19 Mayıs 1938 Tarihli Anadolu Gazetesi Sayfa 9

19 Mayıs 1938 tarihli Anadolu Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

HADİSELER Yeraltında geçen facıalar Maden ve tünellerde çalışan amoleler, köstebek yuvasında yaşıyan İnsanlara — benzerler. Onolar, meslekleri icabı, her gün yeni ve müth'ş felâketlerle karşılaşırlar. Bu ameleleri iki kısma ayır mak Tâzımdır. Toprak - içinde galeriler açarak bu galerilere altı yedi metre kutrunda çelik borular yerleştirenler ve bu şekilde açılan derin kuyulardan Mmaden çıkaranlar. Her iki çesit amelenin işleri güç olduğu ka- dar, tehlikelidir de, Meselâ, galerileri açanların çalışma şeraitini bir kere tasav- vur ediniz. Hidrolik preselerin tazyik ettiği mahruti çelik ka> zıkların yardımı ile satıhtan elli metre derinliğe — yerleştirilen çelik boruları düşününüz. Borular içinde çalışan ame- leler için ölüm tehlikesi her zaman mevcuttur. Toprağı de- len mahzuti kazıklar, her yol alışta ve ileri geri hareket et- tikçe, çakıl taşlarile karışık bir çamur seli borunun içine hü- tum eder. Fakat, bazı hususi aletlerin yaptığı hava tazy kile bu hücum derhal durdurulur. Bazan, hava tazyik'ni temin eden mal ilerliyen çamur birçok ameley» boğar, öldürür. Nevyorktaki :ıBıveı ııhılloıın;.:;hw:eık lan bir gal e e ÜC like #üatan R'şar Kriton dizminde — bir amele, — başından geçeni şöyle anlatıyor: *Kanter içinde çalışıyorduk. Mahruti kazığın hareket etmesi ile büyük bir çamurlu gel hü- Cumuna uğradık. Bozulan hava tazyiki makineleri bu hücumu lurduramamıştı. Çamurlu selin içine bir çöp gibi bayılp karışmıştım. Göz- lerimi açtığım zaman, kendimi derenin içinde buldum. Suyun toğukluğu, beni ayıltmış ola» taktı. Derhal yüzerek - bitkin bir halde sahile çıktım, , Bu gibi tehlikeler yeraltı in- #aatında eksik değildir. Hudson Rehrinin altından geçen Hob landa yeraltı tüneli açılırken, isminde bir mühendis ba tkulâde hâdiselere şahit olmuş- tur. Bu tünel üç kilometre Uzunluktadır. İnşası — için tam Yedi sene uğraşılmıştır. Küçük kızlarımıza modeller k'_ıl:ı yazlık bir elbise D, Avrupanın en — şik ço Tt şimdi böyle kostümler 'Yorlar. Hem ucuza çıkıyor, A de kolay ve güzel oluyor. Di Liti, gördüklerini şöyle an- latmıştır: *Tünelin inşası bitmek üzere iken, az dal felâket şeklini alabilecek acaip bir kaza atlat: tık. Bereket versin, beklenmi- yen bir tesadül, madeni boru içinde çalışın birçok amelenin hayatını kurtardı. İşlerine devam eden — amele- ler, birdenbire borunun - çatla- dığını görüyorlar. Boru çatlak olduğu zaman, havayı tazyik eden makinelerin hiçbir faydası görülmez. Çünkü bava bu çat- laklardan çıkar. Bu sebeple ameleler yanlarında bulunan kum torbalarile çatlağı tıkamak istiyorlar. Fakat gayretleri hiçbir netice vermiyor. Beş on dakika sonra vukubulması muhakkak olan ça- murlu su hücumunda hapsinin birden ölmesi ihtimali kuvvet- leniyor. Fakat tesadüfe bakın CH bir yer sarsıntısile ya- rık kendil ğinden kapanıyor. Bu suretle de zavallıların hayatları kurtuluyor!. , Bu borular — içinde amelelerin hayatı hakiki cehennemdir. Çoğunun az za- manda sıhhatleri bozulur. İşle- rini terketmek mecburiyeti baş gösterir. Hatta içlerinde ilelebet kötürüm kalanlar bile vardır. Ameleler, sıhhatlerini az çok koruyabilmek için, sıkı bir ted- bire rinyet mecburiyetindedir- ler. Bilhassa, işlerini terkedip dünya yüzüne çıkacakları za- man, kendilerini temiz havaya alıştırırlar. Böyle yapmamış ol- salar, bavanın âni değişmesile derhal ölürler. Şayet bulunduk- ları borunun içine birdenbire tabil hava girecek olursa, bu bhavayı tenelfüs edecek amele- lerin akciğerlerindeki ince nefes boruları çatlar ve zavallılar bu yüzden âıüılıı. Yeraltı I:ııılırııı kaydeden yıllıklar, bilhassa Babbi Finih isminde bir adamın garip ma- cerasını anlatırlar. Mütehassıs bir amele olan bu adam pek feci bir ölüm tehlikesi atlatıyor. Muhakkak bir ölümle neticelen- mesine az kalan bu tehlikeyi amele bizzat kendi anlatıyor: Ön boruların birinde tek ba- şıma çalışmakta iken, birden boru çatladı. Derhal çamurlu bir selin bana doğru şiddetle ldiğini gördüm. İnsiyaki bir areketle - yanıbaşımda duran bir kalasa asıldım. Yükselen su evvelâ dizlerime kadar geldi. Sonra boğazıma kadar bü- tün vücudümü kapladı. Boğu- lacaktım. Ümitsiz bir gayretle başımı borunun tavanına kadar kaldırabildim. Kendimi kaybe- dip ellerimi koyvereceğim bir bir srada, üst taraftaki maki- nenin işlemesile hasıl olan ha- va tazyiki, hücum eden suyu geri çekmeğe başladı. Biraz sonra. yetişen arkadaşlar, beni bitkin bir vaziyette dışarı çe kardılar. Aklımı başıma topla- dığım zaman, yeniden dünyaya doğmuş gibi oldum. , . . Mayıs bilmecesi Mayıs bilmecemizin hal müd- deti bu ayın 25 inde - bitecek: tir. O gün akşama kadar ida- rehanemize gönderilen cevâp- lar tetkik edlecek, doğru hal- ledenler arasında kur'a çekile- cektir. Kazananların isimlerini 27 Mayss Cuma günkü nüshar mızda neşredeceğiz. Peter Dom isminde bir gemici, bayanı ve biri beş, diğeri yedi yaşındaki iki çocuğu ile, 10 binmiş, bütün dünyayı dolaşdıktan metre uzunluğunda bir kotraya sonra Miamiye (Floridada) donmnıtur. Bu ıeyıhıc tam dört sene ıuımuştuı Çocuklar hatı-[ rınızda kalsın! Sfenksler g Mısırda Firavunlar zamanından kalma Sfenks deailen hey- keller vardır. Biri- nin iddiasına göre bu Sfenkı- anthtarıdır. ğüyle şuau Bılmık iste- ler gzli ilimlerin Bir Sfenks bütün ifade etmektedir: mek, cüret etmek, susmak, me- selâ bir kadın başımı taşıyan Sfenks bilmek (ıekl), boğga vü- cutlü oluşu: İstemek - (kuvvetli olmak), aslan pençeli oluşu: Cüret etmek — (cüret), nihayet üzerini örten kapalı kanatlı oluşu: Susmak demektir. rotım ; J ve kimyager- leı. son — zamanlarda Protein hakkında yeni şeyler öğrendiler. Pro- tein, insan vücudünün — Sonu 10 ncu sahifede — Bunları biliyor mu Vahşilerin süslenme-| Dünyanın en büyük ge verdikleri ehzm” miyet.. Bu resmi görünce şüphesiz ki korkunç bir yüz, diyecek. siniz. Fakat bu çehre, Japon- yanın Geza ve Kuril adaların- da yaşıyan Aino urkının zarif bir kadınına aiddir. Onlar için bir süs addedilen dudakları bu şekle getirmek oldukça zor ve meşakkatli bir iştir. Meselâ, bu süsü yapmak dudaklarının . ve soyulan kısım sabit bir boya ile boyanır. hastanesi Dünyanın en büyük hastanesi Kanadanın Gömelin Montreal şehrindedir. — Sen-Jan-Dö-Diyö ismindeki bu hastanenin 4757 yatağı vardır. Deniz ortasına ku. rulan köyler dD Avustralyanın Papus köyleri kazıklarla deniz üzerine kurul- muş'ur. Hatta bazı köyler sa- hilden bir kilometre denizin içindedir. uzakta, Böyle kertenke- legördünüzmü? Resmini gördüğünüz bu. kor kunç hayvan, — Avustralyada yaşıyan bir nevi kertenkeledir. — Sonu 10 ncu sahifede — En büyük çan Japonyadadır Resmini lâıdü[r&nı'ız bu ko- caman çan,- Japonyanın Osaka şehri yakınında, bir kilisededir. Çanın ağırlı 114 loııdır. Be | metre, yu 8 metre, genişi ği 5 Çanın kutru ve baş metredir. bakırının kalırlığı da tam 55 santimetre tutmaktadır. Bir insanın kasabalardan duyulmaktadır. yanında ufacık kaldığı bu muhteşem çanın sesi Osaka şehrinden ve civarındaki Mayıs 19 CİR TÜ LN SAİAY aei Na |Biraz da gülelim Bahriyeli çocuk Bahriyeli — elbisesi gîyııiı beş yaşların- sile beraber gezinir- ken bir taylaya leııdul yorlar. Çocuk annesine bahriyeliyi gösteriyor ve: — Anne, bak; diyor. Kor koca adam çocuk kıyafetinde giyinmiş! Bir nnırale altı pakot sigara! İnanılmaz; çün- kü doğru değili Cenubi -Ame- rika — devletleri arasında, son zamanlarda vuku bulan bir muharebe- esnasında düşman tarafı bir generali esir ediyor. Mukabil düşme değiştirilmesi için bir gönderiyor. Bu işi üzerini memur generali esir edenlere şunları söylüyor: — Generali iade ederseniz biz de size dört binbaşınızı veririzl — İmkânı yok. — Ya yirmi yüzbaşınızı inde lersek? — Hayır, gene olmaz! An- cak altı paket sigaraya muka- bil generalinizi iade edebiliriz. Bsliık çalma! İki memur ara- sında; — Bu kadar şiddetli ıslık ça hp durmasan a... — Benim ıslığımın sana za- rârı ne? Sen zaten, tren islâ- yonuna yakıa oturduğun için, tren düdüğüne alışkın - değil misin? - Oyl amma, trenin geçip gideceğini bildiğim için tabam: mül edebiliyorum. Ziya daha geride kalıyormuş! — Ben sekiz teker- lekli velespiti satın a: 77 dığımdanberi artık ge- edi- Kİ A N wcelııi gezinti yapamı- | yorum. e! Sabep? — Sormal Ö kadar hızlı gi: MYOYUN ki, velespit İâmbası- mın ışığı geride kalıyor. - Küçük karileri- mizin fotoğra- fileri Bundan sonra her hafta kü- çük karilerimizin — resimlerini neşredeceğiz. Sizler de bize bir. fotoğrafinizi gönderiniz. Eüinde gazetemizi tutan bu küçük bayan Emirâlem ilkoku- lundan küçük Fahriye Yayladır.

Bu sayıdan diğer sayfalar: