U satırları yazarken ken- dimi görüyorum: Artık ihtiyarlamış bir adam. Bir arzum, bir gayem yok. Hiçbir yeis ve memnuni- Tama- gibiyim, Dösttan, düşmandan, ah- baptan sevgiliden, maziden ve istikbalden azade, hür ve müstakil... Üzerimde bir yaşama alışkanlığı, kafam. da bu itiyada tahammülü arttıran hâtıralar var; kadar... Küçükken oyun- caklarımı paylaştığım kom- şu kızları, o kocaman te. kerlekli arabalarımı, kuru- lunca kendi kendine yürü- yen adamlarımi, birer birer kırmışlardı ; halbuki benim için, onların yatarken ağ- layan uzun kirpikli, mavi gözlü bebeklerini bir kere bile elime almak kısmet olmadı, Daha sonra birçok -mektep arkadaşlarım oldu, Çoğuyla aynı sıraya sene- lerce dirseklerimizi daya- dık, isimlerimizi okazdık. Çoğuyla evden getirdiğim zıvanalı hususi sigaraları merdiven aralarında tüttür- dük, Ve çoğuyla birbirimizi daima hatırlıyacağımiza ye- minler ederek ayrıldık. Artık. yerine getirilmiye- cek vaadları ayırd edebili- veriyor, Hattâ ekseriya genç ka- dınların, mazi sahibi böyle bir adamı, istikbali olan bir delikanlıya tercih ettik- leri söylenir. Doğrusu ar- tık kadından da, insandan da pek anladığım yok... Sadece kendimi tanır gibi- yim ve sadece kendime yaklaşır haldeyim. Soy ci- hetinden, zannedersem, pek saltanatlı bir aileye men- çarpıyor. Bende isimleriyle hiçbir mâna uyandırmayan bir sürü yaldızlı kart ve birkaç solgun resim, çek- mecemin bir köşesinde hâlâ durur. Bu kadarcık zararsız hatıralara hürmet- kârım, D son derece içli ve hassas yaratıhmışım. Hislerim içi- 12 me dönük... Ruhumda mü- cadeleyi kabul etmek iste- miyen bir alâkasızlık var. Buna rağmen buhranlarımı, sükünetle yenemediğim za- manlar zaafımı kabul ede- mem. İçimde daimi bir kaynaşma ateşi (yanar. Alelâde olmaktan nefret ederim, Şimdi bile: beni hayata bağlayan, kendime karşı gizli bir sevgi hisse- dişim olsa gerek, . Diyo- rum ya, artık ihtiyarlamış bir adamım. İstikbal ile hiç alış verişim yok. Fakat ya beni bir an bile terketmi- yen hâtıraların tazyikinden nasıl kurtulmalıyım? Bazan hiçbir harici tesi- rin lekeliyemediği saf bir mektep çocuğu görüyorum, Bu, benim. Ona karşı içim- de büyük bir merhamet ciddi ve müteassıp bir de- likanlı olur. Hareketlerin. den dürüstlük taşar, Mah. cup, fedakâr ve kahra- mandır. Dostluğa, fazilete, aşka hürmet Bu uğurda nefsini harcamak- tan çekinmez..Ve bu devre inkisarlarla biter, Artık yaralanmıştır. Dü. . şünceleri, duyguları sarsıl- mış, temiz hisleri alaya alınmıştır. Gitgide kendini mahküm edişleri hafiflemiş, vicdanını menfi telkinleriy- le uyuşturmağa alışmıştır. O da menfatini müdafaa- da mücahit kesilir, artık o da bir hayat kahramanı- dır. O da «İş bitirici ya- lan, iş karıştırıcı doğrudan iyidir» der ve buna kendi e inanir Ahlâkı, aşkı, istediği ka- hplara sokar, istediği gibi isimlerini verir, Mesuliyeti yoktur, İşte bu, benim! Hayır, kendimi affedemem. Onunla (o beraber kendi asil duygularımın gömüldü- ğu mezarlık gözlerimin önünde duruyor, Her sa bah menekşe gülleri açan yan balkonda, uzun entari- si sarı benziyle dolaşan bir hayal görüyorum, Bu vic- dan azabı değil, Bu öyle bir his, öyle bir arzu, öyle bir özleyiş ki... Ona âşı- kım, onu şiddetle görmek istiyorum denilebilir, Bir zamanlar yalnız her tara. fından hayat fışkıran gü- zelliğiyle (o alâkalanmıştım. Tanıyınca çok ince, çok içli ve berrak ruhunu âde- ta sevdim. Daha ziyade o sıralarda aramıza giren başka bir vaziyet, beni bu küçük ve temiz kızın riyasız aşkına mukabeleden menetti. O, yan köşkte ağabeyisi ve yengesiyle beraber oturur- du. Kocası ticaret maksa- diyle sık sık evden uzakla- şan yengesiyle aramızda, kaçınması kabil olmayan cehennemi bir aşk hayatı başladı. Bu ne yakıcı bir ateşti, bilinmez. Kaşşılıklı yalan, hile, ihanet alabil- diğine gidiyor, ve neticede birbirimize daha sıkı sarıl- Ma dığımızı anlıyorduk. şeytan... Mücadeleyi bırak- tım, kendimi hâdiselere koyuverdim. Etrafta on- dan başka meseleyi öğren- meyen kimse kalmadı; ve coşkun bir buluşmayı mü- teakip genç kadın koca- olacağını o haber Tekrar uyandığımı hatır- lıyorum. Dünyada en İ- mayacak işi, önünde kaldı- “ğımı anladım, Ve artık ta- mamiyle sevdiğimi hisset- tiğim masum kızın menek- şe gülleri açan balkonunda, Seneler geçti. Bugün yorgun ve perişan aynı yerlere dönüyorum. İçim şiddetle * onu arıyor, Evlerini buldum. Fakat beyaz menekşe gül- lerinin sımsıkı sardığı bal. konda, uzun sarı saçları, solgun benziyle dolaştığını gördüğüm hayal yoktu. Komşular onun için: «Sez nelerce evvel sanatoryom- da öldü» dediler, Onu birakalı tam 20 yıl olmuştu. Bu 20 yıl içinde; başımdan geçmeyen kalma- mıştı Ne büyük vakalar, ne kocaman hâdiseler, ne iri yarı işler! Birdenbire le beraber bütün hayatımı, tıpkı bir daire gibi, başla- dığı sönük ve silik noktaya dönerken görüyorum. Hi. kâyeye değer her şey altta kalıyor ve en kıymetsiz nokta üste çıkıyor. Artık yalnız kendimi gö- rüyorum; iç benliğimi hap- seden küçük çizgi, uğrunda bütün ömrümü harcadığım kalın ve kaba hatlara ga- lip çıkıyor; ve bana; bir ömür, benim yerime başka bir insanın yaşadığını an- latıyor. me nn nn.