) İhtiyar Ahmed Hayr, bir aralık| Nureddine bakacak oldu. Nıredd.n,ı derin bir sesle sordu: — Bir şey öğrenmek isterdim.. Lâtifenin çeğizi neden ibaretti ve kıymeti ne kadardı? Ahmed Hayr birdenbire limon gi- bi sapsarı kesildi. Elindeki kehrüba tesbih titremeğe başlayan ellerinden düştü, Nuraddin ise hiç istifini bozmadı. Ve sükünetle: — Allah Allah -dedi. ya Ahmed Hayr, neden bu sualimin karşısında, Ütredin?.. Kulakların yanlış bir şey işitmiş olmasın.. Söyle ya Ahmed, neden cevap vermiyorsun?.. ki, bu mesele benim için çok mühim- dir.. Eğer sen cevap vermezsen ben bu meseleyi buradaki arkadaşların- la halledeceğim. İntiyar, hâlâ susuyordu, Nureddin ayağa kalktı. Kahvede oturanlara hitap etti: — Hey arkadaşlar; Lâtifenin çe- Bizi aşağı yukarı ne kadardır? Aca- ba bu çeğize kaç adet altın isabet e- debilir?, Bunu babasından sordum. Fakat ağzını kilitledi, cevap vermi yor. Müşteriler hayretle Nureddinin yü Züne baktılar, Tam bu sırada Ahemd Hayr geriye doğru fırladı ve belin- deki kamayı çıkardı. Fakat Nured. din, yıldırım gibi bir bakışla bunu görmüş olacak ki, kendi kamasını $ekerok-karşıdan ve büyük bir me- haretle keskin bıçağı Ahmedin gök- SÜne kuvvetle fırlattı. Bıçak tam kal- binin üzerine rast gelm İhtiy AhmetmMaye bir saniye içinde yu - varlandı ve öldü. Bu hareket o kadar âni oldu ki kahve müşterilerinin araya girmele- Tine imkân yoktu.. Nureddin cinayeti işledikten son- ra hiç bir şey olmamış gibi büyük bir sükünetle nargilesini bir kaç defa çekiştirdi. Müşterilerden biri yaklaştı: — Nureddin, sen ne yaptın, hal neden böyle oldu? — Anlamıyor musunuz? — Her halde bir sebep olacak. — Hiç şüphesiz!.. — Bu sebebin ne olduğunu bilmi- Yoruz. Fakat, sen kayınpederin a - leyhinde tam bir kanaat getirdin Mi? bu — Evet, en büyük delili de şudur: Sualime karşı ilk olarak kamasını tekti. Bundan daha kuvvetli delil #ramağa Jüzum yokta. Lâtifeyi Ö- Mer paşanın oğluüna altınla satmış. Ne çare ki o zengin olmak muradına emedi. Beni de eşkiya ve katil Yaptı. Mesele bundan ibareti.. N“"ddin bundan sonra ayağa üiktı. Ve istasyon Kahvehanesinde- İ Müşterileri selâmlıyarak dışarıya firladı, Cinayetin şahi k vaka ma- şahidi olara! hllllna.u bulunan bedeviler, bu gibi tekr; lerde takip ettikleri usulü 'T mevkil tatbike koydular. Teddin kahvehaneden çıkar çık- * ©n ihtiyarları ayağa kalktı ve teX Nüreddin bu cinayeti işlemek- ıı;,klı m? Haksız mı? <$ tordu. Hep bir ağızdan: *Yabini aldı. tklıdır. A, ATamızda Nureddinin hakkını etmiyen, veyahud bundan * eden var mı? anvırı Müğgü'le ise, katil, sahrada zezdiği her , i€e hepimizin misafiri olacak, Hifkat gimizin evine iltica ederse ç Rörecektir, < 3 hayı, Ye Ça SİMdİ de katil uzaklaşıncaya| tholımcıyı kadar bekliye. u.,u_'— Zübıtaya haber veririz. (San; “Yiler, tekrar hep bir ağiz. X Oluy , Olur, KÇET gn € Ölmi verader; 1 » Maz, öl Yıldızı | —a Nakleden: x& ah /A Nureddin kamasını karşıdan büyük Y ecaAa bir meharetle Ahmedin göğsüne fırlattı. Bıçak tam kalbinin üstüne saplanmıştı —05 Hakikaten beklediler. Ve ancak bir çeyrek saat gonra kahvehaneden fırladılar, Dağınık bir halde sola koşarak: — İmdad. İmdad. Balad istasyo - nunda bir cinayet oldu. Diye bağırmağa başladılar. Kör fellâh Mehmed Ali Ahmed Hayrın öldürüldüğünü du; hiç aldırmadı. Hâdiseyi, b t hazırla- mıştı. İçi şimdi daha rahattı. Zabıta ancak yirmi dak'ka sonra ci neyet mahalline geldi. Şahitler din- lendi. İfadelerde Ahmed Hayrın ar- kadaşlariyle domino oynadığı sıra - da kahvehanenin ar! kapısından bir yabancının girdiği, ve birdenbi- re bıçağını Ahmedin kalbine sapla. dığı ve ortadan yıldırım gibi kaybo- lup gittiği, kend! n kisa boöylü, zayıf, orta yaşlı fakirane giyinmiş birisi olduğu, cinayetten sonra peşi- ne düştükleri halde katil çok seri bir adam olduğundan yakalamak im- kânını bulamadıkları, şarka doğru kaçtığı, fakat yoksa Mudrana doğru mu gittiğini bilme. dikleri söylenmişti. Fakat bu gibi hâdiselerde bedevi- lerin takip ettikleri siyaseti pek âlâ bilen Mısır zabıta âmirf, alınan ifa- delerin doğru —olmadığını derhal kestirmiş ve Lâtifenin meselesinden dolayı Nureddinden şüphelenmişti. Fakat kızı kaçırma vakasının te- forruatı meçhul olduğu gibi Nured. din aleyhinde de!i! ve ifade de yo! sağa tu, Bizzarur aldığı ifadeler üzerine yüremeğe mecbur kaldı. Bu suretle jandarma ve polislere meçhul bir ka- tilin aranması emri verildi. Ayni gece, Balad köyü, birdenbire atılmağa başlanan silâh sesleriyle bir| inde ve Aziz paşanın çiftiiğinde yetişmiş olan ekinlere a. teş verilmiş ekinlerle beraber orta - larındaki binalar da yanmağa ve kö- yü muazzam bir alev dalgası tehdid etmeğe başlamıştı. Kör fellâh Mehmed Alinin arazi Hayrın arazi ve kulübesi de tehlike yerinin pek| | yakın bir mesafede İdi. Fellâh den| * şetli bir telüş içinde koşüşüyordu. O atda tek göziyle uzakta bir adamm beklediğini kestirdi ve o adamın ya- nına doğru gitti, Nureddin ile karşı karşıya gelmiş. ti.. Nüreddin önü görünce: — Sen misin Mehmed Ali? Dedi. —Evet dostum! —Nereye böyle?. — BReş on dönüm arazim Ahmed Hayrın yanıbaşında olduğundan ge- | çirdiğim korkuyu anlarsın ! — Korkma, Nureddin kimseye haksızlık yapmaz. Bak, rüzgâr ne - redön nereye doğru esiyor. Eğer rüz- gâr sizin arazinize veyahud köye doğru vurmuş olsaydı. Ekinlere bu akşam ateş vermezdim. Bu ateş yal. nız burasını ve Ömer paşanın arazi ve harmanlarını kül edecek. Binaena leyh hiç korkma.., Görüyor musun; Allah namussuz.- luğu kan ve ateşle temizleyor. Ah- medin hatırasını yaşatacak hiç bir d A Harbın dünyanın etrafında dolaş. tığını söylemek faydasız bir söz ol - muştur, jules Romainsin pek doğru müşa- hede ettiği gibi <harp şuracıktadır; yuvamıza girmiştir belki içinde otur- duğumuz eve değil, fakat —avluya girmiştir; bütün mesele ne kadar müddet avluyu kendine kâfl görece- #ini bilmektedir.» Gerçi, büylik muharrir, harbin ye- şey ayakta bırakmıyacağım. Sürü -İni bir karekter almış olduğunu ilâve inü olduğu gibi imha ettim, Öküz- lerin; birer birer boğazladım. Pasa dan almış olduğu altınlar bu mua.; zam yangın içinde kül olup topraklı Ta karışacak, ve bu- surctle Balad köyü civarında namussuz bir adamın yaşamış olduğunu ispata kâfi hiç bir iz kalmıyacak. Yarın cenazesine gi- harp sahnesine döndü. Balad köyü- nün biraz ilerisinde bulunan Ahmed Kardeş decek m! —Devam edecek — O0 İranda Ekonomik vaziyet 19 yıl önce 25 milyonlira olan büdce şimdi 200 milyondur 8, M. L Şahinşahın zuhuriyle kom- şumuz ve dostumuz kardeş İranda vücude gelen sayısız inkılâplar yal- nız bir sahaya iİnhisar etmemiş; memleket ve millet idaresinin her şubesinde müteaddit ve büyük te- rakki eserleri, kalkınma, yükselme hareketleri moydana gelmiştir. Burnova biçki ee Bornova biçki ve dikiş bedayi yurdu talebesinin bir senede vücu- de getirdikleri eserlerden mürekkep Kars okul salonunda açılan sergi, halkın büyük alâkasiyle karşılanmış- tır. Yurddan bu yıl !8 talebe mezun olmuştur. idevam eden yurdun yetiştirdiği kız- Şu aşağıdak; satır ve rakamlar 19 on dokuz yıl zarfında jiran maliye ve ekoönomisindeki bariz inkişafı gös- termektedir: 19 sene evvel iran bütçesi 26 mi- yon Türk lirası iken bugün 2 mi riyale (200 milyona yakın Türk — Devamı 10 nuncu sahifede — rdu yu sergisi - eee larımızdan bir kısmi, civar kazalar- da bu yıl yurdlar açacaklardır. Yukarıdaki resimde serginin açı- ediyor. Georgea Duhamel buna «be. yaz harp: Bu adm söylemeğe cesaret edemiyen bir harp Muazzam bir poker partisi şek- lini almıştır. Onun arzettiği korkunç felâketlerleri ancak iki - tehlikeye karşı müteyakkız davranmak şartiy- le önliyebil Sebepsiz yere boyun eğmemize sebebiyet verebilecek 0. lan sabırsızlık, adını ve Harpten önceki devrin ne olursa Olsun zihniyeti bize bugün aşılan - maktadır. Çünkü realiteyi; dosdoğru, hâdise- leri kendi realiteleri içinde görmek lâzımdır. Görülmemiş masraflâr yapılarak her yanda muazzam silâhlar yığılı- yor, o kadar ki, bir kaç sene evvel bunların taszavvuruna bile kimse ya- WTarıhî bifr vesikş | ya sürüklenip gidecekler naşmazdı. Bunun ilânihaye bu şekilde devam edemiyeceğini tasdik etmiyecek kim se yoktur. Bazı milletler belki daha uzun müddet bu yarışa mukavemet edebileceklerdir. Fransa birikmiş servetleri, ve hariçteki alacakları dolayısiyle bunların başında gelmek talihine mazhar olabilir. Fakat herşeyin bir sonu vardır. Ve umumt bir nefes darlığı gecik - Miyecektir. O zaman ne yapılacaktır? (Tabit aha önce harp çıkmamgsı İhtimali. ne göre konuşuyorum.) O zaman ne yapılacaktır? Sualimi tekrarlıyorum. Kelimelerle avunanlar veya mazi- nin edebiyen tekerrür edeceğini sa- nanlar silâhlar tasfiye olunacaktır, cevabım verecekler. Gerçekten mazide her şey basitti. Mülletler, dişlerine kadar silâhlı ola- rak uçurum kenarına kadar geliyor. sonra her şey yoluna giriyordu. İki taraf da silâhları aşağı alıyordu. Bü. yük bir masrafa girilmiş olmuyordu. Askerler her iki tarafta da evlerine dönüyorlar ve hayat tekrar eski ha- lini ahıyordu. Bugün vaziyet ayni değildir. Or- taya fen, daha doğrusu teknik çık - mıştır. Fen ve teknik tahrip vasıta. larını o kadar tekemmül ettirmiştir ki, yirmi sene evvel, insan ona ta « hakküm etmeğe muvaffak olmadığı akdirde tekniğin nevi beşerin me- İ zareisı olacağını yazmıştım. Bu kötü düşünceleri şimdilik bir yana bırakalım. «Beyaz harp>» im, nihayet milletlerin sulh — arzularını A|belirtmeleri veya kimsenin tahmin e- Resmini gördüğünüz koltuk değ- nekli bu adam, 1917 de harpte yara- lanan bugünkü İtalya başvekili Mus- solinidir. O devirde sefalet ve ıstırap için- de kalmış olan Mussolini ile bugün- kü Mussolini arasındaki yegâne ben- lışında bulunan Valimiz B. Etem|zerlik yalnız gözlerdedir. Aykut, yurd müdürü Bn. Seniye Rüşdü Akdiş, Bornova nahiye mü-/ Mussolinin karşısında bulunan aş- 12 senedenberi mesaisine| dürü ile mezun talebe bir arada gö—llu:rî doktor da, bugünkü Rus dikta- rTünmektedirler, törü Staline çok benzemektedir, Talihin gu cilvesine bakınız ki, demiyeceği hüdiseler yüzünden s0- na erdiğini farzedelim. Bayrak altında hizmet eden adam| | lar hiç şüphesiz kolaylıkla yuvaları. na döneceklerdir. Fakat ya - silâh- lar? Bunlar rafa konacaktır, denilecek. Anlaşıldı, fakat mühim olan bu de- iildir. Asıl ehemmiyet; olan, artık ne tayyare, ne de top imal edilmiye. cektir. (Aksi halde sulh bir yapma. cıktan ibaret kalır), asıl ehemmiyeti olan, fabrikaların kapanacağı, yüz binlerce ve belk; milyonlarca amele. ye yol verileceğidir. Harp endüstri. sinden başka endüstriler bulunmadı- ğ takdirde bunlar sokakta kalacak. tır. Bu f sizliği önlemek için ne gibi alar kurulabilir? ilâhlanma yüzünden bugün zira- en bir sürü işçi kütleler) koparıp yor, toprak fakirletiliyor, hulâ- sa Avrupanın muvazenesi bozuluyor, milletlerin bünyoleri sârsılıyor. Bu tehlikeli göçlere nasıl çare bul. ah? Bunu düşünen vaAr mı, işsizlere iş temin edecek sanaylin plânı hazırla- niyor, bünün mali vasılarının nere - (SAHİFE 8) ——— ——— ————————HELML BEYAZ HARP Milletler, arzuları hilâfına mezbaha- 'midir? Insanlık kendini toplayıp bir hamle yapmadığı takdir- e sulh ümidine kapılmak beyh udedir ş a i DAi den bulunacağı hesaplanıyor mu? Vahim davalar ki önceden halla. dilmedikleri takdirde — vehametleri her gün biraz daha artmaktadır. Hal H bütün milletlere sulh ve servetin yüksek faydalarını temin edecek « tir.> Modern tekniğin hudutsuz imkân. lariyle, eğer insanlar her yandan meseleleri mantıkla düşünseler, ka. palı hudutları ve mübalâğalı güm- Tük tarifelerin; istiyen dar zihniyet. ten kurtulabilseler, bir lâbirentim içine atıldıklarını ve bunun tek ça- resi bir umumt işbirliği tesis etmek olduğunu anlarlardı. Fakat zihniyetlerin bugünkü vazk yeti içinde, dünya kuvvetinin ifratın. dan mustarip iken, mantık kararları beklenebilir mi? Bir takım kimseler küvvetle her şeyi yapabileceklerini sanıyor ve be hayalle şurada harbe, burada ölçü. süz silâhlara ihtiyaç gösteren harbe benzer teşebbüslere giriyorlar, Guzlielno Ferrero diyor ki: «Dün. ya kuvveti yüzünden mahvedilmek istemiyorsa kuvvetinin hadlerin; ta- yin edecek daha tam bir idrake eriş- molidir.» Bu derin sözler yanında bir diğer cins muharririn peşin sözünü zikret- mekten kendimi alamıyorum: «Bar- barlar harekette serbest bırakıldık- ları takdirde beşeri ve kültürlü Av. rupanın onlar lehine olarak ölümü mukadderdir. Fakat onlar şiddat ya. liyle durdurulduğu takdirde Avru- pa yıkılmak tehlikesine maruzdur.> Bu tehlikeli çıkmazdan kurtul- mak için tek bir ümid vardır: Millet- erin viedanında bir inkılâp, Millet- lerin kendilerini toplıyarak uyukla- makta olan hiddetlerini ve sülh at - zularını dışarı vurmaları, Milletler, arzuları hilâfına mezba. haya sürüklenmelerine müsaade e- decekler midir? Avrupa uyuşukluğu yüzünden beyaz irkin istifasına se - bebiyet verecek midir? Bu iki ihti- malden bir; ve belki ikisi ufuklarda belirmiştr. İnsanlık kendini toplayıp bir ham le yapmadığı takdirde ümide kapı'- mak beyhudedir. “Sevdiğim Adam,, Roman YAZAN ORHAN RAHMİ GÖKÇE Fiatı 50 kuruş Yeni çıktı. Çok nefis, edebi bir eserdir. Bütün kütüphanelerde bulunur