uzak zamanlardan beri müste'cirlerinin kendine mu'avenet itmeleri hakkını taleb etmiştir. Binaenaleyh hayli mülk sahibleri var ki, bir ihtilal zamanında bütün köylüleri ayaklandırabilir. Diger familyalar da ya mensub oluduğu kast sebebiyle veya din tesiriyle bu gayr-ı mütefekkir ahali kitlesinin mu'avenetine mazhar olurlar. Bu cihetle ihtilal-i Hind, heyet-i ictima'iyesi ali ve evsat tabakasının mevki-i müstahkemi olursa, fikr-i ihtilal köylülerin içine yapılmasa bile bunlar köylülerin mu'avenetinden emin ve binaenaleyh dehşetli bir kuvvet hasıl idebilirler. O halde İngiliz rical-i siyasiyesinin düşünecegi mesele İngiltere idaresi aleyhinde hasıl olan fikrin ali ve evsat tabaka arasında ne dereceye kadar münteşir olduğunu ve bunların arasında idare-i umumiye hakkında bir fikri olub, buna nezaret etmek hırsını besleyen olub olmadığını anlamakdır. Tabaka-yı aliye efkar-ı umumiyesi şübhesiz müttehid degildir. Hind heyet-i ictima'iyesi yekdiğerinden ayrılmış birtakım cemaatden ibarettir. Mezkur cemaatler yekdiğerinden o kadar şiddetle tefrik olunmuşlardır ki, efkar-ı siyasiyesinin yekdiğerine sızmasına az ümit vardır. Hatta Hindular beyninde bile müteferrik olmadıkları halde efkar-ı siyasiye muhtelifdir. (Racabat)lar, şeyhlerin efkar-ı umumiye-yi siyasiyelerine takarrüb eyledikleri halde (Bengali-Bengale) politikacılarının ***ları sada-yı siyasilerinden nefret iderler. Gerek zeka ve fa'aliyet ve gerek suret cihetiyle ehemmiyet-i mahsusaları olan (Parsi)ler, her ne kadar 80,000 raddesinde iseler de, Hindu ekseriyetinin taht-ı idaresine geçirecek bir tebdil-i hükumete muhalefet iderler. İngiltere idaresi içün Müslüman cema'ati kadar müsaid hiçbir kuvve-i siyasiye yokdur. İngilizlerin Hindistan hakkındaki malumatı istatistiklerin istihracatından ibarettir. Halbuki bunlar Hind Müslümanlarını ehemmiyetden ıskat itmeye meyyaldirler. Bunların mikdarı bütün Hind-i İngilizi'de bulunan 231 milyon nüfusdan 53 milyonunu teşkil ider. İstatistikler, kendi hesabatında nüfuz-u ictima'iye hakkında o kadar alakadar görünmezler. Müslümanların Hind heyet-i ictima'iyesi arasında bir mevki-i mühimmi vardır. Hindistan'da bir darb-ı mesel vardır. Müslüman ve Hindu cema'ati, Hindistan'ın iki gözünü teşkil ider. Bunlardan biri; kıt'anın vech-i melahatını tahrib etmeksizin hiçbir ziya'a duçar olamaz. Eger biz tabaka-yı aliyenin, efkar-ı siyasiyesine atf-ı nazar dikkat idersek, Hindu ile Müslüman cemaatlerinin beynlerinde pek az ihtilaf olduğunu görürüz. Vilayat-ı müttehidede Müslümanlar tekmil ahalinin yüzde on dördünü teşkil ider. Ma'mafih Sir (Oklend Kolo)nın (Earl Auckland) vekaleti zamanındaki ilanına göre, hükumet memuriyetleri Hindular ile Müslümanlar arasında müsavatan taksim olunmuştur. Müslümanların ehemmiyet-i siyasiyeleri, Hind hakimi oldukları zamandan tevarüs ettikleri servet ve ehemmiyet-i ictima'iyesinden degildir. Bunlar askeri bir kavimdir. Müslümanlar (şeyh) ve (racabat)lar gibi "bizim ecdadımız kılıc takar idi. Vakıa şimdi bu kılıclar bellerimizden alındı ise, el'an kalbimizde duruyor." diyerek iftihar iderler. Hidmet-i askeriye. Müslümanlar arasında hala bir mevki-i takdir muhafaza idiyor. Patan, Afridi, Rafkarlar gibi muhtelif nam altında bulunan Müslüman askeri Hind ordusunun en güzel vasıta-yı harbiyesini teşkil idiyor. Hindistan akvam-ı askeriyesi meyanında yalnız Müslümanlardır ki tahsili etmek adetini muhafaza etmiştir. Ve bunlar mazide büyük askerlerinden bazılarının edib ve şair oldukları kaydıyla iftihar iderler. Bütün Müslümanları mutaassıb zan eden İngilizler Hazret-i Peygamaber'den sudur eden şu cümleyi işidince hayretde kalır: "Bir edibin mürekkebi, bir şehidin kanından daha ziyade mukaddesdir." Müslümanların kesb-i ehemmiyet itmesine, a'za-yı müteferrikayı yekdiğerine rabt eden (müttehid şahıs-ı vahid-i ma'nevi?) olmanın ma'na-yı şedidi sebeb ve medar-ı yegane olmuştur. Bunlar her ne kadar Hindistan'ın memalik-i muhtelifesinde ikamet iderler ise de, aynı lisanla konuşmayı