31 Ekim 1947 Tarihli Büyük Doğu Dergisi Sayfa 15

31 Ekim 1947 tarihli Büyük Doğu Dergisi Sayfa 15
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

SÖR rtajlarımız GECER UNDULAR Te yılların İstanbul hemşerilerine en büyük azaplarından biri de mesken sıkıntısı olmuştur, Hava pa- “ rası ve bir kaç yıllık pesin vermezsen ev yok, oda yok, hattâ kulübe yok. İstersen köprü altında yat, istersen sokaklarda sabahla, istersen sur di- şına çık, sığınacak bir mezar ara! Hiç kimsenin umurunda bile olmaz. Bu güzel şehrin belediyesi ve devletin eli bu derde esaslı bir çare aramadı, bu içler acısı hal gittikçe müzminleşti. Çaresizliklerin zoru, cemiyette yeni bir intibak zarureti doğurdu, Ve semt semt, yağmur sonunda ormanlarda yetişen mantarlar gibi, gecekondu'lar fışkırdı. #a* Gecekondu, bir karı. bir kocalığın- dan tutun, yedi sekiz kişiliğine kadar, yersiz yurtsuz kalan aileler için bir cankurtarandır. Kerpiç ve tahtadan yapılır bu kulübeler. Belediye nizam- lari ruhsatsız inşaat yapılmasını vasak etmiş olduğu için, ilk zamanlarda yâ- pılanları güneşin batışiyle doğuşu ara- sında kuruluyordu. Boş bir arsaya, bir gece kelebeği kolaylığı ve sessiz- liğiyle konuveriyorlardı. Seçilen ma- hal de, dikkat nazarlarından uzak yer- ler, dış mahalleler arasında bulunan çayırlar, yangın yerleri oluyordu. Ar- tık böyle külfetlere lüzum kalmadı. Merkezi semtlerin ara sokaklarındaki boş arsalarda da kurulmaya başlandı- lar. Zaruretin çocuğu alan bu mes. kenler her türlü yaşayış ve sağlık şartlarından mahrumdurlar. En büyük dertleri de su ve kanalizasyondur. ##* Gecekondu'ların bulunduğu semt. lere gidiniz. Gittiğiniz yer ister Kaz- lıçeşme. Yedikule civarı olsun; ister Veliefendi çayırı, ister Mecidiyeköyü sırtları olsun. Yahut da son zamanlar- da mahalle aralarında kuruluvermiş olanlarına uğrayınız! Hep aynı man- ara... Hotantolar ülkesini hatırlatan bir benzeyiş... Hotantolar ülkesini hatırlatan sosyal şartlar... İşte birinden içeri girelim: Dört beş met- re karelik bir oda. Toprağın üzeri doğrudan doğruya kir basırla kapa- tılmış, Kapının sol tarafında, köşede, bir kerevet; karyola, sedir ve kanape Doğan N. ALTUNCUOĞLU vazifesini görmekle mükellef... Aynı köşenin karşısında, tahta bir sandı- ğın üzerinde yatak ve yorganlardan meydana gelmiş bir yığın... Sağ ta- raftaki köşede, tencere, sahan, öte- "beri mutfak eşyası... Duvara dayan. mış uçları topraklı bir süpürge, tuğ- laları kırık bir maltız. Yine aynı du. vara çakılmış bir kaç çivi:.. Bu çivi- lerin vazifesi (portmanto) ve (gardı- Top) un yerini tutmak... Uçlarına s0- luk iki kadın mantosu, bir yağlı erkek kasketi iliştirilmiş. Hepsi bu kadar! Canlı mablüklara gelince : Kerevetin üstünde çok yaşlı bir nine oturmuş, ağzı yarı açık, uyuklamakta,,. Yanında kesik kesik ağlamaya çalışan bir be- önünde, oi wen yalınayak başı kabak, çocuk Uyamadıkları adi şartlarını ken- a uydurmağa savaşan insanlar, r odadan ibaret gecekondu'ların- da, ded nine. ana, baba, gelin, güvey ve çocuklar hep bir aradadır- lar. Karyolalarının - olanlarında - altı ve üstü ayrı kat vazifesini Men tedir. Gecekondu'lar İstanbulun mesken buhranını belki kısmen halledecektir, Fakat, Allah korusun, sari hastalık. ların en korkunçlarının memleketimi- zin civarında dolaştığı bu günlerde, bunların doğuracağı sağlık buhranı nasıl önlenebilecektir ? #** Gecekondu'ların yıktırılmaları mev- zuubahs olduğu günlerden biriydi. Kendisiyle konuştuğum — gecekon- du'lu nine şunları söylemi «Oğul! Oğul! TN tırnağı. mızla kurduğumuz bu son barınağı. mızı da yıktıracaklarmış. Biz. sokak or- tasında, evsiz barksız kalmanın acı- larını biliriz, Dilerim Allahtan, bu em- ri verenler, bir gececik bu acıyı tat- sınlar da sonra emirlerini versinler! » bek. Yerde basırın üstünde saçla kulaklarını yarıyarıya kapamış bir oğ- lan çocuğu... Yaşı üçle beş arası ol- mah. İki üç tahta parçasiyle kendi âleminde oynuyor. Mutfak eşyalarının bulunduğu köşede, yüzünde sefaletin çizgileri derinleşmiş, gençten bir ka- dın balık ayıklamakla meşgul... Du- vardaki çivide görmüş olduğunuz yıp- ranmış kasketin sahibi, bu ailenin maişetini temin için didinen erkek oan gerek, Bu saatte çalışmakta ol- ah. Digerlerinde de buna yakın man- zaralar... Yemek hazırlamakla meş- gul kadınlar, dikiş makinalarının ba - şında uğraşan genç kızlar, kapıların 297- amm a A AM, lam a Ürperdim | Bizde, bu gecekondu'larım haberini herkes bildiği halde mânasını kimse bilmiyor Vasiğek «gemisini kurtaran kaptan- dırl» vaziyetidir; ve bu gecekondu'la- rın ifadesi, hükümet ve idare meka- nizmasına karşi pasif bir ibtilâldan başka hiçbir şey değildir. Milyonların haksız kazanıldığı, 10000 lira hava parası isteyen apartmanlara yatırıldığı, bütün hak ve pay ölçülerinin altüst edildiği bir cemiyette bu gecekondu” lar, sefil tabakanın kendi kendisine, hem de kanuni mevzualardan kuvvet alarak hakkını bir nevi zorla ihkak etmeğe kalkışması değil midir ?

Bu sayıdan diğer sayfalar: