YOL İstanbulu günün ıcakların kasıp kavur duğu bir akşamı, o Boluya : üzere, 17,55 darpaşadan ayrıldım. i zelliklerini ginesinde toplayan bu, yol, benim pek yn gider, Jamların koyu ad gömülü az köşkler sağlı sollu si geceleri yarıp sönen ateşböcekleri bie açıp kapayıncaya : kadar tirenile Hay Sağda İzmit körfezi. Deniz, çevn ve ağır ağı 5 saran akşamın karanlığına ve dağların koynunda, sakin ve * sessiz, vw gidiyor, rkada, İstanbul üzerinde, Bia güneşin ufuktaki kısılıği gitgide mekte ve denizdeki. altın işlemeli üzerine siyah bir örtü çökmekte esmerleş- nakışlar Geceyarısı Adapazarina iner inmez ilk işim bir otobüs aramak «ldu, Arcak Yarım sabah Yoleülar ve onları karşılayanlar ikişer, istasyouu boşaltır larken “ben hâlâ D eye veya Boluva gidecek bir'vasıta #rıyorduin. Nihsyet, o ortaokul ya nında, kiremit yüklü vc üstü kavalı bir.kam yon bulabildim. Düzdeye gidiyormuş. Benden önce gelen beş on yolcu ile, kiremitler üze- bulab'leceğimi söylediler, BRAVO; I (Aferin, Yaşa) BRİKET: BRİYANTİN: 2 BRODE: | (Nakış, işlemeli) ni Ii (Nakış işlemesi) RON. 2 ONZ: | (Tunç) e 2 e) BUKET: i (D (BUKLE: 1 (Saç god : BULVAR: |. (Cadde) . BURJUVA: | ( 5Şehirli sınıf) BÜFE; 2 BÜLTEN: 2 BÜRO: 2 BÜROKRASİ: | . (Kırtasiyecilik) BÜST: e Bee I ”. hp ari Karşı: lığı var. — Aynen: alınıp halk şivesine tes- lim, 3 — Zaten halk şivesinde türkgeleş- tirilmiş.. yz va RİDA ULUK Mithat ÖZKÖK rine .serilen hasir ve kilimlere yerleştik. Herdek yolu, yoldan başka , Yüklü oldüğü belle kamyon, tik'top gibi alda Tabii biz de, fır. tınaya tutulanlara döndük. Kimsede konuşma isteğ i yok. Bırkaç yoleu kıvrılmışlar, uyuma. ga niyetliler, Diğerleri de, oturdukları yerde, sarsıntıdan ve uyku sersemliğinden, sağa So- la yalpa vurmakta Saba'sa doğru saat 3 te Hendekte idik, Müt. mez yorulmuş, serseme dönmüştüm. Düzceye adar gitmekten vazgeçerek çantamı kapıp Mer ım atladım Otel sordum. Yol arka- daşlarımdan biri SN Hehdekie inmişti: — Ben de otele gidiyorum, dedi, gidelim. Kamyon hareket ederken, biz de, pek uzak olmayan otelin yolunu. tuttuk. Arkadaşım ge- niş bir kapmın Önünde durdu, Bir a açtı, İçeri daldık. Bir de ne göreyim B»sık tavanlı, idare iâmbasiyle aydınlanan bir odada beş on kist. sedirler üzerine uzarmışlar, lar, Otel diye karşıma, bir kısmı tütün deposu olarak kullanılan bir han (çıkmıştı. Uyuyanlara şaşkın şaşkın hekısımdan düşün. celerini çözen hancer, buyurun — Beyim, dedi, burası size olmâ:, ben sir Ve o önde, ben arkada, birkaç sokak boyun. ca yürüdük. Bahçe nk ahşap bir binaya vii ik. İde kapıyı, bir delikanli, don mlek açtı ve ben, otel mi, ev mi olduğunu râi balemmadn ba e bir odaya yerleştim Ötelci yatak çarşaflarını ai —- Allak rahatlık versin beyin Deyip çekildi. Yatağa henüz uzanmıştım ki; ellerim, ayak- Yarım; boynum acı avi yanmağa başladı. Kim- yüzlerce tahtaku- ar niç bi dn .erenmeni) vü deliye zin e azab-içinde, tah- urulariyie mücadele ederek -sabahı ettim. ike hanenin “sesi: — Kai rahatlık vesin bey İM İYATAAMĞK üüleltelei da Bitez nyur gibi olmuşum: Bu eklerin hühumuna vir ai sinirli ii kovalarken elimi duvara çarptım, kanattım, Üstelik komsu hârüümler raf kayb da k yadan bahsediyorlardı. Bütün gece zarfında yarım saat uyuyamadan yataktan fırladım, Düzee, 1393 Rus “harbine giren eği dan daha Ea fakat büyük Medeni bu çehr: ib. şehirdeki. imar. faaliyeti, “ bu çehresini “daha. da güzelleşeceğini « gönle viyo: I illoodln de Feci cc: bekledikten sonra ak Boluya gidecek ptıkaç bulabildim. “Hareket bir saat Mekani Tee Kaldık. Sıkışıklikla beraber havanım Sıcaklığı ve iç sıkintası, bize, bir hayli ter döktürdü. Bolu yolunu tuttuğumuz zümaen akşam ol. iuştu, Elindeki saati muttasıl gözetleyen ar. kamidaki yolcu: — Tamam! Dedi ve yolcuların hemen hepsi besmele çekip iftara başladılar. Bu manzara, Ağustos sıcağında ve yorucu yolculukta oruç tutan. ların çokluğu, beni pek memnun etti. İftihar duydum. Solumda, pencere yanında oturan geveze - adam, bir hayır müessesesi için iane toplu- yormuş. Ru sebeble, bütün memleketi dol yormuş. Dakikada üç dört defa bir tükürüyor; insanı sinir küpü yapıyor, Bizim kaptıkaçtı da tam kaptikaçtı ha!. Sık sik motor ârıza yapıyor. Hattâ bir ara. lik, beş numara gaz lâmbası kadar ren, şi gözü gibi fersiz fersiz yanan e sel de sö Bolu Dağının yamacındaki “Yenihan”ın (üküs) İmei aydınlanan bahçesinde, beş kuruşa içilen ayran ye dağın serinliği, kar- tikaçtıdaki sıkışıklıktan re Düzce ovasının durgun havasından bunalan yolculara adetâ hayat verdi Ve 47 kilometrelik yolu, bizim kırık dökük ; kaptıkaçtı ile tam beş buçuk dik. saatte alabil- Kabul Misafir kabul etmenin çok hususi e- dep aa vardır. Evvelâ bu iş için, aslâ misafir kabul etmemek mânasına ge- tirilmiyecektir. Kabul gününden maksat, bu işe tahsis edilmiş ve herkesin tercihi- herkesin de, misafirlik muaşeretinin baş: Şa âci ç gününde dışarda meşgul ve yalnız tatil günü evlerinde istirahatta oldukları için, kabul günleri, daha ziyade hanımlar ara- sında taammüm setmiştir. Kabul günle - iyaretçilere en sihirli un gu- k lâzım dır. Dedikodu, şamata, lâübalilik, cıvık - lik ve alabildiğine kahkaha ve eğlence, u ruha en uzak şeylerdir. 'Neslihân KISAKÜREK CN — ni iltimas edici boş zamandır. Elbette ki, .