31 Mart 1931 SON TEOSRAFL AR Fürkiye Mısır muhadeneti ı Şarlo avda! Cumhuriyet Artistin domuz avı, filimleri kadar tuhaftır Meşhur sinema artisti Şarli Ceplin'in Paris'e gittiğini yazmıştık. Şarlo Fransa'nın her tarafında büyük bir hüsnü kabul gormüş ve her tarafta halk tarafından siddetle alkışlanmıştır. Ruan şehrinde Şarlo şerefine bir av eğlencesi tertip edilmiştir. Ya bandomuzu avlamak maksadile tertip edilen bu av, meşhur artistin simdiye kadar çevirdiği filimler kadar komik ve tuhaftır. Şarlo, misafir bulunduğu köşkte sabahleyin erken kalkmış ve kendisi için hazırlanan av elbisesini giydikten sonra arkadaşlarına iltihak ederek otomobile binmiştir. Şarlo'ya verilen av elbisesi üzerine biraz bü • yük gelmiştir. Artist bunun farkına varmış ve arkadaşlarına iltihak ettiği zaman: Bu elbise üzerime çok iyi ya kıştı değil mi? Demiştir. Avcılar bir müddet otomobille yol aldıktan sonra atlara binmişlerdir. Şarlo,iki saat kadar dağ tepe tırmanmış, bazan atını dörtnal koşturarak, yabani domuz aramış îse de hiç bir şeye tesadüf edememiştir. Şarlo hoşuna gitmiyen bu eğlen • ceden yorulmuş, usanmış ve nihayet avdete karar vermiştir. Bunun üzerine attan inerek kendisini takip eden otomobile binmiş ve ısınmak için kürküne sarılmıştır. Bu sırada hiç bir zaman peşini bırakmıyan bir gazetecî Şarlo'nun yanına sokula rak, bu eğlence hakkında hissîyatı • m sormak îstemiştir. Şarlo gazeteciyi görünce bilâihtiyar: Gene mi siz? Demekten ken • dini alamamıştır. Şarlo pek te alışmadığı bu at gezintisinden pek ziyade yorulduğunu ancak kendini otomobile attıktan sonra anlamıştır: Ay! Ay! Ay arkam! Bunu müddeti ömrümde unutmıyacağım. Domuz avladmız mı? Ne gezer, ben hep atımla meşgul oldum. Sonra elimdeki kırbacın, boynuzundan başka bir şey görmedim. .Şarlo bundan sonra, vücudünü dınlendirmek için atletlerin yaptığı gibi bacaklarını havaya kaldırmak istemiş ise de muvaffak olamamış tır. Yerimden kıpırdıyabilecek halim kalmadı. Ne tuhaf şey, ben ki sözde buraya istirahat etmek için gelmiştim! İyi bir banyo yapacağım ve Şimdi ne yapacaksınız? sona da istirahat edeceğim. Ya av?. Ne avı? Bir daha yabani do muz eti yemek istersem, av eti satanlara gider ve ahrım!... { ANKETIMIZE CEVPLAR ) Halil Halit Bey Merhumun cenazesi dür hürmetlerle defnedildi Kıymetli prof esör Halil Halit Beyi maalesef kaybettiğimizi yazmıs « tık. Üstadın cenazesi dün Lâleli a partımanlarındaki ikametgâhından büyük bir kalabalık tarafından kaldırılmış ve ebedî medfenine müte vazi ve hürmetkârane bir merasim ile nakledilerek defnolunmuştor. Cenazede üstadın fazilet ve mezi yetlerine meftun olan gençler ve ahbapları hazır bulunmuştur. HalH Halid'in zıyaile şüphe yok ki bîz de taziyete muhtaç bir vaziyetteyiz. Kederli ailesine tekrar taziyetlerî mizi arzederiz. Ziraat Bankası ve tüccar Memleketin her yerinde ihtiyacı karşılıyabilmek için sermayenin mutlala tezyidi lâzımdır ANKET 15 milyon nüfusu olan Türkiye' nin bir ziraat memleketi bulunduğu ve nüfusu umumiyesinin % 8 5 ini de çîftçilerin teşkil ettiğini ve bunla rın hemen hepsinin fakir ve krediye muhtaç olduğunu nazari dikkate aIırsak Ziraat Bankasından tabiatile çok büyük yardımlar ve geniş krediler beklemek lâzım gelir. Yalnız banka sermayesinin bugünkü mik tarı ve bu sermayenin sureti husulü hakkında biraz malumat edinmek; uluorta yapılan tenkitlerin îsabet sizliğini derhal meydana koyar. Bu hususu düşüne.ek söyliyeceklerimi bir kaç maddede hulâsa ediyorum: 1 1305 senesinde yani kırk »iç sene evvel aşar vergisine munzam bir hissei iane ile esası kurulan Zi raat Bankasınm Türkiye'nin hemen her kazasında muayyen bir serma yesi toplanmış ve bunların birliğin den bugünkü şekil doğmuştur. Açık bir ifade ile söyliyelim ki, sermayenin esasını Türk çiftçisinin almterile kazandığı paralar teşkil etmiştir.Bugün tediye edilmiş 24 milyon liranın hemen nısfından fazlası belki de yüzde sekseni uzun vadelerle zürra üzerinde olup esasen her şubenîn muayyen ve malum olan sermayesi o şubenin dahilindeki zürraın ihtivacına tahsis edilmiş bulunuyor. Yalnız büyük ticaret merkezlerinde Ziraat Bankası tüccarla alâkadar o luyorsa bu kısım için tahsis edilmiş paranın halk tarafından yapılan mevduattan ibaret olduğu da aşi • kârdır. Ayni zamanda banka tüc carla daimî surette alâkadar olmak mecburiyetindedir. Çünkü mevdu atını zürraa verirse tediye kabiliyeti ancak istihsal mevsimine münhasır olan çiftçiye dağılacak olan bu pa ranın lüzumunda eshabına reddî kabil olmıyacak ve banka âciz bir vaziyete düşecek ve yahut hiç mevduat kabul etmemek ıztırarında kaIacaktır. Binaenaleyh müstahsille » rîmizi himaye ederken memleket istihsalatım ecnebi pazarlara dağıtacak ve nakte tahvil edecek tüccarın ihtiyaç göstereceği kredi ile de alâkadar olmak zarureti vardır. 2 Köylümüz zürraı çok fakirdir, borçludur. Türkiye'de de bir tek Ziraat Bankası vardır. Bu bankanın bir kazaya isabet eden 2050 Kn lira sermayesi bir kazanın değil, bir köyün bile ihtiyacını karşılıyacak derecede değildir. Nitekim Trab zon'un bir nahiyesi olan Yomra dahilinde 10 kadar kooperatif teşek kül etmiş, Ziraat Bankasından 180 bin liradan fazla bir yardım gör müştür. Tetkik edilecek olursa Trabzon şubesinin esas sermayesi de bu haddi geçemez. Binaenaleyh ban • kanın sermayesini tezyit ve koope • ratif leri takviye etmek suretile bankanın daha nafi bir şekle getirümesi lâzımdır. 3 Ziraat Bankasından yapılan şikâyetlerin menbaını araştırırsak çok kolaylıkla şu neticeye varırız: Ziraat Bankası dört beş sene evvelisine kadar orman, tapu ve saire gibi resmî daireden başka bir şey değüdi, hatta bankacılığm ne olduğunu, para hareketlerinden doğacak kâr ve zararları tefrik edecek idarecileri de yoktu. Cumhuriyet idaresi bu ra kaldı. banka ile çok alâkadar oldu ve kapısında bir jandarma oturtup köy lüyü resmi tazimle huzuruna geti ren ve para verirken verdiğînin yüzde seksenini harcirah, keşif masrafı ve saire diye alan eski çürümüs zihniyeti yıkıp bankacılığm kafa, bilgi işi olduğunu anlattı ve Mithat Pş. merhumun çok temiz emellerle Vurduğu bu yuvayı merhumun ruhurtu şadedecek asil şekline irca etti. Müessesenin başına da bilgili bankacıları getirdi. Bu hareket tabiatile hakikî ihtiyaç içinde olan zürraı ne kadar sevindirmiş ise evvelki za manlarda bankadan aldığını bir kaç misli faizle zavallı fakir zürraa dağıtan ve bu kuvvetle ölünciye kadar borçlandırdığı köylünün kanını e • mip geçinen tufeylileri de o derecede sukutu hayale uğratmış oldu. İnkâr kabul etmez bir hakikat vardır ki Ziraat Bankası bugün en asrî, en mütekâmil bankalar derecesinde ilmî bir programla yürümekte ve kudreti dahilinde zürrala ve zürraa ait her işle alâkadar olmakta dır. Trabzon: Osman Cudi Gazi Hz. ile Kral Fuat Hz. arasmda samimî telgraflar teati edildi Iki devlet reisinin hissiyatı Türk Mısır münasehatının samimî bir ifadesidr Ankara, 30 (A.A.) Haş metlu birinci Fuat Hazretlerine Kahire «Zatı haşmetanelerinin vilâdetinin yıldönümü münasebetile en hâr tebriklerimle birlikte şahsî saadetleri ve Mısırın refahı ve memleketlerimiz beyninde mevcut olan iyi münasebetlerin sıklaş tmlması hakkındaki samimî te menilerimi beyana müsaraat ey lerim.» Gazi M. Kemal Reisicumhur Gazi Kemal Hazrelerine Mustafa Ankara «Nazikâne temennilerinden ve tebriklerinden dolayı zatı devletlerine teşekkür eder ve bilmuka bele şahsî saadetleri ile Türkiyenin refahı ve memleketlerimiz arasmda mevcut mes'ut müna sebetlerin mütemadî inkişafı hakkındaki temennilerimi arzey lerim. » Fuat i Şairi âzamın bir mektnbu \Halil Halit Beyin vefatt münasebetile Şairi âzam Abdülhak Hâmit B. dün gcuetemize bir mektup gondcrdi. Bu ehemmiyetli zıyaa çok muteesszr olan büyük üstat hazin bir ifade ile diyor ki:] «Şedit bir teessürle irtihalinden haberdar olduğum Halil Halit Bey benim en kıdemli dostlarımdan idi. Kendisini bundan kırk altı sene evvel iptida Ebuzziya matbaasında «ahibi destar olarak görmüstüm. Ikinci görüşüm biraz sonra Londrofda vaki oldu. Bana Ebuzziya'dan bir tavsiye ile gelmisti. Ben de onu Londra'da bazı dostlarıma tavsiye et • miştim. Ondan sonra aramızda fa sılasız mülâkat ve münasebetler devam etti. Bu kederli sattrlart yazar' ken merhumun fezail ve kemalâtmdan bahsedecek olursam sozümü bitiremiyeceğimden eminim, ve ken' disinin sağlığında uğradığt bikesane felekzedelikleri yat ve tadat edecek olursam onun da nihayeti geltnez* Yalnız muhtasaran diyeeeğim ki 6«nim bu pek kıymetli ve çok kabili * yetli vatandaşım ömrü içinde bir gün bile mes'ut olmamışttr ve »on zamanlarda mahdut bir saadeti hale nail olmak üzere iken terki hayat etmiştir. Halil Halit vaktile bir mtf karrt istibdat olan memleketbtden kaçarak hür Ingiltere'ye iltiea et • miş olduğu gibi şimdi de sanki rahai yüzü gb'remediği dan fenadan girizan olarak dan sükunu bakaya a* • ğinmış bulunuyor. Benim bu aziz ve mübarek dos tum riyadan, müdaheneden haızetmez, biraz titiz, fakat gayet temizdi. Doğruluk yolunda nefsini feda ederdi. Metin ve mekin bir vatan ve millet muhibbi ve pek kuvvetü bbr seciye sahibi olan ba zat diyebilirim ki bu .meziyyattnın mükâfetian yalnız kendi vicdanmda gormÜBt&r. Hali hayatında zayiattan olan Ha • lil Halit için hini vefatında ne deme U bilmem? Ziya enderziyah Uğursuz bir piyes Dreyfüs temsili Paris halkını birbirine kattı % Malatya'da şiddetli bin k Paris 29 (A.A.) Parîs tiyat % rolarından birinde Dreyfüs mea'e % fırtına tahribat yaptı % lesi ismindeki piyes oynandığı sıraKonya 30 (A.A.) Bir kaç da sulhperver eski muharipler birgündenberi devam eden gayri liği azasından bir kaç kişi nümayiş tabiî havalardan sonra bugün yapanlardan birini yakahyarak sahmebzul kar düşmüştür. neye çıkarmışlar ve tedip etmişlerMalatya 29 (A.A.) 6 saatlik dir. Süvarede bulunmak için gelen Ier tiyatroya küçük grup halinde ka J şiddetli bir fırtınadan sonra, bir bul edilmekteydi.Bunlar içeriye giçok evlerin kiremitleri ve kısmen rerken üstleri yoklanmaktadır. Kabacaları uçmuştur. Bir çok ağaçdınlar, ellerindeki çantalarını açıp lar ve 50 kadar elektrîk direği içinde bulundurdukları şeyleri gösA devrilmiştir. Muvakkat tesisatla termeğe mecbur tutulmuşlardır. Erşehrin tenvirine çahşılacaktır. kekler daha sıkı ve dikkatli muayeKastamoni 30 (A.A.) Dün neye tâbi tutulmuşlardır. şehrimize fasılalı surette kar düş Bu oyun münasebetile protesto da bulunmak istiyen kimseler dışarı müştür. çıkarılmışlardır. Tiyatro müdürü, bu piyesin artık ilân edilmiyeceğini eserin müelliflerine bildirmistir. Müİzmit 30 (Hususî) Kesif bir ellif M. Richepin, bu kararı tees /| halde kar yağmaktadır. Soğuk süfle karşılamıştır. M. Richpin, e*eşiddetlidir. Meyvaların zarar görini başka bir tiyatroda oynatmak receğinden korkuluyor. niyetindedir. Her yerde kar! # . # Anket hitam buldu «Cumhuriyet» in «.Ziraat Banka sının çiftçilere yardtmı nasıl olma • lıdır. Ziraat Bankası vazifesini hakkile yapıyor mu?» Mevzuu üzerinde açtığı anket bugün hitam bulu • yor. Evvelce de yazdığtmız gibi an~ ketimizden maksat Ziraat Bankası hakkında halktmızın, çiftçi ve zürraıtnızın sikâyetlerini tesbit etmekti. Bu mes'ele hakkında gazetemizde intişar etmiş olan muhtelif mütaleaları ve muhtelif noktai nazarlart tasnif ederek en ziyade şikâyet o lunan kısımfan yaktnda bir kaç makale ile hulâsa edeceğiz. Banka muamelâtındaki bazı noksanlar ve halktmızın, çiftçimizin arzu ve temennileri bu suretle mey • dana çtktıktari sonra bunlartn bir an evvel ıslah ve temini için hükume • timizin ve bizzat Ziraat Bankasınm lâzım gelen tedbirleri alacağtnda şüphe yoktur. İznfit'te kar yağıyör çalışmağa hazırlanıyor Ankara gençliği Müntehibi sani intiKubilây abidesi için habatı biten yerler Bütün vatandaşlar reylerini H. F. na veriyorlar Ankara 30 (A.A.) C H. Fırkası Kâtibi Umumiliğinden: 30 mart akşamına kadar aşağıda yazılı kazalarda müntehibi sani intihapları bitmiştir. Birinci müntehipler reylerini Fırkamızın namzetlerine vermişlerdir. Meb'us intihabı bitinciye kadar iki günde bir bu vaziyeti hulâsa eden bir tebliğ neşredilecektir. Elmalı, Gerede, İnegöl, Karacabey, Yenişehir, Ezine, Çongurlu, Denizli merkez kazası, Bulden, Acı • payan, Şarlı, Şivril, Sarayköy, Da var, tçil, Anamur, Bilnar, Mut, Göle, Demirköy, Luleburgaz, Vize, A Merkez Bankası 15 NİSANA KADAR HİSSE KAYDINA DEVAM EDİLECEK Ankara 30 7~Telefonla ) «Cumhuriyet» in teşebbüsile yapılacak olan Kubilây abidesi için Ankara gençliğinde büyük bir alâka ve heyecan vardır. Abide komitesinin bu hususa dair millete beyannamesi intişar e der etmez kendi aralarında ayrı bir komite yaparak çahşmağa, abidenin sür'atle yapılması için bütün Türk gençliğini vazifeye davet etmeğe hazırlanıyor. Afyon satışı serbesltir. İstanbul 30 (A.A.) İhrcat ofisinden tebliğ edilmiştir: Ham afyon ziraati, alım, satım ve ihracı hakkında Türkiye Cumhuri yeti hükumeti tarafından alınmış veya ahnması derpiş edilen bir tedbir yoktur. Muamele kemakân ser besttir. Alâkadarlara tebliğ olunur. dapazarı, Geyve, Kandra, Andırın, Vezirköprü, Hayrebolu, Maçka, Van merkez kazası, Erceyiş, Gevaş, Muradiye, Şitak, Kadımhanı, Yoz gat merkez kazası, Finike. ret ediyordum, ona tapıyordum. Onu masum ve günahkâr zannediyor dum. Hazırladığım şedit sahne dostane, mahrem bir musahabete inkılâp etmişti. Bütün gece Miza'nın ihanetinden bahsettik; sanki bu kadınm bana verdiği (doğruluklarmda şüphe bulunmayan) sırlar karımı ve beni alâkadar etmiyormuş ta saadetleri ni himaye etmek istediğimiz diğer bir karı kocaya taalluk ediyormuş gibi konuşuyorduk. Artık bu kadını bir daha görmiyeceğinizi ümit ederim, dedi. Bunu vadettim. Ertesi gün karımla Miza arasmda ne geçmiştir, asla bilmem. Telefonla mı hesaplaştılar, karım ona mı gitti? Bildiğim su ki karım kat'î ve haşin idi. Bu hal benim irsî olan ihtiyatkârlığım ve sükutiliğim ile zıt, ayni zamanda hem tatlı, canlı, hem de barit ve yaralıyıcı bir halâveti haizdi ki, küstahhk derecesine varan bir cesaretle müterafık bulu nurdu. Ben bir daha Miza'ya ras gelmedim; bir daha ondan bahse dildiğini duymadım; ve aram;zda geçen kısa rabıtadan bende rü yadan kalanlara müşabih bir hatı Beheri yüz liradan ibaret hisse senetlerinin bedeli bir senede taksitle ödenecek Hisse senetlerine üç sene îçin yüzde altı temettü vermeği hükumet tekeffül etmiştir Hem kârlı bir iş yapmış, hem de Türk parasının kıymetini yükselt miş olmak için bu fırsattan istifade ediniz. Yerli ve ecnebi bütun bankaların kiselerinde kayıt muamelesine devam edilmektedir. ABDÜLHAK HAMtT Darülfünanun tazîmi Halil Halit Beyin vef at etmesi hasebile dün bütün Darülfünun şube leri tatil edilmiştir. Seyhan taşıyor Ankara 29 (Hususî) Yağmurlar Toros'un karlarını eritmi? ve Seyhan sür'atle yükselmeğe başlamıştır. Halk korkuyor. Sallarla bîr taraftan diğer tarafa geçmeğe teşebbüs eden iki kisi boğulmuştur. Bir teneke altın İzmir 30 (Hususî) Ayakaterin manastırı kilisesinin kuyusuna fi rarî Rum'ların bir gaz tenekesi al tın ve mücevherat attıkları ihbar edildiğinden Emavli metruke idaresi hemen taharriyata başlamıştır. Devlet Bankası için Ankara 30 (Telefonla) Ziraat Bankası meclisi idare azasından doktor Cevdet Nasuhi Bey Devlet Bankası hakkında bu gece Türk Ocağında bir konferans verecektir. yaklaştırır, karım içinden benhn hakkımda «fıtratı itibarile naziktir.» Diyor. Ben de onu kendime fazla yakın hissetmekle bahtiyar oluyordum. Hele bir akşamki hali pek hatırlarım. önünde tepelerden, orma» lardan mürekkep geniş bir ufuk u zanan traçada idik. Mütekabil sathı mailin fundahklarını şu dakikad» görüyor gibiyim. Güneş batıyordu. hava çok sakin, çok tatlı idi. TaSiatin azamet ve nefaseti karşısrada insanlara ait sergüzestler pek küçüfc şeyler mesabesinde kalıyordu. Karıma nagihan rakik ve vazi binbir şeyden bahsettim, fakat gariptir, cereyan kendisini elden çıkarmak kararını mütevekkilâne vermiş gitmiş olan bir adamın sözlerini andırıyordu. Ah, Odil, ne güzel bir hayat tesis edebilirdik, sizi ne kadar sevmiştim. Floransa'da size bakmadan bir dakika duramadığım zamanı hatırlıyor musunuz? Halbuki hâlâ böyle olabilmeğe pek yakın bulu • nuyorum... Mabadî var Cumhuriyet'in tefrikası: 30 Yazan: Andre Moruva IKLIMLER Terceme eden: Havdar Rifat bilirsiniz ? Brest sokaklarında eski ki tapçı dükkânlarını altüst ettim. Size bir şey getirmek istedim. Demek Brest'e de gittiniz? Tabii, Brest yanıbaşımızda. Vapurlar işliyor. On senedir Brest'i görmek isterdim. Beni bu nadide hediyemden dolayı olsun bir öpmez misiniz? Haîbuki ben bu büyük muvaffakiyetim • den dolayı neler bekliyordum. Bunları çok eziyetler neticesinde keş fettim, çok nadir şeylerdir. Tasar ruf ettiğim bütün paralarım da bu uğurda gitti... Kucakladım, öptüm, okşadım. Onun önünde, şu dakika, birbirine o kadar zıt, o kadar çok hisler içinde idim ki ne halde olduğumu ben de tayin edemiyordum. Ondan nef • XVII Fikre arız olan şüpheler, tesbih şeklindeki torpiller gibi patlar, ve bir aşkı birbirini müteakip infilâk larla yıkar. Karımın avdet ettiği gece gösterdiği nezaket, maharet; benim kendisini yeniden görmekten mii tevellit sevincim felâketi tehir ct mişti. Fakat ikimizde artık torpil tarlaları içinde yaşadığımızı, ve bir gün havalanacağımızı sezmiştik. Kendisine konuşurken en sevdi ğim dakikalarda bile, ne derece hafif olursa olsun, acılıkla memzuç bir lisan veya lisanı hal kullanıyordum. Ağzımdan çıkan alelâde her cümlede uzaktan geçen bulutlarda saklanan yıldırımlar gibi, ifade edilme miş, kelimelere vasledilmemiş bir tazir şemmesi vardı. Evlendiğimizin ilk aylarında beni temyiz eden şen ve nikbin felsefe yerine, şimdi malihülyavî bir bedbin'âk kaim olrrıuştu. Bana karımın derinden derine hissettirdiği, nihayetsiz zevkini tattırdığı tabiat artık yalnız pest ve hazin bir ses veriyordu. Hatta karı mm güzelliğinin kemalinde bile gölgeler ve bazı hatlarında yapmacıklar görüyordum. Fakat bütün bu haller beni gelip yokluyor ve geçip gidiyordu; beş dakika îçinde alnını necabet me'vası, gözlerini saffet menbaı halinde görüyor ve yeniden en kuvvetli bir hırs ve ateşle sevmeğe başlıyordum. Ağustos'un iptidasında Gandü ma'ya gittik. İnziva, uzaklık, gizli mektup ve telefon almak ihtimalinin tamamen insilâbı emniyet hisleri getirdi ve bir kaç hafta nefes aldım. Ağaçlar, şemsabat çayırlar, çamlarla örtülü koyu gölgeli sathı mailler karımın üzerine çok tesir ediyorlardı. Ta • biat, kendisini adeta sehvî bir zevk ile mütehassis ve mahzuz ediyor ve o da bunları gayrişuuri olarak ya nında her hangi bir refiki varsa ona naklediyordu, velev o refik ben dahi olsam, iki kişinin birlikte inzivası, isba haline ve can sıkıntılarma ka dar vardırılmamak şartile, hissiya tın ve o arada mütekabil itimat hissinin yükselmesini icap ettirerek onları beraber tadanları birbirine Eve gelmiştik. Karım hizmetçi lerin her birini, lâtif birer tebessümle ihya etti. Sapkasmı çıkardı, ay • naya bakarak saclarını düzeltti benim arkasında buîunduğumu göre rerek, gözleri avnada. kendi müte fekkir simasında olduğu halde, bana da şüldü... Dicki, meğer ne imişsiniz! Sekiz gün bırakıp bir yerlere gidemem ki karakara hülyalarla köpürmiyesirriz! Efendi! Siz bir nankörsünüz! Her dakika sizi düşündüm ve bunu size isbat edeceğim. Şu çantamı veriniz. Açtı ve çıkardığı bir paketi eli me uzattı, iki kitaptı: Reverie d'un promeneur solitaire, o biri Char treuse, ikisi de en eski tabı idi. Karıcığım, teşekkür ederim, fakat bunları nereden, naaıl bula