SAHİFE ; Rolli Kanl kampta bize vefakat eden Lâpon, sevgilisinin Amautu (ar- kada çocuk taşımağza mahsus deri. den torbu) taşımağa başladığını ha- ber aldı. Buradan — itibaren yoluna yalkız olarak devam etmeğe b Adet mucibince varmadan önce avmi mahallede y leşen kulübeler halkımı ayrı ayrı z yaret edecek en sonunda kızin bü- lunduğu eve gidecekti. Fakat bütün konuşmalarında seyahat maksadı. ni asla bildirmiyecekti. Bundan büş- ka tavir ve sözlerinde yeis ve sabır- sızlık namına hiçbir imada bulunmu- yacaktı. Müstakbel nişanlısının iglo- nişanhamın esine(evina)vardığında da, ik önce,İdetler çoktur. Meselâ; ayni yemekti ayrrayrı, bütün mile efradile konuşa- cak, bu konuşma eznasında usunu görmemizlikten gelecek, cak en sonunda onunla konu, zekli. Kızın elini istemesi de uzun ve sı- kıcı bir hava içinde devam edecek bir konuşma takip edecektir. Sonun- da,; hiçbir merasim yapılmadan kız- Ja birlikte avdet edecektir. Biz, delikanlıdan önce, nişanlısı- mı görmeğe muvaffak olduk. Kız gü- zel, hareketliydi. — Kono elbise ve ayakkabı yapmasını biliyordu. Ko- jak denilen elbisonin imali bazı me- R Xne bi bi itiraf vi ğ ize İlçin hakaret sayılırdı. Bir gece miaa- kimo bizzat bunu itiraf e. #uliyetleri davet eder, Eğer bu elbise|içir DAĞi Da L ae geee el bmpermesble değilse avcının hayatı tehlikeye girer. Tam kızı ziyaretimiz zamanında, ona bir yübancı talip olmuştu. Kız, â- detin koyduğu müddelten daha uzun bir gaman mukavamet etti. Ancak | Çıldıran Dünya — Yazan: ANT'ONİ E. ZİSKA e|diyordu. "İgetirilmemelidir. Çünkü denizde ya- zan binler Çeviren: ASIM KÜLTÜR Rehperimiz İllaitnok karşılaştığımız'sinde bir sürprizle — karşılaştık. Bu lara endaht ediyor ve: İzloonim İçinde yirmi sekiz kişi ika- — Ruhlar bu avları öldürmek için|met ediyordu. Hane sahibi kar Üze- gönderiyorlar, eğer onların hediye-|rinde bir deriye sarılarak yattı. Ba- lerini lâkaydi ile karşılıyacak olur-'na da iki karıslle birlikte deri torba sak, sonra açlıklan stırap - çekeriz. (içinde yatmamı teklif etti. Kadınlar (bütün Eskimoların yatarken soyun- Öldürdüğü hayvanların yalnız dil dukları gibi) çırçıplak — soyunmuş- ve kemikleri alınıyor, kurtların et- İardı. Yatarken, bana da, aralarında lerini nasıl parçalıyacaklarını görüp'yer ayırmak için biraz uzakfaştılar. müteeasir olmamaları İçin gözlerin! Bu misafirperverlik bazan nazik tec- itina ile toprağa gömüyordu. ' leri tahrik edebilir. Fakat İsveç Yul üstünde — diğer Yastladırımız L N L K D tirlerino karşı kabileler bizi yemeğe davet ediyor- E 'ardı. Burada Kakimo âdetlerine uy-|bİT temile olarak yapıyorlar. Eskimolarda kalplerine yakm yer. | gün hareket etmek lâüzımdır. Ve - e lerde, yoldaşımız gibi çek kazmaları rlar. hem balık, hem et yemek meminüadür Hatta buntar ayni yoldan kulübeye| — Avrupa Eskimoları zengin ve ba- e Ren geyiğine sahiptir- her biri iki yüz şıyan hayvanlarla — karada yaşıvan ler. Bu geyiklerin hayvanlar ezeldenberi yekdiğerinin kron ediyor. en korkunç düşmanıdırlar. Müdafa- Amerikanın ç lu.nl derilileri gibi asız bulundukları zaman bunların bir onlar da terakki ediyorlar. Fakat me araya gelmelerini Eskimo eaniyane deniyetin mahiy' anhyacak ka. bir hareket sayar, dar ilerlememişlerdir. Buzlara, aç- lik fırtınasına — ve vahşi hayvanlara Bu ülkede üç ay dik. Öyle alle- karşı galip oluyorlar. Fakat para ve lere rastladık ki bunlar haftalardan- rahat onların karakterlerini bozmuş beri ava kavuşmamışlardı, Buna rağ- bulunuyor. Kendisinden ayrılacağı- men davetlerini reddetmek kendileri mız zamanda bize refakat eden Es- irdu. — Arkası var — Ingiliz hükümdarları gçüncü gün mavafakat edenik v Önümüzdeki yaz içinde Amerikayı Zi- nişanlısının arkasına takılarak gitti. Dördüncü gün de bize refakat eden Lâpon geldi. O hakikt — nişânlı idi. Fakat geç kalmıştı. Adı Mannadklo- ti olan bu Lâpon delikanlısı neticeyi öğrenince: — BSonsuz derecede Mmüteessirim. dedi. Sonra arkasına bakmadan gel- Giği yerin yolunu tuttu. Bskf haklarının — müteber olması içla bu delikanlinın bir yal daha bek- lemesi lâzimdir. Ru zaman arağında kendisi de, muvakkat bir zaman İçin, başka bir kadını alabilir. Asıl nişan- hsina kavuştuktan sonra bu kadını da muhafaza edebilir. Çok zaman- lar, burada bir erkeğin birçok kadın. ları bir kadının da birçok erkekleri (zevçleri) vardır. Bunlar ayni kulübede oturuyorlar, aralarında hiç bir ahenksizlik yok- tur, Alle ka; xahneleri anlar için meçhuldür. Uzun bir ava çıkan ve başka bir sebeple uzun bir yokuluğa koyulan bir Lüpon yanına kendi ka- dınlarından birini alamaz, Raşka bir' Kadın alır ve onu aldığı gibi tertemiz yerine iade etmelidir. Seyahatimize Tesslojurmont kabi- lesinin refakatnda devam edyoruz. Yol esnasında, ilk defa bu ülkelerde teyahat eden Ledenin Eskimoların hassasiyet ve inceliğine dalr yazdığı teyleri tasdik ediyoruz. Yollarda birçok avlara — rastlıyo. Tuz. “Artık açlıktan — korkmuyoruz. 023 — Rahat otur bizi müşkil vazi- Yette Bısnııkmıl Diy...ı...ı..ıl — Beni geriye götüreceksiniz ve Müddeiumuminin huzuruna çıkara- saksınız. Ona iki sunlim var: Ya siz eşkiyasınız ve onun emir- lerine itaat etmiyorsunuz ve yahud da kendisi yalancının biridir ve ver- Yiği sözü yerine getirmiyor. Edmond cellâdların elinden kur- tulmak ve denize atılmak için tek- Tar bütün kuvvetiyle harekete geçti. “akat bir jandarma neferi tüfeğinin """İMEI: beynine dayadı ve, — En ufak bir hareketiniz kaya- finıza mal olur. Dedi. Ha Jandarma ayağiyle de genç kap- töğsüne basıyordu. Fakat hak- bu akibete sürüklenen I'fnaeıı ediyor ve fakat silâhına yanan jandarma da silâhın verdiği ::evl mukavemetle mukabele edi- , yaret edecekler. Ruzvelt bundan dolayı memnun Londra, 8 (ALA.) — Kral ve kra-|neşretmiş ve İngiliz htkümdarları- çe önümüzdeki yaz zar'ında Ame-İnın, yazın Amerikayı rziyaret etme- rika birleşik devletlerini ziyaret et-|leri hakkında kendilerine vaki dave. mek üzere Ruzveltin davetini ka- ti kabul ettiklerini, Amerikada beş bul eylemişlerdir. İgün kalacaklarını bildirmiş, bundan Vaşington, 8 (Radyo) — Cumhur- büyük bir sevinç duyduğunu ilâve rels Ruzvelt, Bugün bir beyanname eylemiştir, Bugünün Babil kulesi:, Almanların Çekoslo- Filistin | vakyada buldukları Zanneditiyor ki Filistin'de güzel sigaralar yahudi ve'arap vardir. Hakikatte bu-| A içir . kutaları - Çekoslovakya'ya rası dünyazın en kozmepelit bir yerik| Çirdikleri vaki, Amin rajisinin çı: dir. Çünkü burada yahüdiler, hangi|kaygıktarından güzel, her hirisinin 0- memleketlere — geldilerse yahüdiyim / DA g. 19181938 tarihleri yazılmış demekten ziyade oralı olduklarını ld-1,. 0 LA A F emmuki dla etmektedirler. Orada öyle Şahüdi , A, Çök topraklarına ilk girdikle- 'er vardır ki, yahüdiden çok — meselâ İyi vakit bu nefis sigaraları, sanki 1988 yalnız İngilizdir, Fransızdır. Lehtir, Alman.|de kurtarılacaklarını bildikleri — için dir. Her yahüdi, gel memleketin ' «Südet kardeşleri» tarafından hususf âdet ananelerini hattâ —- harici &urette hazırlanmış zünnettiler, Hal- manzaralarını beraber getirdikleri i- buki hiç te öyle değildi. Na garip te- Şin Filiatin bus'a atacalı bulacalı bir cellidir ki bu gözel sigaralar, Çekos. memleket halindedir. lovakya'nın yirminel deviz — senesini Pilistin'de resmen üç dil kullanı- kutlamak için hazırlanınıştı. fr: İngilizce, arapça, ibranlce, Fakat | irada o kadar çok dil vardır ki, efsa-/ Düsk nenin Babil kulesine taş - çıkartır. dil nların vitrin azılmış yazılar Vardır. ont dö Montekristo ——— Yazan: Aleksandr. Düma Edmond beyhude mücadele et-| Kayık, bir azrail gibi deniz ortasın-|dik- diye orasını haber veriyorlardı. tiğini anlıyordu, Çünkü kendini de- da duran siyah kayaya yanaşmakta nize atsa bile jandarmalar muhak- idi. Gözlerine âdeta inanamıyordu. nnm sonu gelmişti. Fakat bu, onun kak nteş edecekler ve onu öldüre- Çünkü çoktan serbest olatak evindeliçin cela ve işkencenin başlangıcı (Koi sak biş yerde biler od iceklerdi. Genç kaptan ise hâdisenin bulunması lâzımgelirdi, bu kadar büyümesini istemiyordu. mıyordu. Yegâne hevesi ve arzusu 'dini neden infaz etmediği ve sene- onu görmekti. Ve bu arzu ve heve-İlerce kalması muhtemel bulunan İf| Ayakları sendeliyor, sarhoş gibi yü- |için sin yarattığı iştiyakladır ki, ölmek kalesine nasıl sevkedilmekte olduğu-|rüyordu. de istemiyordu. nu aklına sığdıramıyordu. Bu arada Mersedes ve onun istikbali nâmı- kayık sahile yanasmıştı. Artık gün- na hayatını tehlikeye koymağa salâ- düz olmuştu. Kayaların üzerinde bu-|hücumuna uğramış bir kayığın di-| — Edmond en müthiş dalgalardan| ken; hiyet ve hakkı yoktu. Bir kaç #akika|lunan İf kalesi mükermmel şekilde =:k Yürüyor gibi sallanıyorsun|...|bile hiç bir zaman korkmamıştı. Mu- olan genç kaptan, bu düşüncelerin'nan yardımiyle yelkenleri indirdi.| — Dontes cevap vermedi.. Kulakla- | korkunç dalgalarâ bile serferu etme- evvel canavarlar gibi — vahşilesmeiş görünüyordu. Kayıkçı, (ANADOLU ) “|reyini vermiştir. Bu münasebetle ka- Müddeiumumi — böyle vadetme-|artacağını pekâlâ bilircerlü. larie, Mersedes gözlerinin önünden ayrıl-| miş mi idi. Müddeiumuminin bu va- | viyatı tamamiyle b hettirz M ğ Küşteri Perdesi | a ÇÖ LA B. Buvankarenin salâ vermesi za- manı gelmiştir — Aman no saz, — Karagözüm,rüyada öyle mi oldun?. aman ne saz.. Keydi © eski sazların| — Ne münasebet Karagöz; o eski hali.. Sahnenin önüne beş, altı tapon üsüller artık kalkmış. Güzide san'at- mal oturturlardı. Arkada bir cureu- kürlardan mürekkep bir saz heyeti. nadır giderdi. Kızlar göz süzerler, Ara, sıra müstesna sesli bir bayan Müşteriler yavan yavan gülerek ki2- seans halinde okuyup çekiliyor. Bir lara karşı saçlarını düzeltirlerdi. — |kibarlık, bir kibarlık ki ağzımın su. —- ©O hal benim de başıma geldi yu aktı. Hacivad... — Çabuk kez.., — Ne gibi?.. — Neyi?, — Ne gibi olaenk?, Bir akşam ga-| — Ağzımın suyunu... zinoya gittim; sırtımda Fasuna birş — Neden Karagöz?. teket, göğsümde altın kordon vardı.| — Memleketln lâğımları yağmur boş. Zeytin ml istersin, bostan ımı, yok- |Biyıkları da koç boynuzu kıvırtmiş-İsuyunu bile almıyor. Kuvvetlice bir sa göl mü!. 'tım. Böyle bir fiyaka Ile masanın ba-|yağmurla sokaklar çaya dönüyor. Acaba buralarda ne yetişmez, neler|9iH& geçip oturdum. Çıpro tavasın-|Bu suya bir de senin ağız suyun ilti. olmaz! Hani ya giden, nerede uğraşan, | dân, salatasından, beyaz peynirin-|hak ederse kapanla denize daldırıl. nerede?. den, kavunundan — fıstık bademinelmış fare gibi hepimiz boğuluruz ha- —Buna da no hacetl Şu bostanlı|kâdar ne varsa hepsinden getirttim.İcı cavcav... iskelesinden biraz ötede ve o güzel|Bir de 45-derecelik anzorot açtır.| — Lâtifeyi bırak Karagözüm de sulak arazide: so0ba ne oimaz; deler |d İdinle.. O akşam enfes bir saz dinle- yetişmez! Yanı bBaşında 25000 nüfus-| —— O daneola?. İdim. Etraftan saza karışan da yok ak BEĞÜK ü e asbL İ — İmam suyu imam... Senin an-İHani uşak faslı devam ederken maz. Beş senede hangi tarla bağ ve| Yacağın; rakı.... bostan olmaz! Ekip biçenden vazgeç. — Sonra?.. tik; giden, gören :.,,d.y B — Oraya nafile namazı kılmağa n , J&itmemiştim ya; çakıştırmağa baş-| — Onlar yok... Nehâvend saz se- ret içinde kalır ve b kazanm ne mav İladım. Kafayı tuttuktan sonra sah-İmaisine ayak uydurarak zeybek oyu. tebe münbit ve feyyaz olduğunu gö-|"*Y* bir bakayım dedim; aman Al-İnu oynamağa kalkanlar yok.. <Yan- rüciBüpruğı kasan ilada? lah... Biribirinden güzel beş afet..İdım Allah» diye bağıran yok.. (Bi- ŞEP İA DARRRR :l:ıl;“uı tanesi bana bakıp bakıp âhİzim kanunt Mehmed, hatır sayar, zerinde, Sakın bunun aebebi, tekaüt| — —- Allah Allah. Vurulmuş mu?. İnen ve ba tarıle geee skahk takı maaşlarının ayın ikinci günü üç bog| — Anlaşılan vurulmuş işte.. Er-İgminem yap bakalım) buyuran yok.. dakikada ve kolaylıkla ele geçmesi o1- | keklerden midesi bozuk çıkar da ka-|Hulâsa herkes kendi hürriyetini baz- masın. dınlardan çıkmaz mı Hacivad?. Su-V/kasının zırtile tahdid eti eğleni- —Bilmem, bu kolaylıklar mı, yok- rat bu surat deyip bana yanmış.. — İyor. aa rehavetmi, anlayamadım gitti. Te-|,. — Ondaki mide, mide değil çöpl — Nerde bu:âlem Hacivad?. kaüt oları yan gelip sefasına bakıyor. tenekesi imiş. eai li Te Kütüth bir işle dtiğtğa yök, nek | TT DA Rnlenin. meadabur.. — Acsip.. Gerçe bir aydır saza den acabal, (FİKİRLER |) Tekaütler... — Kozanda bir badem ağacı senede iki'altın verirmiş. Şimdi de ona yakın İgidip uğraşan nerede! —Çermik kazazı mükemmel sakız yetiştirir. Ne su ister, ne de çapa. Za- manı geldi mi bıçağı var, sakırı al.. İGiden uğraşan nerede. —Urfa ve Diyarıbakır arazizinde neler yetişmez; nâar mi, ayva mı, erik mi, buğday mi, kavun mu, ne istersin! Yün, pamuk, arpa buğday öbek öbek Giden nerede, çalışan nerede, uğtra- şan nerede? —Terkos yölü civarında-gayet mü- kemmel hayvanatı ehliye yetişir. O havalide yazın çikan ufak tefek haşa- rat bilhasa kümes hayvanaâtı mü. kemmmel besler. Biri beş değil, onbeş yapar, Hani ya gidip uğraşan? —Ne hacet; Denemen ovası bom- — Ne ise, devam et.. mittiğim yok amma bir ayda bu ka- — Ben ona baktım Hacivad, o ba-|dar tahavvüle de inanacağım gelmi- na baktı. Derken sırıttı. Ben de &-| yor-doğrüsu.. —- “atm amma kimse farkına varma-| — Ayol bu rü'ya.... an dlğ e gizliden sınttım. — Sahi'be gene daldırmışım.. — Bee?, — İki bardak bira içtim. Mükem — Derken efendim, -yanıma -bir| X ) bir yakit ıeıkdhış ve enfes bir garson sokuldu, — (RBâyan merküme| oyu çektikten sonra — sabahleyin bir şişe şampanya istiyor) dedi. Ar-(gasmahaneden trens binince Mene- ak dayamılır mı Hacivad; serde er- | Cnin yolunu tuttum.. keklik var, haysiyet var, hovardalık | — y enemende ne vardı?. yar, Hemen (götür) dedim; gitti ve| — N, yek Karagözüm?. — Senin vir müddet sahneden kaybolan ıııı: İsarboşlukta ferman dinlemez Musta- yan merkume tekrar ııhnı"n&*k fa Onaran mı yok, para tutmağa töv. ken bana başile teşekkür etti. Dikkat /» ) »ustafa Akmeı mı yok, para sar s*tim; herkes bana bakıyor.. fetmemek için traş olmağı haram sa- — Tabil.... ğ yan Mustafa Abalı mı yok;ne yok? — Ne diye tabli?. ,, |Onları şöyle bir ziyaret ettim. Düşür — Bu enayi dümbeleği de kimmiş| , Z im,; Mustafa Onaran çarşı ca- diye bakmışlardır. kavan İMline hatip, Mustafa Akıncı heves. — Haltetmişsin mendebur; bayan / o n kumpanyasına komik, Musta- merkumenin aşkını kazanan bu bah-| 0 A Lan da Bay Kenanin yerine ec- yar =dl;, ıd:î:.:;:“.l"— zacı olmuş... — Filhakika evvelâ öyle sandımdı| — — î““:l n dhonn. Ba o"::“ Ğ Te aK a VAS YeNa y) aala | C 'ara u_dhı len mhı_y;gı AZA- lım, Efendim; dört şişe şampanya ::"hı:ı?:"ııuîrı:u Jîy"" e smarlamışım. Rakı parağı, meze pa-| — b KBA M Famı, şampanya parası derken bizim bdeta nn n Siga A süzdan hapi yütmüş.. Bir aylık ka| ©- VAT ya...Bay Hümü Evli yo! zanç bir akşamda erimiş.. — Sen de Visaleddin Belcikada Kabine buhranı kalmadı Brüksel, 9 (Radyo) — Sosyalisi partisi kongresi, bugün sona ermiş- tir. Kongre, başveki) Spak'ın siyase- TİNİ tasvip etmiş ve kendisine itimad bine buhranı zal) olmuş ve başvekii, nazırlar meclisinde karar verildiği üzere Burgöst mümessil tayini için bir kararname tanzim ederek kralz sunmuştur. ——— Fransa - Almanya Bir deklersyon imza- Teyacaklar Londra, 9 (Radyo) — Bu — haftı sonunda, Fransa ile Almanya ara unda bir deklerasyon — imzalanacağı söyleniyor. : Deklerasyon, — Münihte —Hitlerle Çemberlayn arasında Imzalanan an- laşmanın ayni olacaktır. Mi — Evett... — Çenem eskimesin diye artık ko- nuşmüyor. O, çiftçi Muhiddin, Har mandallı Mehmed bir şirket kurmuş- lar; yağlık, çevre, tesbih, ödağacı, kefen bezi gibi ahret eşyası satıyor. lar. Maksadları Allahı dolaba koyup yer yüzünde yaptıklarını unutturmak suretile cennete girmekmiş.. — Fena fikir değil; bunlar cen- nette lüzumlu adamlar. — Neden Karagözüm?. — Cennetteki sükütu ihlâl eder ler de cenmet ehlini — düşünmekten kurtarırlar... — Sonra Karagözüm; bunlarla ve- ü kulaklarında çınlıyordu. Ne garip sey! Merdivenleri çık- nuştı.. Halbuki merdivenlerden ini- yor ve ebediyete sevkolunuyor zan- aediyordu. Bu ağır ve elemli yürüyüş birden- bire durdu. Dontes kendisini topar- lamağa çalışıyordu. İlk işi nerede bu- landuğunu — tesbit etmek ve kafa- sında burasını canlandırmaktı. Yüksek duvarlarla çevrili, dört Jandarmalar için belki vazifele idi, İstıraplarının bundan sonra daha Ah o duvarlar! Bunların ilerisine doğru bir tek adım bile atılmazdı. Bilhassa enginlerde temiz hava için-İgalaşın çıkarken kooperatif başkanı Kavemet göstermeğe mecali yoktu. İde, serbest hayat yaşayan bir adam|pay Osmana rastladım. Kendisi esa- vaziyet büsbütün feci idi. Deni-İşen evliyadandı: bu defa terfi etti- berol a zin hududları yoktu. Gemisini iyilyitmiş; eteği öpülecek enbiyadan ol- larmalardan biri: kullanan bir kaptanın önüne sed ç- İmuz, Elde tesbih, dilde Allah, Allah, — Karaya çıktık dedi. Dalgaların en doğru yürümiyorsun? — BÜE lazzam sedler gibi önüne çıkan o — Öyle ise Bay Pavankare merhu tesiriyle kayığın kenarına çekildi ve|Dantes teneffüs ettiği deniz hava-İri işitmiyordu. Hafızası işlemiyor- mişti. Onlarla gururla boy ölçürmüş-İmun gel vermesi zamanı gelmiştir; ükünetle oturdu. Talini hâdisatın sından mahrum oacağı dakikaların|du. Etrafına sersem sersem bakıyor-İtü. Seyahatlerine muhalefeti - hava l malıyorsun ? y sayih “olduğunu! Nesdiydelirt Hi (du. Arkumün 'önüne ve ekafina kö: İne kadar dehaik plücün olaün ccae| " — Kat R Zabit ve jandarmalar - gözlerini darmalar genç kaptanı yakasından|nulmuş olan jandarmaları tetkik edi- retle ve yılmadan devam ederdi. Fa-'ya Fenç kaptan hakkın verdiği kuvetle|genç kaptanın üzerine çivilemisler-|ve ellerinden tutarak kaldırdılar ve|yordu. Jandarmalar yürüdüler, o da|kat bu uğursuz hapishanenin taslı cereyanına terketmişti. di. Onun hakkında almış oldukları karaya çıkmak için icbar ettiler. emirler kat'i idi. Firarına mâni ol- maları ve onu İf kalesi zindanlarına lenin korkunç manzarası — yetişmi-|sonradan kapandığını rüya görmüş| kalmıştı. a 'yormuş gibi Jandarmalar ona -var-'gibi hatırlıyordu. Kapunun gürültü- Ki canlı olarak teslirm etmeleri şarttı. — Hiğdetlenme Karagözü bu... —Ha, 'enhi-. gayri ihtiyari onları takip etti. Bir|duvarlarının karşısında sersem ve| — — Sonra ondan da ayrıldım, tek- Gözü önünde duran menhus ka-|kapudan geçtiğini ve © kapununlkorkak bir vaziyette duraklamış. İyar trene binerek caddeyi tuttum. -- Devam edecek — Küşteri — Devam edece'- —