YERI IR and çıktıkça tevile sapup aslâ tanmaz, istiskali kayd etmez, tah- iri anlamaz, masharalığı vesile -i ikarrüb addedüp ve kendü işini ırağup ekâbir kapularında dolaş- nağı iş edinmiş mekkâr-u-hilekâr ir yalancı» şeklinde anlatır. İçerden Pargalı Frenk İbrahim ığa, dışardan işte bu Hâin Ahmet, ütün memleket nazarında lekesiz ir şeref ve haysiyet timsali olan avallı Piri Paşaya karşı birleşmiş- er ve gene Celâlzadenin tabiriyle müfsidin her cihetden Paşaya hü- üm idüp envâ-ı tezvir-ü-telbisler 'eydâ» ederek «Düstür-i bi-günâha erâyim isnâd» etmişler ve bilhas- a genç ve tecrübesiz padişahın 'ukarda bahsettiğimiz ruhi tema - 'ülünden istifade ederek, Piri Meh net Paşayı elli sekiz yâşında te- :aüde sevkettirmişlerdir. Bir veziri âzamın yerine usulen veziri sâni» denilen ikinci vezirin ayini lâzımgelir. Kanuni bu tea- nülü bozup Hâs odabaşı Pargalı renk İbrahim Ağayı birdenbire adaret makamına çıkarıverdiği i- 'in, veziri sâni Hâin Ahmet Paşa, Fâsık-ı mahrüm» vaziyetinde kal- nıştır. Osmanlı tarihinde âdeta bir dö- »üm noktasına benzeven bu tebed- tülün büvük bir ehemmiveti var- ır: İmparatorluk idaresinde Fatih levrindenberi Türk devlet adam - arivle devşirmeler arasında cere - yan eden uzun ve tarihi mücadele, diri Mehmet Paşanın sukutivle ni- yavet bulmus, devşirme takımı dal- xavuklwk, entrika, cinavet ve if- ira silâhlarını Kullanarak artık xaf'i surette iş hasına velmis, idare nakinası tamamivle kozmonolitles- mis ve Türk padisahlarivle 'Türk milleti arasına beynelmilel bir i- dare zümresi #irmiştir. Bu değisiklikten itibhren Os- manlı tarihinde Türk sadrı âzam görmek, artık ancak tesadüfün lüt- tuna kalmıştır. Azamet devrinin en parlak saltanatı sayılan Kanuni devrinde devlet bünyesine giren Inhitat âmillerinin en mühimmi iş- te bu acı vaziyettir. Piri Pasayı tıpkı Perevi gibi «bir âlim ve fâzıl ve vakur pir» şeklinde tasvir ederek Kanuninin «andan hicâb idüp istediği gibi kul- lanamadığından» bahseden Münec- cimbaşı, birdenbire onun yerine çı- kıveren dalkavuk devsirmenin ru- hi ve ahlâki sefaletini de şöyle an- latır: Pa Hazretlerinün tirnak- i larını kesüp pây-ı Şeriflerini gasl itdükleri suyu nüş ider idih Hem Hâin Ahmedin, hem Frenk İbrahimin ihanetlerine ait bir çok rivayetler vardır: 1 — Solakzadeye göre Hâin Ah - met «İbrahim Ağanın kendüye ta- kaddümüne tahammül idemeyüp Mısır hükümetine tâlib-ü-râğıb» ve Peçeviğe göre de bu hainin elin - den ve dilinden «cümle ehl-i Di - vân» âciz kaldığından dolayı «Mı - sıra uzanmasına herkes Tâgıb» ol- duğu için, ikinci vezirlikten kaldı - rılıp Mısır valiliğine gönderilmiş - tir. , Sadaretten mahrumiyetini Mısır- da saltanat kurarak telâfi etmek isteyen «İnad» yahut «Hdâin» Ahmet Paşa, Kahirede 6 - 7 aylık bir ha- zırlık devresi geçirdikten sonra, en kuvvetli rivayete göre 930 (1524) senesi: Rebiülevvel — Kânunsani ayında İstanbul Hükümetiyle alâ - kasını kesmiş ve istiklâlini ilân e- derek namına hutbe okutup sikke kestirmiştir. Bu isvana sebep olarak Frenk İbrahimin Hâin Ahmedi öldürtmek icin sönderdiği sizli bir fermanın ele vecmiş olduğundan da bahsedi- lir. Kahire kalesine kapanan Os- manlı askerlerile kanlı muharebe- lere sirişen «Hâin», gizli bir yol - dan kaleve sirdikten sonra, askerin çoğunu kılıctan geçirmiş ve işte bu muvaffakivet üzerine «El-Melik-il Mansür Sultan Ahmed Hân» unva- niyle Mısır tahtına cıkıp kendine bir Kölemen sultanı süsü de ver - mistir! Bu azgın ve kızgın devşirme, kendisine veziri Azam tavin ettiği halde Osmanlı devletine sâdık ka- lan Kadızade Mehmet Bey tarafın- dan aynı senenin Şevvâl — Ağus- *os ayında tenkil edilip kesik bağı İstanbula gönderilmişse de, tenkil hareketlerinde bir çok kanlar dö- külmüş, Kânunusaniden Ağustosa kadar vedi ay süren bu kanlı ma- cerada iki devşirmenin ihtirası yü- zünden binlerce insan telef olup bir cok ocaklar sönmüş, Mısır ha- zinesi yağma edilmiş ve devletin harici ve dahili emniyet ve asayişi büvük bir tehlike ve buhran geçir- miştir. E 2 — Hâin Ahmedin rakibi Frenk İbrahimin de muhtelif ihanetleri - ne ait bir takım Şark ve Garp ri- vayetleri vardır: Bunların en mü-' himlerinden birine, on sekizinci as- rın meşhur İngiliz müverrihi (Wil- iye MEZE an A liam Robertson) un «History of the reign of Charles the V» ismindeki (Charles Ouint) monografisinde te- sadüf edilir; bu menbaa göre 936 (1529) daki birinci Viyana muha- sarasının 17 gün sürdükten sonra birdenbire kaldırılıvermiş olması- nın en mühim sebeplerinden biri veziri âzamın ihanetidir. Osmanlı membalarında «Makbül ve «Maktül» lâkaplariyle de anılan Frenk İbrahimin 942 (1536) senesi 21/22 Ramazan — 14/15 Mart Salı Çarşamba gecesi Kanuninin emrile Topkapı sarayında idam edilmesi de Garp menbalarında bir takım ihanet vakalariyle izah edilir. Me- selâ Fransa sefiri (Jean de la Foröât)) nin eline geçen bazı ihanet vesikalarını saraya takdim ettiği, aslen Venedik tebaasından olan Pargalı İbrahimin Venedik doju- na yazdığı bir ihanet mektubunun da bir Venedik gemisini zapteden Barbarosun eline gectiği ve niha - yet Irâkavn seferinde meşhur baş defterdar İskender Çelebinin Bağ- dat carsısında haksız olarak idam edilmesi de, Frenk İbrahimin Al- manva imparatorluğundan para alarak Türk ordusunu Garptan sar- ka sürüklediği hakkındaki ifsaa- tmdan mütevellit olduğu hakkında bircok rivavetler vardır. Frenk İbrahim, Başdefterdar İs- kender Çelebinin haksız idâmından daha mühim bir siyasi cinayetle de lekelidir, Nişancızade ile Osman- zade Tâib sibi müelliflerin kaydine göre, Sâdaret makamında İbrahi- min selefi olan büyük Türk veziri Piri Mehmet Paşa 9 sene, 4 ay, 16 gün Silivrideki çiftliğinde mâzul yaşadıktan sonra, onu kendisi icin tehlikeli gören Devşirme halefinin tertibiyle zehirlenerek 939-1542 senesi 14 Rebiülâhır — 13 Teşrini- sani çarşamba günü şehit edilmiş- i D; İşte, okubbemizin kandillerini söndüren her sahadaki devşirmeci- liğimizin ilk hikâyesi! İsmail Hami DANİŞMEND 1Z