25 Temmuz 1931 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3

25 Temmuz 1931 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Temmuz 1931 *Cumfimrîyet 50NTELGRAFLAR Yeni bir kanun çıkıyor Evvelce işgal edilen Rum emvali gayri menkulesi derhal tahliye edilecek Ankara 24 (Telefonla) Tür . kiye Yunanistan arasında mübadeIei ahaliye dair Lozan muahedesile Atina itilâfnamesinin tatbikatından mülevellit mesailin sureti kat'iyede halli hakkındaki 10 haziran 930 tarihli mukavele hükümlerine tevfikan sa hiplerine iadesi lâzım gelen Rum emvali gayrimenkulesine dair iâyiha yarın Mecliste müzakere edilecek tir. Lâyiha şudur: 1 Her hangi bir suretle fuzulen hükumetin, idarei mahalliyelerin ve Belediyelerin emrinde veya işgalınde bulunanlarla hükumet tarafından bilâbedel devlet müessesatile millî müesseselere terkedilmiş olanlar bilâ kaydü şart tahliye edilir. Takdiri bedel ile verilmiş olanlar da bedelleri iade edilmek suretile tahliye ettirilir. 2 Her hangi bir suretle fuzulen işgal edilip te şagillerine tapu verilmemiş olan gayrimenkuller mahkeme kararına hacet kalmaksızın idareten tahliye ettirilir. Bu suretle tahliyeye mecbur tutulan şagillerin tahliyeden sonra mahkemeye müracaat hakları mahfuzdur. 3 Teffiz veya tahsis suretile temlik ve tapuya raptedilmiş olan gayrimenkuller iptidaen teffiz veya tahsise esas ittihaz edilen kıymetler üzerinden mecburî istimlâke tâbi tutularak tahliye ettirilir. ARASIRA: Körpe yazıcılar Genç, diyemedim; çünkü genç, kanunen «reşit» demektir ki bizde on sekiz yaşını itmam edenlerin iktisap ettikleri hayatî sıfattır. Ben, henüz on altı, on yedi yaşında bulunmalarına rağmen roman yazmak hevesine düşen iki küçük dostumdan bahsetmek istiyorum. Bunların biri kızdır, diğeri erkektir ve her ikisi gözden geçirmek iltimasile bana birer romanlarını göndermişlerdir. Filhakika, akıl yaşta değii, baştadır. Ne miniminiler var ki saçlı, sakallı adamları tek bir kelime ile mebhut ve mahçup ederler. Fakat yazıcılık tarihi, reşit olmadan koca koca hikâyeler kaleme almış tek bir muharrir bile kaydetmiyor. Biz de Âşık ömer'in, sokakta kaydırak oynadığı çocukluk demlerinde hay li zarif koşmalar söylediği rivayet olunuyor. Şeyh Galip merhumun da meşhur «Hüsün ve Aşk» ını yirmi bir yaşında ibda ettiği iddia edi • liyor. Lâkin o rivayetle bu iddia, sağlam vesikalara müstenit değil • dir. Daha on beş yaşında iken şiir ile iştigal ettiğini bizzat söyliyen Ziya Pş., o meşgalenin manasızlığinı gene kendi kalemile itiraf etmekten çekinmiyor ve hatta: «Oyle sözu duymasın kulakîar» «Aludesi olmasın dudaklar* Matbuat kanunu bugün müzakere edilecek Muhtelit encümen dün de çahşarak projenin tetkikini bitirdi H F M NAL1NA cevap î MIHINA Londra'da itilâf edildi . .••« *m • • Almanya'ya evvelce açılan krediler temdit edilecek, teshilât gösterilecek Londra 23 (A.A.) Konferans ta ait muamelelerin tabiî surette yeni rafından kabul edilen beyannamede, den cereyanı için sağlam bir esas bulbu konferansta temsil edilen hüku mağa imkân hasıl edeceği kanaatini metlerin Almanya'ya derhal yardım izhar etmektedir. Bundan başka konferans mütehasetmek için memleketlerindeki malî sıslar komisyonunun, M. Hoover'in müerseselere aşağıdaki teklifleri tavsiyeye hazır bulundukları kaydedil • moratoryom teklifinin tatbik mevkiine konması için lâzım gelen ferdî tedmektedir: 1 Merkez bankalarının