© AR A A / a i/ Za; VE Zi ATINDA vâhit (bir) dir; olmuşların hepsi kendisine muhtaç ve zıddı yok... Bir- liği kendindendir; vericisi yok... oKadimdir; evveli (o ğil, takdir edilmiş cevher yok... Ezelidir; başlangıcı (de değil... Araz değil... yok... Ebedidir; nihayeti (o Hiçbir mevcuda benzeyici yok... Kayyumdur : inkıtaı (olmadığı gibi, hiçbir varkk yok... da ona benzemez. Hiçbir Zeval bulmaz ve zeval (o şey onun misli, ve O, hiç. kani (Lemyezel — bir şeyin mislideğil... Mik. ve Lâyeza tar ve kemiyet, onu hu- Calâl mn vasıflıdır.. dutlandıramaz, Kuturlar İnfisal ve inkiza ile, (ayrıl. o onu ölçemez. Cihetler onu mak ve vakti geçmek) (o kuşatamaz. Gökler ona Z. etraf olamaz. Kendisinin bizzat buyurduğu gibi, bi- tişik olmak ve bir mekân- Evvel, âhır, zâhir, bâtın, her şeyi bilicidir. AZALİ: “DEN Tasvir edilmiş cisim de... en Glkinlanadda. biri olmak ve en üstün Sahabilerden de Din dairesini içinden bozanlar : Alevi ve Rafızilere cevap Yazan : Garipoğlu Eş Gelelim Sahabi'in târifine : Sahabi, mümin olarak Kâinatın Nurunu, Peygamberler Peygamberini görmüş olandır. Çocukluk Sahabe gü de va Peygamberler Peygamberini vefatı ından sonra ve def- i Efendimizin Ss veuttu. Bunların hepsi de dirayet ve diyanet ehliydiler. İrfanla rı da kemalde ve cüm- lesi bri kr aşka de bulunuyorlardı. liğin mânevi cihetine gelince, o, Kâinatın Nurunu bu e görmekten gelen; ve gören her kim ye ne olursa olsun, sadece görülen bakımından insanı en ileri mertebeye çıkaran eşsiz bir r nailiyet ve derecedir. Veliler Velisi OÜveysülkarâni, sırf annesinin hatırını saydığından Peygamberler Peygamberini görmediği ve Sahabi olamadığı için, şahsan ve zaten misilsiz mertebesine rağmen Sahabi'lerin en küçüğünden bir derece daha aşağı kaldı. ei yüksekliği hakkındaki bir suale her müslüman e Sa € cevap vermeğe > siz e Sahabilerim hakkında bir şey endiği zaman, bu ni “bilgi sahibi olanlar bildiklerini” iri ınlar. Anlat- di 7 a Allah ve melekleri lânet eder.» n Sahabi'leri, bütün Peygam aöranire. sayısı kadardı ve her biri bir Peyg şamberin sıfatını taşıyor. Bekir Peygamberler Peygamberinin İN “Hazreti Ömer Musa. Peygamberin, Hazreti Osman Nuh Fe ygamberin, Hazreti Ali İsâ ia Hazreti Muaviye ise hükümranlık, iptilâ ve tövbe noktasından Davut Peygamberin... Hazreti Ali'ye, Peygamberimizin akrabalık bakımından biri bulunmak gibi iki büyük şeref ve ymetin üzerinde, üfre bir takım k açan büyüklükler isnat ebe Allah'ın ve eygamberinin büyü gibi - ve ona karşı her müslüma- nn makla mükellef olduğu muhabbeti taşırm: rla- ül edilmez şekilde mübalâğa etmek, dalâletin nihayet muazzez Hazreti Ali'ye dostluğun değil, düşmanlığın en feciidir. dersi Hazreti Ali'yi, kendi- e Sahabilerin en ilerisi H Hazreti İsa'yı şu vey malüm şekillerde mübalâğa etmiş olanlara benzer. İşte, Ha- riciler e ler ve Şiiler bu tarzda yanlış itikatlardan şube. lenenler; da karar kılmak ve yer e yese? münezzeh olarak Arşa üstün ve ga. liptir. Eşsiz yene kendisi (zatı), Arşı yüklenmiş de. ğildir. Belki Arş, bütün heyeti ve üzerindeki melek. leriyle beraber onun iradesi kabzasında ve kudretinin lütfüyle yüklüdür. feden, zaman ve mekândan münezzehtir, Böyleyken, kuluna, göz damarından daha yakındır. «Biz, kulumuza göz 'dama- rından daha yakınız - Âyet meali>,.. Münezzehlik sıfa. tının mutlak kemaliyle mü- nezzehtir. Azamet ve bü- yüklük sıfatlarının zevalin- den, kemal derecelerinin Kadir ve hay (diri) dir. Cebbar ve kahhardır. Ku. Ölüm ve fânilik ona ârız olmaz. Kudret, galebe, ceberut sahibidir. Mutlak saltanat, yaratmak, yaratılanlar, kudretinin avucunda mağ- lüptur. İbda ve icatta re- fiki ve ortağı yoktur, Bü- tün yaratılanları ve onların işleyecekleri işleri yaratı- cıdır. Rızıkları ve ecelleri takdir eden kendisidir, Hiç- bir kaderli, onun bükmün- den dışarda kalmaz, Mutlak tasarruf, (o kudretindendir. Kaderlendirdiği (o varlıklar sayısızdır Yaratan, herşeyi bilicidir; Küçüklerin en küçüğünden büyüklerin en büyüğüne ve alçakların en alçağından yükseklerin en yükseğine kadar herşeyi bilici,., Yer. de ve gökte, zamanda ve * vuru; â EİRN/V YARADAN Gazalt'nin (Kur'anın cevherleri) eserinden — Gavsi Özdönmez mekânda ve herşeyde, hik gisi dışında hiçbir şey yok- ur, Kapkara gecede kapka- ra karıncanın ayağındaki hareketi bilici ve sesi du- yucudur. Bir hava zerre- sinden, kalbde herhangi bir hatıraya kadar bilgisi her Şeyi kuşatmiştır. Ve bütün bunları, O, hâdiseler olduk. ça zatında husul bulan ye- ni bir biliş ve anlayışla değil, ezellerin ezelinde mevcut kadim bilgisiyle bilir. İrade, onundur, Bütün mahlüklara irade ve hâdi. seleri idare eder. Âlemler- de az ve çok, küçük ve büyük, hayr ve şer, fayda ve zarar, iman ve küfür, tâat ve isyan, ancak kaza ve kaderi, hükmü ve ira- desi altındadır. İrade ettiğini işleyicidir. Hükmü reddolunamaz. Ku- lunun mâsiyetten kaçacak yeri yoktur. Ancak O'nun tevfik ve rahmetiyle kur. ler ve şeytanlar birleşseler, O'nun irade ve hükmüne zıd olarak tek zerrenin bile ha- reket veya sükünu üzerin- de âciz ve iktidarsız kalır. lar. İradesi ezelilik sıfatiyle beraber ve zatiyle kaimdir, Ezelde eşyanın var olma- sıni irade etti; ve her şey, o şeye takdir olunan za- man ve mekânlarla husul buldu, husul bulmakta ve husul bulacaktır. O, zaman ve fikirle mukayyet olmak- sızın işleri tedbir eder, Herşeyin başında şu nok- tayı kaydedelim ki, Allah'ın mutlak irade ve kader mi- marisi üzerinde tefekkür, hudutsuz derecede incel memiş bir akıl için tehlike- lerin tehlikesidir. Bu nok- tada birçoklarının, ekseri- . yetin ayağı kaymıştır. Zira dâva, hudutsuz ve ufuksuz tevhid denizinin ötesinde. dir. Mübahase, mücadele, mantı kve münazara ile hal- ledilmesine imkân yoktur. İ 5 iri a m gl a amil manşa iğ