Z7 İkinciteşrin PAZAR 1935 (ANADOLU) SAHİFE & MEŞSHUR İNGİLİZ GAZETECİSİ VARD PRİCE'LE BİR KONUŞMA O, 1911 senesinde Lüleburgazda Bulgarlara karşı ver- diğimiz harbı, Çatalca müdafaasını da görmüş 15 yıl sonra “Ankara yeni bir rul İ5 yıl sonra tekrar Ulu, (©. 1) Hariciye bahçesinde Büyük Ölü- nün tabutunun geçişini bekerken kendisiyle tanıştığım meşhur İngiliz gazetecisi Bay Ward Parice'le dün akşam, Ankara Palas'ta dostça bir sohbet yaptım. Orta Avrupa'da bil- hassa Almanya ve İtalya'da devlet şefleriyle yaptığı mülâkatlarla, yaz- dığı makale ve kitaplarda dünya öl- çüsünde bir şöhret yapan bu muhar- rire ilk önce, «Gazeteciler, başkala- riyle görüşmeyi kendilerine iş edin- miş kimselerdir; fakat bu, bazan, birbirleriyle konuşmıya mâni değil- dir> dedim. Bu küçük mukaddime, dünyanın en büyük hâdiselerini ma- hallinde görmek itiyadında bulunan ve bir iki gün önce de, dünyanın son büyük hâdisesini görmek üzere şeh- timize gelen Bay Price ile yaptığım sohbeti hazırlamış oldu: — Büyük bir hâdisenin akşa- mındayız; diye söze başladı, Türki- yeye ilk defa gelmiyorum. İlk defa 1911 senesinde İstanbul'a gelmiş, Lüleburgaz'da Bulgarlarla yapılan muharebede ve Çatalca müdafaasın- da bulunmuştum. O zaman, sultan- ların ve Babiâli'nin son — günleri idi. Bu itibarla onların artık sonu yaklaşmış olan haşmet ve azametle- rini de görmüş oldum. O günlerde Türkiye hasta adam halinde idi. Türkler, on altıncı asırda Viyana surlarına kadar dayanan ve Şekspir zamanındanberi İngiltere'de Grand! “Türk diye sevilen, sayılan, «Türk gibi kuvvetli> diye anlatılan savaş- çı, fatih ve kahraman bir millet - lan Türk'ler, nasıl olmuş da bu ha- le düşmüşlerdi? Bunu 1911 de İs- tanbul'a ilk gelişimde kendi. kendi- me sormuştum. Sonunda mağlüp çıkmalarına rağ- men Türkler, büyük harpte gene kahramanca döğüştüler. Bu yıllarda kazandıkları galibiyetler mağlübi- yefikim Şanghay bele- diye reisi Suihkasttan kurtuldu Şankay, 25 (Radyo) — Şankay belediye reisi aleyhine bir suikast t #ip edilmiştir. Atılan kurşunların hiç biri belediye reisine isabet etmemiş, sulkastçıların önüne geçmek istiyen bir japon neferi ölmüştür. İki suç birden Kestelli caddesinde sabıkalı şoför Talât, kabadayılık meselesinden bı- çakla Cafer oğlu Şahini mol elinden hafif surette yaralamış, Ahmed oğlu Ali Nazmiyi de dövmüştür. Suçlu ya- kalanmış, adliyeye verilmiştir. Memleket hastanesi | başoperatörü M. Nuri Arkan Adres: İkinci Beyler sokak firın karşası. Kabul saatları 3-7 — kazlar. Tele: muayene- hane 3125 ..Evi — 2980 . Zayi İzmir Esmaf ve Ahali bankasından satın aldığımı bir hisse mukabili te- diye ettiğim 3/12/927 tarih ve 5126 39389 No, İki liralık ve 1/8/928 tarih ve 6608/8/2 numaralı dört liralık ve 3/1/928 tarih ve 5419/20 No, iki liralık olmak üzere sekiz liralık makbuzlarımı zayi ettim. Yenisini alacağımdan hükmü olmadığı. ki ır, yeni bir l Tanınmış İngiliz muharriri Ward Price yetlerden çok fazla idi. Ben, Ça nakkale'de, Gelibolu yarımadasında bulundum. Orada bu milletin şeca- atini, baba yiğitliğini gözlerimle gördüm. Büyük harpten sonra Atatürk- le ilk tanışmam, 1918 ikinciteşri- ninde İstanbul'da Perapalas otelin- de olmuştur. 13 İlkteşrin 1918 de mütareke- nin imzalanacağı sıralarda — ben, Limnos adasında bulunuyardum. Mütarekenin imzasından sonra Se- lânik ordusunün kurmay başkanı olan İngiliz generali bir torpido ile İstanbul'a gidiyordu. Beni de be- rine aldı. O sıralarda henüz tor piller kaldırılmamış olduğu için se- yahat tehlikeli idi. İstanbul'da Pera- palas oteline indik Bir gün, bu otelin bir İsviçreli olan müdürü bana bir Türk genera- linin benimle konuşmak ve beraber- ce bir kahve içmek istediğini söy- ledi. Sırtında sivil bir elbise ve ba- şında fes bulunan bu zatın yanına gittim. Bu sivil zat, Mustafa Ke- mal paşa idi. Ben, henüz bu ismin şöhretini duymuş değildim. Çanak- kale,de bizi mağlüp eden kuman- danın o olduğunu, daha, öğrenme- miştim. Bu Türk generali üzerimde derin bir intibâ bıraktı. O günlerde çok mahzun ve muztarip görünmekle beraber, kudretli bir seciye ve ener- jiye sahip olduğu anlaşılıyordu. Mustafa Kemal paşa, bana o gün Türkiye'nin büyük harbe bu şekil- de girmekle büyük bir hata işledi- ğini söyledi. Şimdi de hasıl — olan © hatanın ral vaziyet, işlenmiş olan G&kıbeti ve cezası idi. General bu gö- rüşmede Türklerle ingilizlerin eski dostluklarından da bahsetti. Kendisiyle ilk temasım böyle ol- du. Hiç şüphe etmem, o zaman Mus- tafa Kemal, hayatının en müteeasir, en muztarip günlerini yaşamakta Onu ikinci defa İzmir'e girişi- nin ikinci günü gördüm. 1922 se- nesi eylülünde. Bu defa hayatının en mesut günlerini yaşıyordu. Yu- nan ordusu kaçmış ve muzaffer Türkler İzmir'e girmişlerdi. Burada çıkan yangını, halkın te- lâşını görmüştüm. — Avrupa'da bu yangının Türkler tarafından çıka- rıldığını ve Türk askerlerinin katli- Amlara girişti rivayetler — dolaşmıştır. Fakat ben orada idim. Ne katliâm gördüm; ne de yangının Türkler - tarafından çı- karıldığı kanaatindeyim. Mustafa Kernal paşa, İzmir'e gi- rince kendisiyle bir mülâkat — iste- dim. O sırada İngiliz ve Fransız zırhlıları, hâlâ, orada idi. Mülâka- Ankara imandır. Burasını gorme_k' isterdim.., bı verdit: — Hayır! Biz Yunanlılarla hatç |ediyoruz. lizlerle Fransızlar bi zim işimize karışmadıkları — takdir |de bizden husumet görmiyecekler dir. Bir müddet sonra geldiğim İstan- bul'dan Lozan'a gittim. Bu sırada konferansta bir inkıtâ olmuştu; İs met paşa geriye dönüyordu. Ayni trenle ben de döndüm ve gene be raber, Ankara'ya giderken Eskişe- hir'de Gazi de trene bindi. O zamanki Ankara, çok iptidai bir kasaba idi. Taşhan denilen kö- tü bir otelde kaldım. Karşısında be- yaz badanalı br lokanta vardı. Ye mekleri de, servisi de fena olan bu lokantada meb'uslar bile yemek yi yorlardı. Gazi, o zaman Çankaya'daki kü çük köşkünde oturuyordu. Kendi- si tarafından burada iki defa kabu edildim ve beraberce çay içtim. Mustafa Kemal paşa, bütün ka sabayı gören bu köşkte bana Tür. kiye'nin âtisi için zihninde — hazır- ladığı tasavvurları anlattı ve — şeh- rin imarı için yaptıdığı plânları gösterdi. Şirndi, on beş sene sonraki geli şimde bu modein evleri, geniş cad. deleri, stadyumları, resmi ve husu si daireleri görünce o zaman bana gösterilmiş proje ve plânları hatır- liyorum. Bu plânlar, tatbik sahasın- da gerçekleşmiştir! Bu bir harikadır ve bundan çıka- rılan netice şudur: Türkler, kendi ne yol gösteren hakiki bir lidere mazhar olunca canla başla çalışacak bir millettir Bunlar benim bir takım satlıi ha- tıralarımdır. Siz memleketin içinde yaşıyorsunuz. Daha iyi bilirsiniz Türk hükümet merkezinin İstan- mine otuz metre kalarak büyük bir demir direğe çarpmış ve bir sademe neticesinde asılı olarak ölmüştür. - Bir tayyareci tayyare-'şütle kendisini hava boşluğuna at- akineyı arız olan bir miştir Tayyareci paraşlitle çok mun- tayyare amudi olarak tazam bir şekilde yere inerken ze- toprağa düşmüş ve tayyareci para- | bul'dan kaldırılıp Ankara'ya geti rilmesi kadar isabetli bir karar ol- mamıştır. Hükümet merkezi — bura- ya 'gelince İstanbul'da gösterilemi- yen hararetli mesai — gösterilecek- tir. Nitekim gösterilmiştir de. Nite- kim Çinde de hükümet merkezi - nin Pekin'den Nankin'e kaldırılma s1, aşağı yukarı, buna yakın bir fark göstermiştir. Günün birinde Ankara, Avrupa- nn en güzel merkezlerinden biri si olacak ve buraya birçok Avrupalı ziyaretçiler gelecektir. Ankara, yeni bir ruhtur; yeni bir imandır. Bu şehre ikinci ziyareti mi on beş sene sonra yapıyorum; on beş sene sonra bir daha gelip müstakbel terakkilerinizi, larınızı da görmek isterim Osmanlılar zamanında da Tür- kiye'de münevver ve mütefekkir bu- lunmamış değildir. Fakat eski re- jimlerin havası onlara inkişaf ve faaliyet imkânı vermemişti. Ancak Atatürk'ün - getirdiği tejimdir. ki Türkiye'deki kabiliyetlere — açılma ve ilerleme imkânını bağıslamıştır. Bu arada kadınların nail olduk- ları hürriyet ve inkişaftan — bahset- meden geçmiyeceğim. Bugün, Tür- kiye'de Türk kadınının memleket inkişaf- hakkında bir takım| İsm dâvalarında Türk erkeği ile yanya- na çalıştığını görmek insana sevinç veriyor. Büyük Şefiniz Atatürkün vefa- tı, mâtem verici, fakat onun yerine et İnönü'nün gelmesi de me- sut bir hâdise olmuştur. Halefle selef uzun yıllar inkıl ve terakki yolunda beraber çalış- mışlardı. Atatürk'ün büyük fi lerini, engin — tasavurlarını — tatbi- kat mevkiine koymakta, buna göre büyük himmet ve muvaffakıyet gös- Karaburun: Küçükbahçe köyü |tımdan muzaffer kurnandana, ken-|teren şahsiyet, İsmet İnönü olmuş- öğretmen: M, Yoldaş Def>. 8 disinin İngilizlere ve Fransızlara düp-| Â e 3, Şu ce- tur, Cenaze Paris — Exski İngiltere İlkim ÇORKCAKARACĞĞNDAADNAAIDAAIAKAALANAKIKKALARANII lâp mütemadiyen maskeler dağıtılmakta dır. Resmimiz, Pariste ucuz maske satan müesseselerde halkın alış verişini göstermektedir. KDDONYK ICIOCOCĞUNNUKAYLRKDLNRLATDNAA AYA YYAYUYIAKAKAKTKLKUKLLAYIYIANKI TUUYTKLNI tını intibalarını hazırladığı tertibat sayesinde memleketi — teşkilâtlandırmağa en|fonla kolayca Londra" Başka bir Avrupa merkezinde bu| minde adı kadar kolay ve çabuk muhabere te-| Ward Price, cenaze töreni ak min edemezdik. Ajansa ve müdürü-|bana bunları söyledi. Kendisimı törennin bütün tafsilâ-İne de teşekkürlerimi bildirmek is- şekkürle ayrıldım. Anadolu Ajansının| terim.» : tele- Londra'nın en fazla satılan gaze- a. verdim.| tesine yazı yazan ve gazetecilik fle Paris — Geçenlerde buraya gelen Romanya kralı veliahd Mişel, Fransa YeT#İEUmhuru ile bir av partisi yapmışlardır. kralı Dük de Vindsor, elen kardeşi Dük de Gloçester ile görüşmüştür. 69 yaşında olduğu halde burada öl. müştür. ' nında tahrip edilmiş yolcu kamyes- arına tesadüf edilmektedir. Karol ve oğlu tayyare ile buraya Londra — Norveç kraliçesi Mod, an yazeti Rarselon — İspanyanın bütün s0- büyük bir şöhret OlAN kaklarında, tayyare — bombardımar