” Sabife 9 # - Binbir gece masallarından Seyyit Sendabac ı Harikulâde deniz seferleri İrfan Hazar Nakleden: Merdivenleri kazasız belâsız indik. Yere ayak bastığımız za- man, demin bizimle birlikte ge- len vahşi hayvanların bu defa çoğaldığını, garip - garip kıya- fette birçok - siyahilerin de ye- niden — ortalığı - doldurduğunu hayretle gördük. Acaba gene düğün mü vardı? Çünkü, arkamızda çalınmıya başlanan çıngrakların — sesine vahşi hayvanların kulak kabart- tıklarını ve orada mevcut bu- lunan bine yakın yamyamın da: — Val val hüül- val val hüğül Diye tepindiklerini görmek gene bir merasime başlanaca- gına delâlet ediyordu. İş, tahminimiz gibi çıkmadı. Kafileyi orada durdurmıyan kar- gılılar, bizi tâ ilerideki büyük meydanlığa sevkettiler. Sevke- diliş esnasında siyahilerin d vulları, ve zurnaları olanca kuv- vetlerile faaliyete geçti. İşte bu sırada, göz gözü gör- miyecek derecede ortalığı bir toz dumandır istilâ etti. Vahşi hayvan sesleri öyle keskin, öyle yırtıcı bir hal al- mıştı ki, dille tarif edemem. Ne oluyorduk? Şimdi hayvanların bayramı mı başlamıştı? Kaplana benziyen bu vahşi hayvanlara Siyahiler çok hür- met ediyorlardı. Öyle ya, büyük Hirman onların dedeleri idil Arkama dönüp hayvanların çıkardığı gürültülerin sebebini anlamak isterken birdenbire ak- hmı kaybedecek derecede sar- sildimi. Çünkü ortada ne kargılılar vardı, ne de onların reisleril.. Ta uzakta bir küme teşkil etmiş olan S'yahiler, bizim bu- lunduğumuz yere dikkatli dik- katli bakmakta idiler, Kuvvetli ve acı bir böğürme tufanı, perişan aklımı birden yerine getirdi. Keşke bu akıl yerine gelmez olaydı!. Çünkü, toz dumana - karışan yerde, zencirlerinden koyuverik- miş vahşi hayvanlar yalnız baş: larına taşları, toprakları, ağaç- lorı altüst ediyorlar, arasıra da homurdanarak biribirlerine sal- dırıyorlardı. Mukaddes hayvanların bu cünbüşüne, ve nadiren elde ettikleri bu hürriyetlerine mana vermek mümkün değildi! Gitt kçe şiddetlenen homur- tuları - kulaklırımıza — çarpıyor; dişlerinin — gıcırtıları, - bil bana H'cazlı arkadaşımın dili- mib üzerine akan p hölı kanını iyordu! Dilimi şapırdatmak isterken Hindli hızır gibi yanıma koştu: — Ya Sendbad, dedi; hak- kını helâl et! — Nereye ya Habibi? — Rahmeti rahmana.. -— Ben de seninle berabe- rim; beni bırakma ya (Fakir)! — O hbalde, sen de hazır ol! Beraberce rahmeti rahmana ka- vuşmak için hazırlanalım! — Hazır değil miyiz zaten? — Hayır; Dinle beni Şen: band! Otları elimizden bırak: madığımız için, bu adamlar bizi mukaddes hayvanlarile par- çalatn.ağa karar verdiler, Hu: susi surette bazırlanan her: halde üç gündenberi önlerine birşey konmıyan bu hayvanlar, bizi beş dakika içinde öbür dünyaya göndereceklerdir. Be- nim bir teklifim var. Nasıl mu- eç SAĞ ALARÜ , « —— MT 28 — kaddes otlara bu adamlar do | künmuyorsa bu hayvanlara da öylece el süremezler. Şu halde ben bir tecrübeye girmek isti- yorum. Bize hücum eden hay- vanlardan ikisini yahud üçünü tepeledikten sonra diğerlerine hâkim olmak, ve bu suretle onlarla birlikte adanın şimal kıyısına kadar uzanmak! Allah kerimdir Sendaband! Belki bu kıyıda bir nocat yolu buluruz. Lâkin benim hayvanlarla ya- pacağım mücadelede ruhumu teslim etmek ihtimali de çok Eğer böyle bir emri- hak vaki olursa sen benim ves kilim ol Sendabandi , Hindlinin bu sözleri gözle- rimden yaş getirdi. Onu omuz- larından tutup göğsümde sık- tim ve ağlıya ağlıya zay.f — vü- cudunu kucakladım: — Sen ölme, senin yerine ben öleyim; dedim. Lâkin (Fakir), ansızın kolla- rımdan sıyrıldı. O zamana ka- dar nasıl ve neresinde sakladı- ğgına hayret ettiğim eğri ve kes: kin bir hançeri belinden çıkar- dı. -Arkadaşları yan taraftan kuşatan ve büyük bir çığlıkla bize doğru koşarak gelen kap- lanların en önüne sıçradı: — Ya allah; Diyerek Yemenli bir seyyahın bacağına yapışan /yamyaraların hayvanını bir kılıç darbesile yere serdi. Bu hâdiseyi uzak- tan gören yamyamlar, gök gü- rültüsünü andıran uğultularla vak'a mahalline geldiler. Lâkin bizim etrafımızı diğer kaplan: lar çevirmişti. Sonra ellerimizde müukaddes otlar vardı. —Devam edecek— Müzelerle saraylar . . Duhuliye resimleri indirildi Umuma açılmış olan müze- lerle açık müze haline konmuş tarihi binaları ve tanzim edil- miş ören yerlerini ziyaret eden- lerden alınacak ücrete — dair B. M. M. tarafından kabul olu- nan kanun şehrimizdeki alâka- darlara bildirilm'ştir. Bu gibi yerleri ziyaret eden- lerden onar kuruş, Açık — bulu- nan milli saraylarla Topkapı sarayı müzesini ve müştemilâr ftını ziyaret edenlerden eil şer kuruş, Ayasolfya müzesini ziya- ret edenlerden yirmi beşer kur | ruş dubuliye alınacaktır. Bu ücretler, milli bayramlar- la umumi hafta tatili günlerin- de yarıya indirilecektir. Sıhh ye müzeleri duhuliyesiz ziyaret edi- lecektir. Mektepler — talebesile kıt'a halindeki erat ve subay: larından, — rehberlerile — toplu hflde gelen Halkevi gibi Kük tür .kıırıııılın üyelerinden, e© nebi memleketler talebe ve izci gruplarından — ( mütekabiliyet esasına göre,) hu; yi hai ve s'p'erin; Smi devlet misâ- firlerile" maiyetleri ve mihman: darlarından dühuliye — ücreti alınmıyacaktır. 14 - İkincikânun 1926 tarih ve 718 sayılı kanun lağvedilmiştir. Bu kanun 1 Ha: ziran 938 den mütebe:dir. r Yumrukla dövmek emerde Arslanlar sokağın- da Abmed oğlu Lâtif, de=or meselesinden Hayri kız 11 yaşlarında Remziyeyi yumrukla dövmüştür. TARAK ONOVA —— Tarihi Rus filimi yeniden e: çevrildi İkinci Katerinin idaresi zama- ninda, Rusya tahtının kendine aid olduğunu iddia eden Rus prensesi Trakanova, Fransız mu- in nazarıdikkatini cel- betmişti; hatta, İvon Sapake- leri, bu prens hakkında, bir eser yazmıştı. Hemen hemen târihi olan bu eseri, Ruymond Bernar, 1930 da filime almıştı. Fakat, bütün ve- saitin mevcudiyetine rağmen-bu filim istenildiği kadar mükem- mel olmamıştı. Bu defa Tarakanova, dilber ğ Fedor Ozep tarafın- san'al dan filime alınmıştır. Filimin mevzuu şudur: Elizabet Tarakonova, - birçok taraftara sahiptir ve bu sebeple Çariçeyi endişeye — düşürüyor. Çariçenin âşığı Orlof; Çariçe tarafından Venediğe gönaderi: liyor. Maksadı orada bulunan Elizabet Karakonovayı öldürtmek. Fakat Orlol Elizabeti görünce, âşık oluveriyor ve vazifesini yerine getirmiyor. Bir müddet sonra kendini — sevdiriyor. Moskövaya dönüyorlar.. Orada, O:lof Elizabeti Kate- rine medhetmekle büyük bir hata işliyor. Kıskanç impaâra- KA HYA El'zabete Birlikte —— P - Simon- Simon Amerikada bulunan - Fransız yıldızı S'mon:S.mon, yeni bir filim çevirmeğe — başlamıştır. Sinema mehalili, bu filimin Sı: monun en — müuvaflak — eseri olacağı kanaatindedir. toriçe, intikam almak masa J Elizabetin asılmasını emrediyo . Orlof buna razı olmüyor ve kendisinin de öldürülmesini is- tiyor ve Elizabetin kurşuna dizileceği gün, © da yanında yer alıyor.. Orlofun birçok kahramanlık: larda bulunduğunu bilen zabit we askerler onun üzerine âteş etmiyorlar, — Elizabeti öldürü- yorlar. Sahnelerinin ekserisi Vene- dikte çevrilen ve pek çok figü- ranın iştirak ettiği bu filim cidden mükemmeldir. Ramon Novaro yeni bir filim çeviriyor Ramon Novaro geni şöhreti sönen Ramon Novaro, *“Şehin nişanlısı, filiminde ye- Diden ortaya çıkıyor. Eski za- rafet ve sevimliliğinden hiç kaybetmiş değildir. Fakat, "gü- zel romantik âşık, yerine ge- çen ilk zamanki Novaro, artık bu filimde ideal Don juan ol- maktan uzaktır. Oyun arkadaş ları da tamamen değişmiştir. Etrafındak lerin hepsi cinsi lâtf- tir. Fakat Novaro bunlarla uğ- raşabilecek iktidarda değildir. Harol Lonbardın bile onu ka- fese koyabileceği belli.. Şeyhin nişanlısı | Frederik Marş, Fransiska Gal, Akim Tamiraf ve daha birkaç tanınmış al *“Les Flibüstiyer, isminde maceralarla dolu bir filim çevirmişlerdir. Filim her sahnesi heyecanlı, zengin bir dekor içinde geç- mekredir. Bilhassa makyajlar- daki muvaffakıyet çok fazladır. Filimin mevzuu, 1812-14 sene- lerine aid bir vak'adan alın: mıştir. Ve şöyledirn Jan Lafit isminde Fransız bahriye kaçağı bir genç, her miletten topladığı haydutlarla bir çete kuruyor. Bir Amerikan Timanında oturduğu için, Ame- » Korsan Korsanlvr bir. kah vekanede kaptanlu- rile eğleniyorlar f Ni Birçok tanınmış artistlerin bu'un duğu bu filimin her sahnesi heyecan yaratmaktadır gemileri. soyuyor. — Fransızlar onu öldürmeğe, İngilizler de elde etmeğe çalışıyorlar. B İngiltere ile Ame harp — çıkıyor, #rasında Amerikalılara esir düşen arkı daşlarını kurtararak A hesabına harbe giriyo fakıyet gösteriyor ve yor. Hatta Amerika huru kendisini tebrik Fakat bir ziyafette v g len bir hâdise, genç haydac cezalandırılmasını icap etliri; larile birlikte kamyon ve ziy fette tanıdığı genç bir kız d onlarla beraber gidiyor. Tekrar Meİıteı;li genç kızın hayatı Deonna Durbin, (Edebsiz kâ- din) flminde Holiutun meşhur tin idarecisi bu kızın Avru, filiminde yıldızın on dört yaşında bir çor AELAGAAAMR L TU U FT Sessiz sinema ile beraber | Böle olmakla beraber Ra- mon Novaro, bu filimde, hop- pa bir kızı yola getirmeğe uğ- raşıyor. Fakat bütün uğraşma- larına rağmen, bir türlü mu- vaffak olamıyor. kızı, lenmekten evlenmeğe razı oluyor. Bu fdmde rol alan Sola San, Len Sockhart, Katlen Burk da muvaffak olmuşlardır. yıldızlarından birinin kızıdır.On dört yaşında olduğu için, artis- da bir mektebe yerleştirilmesini 15- rarla istiyor. Maksadı, meşhur Bir gün bu sahrada üzerine hücum eden eşkiyaların elinden kur- tarıyor ve onu bir İngilizle ey. menediyor. Şeyhin bu kahramanca hareketleri kı- zın hoşuna gidiyor. Kendisile Filmden iki sahne cuğu olduğunu halktan sakla- maktır !, İsviçre mekteplerinden birine yerleştirilen genç kız, oradaki ırkıdııl_ınnı annesinden hiç. bahsetmiyor. Daima seyahatte l—ı_ı_ılşı'ı_ıın, bir babası olduğunu söylüyor. t Fakat arkadaşlarından bazı- arının buna inanmaması, bekle- nilmiyen hâdiselerin zuhuru, genç kızi o gün memlekete gelecek seyyahlar arasında babasının da bulunduğu yalanını - söyletmek mecburiyetinde — bırakıyor. Bu: nun Özerine, arkadaşlarile be- raber istasyona gidiyorlar.Genç kız, orada trenden çıkmakta olan Herbert Marshall isminde bir İngiliz musikişinasının boy- İ — Litfen çeviriniz