. dünyaya gönül SADİ : İşittin mi ki, İskender âbı hayatı bulmak maksa- gitti, Fakat âbı hayatı içe- medi. Kısmetsiz balıkçı Dicle- de balık tutamaz. Eceli gelmiyen balık da karada ölmez Zavallı haris, dünyanın her tarafında, rızkın arka- l sından, im onun ar- kasından koş Mansıbı, lek varken, gönlü hastaları yoklamıyan kimseye haber verki, öte. ki dünyada hiçbir devlet, , mansıp bulamıyacaktır. Ahmak bir herifçik gör- düm: Bir mansıp sahibini zemmediyordu, Ona şöyle dedim: «Efendi, eğer sen betbaht isen, o bahtiyar insanın ne günahi var ?» Sakın hasut: için belâ isteme! Çünkü o betbaht zaten “belâ içindedir. Ona düşman olmıya ne hacet! Onun tepesinde öy- le bir. düşman var kil.. İsteksiz talebe parasız âşıka, marifetsiz seyyah kanatsız kuşa, amelsiz âlim meyvasız ağaca, ilimsiz zahit kapısız eve benzer, Kur'anın inmesinden mak- sat; yalnız sureleri oku. * mak değil, insanların güzel huylar tahsil etmeleridir. kendisini ibadete vermiş bir cahil, yürüyen yayana; ibadette kusur eden âlim âbitten daha iyidir, Bir zata sordular: «A. melsiz âlim neye benzer” « Balsız arıya benzer» dedi. Mürüvvetsiz erkek, karı tamahkâr zahit, yol kesici sayılır. Ey halkın güzel zannını kazanmak için elbisesini ak, defterini kara eden kimse! Elini dünyadan kısaltmak, bağlama- Cübbenin mak lâzımdır. mami ,Gazali'den sordular : yeni uzun olmuş, kısa ol- muş, ehemmiyeti yoktur. İki kimsenin gönlünden hasret gitmez; ziyan ayağı çamurdan çıkmaz: Birisi gemisi parçalanmış tacir, digeri kalenderle otürmuş mirasyedi Eğer di orta yerde sebil olmazsa, fakirler ya- nında kanın mübah olur. Ya yeşil gömleklilerle, kalenderlerle yürüme, fa. hut evden, barktan vazgeç! Ya filcilerle dost olma; yahut file uygun bir ev yap Sultanın hıl'ati değerli. dir Fakat insanın kendi eskileri ondan daha değer- lidir. Büyüklerin sofrası lezzetlidir. Fakat dağarcı- ğımdaki, ondan daha lezzet- lidir, «İnsanın kendi el eme ğiyle yediği sirke ile tere, köy ağasının ekmeğinden, kuzusundan daha iyidir,» Zan ile ilâç kullanmak; görünmemiş yola kervan- sız gitmek, akıllı işi değil- dir. Mehmet <İlim. de bu derece nasıl yetiştin?» Cevaben : «Bilmediğim bir şeyi sormaktan utan. mamak suretiylel» dedi «Nabzını, tabiatten -anlı- yan bir tabibe göster. O zaman iyi lane ümit edebilirsin. » Sohbet, iyi şartlarından birisi de bu- evi boşaltırsın, yahut ev sahibi ile uyuşur, iyi geçinirsin. Dinliyen kimsenin sana meyli varsa, sözünü dinli- yecek ise, sözü onun mi- zacına göre söyle Mecnun ile görüşen her akıllı, Leylânın yüzünden, Mürşit sözünden başka bir şeyden bahsetmez. GÜLİSTAN Kilisli Rifat geçinmenin* ARİST man kei su saat. leri bulunur. Bunların dışa- rı akmak için boruları var- dır. Saatlere su koyarlar. Bu konulan suya göre dâ- va üzerine söz söylenir, Beş bin (drakhmejden yu- kari dâvalar için on (khus) su. ikinci söz içi ü (khus) su, beş bin (drakh- me)den aşağı dâvalarda birinci söze yedi (khus), i söze iki (khus)su Bin (drakhme)den aşağı dâvalarda verilecek su beş ile iki (khus), mah- emeye verilen itirazlarda altı (khus) tur, Bu sonun: cularda ikinci söz verilmez. Yazıcı, bir kanun, şahitlik, (yahut benzer bir şey okuyacağı zaman boruyu kapatarak suyu durdurur, Dâva gö- rülmesi için bütün bir gün ayrılan bir devlet dâvasın- da ise, suyu kapatmayıp dâvacıya ve kendini köru- yana ayni çoklukta su -ve- rilir, Devlet dâvalarında, mah- kemedeki hâkimlerin sayısı beş yüz birdir. Rey puslaları bakırdan- dır, Ortalarında bir sap vardır. Puslaların yarısının sapları delik, öteki yarısı- nınki doludur. Rey puslala- rına bakmak üzere seçilen hâkimler her iki yanın söy- liyecekleri bittikten sonra her bir hâkime biri delik, öteki dolu saplı ikişer rey puslası verirler, Hâkimle- rin iki dolu yahut iki de. lik rey puslası almamaları için puslalar verilirken dâ- vacı ile dâva edilene açık- ça gösterilir. Ayrıca kur'a ile tâyin edilmiş bir hâkim, sopaları toplar. Her hâkim sopayla birlikte reyini ve. rir ve bunların yerine üze- rinde üçüncü harf olan (ga- ma) nın yazılı olduğu bir tunç marka -bu markaya karşılık kendisine iki (obol) ücret verilir - alır. Böylelik. le rey vermemiş kimse kal. az. Rey vermeden hiçbir kimseye marka verilmez. ye EDE V Mahkemede çift kulplu iki küp bulunur. Bunlardan bi- risi: bakır, öteki odundan. dır. Bir kimse gizlice yal. nız birine reylerini atmasın diye, bunlar ayrı ayrı yer- lerde dururlar, Hâkimler bunların içine reylerini atar- lar Bakırdan olan küp, sö- zü geçer, tahtadan olanı, sözü geçmez reyler içindir. Bakırdan olan küpün ağzın- da yalnız bir rey puslası geçecek kadar eğe ile açıl. mış bir yarık vardır. Bu, bir kimsenin iki rey pus- lası birden içeri atmasının önüne geçer, Hâkimler rey vermiye başlamazdan önce, çağırıcı, her iki yana, Şşahitliklere karşı bir diyecekleri olup olmadığını sorar. Hâkimler rey vermiye başladıktan sonra yalancı şahitlikle suç- landırmak yoktur. Bunun üzerine, çağırıcı, şöyle bağı- rır : «Delikli rey puslaları önce konuşan, dolu rey pus. laları sonradan konuşan içindir», Her hâkim rey puslalarını alır, elini pusfa- ların üzerine koyarak han- gisinin delikli, hangisinin deliksiz olduğunu dâvalıla- ra göstermeden sözü geçer puslayı bakır küpe. sözü eee de tahta gd atar. Bütün 'bâkimler rey pus lalarını verdikten sonra ha- demeler hükümleri bildiren bakır küpü alır, rey pusla- larmı oyuklu sayı tahtaları üzerine boşaltırlar. Bu, sö- zü geçer reylerin, deliklile- riyle anna iyi sayıl- iii içindi ATİNALILARIN TA E Suat Yakup BAYDAR