Rayhis • birleri hazırlamakta devam etmesini banka açtıkları 100 milyon dolarlık de karar altına almıştır. kredinin vadesi biter bitmez, 3 ay da Konferansın son celsesinde ha temdidi, Londra 23 (A.A.) Fransız Baş2 Malî müesseselerin, Alman vekili M. Laval, konferansın son celya'ya daha evvel verilmiş olan kre sesinde söylediği nutka şu sözlerle nidilerin bugünkü miktarının muhafaza hayet vermiştir: ve idamesi için lâzım gelen tedbirleri «Londra mükâlemelerinin Fransa alması... ile Almanya'y' siyasî sahada el birliKonferans beynelmilel tediyat ban ğile çalışmağa sevkedeceklerini ü kasına, Almanya'nın yeni kredilere o mit ediyorum.» lan âcil ihtiyaçları ve kısa vadeli kreLondra borsasinda mark dilerin uzun vadeli kredilere tahvili Londra 23 (A.A.) Mark Lon hakkında tetkikatta bulunmak üze re alâkadar merkez bankaları tara dra borsasındaki kıymeti bugün 20/ fından müntehap bir komisyom» va 68 idi. tngiliz başvekili Berlin'e kit geçirmeden teşkili hususunu da tavsiye etmektedir. gidecek Alman sanayiinin altın iskonto ban Londra 23 (A.A.) Başvekil kasının emrine hazır olarak irae e M. Mac Donald ile Hariciye Nazırı deceği müşterek karşıhk ve teminat M. Henderson'un Berlin'e gitmek ümes'elesine gelince konferans böyle zere pazartesi günü Lonrra'dan habir karşıhğın beynelmilel kredilere reket edecekleri haber ahnmıştır. ıımımtUHHIIU Buğdayı koruma Bugün Meclise bir lâyiha teklif edilecek Ankara 24 (Telefonla) Buraya gelen Eskişehir heyeti buğday mes'elesi etrafında Eskişehir meb'usu Emin Beyle diğer bir çok meb'uslarla temasta bulun muştur. Emin Beyle bazı meb'usIarın yarmki Meclis celsesinde, buğdayı korumak için kanun çı karmak üzere hükumete salâhiyet ve mezuniyet verilmesine dair bir maddei kanuniye teklif edecekleri anlaşılmaktadır. Sui kast Çin Hariciye Nazîrî nasıl kurtuldu? Şanghay 23 (A.A.) M. Soong maruz kaldığı sui kasttan nasıl olup ta kurtulduğunu Röyter muhabir • lerinden birine anlatmı?.tır. M. Soong, istasyondaki mermer direklerden birini kendine siper ettiğini, istas • yonun içi bombaların patiaması neticesinde hasıl olan dumanla dolduğunu, kâtiplerinden birinin aldığı yaraların tesirile öldiiğünü, iki muhafızla bir kaç kimsenin de yara Ianmış olduğunu söyİemiştir. M. Soong. Kanton hükumeti er > kânının kendisini öldürtmeğe karar verdiklerini bir kaç dcfa haber al • mış olduğunu, fakat bu ihbarlara inanmamış olduğunu ilâve etmiştir. dan daha kuvvetli bir üslupla anlattı. İstanbul'a gelen İngiliz me murlarının bir çoğunu tanıyor • du. Fransız'ların (boş) diye tahkir ettikleri Alman'lardan, Klemanso'dan fazla nefret ediyor ve İngiltere'yi Kenterburi Piskopo sundan daha çok seviyordu. Ben bütün bunlardan hiç bir hüküm çıkaramamıştım. Çünkü buna benzer bir çok tipler ta • nıyordum. Bunları sadece senelerce okuduğu yabancı mekteplerin bir acı neticesi telâkki etmiştim. Zekâsı, malumatı ve anlayış kabiliyeti onu bir gün kendine getirecek, ayacak ve bizden oldu • ğuna bizden çok iftihar edecek diye düşünmüştüm. Fakat arkadaşımın izahîn • dan ve dikkatinden sonra bütün bu geçmiş küçük şeyler kafamın Beytile çocukluk $anihalarında<n bir nevi istikrah gösteriyor. Edebî dehasına bütün diinyayı hayran eden Viktor Hugo'nun henüz on yaşında iken vücude getirdiği şiirlerde fikir derinliğine, duygu genişliğine delâlet eden bazı sözler bulunduğunu söyliyenler vardır, lâkin bu büyük şaiirin Hernani ismini taşıyan ilk şah eserini yirmi sekiz yaşına geldikten sonra ibda edebildiği muhakkaktır. Benim küçük dostlarım, birer manzume veya mensure yazarak kalem tecrübesine girişmemişlerdir, ilk hamlede ikişer yüz sahifelik roman yazmışlardır. Çok isterdim kî onlar, bu eserlerile yazıcılık tari • hinde birer müstesna mevki tutsunlar ve kanunen reşit sayılamıyanla rın edebiyatta ferit olabileceklerini isbat etsinler. Ne çare ki benim bu dileğim, muhal temenniler ve amin denilmeğe değmiyen dualara ben • zemekten kurtulamıyor. Zira, büyük bir tahammülle, sonuna kadar okuduğum her iki hikâye, nihayet bir karalamadan ibarettir. Bu ka • ralamalar, belki kuvvetli bir istidadın ilk renksiz lem'alarıdır, fakat bugünkü şekillerile müsbet bir me na ifade etmekten âcizdir. Lisan kuvvetlenmedikçe, klâsik eserle edebî mektepler lâyıkile tetebbü edilmedikçe; felsefeden, ruhiyattan, içtimaiyattan lüzumu ka dar sermaye tedarik olunmadıkça ve hele ve hele «işbah ve eşya^> nın içyüzünü görmek kudretine erilmedikçe roman yazılamaz. Bu geniş malzemeye ihtiyaç görmeden de kalem tecrübesine girenler buluna • bilir; lâkin onlar, derse çalışmadan imtihana giren lâübali talebeye benzerler ki âkibetleri sınıfta kalmaktır. Şu açık hasbıhalimden dolayı, «Son Aşk» isimli hikâyenin on beş yaşındaki muharrîresi B. Hanımla «Ağlıyan Bahar» romanının henüz on altı yaşında bulunan müellifi N. Beyin aflarını dilerim! M. T. Ankara 24 (Telefonla) Millî Müdafaa Vekâleti bakteriyoloji serum evinde staj gören askerî baytarlar imtihan edilmiş ve hepsi muvaf fak olmuştur. Madrit 23 (A.A.) Sendikalistlerin sebep oldukları kargaşalıkların va him bir şekil alması üzerine Andalousie'de ve Ceville'de örfî idare ilân edümiştir. Barcelone'da telefon işçilerinin grevi devam etmektedir. içinde birer tutamak noktası oldu. Bunları da ötekilere ekliyince içimi bir ürperme aldı. Aylardanberi çok zeki bir casusla yaşıyordum! Lâvrens'in maceralarînı okuyor musun? Dedim bir gün. Derhal kaşlarını çattı: Onu okumağı menetmeli. Dedi. Beşere bir felâket olan o menhus casusu hiç bir memleket okumasın! Fakat milletine hizmet e • diyor. O başka. O hizmeti kimler ödüyor bilir misin? Bütün mazlum milletler! Ne tuhafsîn İdil! İngiliz'leri o kadar sevdiğin halde neler söylüyorsun. Hiç bir sevgi hakikati örtmez. Ben iki lisanı da iyi bildi ğim için mütarekede çokları ile tanıştım. Hepsinin iç yüzlerini Yeni askerî baytarlar ispanya'da örfî idare Poliste terfiler Ankara 24 Geçenlerde imtihanları yapılanlardan 28 polis komiser muavinleri komiserliğe, bir kısım memurlar da muavinliğe terfi etmişlerdir. EDEBÎ TEFRİKA : 36 Bursa'da Atpazarı'nda cembaz Rüştü imzasile devamlı bir kariim olduğunu sözlerinden anladığım bir zattan uzun bir mektup aldım. Bu mektubun mukaddemesini aynen naklediyorum: Azizim Nalbantbaşı, (Birinci Sahifeden Mabait) tasrih olunmuştur. Geçen gün gazetenizde gördüğüm 1 Millî paranın kıymetini düşürece * bulmaca beni seninle yarenliğe mec. alâkadar olan bir çok meb'usların, efkâri umumiye telâkkiyat ve kanaat veya bu paraya karşı itimadı saısa • j burî, Sokrat, Bokrat gibi bütün ulâIerinin günlük mümessilleri olan ga bilecek vak'aları tasni veya tahrif e mu nefsinde cemetme devrini d'ört zetelerin fazla mahdut bir çerçeve i derek kasten neşredenler üç aydan bin diinya yılt geride bırakmamıza çine alınmamaları hususunu iltizam üç seneye kadar hapis cezasına konur. rağmen sizin nalbanthk, amirallık ve nihayet bugünkü Beni ttrail orNeşri memnu olan şeyler edecekleri anlaşılıyor. dularım sevk ve idare edebileck Nesri memnu olan şeyler de lâyi Bir sene zarfında en feyizli neşrihanın on birinci faslında zikredilmis kadar yüksek sevkülceyiş kabiliyetiyatta bulunan gazeteye takdirname tir. Bu faslın ihtiva ettiği esaslar şun nizle Fredrik'lere, Napolyon'lara, verilmesine dair Zonguldak meb'usu Moldke'lere taş çıkar t an dâhiyane Halil Beyin teklif ettiği şekil kabul lardır: üstünlüklerinizden anltyorum ki bir ve tnaddeye ilâve edilmiştir. İddianamenin son tahkikatın açıl çok zeneatm (san'atin) hakhtndan masına müteallik kararına ait gelen bir babayiğitsiniz! Bundan ötüher hangi tahkikat evrakı dürüş rü benim de hacetimi görebilirsiniz.* Projenin esaslarr Lâyihanın encümende aldığı son mada okunmadan evvel neşredilemez. Rüştü Bey, müteakiben bizim ga • şekle göre eski projeye nazaraı. bariz İsbatı caiz olmıyan sövme ve hakaret zetede çıkan bir haberin bir nokta tadilleri ve yeni ilâveleri bildiriyo • davasına ait zabıtlar veya hulâsanın sını soruyor. Gazetede Valdei Hidi • rum. Lâyihada birinci madde aynen neşri memnudur. vi'nin mirasından bahsedilirken «şu Münderecatı umumî ahlâka doku kadar bin feddan arazi bırakmıştır» şöyle tesbit olunmuştur. A. Matbuat hürriyeti ve ıratbu nan tıbbı adlî raporları, muhakeme denildikten sonra 4000 metre ırurabeserler neşri bu kanunda yazılı hü nin gizli olması kararlaştırılan siyasî, baı arazi de, oğlu Mehmet Ali, ke . cezaî, hukukî dava zabıtları, mah rimesi Prenses Hatice Abbas, Prenkümlere bağlıdır. B Bu kanunun hükümleri gerek keme müzakereleri, gizli bakılmıyan ses Nimet Kemalettin Sami H*nım . matbaa, gerek başka türlü mihanikî boşanma davalarmda iki tarafın ve larla bunların evlâdü ensaline bıra ve kimyevî vasıtalarla veya el ile ço şahitlerin isimleri, şahitlerin şehadet kılmıştır» cümlesindeki 4000 metre ğaltılarak neşredilen yazı, resim, güf lerini aynen almamak şartile kısa bir murabbaının bu kadar kişiye taksim teli, güftesiz muhtelif eselreri ve gra mevzuu ve hukukî mes'elelerin kı edilecek kadar çok bir şey olmadığını ve bundan hiç bir şey anlamadığını mofon plâkları gibi eserlere şâmildir. saca izahı neşredilebilir. Bir gazete veya risalenin sahibi ile söyliyerek mes'eleyi benden soruyor. Bu gibi eserlere matbua denilir. Mes'ele basit: Bermutat bir ter umumî neşriyatının idaresi ayni mcb' Lâyihanın ikinci faslı matbaa aç tip ve tashih hatası olmuş, cümledemanın muhtelif şekil ve hükümleri us uhdesinde toplanmıyacaktır. Ay ne münhasırdır. Dördüncü fasıl ga rı, ayrı meb'uslar tarafından da de ki «4000 metre murabbaı» ibaresi bir feddanın tarifidir. Feddanın büyük • zete ve risale neşri hakkındadır. Ga ruhte olunamıyacaktır. ete veya risale neşretmek istiyetıleMüstehcen neşriyat davalarmda lüğü yazıhrken vereseye bırakılan feddan miktarı atlanmıştır. Bu suretle rin en büyük mülkiye memuriyetine müddeiumumî beş kişiden mürek • kariimin bu mes'ele hakkındaki beyanname vermesi mecburiyeti kon kep bir ehli hibrenin istişarî reylerini merağını izale ettikten sonra mektumuştur. Depozito usulü kaldırılmış alabilecektir. Ehli hibre terbiye ve bun yukarıya aynen naklettiğim muır. Ancak beyannamede başmuhar • güzel san'atlar mekteplerinden ve kaddemesine cevap vermek istiyorum. ririn, umumî müdürün, yazı işleri nnü yüksek tahsil görmüş olanlardan seMuhterem kari, dürünün adı, tabiiyet ve ikametgâhı çilmiş olacaktır. Matbuat vasıtasile yapılan suçlar için altı aylık bir müazılacaktır. Benim her şeyden bahsetmemle İşgal zamanında düşman arzusuna ruru zaman kabul edilmiştir. eğleniyorsunuz. Hakkınız var. 3ix, hizmet etmek suretile gazete çıkar • gazeteciler her telden çalarız, her şemış olanların bu kanunun mer'ivete yi biliriz. (Söz aramızda bazen hiç Müskirat İnhisarı bir şey bilmesek te bilir göründüğü irmesini müteakıp gazete çıkarmamüz de vardır ama onu geçelim). En arı menedilecektir. (Birinci sahifeden mabait) Başmuharrir ile umumî neşriyatı i umumî bütçedeki tasarruf dolayı • iyi gazeteci, bir şeyde ihtisası olan de> dare eden zatın yüksek mektep me sile açıkta kalacak meımırlarımız ğil, hiç bir şeyde ihtisası olmıyan, fazunu olması şart konulmuştur. Halen hemen hemen mesai saatinin sekize kat her şeyi az çok bilendir. Gazetecilik ihtisası, ihtisassızlıkta ihtisas matbuatta çalışıp ta bu evsafı haiz ol iblâğı dolayısile hasıl olan iş fazlademektir. Cahil değiliz, fakat âlim mıyanlar müstesna addedilmiştir. Mü lığına tekabül edecek miktardadır. de değiliz. Her şeyi biliriz ama hiç Herrisler ve muallimler siyasî olmı Açıkta kalan memurlardan, idare bir şey bilmeyiz, yani bilmediğimiz an gazete ve risale sahibi olabile nin kendisinden beklediği faaliyeti hiç bir şey yoktur; fakat iyi bildiğiraiz eklerdir. Gündelik ve alelumum a göstermeğe muktedir olanlar tek hiç bir şey de yoktur. ın veya haftanın bir gününde neş • Siz, nasıl Bursapazarı'nda at cam • rar hizmete alınacaklar ve hizme olunan gazete veya risalenin ba • bazı iseniz, biz gazeteciler de öylece tinden istifade edilemiyeceği tesbit sıldığı yerde satışa çıkarıldığı günün fikir pazarında yazı cambazıyız. Her tarihi çıkarılacaktır. Bugün çık.nakta edilenlerle hizmet kabul etmiyen ipte oynarız, anladınız mı aziz kari? olan akşam gazetelerinin bir gün son lere tazminat verilecektir. Hamiş Eğer bu sözlerim, diğer raki tarihi atmalarına müsaade olungazeteci arkadaşların hoşuna gitmezAçıkta kalan memurlardan şim • mıyacaktır. diye kadar elli beş kişi merkez ve se yazdıklarım yalnız benim şahsıma Türkiye'de ecnebilerin gazete ve taşraya yerleştirilmiştir. Malumdur ait olsun. risale çıkarması valilerin hususî mü ki idaremiz ticarî bir müessesedir. saadelerine ve umumî neşriyatı idare Bu itibarla muamelâtımızı ticarî uedecek zatın Türk vatandaşı olma sul ve esaslara istinat ettirmekteyiz. sına bağlıdır. Bu gazete ve risaleler Yeni kadro ve teşkilâtımızi hazır Müsteşar Emin Bey Ve Cumhuriyet hükumetinin dahilî veya haricî siyaseti aleyhinde neşriyat ya larken bu cihete çok ehemmiyet verdik. kâlet emrine alındı pamıyacaklardır. Yeni bütçemiz kabul edilirken lâHer gazetede çahşan muhbir ve Ankara'dan muhabir, muharrir, ressam, fotoğrafzım gelen inşaat ve makineler için verilen bir ha çı ve idare memurları isimlerini roa iktiza eden tahsisat kabul edilmiştir. bere göre Maa hallin en büyük mülkiye memuruna Tekirdağ ve Diyarbekh'deki fabri rif müsteşar bildireceklerdir. kaların inşaatın devam edilmek Mehmet Emir Bir gazete veya risalenin feda tedir. Şaraphanemiz önümüzdeki bağ B. vekâlet em kârlık ihtiyarile alıp yazdığı hava • bozumu mevsiminde faaliyete geç rine alınmış disler bu gazete veya risalenin mül miş bulunacaktır. Tekirdağ. Mürefte, kiyetindedir. O gazete veya risaleden tir. Bu kararın Şarköy'den mubayaata başlanmak müsaade alınmadıkça neşirden 24 bir mektebin saat geçinciye kadar başkası tarafın üzeredir. teftiş mes'ele dan neşredilmiyecektir. Likör fabrikamız faaliyete başlasinden müte Lâyihaya şantaj için de bir madde mıştır. İlk parti 15 ağustosta piya vellit olduğu konmuştur. Bir kimsenin namusunu saya çıkacaktır. alâkadarlarca Mem,,et E:nn Bey ihlâl edecek veya itibarını kıracak Yeniden 150 memur cıkarılacağı tahmin edilmektedir. Mehmet Eveya şöhret ve servetine zarar verebihakkındaki haberler doğru değildir. lecek bir maddeyi neşretmek ve tehdit rnin Beyin yerine Salih Zeki ve Vazifelerinin lâğvi dolayısile yeni ile abone veya ilân almağa tesebbüs Hâmit Beylerden birinin tayini edenlerin bir aydan bir seneye kadar den ancak on bir memur ve iki müsmuhtemeldir. tahdem çıkarılacaktır.» hapis cezası ile cezalandırılacakları Maarifte tebeddül KOKAiN Yazan: AKA GÜNDÜZ Ya! Sonra? Vah vah! De mek insanlar birbirlerini çok çok öldürdüler. Evet, iyice hatırlıyorum, bir gün Dumlupınar'ın muazzam sahnelerini dinledi dinledi ve sonunda şunu söyledi: Murat dağları çok mu yüksek? Otomobiller nasıl çıkıyor? Hepimiz heyecanlar içinde dinlediğimiz için onun bu sözlerini işitmemiştik" bile. Gene bir akşam gramofon çalıyorduk. Tesadüfen Marseyyez plâğını koyduk. İşitir işitmez coştu. Sözü harbi umumiye ge • tirdi. Bize Marn muharebesini Mareşal Jofr'dan daha etraflı ve Jores'in heyecanh natıkasın öğrendim. İki defa Fransa'ya gittim. Hatta Yunanista'na da uğradım. Sonunda şuna karar verdim. Ben onları öğreneceğime memleketimi öğrenmeli imişim. Neden öğrenmedin? Bilir miyim ya! öğretselerdf. Fransa'ya niçin gittin? Hiç, serserilik... Demek zengindin? Ben mi? Bir kahkaha savur'du. Sonra: Bu akşam tatarböreği yaptıralım. Bol sarmısaklı.. Yunanistan'da ne yaptin? İçtim, yedim, uyudum. Ha! Tatarböreği de uyku kaçırır. Bu gece olmasın da yarın öğleye yaptıralım. Sorduklarîma hiç cevap vermiyorsun. Şimdiye kadar anlıyîverme liydin ki ben seni «bugün sevi yorum» o halde bugün vardır. Ma zi yoktur. Mazide küçük tavşan vardı, o kadar. Onu bana sormıyacaksın, sana hiç bir cevap vermiyeceğim, çünkü mazi yoktur. Olsa bile onu ben unuttum. Anahtar Gün geçtikçe birbirimize daha çok yaklaşıyorduk. Daha doğ • rusu bir kalp halinde yaşıyorduk. Canlı sinema gitgide unutulmuştu. Adeta tanınmaz hale gelmiş ti. Gündüzleri bir defa oteline uğrar, mektup, telgraf gelmişse ahr, bir şey yazılacaksa yazar, çıkar çıkmaz evime gelirdi. Ta, yatın cıya kadar başbaşa.. Uyku za manı gelince onu oteline götürürdüm. Bir akşam: İdil! Dedim. Bu niçin böyle olsun? Tuhaf bir sual! Açık sorayım: Niçin ayrı yaşıyoruz? Biz mi? Eğer bizimkme de ayrı yaşamak denirse... Ayrı yaşıyoruz. Daha nasıl bir yaşıyabiliriz? Söyle de yaşıyahm. Evlenelim! Ne dedin? Ne dedin? ~ Evlenelim İdil! Gülmek istedi gülemedi, kız * mak istedi kızamadı. Bir nokta* ya bakarak cevap verdi: Ben çok sevdiğim adamin bu kadar deli olmasına tahammül edemem. Delilik mi Bu? Hem tam fennî, tıbbî mana* sile.. öyle teşbih meşbih değil! Az sevişenler mi, yoksa hiç sevişmiyenler mi evlenirler? Çok sevişenler de. Fakat seninle yalnız evlenmek bahsi e • demem.. (Mdbadi var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: