* ANANOLD Tarihte emsali görülmiyen blöf Mektubları Diktatör devrilmek üzreydi, T e-zarişiler onu bizler kurtardık O. Çemberlayn Mussoliniyi, Hitlerden uzak- K Yazan: Vinston Çörçil Son hafta zarfında İngiltere- de vukua gelmiş olan âni ve esefe değer hâdiselerin ebomi- miyetini mübalâgalandırmat1a- hdir. Gerçi bu hâdiseler intinab hususunda muhafazakâr partiyi çok zayıflatmıştır. B. Baldvinin müşkülâtla toplamış olduğu se- çiciler çabukça dağılmışlardır ve bunları yeniden toplamak kolay olmıyacaktır. B. Edenin şahsında, mil i hükümet yegâne populer simasını kaybetmiştir. On beş gün önce, seçicilere emniyetle başvurabilirdi. Bugün partiye hiçbir dostu böyle bir hareketi tavsiye edemez. Muvazi hatlar üzerinde Ame- rika ile İngiltere arasında inki- den — işbirliği için bu, ci bir darbe oldu. İngil- diş politikası, şimdilik, Avrupada ve bütün dünyada onun dostu olanlar için çok daha anlaşılmaz bir — mahiyet aldi. Hataları iktidarını sars- mağa başlamış olan bu dikta- kurtarmak için yaptığımız teşebbüş hususunda diğerleri arasında bugünkü günün inti- hap edilmiş olmasının sebebi hakkında bize hiçbir izahat verilmedi. Bu diktatör devril mek üzere idi. Biz bu suretle yetmaekle. ana istinad- gâh vazifesini gördük ve bütün memleketlerde tehakkümü ve diktatörlük itibarını teşvik et- miş olduk, Bununla beraber - İngiliz hü- kümetinin hareketlerine, onun hakik$ niyetlerinden fazlasını atletmek bir hata olur. İngi- terenin Avrupa işlerine karşı alâkasız kalmak niyetinde ol- madığı muhakkaktır. B. Çem- berlaya, bir asker? ittifakı da olap Fransa ile münasebetleri- mizin değişmemiş — olduğunu söylemiştir. Milletler cemiyetini “ terketmek niyetinde değiliz. Si- lâhlanma prosesüsü kabilse da- ha hızlı bir süratle ileri götü- rülecektir. Şimdi Lord Pirtin Romada Kont Ciano file ve belki de bizzat B. Müassolinile — baş- hyacağı müzakerelerin netice- * lerini beklemeliyiz. İtalyan dik. tatörünün kazanmış olduğu za- fer dikkate değer. Bir hamlede o, ümitsiz bir sıkıntı vaziyetin- den, Alman ve İngiliz. hükü- metlerinin tekliflerile karşılaştı. gı bir vaziyete yükselmiştir. Çemberlayn ve Hitler ayni za- manda onun dostluğunu arıyor- lar. İngilizler onunla müzake- reye başlamak üzeredirler. Ht- ler bizzat Romaya bir ziyaret yapmak arifesindedir. Tarihte hiçbir zaman bu kadar muhte- şem bir “blöf, görülmemiştir. Fakat son söz henüz söylen: memiştir. — Avrupanın henüz meydana çıkmış - realiteleri ve hakikatleri gitgide daha kuv- vetle teeyyüd — edecektir. B. Çemberlaynın Mussoliniyi Hit- lerden ayırmak — için beslediği ümidin tahakkuk edip etmiys- ceğini yakında göreceğiz. Eğer tahakkuk etmezse, Mussolininin bize verebileceğinden — başka hiçbirşeyin en küçük — kıymeti yoktur. İspanyadaa 10,000 veya eef 20,000 İtalyan askerinin çekil- mesi, eğer ayni miktarda hü- kümetçi gönüllülerin de: geri çekilmesile müvazenelendirilirse general Franko için buyük bir avantaj teşkil edecektir. lügiltere, tarafından İtalyanın Habeş imparatorluğunun tanın- ması, birçok İngiliz vatandaş: ları için, haysiyet korıcı bir şeyse de, M. Müssolininin in- dinde mevcud olan problemleri hiç de halletmiş olmıyacaktır. Libyadan birkaç Aalıyın geri çekilmesi ve Bari radyosunun İngiliz aleyhdarı neşriyatı kes- ancak yeni bir zaman ikliğine kadar İngilterema işine yarıyacaktır. Mussolininin d İıledi!ı pı ğ"'d'" Bu parayı ona T y olmı yacaktır. — Böyle - bir — istikraz projesiai İngiltere Avam kata-' rasında oldukça hoşnudsuzlukla müdafaa edebilir. Onun - için ' Başvecölet çok nankör müzakerelere pek acele atılmış görünmektedir. — Eğer Mussolini Hitlerden ayrılmak ve Fransa ile İngiltere yanında mevkiiai alarak, —Avusturyanın müdafaasına yardım etmek is- terse, kazanç şüphesiz olacaktır. Fakat vaziyetin böyle olması için ne kadar ihtimal vardır? Bunu öğrenmek için fazla bek- liyecek değiliz. Bu esagada, Avrupada de- mokratik kuvvetlerin — istikrarı ve mantıksızlığı bayranlığı tab rik ediyor. Parlâmentoda yapı» lan büyük münakaşalar Fransız milletinin yüksek cesaretini gös. terdi. Eğer İngliz hükümetin- den çok mühim yeni teminat almamış olsaydı, B. Delbosun bu kadar itimatla konuşabik mesi pek az mümkündü. Yenı Dş Bakanı Lord Hali- faks, “her neye mal olursa ol sün suh, fiksinin sadık bir müdafii addedlmez. Şimdiye kadar, kabine içinde, — bütün düayanın dostu olmak husuşun- da samimi olduğu — nisbette müphem fikrini müdalaa sure- tile büyük bir nüfuz sahibi ol muştur. Bugün, büyük — bir şu- benin başında, hâdiselerin in- kişsfının neticesi olan korkunç giçlükleri yenmesi icab edecek- tir ve bu vazileye lây.ık oldu- ğunu isbat etm yeceğini iddia edecek değilim. D ğer taraftan pek hareketli geçen son onbeş gün, Avrupa- da hürriyet davasının doğuştan kuvvetini göstermişlir. En kor- kunç tehdidlerin savralmuş ob duğı Berhtesgaden — mülâkatın- da B. Susnigin karşılaşmış ol- laştırmak, Musolini de para koparmak istiyor Cebelüttarık üstünde bir ingiliz tayyaresi duğu kaba şartlar, ikinci mer- halesnde, bütün Avusturyada çok kuvvetli bir milli birlik ya- ratmak — yolundadir. Sosyalist.erin katoliklerle bir- leşmesi - Viıyana — hükümetine evelcs aslâ sah'p “olmam:ş ok duğu geniş bir temel bahşet: miştir. Bugün, bu hükümetin ardında, belki milletin üçte ikisi, istiklâllerini müdafaaya hazır bir vaziyette beklemek- tedir. Viyana, dürüst şartlar içinde yapracak bir plebisti korkusuz — bekliyebilir. - Fakat Nazi Almanyasının reaksiyonları ne olacağını veya bedbaht bir küçük devleti yeni ne gibi ih- timalerin beklediğini kimse söyliyemez. Çaköalovakya da, açıkçaanr lattı ki, istiklâli uğrunda harb- etmekten çekinmiyecektir. Bazı kimseler bu merd topluluğun - kuvvetini lâyıkile takdir etme- mektedirler. Muhakkak ki Çe- koslovakyaya Prusya çizmeleri altında çiğnenebilir. Fakat iş ko'ay ol'nıyacaktir. Çekoslovak- yanın yeni istihkâmları müthiştir. Yirmi dört fırkalık ordusu, sa- dık, iyi talimli ve iyi cihazlıdır. Bir dereceye kadar — harb po- tansiyelinin ölçüsünü teşkil eden çelik istihlâkinde Çekoslovakya İtalya ile müsavidr. Bundan başka Çekoslovakyayı Fransa ve Rüsya ile yaptığı ittifaklar da müdafan eder. Birkaç gün evel parlâmentosunun — ezici bir ek- seriyetle, Çekoslovakya ile olan ittifakını idameye karar vermesi, Fransız cumhuriyeti için tarihi bir önat olmüştur. Mademki Almanya, mütecaviz mevküne geçeceği büyük bir harbi açacak mevkide henüz bulunmuyor, Avrupada — sulhu daha bir müddet devam ettir: mek için bu haseketin büyük tesiri olacaktır. Bunlar sağ'am vakıalardır. ve eğer kuvvatleri İagilterenin kısa görüşlü hareketile zayıflattırı- mazsa, İagilterenin i t muazzam silâhla: kişaf ederken, yeni devri kazanabili Hmındı : 25 Seyyah geldi Dün limanımızdan geçen İtal- Lero vapurile yirmi beş Alman seyyahı gelmiştir. Seyyahlar, şehrin Muhtelif yerlerini ve mü- zeyi gezmişlerdir. Gelip giden vapurlar Dün limanımıza iki Türk, bir bir Felemenk, bir İtalyan olmak üzere dört vapur gelmiştir. Bir ktalyan, iki Türk ve bir İngiliz vapuru da hareket etmiştir. nin şikâyeti Aynen: Biz tramvay şirketi işçileri maruz kaldığımız bir muamele- den dolayı şikâyet etmek mec- buriyetinde kaldık. Şöyle ki: İzmir belediye reisinin ver- diği bir emirde tramvayların motörlüsüne 39 ve arka araba- sına 46 yolcudan fazla alınma. ması bildirildi. Tramvaya yağ- murda, soğukta tehacüm eden yolcuların fazlasını ne çıkar- mağa ve ne de bindirmeğe muktedir değiliz. Çünkü yolcu zorla biniyor. Sırası geldi ki polise bile müracaat ettiğimiz halde polis yolcuları tramvay- dan indiremedi. Bu hale naza- ran beledye memurları ise ab- dıkları kat'i emir üzeri azla adam bindirilmiş diye biz za- vallı işçilere ceza yazıyo>. Tram- vayların yapıları ve — yapılışı itibarile heyeti umumiyesi daha fazla adam almağa müteham- mildir. Ayda 30-35 lira kaza nan efradı aile sahibi olan işçi- lerden ceza alınması ve hergün cezaya çarptırılması ve bize ayda iki üç lira, ki bizce çok mübim bir parâ, zarar etme- mize sebep oluyor. Bu haksız- liğın cevabını kim verecekse versin. Ve bizi bu haksız ce- zadan kurtarsın. Bilvesile umum işçiler en derin saygılarını sur nar ve şu maruzatın muhterem gazetenizle neşredilmesini diler ve yalvarırlar. mir elektrik ve tramvay girketi işçileri namına 23 numâralı vatman - İbrahim Yurdakul ' ve 30 numaralı vatman Hasan Esirgenci Binek arabaları balık taşımamalıdır Bir karimizden aldığımız mektupta, bazı binek arabala- rinin balık taşıdıkları, bil bu arabalara binenlerin elbise- leri berbad olduğu yazılmakta, bu halden ş kâyet edilmektedir. Belediyenin nazarı dikkatini cel- bederiz. Tütün amelesinin bir dileği Amerikan tütün kumpanya- sında ve o civardaki tütün ma- gazalarında çalışan amelelerden bir mektup aldık. Ameleler, öğle zamanlarında yemek yer- leri bulunmadığ.ndan yangınlık- lar arasında ve toz toprak içinde yemek yediklerini bildi mekte ve buraya bir — aş kurulmasını isteamektedirler. Bay $. Ödül Kırklareli Saylavı Bay Şevket Ödül şehrimize gelm ştir. Borsa 10-3-938 üzüm satışları Ç. Alıcı RA LA 16,5 İnhisar ida,10 S0 12 75 16 M.).Tarantol1 50 13 62: $ J. Taranto 13 50 13 50 S37,5 Yekün 36228 Eski Yekün 3676,5 Umum yekün Piyasa Hatleri 10-3.938 çekirdeksiz üzüm orta fiatleri: No: ? 11 $80 8 12 ği 1230 10 13 50 n 16 Zahire satışları Ç Cinsi K. &. 40 Buğday 18 Börülce 193 Nohut l 57 KentPalamut310 213 B. Pamuk — 29 f_îı Okuyucu Binbir gece masallarından AGÜYEEYERER SAADLZTUL SLRMLLA JT UT YKND SAA SAA A SA NL a Seyyit Sendabadın ü | Harikulâde deniz seferleri KERLARRAN Nakleden: İrfan Hazar UA ün 9 ik Onlara kendimi tanıttım Mihracenin tekrar ayaklarına kapandim. O beni bizzat elle- rile omuzumdan tutup ayağa kaldırdı. Elmaslarla süslü tah- | tın yanında bana yer verdi. O zaman aramızda şöyle bir mu- havere başladı: — An'asıl nerelisiniz? — Bağdatlıyım. — Ne işle orada? — Babamdan kalan mirasla geçinirdim. Vakta ki seyahata meşgüldünüz çıkmağa karar verdim. Bağdat, Halep ve Yemenden topladı- ğım Zikiymet kumaşları seya- hat güzergâhında satmak üzere gemiye aldım. Şimdi onlar da mahvolmuş bulunuyor. — Hayatınızı kurtardığınıza şükrediniz! Tarif ett Şiniz o meş- hur (Kaya pörçası) kaç civa- Bın — canını diyarı ademe gön: dermiştir! Gi Allah sizi korumuş! — Sayenizde efendim. — Siz benim misafirimsiniz! Sarâyımda yer, içer, sefanıza bakarsınız. Ancak, memleketi- nizi tâniyan tüccarlara — ve sey- yahlara bizim limanda tesadüf etmek mümkündür. — Yarından tezi yok; hergün adamlarımdan birile çarşıya — çıkar; — vatan- nıza dönmenin şimdiden yolla. tını araştırırsınız! Sultan, bana pekçok iltifat etti. Süriyeye ve İraka dair yüzlerce suâl sordu. Elhamdü- lillah, bunların bepsine açık alınla cevap verdim. Bağdattaki hayvan sayısını bile şaşırmadan tamıtamına sultana söyledim. Sultan, bendenize birçok he- daya ve atayada bulundu. Kendisinin tekrar ayaklarına kapanarak ve gösterdiği büyük himayelerine teşekkürler ede- rtek huzurlarından ayrıldım. Ertesi günü mihracemin ma. beyacilerinden birile —limana çıktık. Limanda epeyce gemi vardı. Orada bazı halı tacirle- rile görüştüm. Bunlardan bir tanesi küçüklüğünde Bağdada git Bağdada dair bana birçok sualler sordu: — Bu gece benim misafirim- sin ey dosti. Dedi,' Sonra mabeyaciye döndü: — Müsaade buyurulur mu? Dedi. Mabeyinci, ancak akşam ye meğinden sonra bir cevap vere- ceğini, çünkü, Hünkâra danış- madan birşey yapamıyacağını ifade etti. O günü gezmekle geçirdik. Sarayın binbir çeşit yemekleri, binbir çeşit tatlı ve şerbetleri, hele Hindin o cana can katan misk, amber ve rayihaları beni yeniden dünyaya gelmişe çev.- riyordu. Bir gün, Bağdadı ta- mnıyan halı tacıri saraya gelerek beni aradı. Aşağıya indim. — Ne var; Habibil Bir ha. vadis mi? Dedim, — Evet; diye cevap verdi. Mabeyinciden müsaade alurak ikimiz de liman tarafına doğru yöneldik. Dostum yolda gider- ken elimi tuttu: — Bugün, dedi; limana bir gemi ge.di. Bu gemiden bazı yolcular çıktı. Kıyafetlerinden — sizin taraflı olduklarını anladım, * onlara birşey sormadan evvelâ gelip size haber vereyim; dedim. Dostumun bu sözleri, adetâ aklımı oynatacak gibi oldu: — Ainaâ ' Seyyidi, “diye yak vardım; bir an evel gidip şü seyyahları görelim. Koşarak limana girdik. Li- mana girtmemizle beraber benim: — Aman Allahım saza - bia #ükürler! Diye bi l ü Aenlerü biler dardürai N aü Nasıl bağırmıyacak ve nasıl Allaha şükür — etmiyecektim. Çünkü limana yeni gelen gemi benim Bağdaddan arkadaşla- rımla berâber tuttüğüm — ve içine zikıymet eşyamı yerleştir. diğim gemi idi Demek ki, gemi batmamış ve içindeki arkadaşlarım sağ va salim yollarına devam — etmiş- lerdi. Arkadaşımla beraber gemiye gittik. Kaptanı gördük. Ben kendimi takdim eder etmez kaptan şaşırdı: — Fakat, mümkün değili Dedi. Ben sizi dalgaların ara. sında ölü bir halde bıraktım. Kaç defa battığınız yerde yü: züp, hatta birkaç defa içeriye daup sizi aradımsa da ne yas zık ki, bulamadım. Zaten o de- niz canavarı hepimizin ödünü koparmıştı. Ben güç halle ge- miye kadar yüzdüm. İki tayfam da orada boğuldu. Kaptana başımdan — geçen faciayı birer birer anlatmağa koyuldum, O bana bir türlü inanmıyordu. — Lâkin dostum, diyordu; bir yanlışlık olacak; biz Seyyit Sendbad'i dalgaların arasına çoktan gömdüki ü Şükür ki imdadıma Bağdadlı arkadaşlarım yıtiıtı'.* Onlar beni görür görmez, gözlerinden yaş- lar akıta akıta yanımıza koştu- lar, Kırk yıldır ayrı imişiz gibi- biribirimizin kucağından kendi- mizi güç kurtardık. Başımdan — geçenleri yalnız Bağdadlı arkadaşlarım değil, bütün gemi yolcuları dinledi. Kaptan ise, bu canlı şahadetler karşısında heyecena gelerek be- nim Seyyid Sendbad olduğuma inandı ve o da beni kollarının arasına aldı. Hakikaten bu gik- nümü hiç unutumyacağım. — Devam edecek — a