Necip Fazıl Halimiz UHTEREM Hâkimler ; M Bizi, hu:urunuza getiren bir saik vardır. Bu, yine bizi bütün neşir ve propaganda vasıtalariyle alinin eğe kalkan i derece « emin ve ters tarafından nâmütenahi ey üyük Doğu) nun dâva mevzuu olan sayısı a gün geçiyor... Herkes ve her mak yıyı görüyor, okuyor, basit ve tabii telâkki ediyor... Arada iğ Teyi daha çıkıyor ve hiç- manlarına başlıyorlar... Aynı gün, “Cumhu- riyet Savcılığı hakkımızda takibe girişiyor. ualara karşı haksız, kanunsuz ve usülsüz ölürük e boyluyoruz. mânen ayakları mili pıranga, bilükJeelintede kelepçe ve ri zda tıkaç... Fırsat ba” fırsattır; gık bile satırlık bir Mi die bile gönderemeyiz. Bizi ısırabilirler, tokatlayabi- lirler, ceplerimize sahte vesikalar ayar Jirler; imzalı metinlerimizin nokta rını ladini gibi uydurabilirler ve bunları “old kaşıyacak derecede olsun, k bele edemeyiz. Allaht mahlükun bizden kork: hal y. e t!.. Olanlar yi bunlardan iba- rettir; . bunlar olmuştur o etkili laz tan Meme biçbir na için ma- cuyla bütün Müdafaa t huzuruna çıkarıncaya kadar e rilen salâhiyetini, âmmenin de lük politikanın avukatlığı şeklinde — gözel becermiştir ! Kanunun, tevkifimizi âmir biri- cik maddesindeki ruhu; e uzak fiili yakıştırmak suretiyle inciten âmme avukatına, kanunun tecelli mihrakı yüksek mahkemeniz ve âmme een e hicap terleri dökerek teessüfler eder Dâvamızın Esası (Büyük Doğu) da bir manzum Manzumanin de altında kısa bir takdim ve teşrih yazısı vardır. O, bize bir okuyucu tarafından postayla gönderilmiştir. Manzume- nin, okuyucu eliyle yazılmış asli nushası dosyada... Onu okuyor ve hemen üslü edasından Rıza Tevfik'e ait olduğunu anlıyo- ruz. Fakat işi en Birkaç rir dostumuza böyle bir manzumeden haberleri peni olmadığını ABİ Si “Evet, diyorlar, bu manz biz Rıza Tevfik?indir. mü, 25 mi, bilmem ne kadar yıl evvel yazılmış; ve Halep mi, Şa 1, Amman mi, Mısırmı, bir yerde intişar etmiştir. de e birleri. Bundan 18 mi, 21 mi, 23 Manzum a Tevfik'e ait ve mün- teşir bulunduğu gerçekleşiyor. Fakat kuy yazdıktan sonra mz eksik bırakm mısrâalarsa belli eği > r şahıstan bakeedildiğini açıkça gösterdiği için bunun kim olduğunu anlamak lâzımdır. Eksik mısraı tâkib eden kafiyelere, ayrıca vezinde noksan kalan beş heceye göre bu isim (Mus- tafa Kemal) olabilir. Fakat aynı esaslara yüzde yüz uygun olarak, tek ve müşterek hüviyet ifadesiyle (Enver ve Cemal) de ola- bilir. Rıza Tevfik'in siyasi temayüllerini ve mücadele hedeflerini bilenlerce, birinci hü- Yiyetle ikinciler arasında fark yoktur. Görü- ume, Rıza Tevfik'e ait va bilenlere | Süiim yor ve şu Şetabı alıyoru “Kat'i olarak Delme değil; fakat döner ve Sn olsa gerek... Zira (Abdül dülhamitle birinci pilânda bir alâkası olma- mıştır. Bu iç ra ve kesip karalanmış mısradaki (Enver mal) olması ihtimalini biraz daha am. Ondan evvelki ae okuyucunun bize apaçık yazdığı ci öpmeyenler secde e Bir âsi zabilin pis külâhın. şeklindedir. Bu da (Enver ve ceği) ihtima» lini, (Mustafa Kemal) den daha fazla hatıra getirmektedir ut hakikatte ne olursa olsun, bizce tam iyor. / Beraet ilâmımızdan parçalar Bu sebeple, Rıza Tevfik'in sav- cılık tarafından alınan ifadesinde manzumeye atfen vaki beyanat, noksan tahkikata müstenit, mü- cerret ve mesnedsiz ve esasa gay- rı mutabık bulunmaktadır. Sayfa 7 - Satır 20, 21, 22 Sanığın, efradından bulunduğu bir millet hakkında alenen ve ne- şir yolu ile hakarete kalkışması için hiçbir gaye, sebep ve maksat veya menfaat veya her hangi bir ihtiras hissi mülâhaza edilemiye- ceği şöyle dursun, bilâkis... Sayfa 9- Satır 13, 14, 15, 16 Bu sebeple Rıza Tevfik tara- fından ya mecmuaya dercedi- en manzumenin, Padişahlık yo- lunda bir. filerin neşrini tazammun ettiği iddiasına, tevehhüm dere- cesinde dahi itibar edilemiyeceği izahtan vareste bulunmaktadır. Sayfa 10-'Satır 7, 8, 9 Fakat bütün bunların, manzumenin rubu ve bizim onu Yi maksat bakı- mından: hiçbir kıymeti yok... Biz, yepyeni okuyucunun sildiği kelime- leri, zaten tam tahkik edemediğimiz için Acaba bu ruh ve mâna nedir? nzüme, Abdülhamid'e pet onu tâkib. eden devirlerin hiçliği ve sahte dan derin bir nedamet, rücu, kendi ö muhasebeye çekme eseridir. Zira devir devir yaptığından pişman olmak ve pişman olduğu- den biri olan (Filozof) lâkaplı şair, başlan- gıçta, Abdülhamid'e karşı mücadeleye giri- şenlerin en şiddetlilerinden birisidir. e bizzat bu adam, kendi dâva ve aksiyo ruhi ve ahlâki çözülüşü, kendi öz nefsinin de dahil le lan bir delâletle bilvasıta can- landırmakta amtrl üç esasi nokta ve unsur vardır : 1 — Abdülhamit, hakkında en sistemli