15 Hariran 1932 Camhariyef TELGRAFLAO Dün çok şiddetli Münakaşalar oldu Bürhan Umit Bey şu günlerde faydalı ve güzel bir işle uğraşıyor. Eğer «kitap sevenler cemiyeti» gibi yan yolda bıraktığı tesebbüslere benzemiyecekse, bu iş cidden faydalı ve güzel olacaktır: Bürhan Ümit Bey (Birinci sahifedcn mabait) Yunus Emre divanını derli toplu bir Çünkü buhran bilhassa sermayele halde ne^retmeğe hazırlanıyor. rin harektsiz kalmasından ve inciBugün elde bulunan basma divanmat etmiş bulunmasından ileri gellar eksiktir, yanlış ve okunaksızdır; mektedir. Sermayeleri tedavül mevkiine ko diğer el yazması nüshalarla karsılaşCenevre 22 (A.A.) Tahdidi tes rupa'nm harp borçlarmm tenzil veya yabilmek için itimadm tekrar teessüs tırılınca araiarında oldukça ehem mîyetli farklar, takdim ve tehirler, Hhat konferansı reisi M. Henderson, etmesi icap eder. Avrupa'mn yeni iptaline ait taleplerin Cemahiri Müt tekrarlar göze çarpıyor; bazı parçaDanimarka, Belçika, Norveç, Fele • tehide tarafından müsait bir tarzda teşkilâtının tamirat tanzimi ile beların Yunus'a ait olup olmadığma damenk ve İsveç murahhaslarını kabul telâkkis! için her türlii ümitten sarfi raber yürümesi lâzımdır. ir tereddütlere bile düşmek caizdir. etmiştir Murahhaslar, kendisinden u nazar etmesi icap edeceğinin CenevFransız plânı iki safhayi ihtiva mumî komisyonun hangi tarihte içti re'deki devlet adamlarına bildiri! etmektedir. Ayni ismi taşıyan diğer bazı halk sa ma edeceğinî sormuşlardır. Birincisi, Almanya bir veya iki irlerinin eserlerile de karıştığı söylemetini tebliğ eylemiş olduğu söylen sene zarfınd'a hiç bir tediyat yap • nen bu divan, şimdiye kadar, dikkatli M. Henderson, hali hazırda ceremektedir. mıyacak, fakat aynen yapmakta olve titiz bir el tarafından ayıklanmayan etmekte olan müzakerelere bü Bu haber, tekcip edilmiş olmasına duğu teslimata devam edebilecekmıştır; toz toprak, çör çöp, kir pas yük bir ehemmiyet atfetmekte olduğunu ve bu mükâlemelerin sarih ne rafmen, siyasî mehafilde ısrarla dev tir. içindedir. Göz nuru dökerek Yunus'u Cemahiri Müttehide'nin de buna ticelefe vâsıl olması îçin iktiza eden ran etmektedir. içinde bulunduğu karanlıklardan sıWashington 22 (A.A.) Hüku müvazi olan fedakârlık ihtiyarına zamana intizar lâzım geldiğini söyyırıp kurtaran Mehmet Fuat Bey ve davet dileceği âşikârdır. tkînci, normetin nakili kelâmı olan âyandan lemiştir. bugünkü Darülfünun, gayretlerini mal iktisadî hayata davet ettikten Maamafih mumaileyh. umumî ko Reed harfiy«n şu beyanatta bulunyarı yolda bırakmıslardır; elde busonra Fransa Young plânının mut misyonun temmuz bidayetîne doğru muştur: lunan vesikaları tophyarak mümkün toplanacağını ümit etmektedir. olduğu kadar doğru bir divan yap« Terkî teslihatta kayda şayan ha lak surette tatbikinı talep etmiye • cektir. Maamafih bu takdirde Al mağa, bastırmağa, ortaya çıkarmağa kikî bir ileri hareketi müşahede edilAmerika'mn ihtarı manya miktarı tayin edilecek ve çalışmamıslardır. Eğer varsa, bir DaWashington 22 (A.A.) M. Stim medikçe harp borçlarının tenzil veya şekli tesbit olunacak bazı tediyat rülfünun TUrkiyat enstitüsünün ne iptalinden bahsetmenin faydasız ol • son'un Amerika murahhası M. Gib yapmak mevkiinde bulunacaktır. isle uğraştığını sorduracak kadar âson'a, terki teslihat konferansı aka • duğunu Avrupa'ya def'atle tekrar Meselâ: Sanayi veya simendiferlemin gözüne batan bu ihmal, elbette mete mahkum kaldığı takdirde Av • ettik.» lere iştirak keyfiyetinde elde ediyalnız Bürhan Ümit Beyin gayretile <u>,,,HiıııııımiNtınfflinniinnini!!İ!!!!>in!IIMIinniffll!il>ıiMmııiN< lecek olan mebaliğten ücte ikisi borç telâfi edilemez. Mukayeseli, şerhli, ların tediyatına mukabil olarak Ce4 izahlı tam bir divan neşri ancak böymahiri Müttehide'ye tesviye oluna le enstitülerin veya cemiyetlerin icak ve üçte biri de Spa yüzdesi ile şidir. Çalışma kudreti değil, belki de mütenasiben Avrupa'lı alacaklılara tahsisatı kâfi olmıyan Halk Bilgisi tediye edilecektir. Derneği de bu güç ise girişemedi. Lozan mülâkatlart Hatta, yanılmıyorsam, artık Yunus Lozan 22 (A.A.) M. Von Paihtifalleri de yapılmaz oldu. îzmir 21 Rıhtım şirketi da pen, M. Grandi'yi ziyaret etmiş ve Ankara 22 (Telefonla) Spor Bürhan Umit Bey, Yunus'u ken matbuata atideki beyanatta bulunkongresi bugiin Himayei Etfal Ço • vasına bugün de devam edildi. lv disine bağlıyan artistik ve mistik alâ Gifre aleyhine, hükumet hissesini na muştur: cuk sarayı salonunda Aziz Beyin rikaların işaret ettiği veçheye göre, Konferans büyük miişküllerle a • zari itibara almaksızın salâhiyet hayasetinde toplandı. yani kendi zevkine göre tasnif ve terdeta tefrikaya düşmüf gibirîir. Marici sarfiyat yapmak cihetüe Atletizm federasyonu hakkında tip edilmiş bir divan neşrine hazıramafih, bu ayrılıkların arasına köp1,800,000 franklık bir dava daha afederasyonlar encümeni tarafından lanıyor. Bu, bir tefsir kadar sahsî cılmıştı.Maznun bu paranın 1,980,000 rüler kurmajr? uğraşıyoruz. banrlanan rapor üzerine sahsiyata bir eser olmıyacaksa da, şiirlerin seM. Herriot 'le Fransa Maliye Nafrank olduğunu ve babası müteveffa varıncıya kadar münakaşalar cereçilişi ve sıralanışı itibarüe Bürhan Uzırı Germain Martin, dün 3 saat müdGifro'nun emrile sarfedildiğini söyyan etti. îstanbul mıntakaaı futbol mit Beyin tercihine ve intihabına tâbi detle M. Mac Donald ve îngiltere Tiledi. Bu muamelede yolsuzluk olduheyeti reisi Orhan Beyin tenkitlerine olacaktır. Bu da bir şey, hem büyük caret Nazırı M. Runciman ile ta • ğunu, ancak baba5inın emrile ve veatletizm federasyonu reisi Bürhanettin bir seydir. ölümün manasını an • mirat mes'eleleri hakkında görüşkâletile yaptığını ima ediyordu. Bey kongre ekseriyeti tarafından lamakta Yunus'un derecesine ne kamüşlerdir. Mumaileyhima, bu müöğleden sonraki celsede maznun alkışlanan cevaplar verildi. kâlemelerinde öğlerfen sonra da de kadar çıkıyorsak, onu yaşatmak için vekilleri paranın sureti sarfının tetUmumî merkez raporu kısa müo kadar çabalamalı ve her tarza baş Yam etmiel«rdîr. "Ya silâhları azaltın, ya borçlannızı verin!,, Alrnanya Borçlarmm Ilgasını istedi SAN'AT VE EDEBIYAT Yunus Divanı icin PEYAMİ SAFA vurmahyız. Yunus halk şairi olduğu için sistemsiz bir filezoftu. Fakat bu onun seziş ve anlayış kıymetinden hiç bir şey eksiltmez. Belki de onun felsefe tarihi kalıplarından hiç birine gir miyecek kadar serbest ve serkeş bir kâinat görüşüne sahip olması, Türk zekâsı için iftihar edilecek bir şeydir. Fakat bu da ayrıca tetkike de ğer. Maymun iştahlı tstanbul çocukları diyeceğim geliyor profesörlerind'en en gençlerine varıncıya kadar, bir iki sene içinde, Yunus'u hararetle sevdiler, şöyle bir okuduiar, karıştırdılar, adına ihtifaller yaptılar, sonra onu bırakıverdiler. Artık adını bile anan olmuyor. Bürhan Ümit Beyin teşebbüsü, Yunus'un adı üstüne ya ğan hazin karanlıkları dağıtmak itibarüe de güzel. çok güzel. Türk halk edebiyatmda ismi Yunus kadar meşhur ve cismi Yunus kadar mechul bir şair yoktur: Anadolu'nun her tarafında onun adı anılır, fakat ne tarafında doğduğu ve ne tarafında öldüğü bilinmez. Her efsane adamı gibi, onun da besiği ve mezarı, Anadolu kadar büyük bir toprak parçası üstünde, bir çok ri vayetlere dayanan tahminlerimizin çizdiği mevhum bir dairenin merkezindedir. Yazık ki ne muhterem Necip Asım, ne Bursa'h Tahir, ne de profesör Mehmet Fuat Beyler bizi daha fazla temin ve tatmin edeme mişlerdir. Biz Yunus'un elimizde bulunan divanını sahafların küflü raflarından çekip çıkaramıyor, kurtaramıyoruz; nerede kaldı ki fersahlarca Anadolu toprağının hangi noktasında kaybolduğunu bilmediğimiz kemiklerini arayıp bulacağız! Şam ile Rum'u gezdikten sonra çok istediği halde kendi gibi garip bulamıyan Yunus, ancak ölümü üç günden sonra duyularak soğuk su ile yıkanan bir garip kadar kendini garip bulan Yunus, gökteki yıldızı kadar kendini garip bulan Yunus biçaresi, bizim türkiyatçılanmızın ve edebiyatçılarımızm elinde de garip kaldı. Bürhan Umit Bey, bakalım onu bu gurbetten ne vakit ve nasıl kurtaracak? PEYAMİ SAFA İHEM NAL1NA MIHINA Futbol cambazlarmdan evvel... I Fransa valnız 3 senelik Tecile razı oluyor Amerika hiç bir netice vermiyen Cenevre konferansma ihtarda bulundu Spor kongresi Rıhtım davası franklık bir dava daha Gifre aleyhinde 1,800,000 Son zamanlarda, evvelâ bazı futbol idarecilerimizi, sonra da bir kı sım futbolcularımızı bir profesyo nellik sevdasıdır sardı. Profesyonelliğe can atanlar, gazetelsre harıl harıl beyanatta bulunuyorlar. Orttda fol yok, yumurta yokken, kendilerini müzayedeye koyanlar bile var... Zayıf bir Selânik muhteliti karsısmda âciz kalanların. bacaklarına bol keseden üçer yüz, dörder yiiz, beşer yüz lira aylık tahsis etmeleri «aç tavuk kendinî buğday ambarında sa nırmış» sözüne tam bir misal teşkil eder... Spor kongresinde H. Fırkası U mumî Kâtibi Recep Beyin profesyonellik sevdasına düşenlere verdiği cp vap ne kadar güzeldir. Recep Bey bir sporcu değildir ama memleketin spor işini bizim profesyonel olmağa can atan sporcularımızdan çok iyi kavramıştır. H. Fırkası Kâtibi Umumisi prof«syonellik hakkında şöyle diyor: «Meselâ, bir kulüpte »ol açtk filân efendinin şahsen temayüzü memleket için hiç bir kıymet ifade etmrz. Profesyonel bir takım, yetistiği ce miyetin vasatî spor kabiliyetini gö'ıterecek bir miyar olamaz. Fevkalâde görülecek bir takım hareketleri, bir kaç adam yapabilir. Meselâ, küçük bir memleket, hususî bir ihtimamla en yiiksek atlıyan bir kaç kişi yetistirebilir. Fakat, normal sporculuğun kıymeti, memleketin umumî spor faaliyetinin ortaya çtkaracağt spor teşkil âtırtın kabiliyeti ile ölçülür. Yok' sa, biz, her hangi bir itina ile dünyanın en yiiksek miltt takunım yene' cek bir heyet vücude getirebiliriz.* Recep Beyin hakkı var. Meselâ küçük Ürüguay hükumetinin yetiftirdiği müstesna bir futbol takımı, âlemi yenerek iki defa dünya şampiyomı oldu. Bunun manası, Ürüguay, teşkilâta dahil ve kulüplere kayıtlı 1516 milyon sporcusu olan Almanya'dan sporda daha mı yi:' 'ek demektir? Hiç te iyi futbol oynamıyan, fakat baştan aşağı sporcu bir millet ve bîr spor memleketi olan Amerika'yı, sporda, Urüguay'dan daha geri mi addedeceğiz? Spordan maksat nedir? Yalnız on beş yirmi tane futbol cambazı yetîştirip kâinatı yenmek mi, yoksa mîlletin ekseriyetine spor yaptırıp sağlam ve gürbüz bir nesi! yetistirmek mi? Gayemiz birincisi ise mes'ele yoktur. Beser yüz lira maaslı on bes yirmi delikanlıyı bin ihtimamla yetiştirip ortaya çıkarabiliriz. Fakat bunlar, mahir cambazlar gîbi gö • rülmemiş marifetler yapar ve mu vaffakiyetler kazanırken milletin ekseriyeti cılız ve cansız kalırsa bundan fayda ne? Spordan gaye, futbol cambazları ve şampiyon yetistirmek değildir, sağlam ve gürbüz bir nesil, mert ve asil ruhlu insanlar yetiştirmektir. Bir millete münferit şampiyonlar şöh> ret, fakat kütleler sıhhat getirir. Türkiye'de en revaç bulan spor futbol olduğu halde, idman cemiyetleri ittifakına dalıil futbolcuların miktarı 3,000 e bile baliğ olamıyor. Almanya'da futbol oynıyanların miktarı 900 bini geçtiğini söylemek bizim 3,000 in hiçliğini göstermeğe kâfidir. Recep Beyin çok doğru olarak söylediği gibi spor sahasmda yapılacak iş, takip edilecek asıl hedef, mem lekette sporu tamim etmek, spor yapanların adedini çoğaltmaktır, ilim ve usul dairesinde spor yapmaktır. Millet, bu hedefe yürürken arada, profesyonellik te doğmağa ve yaşamağa imkân bulabilirsa buna kimsenin bir diyeceği yoktur. Varsın, meharetlerüe herkese parmak ısırtacak futbol cambazlarımız da olsun! Fakat bugün, spor teşkilâtı tahsisatından para verip te profesyonel fut bolcu yaratmak ve beslemekte hiç bir mana ve fayda yoktur. bi ekseri kadınlarm sevdikleri ufak tefek ve âciz mahluklardan değil, av köpeğinden, attan, hatta vahşî hayvanlardan hoşlanır. Küçüktenberi, Amerikan Kollejindeki tahsîl seneleri istisna edilirse, hayatım köy lerde geçirmiştir: Dağ tepelerinde mağrur olmayı, ormanlarda susmayı, ince su kenarlarmda hayale dalmayı, uzun yollarda sebat etmeyi, an zah yollarda ileri atılmayı öğrenmiş tir ve bu tabiatin kızı, ufuklar kadar belirsiz, esrarengizdir. Beş kız kardeşinden hiç birin» benzemez. Onların neş'eli kahkahaları veya sinirli çığlıkları bunda yoktur. Onların her küçük şeyden zevk alan veya öfke duyan sathî hassa siyetleri bunda yoktur. Onlar cemiyet halinde yaşamağı severler ve birbirlerine benzemekten korkmaz. lar. Fakat sevgilim Nebahat Hanım insandan kaçar, biraz vahsidir, s i mimiyeti kendine göre ise de hiç lâübaliliği yoktur. (Mâbadi Var) lıaKaşalaı Jaıl Sünra Kdlıut edllcıck yarın sabah 9 da toplanmak tizere içtimaa nihayet verildi. Mahkeme bir kısım şahitlefî kabul etmedi. Muhakeme talik edildi Gençler Birliği çayı Bugün Ankara Gençler Birliği tarafından Konya meb'usları ve Konya tdman Yurdu şerefine Yenibah çede'de bir çay ziyafeti verildi. Lutfi Fikri Bey Mahkemeye verildi Ankara 22 Avukat Lutfi Fikri Beyin Ankara Ticaret mahkemesinin verdiği bir karara itiıazen tevdi ettiği temyiz lâyihasında mahkeme heyeti hakkında kulkndığı tabirler tahkiramiz ve neşir vasıtasile tahkir mahiyetinde görüldüğünden hakkında ka*unî takibata tevessül edilmiş ve evrakı AnkaıA Asliye mshkemesine tevdi olunmuştur. Muhakeme yakında başlıyacaktır. Fransız ve Belçika'lı mütehassıslar Young plânının bazı aksamının yeniden tanzimi için müsterek bir muhtıra yapmağa çahşmaktadırlar. Kandilli Lisesi Binanın evkafa ait ol madığı anlaşıldı tstanbul Eykaf müdiriyeti Kan dilli kız lisesi binasını, Evkafa ait olduğu iddiasile Maarif Vekâletinden istemektedir. Bu iddiaya göre bina, Âdile Sultan köskü namile maruf olup Âdile Sultan tarafından vakfedilmistir. Ayni zamand'a Evkaf müdiriyeti binanın 1341 senesindenberi muka • taa vergisini de istemektedir. Fakat Maarif Vekâleti binanın kendisine ait olduğunu ve böyle bir vergi veremiyeceğini bildirdiğinden ihtilâf Şurayi Devlete arzolunmuştu. Şurayi Devlet, yaptığı tahkikat ne • ticesinde binanın Maarif Vekâletine ait olrfuğuna ve fakat istenilen mukataa vergismin tediyesi lâzım geldiğine karar vermiştir. bul'dan dışartdaki spor kulüplerinin de yardıma koştuklarını mem • nuniyetle kaydedİyoruz. Yugoslâvya'da Ihtilâl hareketleri her tarafı sardı Viyana 1 8 Belgrat'tan verilen haberlere göre Mariburg'ta tevkif edilen zabitler komünistlikten de • ğil, orduya kadar sirayet eden Cumhuriyet cereyam dolayisile hapsedilmişlerdir. Bunlar Krallığın sbeyaz el» cemiyeti hafiyesine mukabil teşekkül eden Cumhuriyetçi «siyah el» cemiyeti hafiyesine mensup turlar. Sırbistan'da kıyam hareketleri büyümektedir. Derbent, Mostar, Tulca, Dalmaçya, Slavanya, Usküp mıntakalarında yer yer ihtilâller doğ makta, bazan 3040 köy halkı birrfen isyan etmektedir. Bu yüzden jandarma ile köylü arasında mu sademe oluyor ve köylüler tevkif edilmemek için dağlara çekilerek çeteler teşkil ediyorlar. Bu çetelerin basında hep münevver adamlar vardır. İsyan fikirleri son günlerde Darülfünun talebelerine de sirayet etmiştir. İktisadî vaziyet brbattır. Ma. rinkoviç kabinesi muvaffak olama • mıştır. 48 subesi olan 85 senelik HırTBtistan Emniyet Sandığı iflâs et miç, Pasof, Viftika, Tuna, Gav ve Penger kredi bankalarını da sü rüklemiştir. olarak gelivdl Yahut, meramimı başka tiirüi anlatmağa çalışayım: O kıvrak zemberekli, yay gibi cekik, ince uzun vücudün üstünde o pembe taze yemişlerin :c zarı g'bı tatlı usareleri teşhir eden şeffaf ten, o küçücük bir böceğin ayak izleri gibi incecik kaşlar, o buzlu birer ateş parçası hisaini varen muammalı, fakat hararetli gözler. o dışı küçük, fakat içi etli ve istekli dudaklar, o yuvarlak omuzların en güzel temadisi gibi küçülüp incelerek dünyanın en zarif ellerile biten kollar, velhasıl bütün o spor görmüş ve yaradı lışta güzel vücudü olmasaymış, sevgilim Nebahat Hanım bir erkeğe benziyecekmiş. Yani mizacının ve tabiatinin bazı çizgileri itibarile er kek: Cesur, becerikli, atılgan, mağrur, sebatkâr, metin.. Hatta nadir erkeklerde bulunan bazı marifetleri bile vardır: Mev simlerde Kâğıthane köyünde, Geb • ze'de ava gider, bir erkek gibi si lâh atar ve ata biner, kuş ve kedi gi Amerika ne fikirde? Paris 22 (A.A.) Tamirat be • delleri mes'elesinin müzakerelerine telmih eden Temse gazetesi, szcümle şunları söyliyor: «Amerika'Iıların iktisadî ve manevî sebeplerle borçların iptali hakkındaki muhalefetleri ve bu sebep lerin tamirat bedelleri için âe muteber olması, istenilsin veya istenilmesin, Almanya'nın bütün taahhüdatının yüklerinden kurtulması fikrinin reddi manasını ifham etmek dir.» Sibirya'nın havasmı Değiştirecekmiş ! LeningrAt 22 Miihendis Andriyef Rusya Müttehit Şuralar hüku meti avazieînin iklimini değiştirmek için büyük bir plân hazırlamıştır. Bu plânın esası Sibirya'nın şimalinden g«*çen soğuk »u cereyanlarının istikametlerini değiştirmek şeklinde hu lâsa olunabilir. Mühendis Andriyef evvelâ «Kara» nehri menbaındu, denizden gelen buzlu cereyanın nehre girmesine mâni olacak büyük bir mendirek insa sını tavsiye etmektedir. Bu mendi • rek Golf Istirim cereyanının »eyrinin «Ternöv» e kadar idame edilebile cektir. Mühendis plânı tatbik edilecek oIursa Sibirya'nın şimalinde iklimin tamamen değişeceğini, mutedil bir hale geleceğini ve binnetice her surette istifade edilecek arasi elde edileceğini söylemektedir. Şurayı Devlet aza namzetleri Ankara 22 (Telefonla) Adliye ve Dahiliye muhtelit encümeni Şurayi Devlet münhal aza namzetlikleri için sabık Gümüşane Valisi Hüsnü, Kütahya Valisi Hüsrev, Surayi Devlet basmuavin lerinden Ferit, Muammer, Talât, Kayscrî Valisi Fuat, Hazine hukuk mUşa viri Salâhattin, Aydın Valisi Fevıi, sabık Ankara tneb'usu Sami Beyleri ayırmıştır. Cumartesi günkü meelis içtimaında bunlar arasından üçü aza intihap edilecektir. tlk spor abidesi ( Birind sahlfeien mabait ) Talebe olmıyan çocuklar Ankara 22 (Telefonla) Talebe olmıyan çocukların mektepli kasketi giymelerinin men'i hakkında Meclise bir lâyiha verilmiştir. Bulgar heyetinin Ankara'da temsüleri Ankara 22 Bulgar temsil heyeti dün gece ilk temsilini Ankara Halkev'in de verdi. Reisicumhur Hazretlerile, İsmet ve Kâzım Paşalar, Vekiller, meb'uslar ve sair zevat hazır bulundu. San'at kârlar çok alkışlandı. Bulgar gazetecüerine ziyafet Ankara 22 (Telefonla) Balkan İttihadı birliği bugün Bulgar gazetecileri şerefine bir çay ziyafeti verdi. Yarın da İstanbul Matbuat Cemiyeti reisi Hakkı Tarık Bey bir ziyafet verecektir. Bizde halk elile kurulmuş ilk gençlik abidesi Fenerbahçe binaıı ola • caktır. Gençlik, gençlik, gençlik... Türk milletinin bütün kudret ve kabiliyeti, bütün emelleri izlerinden beklediği bu yaşatıcı unsurda mündemiçtir. Vatano°a her hayırlı isi o yapacak, her faydalı ve kurtarıcı adımı o atacak... Büyük Gazi gibi benzersiz bir dehâdan azim ve iman nuru almış bir nesil muvaffakiyet • ten üstün her mazhariyete kadir ve lâyıktır. Gençliğin ilk abidesi, Fenerbahçe yurdu gençliğin şerefi gibi yüksel diği gün bu ümidimizin tahakku kundan duyduğumuz iftiharı kay de*meğe hazırlanıyoruz. Tebrru listesi, yekununu kabartarak devam ediyor. Bugün; İstanfikrim var: Gazetelere ilân verelim. Ne diyelim? Diyelim ki: «Dün gece bir hamrr.ın kalbine ait sırları taşıyan defterlerle beraber mücevherlerini ih tiva eden kutu, Erenköyü'ndeki mavi köşkünden çalınmıstır. Bu hanım mücevher delisi değildir. Hatıra defterleri iade edilirse mücevherlerin • den vaz geçecek... ... Üstelik bir de mükâfat verecektir. > Ona da mı razısınız? Tabiî, bütün servetimi vere • bilirim. Eh işte şimdi ben de merak etmeğe başladım. Biraz geç oldu ama... Pekâlâ, bu ilân yarın gazete lerde çıkacaktır. Ya hırsızlar bunu bir tuzak zannederlerse? Orasını bilmem. Ya gazete okumazlarsa? Gazete okumıyanlar defterleri de okumazlar. Teberru listesi Esaml Dünkü yekun Uzunköprü'de Ergene Spor Kulübü Kadıköy Su şirketi miiracaat şefi Muammer B. Kadıköy Naci B. Kadıköy Su Şirketi müracaat memuru Arif B. Yekun Lira K. 901 20 10 10 S 1 927~ 20~ CUMHURlYET'in tefrikast: 3 Çalınan Gönül SERVER Onlar sırlarınızı öğrendikten sonra defterleri bulmussunuz, neye yarar ? Ellerinde vesika bulunmaz. r isbat edemezler. Bu da bir fikir. Sevgilim Nebahat Hanım, düşüncelerinden birdenbire ayrılarak yüzüme baktı: Siz bu mes'elede ne kadar lâr kaytsınız, dedi. Ne yapmamı istiyorsunuz? Onu siz tayin ediniz. Görüyorsunuz ki bu defterler benim için yaşamak kadar elzemdir. Ben bunu demindenberi dü şünüp duruyorum. Ne yapayım? Bu yastan sonra mesleğimi değiştirip zabıta hizmetine mi gireyim? Hem doğrusunu isterseniz bu defter hikâyesi benim pek hoşuma da gitmiyor. Benden gizlemekte ısrar ettiğiniz kalp sırlarını iki serseri çalmış. lar: «Oh olsun!» diyeceğim geliyor. Teşekkür ederim. Sevgilim Nebahat Hanım, ben • den ayrılmak için gayet çevik bir hareket yaptı, hemen elini yaka ladıtn: Atnan durunuz, şaka söylü • yorum. En ciddî mes'elelerde bile istihzanızı bırakamıyorsunuz. Teveccühünüz devam ettiği müddetçe neş'emi kaybetmeme se bep yok. Hem de gayet parlak bir Bu da küçük bir teselli. Hem biraz da zabıtadan ümitvar olalım. 2abıta, havada uçan kuşun izlerini buîamaz ya... Demin size anlattım. Hiç bir iz bulunmadı. Belli olmaz. En ummadığınız yerden bir sey çıkar. Hem bizim polis bu işlerde yamandır. Peki, peki, fakat gazetelere ilân verelim, olmaz mı? O!ur, niçin olmasın? Biliyorsunuz ki ben bir işin üstüne düşersem bir erkek gibi onun hakkından gelmek, tuttuğumu ko parmak isterim. Bu hususta bana yardım vadediniz, kâfi. Sırlarınızı bulmak ve kalbînizdeki yerine koyup kapağını kapa mak îçîn elimden geleni yapacağı • mı vadediyorum. Teşekkür ederim. Sevgilim Nebahat Hanım, bu dün7»aya kadın olarak gelmeseydi, «rkefc 1 2 J