'Cumhunyeî «= I I Mayıs 1931 Kâniye'nin âşıkı.. Kâniye annesiz, babasız 19 yasında genç bir kızdı. Fakat vaktile aldığı terbiye gayet sağlam olacak ki üstünde hiç bir baskınm kuvvet ve tesirini hissetraediği halde yolunu şaşırmamıştı. Amcası ona Amelî Hayat mektebinden çıkıncıya kadar yardım etmiş, daktilograf olarak «İtibar» Bankasına girince de kimseye yiik olmamak için evini ayırmıştı. Tozkoparan'da bir ailenin ya nında pansiyoner olarak oturu yor, elli lira maaşile biraz darda fakat namuskârane geçinip gidiyordu. Ne büroda, ne de dışarıda ta mdığı gençlerden hiç birile sıkıfıkı bir münasebet peyda etme • mis, daha doğrusu etmek isteme~ misti. Erkeklerin lâalettayin bir arkadaşlığı bile karşısındaki kadına az çok bir fedaccârlık mukabili bahşedeceğini pek iyi biliyordu. Onun için sabahleyin erkenden vazifesine gidiyor. Akşam dönünce de odasının yanındaki mutfakta kendisine biraz yiyecek hazır • hyor. Sonra da ya okuyor, yahut ta yün örüyor, brode yapıyor. Saat onda da yatağına giriyordu. Fakat gitgide canı sıkılmağa baslamıştı. Arasıra: ö f bu da hayat mı? Diye şikâyet ettiği oluyordu. Geçenlerde Banka müdürlüğü her odaya bir tamim göndermiş, ay da beş lira vermek üzere her me murun, anlaştığı bir şirketten bir radyo makinesi alabileceğini bildirmişti. Kâniye buna çok sevindi. Ak ~ şamları dışarı çıkmadan, kimse nin refakatine muhtaç olmadan eğlenebilecekti. On bes yirmi gün îstanbul'u, Cezayir'i, bütün Avrupa paytahtlarmı büyük bir zevkle dinledi. Artık hayatından bir zevk, bir saadet duymağa başlamış gibidi. Heyhat bir gece iki felâket birden gelmişti. Hem mutfağın ba cası tıkanmış, hem de radyo ma kinesi bozulmuşt. Kim bilir tamir için kaç lira istiyeceklerdi. Hele şimdilik o'bir kenarda dursun.. Asıl mes'elenin mühimmi bacaydı. Ev sahibesi Halime Hanıma ri~ ca etti. Ihtiyar kadın bir ocakçı buldu getirdi. Neyse bir buçuk lira ile işi halledivermişti. * ** ( Tarihî bir heykel Konya Ereğli'sinde asarı atika bulunuyor Kürt ısyanı Don [1] (Marifetli Hidalgo) Radyo hâlâ susuyor, Kâniye'nin tekrar canı sıkılmağa başlıyordu. Bir gün bankadan çıkarken kendi kendine düşündü: Bugün de sinemaya gitsem ne olur. Evet geceleri bir genç kız için yalnız başına sokağa çıkmak belki tamir kabul etmez bir münasebetsizlik olurdu. altı buçuk matineleri için hiç bir mahzur tasavvur edemiyordu. Biletini aldı. Iç kapıya doğru yürürken irî vücutlü, geniş omuz~ lu, güler yüzlü, kıvırcık saçlı bir delikanh: O.. Kâniye Hanım! Diye yanına yaklaştı. Genç kız birden irkildi. Çünkü ömründe bu şeklü şemailde bir adamla ne tanışmıç, ne de konuşmuştu. Yanlış olacak! Diyerek ilerlemek istedi. Fa kat genç adam: Yanlış değil, dedi, siz beni bilmezsiniz amma ben sizi mü • kemmel tanıyorum.. Hâlâ rad • yonuz bozuk mu? Pencerenizin önündeki sardonyalar yeşillendi mi? Kanaryamz gene tatlı tatlı şakıyor mu? Hayret.. Bu bir büyücü mü, yoksa bir şeytan mıydı? Hiç kimseye bahsetmediği bütün bu şeyleri nasıl olup ta biliyordu? Fakat siz kimsiniz? Rica ederim çabuk söyliyiniz!.. Çünkü tanımadığım adamlarla uzun boylu konuşmak adetim değildir. Sizi seven birisi Kâniye Hanım.. Lâkin kim olduğumu şim dilik bilmeseniz daha iyi olur.. Hayır söyliyiniz diyorum size.. Beni meraktan öİdürmek mi istiyorsunuz! Peki söyliyiyim.. Geçende evinize gelip bacanızı temizliyen ocakçı.. O gün yüzüm simsiyah olduğu için tabiî bu kıyafetimde beni hakir görmiyiniz.. İyi bir sobacı dükkânım var.. Ayda 150, 200 lira kazanıyorum.. Benimle tesriki hayat etmek ister misiniz? Kişot (dö la Manş) Şeyh Mahmud'un Irak'taki harekâtı İngiliz'leri endişeye düşürüyor Konya Ereğlisi Belediye reisi nin gönderdiği bu heykel kasabaya 7 saat mesafede buluan Am barlı köyünde çıkmıştır. Heyke lin kırık olan baş ve kol parçaları bulunamamıştır. lşlemeleri gayet san'atkâranedir, üzerinde bir yazı yoksa da 318 de gene burada bulunup lstanbul müzesine gön derilen ve Iskenderi Kebir dev rine ait olduğu tahmin edilen heykele nisbetle bunun o devir m e v rusatından bulunduğuna hükmedilebilir. Heykel Ereğli Belediye dairesi bahçesine nakledilmiştir. Şimdiye kadar hiç tetkik edilmiyen bu havalide asarı atika hafriyatı yapılırsa epeyce eser bulu • nabileceği anlaşılıyor. Museviler İspanya'ya gitmek istemiyorlar Yeni Ispanya'nın davetine kulak asan yok! fspanya'da teşekkül eden Cum • huriyet hükumetinin İspanya hari cinde kalan musevileri davet ettiğini yazmıştık. Şehrimizde bulunan Musevi vatandaşlarımızın vaktile ko • vuldukları İspanya'nm davetme icabet edip etmiyecekieri hakkında tahkikat yaptık. Musevi cemaati erkânı Türkiye'den hiç bir Musevi'nin İspanya'ya gitmiyeceği kanaatin dedirler. Bu hususta Hahambaşı Becerano Efendi ile görüşmek istedikse de mumaileyh 80 yaşında ve hasta olduğundan görüşmek kabil olamadı. Maamafih Becerano Efendinin Türkiye Musevilerinin İspanya'ya gitmiyeceklerine kani olduğu anla şılmıştır. Bir muharririmiz, Musevi Eskenazi cemaati başhahamı Marküs ile görüşmüştür. Museviler arasında büyük bir mevkii olan doktor Marküs felsefe doktorudur. Muharririmize demiştir ki: « Bundan takriben beş sene evvel de İspanya Kralı Musevileri İspanya'ya davet etmişti. Fakat kimse gitmedi. Türk vatandaşı olan ve burada yerleşmiş bulunan Musevilerin yerlerinden bile kımıldamıya caklarına emin olabilirsiniz. Belki üc beş kişi iş bulmak için gider. Fakat bu diğerleri hakkında bir hüküm vermeği istilzam ettirmez. Son senelerde binlerce Musevi Türkiye'yi terketmiştir. Fakat bunların hiç biri İspanya'ya gitmemiştir. Gidenler sırf iktisadî sebeplerden İngiltere'ye, Fransa'ya, Almanya'ya, Amerika'ya ve sair memleketlere hicret etmektedirler. Binaenaleyh bu defa da İspanya'ya kimse gitmiyecektir.» Münevver Musevi vatandaşları • mızdan ve sabık adliye memur Iarından olup Beyoğlu Musevi lise kâtibi umumisi bulunan Bohor Baroh Efendi de şu şayani dikkat beyanatta bulunmuştur: « İspanya Cumhuriyeti kat'iyen bilmelidir ki hiç bir Musevi Türki ye'den kalkıp oraya gitmez. Museviler, bunca senedenberi yaşadıkları ve vatandaşlık sıfatını haiz oldukları Türkiye'de kalacaklardır. Mezkur beyannameye kulak asacak bir tek Musevi olduğunu zannetmiyorum.» * ** Evlendiler. Pek mes'ut yaşıyorlar. Niçin yaşamasınlar? Ocakçıların bir aile ocağı kurmağa ne den hakları olmasın? Nakledtsn AHMET HÎDAYFT Kütahya Bahkesir M. Troçki Hattın küşadı bir arıza Eski komiser galiba Isyüzünden teahhur etti panya'ya da gidemiyecek Kütahya Bahkesir hattımn 157 inci kilometresinde arazinin kayması neticesi olarak bir çat laklık hasıl olduğundan bunu tetkik için Devlet Demiryolları umumî müfettişi Nuri Bey ve fen müşaviri Maysner Paşa ile diğer iki mütehassıs Balıkesir'e gitmişler ve tonelde tetkikat yapmış lardır. Toneldeki çatlağın ehemmiyetli olup olmadığı heyet tarafından verilecek rapordan sonra anla • süacaktır. Hattın mayısın on beşinde açılması mukarrer iken bu anzadan dolayı bizzarure teah hur edecektir. Taymis gazetesinin Madrit muhabiri Mösyö (Troçki) nin İspanya'ya kabul edilip edilmiyeceği hakkında atideki telgrafnameyi göndermiştir: Her ne kadar Hariciye Nazırı Sinyor Lerroux son beyannamesinde kendisi de menfa ıztıra • bını çekmiş olduğundan dolayı Mösyö Troçki tarafından Ispan ya'ya gelmek arzusu izhar edildiği takdirde mumaileyhin İs panya'ya kabulüne taraftar olduğunu söylemiş ise de salâhiyettar yüksek bir makamdan öğrendi ğime göre Mösyö (Troçki) nin istidasının heyeti vükelâya havalesi icap edecektir. Vükelâdan ekserisinin İspanya'nm şimdi bu» lunduğu ahvali fevkalâde içinde kızıl ordunun sabık reisi M. Troçki gibi fırtınalar koparan bir zatın Ispanya'ya kabulünü müsait bir nazarla görmemesi muhte meldir. Romanya ve Yugoslâvya Kralları görüştüler Bükreş'ten verilen bir habere göre ahiren Romanya ve Yugoslâvya Kralları arasında bir mülâkat vuku bulmuştur. Romanya Kralı «Karol» Timisoar'ye vaki olan seyahati münasebetile geçen pazartesi sabahı refakatinde Başvekil M. Yorga bulunduğu halde Orsova'ya gitmiş ve oradan otomobil ile Tuna nehri ü • zerinde bulunan Dreukova'ya vasıl olmuştur. Yugoslâvya Krah Alek sandr da hususî yatı ve yata refakat etmekte olan iki monitor ile buraya muvasalat etmiş bulunuyordu. İki hükümdar Tuna nehri boyunda Kral Karlo'un idare ettiği bir Kano oto mobil ile bir gezinti yapmışlardır. Bacanak bulunan iki hükümdarın mülâkatı pek samimî ölmuştur. fki Kral, yatta öğle yemeğini yedikten sonra Kral Karol Drenovaya'y» av det etmiş ve monitorlar tarafından atılan toplarla selâmlanmıştır. Kumanyacılık Türk'lerin hakkıdır Lozan muahedesinin bahşettiği salâhiyet üzerine Türk sularında kabotaj hakkı münhasıran Türk bayrağını hâmil gemilere ve Türk te • baasına münhasır iken ecnebi ta biiyetinde bir çok eşhasın vapurlarda kumanyacılık yapmakta ve serbestce vapurlara girip çıkmakta oldukları görülmektedir. Bunun ka botaj kanununa muhalif olduğu anlaşılarak deniz ticareti yapan ec • nebi müesseseler hakkında tahki kat icrasına başlanmıştır. Şüpheli bir marangoz dükkânı Çarşıkapı'da Lekeciler sokağmda marangoz Mustafa'nm dükkânında zabıtaca taharriyat yapılmıştır. Neticede Mustafa'nm üzerinde bir bıçak, müşterilerden ikisinin üzerinde iki kama, merdiven altında bir esrar kabağı, kamış ve saire bulunmuştur. Taymis gazetesi Irak hükumetine karşı isyan eden Şeyh Mahmud'a Muharriri: Migel dö Servantes Saavedra (Miguel de Cervntes dair uzun bir makale neşretmiştir. Saavedra.) (1604 1614) Makalede deniliyor ki: «Irak tran hududunda küçük Nakleden: Sinan Reşat Bey. bir harbe benziyen bir hal cereyan Naşiri: Muallim Ahmet Halit Kitaphanesi îstanbul. 1931. ediyor. Bu harbe Irak'ın (mandater) devletinin yegâne taarruz silâhı olan İngiliz askerî hava kuvvetleri doğrudan doğruya iştirak ediyor. Her ne kadar bu muharebe, umumî nazari dikkat celbetmiyorsa da hakikat halde, hem mahallî, hem de şümullü bir ehemmiyeti haizdir. Bu muharebe en had devresinde bulunan akalliyetler mes'elesinin bir misal i ve vasatî Şark'ın her tarafında merkeziyet temayülü ile kabail hukuku arasında cereyan eden mübarezenin bir nümunesidir. Bağdad'm 200 mil şimali şarkisindeki Kürtlerin SüIeymaniye'K Şeyh Mahmud'a tâbi kısmı Irak hükumet ve zımnen mandater devlet I İngiltere aleyhine isyan etmiştir. Kendisine «Kürtler Kralı» unvanı veren bu Şeyh Irak hükumetile her Don Kişot'un seyisi Sanşo Panşa ve Don Kişot yeldeğirmenlerine hücum türlü rabıtayı kesmiş olup cenubî merkebi ederken Kürdüstan'daki umum kabaili sancağı altma toplamağa çalışıyor. yanın en hasna kadını olduğunu Muallim Ahmet Halit kitapha Filvaki Şeyh Mahmut şimdiye ka tasdik ettirmeğe çalışırken yere yunesinin neşrettiği Don Kişot, ço • dar ufaktefek muvaffakiyetler ka varlanıp dayak yemesi; seyisi, (Sancuklar için ihtisar edilmiş fransızca zanmıştır. Lâkin buna karşı müştebir nüshadan, Sinan Reşat B. ta şo Pansa) nin makul ihtarına rağ reken harekât icra eden İngiliz hava rafından türkçeye naklolunmuştur. men yeldeğirmenlerini birer dev kuvvetleri ile Irak ordusunun büyük Bu şaheserin, muhtasaran değil, tam addederek onlara hücumu ve netibir muvaffakiyet kazandığı iddia oolarak, ispanyolca aslından türkçecede vücudünün hurdahaş olması; lunamaz. Arazi dağlık ve arızalı olve mükemmelen tercüme edilmesi unutulur hâdiselerden değildir. duğundan kahir bir darba indirilme> daha muvafık olurdu. Ancak, eser, (Sanşo Pansa) nin merkep ve şö • si müşküldür. Arap askerinin cen bu şeklinde dahi, gençlik irfanma, valyemizin de at üstünde (Sierra gâverlik kabiliyeti iyileşmiş olmakla Ahmet Halit Beyin hayırlı bir hiz beraber Şeyh Mahmud'un şayani Moreno) dağlarına rauvasalatı ve metidh*. dikkat bir meharet ve kudret sahibi orada uydurma Prenses Mikomika'• *• olduğu ve bilhassa Süleymaniye nın bir hud'asüe (Don Kişot) un, Halepçe • Pençvin müsellesi dahilinEdebiyat tarihinde ebedi bir şöheli ayaği bağlanarak, bir kafes i • de emsalsiz malumat sahibidir.» ret kazanmış olan Don Kisot müel • çinde ökiiz arabası üstünde köyüne Taymis gazetesi Şeyh Mahmud'un lifi: Migel Servantes Saavedra, (1547, getirilmesi, ne canlı, ne mükemmel, tercümei hali ve harbi umumide m.s.) senesinde doğmuş ve (1616) ne ölmez sahnelerdendir!. Türklerin aleyhinde ve harpten sontarihinde (Madrit) te ölmüştür. Bir müddet sonra, Don Kişot, rera Türklerle birlekte nasıl hareket (1570) te ilk şiirlerini yazmağa fiki Sanşo ile birlikte, sabahleyîn eylediğini uzun uzadıya izah ettikbaşlamışti. Bir aralık (Don Juan ten sonra diyor ki: gizlice, kahramanlık meydanlarma d'Otriş) in kumandasmdaki filoya «Bu kürt vak'ası ciddi bir mes'ele atılmak üzere tekrar yola çıkıyor. asker kaydolunan Servantes meşhur dir. Çünkü cenubî Kürdüstan teskin Bu defa, cidden hakikî bir dük ve (Lepant) meydan muharebesine işve memnun edilmedikçe Irak'ın hadüşese rasgeliyor. Gülünçlü vazi tirak etti. Bir arkbüz kurşunun isakikî istikbali temin edilraiş olmıya yeti farkeden dük şövalyemizi refibeti ve cerrahların beceriksizliği caktır. Cenubî Kürdüstan'daki pakile birlikte şatosuna davet ediyor. yüzünden sol eli ise yaramıyacak yansız petrol madenleri, bu hava Muhteşem resmi kabuller, eğlence • bir hale geldi. Maamafih, (Nava Iinin teskini hususunda Bağdat hükumetinin başlıca meşgalesini teşkil rin) ve (Tunus) önünde, harbe iş • ler, ziyafetler bir hafta devam ediyor. (Sanşo), muhayyel Baratarya etmeğe kâfi bir sebeptir. Halbuki tirak etmekten gene çekinmedi. adası valiliğine nasbolunuyor. Da ortada petrolden daha mühim sebep< (1575) te tspanya'ya donerken ra yakla neticelenen hükümdarlığın • ler vardır». kip olduğu kadırga bir korsamn edan istifa eden Sanşo gidip efendi • line düştü. Esarette pek çok cefa sini buluyor ve ona tekrar iltihak eçeken Servantes, papazlar tarafındiyor. İki yoldaşın karşısına birdendan (6000) altın düka fidye verilebire (Akhelâl) şövalyesi çıkıyor. Bu rek kurtanldı. Servantes, (Don Kizat esasen Don Kişot'un köylüsü berMaarif Vekiline hakaret ettiği işot) un ilk kısmmı (1604) te neş çin bir mimarın tevkif edildiğini ber Nikola'dır. Bu zavallıyı şövalretti. tkincî kısmını da on sene sonyazmıştık. Yaptığımız tahkikata yelik hayal ve hastahğından kurtarra tamamladı. Don Kişot dünyanm göre hâdisenin ilk kısmı, bundan semak ümidile şövalye kıyafetinde obütün lisanlarına tercüme edilmiş • kiz sene evvel akademi Cağaloğlu'n nun önüne çıkmıştır. Bittabi iki şötir. Servantes bir çok tiyatro piyesda ve Sanayii Nefise mektebi ola valye çarpışıyor.. Don Kişot mağlup leri ve komediler de yazmıştır. Mutrak ressam Cemil (Cem) Beyin müolunca, mücadele şartı olarak kabul hikeleri zarif ve nüktelidir. dürlüğü zamanında olmuştur. Müettiği karara, yani bir sene müd dürün odasından bazı evrak alan Avrupa harsmda, (Don Kişot) a detle silâh kullanmamak sözüne uFuat Bey o vakit mahkemeye veverilen ehemmiyeti anlatabilmek iyarak bizzarure köyüne avdet sdirilmiş, mahkemede beraet etmesine çin bir misal vereyim: Fransa'da yor. rağmen mektep idaresi hakkındaki (1863) te (Louis Viardot) tarafıntart kararını refetmemiştir. Son zaFakat biçarenin aklını alan şö dan tercüme ve (Gustave Dore) nin manlarda Fuat Bey akademiye müvalyeliğin hasreti bu defa da sıhharesimlerile tezyin edilen Don Kişot racaatle, bu işten beraet ettiğini, tini büsbütün bozuyor. Don Kişot kitabında, metin harici (114) tablo binaenaleyh kendisine diplomasının bir müddet hastalandıktan sonra ve metin dahili (256) gravür vardır. verilmesini talep etmiş, akademi Gönül Uterdi ki, Don Kişot ter • fani dünyaya gözlerini kapıyıp sö muallimin meclisi, evrakı tetkik etnüyor. tikten sonra bu talebi reddetmiş. cümesi, bizde de, değerî ve şöhreti * * * Fuat Bey bunun üzerine Maarif ile mütenasip bir şekilde basıisın! Vekâletine müracaat etmiş, aka Şüphesizdir ki, biz, garbin o fev Don Kişot romanında Sanşo Pandemi ile Vekâlet arasında muha kalâde nef is tabılarını meydana gesa: Aklı selimi, maddî ve amelî göbere başlamıştır. Bu sırada Vekile tiremiyiz. Zaten böyle kitapların rüşü, müsbet mantığı temsil eder. hakaretamiz bir mektup yazan Fuat bedelinî ödiyebilecek zenginlerimiz O, hiç bir şeyi hesaba katmıyan, orBey tevkif edilerek mahkemeye vede enderdir. Ancak, karınca kade • talığı hayal gözile gören alicenap rilmiştir. rince fehvasınca, güzel, yeni ve müve asil bir çılgınlığın tabantabana Resit Saffet B. Prag'a gitti kemmel bir tercümeye Türk irfa zıddıdır. Zaten romanın bütün hikTürk Turing kulübü reisi ve Konmın hakkı vardır. Bunu, himmet met ve felsefesi, bütün yüksek ve caeli meb'usu Reşit Saffet Bey Tuerbabından bekleriz. sevimli ruhu iki timsalin tesadümile ring kulüp kâtibi umumisi Cevdet * •* * tezahür eder. Don Kişot ve Sanşo Beyle birlikte dün ekspresle Prağ'a Gelelim eserin mevzuuna: İspanyol tabiatinin, hayrete şayan gitmişlerdir Don Kişot İspanya'nm (Manş) iki enmuzecidir: Reşit Saffet ve Cevdet Beyîer eyaletinde yaşıyan elli yaşında bir Prağ'dan sonra mayıs sonlarma Birincisi, husul ve tahakkuku asılzadedir. Şekli: Kupkuru bir vüdoğru Peşte'de toplanacak olan bey mümkün olmıyan bir takım hayal cut, upuzun bir boy.. Zavalh, şö ler peşinde koşan, hayatm maddî za nelmilel Turizm birliği kongresine valyelik romanları okuya okuya Türkiye namma murahhas olarak ruretlerini göz önüne getirmiyerek aklını bozuyor. Şövalyelik hayatına iştirak edeceklerdir. mazivi bir kahramanlık sahnesi, isatılmağa, adaletsizliğe, zulme karBir aylık kambiyo vaziyeti tikbali de efsaneler meydanı zanneşı gelmeğe, yetimleri ve dulları hiBorsa komiser vekili ve Maliye den çok sevimli bir şahsiyettir. mayeye, karar veriyor. Tavan arateftiş heyetleri reisi Âdil Bey, mayıs sındaki paslı silâhları çıkarıyor. İkincisi de, filiyata bağlı, maddî ayı zarfında yapılan muamelât hakCansız ve bitik beygirine Rosimante ve müsbet düşünceli pratik pek hoş kında bir muharririmize şu beya ismini veriyor. Kendisine: Don Kibir şahsiyetin timsalidir. natta bulunmuştur: şot de la Manş unvanı asaletini ta Bu eserdeki hayat felsefesi, be Bu sene mayıs ayının kambiyo kıyor. Muhayyel sevgilisine de Dülşeriyetin tab'ü mizacına o kadar uy vaziyeti geçen senenin ayni ayına sine dö Tobozo gibi tumtıraklı bir gundur ki, onu her millet, kendine nisbetle daha iyidir. Memulün hilânamı münasip görüyor. Nihayet, bir mal edecek kadar sevmiştir. fına olarak Bankalar Konsorsiyomu sabah, zırh gömleğini ve mığferini Tahrir tarzına gelince: İspanyolbazı günler alıcı vaziyetine girmiş kuşanıyor, mızrağmı ve kalkanını ve bu suretle arz ve talep arasında ca bilenler, Don Kişot'un üslubunu ahyor ve mahut atma binerek yola tevazünler husule gelmiştir. o kadar tabiî, zengin ve rengin buçıkıyor. Şato zannettiği adi bir hanCemiyeti tedrisiye kongresi luyorlar ki onu, dünyanın en mü da, kurnaz hancı tarafından, me C. T. İslâmiyeden: kemmel şaheserlerinden biri ola rasimi mahsusa ile şövalyelik si Cemiyeti Tedrisiye heyeti umu • rak kabul ediyorlar. lekine ithal olunuyor. miyesi mayısın on beşine müsadif YUSUF OSMAN Artık hayalperest şövalyenîn bacuma günü senelik içtimaını akte şmdan geçen ve tabiî, hep mağlubi[1] Hidalgo, İspanya'nm eski hanedandeceğinden azayı kîramın yevmi yeti ve dayak yemesile neticelenen larına mensup zadegânına verilen unmezkurda saat ikide Darüşşafakayı bio bir macera!.. Sevgilîsmin, dün • vandtr. tetrifleri rica olunur. Tevkif edilen mimar