s27Kânünüsanî 1932Î "Camhariyet ^ = Tamirat mes'elesinde Netice ne olacak? Paris 26 (A.A.) Matbuat, adlî ve fennî safhasmı ikmal etmiş ve siyasî safhaya girmek iizere bulunmuş gibi görünen Fransız • İngiliz müzakerelerine büyük bir ehemmiyet atfetmektedir. İlk noktai nazarın mukareneti için müihm terakkiler kaydedilmişse de gene bazı ihtilâflar mevcut bulun maktadır. Le Matin gazetesine nazaran İn • giliz sefiri M. Tyrrel, alâkadar hü kumetlerin 30 haziran tarihinde AImanya ile müzekarata girişmelerini ve ayni zamanda Belçika, Fransa ve İngiltere hükumetlerinin 1 temmuz tarihinden itibaren Almanya'dan hiç bir tediye talebinde bulunmamağa taahhut etmelerini teklif eden ingiliz projesini başvekil M. Laval'e tevdi eylemiştir. Alman'lar endise etmeğe basladılar Paris 26 (A.A.) Berlin'den bildiriliyor: Paris'te şayi olan rivayete rağmen M. Brüning'in M. Laval ile M. Makdonald arasında yakında vuku bulacak olan mükâlemeye iştiraki hususu b'u ane kadar mevzuu bahsolmuş değildir. Berlin'in resmî mehafili, bu 3 zat arasında vuku bulacak bir mükâlemenin bir çok noktalardan faydası olacağını inkâr etmemekle beraber hali hazırda en mühim olan noktanm hükumet reisleri arasındaki ihzarî ve hususî mükâlemeler olmadığl, bilâkis Bâle mütehassıslarının sür'atle bir îçtima aktetmelerinin daba mühim olduğu fikrindedir. Doğruyu söylemek lâzım gelirse Alman efkâri umumiyesi, Fransız'larla tngiliz'ler arasındaki müzakereleri endise Ue takip etmektedir. Müfrit nasyonalistlerin mürevviçî efkâri olan meselâ Daitsche Allgmeine Zeitun ve Lokal Anzeiger gibi gazetelerin hattı hareketi bu noktai SON TELGRAFLAD Türkçede bir darbımesel! [HEM Izmir Rıhtım şirketi mes'elesi NAL1NA MIHINA Cenevre konferansı İngiltere Fransa ile uyuşuyor, Alman'lar endise etmege basladılar nazardan mânidardır. Bu gazeteler, hükumeti noktai nazarına sıkı sıkıya yapışmağa ve bir takım hal suretleri aıaştırmağa ve uzlaşma zeminlen bulmağa yanaşmamağa icbar etmek istemektedirler. Bu şerait altında Alman nasyonalistleri için hali hazırda en hoşa gitmiyecek hâdise, İngiltere ile Fran sa'nın, Almanya'ya vadeler bahşetmek ve onunla vaziyetin zarurî kıldığı uzlasmalar yapmakla beraber, araiannda tamirat esasım ipka eden müşterek bir plân viicude getirmelerî olacaktır. Bu takdirde Alman hükumeti, nasıl bir hattı hareket ittihaz edecektir? Bunu şimdiden tahmin etmek mümkün değildir. Fakat başvekil, mahut «hayır^> sözünü söyliyelidenberi daima nasyonalistlerin tarassudu altında bulunmaktadır, ve Jeneral Groener tarafından kabul edilmis itüâfgirizane hattı hareket, Almanya'mn Ingiliz'ler ve Fransız'lar tarafından teklif olunacak her türlü makul hal suretlerini reddetmesi endişesini tevlit edecek mahiyettedir. Murahhaslarımız tayin edildiler Hariciye Vekili gitmiyor, heyet yarın gelecek Ankara 26 Terkî teslihan konferansma gidecek heyetimiz Hariciye Vekili Tevfik Rüştü Beyin Tahran'dan avdeti ahavali havaiye dola • yısile gecîktiğinden Riyaseticumhur kâtibi umumisi Tevfik Beyin riya setinde tesekkül etmiştir. Heyete Bern Sefirimiz Cemal Hüsnü Bey ve Âli Askerî Şura azasından Cevat Paşa aza olarak iştirak edeceklerdir. Heyet carşamba akşamı buradan hareket edecektir. Tevfik Bey dört, beş sene evvel de terkî teslihat ihzarî komisyonundaki heyeti murahhasamıza muvaffakiyetle riyaset etmişti. Ankara 26 (Telefonla) Tah didi teslihat konferansına gidecek murahhaslardan Tevfik Bey ve Cevat Pasa burtün de Hariciye Vekâ letinde tetkîka» icrası ile meşgul oldular. Mur'hhaslarımız bir aralık Hariciye Vekâleti vekilî Sükrü K?\a Bey ile de görüştüler. Heyetimiz yarın buradan harek^t edecektir. "Ay aydm, hesap belli!,, (BMnci sahifeden mabait) fazla suallerle kendisinin müşkül vaziyete konulmamasını söylemekle beraber yanındaki misafirlerle zaten ayni mevzu üzerinde konuşmakta olduğunu ilâve ederek cereyan halinde bulunan muhavereyi dinliyebileceirini beyan etmiştir. Bunun üzerine Halit Ziya Bey misafirlerine hitap ile sözüne şu suretle devam eylemiştir: « ... İzmir rıhtımındaki son muamelelerden dolayı aleyhimizde ya pıldığmdan bahsettiğiniz propagandaların hiç bir hüküm ve ehemmiyeti yoktur. Her vesile ile herkesin aleyhinde her zaman söylenebilir, fakat ne olsa hakikat te meydana çıkmakta gecikmez. Hususile bu İzmir rıhtımı işlerinin kontrolu gibi bir hesap isinde dedikodunun zerre kadar manası yoktur. Türkçede bir darbı mesel vardır: Ay aydm hesap bellidir. İzmir rıhtımı bir ecnebi şirketile mer.af iinde mütesaviyen müşterek olduğumuz bir iştir. Bir iş ki aslı bizimdir, yalnız menafiinde ve mütesaviyen ortak bulunuyoruz. Vaziyette bu kadar alâkadar olan hükumetin her hangi bir zamanda müşterek hesapları tetkik etmek isteyişinde hangi fevkalâdelik tasavvur olunabilir? «Şimdi siz bir şerik tasavvur ediniz ki kendisinden bazı hesaplar sorul • duğu zaman bilmiyorum, övle hesap yok filân gibi sözlerle hakikati siz • den saklıyor ve hukukunuza taalluk eden rakamları aleyhinize kullanı yor. Sonra siz biraz sıkı araştırma ile onun yok ve bilmiyorum dediği şeyleri meydana çıkarıyorsunuz. Bu vaziyette sizin yarısmdan fazlası size ait olan hesapları daha emin bir surette görmek ihtiyacınıza denilecek söz kalır mı ? Kalmaz, tabiî. Kalmaz ama böyle bir hareket te karşınızdaki şeriki asla memnun kılmaz. O başlar dedikoduya ve taraftarlarile beraber propagandaya. Böyle dedikodu ka bilinden propagandalann ne kadar ehemmiyeti olacağını siz takdir edersiniz. Türkçenin diğer bir darbı meselinde denildiği veçhile: «Yalancmın mumu yatsıya kadar yanar.» «Biz guya ecnebi düşmanı imişiz de onun için mi İzmir rıhtımı hesapIarını tetkik ediyormuşuz? Eğer he»aplar doğru ise alâkadarlann telâşına sebep nedir? Bu telâşm bir tek manası vardır ki o da onların istemiyecekleri bir takım hakikatlerin meydana cıkması korkusudur. «Hesaplarına hile karıştırarak şerikinin hukukuna halel veren kim olursa olsun ve hangi memlekette bulunursa bulunsun maruz olacağı muamele bizim yaptığımız gibi böyle sıkı bir muhasebeden başka ne olabilir? Ve doğrudan doğruya alâkadar oldu§umuz bir işte sıkı bir muhasebe ile ecnebi aleyhtarlığı ara sında hangi münasebeti farzetmek mümkün olur? <Türk, ecnebi düşmanı.. Buna kediler çüler. Ecnebi sermaye ve san'atma Türkiye'de olduğu kadar başka hiç bir memlekette hüsnü kabul gösterildiği bize isbat olunamaz. Türk misafîrperverliğînin yüksek derecesi Avrupa'da bile darbı mesel haline gelmemiş midir? Türkiye'de dürüst olarak çalışan hangi şirketin iz'aç edildiği vardır? »Ama hükumetle alâkadar bir işte, aslına hükumetin sahip olup menafiinde de gene onun mütesaviyen müşterek bulunduğu bir işte hileli he saplar ve hesaplarda suiistimaller bulunduğu anlaşılırsa orada yapılacak muamele bu hesapları dikkatli bir kontroldan peçirmekten ibarettir. «Ben şahsen tzmir Rıhtım şirketinin böyle bir muhasebeden alnı açık ve dürüst çıkmasını isterdim. Eğer hesaplarında dürüst ise o da hiç telâş göstermiyerek boyle bir kontrolu bütün bir soğukkanlılıkla hüsnü telâkki etmeli idi. Maatteessüf burası böyle olmadı, ve hesapların rüyetinde o kadar müşkülât gösterildi ki hükumet bu hesapları yakmdan tetkike imkân bulmak için hesabata vaziyet etmeğe mecbur oldu » Halit Ziya Bey hesabatın nasıl bulunduğu hakkındaki suallere şimdilik etraflı malumat vermekte mazur olduğunu söylemiştir. Zaten bu tetkikat henüz hitam bulmuş değildir. La Repoblique muharriri Halit Ziya Beye cereyan eden muhavere arasındaki ifadelerinden bazılarını derhatır ettirerek bu sözlerden şirketin yok, bilmiyorum dediği şeylerin var olduğu meydana çıktığı manası anlaşıldığını ve binaenaleyh şirketin hesabatında suiistimalâtına muhakkak nazarile bakmak lâzım geldiğine hükmolunmak icap ettiğini söylemiş ve bu noktanm olsun izahını rica etmiştir. Halit Ziya Bey söylediği sözlerden hiç birini geriye almağa lü zum görmediğini, fakat bugün için daha fazla izahat veremiyeceğini beyan etmiştir. Kırık kanatlar I Bugün kırık kanatların günüdüi'. Ben, onlara Fransız'lann verdiklerî «Les ailes brisees» ismini vererek «Kırık kanatlar» diyorum. Hava şe « hitleri, şehit kartallar da diyebilirsinız. Bugün onların günüdür. Kahra * manhklarını topraklara sığdıramıya» rak payansız göklerde efsanevî bir ölümle ölen efsanevî insanların günü^ Şehit tayyarecilerin hatıralannı taziz ettiğimiz bugünde, ben daima, Türk kartallannın eşsiz bir kahra manı olan Fazıl'ı hatırlarım. Onu, 1918 senesinde yani, umumî harbin son senesinde ya bir ağustos yahut ta eylul günü, uzaktan gör « müştiim; tek başına bir tngiliz hava filosuna hücum ettiği zaman görmuçtüm. O bir ördek sürüsünün içine saldıran bir kartal gibiydi. O sene Heybeliada'da oturuyor « dum. Galiba bir cuma günüydü, aziz arkadaşım merhum I Ferid'in müdürü olduğu çarkçı mektebinde idim, Birdenbire, bir tngiliz tayyare filosunun adalara doğru uçtuğu haberi geldi. Ferit, hemen mektep talebesini Çamlimattf etrafındaki çaralıklara gönderdi. Tayyare f ilosu, adaların üstünden bir, tur yapıp gitti. Ferit'le ben, mekte» bin galiba 28 defa büyüten kuvvetlî dürbününün başına geçtik.Bir müddet sonra, İngîlîz tayyare filosunu takriben Bostancı, Erenköy üzerlerinde gördük. İyi hatırımda kaimadı; bu fflo, yâ beş yahut ta altı tayyareden mürekkepti. Toplu bir nizamda Istanbul ta rafına doğru seyrediyordu. Birden • bire daha yüksekte uçan bir tek tay< yarenin bu filoya doğru saldırdığım gördük. Evvelâ, bunu da bir düşmatt tayyaresi sandık; fakat biraz dikkat« H bakmca, araiannda şeklen müşabehet olmadığını anlamıştık. tngilue tayyareleri biraz kanştı, filonun mtizamı bozuldu. Bir tanesi indi, çıktif ötekilerden geri kaldı. Derinden derine makineli tüfek sesleri işitîldL Anlâdık ki o tek tayyare, Srdek sürüsüne saldıran o kartal bir Türk kahramamdır. Ertesi gün gazeteler» den öğrendim ki bu kahramanlar kahramanı, yüzbaşi Fazıl imiş ve tek: başına, yapyalnız, her birinde ikişer kişi ve ikişer makineli tüfek bulunan beş veya altı tngiliz tayyaresine hü« cutn etmiş, on, on iki makineli tüfeğriri atesleri arasında kalarak bütün vücudü delik deşik olmuş, bu yaralarrm* rağmen, bir mucize yaratarak kanlar içinde Yeşilköy tayyare karar* gâhına inmeğe muvaffak olmuş... Fazıl, mütarekeye kadar hastanede kaldı. Mütarekede İngiliz tayyare* cileri onun yattığı hastaneye giderek o büyük kahramanı ziyaret ettiler ve görülmemiş bir hamasatle kendilerin.4 hücum ederek bir arkadaşlannı 51dürmüş olan bu Türk kartalmı gös terdiği eşsiz cesaretten dolayı tebrik ettiler. Fazıl, ayni kahramanlıkla istiklâl mücadelesine de iştirak ettikten sonra, ne yazık ki, bir kaç sene evvel txmir'de, alelâde bir uçuş esnannda düşüp öldü; fakat Türk semalan Fazıl gibi kartallarla doludur ve kmlan kanatları taziz ederken yükse • Ien kartallarla iftihar ederiz. M. Mouchanoff, Cenevre'de Paris 26 (A.A.) Bulgar Başvekili M. Mom hanoff, M. Laval « M. Flandin ile görüstükten sonra Cenevre'ye gitmek üzere yarm akşam Paris'i terkedecektir. Mumaileyh tahdidi tealihat konferansmda Bulgaristan'ı temsil edecektir. Laval Makdonald mülâkalı Londra 26 (A.A.) M. Makdonald ile M. Laval arasında vukku mutasavver mülâkat hakkında yeni bir haber alınamamıştır. Bu mülâkatın bu hafta içinde yapılması muhtemel görülmemektedir. M. Litvinof hareket etti Moskova 26 (A.A.) M. Litvi noff, Cenevre'ye hareket etmeden evvel ademi tecavüz misakı akti için garp memleketleri ile girişmiş olan müzakerelerden bahsederek Sovyet Rusya tarafından teklif edilmis olan misaklar ahkâmının pek az muğlâk olduğunu ademi tecavüz taah hüdatı ile misakı imza eden devlet ler arasındaki müslihane münase betleri ihlâl edebilecek bütün unsurlarm izalesini ihtiva etmekte bulunduğunu söylemiştir. Fransa hazırlık yapıyor Paris 26 (A.A.) Berlin'den bildirildiğine göre Newe Montag Zeitung Fransa'nın mühim askerî hazırlıklar yapmakta olduğunu ve bilhassa bir müessesenin son 3 ay zarfında 55,000 amele angaje etmiş olduğunu iddia etmektedir. Salâhiyettar bir memba millî müdafaa için çalışan Fransa fabrikalarının son aylarda hiç bir amele angaje etmemiş olduğunu beyan ve Berlin'li gazetenin haberînî tekzip etmektedirler. Basevkil Paşa Çin'de yeni bir Harbe hazırlık Amerika Şanghay'a asker çıkartmıyacak Sanghay 26 (A.A.) Buradakl vaziyet sakin, fakat çok gergindir. Çin'li askerler şehir civarinda siperler hazırlamaktadırlar. Tokio 26 (A.A.) Bir takım Japon harp gemileri Cin'e müteveccihen ve ihtimal verildiğine göre Şanijhay'a azimet etmek üzere emir al mışlardır. Hindenburg'a Çîkarılan rakip Nazisler ve sosyalistler kime rey verecekler? Berlin 26 (A.A.) NeueM vı . tarsZeitung'a nazaran Riyaseti cumhur intihabatı için sosyalistler, mensuplarının komünistlere iltihak etmesi için bir nezaret gösterecek lerdir. M. Braun'un bu sun'î namzetligî kabul edeceği sövleniyor. Sosyalistler, ikinci devrecîe Jeneral Groener'e rey verecekler ve bu suretle jen*"ral için nazislerden sosyalistlere kadar bütün grupları bir araya toplıyan bir blol vücııde gc'miş olacaktır. Dahiliye Vekili ile bera ber şehrimize gelecek Zeytbıyağı Ankara 21 Başvekil îsmet Paşa Hz. bir kaç güne kadar tstanbul'a gideceklerdir. Başvekil Hz. nin bu seyahatî Balkan konferansı heyetinin Istanbul'daki içtima günlerine »astlıyacaktır. Dahiliye Vekili Şükrü Kaya Bey de tsmet Paşa Hz. ne refakat edecektir. Basvekilimiz İs*anbul'da üç, dört gün kalacaklardır. faaliyeti (Hava bugün de Yükseliyor Kapah olacak Ispanya ve Italya'da bu Akdeniz*de görülmiyen şiddetli fırtınalar var sene mahsul çok azdır İhracat Ofisinden tebliğ edlmiştir: Ofisin aldığı son malumata na • zaran bu sene Ispanya'da zeytin rekoltesi pek noksandır. Katalogne'da zürra ancak kendi ihtiyaçlarına ki fayet edecek derecede zeytinyağı istihsal edebilmişlerdir. İtalya'da du bu sene zeytinyağı mahsulü az ve cins itibarile fenadır. Mevsim bidayetinde gevşek olan zeytinyağı piyasası son günlerde sağ Iamlaşmış ve fiatlar yükselmiştir. İtalya ve lspanya'nın mehafilinde zeytinyazı alâkadar fiatlarının Yeşilköy Askerî rasat merkezinden verilen malumata göre bugün hava gene bulutlu olarak geçecek, rüzgâr kuvvetle şinoalden esecektir. Radyoîar ve Kontenjan listesı Ankara 26 (Telefonla) Kon tenjan listelerinde nisan, mayıs, haziran aylan için yapılacak tadilât meyanında radyoîar hakkında ko • nacak yenî kayıtlar da vardır. Radyo lüks esya meyanmdan çı • karılacak, kültür icin zarurî esvsıtîan madut olacaktır. Bunların tahdide tâbi tutulmaîarı muhtemeldir. tinkâf etmiştir. Akdeniz'de miithiş hrtına var îzmir 26 Bir kaç gündenberi Akdeniz'de şiddetli fırtınalar hü • küm sürmektedir. Kaptanlar 20 senedenberî bu kadar şiddetli fırtînaya tesadüf etmediklerini söylemekte dirler. Amerika'mn karnrı Nevyork 26 (A.A.) Vasinpton gazeteleri muhabirlerine nazaran, Japon bahriye silâhendazlarının Şanghay'a ihracı Vasington'da end.şe ile derpiş edilmektedir. Cemahiri Müttahide Harlcîye ı ezaretinin, Japcnya'nın Şanghay V y nelmilel mıntakasma vuk" bulacak bh" mudab.ft.les inî müsaade etmömek niyeünde ol.lcğu ve bu bapta yal uzbaşına ve yahut Büvik *$Htar^ Ue müştereken şiddetli tedbirler ittihazını derpiş eylemekte olduğu zan • nolunmaktadır. Berlin Darülfiinununda bir intihap Berlin 26 (A.A.) Berlin Darülfünununda mukayyet olan 12,587 talebeden, talebe istisare komitesi intihabatma ancak 5.834 kişi yani talebenin ^ 4 5 î istirak etmiştir. İntihabatm neticesi şudur: Hitîer'ciler, 3.794 rey ve 65 azaîık kazanmıslardır Celik Miğfer'lüerle nasyonalistler, 1,155 rey ve 15 azalık kazanmışlardır Reye iştirak edenlerin nisbeti nasyonalist talebe cemiyetleri icin bir mağlubiyettir. Çünkü talebenin * k » seriyeti yani ^ 5 3 , 6 sı nasyonalist hareket Iehinde rey vermekten isciddî, ağır... Engin bir görüşü ve görgüsü var. Güzel de değil mi? Sevmeğe, bağlanmağa öyle ihti yacım var ki. Zehra, biîmezsin! Çöl Güneşi'nin son sözlerini din lerken kalbim yerinden fırlıyacak sandım: Aman, dikkat et, Feriha, al • danrnış olmıyasın? Hem onun, hem kendi hislerini iyi tahlil etmen lâzım. Bilmiyorum, dedi, benimle pek ciddî şekilde meşgul olduğunu görüyorum. Kendi duygularımdan da cok emmim. îlk defa hiç bir tesir altında kalmadan kalbim çarpıyor... Çöl Günesi'ni dinledikten sonra içimden, eski kadınlar gibi: «Allah encamını hayır eylesin!» diye dua ettim. Muğla'da şiddetli fırtına Muğla 26 (A.A.) Dün gece yansmdanberi şiddetli bir fırtma es mektedir. Şehirde bazı camlar ve bir çok ağaçların dalları kırılmıştır. Civarda haf if kar tipisi vardır. Yılanlı, Oyuklu ve Göktepe geçitleri kapanmıştır. Hararet sıfırdan aşağı üç derecededir. 1 Kanunusani 27, Ramazan 19 Carşamba Tulu Öğle ikindi Prens Stahremberg, Berlin'de pek yakında mühim miktarda tereffüüne intizar edilmektedir. tngiltere bir nota verdi ~Nevyork 26 (A.A.) TokyoMan gelen bir habere göre İneiltere KJkumeti Japonya'ya Çin'de Harlcez memleket inıtiyazı mes'elesi hakkmda bir nota göı dermistir. Berlin 26 (A.A.) Prens Stahrenberg hali hazırda burada bulunmaktadır. Bir komünist gazetesinin yazdığına göre mumaileyh Avusturya Heimvehren'leri ile Alman müfrit leri arasında müşterek bir hareket tertip ve tanzim etmek niyetinde bulunmaktadır. Bu gazete Hitler'ciîerin prense ilkbahardan evvel hiç bir şeye teşebbüs etmemeği tavsiye edeceklerini ilâve ediyor. Hasan'a son ret cevabımı verdim. Şimdi gene bana kızacaksın. Evde kalacağım, beni kimse almıyacak, diye. Hem sen Hasan'ı çok beğenirsin, bana ait duyğularına benden ziyade sen inanırsın, değil mi? Buna benim de imanım var, ama, ne çıkar, canım! Çöl Güneşi'ne kaç erkek fenalık etmişti... «Bir bizden, bir sizden!» deyiveririz, geçer. değil mi? Lâtifeyi bırakayım da sana Hasan'la niçin evlenmediğimi izah edeyim: Hasan, çok beğendiğim, belki sevebileceğim bir genç. Son günlerde onunla evlenmeğe karar vermek üzere idim. Geçen hafta, beni bütün kararlarımdan döndüren bir hâdise oldu. Onun, bankadaki mevkii biraz daha yükseldi, maaşı biraz daha arttı. Zaten o, ailece de zengin.Halbuki benim böyle bir «eyim de yok. Kütüpanem, bana ayda o kadar para getirmiyojr. Kazandığım yüz, saat dakika saat dakika saat dakika Ziraat memurları Tatbikat görecekler Ankara 26 (Telefonla) Ziraat Vekâleti vilâyet ve ziraat müdür ve memurlarının bir müddet yüksek enstitülere gelerek tatbikat gö> meleri esasım kararlaştırmıştır. yüz elli lira benim gibi ipekte, el masta, lükîte gözü olmıyan bir kadın için kâfi. ama, Hasan'ın ka zancile yarış edemez! O, tabiî kendi kazancı nisbetinde yaşamak istiyecek. Benimle haya • tmı birleştirdikten sonra, benim eksikliklerimi o tamamlıyacak. Buna benim hiç, arna, hiç tahammülüm yok. Ama, o, beni seviyormuş ta bana masraf etmekten çekinmezmiş. İyi ama, ben de onu seveceğim, ben de onunla sevdiğim için evlene* ceğim. Bir erkekle başka ne için evlenilir? Şu halde ödeşiyoruz, demektir. Kadının, erkeğe masraf ettirmek için başka bir imtiyazını ben tanı • mıyorum. tşte, Hasan'a ait duyğularıma gururum galip geldi. Sebebini söylrmeden, ona son ret cevabımı verdim. Sebebini söyleseydim, belki ben! razı etmeğe uğraşırdı, belkî bir dakika için razı olurdum. I 7 59 17 7 12 8 27 9 15 44 o ezani zevali Akşam aat Yatsı imsâk Antalya'da kar Antalya 26 (A.A.) Dün akşam şehrimize kar yağmıştır. Antalya uzun senelerdenberi kar görmemisti. Sonra bütün ömrümde kocamın kazancile yaşamak azabını çekmeğe vaktim yok. İyisi mi, kendim kadar mütevazı yasıyabilecek, aşağı yukarı benim kadar parası olan bir adamla evlenmeği tercih ederdim. dakika saat dakika saat dakika 12 17 '8 1 18 35 52 (2 5 16 34 ezani zev&Ii Yalnız senin kocan değil, onun gibi bir çok münavver erkekler de kıdının bir mevki sahibi olmasına türlü tahammül edemiyorlar. birj ' Cemil F a h i r ' e e n k ü ç ü k bir sempatim bile olmadı. O, bana fenalık eden insanların intikamını almak için herkesle alay ettiğim günlerde kar şıma çıkan bir insandı, ne samimi yetine, ne ciddiyetine ehemmiyet vermiyerek, bir çoklan gibi onu da hırpaladım. tşte, gece gündüz dedikodusu olan, hergün birinin metresi zannolunan Feriha'nın bütün macerası bunlar dan îbarettir. Nihat'la son günlerde çok tesadüf ediyorduk. Bu, saz benizli, yüksek bakışh çocuk, hiç birine benzemiyen bh* incelikle kadın ruhuna nüfuz etmeği biliyor. Onu yakından tanısan çok beğenirsin. Hem heyecanlı, hem onuncu mektup ... Kocan mektuplarımı görmüş, fikirlerimi, doğru bulmamış; hay ret etmiş, öyle mi? Ben de kocanın ve ezeldenberi senin hayretlerinizi tabiî gördüm. Gözlerimi^in önünden asırlarm panoraması henüz silinmedi. Birdenbire bir başka levha ile karşılasırsak elbet şaşarız, rahatsız oluruz. Mes'ele şu veya buna alışmak mes'elesi... Her yeni şeye itiraz edilir, eaksi ondan daha iyi olduğu için deS'ılYakamıza yapışan eski'î'»" kurtulmak, kabiliyetimiz nisbetinde, güç olduğu için! Geçen gün doktor Bürhan'Ia Hti mes'ele üzerine bir münakaşa yapıyorduk, çok açık fîkirli olduğuna itıandığım bu genç doktor; çalışan, meydana bir iş çıkaran kadmlardan öyle müstehzi bir lisanla bahsetti ki, kendisine verdiğim bütün iyi notlarf geri aldım. Siyah, uzun kisvelerile mahkeme salonlarında dolaşan narin, genç avukat hanımlardan tutturdu da doktor, operatör, kimyager olanlara, hat« ta şiir, roman yazanlara, resim yapanlara attı, tuttu. Efendim, bunlar, gösteriş îçîn ya* pılıyormuş' Yoksa hanımların ciddî iş başına geçmeğe tahammülleri yoV muş. Uabadi var . Dokuzuncu mektuptan \ ... Bepi çok merak etmişsîn öyle mi ? Peki bu defa da kendimden bahsedeyim. j Q kadar mühim bir şey değü: