9 Mart 1938 Tarihli Anadolu Gazetesi Sayfa 7

9 Mart 1938 tarihli Anadolu Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

ANADOLU Holivudun Esrarı Marlen tarafından yırtıldı -b- | Bir Mısırlı gazeteci Mısır Arap misakına girmelidir, diyor Marlen, umumun rica yalvarması üzerine, Mavi| Melek romansını söylemeğe başladı Siker ae e b am ğ — Kânsas hududünu - aştık; Kolorado - topraklarında bulu- muyoruz. Dedi. Bu manidar rumuz umumi sevinci fazlalaştırdı. Bir mucize gibi, şampanya ve viski şişe- leri ortaya çıkmağa başladı. Nihayet, hazırlığın sebebini an- ladım, Kansasta yok olan şey, Koloradoda boldu. Şaraba peh- riz edilen memleketten çıkmış- tık. Mev'ud toprak üzerinde sevinçle ilerliyorduk. Bir saat içinde, nizama uy- mâk mecburiyetinin verdiği can sıkıntıı. - kayboluverdi. Bayan Vayikoks, ağlıyacak derecede rikkate gelen zenci kontrolör- lerin ve hizmetçilerin istirahat ettiği “Ey yolcu neraye gidi> yorsun?, havasını dinlemeğe değer güzel bir sesle Trenin şeli, acsip ve güldürü cü numaralar yaptış nihayet, Marlen de, umumum rica ve yalvarması üzerine, iskemlesinin arkasına dayanarak, bacaklarını haç şeklinde kavuşturarak *Ma- vi Melek, romaasını söylemeğe başladı. Etrafımdakiler, — yaşadığımız dakikaların #sonsur kıymetile, mevcudiyetlerini unutmuş gibiy- diler. Kadınlar dinliyor, erkek- ler 'seyrediyor. Marlen, derin- den derine çıkan sı yüksel- tiyor ve trenin gürültüsü, Al- man romansının dolambaçlı mis- ralarını fırtınalı bir hava ile Tıı. bu srada, kırmizi man- tolu kadının gelmediğini, gele- bilmek için kendinde cesaret bulmadığını farkediyorum. Marleni odasına götürdüğüm zaman sabahın saat dördü ol muştu, Fakat ikimizin de uy- kusu yok. — Sözün kısası, hayatım iki bölüme ayrıldı, dedi. Biri Mavi Melekten evel, diğeri sonra.. Mavi Melekten sonra anladım ki, herşey kolay ve — aşikâr.. Fakat gayeye vasıl olabilmek için hangi yolu tutmalı? Karda isimli filliimden sonra, küçük roller oynamaktan ve figüranlık etmekten hiç geri kalmıyordum. Artık yakalandı- ğamı, projöktörlerin ziyası ok maksışın yaşıyamıyacağımı, güne- şimin stüdyodaki lümbalar o- duğunu — anladım. Nazarımda zaman ve yorgunluğun hükmü kalmadı. Çalgılı kabarelerden birine kendimi angaje ettirme- ğe muvaflak oldum, — Orada, Feliks Hollanderin şarkılarını söylemeğe başladım. — Bütün gün stüdyoları dolaşı- yordum, yeni çevrilecek — film- lerin peşindeydim. Gece yarısı, bitgin bir vazi- yette, evime geldiğim zaman küçük Mariyanın yanında otu- Tüyor ve onün uyumasını seyre- diyordum. Bu benim dinlenme ve sükünet zamanımdır; yani günün yorgunluğunun kıymetli mükâfatı. Bir gün, Moris Turnör adın- da bir Fransız sahne vazu, Berline bir film çevirmeğe ge- liyor. Beni görüyor, benimle bir tecrübe flmi çeviriyor ve Yüzünü kırıştırarak: Güıılılııu. fakat Ha hissiyatı. zallğ - nizi ifade eden hareketleriniz pek yekaasak, güzel bir yüzü- nüzden başka bir şeyiniz yok, Diyor. Evvelâ tereddüt ediyor, Nihayet angaje etmeğe karar veriyor. Kaybolan insanların gemisi, oldukça iyi bir filimdi, Fakat onu pek az kişi görüyor. Oyu- nun gösterildiğinden sekiz gün sonra, Amerikadan ilk sesli f Marlen lokantada lim geldi., Marlen sözüne devam eder- ken, evelki gün kırmızı mantolu kadının ağrzından hemen hemen ayni cümleyi işittiğimi düşünü- yorum. Eğer ilk sesli filim sekiz gün daha evel gösterilmiş olsaydı, Müurlen, cesateti “kırılacaği için, Belki bugünün meşhur Marleni olmiyacıktı. Ve, sekiz gün da- ha sonra gösterilmiş olsaydı, kırmızı mantolu kadın kendini tamıtmış bulunacaktı. Vagon - külübde in cir top atıyor... Ring- Krospi Radyo istasonunun güldürücü neşriyâ- tıma, vagonun radyosundan baş- ka gülen yok. Berber beni A- merikan berberlerine mahsus merasimle ve bu merasime tren berberlerinin hokkabazlığını ilâ- ve ederek traş ed'yor. Önümde sıcak bir havlu, yüzümde sabun köpüğünden bir tabaka. Hav. luyu değiştiriyor, yeniden yüzü- mü sabunluyor. Vagonun sar- sıntılarile oturduğum koltuk 4 ç- myor, titriyor, sârsılıyor. Komik berber alnını, kuvvetli avucunun — için maklarının ara: bir ustura ile y mağa başlıyor. Tekrar sıcak bir havluyla boynumu sarıyor ve, bu sefer, yüzümü sabunlamadan kuru bir perdah yapıyor. Krem sürüyor. Sıcak ve soğuk havlu- lar biribirini takip ediyor. Trem de herkesin bol vakti var ves- selâm. Traş ederken çenesi de dur- muyor: —- Ah! Bayım, ne güzel bir gece geçirdik. Diyor, güneş yayılıncaya kadar kimse uyu- madı. Bu eğlenceyi kimse unut- yacak. Bay, müsaade eder misi: size bir viski takdim edeyim? Sofracıbaşı, heyecan- dan bitap bir halde, hâlâ uyu- yor. İçki deposunun anahtarını taşıyan zenci benim arkadaşım. Vagonlar gıcırdıyor, tren dü- rüyor. — Bay, Yeni Meksikada bu lunuyoruz, — burası, Amerika Hintlilerinin — merkezi —Albu kerktir. Vagonlar tekerlekler üzerine © kadar yüksek kondurulmuş ki, üstüne çıkmak — için merdiven lâzım. Her vagon kontrolörünün, trenin durduğu istaesyonlarda sabanlıklardan sarkıttıkları, ye- şile boyanmış demir bir mer- diveni var, Marlen hemen trenden aşağı iniyor, üzerinde kırmızı bir eteklik, beyaz ve dar bir göm- lek var. Başı açık, Acaip de- senli gümüş bilezikler, yadi- gârlar, ve kıvır zivir satan yer- lilere doğru ilerliyor. — Yerliler- den bir kıamı kasketli ve askılı bazıları, an'anevi ilan, manda deri- sinden pantalon, hayvan dişle- rinden gerdanlıklarla süslenmiş kazak ve kartal tüyünden bü- yük şapka taşıyorlar. Bunları en debdebelisi Marlene yaklaşıyor, üzer'nle sihirli işaretler bulunan amber ağacından bir gerdanlık takdim ediyor, ve: — İsmim Okivayın:aya, yani: *Ulku koruyan dağ,. Diye, kendini eği.erek takdim ediyor. Marlen teşekkür ediyor, gü- lümsüyor ve gerdanlığın ücretini vererek yavaş bir sesle: — Sizi tamıyorum. Diyor, ge- çen sene San Fransiskoda fakir Hintli rolünü yapıyordunuz. . .. trenin — kalabalığını, Barda yalnız bulunu- Hava — fazlaca sıcak, vagonun bülün pencereleri dına kadar açık. Di sında tuttuğu bir kovanın için de buz ufalıyan bir zenci, otur- duğu yerde şarkıya benzer bir şey mırıldanıyor. Marlea konuşuyor: — Sesli filmin gösterilmesin- den hasıl olan intizamsız| ktan isi gibi didinmiyorum. Berlinde yara» tıcı şantöz tanınmağa baş- ladım. Musikişinas Hallanderin söylediğim şarkıları profesör- lerin ve teknis enlerin hoşuna gitti. Meıhur Franz Alberle beraber “ Berliner Teater , de bir opret söylemem için angaje ediliyorum. Yani birkaç sözlük bir rol için. Burası, âdeta, esir pazarına benziyen ve angajeler yapılan bir nevi panayırdı. Filim müs- tahsilleri, tiyatro mütehassısları, gazeteciler, vazu sahneler şam yemeğinden evel oraya toplanıyorlard.. Bu tiyatroda, farkına varmaksızın br zaler kazanmak, bilmeksizin bir sah: ne oyunu oynamak, kendini be. gendirmek, görülüp tanınmak ihtimali hergün mevcuttu. Bir akşam, bir bar iskemlesi üstünde, yalnız oturuyor onun, duruş ve biçimine dikkat ede- rek, endamının cazib k sımla- rını teşbir, ederek ağır ağır iç: kimi içiyorum. Geniş omuzlu, kumral bir adamla beraber bir masada oturan M. F. A. nin en büyük filim müstahsili Friş Panierden başka benimle alâ- kadar olan yok. Başgarsona — doğru - eğiliyo- rum, Ö devrin başgarsonu her şeyden berdardı, her şeyi yababilirdi: Faizle para verir, uyuşturucu içkileri tedarik eder ve satardı, yani asri serserinin biriydi. Gece, azalttı. -Sonu var- Mısır kralı Farak Meşhbr Mısır —muharrirlerin- den Emin Said E-Mukattam gazetesinde T. R. Arasın Mısır seyahati ve Mısırın Şark paktına iştiraki mevzuu üzerinde yazdığı bir makalede, - Saadabad paktı ile Arap paktını tahlil etmekte we her birinin dayandığı esas- ları kaydeylemektedir. Muhar- rir, bu izahatı verdikten sonra Mısirin iki pakttan — bangisine iştirak —etmesinin faydalı ola- cağını araştırarak diyor ki: *Bize öyle geliyor ki —Misır menfaati Arap m sakına iltihakı icap ettirmektedir. Çünkü ev- velâ Mısır ile Arap memleket leri arasında birçok ilgiler var- dir. ve iki tarafı bağlıyan bir çok rabıtalar mevcuddur. Şu- rasını düşünelim ki, bu misakın gayesi ne- kültürel ve ilmi ve ne de tecavüzi mahiyette olma- yıp sırf tedafüldir. Ba misak Mısıra haddinden fazla mecbu- riyetler — yükletemiyeceği gibi Mısır. bu misakta, diğerinde elde edemiyeceği yüksek mev- kü elde edebilir. Bununla beraber biz Şark paktına M.sırın grmesi hak- kında Türk teklifia» Mısır ta- rafından ne süretle mukabele edildiğini bilemeyiz. Biz Mısi: rın hali hazırda beyanı mazeret ederek bu misaka girmeme- sini tercih ederiz. Çünkü;se- bepsiz olarak mişaka girmekte mana yoktur. Bahusus ki bu misak Orta Asyada tedaf t va- ziyeti kuvvetlendirmek ve Tür- kiyenin bu mıatakalarda nüfu- zunu - ziyadeleştirmek - için ku- rulmuş bir muahededir. Türkler bu misakı yapmışlardı. Ve ar- zu da etlikleri şekilde ve men- faatlerine uygun — olarak yapık ması için fevkalâde çalışmış- lardı. İşte bizim tercih - noktalârı- mız budür. Ne olacağını- göre- ceğiz.,, 25 şubat 1938 - tarihli Bey- rutta çıkan “Beyrut, gâzetesi ve 26 şubat 1938 tarihli “El Şibap. gâazetesi, Emin Saidin makalesini aynen nakletmek- tedirler, Belediye büdcesi Varidat 1,5 milyon liraya yakındır Belediye daimi encümeni, dün de belediyede toplanarak yeni yıl büdcesi üzerinde müzakere- de bulunmuştur. laber aldı iğımıza göre yeni büdce, mezbaha ve otobüsler varidatile kabarmaktadır. Vari- dat belki de 1,5 milyon İiraya yaklaşacaktır. Edirne mektupları Bu yıl Trakyada 5000 göç- men evi daha yapılacak Edirne şehrinin plânı hazırlanıyor. Bir göçmen mahallesi kuruldu Edirne, (Hususi) — Havsayı relik beton ve demrden yapıl- | mış büyük köprüye * Umumi Meclis rile (General Dirik köprüşü) adı vorilmiştir. Ba köprü, 30 senedenberi bir türlü yapılamamıştı. Göçmen mahallesi Edirnenin Kıyık mahallesinde, 65 evlik güzel bir göçmen ma- hallesi yapılmıştır. Tamamı bir aya kadar bitmiş olacaktır. Ro- manya göçmenleri ka 've çocuklarile bahçelerini ağaç- lamağa ' çalışıyorlar. Valile Ge- neral Dirik, buralarını sık sık ziyaret ediyorlar. Kendilerine muhtelif ağaçlar verilmiştir. Şim- di de 15,000 asma bağ çubuğu tevzi edilmektedir. Trakyadaki kazalarda birkaç hükümet konağı, cezsevi ve Hülkevleri yapılacıktır. Edirne şehir plânı beş senede bitmek üzere Prof. Egli tarafından ha- zırlanmaktadır. 1938 de en &z S000 göçmen evi yeniden yapılacak ve bazı çiftlikler de alınacaktır. Beton-fasfalt yol üzeritde ye- niden 20,000 ağaç dikilmeğe başlanmıştır. Edirne fidaalığın- dan ambi rı sevkedilmiştir. Böylece yol tam Lüleburgaza kadar ağaçlanmış olacaktır. Kırkağaçta kooperatifçilik —— —— Pamuk müstahsiline kredi açıldı Kazamız merkeznde 932 yı- hında kurulan tarım kredi koo: peratifinin - memleket iktısad» yatı üzerinde çok faydalı tesir- leri “görülmüştür. — Kırkağaca teftişe gelen kontrolör B. Rifat Dinçer, Kırkağaç kooperatifinin durumundan çok memnun ola- rak ayrılmış ve kooperatlifin da- ha ziyade tekâmül ve inkişafı için yönetim kurulu ve direktör ile etrafca görüşmüştür. Kooperatifin — kuruluşundan bugüne kadar idare eden genç, faal direktörü Zihtü Eken ko. operatif mıntakasında bulunan bütün köyleri dolaşmış, çiftçi- lerle temas ederek kooperatif. çiliğin faydalarını izah etmiş ve | Tireliler bir teh- like atlattı Mazot aecposunda yangın çıktı Tire, (Hususi) büyük bir yangın tehlisesi at- latın ştır. - Şehrin ortasındaki elektrik fabrikasının mazot de- posunda bulunan yağlar, maki- nist muaviolerinin — dikkatsi; ğinden parlamış ve alevler bıı— denbire etrafı sarmış, ateş ge- nişlemeğe başlamıştr. Civardan Yetibanlar n dül tehlikeye atarak ateşi söndürmüşlerdir. Muhtar intihabatı Kazamızın her tarafında muh- tar intihabatı nelicelenmiştir. Seçim mazbatalarını alan yeni muhtarlar — vazifelerine — başlar mışlardır. ” Ödemiş tütüncü- ler birliği Yeni idare heyetâ seçildi Ödemiş, (Hususi) — Bayın. dır Halkevi - gençlerinden mü- rekkep bir grup Pazar —günü Ödemişe gelerek Halkevini z yaret etmiştir. Gönçlere Halkevi faa iyeti hakkında izahat verik miş, şehir gezdirilmiş ve bir ziyafet tertip edilmiştir. Tütüncüler birliği toplantısı Ödemiş — tütüncüler - birliği umumi heyeti Halkevinde top- lanmış ve yeni idare heyetini seçmiştir. İdare heyeti ğine B. Ahmet Kıymaz, ikinci reisliğe B. Recep Çay, vezne. darlığa B. Mustafa Tezel seçik mişlerdir. B. Hüisaü Karaorman B. Hayri Üstün ve B. Etem Boncuk ta idare heyetinde va- zife igöreceklerdir. ziraatıni genişletmek ist,yen bü- tün köylüye cumhuriyet hükü- metimizin kurduğu t kooperatiflerinin ka olduğunu söylemiştir. Bunun netcesi olarak köylek den halk tooperatıfe dahil ok mak için merkeze gelmektedir, Bunlardan resmi muamelesini tekemmül ettirmiş olani humluk para verilmişti. peratifin — bu muamelesinden köylü ve halk çok memnun kal» mıştır. Turgutlu ortamektebınde... —i Turgutlu, ( Hüsusi ) — Kazamızda açılan ortamekiep, bütün civarın ihtiyacına cevab vermektedir. Mektepte derslere ve inz- bata itina gösterilmekte, çocuklar iyi bir şekilde yetişt rilme,tedir; O tamektebe devım eden lık r talebeye heuzun vuılmı—kınhv Gön sve k yamek

Bu sayıdan diğer sayfalar: