beri sıcak fazlalastı. Dün gölgede 35 Lui ile Madara Domentno'nun müna Hükumet şimdiki halde gönüllü suretile Hali hazırda bu endişe zail ol • bugün 36 dır. sebetlerini hatırlatmalı idi... alacağı bu gençleri icabmda mecburi muş değildir ve Eski Dünya devlethizmete tâbi tutabilecektir. leri arasmda itilâf husul bulmuş olMaamafih kıskanç hızbm her şeyi buduğundan dolayı mütekabilen teb Iandırmağa sarfedîlen faaliyeti devam rîkâfla bulunulan siyasî mehafrlde, IBirinci sahifeden mdbaif) ve nihayet galebe etü*. Fakat bu öyle Ankara 17 (Telefonla) f latanbul Antörfkk'hlara karşı son derece ihfena bir zaferdi ki o zamanki münhe kadastro müfettişlerinden Sadettin Bey tiyatla hareket tavsiyesinde bulu îasatın tatbikatında görülen noksanzim kadının önünde şimdi baş keserek birinci smıf tapu kadastro müfettişliğine, nulmaktadır. lardan neşet ediyordu. Yoksa, o, citarziye vermeliyiz. Zira tek bir yürek iki tstanbul tapu müdürii Ziya Bey birinci Avrupa'nm arzularma ve ihtiyaçhan sulhu mefkuresini ta bidayettenparça olur gibi iki hayat ve san'at refiki sıruf tapu kadastro müfettisliğine, birinlarma tevafuk edecek bir itilâfa en beri tamamen benimsemiş bulunu • içleri kan ağhyarak biribirinden ayrıl ci sınıf müfettişlerden Agâh Bey tstanziyade mütemayil olan insanların yordu. '"•' dılar. Ve bu infikâk ikisine de uzun hicbul tapu müdürlüğüne, muamelât birinAmerika'da maruz bulundukları Bugün bütün cihanı derin bir suran seneleri yaşattı. ci sınıf mümeyyizlerinden Sadi Bey müşülâttan bahsolumnaktadır, rette ihata eden büyük ıztırap, devbirinci sınıf müfettişliğe, hukuk mezunRoma'da en büyük siyasî kiya letleri artık bep bir arada çahşmağa larından Nahit, kadastro heyetleri aza«Abdülhak Hâmid'e mektuplar» bisetin teşrinisani ayında yapılacak sından Sıtkı, Adliye Vekâleti mütercimecbur ediyor. ze bu samimî hailenin iki cephesinden Riyaseticumhur întihabından evvel mi Şakir Ziya Beyler 30 lira maaşh mu« birini açıyor. Bizzat Hâmit bn mektuphiç bir şeyi tecil etmemekten ibaret Türkiye, Akvam Meclisinin ruJıuavin'iklere tayin edflmislerdir. lardan bahsederken: «Kazazede bir olduğu ihsas edümektedir. na uygun surette takip ettiği siyaseti macerayi merbutiyetin menakıbuu bâ devletlerle yaptığı bitaraflık ve dostkidirler.» diyor ve biraz aşağıda flâve luk muahedelerinde göstermiştir. Ankara 18 Hariciye Vekâleti şifediyor: «Her biri bir daatanı vefa,... Hatta bir çoklarınm imkân dahilinde re müdürlüğüne birinci daire ikinci şubir Hâmitnamedir.» Filhakika kitabı teşgörmedikleri Yunanistan'la anlaşma Ankara 18 (Telefonla) MUlî Mü be müdürü baskonsolos Celâl, birinci kil eden yüz yetmiş beş parçanın müşdaire ikinci sube müdürlüğüne orta el dafaa Vekili Zekâi Bey ağustos ayı işini bile o gayet geniş ve samimî bir terek mihveri Hâmit ve Hâmid'i sev çilik müsteşan Feridun Cemal, üçüncü içinde cenup hudutlarırruzda bir tetkik şekilde bizzat muvaffakiyetle yapmekte sebattır. Levhanm tamamiyeti daire birinci sube müdürlüğüne şifre seyahatine çıkacaktır. mıştır. hürmetine gönül isterdi ki bu mektup müdürii Vehbi, iktisat işleri şubesi mü Kiiçük memleketlerle esasen muahedeler mucibince silâhtan tecrit edilmiş Anadolu'da vaziyet olan memleketler müstesna olmak üzeAnkara 17 (Telefonla) Meteorore, her nevi teslihatın ilk merhale olarak Ioii Enstitüsünün verdiği malumata göasgarî yüzde 33 tenzili, tekmil bombarre havalar dört gündenberi bütün memdıtnan tayyarelerinin ilgası, her sınıftan lekette açık ve kurak gitmektedir. tanklann ilgası, seyyar kara toplan üe Bu sabah, Trabzon müstesna, bütün deniz toplannın çaplarmın tahdidi ve de Türkiye'de havanın açık olduğu tesbit niz teslihatının ve bazı smıf gemilerinin edümiştir. iiçte bir nisbetinde tenkisi içîn konfeBu sene gündüz suhunetinin oldukça rans bürosu tarafından iki içtima fasılası artması ve bunun Orta Anadolu'da kenesnasında teklifler ihzan. disini daha fazla göstermesi nazari dikSovyet mutalibatı konferans mehafiketi celbetmektedir. linde heyecan tevlit etmiştir Ankara'da bugün gölgede 35,5, gü rin, dondurmacıların, soğuk meşrubat satanların yüzü güldü. Dünkü sıcak, rüzgâr olmaması hasebile ts tanbul halkına bir hayli ter döktürdü. Kandilli Rasatanesinin verdiği mailumata göre hararet derecesi dün gölgede 34 dereceye kadar yükselmistir. Bu itibarla dün fstanbul bu senenin en sıcak Yirmi sene kadar oluyor, bir gün en gününü geçirmiştir. Tazyik düsmekte büyük sairimizi hakikaten müstesna bir dir. Hava bugün de dünkü gibi ola garp güzelinin meftun ve müptelâsı bulcaktır. Dünkü ağır ve boğucu sıcak herkesi, soğuk şeyler içmeğe mecbur etti. Fakat gariptir ki buzun üç kuruşa ve sutfan ucuz satıldığı bu şehirde, içecek soğuk bir şey bulmanm bn kânı yok gibidir. Buz gibi beyim! Feryatlarına rağmen, satılan suların, gazozlarm, limonataların şerbetlerin, ayranların çogu «caktır. Beyoğlu'nun muhtelif köşelerine sıkışmış olan ve bir bardak Hamidiye suyunu kırk paraya veren sucularm suları buzlu olmak şöyle dursun, âdeta hamam suyu gibi sıcaktır. Sizî kandırmaz, hararetinizi kesmez. Mahallebici dükkânlarındaki gazozlan da buzun yanına yatırmışlar amma şişeler, buzun yanında yatmakla soğumaz ki... Onlar da sıcak... Dün, buz gibi diye feryat eden bu köşe bucak sucularının birinden bir bardak su içtim. Sıcaktı. Biraz söylendim. Sucru bana: Daha iyi ya, buzlu su içip te hastalanmazsınız, cevabını verdi. Soğuk su yerine soğuk sıhhî nasihat! Esnafımızı öyle korkunç bir hile ve ihtikâr hırsı bürüdü ki medet Allah... Artık belediye sokakları sulamı • yor, diye şikâyet edemeyiz. Bilhassa, ben hiç edemem. ÇünkU belediyenin arazözleri hem caddeleri, hem uı sanları suluyor. Bunlardan bir tanesi, dün, beni tepeden tırnağa kadar sırsıklam etti. Sırıtarak halimi seyreden şoförrfen şfkâyet etmek için yüzümden akan suları silmeden arazözün numarasıa kaydettim amma, kırk paramı alıp sıcak su içiren însafsız sucunun yanında, bana besbedava bir soğuk duı yaptıran bu a dam dan şikâyete kendimi haklı bulmadım. Onun içîn numarasını yazdığım kâğidı yırtip attra. Kuşkulanmamalı! Alman hükumeti * Ve Alman gençliği Italyan misafirlerimiz (Birinci sahifeden mabait) mişlerdir. Dün sabah saat 11 de ftalyan fllosuna mensup Quarto krovazöründe bir ayini ruhanî tertip edümiştir. Ayini ruhaıÂye Papahk vekili Monsinyör Margotti riyaset etmiştir. Papalık vekili kruvazöre geldiği zaman ttalyan filosuna mensup or kestra Papalık marşını çalmış ve geminin grandi direğine Papalık bayragı çekilmiştir. Ayini ruhanide îtaîyan sefiri, konsoloslar, filo zabitanı ve Italyan kolonisi bazır bulunrauşlardır. Ayinden sonra Amiral, Monsînyör Margotti'yi gemiyi ziyaerte davet etmiş, Papanın Istanbul vekili gemiyi germiş ve öğle yemeğmî de Amiral ile beraber gemide yemişir. öğleden sonra saat beşte şehrî mizdeki eski ttalyan sefarethanesi nin bahçesinde Italyan filosu Amiralı ile zabitanı şerefine bir gardenparti tertip edümiştir. Bu gardenpartiye filo Amiral ve zabitanı ve şehrimizin en mümtaz simaları iştirak etmiştir. Müsamerede Amerikan, Bulgar, Yunan, Mısır sefirleri, Vali muavini Ali Rıza Bey, Başmuharririmiz Yunus Nadi Bey, Şairi âzam Abdülhak Hâmit , Ruşen Eşref ve tstanbul meb'usu Edip Servet Beyler, Pertev Paşa, Nemlizade Mithat Bey, İspanva, Fransız, Japon, Bulgar konsolosları ve bir çok güzide aileler hazır bulunmuşlardır. Amiral Moreno bugün Quarto kruvazöründe bir re&mi kabul tertip etmiştir. dikkati gcinde gözlerini kapıya dikti. Anahtar deliğinin üstündeki anahtan görünc?, dışarıdan gelecek olana kapıyı açmak için yataktan bir daha kalkmağa mecbur olmak korkusile geceyi hatırlamağa çalıştı: «Kapıyı kilitlemiş miydi? Hiç bir şey hatırlamıyordu. Bir daha kapıya kadar gitmeğe muvaffak olacak mıydı? Ayak sesi bekliyen kulağı, uğultular içincje, odanın dışmdaki bütün sesleri ayıkîamak için diriliyor, fakat hep kördüğüm haline gelen seslerin karısıklığı içinde uğultular başını ağntacak kadar çoğaîıyordu. Sıcak ve tozlu bir günün öğle günesî altında eriyerek biıbirine bulasan bu sesler arasmda otomobil kornaları ve tratnvay çanları bile sertliklerini kaybederek pelteleşmiş bir halde kulak zarına yapışıyorlardı. Pencereden gelen bu şehr seslerînin cihetini bile tayin edemiyordn. Gözleri kapının topuzile anahtar deliğinin bulunduğu saha üstünden hiç ayrıl Tapu memuriarı arasmda Cemîyeti Akvam'da Barzan Şeyhi Irak Sefiri verilen haberi tekzip etti Bize dehalet eden Barzan Şeyhi Ahmed'in teslimi için Irak hükumeti tarafından hükumeb'mize müracaat edildi • ği, fakat hükumetin şeyhi Edirne havalisinde iskân tasavvurunda bulunduğu yazılmışb. Dün bu mes'ele hakkmda Irak seffrine müracaat ettik. Sefir şunları söy ledi: « Bu hususta Irak sefaretinin ma« lumab yoktur. Eğer Irak hükumeti tara* fından böyle bir teklifte bulunulmuş olsaydı bizim bundan haberdar ounarms ve bu teklifin bizim vasıtamızla yapılmu bulunması icap ederdi. Binaenaleyh bu haber doğru değildir.» Hariciyede yeni iayinler Giimrüklerde Bekliyen şekerler dürlüğüne sabık Tokyo müsteşan Talât Rauf Beyler tayin edilmişlerdir. Ankara 17 (Telefonla) 5 temmuz tarihine kadar giimdüklere gelmiş olan şeker, kahve ve çayların kontenjan haricî olarak memlekete ithali için bir kararname projesi hazırlanmıştır. Bu proje esaslarına nazaran 31 mayîs tarihine kadar ashabı tarafından sipariş mukaveles! ile bağlanılmış olan bu nevi emteanın kontenjan harici ithallerine musaade edilecektir. 23 temmuz bayramı hazırlıkları Ankara 16 23 temmuz bayramı tezahürah her sene olduğu gibi bu sene de Hilâliahmer tarafından idare edi « lecektir. Hilâliahmer bu sene bayramm daha eğlenceli bir şekilde tes'it edilmesi için şimdiden tedbirler almağa başlamıştır. Genç,. Türkiye Cumhuriyetinm sulh siyaseti tarihi onun bütün milletler tarafından davet edildiği Akvam Meclisinde samimî, ciddî ve yorulmaz bir mesai arkadaşı olacağını göstermektedir.» M. AZİZ Yeni kontenian listesi Ankara 17 (Telefonla) Yeni kon tenjan listesi ayın 2 0 sinde neşredile cektir. Liste üzerinde faaliyetle çalışılmaktadır. "Promethee,, felâketi kurbanlarının ailelerine yardım Paris 17 (A.A.) Meb'usan ve Âyan Meclisleri, «Promethee» felâketi kurbanlarının ailelerine yardım olmak üzere 750,000 frank tahsisat kabul etmiştir. Trieste kruvazöriinde bir mermi patladı Roma 17 (A.A.) Trieste kruvazöriinde tayyarelere karşı yapılan atış talimleri esnasında 100 müimetrelik bir obüs vaktinden evvel pat lıyarak üç küçük zabitin telef ol masına ve 13 kişinin yaralanmasına sebebiyet vermistir. Enteresan! Dedi. Sonra bir takım fena esneyişler, nefesler, kan, soğuk bir çay hatırlı yarak mırıldandı: Fakat iğrenç... Hep ölüm fikri veren parça parça bir çok hayalleri de hatırlıyarak: Hep ölüm, dedî, ölümün Iâkır dısı çok geçiyor içinde... Sana böyle yemek yedirmiye cekse bu kitap... Diye kabardı. Ha nımefendinin sesi. Fakat Muallâ'nın isteksizlikle bir yemişî ikiye bölmeğe çalışan bıçağı, o sert maddeyi ansızın yararak keskin bir sesle tabağa vurmuştu. Bu giirültü, Muallâ'nın her türlü ihtarlara karşı içinden gelen reaksiyonu ifade ettiği için, annesinin sözünü yarıda kesti. Yemişin bir parçası dışarı fır lıyacak kadar tabağın kenanna gelmişti. Büyük çekirdeğin de ikiye böIündüğü görülüyor ve bıçağı bastıran eldeki asabî kararsızlığın derecesi hissediliyordu. lardan her biri Hâmid'in onlara es ve demsaz teşkil eden hitabı ve cevabile yanyana bulunsun. Şimdiki hali ile yarısı sükut altında meçhulümüz kalan bu muhabere bize telef onun yalnız bir ucun dan dinlediğimiz mükâleme gibi geli • yor. Eğer mübdiin yüksek san'atın • daki geniş ilham sihri olmasa mek • tuplann çoğu kariler için alaca karanlık kalabilirdi. Ooo, icaz şimşekleri îçinde, yarabbi, o ne füsunkâr tebliğ meleke sidir!... Hiç sözü çiğnemeden söyliyeyim ki bu mektuplarile Lüsiyen Hanımefendi bize asrî bir «Madam dö Sevin • ye» nin hem san'abnı, hem kalbini hissettiriyor. Sevinye asrının Paris'ini Avrupa kadar tevsi ettikten sonra, «Ma dam döjanb» nın yerine büyük şaınrnıMuallâ o parçayı tabağın kenarından ortaya çekmeğe cesaret edemedi; onu sofradakilerin bakışlarile ağırlaşmış sanıyordu. Hafifçe bıçağı bıraktı ve kalktı. Oteldeki adamın ne olduğunu öğrenmeğe jçifjjyordu. Kitabı çkumağa devam etti: «Bu kanı görünce gözlerini kapa mıştı. Musluğun taşını tutan ellerinden ocnzuna kadar vücudünün bir kısım ağırlığını taşıyan kolları titriyor ve başı öne sarkıyordu. Gene ve daha kuvvetli «ölüyorum» fikrî. «Birdenbire doğruldu ve bu sefer iki büyük adımla kendisini kapının yanına attı, kanada tutunarak titri yen elini düğmenin tarafına doğru uzattı ve nihayet düğmeye basti. «Muslukta bir îstasyon yaparak yatağına dönmüştü. Hizmetçilerin ihmalini sa.rsacak derecede zile kuvvetle basıp basmadığını düşünerek ayak sesleri bekliyen samiasınm bütün Zat maaşları evrakı Zat maaşlarma ait eski evrak ve kayudat Ankara'ya gönderilecektir. Ba evrak ve kuyudat Maliye Vekâleti ta» rafından hıfzolunacakbr. Şehir bütçesi Dahiliye Vekâleti Belediye ve îdard hususiyenin yeni sene bütçesine ait bazı sualler sormuştu. Bu sualler daha ziyade yol programına ve sıhhî işlere taalluk etmektedir. Bunlann da cevaplan gönderilmiştir. Bütçenin bu ay nihaye tine kadar tasdik edilerek iadesine in tizar olunmaktadır. madı. «ölüm karşısında yalnız kalmanıl dehşeti, ölüm korkusunu bile bastıra. cak bir şiddetle artıyordu. Haykır • mak istedi. Ona ses ve can, ayni sej gibi geliyordu ve bağıracak olursa, ağzmdan bir çığlıkla beraber canınin da çıkmasından korktu. En sev < diklerini hatırlıyordu. Şimdi brrin ı den biri burada olsa... Otel odala « rında aşmasız ve sessiz can verenlerc ağlatnayı tavsiye eden lirik bir nuft ra aklından geçti. | «tnsanlardaki yalnızhk korkusn A nun, bütün hayatı müddetince şuurk ve ekseriya şuursuz olarak his«ettikj leri ölüm tehdidi karşısında birle» d mek ihtiyacüe olan alâkasını anlıyoJ cemiyetle ölüm arasındaki münase Jj betin sırrına eriyordu. Bir anda ölürt ona cemîyetin yaratıcısı gibi görüri dü; müyarlarca însanm üstünde bîrş< kara ışık gibi uzanan bu en büyülc korkunun altında herkesin birbirinj (Mabadi CUMHURİYET'in edebî tefrikan: 4 Bir Tereddüdün Romanı Peyami Safa Nihayet Muallâ'yı kitabma bağhyan bütün hayalleri kestî: Muallâ Hanım, Muallâ Ha nım! Kız bîrdenbire silkindi vc başını kitabın sahifelerinden kaldırdı; hizmetçi, ta yanıbaşında, teloar ediyordu: Muallâ Hanım, yemek hazır, kitaba çok dalmışsınız, buyurunuz! Muallâ sofrada konuşmadı. Ye mek te yiyemiyordu. Buna dikkat eden annesi, izahat Utiyen bir şey sormuştu. Muallâ'nın boynu ileri doğru biraz uzadı ve kaşları iki ince hareketle yukan kalktı. Onun boynile kaşları arasındaki münasebetin manasını anne»i ekseriya hissederdu Bu, tevekkülle karışan bir memnuniyetsizliğin ifadesiydi. Fakat Muallâ'ya kendinden mî, yoksa annesinin sualinden mi geliyordu? Hanıme fendi bunu merak etti. Hasta mısın? Diye sordu. Bu defa, annesinin sesînde, tahak kümden zîyade şefkatin derecesini kâfi bulduğu için Muallâ cevap verdi: Hayır, bir kitap okuyordum... Ablası Melâhat sordu: Raif'in getirdiği kitap mı? Evet. Çok metetti o, nasıl? Muallâ, bir otel odasında niçin kıvrandığını hâlâ anlamadığı ve merak ettiği o romandaki adamı düsünerekı f

Bu sayıdan diğer sayfalar: