Cilt 1 — Mektup 21 den: ERİF ve.lâtit mektubunuz, zâ- yıf ve nahif kölenize ulaştı.. Sevenlerimize malüm olsun ki, Al- lah ehlinin «fena» diye isimlendir- diği, tabii ölümden evvel gelen ö- lümle ölünmedikce, kuds âlemine yükselmek mümkün değildir. Yok sa kalb, bâtıl dünya mabutları ve nefs putlarına tapmaktan kurtula- maz; İslâmın hakikati ve imanın ke mâline de eremez. Bu halle veli - lik derecesini bulmak ne mümkün! Her nebiye bağlı hususi bir veli- lik şekli vardır. Derecelerin niha - yeti, bizim Peygamberimize bağlı olandır. Bu derece «Zati Tecelli» mertebesidir. Bu mertebede «Esma — Allahın isimleri», «Sıfat — Alla- hın sifatları» ve «Şuun — Hâdise - ler» e yer yoktur. Böylece en mah- rem visal ve hakiki vecd meydana gelir, Ev, sevi dairesinin aziz kar- deşleri! Bu nihai devletin tahsiline, bu âli mertebenin tekmiline çalışı- nız!, Yol, Peygamberler Peygam - berine her hususta bağlanmak ve onun avak izleri üzerinde olmaktır. Nasıl, Peygamberler Peygamberi nebilerin en üst derecesiyse, ona bağlı velilik mertebesine ulaşanlar da, veliler arasında en üst dereceyi tutar. Bu velilerin nisbeti «Sıddiki Ekber» de (Hazreti Ebu Bekir) toplanır; Peygamberler Peygambe- rinin nur fezası halindeki mukad- des kalblerinin obâtıni feyz yolu, en son mertebenin velilerine Haz- reti Ebu Bekir kaynağından gelir, Cik 1 — Mektup 131 den; İZİM yolumuz, bu yol, «Hâ- cegân» yolu, eriştirici yolların “Mukaddes LLAH ve Resülünün Kitabından sonra dinin en büyük eseri, şeksiz ve şüphesiz, İmam-ı Rabbani (Müceddid-i Elf-i Sani, Ahmed-i Serhindi-i Faruki) Hazretlerinin «Mek- tubat» ismi altında toplanan ve umumiyetle yal- nız soruldukçca soranlara cevap veren mektup- lardır. «Mukaddes Mektuplar »ismiyle de anılan bu harikulâde ölçüler manzumesi, dinin, topye- kün bütün zahirini ve bâtınını kucaklar. Bun- .. evvelki (Büyük Doğu) larda sistemsiz bir şe- o YOL en kısası, yâni en doğru olanıdır. Raşka yolların son mertebesi, bu yolun ilk mertebesidir. Onun için- dir ki, bu yolda, «Sünnet» e sımsı- kı yapışmak ve «Bid'at» dan taraf taraf kacmak esastır. Bu yolda, bütün hal ve tecellileri Şeriat hü- kümlerine bağlamak, tâbi kilmak, tasavvuf zevk ve irfanını Şeriate hizmet edici bilmek, yine en belli- başlı şarttır. Bu yolun yolcuları, Şeriatin pahada hudutsuz cevher- lerini, bazı tarikat çocuklarının «hal» diye isimlendirdiği ceviz me- viz ibi oyuncaklara feda etmezler; ve güya tasavvuf ağziyle konuşan- ların «sacma sapan» larına iltifat göstermezler, Cilt 1 Mektup 41 den: B ÜYÜK sırra varanların indin- de bâtın irfanının Şeriate uy» gunluğu o nisbette tamamdır ki, kı- pırmadaya imkân bulunamaz. Veli- lik makamından üstün olan «Sıddı- kiyet» makamı budur. Bu makamın fevkinde yalnız nübüvvet makamı vardır. Salât ve Selâmın sahibi o- lan Pevsamberler Peygamberine vahy yoliyle gelen ilim, «Sıddik» a ilham vasıtasivle asılmıştır. Bu iki ilim arasındaki fark sadece vahy ve ilham arasındaki farktan iba - rettir. Sıddıkivet makamından: a - şağı her makamda ise bir parca «sekr-mânevi osarhoşluk» daima mevcuttur. Tam ve kâmil ayıklık ve tam ve muhteşem muvazene, yalniz «Sıddikiyet» makamındadır. «Sıddıkiyet» makamının yolu olan ilham ile, nübüvvetin vahvi ara- sındaki fark ise, vahvin, melek sıtasiyle oluşundan asla hataya yer bırakmamasıdır. İlhamda ' ise, en ulvi merkeze, kalbe hitab etme- sine rağmen, kalbin akıl ve nefsle alâkası yüzünden asgari bir hata - ya imkân kalır, Cilt 1 — Mektup 106 dan: Â LLAHI bulmanın yolu, bir Al lah dostunu bulmakla başlar. Herevi Hazretleri buyurdular: — İlâhi, ne hikmettir. ki, senin dostlarını bilen seni bulur, seni bulan da dostlarını bilir, “Allah dostlarına buğz, öldürücü zehirden başka bir şey değildir, Allah bize dostlarının yolu ü- zerinde yalnız istikamet nasip et- sin!, Cilt 1 — Mektup 90 dan: U zamanda, aranılan devletin yerine gelmesi icin, bu yola bağlanmak ve ihlâsla sarılmak lâ- zımdır. Başka vollarda türlü müca- hedeler, riyazetler ve çilelerle ele geçmiyen gayeler, bu yolün bü- yüklerinden birinin bir sohbetiyle elde ediliverir, Cilt 1 — Mektup 66 dan: AKŞIBEND Hazretleri buyur- dular: «Biz, sonu başa getir - dikf.» Evet, bu yolun başı, öbür yolla - rın sonudur. Zira Sahabiler yolu bu yol... Kâinatın Efendisinden soh - bet yoluyla nur alanlara ayak uy- duranlar, elbette ki, onların kema- linden bir zerre kapar. Onun için- dir ki, bu silsileye «Altun Kol» de- nildi; ve vine onun icindir ki, bu yolun başka vollara nisbetle üstün- lüğü, Sahabiler asrinın başka asır- va- lara nisbetle üstünlüğüne benzedi. YANAAALAN AAA AAA AA KALAY KANA AA AY Mektuplar kilde numara takibiyle parça parça gösterdiği- miz bu mektupları, şimdi, uzun ve cileli bir emek sarfederek mevzu mevzu ve bahis bahis eledik, bir araya getirdik; ve en selâsetli Türk- ce ile, yarı tefsir ve yarı hulâsa halinde, fakat yepyeni bir mevzu tertibi içinde bütünleştirme- ye çalıştık. İlk olarak «Yol» bahsindeki mukad- des mektupların zarfını açıyoruz. Her sır bu mektuplardadır. M. IŞIKLI