Dilsizlerden ik'si, biraz ötede ayakta duruyor ve dört gözle ç z, şu dikikada, şiddet, | erh ymetsizl gn hep- beslerinin — çinden etrifirk lere fırlatıyordu. — Demek ki, ş kiyet ettiniz ha?. Di'yerek köy'ülere sordu. — Evet padşahımız, şikâyet ettik, fakat kim dinler? Bu söz, Yavuzün göruruna dokunmştu.. — Kim mi dinler? -diye ba- ğırdı- ben dinler m.. Yavuz sub- tan Solim, sultanların — sultamı, hâkanların hâkanı bon dinlerim. Ve birdenbire vezire döndü: — İyi dinlediniz mi? — Evet devletlüm. —Bunları ne vakit dinlediniz, gimdi mi daha evelden mi? — Şimdi haşmetlümür.. —Yal. Demek ki, hiçbir şey den haberiniz yoktu. Şu halde Siz ne yaparsınız, szin işiniz nedir ki? Deve de yir, içer, karnını döyurur ve yatar.. Hay- wan da tepinir, bağırır, çağırır ve sahibi mahmuzlayınca koşar, fakat siz.. Yavuz kendini tutamadı. — Söyleseniz el Kim söyliyecekti. Herkesin dili tataulmuştu. İlâ — vezir put gibi duruyorlârdı. Yavuz köylür lere baktı, ayağa kalktı, söz söyliyenin omuzlarını okşadı: —Pekil.. Pekil.. Ben bilirim. — Allah ömürler versin pa- dişahımız!.. Onlar çıktılar. Yavuz; çadırın içinde birkaç kere dolaştı: Evvelâk — Herseklinin, sonra Dokakinin karşısında — durdu. Yavuz onlara baktıkça ve kar- şılarında dürdukça, her ikisi de baygınlık geçiriyorlardı. Yavuz bir aralık: —Yetişir! -diye bağırde yal- nız kalmak istiyorum. Onun yalnız kalması demek, felâketin çadır. kurması de sini, mekti. İki —vezir omuzlarını biribirine tokuşturdular. Her sekli — Padişahım! D yecek oldu. Fakat padişah, arkasını çevirdi. Demek ki, itiraz, istirham ve niyaz kapıları da yüzlerine ka- panmıştı. Binaenâleyh, felâket muhakkaktı. Fakat bu felâketia şekli ne idi? Öldürülecekler miyid? Sürü- lecekler miyidi, yoksa vezirlik makamından — indirilecekler mi idi? Hepsi hepsi meçhuldü. Çünkü Yavuzun bu husustaki kaprislerin mad edilemezdi. Onların nezarinda Mustafa paşa, bahtiyardı. Çünkü niha- yet attan yuvarlanmış ve mev- küni ancak bu suretle kaybet- mişti. Yani, boyau ipten, kılıç Günlük siyasal — gazete — aai —| Haydar Rüşdü ÖKTEM Ümumi veşriyat ve yazı işleri müdü 14:Bamdi Nürhet ÇANÇAK İDAREHANESİ İrmir İkinci Beyler sokalı CBslk Fartisi binası içinde Telgrat İrmiz — ANADOLU Telefom 1776 . Bosta kutasu 403 Abone şeraiti Yallığa 2400, alü aylığı 800 Kuraştur — * Yabanın menikketler için — senelik ibere tereti 27 liradır SANADOLU MATBAASINDA VASILMIŞTIR — er e0 Yozan M, Ayhan — 118 — ve baltadan kurtulmuştu. Halbuki, kendileri için hiçbir şey belli değildi.. Yavuz çadırların — kapısına doğra gtti. Dilszlerden ikisi, biraz öte- de ayakta durüyorlardı. Dört gözle çadirin kapısına bakıyor- lardı. Çünkü bi az evel iki ve- zirin sapsarı, şışcın ve boyun- ları bükük olarak - çıktıklarını görmüş'erdi. Bunun —manasını da anlamış'ardı. Kendilerine, vazile düşmesi ihtimali çoktu. Bu itibarladır ki, her ikis'nin gözleri çadır. kapısından aynl- mıyordu. Yavuz, onlara seri bir şekil- de bir göz kırptı. eğdiler Her ikisi, başlarını ve uzaklaştılar. Karar verilmiş, ceza emri de bellerine - düler, Dilsizleri tanıyanlardan bir- kaç kişi onların geçişini görün- ce, başlarımı çevirdiler, görme- mezliğe geldiler. Herbiri Yavuzun — gözlerinde ve işaretlerindeki manayı anla- Sergi sarayı inşaatı Fuardaki hükümet komiserinin imzasile ekspo- ve baba ve bebeğin yaşları adır kapısına bakıyorlardı mışlardı. vezir çadırlarında — oturu- yorlardı. Ansızın hez iki çadırda da bir karışıklık oldu ki çadırlar bir- denbire çöküverdiler Hidise, gayet basitti: Dö'szler, ferm 1 tatbik et- mişlerdi, Herikisi da iki vezirin çadırlarının dibine gelmiş, bel- lerindeki — bıçakları çıkararak birer darbe ile çadırların kazık iplerini kesmişlerdi ve dördün - cü iplerin kes.lişi ile beraber çadırın yıkılışı bir oldu. Paşalar çadırların a.tında kal- miş va bağrışmağa — başlamış- lardı. Hâdise çok gülünçtü. Nite- kim, etraftan şimdi bol bol kah- yi eğilerek, bü- külerek - çadırlarının altından çıkmağa cabalıyorlardı. Başlarına yıkılan çadır değil, e kendi vezirlik makam- ları idi, Padişah onları vezirlik- ten azletmişti. Bu çadır yıkma âdetini Yavaz çıkarmıştı. Biraz sonra padişahin adamlarından biri geldi, çadırın — altından kurtulup çıkan eşki veziriğzama yaklaştı, sadaret mühürlerini istedi. — Sonut var — ANADOLU Fransanın enx genç ailesi AAA a 14 yaşında bir talebe 13 yaşında kızla evlendi Tıpkı çocukların oyunlarına benziyen bu karı.kocanın bir de 3 ayıık ev âdları var! ——am » e— — Raymon Fon'en on dört ya: şında bir çocuktür. Fakir bir Tlise tulebesi, Sevimli bir çele resi var. Günün birinde mektep arkadaşlırından Jo j*t Luv'yeyi deli gibi sevdi ve onunla ev- | lenmek istedi. Kız delikanlıdan bir yaş büyüktür. Çocuk fikrini annesine baba- sına söyledi. Güldüler. Bunun Üzerine âşık babasına baş vur- du, fakat red cevabi. aldı. Bu maceradan tam bir sene sonra, yani Martın son halta- sında, bu iki çocuğun nixâhları kiyıldı. Hükümet ve kilise bu evlenmeye rezı olmak mecbur- yetinde kaldılar. Çürkü izdivaç güründe üç aylık bir çocuk, ğinde annesile babasının eden dönmesini bekliyordu. Jorjet, yaşından daha büyük gösteren bir kızdır. Diğünden altı yedi ay evel kızcağız has- talandı. Aanesi onu tanıdıkları bir doktora gönderdi. İhtiyar doktor kızı muayene etli ve: — Yavrum, dedi, bilmem söylediklerimin manasını anlıya- cak mısın. Anne oluyorsun, bir çocuğun olacakl.. Herşeyi açık söyle bakayım. Bu yaşta bu iş nasıl başına geldi? Bu sırada içeriye kısa panta- zana 2000 liraya kadar döviz verilecektir — Hükümetçe, İzmir Fuarı ko: mitesine 100,000 lira yardımda bulunulmasına karar verildiğini yazmıştık Hükümet, her sene olduğu gibi bu sene de yardı- manı yapmış, böylece Fuar ko- mitesine sergi sarayı binanının inşası imkânım hazırlamıştır. Komitece, sergi sarayı binası içm yapılmakta olan tedkiklet yakında sora erecektir. Anlaşmalara göre Türl idhali trejimi kararnamesile hu- sus? anlaşmalara göre Türkiye. ve idhali serbest olan mallarını Fuarda teşh'r etmek ve — sab- mak üzere sergiye birzat ve ya mümesilleri vasıtasile - işti- rak edecek ecnebi firmaların Fuara getirecekleri malların be- dellerine hasrı şartile ticari ih- tiyaçlar meyanında 100,000 ralık serbest döviz tahsisi hükümetçe karar verilmiş ve bu karar - Fuar - komitesine gel Miştir. Bu döviz, fuar komitesinin kararı ve fuardaki hükümet ko- miserinin imzasile her ekspo- zana en çok 2000 liraya kadar döviz verilecektir. Evelce döviz alabilmek için kambiyo müra- kıbi ğinin müsaadesi lâzımdı, Son şekilde böyle bir müsaa- deye lüzum ve ihtiyaç kalma- miş, muamele çok - basit bir le sokulmuştur. pkHikuııet. ulfııdıli eğlence yerlerinin vergi ve resim mur fiyetleri hakkında fuar komite- sinin teklifini kismen — kabul etmiş ve kismen de şamil kar nun İâyihaları hazırlıyarak Bü- yük Millet meelisine sevkeyle- miştir. Beyrut başkonsolosluğumuz, Suriye ve Lübnan âli komiser- liği vasıtasile bu iki hükümeti faara davet etmiştir. Bu davet memnuniyetle — karşılanmıştır. Şam: Hama ve temdidi demir yolları idaresi, İzmir fuarı için tenzilât yapmağı kabul etmiştir. Heyecanlı bir hikâyeyi din- lerken kendimizden geçeriz. Ar- tık bulunduğumuz oda, eşya, tablolar ve insanlar gözümüzün önünde birer brer silinmişler- lerdir. Bütün şuurumuz, dinle- diğimiz maceranın çengellerine takılmıştır. O çengellerden ka- bil değil kendimizi kurtarama- yız. Birinci numaralı resimde böyle bir resim görüyorsunuz. Bayanın tehlikeli bir hikâye din: lerken püskülleri didiklemesin- den, hatla onları koparıp par: çalamasından haberdar olma: dığını söylemeğe hacet yoktur. Bu zamanlar, insanın uyanıkken uyudağu, yahut akıllıyken deli- liğe temayül ettiği dakikalardır. Bütün gayretimize raâğmen ara- sıra bu nevi gayritabiiliklerden kendimizi alamıyoruz. Roman okurken lâstiği çekip uzatan bayanla, dalgın dalgın bir yolun kıyısından — yürüyen adam ve evine telefon ederken, aldığı esans şişesinin şeklini ve cesametini parmaklarile ka- rısına gösteren koca, şüphesiz ki, o anda şuurlu değillerdir. İnsaoların bu jtiyatlarile uzan sanların ruhi varlıkları üzerine teşhisler koyan ruhiyatçılar var- | dan bazılarını göstermektedir. ——— aa İbali bir çocuk girdi. Permak: larında mürekkep lekesi bulı- nan, pantalonunun dizleri çık- mış bir mektepl... Çocuğu ta- niyan doktor: v — Oğlum, şimdi meşgulüm, çık da biraz sonra girersin! Dedi. Delikanlı heyecandan titriyen ve hıçkırıklarla kesilen bir sesle: — Çkamam doktor, dedi. Çünkü çocuğun babası benim! Ve boğula boğula ağlamağa başladı. : Düğün merasiminde bulunan bir gazeteci çocuk güveğiye: — Böyle derhal evlenmeği batırınızdan geçirm ş miydiniz? Sualini sordu. Çocuk hiç tereddüd etmeden bir. mektepli safiyetile cevap verdi: — Hayır, bunu derhal dü- şünmedim. Daha çocuktuk. Fa- kat vak'ayı söyleyince işin rengi değişti. Evlâdımı inkâr edemerz- dim. Fakat on dözt yaşında bir Çocuk dı evlâdini ancak müş: külâtla kabul edebilyor. Hiç kimse söylediklerimi c ddiye ab miyordu. İşi serbesiçe anneme babama söyledim. - Oalar beni affettiler. 1937 senesi Noel akşamı da yavrüm doğdu.. İşte bu suretle Fransada anne urulmuş oldu. L TARA AAA TT SAA KA SS HO SO Kendimizi bilmeaen yaptığımız harei.et dir. Resimlerimiz bu mevzular Bir sabıkalının | Marsilyada marifeti bir kaza Sarhoş olmuş, iki ki.| Üç bahriyeli talebe şiyi ısırmış! Dün İkincikordonda Tuzhane sokağında bir vak'a olmuştur. Fazlı rakı içerek sarhoş olan balıkçı Yaşar adında bir sabı- kah, Türhane — sokağında bak: kal B. Asımın dükkânının cam- larını kırmış ve kendisini me- netmek istiyen bir polise hür cum ederek yumrük — savurur- ken, hâd'se yerine gelen ve kendisini tutan bir gümrük mu- hafaza memuru ile halktan iki kişiyi de ısırarak yaralamıştır. Yaşar — tutulmuş ve adliyeye verilmiş, isticvabında: — Bana hiçbir şey sormayın. O kadar çok rakı içtim ki ne yaptığımı bilmiyorum! Demiştir. Yaşarın, hüküme- tin manevi — şahsiyetini tahkir edici sözler söylediği de ter uzun uğraşan ve bu süretle in: | bit edilmiştir. boğuldu.. Üç dört gün evel, Marsilya İti Haa rında, bir deniz kazası olmuştur. Üzerinde 18 talebe bulunan bir mektep ge- misi, ânide çıkan bir karayel fırtınasına tutulmuş, yolunu şa- şırarak kayalıalara çarpıp bat- nn galikdled Güllle gulmuştur. Boğulanların ceset. lerini bulmak için araştırma yapılmışsa da, bir netice ver memiştir. Kulağından yaralanan çocuk Cumaovası nahiyesinin Gök cükler köyünde bir kaza olmuş- tur. Akif oğlu beş yaşında Mustafa, tarladan bir araba dan sağ kulağının ar- kası delinmiştir. 'azla kan kaybeden çocuk, getirilmiştir. içinde köyüne dönerken araba- düşmüş, Memleket — hastanesine a: 10 Sağlık — bahisleri Dabili hastalıklar mütehasma aı> Asabi uyku bozukluklarının en büyük âmil ve mühim se- bepleri ârasında tinel ve nev- repât bünyeler, büyük roller ktadırları Esasen çok bir boz ikluktân ibaret olan asabi bozukluklar da, da- ima fazla tstırap veren uyku- suzluk tevlit eder, Bu hal velâğ olarak ta husule gelebilir. Bu- nunla beraber bu sinir teşev- vüşleri daha süt çocuğu çağında iken bile zuhür eder. Çocukta anormal bağırmalar ve - gürük tüler görülür. Bununla beraber çocuğun rengi değişmiş olur. Usulü dairesinde verilen gıda- lardan fayda görülmez, netice itibarile çocuğun büyümesinde ve nümasında bozukluklar mü- şahede edilir. Bu g.bi çocuk- larda çok küşmalar görülür, hatta sık sık mide ve barsak bozuklak! ve ishaller vukua gelir. Bazı kere bu bozukluk- lar ve belirtiler böyle küçük yaşta zuhur etmez, yaş ilerle dikten sonra — bütün — şiddetik yüzgösterir. Bunlarda mühim olmıyan bazı dış sebeplerle birçok ârez hu- sule gelir. Bu meyanda bilhassa asabi uykusuzluk — başlar, Bu gençler çok heyecan duyarlar, pek ziyade hassas olanları da müşahede edilmiştir.. Entani bir hastalık çekmek veyahud tinel ve cismel bir ıstırap ve rahatsızlığa uğramağa tahammül edemezler. Ecasen istidet ve kabiliyeti bulunan- insanlar uy- kusuzlukla —beraber rubt ve asabi bir inhitat ta h ssederler. Sebatsız olurlar, ufak bir. şeyi goswküsütürler anormal akıntı V ve üzüntül-r. me â>kol t Hilber altında ezlp dururlar. Uyku- suz'uk ayn zâmanda bhazım bozukla'darında, müzmin alko- İklerde, şeker hastalığında, gut den len hastalıkta, frengi olan- larda ve kan damatları — katır Dişmiş ve sertleşm $ bulunan- larda zuhuür eder. Bu sayılın hastalıklarda uy- kusuzluk bali görülmekl: bera- ber, birço: diğer — rahatsızlık- lar da dikkat n zırı çekmekte- dr. Asabi uykusuz'luk ise bun- lardan büsoülün başka bir tablo Nöbetçi eczaneler nöbet günlerini gösterir cetvel: Pazartesi: Kemeraltıada Şifa; Güzelyalıdı Gözelyalı; Tifilkikte B. Faik; — İki- çeşmelikte İkiçeşmelik; Alsaacakta B. Fasd, Ayvakladı - Malk. Salı: Kemeraltında Şifa; Karaatimada B. Eçref; Kemörde Kamer; Aleta- cakta B. Ahmed Lütli, Eşcelpaşada Eşrelpaya, Çarşamba: Başdurakta Sıhhat; — Karalaşla B. Habif, Tilkilikte Yeni İzmir; Tegatpazarında — Ati — Güzelyalıda Afiyer, Perşembe: Kemeraltında Hilül, — Göselyal- da Gözelyali, — Tülkilikte B. Paik; Tetiyenle Karimn. Cuama: Kemeraltında — İttihat, Güzelyer hda Güzelyalı, Iegatpazarında Asri; İkiçeşmelikte — İkiçeşmelik; — Alaan çakta B. Fuad. Cumartesi: Başdarakta — Sıhhat; Karantiner da B. Eşrek — Kemerde — Kamor, Eşrofpaşada Eşrofpaşa, Pazar: Kemeraltında — Bilâl, Karataşta B. Habil, Koçecilerde Yeni lamiz; İegstpazarında Aki iH Dk e