Cumhuriyet u.art Sehlr ve memleket haiîerieri r mli? ıırıy Y lc'ızlı haplar! Fahire'den evvel Yadigâr'ın çıkardığı müşkülât Devlet Şurasınm hovarda basmuavinini sersemîetmisti! 8 1 Delikanlı! dedi şakayı bırakahm. Baban seni istiyor, gidecek sin. Ben de yenge hantmı kandirıp kocasının yanına götüreceğim. Buraya gelişim, işte bu iki iş içindir. Yadigâr'ın çehresi bembeyaz oldu, telâş içinde kekeledi: Yengem de İstanbul'a gidecek ha. Babatn ev halkını sürgün mü etmek istiyor? Ne münasebet? öyle ya; beni de, yengemi de sormadan hoşumuza gidip gitmiyeceğini anlamadan yola vuruyor. Yenge hanım namına söz söy Iemek salâhiyetini, zannederim ki, haiz değilsin. Sonra, onun İstanbul'a gönderilmek istenilmesi bir aile mes'elesidir, ince ve mühim bir mes'ele. Buna aklın ermez. Yengemin avukatı değil amma kardeşiyim, arkadaşıyım. Gece, gündüz yanındayım. Dileğini de bilirim, fikrini de. Dünya bir yere gelse İstanbul'a gitmez. Zorla gönde rilirse dediğiniz mes'ele büsbütün berbat olur. Çünkü yengemin am camla birleşmeğe hiç niyeti yoktur. Görüyorsun ya, ağabey! Boş yere taban tepmişsin. Babamın yanında kalıp bolbol gülseydiniz, fonoğraf çlıp eğlenseydiniz daha iyi olurdu. Atıf Bey, hayret içinde idi, Fahi re'den evvel Yadigâr'ın çıkardığı müşkülât kendisini sersemîetmisti. Alık çocuğun sevdavî bir buhran içinde bulunduğunu seziyordu. Bu buhran, Fahire'ye de sirayet etmiş ise iş büsbütün çatallaşacaktı. Be reket versin ki buna, böyle tabiat ve mantık harici bir hâdiseye tamamen kanaat getiremiyordu. Binaenaleyh hayretini yenmeğe çalıştı ve haki kat deli gibi konuşan alık genç ile daha fazla konuşmağı da faydasız bularak sırtını çevirdi: Azizim, dadi, boşuna çene çalmıyalım, işi bir neticeye bağlıyalım: • Sen gitmek istemiyorsun, değil mi?. Pekâlâ. Babana bir telgraf yazarım, sözlerini aynen bildiririm. Birazdan Fahire Hanımı da görürüm, dediğin doğru çıkarsa ve yengemiz hanımefendi, çocukluk edip tstanbul'a gitmemek yolunu tutarsa bir telgraf daha yazarım, Paşayı onun vaziye tinden de haberdar ederim. Üst tarafı babanın bileceği şeydir. Asar mı, keser mi? Okşar mı, sever mi? Bilmem. Şimdi sen lutfet te bana yemek getirt. Çünkü karnım zil çalıyor. Ve Yadigâr'ın odadan çıkması ü zerine cebinden kurşunkalemini çı kardı, defterinden bir kâğıt kopardı, Fahire Hanıma bir pusula yazdı: Salih Paşanın mühim ve müstacel emirlerini tebliğ için oraya geldiğini, kendisile hemen görüşmek mec buriyetinde bulunduğunu bildirdi. Biraz sonra Yadigâr, odaya avdet Zührevî hastalıklarm intişarına en büyük sebep gizli fuhuştur. Frengide şifa temini için hasta lara (Arsenebenzenes), (Neosalvarsan, salvarsan) ilâçlarmın üçünü birden tatbik etmek ve bir çok sene buna devam eylemek lâzımdır. Şu üç ilâç cümlei. asabiye fren gisini şifayap etmeğe kâfi gelmez se (Vagner von Jauregg) usulü ü zere vakit kaybetmeksizin sıtma tedavisi tatbik eylemek lâzımdır. Ben bu usulün tamamile tatbik edilmesi taraftanyım. tstanbul'da ziyaret etmiş oldu ğum emrazı cildiye müesseselerinde gayet muktedir cilt ve frengi mütehassıslarına tesadüf ettim. Bilhassa Fakültede profesör Hasan Reşat Bey, Gureba hastanesinde doktor Hulusi Behçet Bey ve Gülhane hastanesinde profesör doktor Talât Beylerle uzun uzadıya müdavelei efkâr eyledim. Ve bu zevatm gayet muktedir mütehassıslar olduğunu gördüm.» Osman Şerafettin Beyin mütaleası Profesörün bahsetmiş olduğu sari hastalıklar mütehassısı doktor Osman Şerafettin Bey bir muharririmize, şu izahatı vermiştir: Frengide hali hazırda (4) ilâç mevcuttur. Hali hazırda sıtma tedavisi kim yevî üç frengi ilâcı derecesinde haizi ehemmiyet ve zamanında tatbik edildiği takdirde gayet kıymetli bir vasıtai tedavidir. Genç yaşta vefat eden Viyana'lı bir profesör (Kyrle) her tedavi ettiği fren^iliye arsenik, civa, bizmot ve tedavi devrelerinin hitammdan sonra bilâistisna ayrıca bir de (sıtma) tedavisi tatbik edi yordu. Şimdilik, mütehassıslar bu dereceye kadar ileri gitmiyorlar. Fakat müteaddit (Kür) lerden sonra kanda (vasserman) müsbet ve yahut (menfi) olduğu halde belkomi$i edince pusulayı açık olarak ona verdi: Haydi yavrum, dedi, bunu yengene gönder. Paşazade, pusulayı üç, beş kere okudu: Ben götüreyim, siz de yemekten sonra gelin. Ya hanımın beni kabul etme sine, uzun boylu görüşmesine mânii varsa ? Ne mânii olabilir? Mioafiri bulunur, başında ağrı olur, filân ve falan. Onun için iptida müsaadesini almak isterim. öyleyse ben gideyim, anlı yayım, size de habsr göndereyim. Atıf'ın şüpheleri kuvvetleniyor du. Yadigâr'ın gösterdiği telâş ve bilhassa kendisinden evvel eve gidip yengesini görmek istemesi, pek manalı idi. Onun sevgilisile fikir birliği yapmak istedi.Şi, yahut ta yen gesini tstanbul'a gitmemek için ikna etmeğe çalısacağı anlasılıyordu. Fakat bu düsüncesini belli etmedi, biraz sonra her seyî anlıyabilmek ü midile müteselli oldu. Olur, dedi, sen götür ve bana haber gönder. Yarım saat sonra Yadigâr'dan bir tezkere geldi. Asabî parmaklardan çıktığı anlaşılan bu bozuk imlâlı pusulada yenge hanımın biraz ra hatsız olmakla beraber görüşmeğe hazır bulunduğunu bildiriyordu. Devlet Şurasınm hovarda başmua vini, Fahire'ye yazılan pusulaya Yadigâr'ın cevap vermesini de manalı buldu ve mırıldandı: Konuştular, anlaştılar, basbaşa verpi bu pusulayı yazdılar. Alacakları olsun. Kazandığım yeri bir hayvana bırakacak kadar akılsız olmadığımı ben de kendilerine is bat edeceğim. Fahire ile Yadigâr'ın helecanlı bir müzakere geçirdlkleri doğru idi. Paşazade, deli bir rüzgâr gibi sokakları geçerek eve girmiş ve orada kelime haykıran bir yağmur olmuştu: Ah yenge, güzel yenge ayrıIıyoruz. Neden? Babamın aklına esmiş. Benî yanına çağırıyor, seni de kocana gön dermek istiyor. Atıf Bey, bunun için mi gel miş? Evet. Fahire, düşünmeğe bile lüzum görmedi, müteessir âşıkın yaş lekelerile izlenen başını avucunun içine aldı, dudaklarını ısıra ısıra öptü ve müjde verdi: Gitmem! Yadigâr, çılgın bir şükran ile yengesini kucakladı: Mabadi var suyunda en hafif marazî bir tagay yür mevcut olduğu vakit cümlei asabiye arazmın hululünü beklemeden (sıtma tedavisini) tatbik etmekte dirler. Ve bundan maksat ileride zuhur edecek vahim, asabî ihtilâtlarm önüne geçmektir. Biz de burada sıtma tedavisini tatbik etmekteyiz. (Tersiyana) nevi bizde bazı müş külât göstermektedir. Memleketimiz malaryalı bir memlekettir. Sıtma geçirmiyen pek azdır. Sıtma aşağı yukarı bir muafiyet verdiğinden bu cinsler bazen tutmuyor. Ve bazen de nobetler üç dört defadan ibaret kalıp hastalık duruyor. Halbuki, umumiyet itibariîe 812 nöbet lâzımdır. Evvelleri 1516 ya kadar gidi lebilirdi. Bir kaç zaman evvel görüştüğüm profesör (Fon Yavreg) bile on nöbeti geçirmemeği tavsiye ediyor. Biz burada memleketimize uya bilecek bir cins sıtma (tufeyli) elde etmekle meşgulüz. Malarya tedavisi frenginin cümlei asabiyede tahribat yaptığı zaman şeklini değiştirir. İlâçların üzerine tesir edebilecek bir şekle vazeder. Bundan başka ayrıca yeni olarak (Pyrifer) ve (Saprofitan) tedavi usulleri var sa da neticeîeri malarya kadar faydalı değildir. Yalnız Danimarka'lı (Knud şroder) in tatbik ettiği (siilfazin) tedavisi daha faydalı görülmektedir. Ve belki de ileride bu veni usulden de çok istifade temin edilecektir.» Profesör dün bir ders verdi " Profesör (Gourgero) dün Tıp Fakültesinde bir ders vermiş ve frengi tedavisindeki son usullerden bah • setmiştir. Derste bir çok müderris ler ve Tıp Fakültesi talebeleri ha zır bulunmuşlar ve profesörü bir çok defalar alkışlamışlardır. Si^asîicmat İnsan deryası Kindistan'da Hindistan tngiliz ImparatoriuŞu nun belkemiğidir. Bu zengin yer tn* giltere'nin elinden çıktı*! pün tn"iltere cihan devleti mevkiini kaybe der ve ikinci derecede bir devlet oIur. Süveyş'ten Singapur'a ve oradan Hong Kong'a kadar Asya'nın cenubuna yayılan ve yarı Asya'yı istilâ eden tngiliz müstemlekîtının temeltaşı ve merkezi Hindistan'dır. tngiliz'ler tükenmez servetlerini ve müreffeh hayatlarını hep Hindis tan'a medyundurlar.îngüiz'ler kendilerine bu kadar lâzım olan bu yerde her türlü tedbir ve gayretlere rağmen kendi kuvvetlerile tutunamıyacaklarını hissederek müza • kere ve müsalâha ile mevkilerini saŞîamla^tırmak istiyorlar. Bunun bir çok sebebi vardır. Fakat başhcası nüfus mes'elesidir. Hindistan'da nüfus şayanı hayret bir surette artıyor. On senede bir defa yapılan tahriri nüfusların sonu geçen sene yapılmıstı. tngiliz'lerin çok ehemmiyet verdikleri bu tahrirden anla^ıldı ki on senede Hindis tan'ın nüfusu otuz milyon artmış ve şimdi 355 milyona baliğ olmuştur. Bu hesaba göre takriben on üç buçuk senede Hindistan'm artan nü • fusu tnçiltere'deki umumî nüfusa muadildir. Hindistan'm bir çok eyaletlerinde tngiltere'nin sekenesi kadar nüfusu vardır. Meselâ Bingale eyaletinin nüfusu kırk milyondan fazladır. Yarısından ziyadesi de Müslümandır. tlim ve fikir, sanayi ve ticaret, siyaset ve içtimaiyatta dahi ekseriya Garpten ve Amerika'dan ve hatta Japonya'dan ders alarak sür'atle terakki eden bu insan deryasının ha kikî tuğyan ve isyanında kendisine dünyada mukavemet edecek bir kuvvet yoktur. İşte tngiliz'ler böyle bir anın hululünden evvel Hint'liler ile uyuşmak istiyorlar. > Fakat tngiliz fırkalarındaki itti • hatsızlık bu itilâfcuyane siyaseti bucalamaktadır. Yeni Yuvarlak Masa konferansının Hindistan'da toplan duklarmdan Hint milliyetperverlerinin mutedil ekserivetinin Makdo • nald hükumetine itimadı azalmıştır. Müfritleri esasen inanmıyordu. Bir tngiliz komiserini öldürmekle maz • nun bir kaç Hint milliyetperverlerinin millî kongrenin açıldığı gün i • dam edilmesi tngiltere'deki şiddet taraftarlarının eseridir. İyte bu mütelevvin siyaset Hindistan'da müf ritlerin davasını ve hareketini teşvik ediyor. Sular kısmı da ikmal edildi Akmıyan çeşmelere su isale ediîecek Belediyenin beş senelik imar programını tanzim ettiğini yalnız sular kısmının kaldığını yazmıştık. Dün Bslediyede Vali ve Belediye Reisi Muhîtitn Beyin riyasetinde bir içtima daha aktedilerek imar programının şehir suîarına ait olan kısmı da ikmal olunmuştur. Bu içtimaa heyeti fenniye müdürü Ziya ve Bele diye sular mütehassısı Bürhanettin Beylerle sular müdürü ve bazı Be lediye mühendisleri iştirak etmiş lerdir. Beş senelik su programına göre su bentlerinin tamirine devam ediîecek ve su akmıyan çeşmelere su isale edilecektir. Beîediye son iki sene zarfında 250 çeşmeye su isale etmiştir. Beş sene zarfında da gene akmıyan çeşmelere su verilecek ve eskileri de kontrol edilecektir. Şimdilik şehir dahiline gelmiş olan suların kâmilen demir borulardan akması için tertibat ahnacaktır. Esa sen şimdiye kadar günklerden akan suların bir kısmı demir boruya tahvil olunmuştu. Diğer taraftan sermaye bulun duğu takdirde bent suları da şehre demir borularla isale oluna caktır. Çünkü bentlerden gelen su lar yollarda fazla miktarda ziyaa uğramaktadır. Bunun da sebebi boruların toprak künklerden ibaret olmasıdır. Bu künkler hem pis hem de kırıktır. Bunların demir boruya tahvili çok masrafa mütevakkıftır. Halbuki Belediye sular için senede ancak 50 bin lira tahsis edebilmektedir. Bu paranın beş senelik yekunu 250 bin lira edeceğine nazaran bununla yeni bir şey yapılamıyacağı ve ancak mevcutların idame oluna bileceği anlaşılmaktadır. Yapılan beş senelik programa göre işler beş seneye tftksim olunmaktadır. Fakat ilk senelerde bu işlerin mühim ve müstacel olan kısımları yapılacaktır. Meselâ: Birinci sene itfaiye için bir mütehassıs celbedil miş olacak ve mevcut makineler yenilestiriîecektir. Gene maaş tahsis işlerine dair!.. Konya Vilâyetinin Niğde jan darma kumandanlığından mütekait binbaşı Osman B. 924 sene sinde vefat eder. Merhumun kerimesi Şahver H. maaş tahsisi talebinde bulunur. Jki sene uğraşır. Muamelesinin ikmal edildiği Gebze malmüdürlüğünden bildirilirse de, evrakı dokuz aydanberi Da hiliye Vekâletînden bir türlü çı kamaz. Hanımın muameieli evrakı tstanbul Vilâyeti tarafından resmî taahhütlü olarak mazrufen | 17/6/930 tarihinde Dahiliye Vekâletine gönderilmistir. Zarfm içinde 2216 numaradan 2234 numaraya kadar muhteüf evrak vardır. Son numaralı e"rak maaş talebinde bulunan Şahver Hanıma aittir. tşte bu maaş tahsisi mes'elesi • nin iki senedenberi takip edildiği halde bi rtürlü intaç edilmediği • ni teessürle, teessüf le haber ahyoruz. Zavallı kadıneağız bugün aç, muavenete muhtaç, elim ve perişan vaziyettedir. Muhterem Dahiliye Vekilinin bu gibi teahhur dan haberdar olmadığına ve hükumetin de hiç bir vatandaşın hiç bir suretle mvztarip olmasına razı olmıyacağma eminiz. Fakat maaş tahsisi işlerinde vaki betaet ve intizamsızlıklardan sene lerdenberi şikâyet edildiği ve gazetelerde çok acı bir lisan ile her zaman feryat olundnğu halde, bu işlerin düzeltilmesi hakkında bugüne kadar hiç bir esash tedbir alınmamasına da ne mana vere ceğimizi bilmiyoruz. Devlet ve hükumet, mütekaidin, eytam, eramilin maaş tahsisi iş lerini bir yoluna koyduğu gün bu millete en büyük hizmetlerden birini yapmış olduğundan emin olarak bihakkın iftihar edebilir di yoruz. Türkçe isimli ecneb i mah geliyor Etiketi yırtılmadıkça bunlar içeri girmiyecek Memleketimizde dahilî sanayiin himayesini temin edecek mukarrerat cümlesinden olmak üzere Ma liye ve ktisat Vekâletleri tarafından bütün gümrüklere bir talimatname gönderilmistir. Bu talimatnamede, memleketi mizde imal edilen eşyalara miişa bih mallar, gümrükten geçerken dikkatle muayene ediîecek ve halkı aldatacak surette dahilî mamulâtta kullanılan isimleri ihtiva ettiği takdirde eşyaların imrarlarına müsaade edilmiyecektir. Memleketimizde mevcut fabrikaIarın, imalâtanelerin firmalarını ihtiva eden mamulâtı gümrükten ge çirmek mümkün olamıyacaktır. Bundan başka Türk isimlerinden istiane edilerek yeni yeni isimler altında memleketimize ithal edil • mek istenen eşyalar hakkında da bazı tedabir ittihaz olunmuştur. Bunlardan (Ankara Damur), (Florya Damur) gibi bir Türk ismi ile karı şık olarak nam verilen ipekli men sucatın üzerlerinde yazılı olan etiketler gümrük idaresi tarafından imha edilmedikçe imrarlarına müsaade edilmiyecektir. Bundan bir kaç gün evvel (Florya Damur) damgalı etiketleri taşıyan mensucatın bu i simleri ihtiva eden kısımları imha edilmek suretile imrarlarına müsaade edilmiştir. M m m öe Adliye mîîstoşarı geldi 1 Doğru değil mi ? Mu. mahkemeler Fransız ve Belçika mahkemeleri îşe başlıyor Muhtelit Türk Yunan hakem mahkemesi davaların tasfiyesi için haftada 30 dava rüyet etmektedir. Türk • tngiliz mahkemesi de her hafta bir celse aktetmektedir. Fransız ve Belçika hakem mah kemeleri ise bu sene muattal bir halde kalmışlardı. M. Aser umumî Türk Ajanhğma gönderdiği bir mektupta 20 nisanda tstanbul'a geleceğini ve hemen iki mahkemede de davalara başlıya cağını bildirmiştir. M. Aser'le be raber Belçika ve Fransız hakem ve ajanları da geleceklerdir. Her iki mahkeme de bir iki ay içinde bir çok mühim davalar rüyet edecekler ve kararlarım vereceklerdir. Bu mahkemeler bu sene yaz tatillerini geç yapacaklar ve şîmdiye kadar kay bedilen vakitleri telâfi edeceklerdir. Türk Yunan muhtelit hakem mahkemesi geçen perşembe günü toplanarak 14 dava rüyet etmiştir. Salı günü ve önümüzdeki perşembe günü de îki celse aktedecek ve 20 kadar davanın mürafaai aleniyesini yapacak ve bazı kararları da tefhim edecektir. Adliye Müsteşarı Ferit B. dün Ankara'dan tstanbul'a gelmiştir. Ferit B. öğleden sonra Adliyeyi teftiş etmiş v«» mahkemp »eUlerile azalarım odalarında xiyd.ıct eJcrek bir müddet görüşmüştür. Katil Ali'nin muhakamssi Katil kahveci küçük Ali'nin muhakemesine dün Ağırceza mahke mesinde başlanmıştır. Küçük AIi Şakir ve Muhittin isminde iki kişi ile dargın imiş, bir akşam bunlar geç vakit küçük Ali'nin kahvesine gel mişler, eski düşmanlık tazelenmiş, çıkan kavga neticesinde AH Şakir'i öldürmüş, Muhittin'i yaralamıştır. Ali mahkemede hâdiseyi ikrar etmiş ve cezadan kurtulmak için tran tebaasından olduğunu, ve 20 yaşında bulunduğunu iddia etmiştir. Halbuki Ali evvelce Ağırcezada bir katil maddesinden muhakeme sinde yaşının 22 olduğunu söylemişti. Makamı iddia evvelki ikrarma rağmen kanaati vicdaniyeyî temin için yaş mes'elesinin tamikini talep etmiş ve dava bu noktanın tetkikî için talik edilmiştir. Esnaf bankassnda Dün Esnaf Bankası heyeti umu miyesi toplanmıştır. Bankamn mü him sermayesi Belediyeye ait olduğundan Belediye namına bir çok memurlar içtimaa iştirak etmiştir. tçtimada bankamn blânçosu tetkik ve kabul edilmiştir. Blânçoya göre bu sene banka kâr temin etmedi ğinden hissedarlara temettü tevzi edilemiyecektir. Meclisi idarede münhal olan üç azalığa Ticaret ve Sanayi Banka sından Şaban, Emniyet Sandığı müdür muavini Hüsnü ve Şehir Mecl'si azasından Sezai Beyler intihap edilmişlerdir. Murakıplığa da Devlet matbaası muhasebecisi Bahaettin ve Abdur » rahman Naci Beyler seçilmislerdir. MUHARREM FEYZ1 M. Kohl'in intibaı Sabık bir Danimarka nazırı bizim için ne diyor? İki gün evvel Avrupa'dan şeh rimize gelen Danimarka'nın sabık Haricive Nazırı M. Kohe kendisile konuşan bir muharririmize şunları söylemiştir: « Tamamile hususî surette seyahat et mekteyim. M. Kohe îstanbul'u ziyaretimden çok memnunum. Türkiye'de gördü güm yenilikler bende çok büyük takdir hisleri uyandırdı. Memle ketinizden çok güzel intibalarla aynhvorum.» M. Kohe dün memleketine hareket etmiştir. Kadriye H. Hikmet B. Bandırma Ağırceza mahkemesi reisi ve sphık müstentik Hikmet B. aleyhine Kadriye H. tarafından ikame edilen hakaret davasının rüyetine 15 nisan çarşamba günü saat 13,30 da Ağırceza mahkeme sinde başlanacaktır. Kadriye H. davasını isbat zım nında 16 şahit göstermiştir. SahitIer meyanmda adliye müfettişi sabık müstentik Nazım B. de bulunmaktadır. Ağtrcezaya verilen bir müddevamumî Çatalaca müddeiumumisi Demîr B. vazifesini sui istimal maddesinden dolayı Ağırceza mahkemesi ne verilmiştir. Ceza işleri rei«l'ği nin ceza talebi ve Kocaeli mahkemesinin lüzumu muhakeme kararı üzerine Demir B. tstanbul Ağırceza mahkemesinde muhakeme edi lecekür. Tiitün döküntüsü ihracatı İhracat ofisinden tebliğ edilmiştir: Hamburğ'ta bir mıiessese Türk tütün döküntiısune taliptir. Alman li manlanna külliyetli miktarda tütün dökuntüsu ithal edilmektedir. Verilecek fiat, malın miktarı ile tütün dö küntüsündeki nikotin miktanna tâ bidir. Elinde tütün döküntüsü bulıman tacirlerimizin malumat almak ve teklifte bulunmak üzere «4 üncü Vakıf Han» da ihracat ofisine müracaat edebilirler. Fon Hassel gifli Almanya'nın Belgrat sefiri Fon Hassel bir kaç gün evvel şehrimize gelmiş ve dün gitmiştir. Fon Hassel dün kendisile konuşan bir muharririmize demiştir ki: « Yeni Türkiye'nin uzaktan uzağa işittiğim terakkiyatmı görmek maksadile şehrinize geldim. Bu kadar az zaman zarfında vücude ge tirdiğiniz inkılâplar insana hayret veriyor. tstanbul çok güzel. Maa mafih talihim yokmuş, havlar fena gitti. Bu güzel memleketi daha iyi gitti. Bu güzel memleketi daha evgörmek üzere yazın tekrar gelece ğim.» Peşte sergisine hazırlık Mayısta Budapeste'de açılacak sergiye hükumetifniz resmen isti rake karar vermisti. Millî tktisat ve Tasarruf C^miyeti sergiye isti rak edecek müesseselerin isimlerini kayde^mcktedh*. Bu isle mesî*ul oîan cemiyet muamelât müdürü Vedat Nedim B. evvelki gün Izmir' den şehrimize gelmiştir. O Si If Ö 0 f Ö 01 Ul ITÛ di 3 Hukuk talebesinin çay ziyafeti Hukuk Fakültesi Talebe Cemiyeti tarafından 930 senesi mezunları şerefine geçen çarşamba verilecek çay ziyafeti tehir edilmisti. Bu ziyafet Darülbedayi san'atkârlarmdan Hâzım Beyin istirakile yarın Mak sim salonlarında verilecektir. tstanbul Iskenderiye seferleri Seyrisefain idaresinin tstanbul Pire tskenderiye seferleri açığını kapatmak için, idare bütçesine 20 bin liralık tahsisatı munzamme ilâve edilmiştir. Bir taharri komiserine işten el çektirildi Polis ikinci şube müdürlüğü ü çüncü kısım memurlarından komi ser muavini Kâzım Efendiye işten el çektirilmiştir. Köylüye boğa tevzi ediîecek tstanbul Vilâyeti bu sene Avru dağıtacak ve bunlara mükâfatlar pa'dan boğa satın alarak köylüye verîlecektir. Bu işler için bütçeye 4000 lirahk tahsisat vazedilmiştir. Çekoslovak talebesi Darülfiinuna ziyaret etti tki gündenberi şehrimizde bulu • nan Prag yüksek ticaret mektebi talebesi dün Darülfünunu ziyaret et mislerdir. Darülfünundan sonra misafirler, hukuk talebelerinin refakatinde mivzeleri ziyaret etmişlerdir. Nisan maaşı Nisan maaşının tevziine Def terdarhkça çarşamba günü baş lanacaktır.