7 Nisan 1944 Tarihli Büyük Doğu Dergisi Sayfa 6

7 Nisan 1944 tarihli Büyük Doğu Dergisi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

ŞiYAM Pi PELERİNLİ LiŞADAM “Piyes : 7 ŞAİR — Sen ha, konuşan iş adamı ?.. KAMBUR — Yeter artık, bu ka- dar çile yeter 1.. Bakınız, maddi ve manevi bütün müesseseleriniz, pa- ranın hakikatı önünde nasıl püf diye yıkılıyor ?.. Etme, vehim ek- meğinin oburu, yazık, şişirdiğin, içi gaz dolu karnınal.. Daha bu sabah, kendisine bütün bir sanat ve cemi- yet inkılâbının ürpertili nutuklarını geçtikten sonra 10lira borç istediği- niz enayi, sizi, tebessümündeki han- çerle vurmadı mı?.. Dört gün evvel, hususi kalem müdürünün çatık kaşlı demir parmaklığı önünde saatlerce bekletip, koridorda, lütfen göz taşı- dığı için lütfen gözünü size değ- diren ve lütfen beraberinde gez: dirdiği elini bir vebalıya uzatma- nın emniyetsizliğile lütfen elinize dokunduran Nazır hazretlerine ne buyurulur ?.. Şairliği ve dervişliği bıraktığı için Nazırlığı anlayan bu adamdan istediğiniz 50 lira ma- aşlı mefküreci öğretmenlik vazife- sini, eğer çöpçü çıraklığında 55lira aylık bulsaydınız, sadakayı veren siz olduğunuz halde, yine siz, di- lencileşir miydiniz ?.. ŞAİR — (Ağlarcasına) Yeter etti- ğin küfürler KAMBUR — Asıl sizin, kendi kendinize ettiğiniz küfürler yeter | 24 saatlik! hayatı zavallı fânilere bırakıp, zamanın ötesinde, hiç doğ- mıyacak bir yarın vehmine kurban olan siz, her sabah doğan güneşteki acı hakikatin, her defa mahkümu değil misiniz ? Siz, tükenmez serma- yelerin mirasyediliğini, gelmiyecek bir günün şafağına bağlarken, her defa, avucunuzdaki merhamet ve istihza meteliklerini, ertesi gün kı- yamet kopacakmış gibi çamurlara atmaya alışmadınız mı ? Namütenahi ileride bir sabah olmadığını, sadece bir gün sonra güneş doğacağını bilenlerin, miskin ilimlerile burnu- nuza taktığı halkayı nasıl kopara- caksınız ? Etmeyin, gelin, size, sa- yıların gide gide ulaşamıyacağı kıy- meti, ufukların aka aka varamıya- ağı manzarayı, kitapların yığıla yığıla bütünleştiremiyeceği haki- kati getirdim, tükenmez sermaye- yi... (İki elini cebine daldırıp yine sen, düpedüz 17 Per elmaslarla dolu, çıkarır ve 'uzatır) Alınız, alınız | ŞAİR — (Şamdanı havaya kaldır- mış) Sayıların gide gide ulaşamıya- cağı kıymet, ufukların aka aka va- ramıyacağı manzara, kitapların yı- ğıla yığıla bütünleştiremiyeceği ha- kikat, Allahtır, Allah 11! KAMBUR — (Birdenbire bir adım geri çekilir) Çocuk, çocuk, gölgesini gıdıklayan çocuk 1.. Yalnız onu ve- rih bana, onu, o ismini söylediği- nizi, ruhunuzdaki imanı, o yalan Gara ve hepsini alınl.. ŞAİR — (Elindeki şamdanı Kambu- ' run suratına çarparken) Alll1l (Havada müthiş bir hızla uçan mum «Zifiri karanlık- Şakır şakır yere dökülen elmaslar) ŞAİRİN SESİ — Şeytan, uzaklaş bendenl.. Zaafımı mıncıkladığın her noktamda bir hisar yükseltiyorsun ! ŞEYTANIN SESİ — (Kah kah kah kah) Aptal11! ŞAİRİN SESİ — (Hıçkırıklar için- de) Bağlıyım ona, kopmıyacağım ondan!.. Onu ne pahasına buldu- ğumü biliyorsun! O, ruhuma, bana ölümden ve delilikten öteye acılar tattırdıktan sonra indi. Uğraşma boş yere; ne kadın, ne para, ne devlet, ne hayat eksiri, bana onun salta- Z0 “Yazan? natı dışında bir iklimden haber verebilir. ŞEYTANIN SESİ — (Kah kah kah kah) Softal11 ŞAİRİN SESİ — Boğuluyorum, geberiyorum; o, o, hamurumun yo- ğurucusu, ruhumu bir bohça gibi ağız ağıza güvelerle doldurdu. Her biri bir (niçin) in, bir (nasıl)ın, bir (neden) in güveleri!l.. Vehimlerin, sabit fikirlerin, kovulmaz düşünce- lerin çiyan kuyusunda didikleni- yorum da yine ondan ayrılamıyo- rum; ayrılmak ne demek, ona bir kat daha bağlanıyorum! e SESİ — (Kah kah kah kah) Deli111 ŞAİRİN SESİ—Laânetlilerin zindan- cısı, gel bakalım öyleyse, bana bir daha:baş vur; bir daha baş vur da başını tuzla buz edeyim | ŞEYTANIN SESİ — Yak mumu öyle ise, sahte kabadayı! Yak da ör, bak kiminle teşerrüf edeceksin?.. ŞAİRİN SESİ — Karanlıkta gö- rünmek iktidarında değil misin? BOĞUK BİR SES — Sen görmek iktidarında değilsin!.. Dur, bari ben yakayım mumul.. ( Ayak sesleri - Eşya patırtıları - Açılan kibrit kutusunun sesi - Işık - Başında bir taç, beyaz bir mantoya sımsıkı bürünmüş bir iskelet - İskelet," elindeki şamdanı tutuşturur) ŞAİR — Bu oyunları tulüat kum- panyalarında'da oynuyorlar | SKELET — Bir farkla... Dekorla- rındaki mezar resminin içine bir sinek ölüsünün bile sığamaması far- kıyle.. AİR — Ya siz neymişsiniz? İSKELET — (Müthiş bir sırıışla) Gülen kemiklerim şahit ki, benim ismim, vehim ve sabit fikirl!. Ama ben mantomu başımın üstün- den hoplatır hoplatmaz başka birşey daha olurum! AİR — O da nesi? İSKELET — Hâkimiyet ve Devletl.. ŞAİR — enine dinliyorum şa- hane Le İSKELET — Sana vaktile üç tane oyuncak yapmıştım. Birile oynarken, ne kadar kitabın varsa kaldırdın, ateşe attın; sonra yanan ellerinle onları sobadan çekip çıkardın. Ha- tırlıyor musun (İki sayı daha devam edecek)

Bu sayıdan diğer sayfalar: