| PAHİFE 7 —- SI | ÇİMDİKLER | İrk ve nesiller Meşhur musikişinas Toskonini, İtal ya hükümetinin takip ettiği ırkçılık davasına kızmış. İtalyayı — protesto ederek ayrılıp gitmiş. Son zamanın bu ırkçılık modası, hakikaten biçare Yahudiler aleyhi ne epeyce marifetler yumurtlamağa başladı. Kendilerini birinci sınıf in- san, Allahına efdal ve ekmeli mahlü- kat> diye yarattığı kanı, dimağı, cevheri, gövdesi, — yüksek kalitede bir cins telâkki edenler, bence bir hayli aldanıyorlar.. Çünkü insan, cins at veya boğa, yahud da Hind horozu, — Felemenk ineği değildir. İnsanlık denilen şey de kalıpta, yahud küreyvatı hamrası şöyle veya böyle olan kanda bulun: muyor. İnsan, — insanlık — kalıbı. hiın içinde doğuyor. Beşl. dır, yaşadığı, büyüdüğü, genişlediği yer de orası.. Sokakta rastgele, şöyle küçücük, müçücük bir adama rastgelirsiniz, mütevazidir, ves çıkarmaz, şatafatı yoktur. —Kalenderane - şiyinmişti Sizin için hiçbir şey, hiçbir. kıymet ifade etmiyen bu adam, hakikatte, hepimizden çok yüksektir. Onu siz yumruklarınız — ve tabancalarınızla öldürebilirsiniz. Fakat ©o sizi, işte © küçük kafası ve onun içindekilerle nefes aldırmadan gebertir. Evet, sağlarm yapı da Zora, açlığa, çok çalışmağa dayı nıklı, hastalıktan uzak insan yapı- ları.. Amma, zavallı Musevi milletini soyup sovana çevirmek, kovup uzak- laştırmakla maksad hasıl olur mut. Zannetmem. Rahmetli doktor Abdullah Cev- det bir vakitler, neslin ulahı için ha- riçten erkek getirilmesini bile iste- mişti. Toprağında onu huzurdan mahrum etmek istemem. Fakat ben- ce, neslin sslahı şöyle olu: Hasfalıkla mücadele, iyi gıda, # terbiye, tanzim edilmiş hı lâzımdır. viye, yatı, geş'e ve eğlence vasıtaları, içti- Mai hayatın sevinçli ve hareketli bir çehreye malik olu: Yoksa, ırk - nazariyeleri, Yahudi düşmanlığı vesaire, sadece birer göz- teriş hareketleridir ki, sonu gelmez. ÇİMDİK T ANADOLU — Günlük siyasi yazete Sahib ve Başmuharriri HAYDAR RÜŞDÜ ÖKTEM Umumt neşriyat — ve yazı işleri mü- dürü Hamdi Nüzhet Çançar — İDAREMANESİ Yamir İkinci Beyler sokac CHalk Partisi binas içinde Telgtaf. İzmir — ANADOLU Telefon 27 Posta ki «K ÂBÖNE ŞERAİTİ Yıllığı 2400, alü aylığı 84) kuruştur. Yabancı — memleketler içia — venelik abone Gcreti 27 liradır ANADOLU MATBAASINDA BASILMIŞTIR Umumi harpte Amerika entelicens Ğ2 lKahmmanlılz, an ve dehşet Yazan: (Tomas Conson) Ma ih beni de takip ediyorlar dedi. Ve doktor Klaus ile yaptığı mü- kâtı Çellerin müdahalesini, relale te- masın tehiri meselesini, sonra da ta- kip edilip edilmediğini anlamak için iki saat kadar serseri gibi dolaştığını kısaca anlattı. O zaman Emilya: —Görühüşe göre vaziyetimiz daha ehlikeli âafhalara girecektir, Dedi. Onu ben de anladım. Evet, fakat senin bilmediğin bir tokta daha vardır. Dakikadan dak öldürülmek tehlikesi karşısındayız. |buk vakıf olursak, bizim için daha îıy- nunla beraber görüyordu ki, &e—yıl.m. sen o adamları yakıldan ta- Yımazı | 'W Kalede beş bin asker vardı. Nikola teslim olmadı. Çıkışlar yaptı, Bu sırâ- da limandaki gemilerile, de yetm dar kadırga ve kalyondan ibaret olan 'Türk filosuna baskı Fakat Herek, bi limanın ağzına otuz yapmak — isledi. hbir baskına karşı kadar Karamür- 1 biribirine bağlanmasile | bir set yapılmasını söylemişti. Karaca Hasan re drazam Mahmut paşaya bunu açti ve yaptırdı. Fakat Herek bu kayiklara (Rum ateşi) denllen ateş- leri de koymuştu. Bu ateşler, tutuştu- u zaman denizde bile yanan korkunç kurbaralardı. Toz kömür, küherçile, kükürt, neft, nitrat dö potasdan yapı- lrdı. Donanmada bunun uataları var- dı. Yapılan set akşamdan sonra lima- nin ağzına götürülüyor, gün doğma- dan önce çekiliyordu. İçinde de fedai. ler bulunüyordu. Gündüz baskın kor- kuşu yoktu, Limandan çıkmalarına engel olmasın diye açık bırakmayı da daha uygun bulmuşlardı. Gerek Nikolânım ve gerek Katalan korsanlarının gemileri bir gece bekle- nen baskına çıktılar. Fakat limandan çıkar çıkmaz kendilerini söndürülmesi mümkün olmayan bir ateş çemberi araşında buldular. Yedi-tanesi ci çayır yandı ve diğerleri kaçlılar. De- Gerek padişah ve gı mut paşa Bünü pi Pxıd şah, Mahmut puşu te Mn.;.ı Hasan reisin gemisine geldi: —BSağol kaptan.. Yiğit denize dedi: Hasan rela biraz 'gerisindeki — He- rek'i gösterdi: —Bunu dü delikanlıdır, & Padişah bu ön sekiz y ci baştan ayağa kadar süzdü. Büyük bir sevgi ile onu alnından öptü: de, yapan da bu aşındaki 'ok İçok sizin gibi erlere güveniyoruz. © akşam sadrazam gemisine çağrı- lan Hasan reişe, Mahmut pi | —Seni tersane kühyası Devlete daha yakından hizmet edersin. dedi. —Bağışlayın devletlüm. Ben sem yerimi doldüracak yüz kişi Lâükin zamanı değildir. —Hünkürımız böyle istiyor. Herek denilen delikanlıyı da . Yaptığı hü- nerleri donanmadaki azaplara öğret. sin! Kit- vâr. Karaca Hasan reis bunu zorla ka- bul etti. İlkbahar gel buradaki iş- iyice yolâ koyduktan sohrâ gelece- gine söz verdi. Fâkat Herek ilk ve sön cevabını şöy- le verdi: —Ben bu. denizlerden ayrılamam Yılın dokuz ayına Hdaliçta ense yupı- yorlar, Böyle bir yaşavış beni öldü. rür be., Henüz tam denizci bile olama. dım ki.. Bu işi yalnız ben bilmiyorum. Rum leyentleri de biliyorlar. Onlardan dilekleri kudar alsınlar, A[ıALAR GÜZELİ ydın sevgilin ge - Kız, servisi: CASUS ROMANI Amerika entelicens servis kumandanı 26 - evvel ayrdlacağiz. İki genç biraz daha konuştular ve neticede Emilyânın derhal Dr, Klausu tahariyattan ” haberdar -etmesi —mu vafik görüldü. Hatta bu işi Piyetroyu beklemeden bile yapmağa mecburdu. Çünkü hem |doktor Klausun- fikirlerini — alacaktı. Hem de teşkilâtın azası olduğundan vazifesini kusursuz yapmış olacaktı. Piyetro: —Derhal gi kip ettikleri dalı olur. Emülya, sevgilisinin arzusuna mu- eden G İrafından yapılmıştı dedi -bize karşı ta-' asete ne'kadar daha çı'm korku veya şilpheye düşemezdi.Bu | kâ 'mezsin bundan Angeli | ne çikar? dik bile. Babam bir tah.. . Sana üc bir defa ne n? Elbet istediği parayı getirmistir. —İş zaten bunun için bozuk gidiyor y —Yoksa para Hiç! —İnanmam. onuün getirmedi mi? Şimdi Kandiy g. Venedik donâ aNÇ Va gen. |* Türklerle etmekten fakir müşler. Usanç Alış ver yokmuş, —Demek ki getirmişler erken — davransuymış —Kimbilir, a zaman da kendisi be: Moraya üskere gitti. Despot Tomas'ın yanında bulun- du. Tomas İlk zamanlarda * parlayıp çabuk söndü ve Avrupaya kaçtı amma Kiryakos bol bol paru ile geldi ve lendi. Benimki de gitmek istemişt Kucası ev. am şki —Ya öleydi! r kaç saniye Bessizlik oldu. Ablak yüzlü, iri yarı bir kız, mini yüzlü, derin kara gözlü, on yaşlarında bir genç kıza dönetek sor- du: —Hrisantiden. ne haber!. cek mi imiş >muz mini üç O dön- enç kız kti: Onu düşünmüyü yorum ki,. Benim iç düm. Babamdan i yüz Sevmi. r. Kov- m ben. emiş ltın ver, bu bulur » demiş. Parayı da ye korkuyorum şimdi.. O arada Piyetro da aşağıya indi ve lik efon köşküne girerek 1 macerayı Arvike an- İ te başından geçi latmak isted her şeyden haberdar olmuştu. Piyetronun. harekâtını takip 2 memurları tam rapor ver- mişler ondan sonra doktoru ri takibe başlamışlardı. Piyetro tekrar ötele avdet etti. Ve odasına çıktı. Fak açar açmaz beklemediği bir munzayt etti. Oda; kelimenin tam karma karı. Hiç bir şeyi yerinde değildi. yapılan tahartiyat Emilya- minkinden çok daha dehşetli idi. Bu taharriyat bittabi, meçhul şahıslar ta. Daima müteyak- e hareki ve Ç ile karşılaştı ve hayret manasi, kiz ve tam zekâv eden İyetro odasında cürmü meydana çıka- racak en ufak bir esör bile bulundurm: yordu. Binsenaleyh yapılan taharriyat Hü manidardı. Piyetro eşyasından hiç bi. risinin kaybolmadığını ge |Kanser ve YAZAN: Kadircan Kaflı ma, nereden bulac K testiler doldura bu konuşm aman , bakır güğümleri nlar oradan — uzaklaşmıyorlar lar uzayıp gidiyordu. sinden Testisi. ve n ve her di Halki uzuna &ldı, Diğerleri de randı Çeşme başınd Henüz on adım önde giden kızlardar glık attılar: ayrıldılür. gitmemişlerdi ki si birden bir — Korsanlar. Korsanlâı Omuzlarındaki testiler yere düştü “|ve parça parça olarak suları döküldü. Diğerleri de bu çığlıktan fena hal. de ürkmüşlerdi. la- le habersizce on aşırtıcıy- korkmanın manas Dir tanımaz : - rHıııılıır Türklerdir. Diye bir ne habe: Şimdi yollarına devam kadar telâşlı değil arın geldikleri köşeye 1 önceki sokağa sapmak irle er vermişler- di etmemekle beraber demink lerdi. Sadece 0: varma is- temişlerd Fakat leventler o vik davranmışlaı li. Hepsi de gülümsü, En önde yirmi d un boylu, sırım gibi bir delikanh var- di. Küçük levet kavuğu, daracık cep. keni, kısa şalvarı ve geniş kırmızı ku lurdan daha çe. m kesmişler- t y u-. ara yemenileri İle dimdik — ve nlara bakıyordu. Başı- bir sesle: gül —Oo0, İsan' dönüyor! Burilar oldukça ı.uır] yunanca — İle ayağa kadar süzdü, S lince onun üÜzerinde birkaç saniye dur. gitmişti. Gülümsedi. Omuzlarımı azıcık” kaldırarak dak büktü: — Neden korkayım. Bize bir fenalık yapacak değilsiniz ya,. —Dugrusu yapmak niyetinde dım gene sana kıyamazdım. Kimin kı- zisin sen? du- Bu sırada levetlerin biraz önce çık tıkları küşeden yeni bir kafile görün- dü. Bünlar da Türk gemicileri idiler ve her birinin omuzlarında ağaçtan yapılmış olan büyücek fıçılar vardı. Kızlardan biri diğerini dürttü: —Su almaya geliyorlarmış. Şimdi daha rahatlamışlardı. Çünkü sahiden ara tıta Türk leventleri bura- ya geliyorlar, parâsını ödeyerek öte- orler, su fıçiların! — doldurü- yorlar ve gidiyorlar. Adanin hâkimi olan Teödos Kor! de her türlü ko- laylığı esirgemiyordu, Bu adam (Ve. nedik - Türk) harbinin sürdüğü - yıl larca, her iki tarafı da hoş tutmakta ve ada shalisinin rahatını bozmamak için büyük bir ustalık göstermişti. Genç kız Türk denizcisinin sorgusu- aa cevap vermemiş —Lütfen, yol açınız da — gidelim. n beklerler: demişti. Bünu'o kadar tatlı bir dille ve gü. ler : yüzle' söylemişti delikanlının sanki ruhuna işlemişti. O, iri ve kara gözleri'o uztin ve kara kirpikler, o se- vimli yüz, o güzel boy ve giyiniş, bir ahda kafasına oyulmuş bulunuyordu. Arkadaşlarına: —Yol 'verin.. gitsinler ! dedi. Fakat âyni zamanda mühim bir amiş gibi doğruldu: Dürün! Zar Kirılan şeyler kimlerindi? vereceğitn. Testilerin sahipleri Ellerine birer sarı altın koydu: ücenmeğin emi? Haydi k ödemeliyim Parasını güle gü le. Şimdi genç kızların süyorlardı. Delikanlı onlardan en kolunu tuttu. U güzel kızı gösterdi: — Onun adı ne? —Halki, F —Kimin kımdır? —Androsun, n kız da uzaklaşıyordu. Türk delikanlısı onların arkaların- dan seslendi: —Heey! Halki!., defa bal psi de gülüm- sonda olanın laşınakta olan et Buraya bak; Bir söylenmişti. Kızların korku ve telâş dar olmamak rı eskisi kas beraber gene de kaç. r. Fal ların etrafını sarıverdiler, Hepsi de gülümsüyorlar ve gülüyor. li hepsini Sonra takip edeceği hattı hareketi çİzerek ken de B tor Klausa bu son vermeği kararlaştırdı. Fakat doktory nasıl haberdar ede- cekti. Emilya ayni vaziyeti bıldınmk için bunden evvel doktora — gitn Kendisşnin de derakıp mi, )uks.ı Emil. YADN avdetinden sonra mi gitmesi İâ- at odasınım kapısın: ıjaamdı? wden BonTa anin odasindain geçti. Der hal avde edeceğini bildiren bir tezke- re bıraktıktan sonra otomobile- biridi ve doktor Klausun evine gitti. Fakat doktorun evinde, hasta baki- cı hemşireden başka kimseyi - bulmadı. run ne zaman avdet edeceği- li olmadığını öğrenince kalem, , döktörü verilmek üzere bir tezkere karalâdı. Ve derhal otele anladıktan ; favdet etti. Emilya otele avdet et Piyetroyu başındayp.)darılmadın ya.. Güzel kız döndü, Yüzünü gergin tut. mak-istiyordu. Halbuki gözlerinin de- rinliğindeki”'kıvılcımlar uzaktan bile farkolunwfordu. Delikanlı kolun lâmkadı. — Güle güle git, adalar güzeli, Bana 'arak onu se- Halkiye ' ge-|, re karşı s — Baştarafı 5 nci £ pilmasınır tedir. Bunu rekli olduğ beraber taze ve çiğ zebse yemel Mübadelenin teneb mek ve bu suret de temii mak ederek mdır. Berger pişmemiş gıda kün olduğu kadar bas tercih eyledij mektedir. Şu hale göre ) ve tıbbi tedavisi nasıl ol Lond Kiks hastı r Sir V A.I hakkında tinin azlığı « tahalli yaşamağı ranıı ı.ulur u.—!uı. irlerin mildiği ve bu barsak t suretle uz nün zehirlendiğini isbat sanlar günde bir defa âb kâfi görmektedirler. Halbuki hesap edilirse dört saat kabızlık çektik çıkar. Bu zaman zar kayeleri bağırsakta velâ bir çok ha sonraları bir çok ve e görülen yaralar husule rofesör Meçnikof da elde etmiş ol geliyor ve biriken m uzviyet kendi kendinin ze tevlid ediyor, Bunun net kanserine bir yer hazırlı İngilterede yapılan şeh lerine göre yüz yetmiş be u gösterm rının yarısı - Arkası va Sen de beni tanımak iste Genç kız omuz silkerek Lklıkunı 'wnnrdı. derler, Duy Şimdi hepsi de durmuş! dikkatle bakmışlardı. Halk? de bakıyordu. Feis u n H doğrü yüri uzaklaştığı tarafa doğ kovalıyı Genç Türk denizcisinin, iğri kılıcının sapını larla dimdik v bütün bu genç kızların yüz gidiyordu. Halkinin Gözlerin yüzü artık ge derinliğindi hi o da, 1 sakallı b rak düşünmüştü. İri yar dev yılu bir adam, sık sık korkunç 1 ü balıkç rdı: Ben seni öğrendim. ın, dedi; nereye git- — Daktor Klausa:; —Doktora mı!.. ——Evet, çünkü siz ayrıldıktan son- ra odama çıktım. Ve odamı karma ka- rışık buldum. Benim odamda da taharriyat yap- mışlardı. Bunu haber vermeğe tim, — Doktoru - bul —Hayır, y tım. —-Behde 'bulamadım. Ve sizin gi bir'tezkere biraktım, —Öyle ise hakik git- dunuz mu? ten henüz eve av- -İdet etmiş-değtidir: Bu mubahasayı bir süküt takip et- ti. Her ikisi-de düşünüyordu. Bu işin akibeti acaba nereye varacaktı? Hü- dlseler, günler geçtikçe artıyordu. Ga. Fip waziyetler fazlalaşıyordu. Nihayet Piyetro sevgilisini kucaklâdı ve: —Hali hazırda - birşey yapamayız. - dedi - varını beklamak lümmaalir — Arkı Mes'uddu, çehres. —-Piyetro, biliy aklıma nasıl bi ianı teessürl beslediğim & hatırladım. vgiyi ölçme niz bir tezkere lın':ılı-4 Vl'l 1LL romatizma, k ina karşı mide kara ciğer