! Iki Alman bankasının vaziyet^salâh buldu Maliye Vekâleti her iki bankaya da borcuna mukabil para verdi (Birind sahifeden mabait) Camhurivei s19 Temmuz 1931 Kenan Ali B. Boş vakitleriniz için Dünkü bulmacanın şekli halledilmiş 12 3 4 5 6 7 8 9 10 11 Amelî Ruhiyat Felsefe Ruhiyat Içtimaiyat Yazan : Dr. Gustave Le Bon. Tercüme eden : Dr. Abdullah Cevdet Bey Basan : Orhaniye matbaası İstanbul 1931 Doktor Ab dullah Cevdet B., Dr. Gustave Le Bon'un «Les incertitodes de l'heure pre sente» unvanlı eserini tercü me ederek fransızca bilmiyen merak erbabı • nın nazari isti Alman gazetesinin id diasına cevap veriyor «Müinher Nöyeste Nahrihten»ismindeki Alman gazetesinin, Türk heykeltraşı Kenan Ali B. hakkında yazdığı fıkrayı naklen almış ve san'atkârın bütün eselerini Grose adlı Alman heykeltraşına yaptırdığı hak kındaki iddiayı garip bulduğumuzu da ilâve etmiştik. Kenan Ali Beyden dün şu tavzihi aldık: fıa işlerinden hükumette bazı matlubatı vardır. Bunların vadeönü dün sabahtan itibaren kesif TİA,N|R|I«,HİB1TİAİM si hulul etmediği halde hükumet bir kalabalıkla dolmuş ve her borçlarının bir kısmını tediye ethangi bir hâdiseye meydan ver •İSİİÎMBIAIŞJAİK miştir. Bu hükumetin bir lutfudur. memek için gene kapılara, polis B]Mİ Bankalar bundan dolayı hüku memurları vazedilmiştir. ÇIAİKİIJBŞIAMİLİAİK mete ve Maliye Vekili AbdülhaDoyçe Ban ve Doyçe Oryent İMRMİTIAİRİLİAMÎ lik Beye çok minnettardırlar. BuBankaları üç gündenberi tediyatFiB A|YIA|KMA|1İ|N ta bulundukları cihetle dün se gün bu alacakların ödenmesi ZiTÎOjHİUlMflElKlİlNll bahleyin tevdiatı mühim bir ye raat Bankasından Osmanlı Ban BUGÜNKÜ BULMACA kasına havale edilmiştir. kun teşkil edenlere tediyatta bu12 3 4 5 6 7 8 9 1011 Bu para bu akşam bize verilelunamamışlardır. Ancak 5000 li1 raya kadar mevduatı olanlara pa cektir. İttihaz olunan malî ted 1 | 1 I 1 • B birler sayesinde, bankalarımız 2 ra verilebilmistir. IB Bankanın bu tarzı hareketi a kendilerine kredi verdiği tüc 3 M 11 1 1 11 1 cardan ve avans almış olduğu lâkadarlar arasında bankanın 4 tediyatını büsbütün keseceği hak müesseselerdeki alacaklarını ta5 • lllll lep etmek zaruretinde kalmamışkında bir şüphe tevlit etmiş ve te6 "1 1 T~B tır. Bu sayede piyasada iki buh • iâşi bir kat daha artırmıştır. 7 Mi MI m. \ \ ı ı Filhakika bankalar sabahleyin ranın önüne geçilmiş ve piyasanın ™ 8 »M 1 1 müvazenesini ihlâl edebilecek bu oldukça •mÜFkül dakikalar geçir9 • 0 ı IBTT miştir. Çünkü üç gündenberi de gibi emvalden kat'iyyen tevakki 10 etmek çareleri bulunmuştur. vam eden tediyat haFsSi!^ h~r ' İki gün zarf ında bütün talep 11 bankanın da gişelerinde hemen IJLLLJİH leri temin edebileceğimizi ümit Soldan sağa ve yukarıdan aşağ'ya: hemen pek az para bulunuyor 1 Günahsızdır (8). du. ediyoruz. 2 Renk (2), Geniş değü (3). Fakat tam saat 12 ye doğru Yedi milyon alacağımız var 3 Rü'yet ettiğini (9). her iki bankanın mr mleketimizdır. Bunun iki milyonunu hüku 4 Iç, maya (2), Kamer (2). 5 Renk (3), Kalp, yurek (5). metten aldıktan sonra mes'ele deki ehemmiyetini nazari itibare 6 Arkanın aksi (2), Hicap (2) alan Maliye Vekâleti Ziraat Ban kaknamıs demektir. Almanya'dan 7 Talep eder (5). kasından Doyçe Banka 1,300,000 para beklemeğe hacet yoktur. Biz 8 Pakat (3). 9 Sayı (2), Bir nevi uzun ctek (4), vaziyetimizi düzeltiyoruz. lira verileceğini ve Doyçe Oryent Nışane, eser (2). Doyçe Oryent Bankın serbankasma da ibraz edeceği bono 10 Çok guzel, çok parlak (4. Pal f5) mayesi ne kadardır? nisbetinde bir milyon lira tediye 11 uyku sineması (4), Sır (3). Muamelâtımızın büyük bir edileceğini bildirmiştir. kısnmı Türkiye'de yapmaktayız. Bu haber piyasada bu banka 10 milyon mark sermayemiz varlarla muamele yapan bir çok müesseselerin yüzünü güldürmüştür. dır ki bu para Türkiye ve Mı • Bunun üzerine her iki banka sır'daki muamelâtımıza yatırıl • saat üçten sonraya kadar tediyamıştır. thtiyat akçemiz bir mil ta devam etmiştir. Bugün pazar yon mark adi ve hususî ihtiyat Müntehir bir Fransız olmasına rağmen gene tediyata akçemiz de iki milyon altıyüz bin devam edilecektir. marktır. Bankanın yalnız İstanprofesörü imiş! Doyçe Ooryent Bank müdürii bul ve İzmir'deki matlubatı yedi i m&diyor? milyon liradır. Buna mukabi* tekEvvelki gün Kilyos'ta denizde buDün Doyçe Oryent Bankası dimil Türkiye'de borcumuz beş lunan cesedin hüviyeti dün tesbit e* milyon lira kadardır. Bu sebeple dilmiştir. Dün Fransız sefareti Parektörü M. Peste kendisile görüumıımî vaz'.yetimiz hakkında ris'ten bir telgraf almış ve bu tel şen bir muharrhimize bankanın kat'iyyen endişeye mahal yok grafı derhal Polis müdiriyetine gönson geçirdiği tehlikeli vaziyet dermiştir. Telgrafta «oğlum Mark hakkında şu izahatı vermiştir: tur. Bankalarımız bir kaç günden Rene» den bir telgraf aldım. «İstan Doyçe Bank ile beraber Orson; a norma! vaziyete geçmiş bul'dayım. İntihar edeceğim» diyor. yent Bankın demiryollar ve Na bulunaciHır.» Aman intiharına mümaneat ediniz 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 A|S A»|AİS|M|Aj S|A|P|A|NMİİ|K|R|A|H •a ıı "• m B • • !• 1 1 1 VURUAT Kilyos'taki ceset Yeni bir Lokman! Türkistan'da isyan Acaba ölümün sırrmı Ruslar'la Kabail arasın da harp oluyor tımarhanede mi bulmuş? Bursa'lı Safiye Hanımdan sonra yeni bir lokman hekim daha zuhur etti. Eski edebiyat muallimlerinden Eblüfikret Nihat Bey 3 defa tima raneye girip çıkmış ve nihayet ölü miin sırrını bulmuştur. Kendisine bir zaman nüzul inmiş, ümitsiz vaziyete düşmüş. Hatta hastaneye almak bile istememişler. Nihat Bey de şiryanıadutu 3 yerinden kesmiş, iyileşmiş, hatta yeniden zindeleşmiştir. Bundan sonra da ölü miin esrarını aramağa başlamıştır. Kolunu açıp bir arkadaşa gösteren eski muallim hakikaten damar üze • rinde 3 yerde amudî yara taşımak tadır. Nihat Bey nihayet baka ve adem sırrına ermiş, bu metafizik keşfiyatını arzgtmek tfezre Maarif Vekâle tine istida vermiş, Darülfünun Emaneti vasıtasile Edebiyat Fakültesine havale edilen bu müracaat ne ya zık ki reddedilmiştir. Kendisi fakir olduğu için bir kitap ta neşredeme mektedir. Avrupa gazetelerinin verdiği malumata göre Türkistan'ın cenubunda şiddetli muharebeler olmaktadır. Buhara'yı Rus idaresinden ayırmak için müsellâh bir çok çeteler huduttaki Rus karakollarına hücum etmişler ve bunları dağıttıktan sonra Buhara'ya doğru ilerlemeğe başlamışlardır. Bunlara karşı gönderilen piyade Rus kuvvetleri müsellâh kabailin tazyikı karşısında ric'at etmeğe mecbur ol muştur. Bunun üzerine Rus'lar kabaile karşı süvari kuvvetleri ve bomba tay yareleri göndermişlerdir. Bu kuv vetler baskın yapmakta olan çe teleri sıkıştırmaktadırlar. Kâbil'den Alman gazetelerine verilen bir ha bere nazaran Kâbil'deki Rus sefa retanesi Türkistan hududundaki kabailin silâhlarının alınması ve Kâ • bil'de mülteci sıfatile bulunan Bu hara Emirinin hususî bir kampta tecridi için Efgan hükumeti nezdinde teşebbüsatta bulunmuştur. Kâbil'deki Sovyet sefaretinin ka naatine göre meşhur İngiliz casusu miralay Lavrens sağ olup Türkis tan'daki isyanı bizzat idare etmek • tedir. Taymis gazetesinin verdiği habere göre Türkistan'daki baskıncıların reisi İbrahim Bey arkadaşlarmdan Salsultanof'un ihanet ve ihbarı üzerine esir edilmiştir. İbrahim Bey, muhakeme edilmek üzere Taşkend'e gönderilmiştir. Oğlum Büyükdere'de Bosfor otelin de ikamet etmektedir» denilmek tedir. Bu telgraf üzerine polis tah kikat yaptırmış ve Kilyos'taki bulunan naşın M. Rene'ye ait olduğunu ve bir iki gün evvel de intihar edeceğine dair babasına telgraf çektiğini anlamış tır. Fransız sefareti müntehirin bu lunduğu odayı memurlar vasıtasile açtırmış, burada bir vasiyetname bulmuştur. İntiharın sebebi henüz meçhuldür. Müntehir intiharından evvel otelciye olan borcunu bir zarfın içine koyarak bırakmış, kolla rını ve bileklerini boyunbağile bağladıktan sonra kendini denize at • mıştır. M. Rene'nin bir Fransız Da • rülfünununda profesör olduğu anlaşılmaktadır. Muratpaşa mahalles indeki hırsızlıkların aslı ne imiş? Dünkü nüshamızın ilk sahifesin • de Muratpaşa mahallesinde evlerin soyulduğuna dair vaki olan neşriyat üzerine Polis Müdiriyeti tahkikat icra ettirmiştir. Bize verilen malumata nazaran müşteki Naci Ef. bu şikâyette haksız olduğu gibi yolsuz bazı harekâtından dolayı mahalle halkının şikâyeti üzerine bekçilik ten çıkarılan ve kendi hususî işlerinde kullandığı, Ethem isminde bir şahsı tekrar bekçiliğe aldırmak için müteaddit makamata vaki olan müracaatinin semere vermemesi üzerine bir vak'a ihdas etmiştir. Naci Ef. bekçi Mehmed'e sirkat isnat ettiği gibi Ethem de gene Mehmed'i lekelemek için bazı kimselere guya hırsızlık yapmakta olduğunu haber vermiştir. Polis Müdiriyeti mevzuu bahis sirkat hâdiselerinin de kâmi • len yanlış ve uydurma olduğunu beyan etmektedir. Adana'da yağmur Adan.' da son hafta zarf ında sı • caklar 'ddet peyda etmişti. Hatta derecei hararet gölgede 37 den a şağı düşmüyordu. Nihayet evvelki gün Toros dağlarının tepelerine simsiyafc^yağmur bulutları çökmüş ve bir an icinde Adana şehri sert bir rüz gâr:n sağanakları altında kalmıştır. Rüzgârı "*«»akip yarım saat kadar gayet şiddetli bir yağmur yağmış tır. Bu yp^Tîur üzerine derecei hararet yirmi sekize düşmüştür. Tar sus taraflanna düşen yağmur daha ziyadîdir. Almanya'da boğazı tokluguna çalışmak Berlin 18 (A.A.) Kabine, gönüllü olarak çalışma usulü hakkın daki kanun maddesini kabul etmiştir. Bu madde nahiyelere münasip bir tahsisat mukabilinde gönüllü ola rak çâhşâs JşçiîeTc yiyecek vermek ve yataeak yer gSstermelt mecbvrf yetini tahmil etmektedir. açıkça söyliyenler de vardır. Yeni kanun ne birincîlerin, ne de ikincilerin elinde muzır bir silâh olmıyacak şekilde yapılmalıdır. Bir hamalın intihar teşebbüsü Süleymaniye medresesinde oturan 29 yaşında hamal Mehmet evvelki gece tabanca ile intihara teşebbüs etmiştir. Mehmet ağır yaralı olduğu fcalde Cerrahpaşa hastanesine gönderilmiştir. muvaffakiyetle kullanmıştır. Onun ruhiyata ait yazılarını anlamıyacak bir mütefekkir tasavvur Muhterem efendim, etmem. Hayalâta kapılmadan, ilim Bir Alman gazetesinden naklen gazeteyollarını takip ederek yazdığı bü nızm 18 temmuz 1931 tarihli nüshasında tün ruhiyat bahisleri bir roman gibi ıntışar eden «Garip bir iddia» başhklı heyecan verir ve o nisbette kolay oyozıya cevap vermeğı ışe hak ve müliyet kunur. Nitekim, bir kac ay evvel çımes'eleleri katüdığı için luzumlu gcrükan: Bases scientifiques d'une Phi yorum. losophie de l'Histoire unvanh muFn Gros; Alman ışsizlerinin İstanbul'u azzam eserini içtimaî, ruhî, ilmî ve istilâ ettikleri bir zamanda buraya taşçı felsefî en derin mebahisi ihtiva et sıfatile gelmış ve bu san'atle Tepebaşı'n tiği halde müheyyiç bir roman gibi fadesine arzetti. Dr. Gustave Le Bon dakı oymacı Litrıs'e müracaat etmiş, redlezzetle okumuştum. Halbuki, ilim D. Abdullah Cevdet B. eserin asıl dedıhnce beni bulmuş bilgisi, gorgüsu serlevhasını değiştirerek Amelî Ru ve tecrübe mesleği haricinde, derunî te san'atı namına değil ecnebi bir mcmve hadsî tetkiklerle uğraşan ruhi hiyat namını vermiş. Fena değil.. lekette aç kalmış bir adama karsı hısseyatçıların yazılarını yorulmadan, sıZaten, kitapta hâkim olan mes'eledılen merhamet namına gundelıkle ya kılmadan okuyup anlıyacak babayi nımda alakonmuş bir ışçtdir. ler: Felsefe, ruhiyat ve ıçtimaiyat ğit meraklılar pek azdır. tır. Eğer böyle olmamış olsa idi eser Bir ıkı sene zarfında bende bu adamtn Dr. Gustave Le Bon ıçtimaiyat, rune tercüme deilmeğe değerdi ne de hırsızhğı kendisine ış edinmış bir ada?n hiyat ve felsefe bahislerinde doğruokunmağa. Zira, Fransız mütefek olduğu kanaatı hasıl olunca merkuma yol dan doğruya (sicentiste) (1) dir, kirleri, ilim ve felsefe sahasından vermek mecburıyetını hıssettim. yani felsefede ilmî düsturlara tâbi çıkarak siyasiyat ve iktisadiyat baBır buçuk senedenberi bu hırsız Alman dir. An'anenin getirdiği bütün köhhislerine geçtiler mi, işe derhal hispeşımde yalvararak dolaştı ve nihayet ne itikatları ve tecrübeye istinat etsiyat karıştıramamları, kalplerinde son gunlerde Laks isminde (buradan mi naiyen fikirleri reddeder. Dinî vehim hiç sönmiyen Alman aleyhtarhğı kelime çıkarılmıştır) vesatetue muracaatve hayalleri bir tarafa bırakarak şegayretile bir takım yanlış ve indî lerde buluvmağa başladı. niyete (realite nefsülemir) değru mütalealar serdetmemeleri imkânı Alman gazetesinin fıkır ve fıkralannı ancak ilim yollarile yürür. İçtimai yoktur. yazdıkları msanların haletı ruhıyaı ve yatta mahşerî ruhları, müşterek şu••• tarzı havatları hakkında hiç bir dıkkat urî (consciençe commune) hep ilim Memleketimizde Dr. Gustave Le ölçülerile tetkik eder. Bunlara dair sarfetmeğe luzum gormeden nesriyctta Bon denildiği zaman, hatıra derhal aşağıya bir iki misal naklediyorum: bulunması fevkalâde (bir kelime cıkarü Abdullah Cevdet B. gelmemek kabil tlmin kıymeti: mıştır). midir? Şair doktorumuz, cidden hay«Bir kanaatin âmme tarafından kabul Yaptığı buyuklüğiın nankorlüklerle o ret ve takdir ile alkışlanacak bir seedilmiş olması yakin denılen keyfiyetı dendığinl gorneğe alışmış Turk mill"tv,ı,ı batla, bu Fransız âlim filozofun bir vücude getirtr. Hakikatlerı ısq ancak «ılım bir ferdı sıfatile Alman gazetesinin burada çok eserlerini tercüme etmiş, onu tesis eder.y (Aslında S 210). kendı ko'onüerinden bile koğulmuş <bır frenkçe bilmiyen münevver Türk'Iekelime çıkarılmıştır) bir Laks'ın (bu kehre tanıttırmıştır. Her fartı gayretin me çıkarılmıstır) bir Gros'un kozlari'iı tcYaşamak değışmek demektir Eşyanın bazı gülünç noktaları olmamak mudafaa ederken bunların mahıyellcrtnı ruhu, yani diriliğin cevheri, değtsebümek mümkün değildir. Fakat müfrit gaytahkık etmesini tavsıye ederim. hassastndan başka bir şey değildir » <Asretlerden çıkan feyizli semereler o hnda S. 206 K Yoksa Almanya hudutları haricinde hcgülünç halleri mazur göstermez mi? Bu değişmek mes'elesi Bergson'un yatlarmı temin eden bazı Alman'ların AlBunun için değil midir ki müfritmanya'nın yuzunu kızartacak bir tar~ı la Duree (imtidat) hakkındaki fi • lerin bir çok yanlış ve haksız iddiahayat surduklerini bildiğtne hukmeaecckirleridir ki meşhur mülhit filozof Iarı bile müsamaha ile karşılanır. ğim Bılvesue ihtiramatımın kabülünü Felix Le Dantec (2) buna (histoire) İfratta kavi bir imanın kanaatle rica ederim efendim. tarih namı vermişti. Filhakika bü perçimlenmiş harareti, yüksekliği tün eşya bir lâhza bile durmadan davardır. Ben, Abdullah Cevdet Beyin Heykeltraş: Kenan Ali imî bir değişme halindedir. Bir kaç bu inat ve sebatını istihfafla değil, Kenan Ali B. memleketimizde Mr sene evvelki bir fotoğrafınıza bakaçok heykeller ve abideler yapmıstır. takdir ile karşılıyorum. cak olursanız bunu derhal farket • Bilhassa Başvekil Ismet ş. nın biz * ** miş olursunuz. Bugünkü şahsiyetiniz zat huzurunda çalışarak yaptığı Dr. Gustave Le Bon'un siyasî ve ile evvelki şekilleriniz arasındaki büstü çok takdir edilmiş, Başvekil ikitasdî fikirlerini bir tarafa bıra fark mütemadi bir değismenin netiPş. odasında bulunan Kanunika takahm. Umumî harbe, Moskof ida cesidir. Memleketimizde türeyen rafından yapılan büstü indirerek Keresine, Ahnanya'ya, tngiltere'nin ruhçu ve hadsçi filozoflara aşağıdaki nan Beyin yaptığı büstü koydurmuş müstemleke siyasetine ait olan bu satırlan ithaf ederim. Yanlış anlave heykeltraşa «kıymetli san'atkâ mütaleaların bir kısmı mübalâğalı şılmaması için aslından fransızca orıraız Kenan Ali Beye» ittihafiyeli ve hissiyatla yazılmış yanlış şeylerlarak naklediyorum: bir resmini ihda etmiştir. dir. Ancak Abdullah Cevdet B. Dr. *La raison seule peut montrer si les Kenan Beyin anlayışına göre he>Gustave Le Bon'u o kadar çok sever certitudes intuitives constituent des rcalikeltraş atelyesinde tıpkı bir mi ki onun bu noksanlarını bir türlü tes ou des erreurs > (Aslında S. 157) marın yanında olduğu gibi çamuru göremez. Şair doktorumuz mukad tCertaıns phılosophes admettent yue le alçıyı ve saire mevadı iptidaiyeyi dimesinde diyor ki: monde perçu par nos sens est une creation hazırhyan bir çok işçi çalışır. İsnıi «Bu vecizelerin her biri amelî ve fikrî artificielle de ces sens. 11 importe peu que geçen Alman da Kenan Beyin yanınhayattmızda nurani ve mugaddi birer fale monde observe soit un monde artijıciel da bu tarzda çalışmıştır. ztlet ve nimet kfymetindedir.* (S. 8) deforme puisque l'ensemble des defomıaBu satırlara: tions' qui le constituent est soutnis c des «Syiasî ve iktisadî fikirlerden malois dont l'observation verifıe la con$ • ada» gibi bir ihtirazi kayıt koyacak tance.* (.Aslında S. 207). olursanız hakikate varmış olursu Lvigstone 16 Yerliler bu son nuz. Meselâ, bugünkü Rus idaresinin yirmi dört saati büyük bir heyecan tDindarlar, dıni itıkatlarının akli bir taraftarları olduğu gibi aleyhtarları içinde geçirmişlerdir. Gleimann iskıymeti olup olmadığını araştırmağa kalkda vardır. Fakat Rus rejimi ne kadar minde bir genç şehrin içinde birdensalar, az zaman ıçınde, yer yuzünde, hiç fena olursa olsun zannetmem ki Dr. bire azgın bir arslanın hücumuna bir dındar kalmaz* (Aslında S. 196). Gustave Le Bon'un bu satırları ha maruz kalmışsa da soğuk kanhlığını Gelelim tercümeye. lyi bir tercükikate mukarin olabilsin: kaybetmeksizin yanındaki bıçakla me yapabilmek doğrudan doğruya < Bolşevîkliğin sirayeti Rusya'yı kab hayvanın dilini kesmiş ve can acısile eser telif etmekten daha güçtür. Olettarih zamanlann vahşi devirlerine irca sersemliyen arslanı vurmuştur. Aranun için tercüme edenlere karşı az etti.* (S. 33). dan bir iki saat geçmiş ve başka bir çok müsamahakâr davranmak lâ arslan bir yerliye saldırmıştır. YerYüz milyondan fazla nüfusu bir zımdır. Yeter ki, mütercim, her iki liler bu işte epey meharet sahibi olidare altına toplamış, ilim, fen, edelisana da kemalile vâkıf olsun ve bu duklarından derhal arslanı vurmuşbiyat, güzel ve adi san'atlar itibarile vukuf yazılarında filen görülsün. lar ve fakat arslanın karnından bir az çok bir varlık göstermekte bu Tercüme aslından daha güzel ola lunmuş olan bir rejimi, Fransız filobilir nazariyesi külliyen yanlıştır. Her kaç saat evvel yenmiş olan bir yerlinin kolları, bacaklan ve kafası çıkzof u: «Kablettarih vahşi» kelimele dilin kendine mahsus bir cevheri rile tavsif etmekle hissiyatına kapımıştır. Birbirini tevali eden bu vak'a« (genie) vardır ki, birinden diğerine larla epeyce sinirlenmiş olan halk nakli çok güçtür. Hele edebî eser larak elbet mübalâğa etmiş oluyor. * * * lerde buna imkân yoktur. gece yataklarına yatar yatmaz bir Ruhiyat, içtimaiyat ve felsefeye harekti arz olmuş ve tekrar biça Abdullah Cevdet Beyin tercümesi ait yüksek ve güzel fikirlere geçe • releri feryatlarla sokaklara dökmüş< fena değildir. Eğer biraz daha sadelim. Asıl eser, iki yüz sahifeye sığ • liğe riayet etmiş ve harfi harfine ter tür. dırılmış kısa vecizelerden mürek • cüme usulünden vaz geçmiş olsaydı keptir. Bunlar hulâsa edilemez. Çün daha iyd bir eser meydana getirmiş olış, hata mukabilidir. kü her vecize zaten bir hulâsadır. Doktorumuz (apötre) sözünü (S. lurdu. Tercümede göze çarpacak baAdeta zübde haline getirilmiş bir 31) Peygamber diye tercüme ediyor zı yanlışlıklar da vardır. Meselâ: hakikattir. Fransız filozofunun meski yonlıştır. (incidences invisibles) Fransızcası: leğini bir iki satırda hulâsa edersek tEn politigue une verite indiscutec n'est (S. 48) kelimeleri görünmez potlar bütün kitabın münderecatı ve ruhu souvent qu'une erreur suffisamment rediye tercüme edilmiştir ki o da yananlaşılmış olur. •p&tee* (S. 20) hştır. (certitude) lâfzı (S. 125) Dr. Gustave Le Bon hakikat ve Tercümesi: kat'î hakikat diye naklolunuyor ki şeniyet taharrisinde ölçü olarak itPolitikada münakaşa olunmıyan bir bu da doğru değildir. Abdullah CevIim ve tecrübeyi kullanan bir mütehakikat kâfi derecede tekrar edümiş bir det B. (hads • intuition) kelmiseni fekkirdir. Mumaileyhin, ayrıca ilmî yalandan başka bir şey değildir.* (S. 40). feraset diye tercüme etmek istiyor ki keşifleri de vardır. Fikirlerinin ca E r r e u r yalan d e m e k değildir. Yan bence muvafıktır. Şemsettin Sami lu< zibeli, mütalealarının değerli oluşu, gatinde bu kelüneye mukabil, şuur (î) Andre Lalande. Vocabulaire techdoğrudan doğruya hakikatle temasa kullanılıyor ki tamamüe yanlıştır. nlque et crltlque de la phflosophle. geldiği içindir. tlim ve tecrübe olçü(2) Felix Le Dantec. L'Athetsme.. YUSUF OSMAS sünü, (Criterium) ruhiyatta da ayni Karnından kol, bacak, ve baş çıkan aslan