Dartanyan şimdiye kadar yalnız Mın. Bonasyöyu sevmiş, o ise şimdi ortadan kaybolmuştu — | Bu vak'a Kardinalin tasavvur- larını - acelelendirdi; kararları veçhile, kral ile kendisi La Ro- şel muhasarasının idaresini ken- di ellerine alıncaya kadar ilk hücumları idare etmek — üzere kralin kardeşini yollamış ve kendi idaresindeki bütün te- burların harp sahnesine yürü- melerini emretmişti, Dostumuz Dartanyân da bu ordunun keşif kolu arasında bulunuyordu. Söylü miz — veçhile kral meclisini bitirir bitirmez harbe iştirak edecekti. Fakat ha nin 28 inci günü meclis kürsi tünden kalkınca vücudünde bir sıcaklık hissetti. Bununla bera- ber sefere çıkmak için çok is- tek gösteriyordu, fakat hastalı» ği arttığı için Villeroyda — dur- mağa mecbur oldu. Halbuki, kralın durduğu yer- de silâhşorları da durmak mec- buriyetindeydi; bundan dolayı, henüz yalnız muhafızlar arasın- da yazife görecek olan Dartan- yan da, muvakkat bir zaman için olsa bile, arkadaşları Atoa, Portos ve Aramisten ayrı düş- Mmüştü. Halbuki, kendisini saran gizli tehlikeleri tahmi kadir olabilseydi, hoşa gitmez bir keyfiyetten başka birşey te- lâkki etmediği bu ayrılık, ken- disi için çok ehemmiyetli bir vesveseye sebep — olacaktı. Bununla beraber, La- Roşel önünde kurulmuş olan ordu lâanına, 1627 senesi Eylül ayınm YU uncu — günü, ” yoldü hiçbir vak'aya tesadüf etmeden gelebilmişti. Herşey ayni halde bulunu- yordu. Dük dö Bukingham ile Re adasını işgal etmiş bulunan Maiyetindeki İngilizler, Sen Mar- ten kalesi ile La Pre istihkâ- Buni muhasara etmeğe - çalışı- Yor ve fakat muvaffakıyet gör teremiyordu; bununla berâber, La Roşel muharöbesi iki üç gündenberi Dük Danguleü “ta- Tafından şehir civarına inşa ettirilmiş olan istihkâm etrafın- da başlamıştı. M. dö Essart kumandaşında- ki muhafızlar — karargâhlarım Minim önünde kurmuşlardı. Fakat, bildiğimiz — veçhile, yan silâhsorlar arasına teçmeği kurmuş olduğu cihetle Tilâh arkadaşları arasında pek & dost edinmiş olduğundan, kendi düşüncele!: eşgul bur İunabilecek veçhile yalaız kal- Buştu. Ancak düşünceleri pek haşa gider şeyler değildi. Parise gel- diği gündenberi hep şahst iş- İerile meşgul olmuş ve bu şahsi İşleri kendisini gerek aşk ve Terek talih bususunda ileriye #ötürememişti. Aşk bahsinde sevebildiği ye- * 1354 )| Arabi - 1357 Nisan 30 Rebiülevel 12 Yataa 1449 21,04 İmsak 7,26 242) göne kadın. Madam Bonasyö olmuş ve Madam Bonasyö ise ortadan kaybolduğu gibi kad- min me olduğunu da hâlâ keş- fedememişti. Talih bahsine gelince, bu âciz mahlâk, Kardinali, yani ülke dahilinde kraldan başlıyarak bütün büyük adamları titreten bir adamı kendisine düşman etmişti. Bu üdam kendisini mahvet- mek kudretini haiz bulunduğu halde henüz birşey yapmamış- tı. Dartanyan gibi cin - fikirli bir adam için bu müsamaha bir işık demekti ki, onun sa- yesinde bir istikbal görebilirdi. Sonra başka bir düşman dar ha edinmişti: onun fikrince bu düşman o derece korkulu obk mamakla beraber pek te hakir görülmemek hususunda bir ka- naat besliyordu; bu düşman Mayledi idi. Hep bunlara karşı olarak kraliçenin bimaye ve teveccü- hünü kazanmış bulunuyordu; fakat kraliçenin bu tevecaühü, şimdiki halde, kendi aleyhine düşmanlık hasıl olmasına se- bep oluyor ve himayesi ise, pek iyi bilindiği üzere, hiç işe yaramıyordu... Bunun - delilleri Şalais ve Madam Bonasyö idi, Ortada kazanmış olduğu bir şey varsa © da parmağında taşıdığı beş altı bin lira kıy- metindeki elmas yüzüktü; - ve bu olmas dahi Dartanyanın fik: rince bir kraliçenin şükran he- diyesinin şahidi olmak üzere saklanmak lâzım geldiği için başka bir şekilde bir İatifade temin edemediğinden, şimdi ayaklarının altında çiğnemekte bulunduğu kaldırım taşlarından fazla bir kıymeti yoktu. Ayaklarının altında çiğnemek- te bulunduğu taşlar dememize sebep, Dartanyan bu düşünce, leri ile meşgul bulunurken yan- hş olarak karargâhtan civar köylerden birine giden küçük güzel bir yol üzerinde yürü. mekte bulunmasıdır: İşte bu düşünceler sebebile arzusundan fazla yol yürümüş, gün akşam olmağa başlamış ve nihayet batmakta bulunan güneşin son ışığı sayesinde bir çalı arkasın- da parıldayan bir tüfek namlısı görür gibi olmuştu. Dartanyan keskin gözlü ve çabuk anlar bir adamdı; tüfeğin orada yalnız durmuyacağını - ve onu tutan adamın çalı arkasına dostça bir fikirle saklanmış ok mıyacağını düşündü. Bunun için tüfekten kendini sakınmak mak- sadile yolun öbür tarafına geç mek isterken karşı kenardaki bir kaya üzerinde de diğer bir namlı ucü görmüştü, Bu şüphesiz bir pusuydu. Delikanlı birinci tüfeğe döğ- ru baktı ve kendi üzerine doğ- ru çevrilmiş bulunduğunu epey: ce bir korku ile farketti, fakat | namlı ağzının hareketsiz kaldı- ğıni görür görmez kendisini yere attı. Tam bu anda tülek ateş edilmişti ve bir kurşunun ” islik çalarak başının üzerinden Dartanyan sıçrayıp - kalktı, tam bu anda da öteki tüfekten gelen kurşun, yüzü koyun uzan- mış bulunduğu yerdeki, — kaldı- rum taşlarını parçaladı. Dartanyan, öyle kendisine Yazan: Aleksandr. Düma ölümden yılmaz dedirimek için, körükörüne ateşe atılan ahmak | cesurlardan — değildi; bundan başka, burada ceseretin yeri yoktu: Doartanyan tasmim ed |- miş bir tuzağa düşürülmüştü. — Üçüncü bir kurşun gelirse bittiğim gündür, dedi. Hemen tabanı kaldırdı, ve memleketi delikanlılarının meş- hur olan çevikliği ile karargâ- ha doğru koşmağa başladı; İa- kat son derece süratle koşma: sına rağmen birinci ateşi eden adam tüfeğini tektar doldur mağa meydan bularak - ikinci defa ateş etmiş, bu sefer iyi nişan almış olduğu için şapka: sına vurarak onu on adım kâ- dar önüne götürmüştü. Halbuki, başka şapkası ok madığı için kosarken şapkasını da alarak, sapsarı ve nelesi tu- tulmuş bir halde kıt'asına ge lebildi. Hiç - kimseye — birşey söylemeden oturup düşünmeğe başladı. Bu hal üç sebepten ileri ge- lebilirdi: Birinci ve en tabif sebep, kral muhafızlarından birini ö dürmekle keder duymıyacak olan Roşellilerin pususu olmar sıydı ki, bu suretle hem bir düşman eksilecek ve hem de bu düşmanın kesesinin dolu bulunmasından — istilade edile» cekti. -Arkası var- Nöbetçi eczaneler Eczanelerin bir haftalık nöbet günlerini gösterir cetvel: Pazartesi: Kemeraltında Şifa; Güzelyahdı Güselyalış Tililkikte B. Fsik; İkk | ANADOLU Kamutayda İnhı'.ıa_rLa_r bı'ıı!cui tcjğu'k ve kâbul ediici: Inhisarlar Vekili B. Rana Tarhan, ida- . ... | renin mesaisi etrafında izahat verdi. |Tütün limitedin faaliyeti, şarap imalâtının artırıl- ması, rakı derecelerinin indirilmesi meseleleri üzerinde fikirler ileri sürüldü. Idarenin varidat büdcesi 48 milyon İiradır. Söz alan Gümrük ve İnhisar- lar Vekili Ali Rana Tarhan, inhisarlar büdcesinde lüzumu kadar izahat verilmediği hak-« kında Hüsnü Kitapçı tarafından | ileri sürülen mütalcalara cevap vererek, gelecek sene daha geniş izabat verileceğini bu sene bunun yapılmamış olmar sının bir ihmal eseri olmadığını r kik çolarımızın neşri kâfidir. Çünkü blânçolarımızı bir senenin fas- liyetine hasretmiyoruz. Daima beş altı sene eveline kadar giderek mukayeseli malümat ta veriyoruz. Bu kâfi gelir diye ayrıca büdce İâyihalarına tafsi- lât arzetmiyoruz. Fakat bundan sonra bu mâlümatı büdce lâyi- halarında da arzetmeği bende- niz de doğru görüyorum. Öyle yaparız. Hiç şüphe yoktur ki bu faydalı olacaktır., İnhisarlar Vekili bundan son- ra tütün limitetin faal rahında izahat vermiş ve tütün limitetin inkişaf eden mesaisile inhisarlar idaresinin büyük yar- dımcısı vaziyetine geldiğini söy- liyerek demiştir ki: — “Tütün limited, piyasada fiatleri düşürmemek — ve iyi tü- | tünlere revaç vermek için uh- | desine büyük bir vazife aldı. Ve o vazifeyi muvaflakıyetle Ha etti. Fakat ta bu gibi v ri yaparken ayrıca artık ufak telek Hicaretlerde büyük kâr yapmak gayesini takip et- mekten uzak kalarak, daha zi- yade memlekette tütünün — kıy- | metinin, bilhassa t#car? kıyme- Kemeraltında Şifa, Karaatinada B. Eşref; Kemarda — Kamcı; Alasır cakta B. Ahmed Lünli, Eşrefpaşada Lşcelpaşa, Çarşamba: B. Habif Tilkilikte Yani İsmic İrgatpasarında — Aarli — Güzeliyalıda Afiyet AA Kemeraltıada Hilâl, Gözeyyal» da Güzelyalı, Tilkilikte B. Faik; Eçrefpaşada. Eşrefpaşa çevatanie Cuma: Kemeraltında — İttihat, Güzelyer hdm Güzelyah, Izgatpasarında Aari; İkiçeşmelikte — İkiçoşmelik — Alsar çakta B Fuad. ve Haydar Rüşdü ÖKTEM Umuml neşriyet ve yaza işleri müdü *U amdi Nüzhet ÇANÇA oe İDAREHANESİ İmir İkinci Beyler sokağı C.Halk Fartisi binası içinde Telgrafk İsmir — ANADOLU Telelom 2716 » Fosta kutasu: 403 Abone şeraiti Yalbii 1400, ahti aybiğı 800 karuştur Yabanes memleketler için — sepelik ahone Gcreti 27 lizadır ANADOLU MATBAASINDA BASILMIŞTIK tinin düşmemesine çalıştı.. Yeni piyasa meselesine ge- Eace, limitetin bilhassa mep gul olduğu piyasa Londra pi yasasıdır. Fakat henüz kat'i bir netice alamadığımız için maruzatta bulunamıyacağım. , İnhisarlar Vekili bu mevzu üzerinde — yapılan teşebbüsler neticesinden ümitvar bulundu- ğunu da ayrıca kaydettikten sonra inhisarlar idaresinin — şa- rap imalâtını arttırmak ve pi- yasanın ihtiyacını karşılamak için aldığı tedbirleri işaret ede- rek şunları söylemiştir: — Bu sene İzmirde büyük bir şarap fabrikası kurmayı dü- şünüyoruz. Bunun için de bu- yük meclisten tahsisat rica et miştik. En yeni vasıtaları cami olacak olan bu fabrika, üzerin: deki tetkikatımız bittikten sonra İzmirde kurulmağa başlanacak: tir. Şarap istihsalâtı hem inhi | sarlar noktasından, hem de hu: | susi amiller noktasından — mah- süs derecede artmaktadır. 1936 da 1.500.000 litra şarap yaptık, | 2.264.000 den üç milyona ka- dar çıkarttık. Bu sene nihayet- lerinde 3.700.000 ni bulmuşken, 37 de 4.051.000 e.kadar çıka- rılmıştır. ÂAli Rana Tarhan inbizarlar idaresinin murakabesi şekli üze- rinde ileri sürülmüş olan müta- lealara karşılık olarak ta şu izahatı vermiştir: —Bizde murakabe tarzı şöy- kedir: İki türlü murakebe vardir. Birisi büdcemizin murakabesi- dir ki, verilen tabsisatın mura- kabesidir. Diğeri de mütedavil sermayenin murakâbesidir. Büd. ceye konulan tahsisatın — mura- kabesi meclis tarafından yapıl- maktadır. Ve muhterem Hüsnü Kitapçı arkadaşımızın söylediği gibi di- vanı muhasebat encümenine ge- liyor. Orada hiçbir noktası bı- rakılmamak üzere inceden ince- ye tetkik ediliyor. Bir de mütedavil sermayenin murakabesi vardır. Onu da hu susi kanunu — mucibince her bilânço bittikçe divanı muha- sebat ve maliye müteahassısı murakıpler tayin ediyorlar, bun- lar inhisarlar idaresinde bütün evrakı müsbiteyi tetkik ediyor, muameiât hakkında istediklerini soruyorlar ve tetkikleri netice- sinde de raporlarını yazıp tak- dim ediyorlar. olduğunu zannetmiyorum. Ben- ce bu murakabe şekli kâfidir.. İnhisarlar Vekili, halen bir kaç yerde mevcud bulunan acentaların kaldırılacağını ve esasen bunların bazı lüzum ve zaruretler — neticesi muvakkat mahiyette olarak ihdas edilmiş bulunduğunu kaydettikten son- ra, rakı için yapılan reklâm hakkındaki mütalcaya — karşılık olarak demiştir ki — Bizim bu hususta idare- lere verilen talimat şudur: Memleketin rakı satılmıyan yerlerinde — rakının — satılması için teşebbüs almayınız. Am- ma ticaretin icabatından olarak nisbeten alkollü içkileri tanıt- mak için ilânlar yapılıyor. Rek- lâm, satışın bir mütemmimi olduğu için hiçbir ilân yapmar mak ticari sayılan müesseses miz için mümkün olmaz zan- nederim. Maamafih bu - ilânlar içinde halkı teşvik edici mahi- yette olanlar varsa tekrar - tet- kik ederim ve önlemeye çalı- şırim. Ali Rana Tarhan 1927 den 1937 ye kadar geçen devredeki umumi — masrafların — yüzdeleri hakkında şu izabatı vermiştir: —1927 deyüzde 14, 1928 de yüzde 15, 1929 da yüzde 15,15| 1930 da yüzde 15,68, 931 de yüzde 14, 37,'932 de yüzde | V2; 99, 93dte yüzde 11, 46 935 te yüzde 11, 13, 1936 da 10; Südir. İnhisar Vekilini müteakıp söz alan Ziya Gevher Etili, rakının yüzde ellisinin ispirtoyu ihtiva' etmekte bulunması itibarile bu- mun inhisar idaresi tarafından içtimai bir mesele ve milli bir dava olarak mütalca- edilmesi lâzimgeldiğini — işaret ettikten sonra, bu. mevzu üzerindeki düşüncelerini izal eylemiş ve bir üzüm memleketi olimakliğer mıza rağmen şarapçılıkta geri bulunduğumuzu söylemiştir. Ahmet İhsan Toksöz (Ordu), İnhisarlar: idarelerinin — eski ve» ziyetlerine kısaca temas ettikten sonra bunların bir idare elinde birleştirilmiş olmasının iyi meti- celerini kaydetmiş ve bu. ida- renin her yıl daha randimanlı; olmasına, masarifi umumiyesinin indirilmesine, mütedavil serma- yesinin daima masun kalmasına çalışıldığını — söyliyerek, bu sa: lâkh eserinin bütün iktisadi te. şekküllerde de- teessüs etmesini dilemiştir. fahisarlar Vekili tekrar kür- süye gelerek demiştir ki: — "Muhterem Ziya Gevher arkadaşımız, geçen sene olduğu gibi bu sene de rakının dere- cesinin yüksekliğinden şikâyet ettiler. Geçen sene kendilerine şu cevabı. arzetmiştim: Bu derecenin sıhhat noktasın- dan eheramiyeti korktukları kar dar olmadığını şundan dolayı ümit ediyoruz ki rakı su ile içilmektedir. (Gülmeler) Ziya Gevher Etili (Çanak. kale) — Susuz içenler de var. Ali Rana Tarhan devamla: — “Su ile içildiği için onun derecesini herkes istediği ka- dar indirebilir. Maamafih hç şüphe yok ki kendileri sıhhi ve içtiimat bakımdan haklıdırlar. Sıhhat Vekâleti de bu mesele ile sureti mahsusada — meşgul #olmaktadır. Bizden şmdilik 45 dereceden fazla takı — yaplma: masını istedi. Biz bunun der« hal tatbikini doğru bulmadık. Çünkü derecelerin inmes mali tesirler yapar. Onun için henöz — | başlıyamadık. Tavsiyelerini ehem: miyetle hatırımızda tutarak Sh- | hat Vekâletinin — tavsiyelerini tedricen yerine getirmeğ: çalı- şacağız. Rakının hepsinin inhi- sar tarafından yapılması işi bu da yüksek huzurunuzda birkaç defa mevzuubahs oldu. O vakit verdiğim cevap şu idi: İnhisarlar varidat bakımından rakının esası olan Somayı yar — Pıp sattığı için varidatımı bu suretle temin etmiş bulunuyor. Hususi âmiller de ticari zihni- yetle müşterilerini memnun et- mek. için çalışıyorlar, demiştim. Fakat İnhisarlar idaresinin — imalâtında gösterdiği itima, yar vaş yavaş hususi âmillerin müş- — terilerini — İnhisarlar — idaresine çekti. Ve fiilt olarak bu iş İlas — hisarlar idaresine dönmek üze- — redir. Yani bususi âmilleri be rakarak İnhisarlar idâresine ge- len müşteriler o kadar çoğaldı ki İnhisarlar idaresi yeni tesi- sat yaparak istihsalüt arttır- mak mecburiyetinde kaldı. Ve Bu seyre göre yakın bir za- manda hususi âmillere iş kal- mıyacağını zannediyorum. Bunu: - tavsiye ettikleti — gibi bir tedbir olarak yapmanın imalâtta — gösterdiğimiz — itina bizi bu neticeye götürdü. Onun için yakın bir âtide bütün bir — imalât inhisalar idaresine intir — kal etmiş olacaktır. Şarap imalâtinda inhisarlar — idaresi 1935 yılındaki kadar şimdiki —imalâtina da dikkat — etmektedir. Eğer horhangi hus — susi bir sebeple ©o senenin - şarabında — bir menfaati mahe —— susa — bulunmuşsa, — onü ayrıca — tetkik edeyim. O sene nasıl bir itina ile şarap yapılmışsa — şimdi de ayni itina ile yapılı- — yor. Yalnız o sene şarabı Te- kirdağında yapıyorduk. — Şimdi — iltiyaca cevap vermek için başı j ka yerloörde de yapıliyor. Şişe- — lerde yer etiketi yoktur. Te — kirdağının şarabını tercih eden: — ler oluyor. — Yalnız kulağıma. — geldiğine göre, inhisarlar şara- bini bugün da - herkesi takdir ediyor. Hasan Saka: (Trabzon) —Se- neden seneye- farkeder, a İnhisarlar Vekili Ali: Rana: | Tarhan, (İstanbul), — Ahmet İh- j — Sonu 8 inci- sahifele — İ