.âk;uiııiş bükmünü 1 Şebat ERZURUMDA Eğlenceli kış sporları yapıldı pilmiştir, de daha evel kış sporları yapan bölgelere nazaran Erzurumun gösterdiği muvalfakıyet büyük tökdirlerle karşılanmıştır. Hlakın kış sporlarına karşı - gösterdiği rüğbet fevkalâdedir. On, on beş bin kişi, soğuğun sıfırın altında yirmiye yakın olmasına rağmen sokaklara dökülmüştü. Müsabakalara saat 14,30 da vâli ve bölge başkanı şi bir resmi geçitle de bando gidiyordu. Merasim yeri olan Cııhufiyeı caddesin- 25 genç iştirek ettli. Birinciliği liseliler aldı. Bundan başka küçükler ara- sında paten ve yer kazağı mü- sabakaları yapıldı. Son ve ea müsabaka atlılar — ta- rafından çekilen ski müsabaka- Inkılâb ları oldu. Buna beş müsabık iş- tirak etti. Neticede dağ kulübü birinciliği kazandı. Türkiyede ilk defa yapılan bu müsabaka sporu seven Erzur rumlular tarafından adım adım takib edildi. Müsabakalar birincilerine be- lediye salonunda Orgeneral Kâ- zım Orbay hediyelerini verdi. Vali Haşim İşcan da kayakçılı- ğın ve sporun ehemmiyeti hak- kında gençlerle hasbıhalde bu- Tundu. Müteakıben Orgeneral Kâzım Orbay kısa bir nutukla kayakçı- lığın faydalarını anlattı. Gördü- ğü intizam ve alâkadan dolayı sevincini bildirdi. Kış sporlarının Erzurumda tahminin çok fevkinde ve çok ümid verici bir safhadadır. Spor bölgesinin apor günü olarak yapacağı cu- martesi günlerini halk sübirsiz- lıkla beklemektedir. Dünkü spor hareketleri —a e a— » Başı T inci sahifede - erdi. Birinci takımlarda Üçok, ikincilerde Alsancak şampiyonr- dur. Üçokun şampiyonluğu, at- miş olduğu gol a in her maça isabet nisbeti ile tahak- kuk etmiştir. Festbol ajanlığının bir sağli özerine, federasyon bu cevabı vermiştir. . “* Seromonile —geçen — maçtan sonra önümüzdeki Pazar gönü şehsimize gelmek üzere “Aavet edilmiş olan Aydın ve WManisa mulitelitlerine karşı — oynuyacak A ve B muhtelit takımlarımız arasında bir müsabaka — yapık mişlir. İki takım müsavi dere- cede taksim edilmiş olan oyun- cular beyaz ve mor forma gi yerek sahaya dizildiler. Oyun- lavını bay Esad idare etti. Oyu- mun ilk dakikalarında mor for- malı takım rüzgârı aleyhine ak dığı halde daha anlayışlı akın- lar yapıyordu. Nitekim 10'uncu dakikada bir gol çıkardı. Bu göle beyaz formalılar 19 uncu dakikada mukabele ettiler. Bu dakikadan sonta her iki takım müsavatı bozmak için çok ça: lıştılar. Devre 1-1 berabere bitti. İkânci devrede rüzgân lehine alan mor takımı ilk dakikalarda beyaz — formalılardan gördüğü tazyikten — kurtulduktan — sonra insicamlı ve anlayışlı — olarak yavaş yavaş akmağa başladı ve 9 zuncu dakikada ikinci golünü att. Bunu 18 ânci ve 21 inci dakikalarda biribiri üzerine at- tığı 3üncü ve 4 üncü goller takib etti. Bu gollerden sonra gayrete gelen beyaz formalılar 24 üncü ve 25inci — dakikalarda arka arkaya iki gol çıkardılar. 38inci dakikada lehlerine verilen pen- altıyı da — kaçırdılar. Bu suretle oyun :4-3 morların lehinde bitti. Şanu ilâve edelim ki, — takim- larda Sajt, Fuad, Hakkı, Fethi yer almamışlardı. Buna muka- bil, Üçokun Ankaradan gelen eski sol açığı Hamdi — oym yordu. Takımlarımızın aldıklaları neticeler Birinel TAKIMLAR Üçok Alsancak Doğanspor Ateşspor Yamanlarspor Demirspor 2ci TAKIMLAR Alsancak Üçok Ateş Demirspor Yamanlar Daoğanspor Seremo- |»vıcn.pu.Gd;p KA I'*’İnileıılip | &vt |i | —--.w 410 1 Hükmen yidJ İ e İ--s11 Se çf *B0 — TA | — — w & v Beraber X© v a — — Müğlüb 9 n 4 40 14 i 9 -) emu NO ANADORU —— — ——— Prenses Jülyana GA S — Kız doğurdu Lâhey, 31 (Radyo) — Hok landa veliahdi prenses Jülyana, bu gün bir kız doğurmuştar. Atılan t ilân edilen do- gum vak'ası, Hollandanın her tarafında umumi bir sevinç hu- sule getirmiştir. Limanlardaki bütün vapurlar düdük çalmışlar, mektepler, ticaret müesseseleri, borsa, bankalar ve labrikalar tadili Faaliyetederek şenlik yap- mışlardır. Amsterdam meydanında bu gece muazzam bir fener alayı tertib edilmiştir. Hükümet, âdet olduğu veç- hile mekteplere altmış bin kilo bisküvit hediye etmiştir. Amsterdam, 31 (Radyo) — Prenses Julyana bu gün bir kız çocuğu dünyaya getirmiştir. Do- ğum, S1 pare top atılmak — sır retile ilân edilmiştir. Şatonun kalelerinden tarihi elbiseler giy- miş saray bademeleri ııııhndııî toplar atılmca doğum hı!nıı bir yıldırım — süratile bütün memlekete yayılmış, bir anda her taraf bayraklarla donan- mıştır. Prensesin — arzusile, bu ay Hollanda topraklarında doğacak çocuklara elbise dağıtılacaktır. Paris, 31 (Radyo) — Cumhur reisi M. Lebrun, Hollanda Ve- Hahdi Prenses Julyananın do- ğurması üzerine Hollanda Kra- Kçesine bir telgral çekerek teb- rikâtta bulunmuştur. Lâhey, 31 (Radyo) — Sabık Almanya imparatoru Kayrzer Vilhelm, doğum münasebetile husüle gelen umumi sevince iş: tirak için oturmakta olduğu Şa- toyu elektriklerle tenvir etmiş ve Hohenzolern bayrağını çek- miştir. Panama kanalı genişletilecek Vaşington, 31 ( Radyo ) — Amerika Deniz Bakanlığı, (Pa- nama) kanalımın biran evel ge- nişletilmesi için teşebbüsata gi- Tişmiş ve Panamaya mühendis- lerden mürekkeb bir heyet gön- dermiştir. İtalyan tayyarecileri Arjantine gidüyorlar Roma, 31 (Radyo) — Riyo Dejaneroya gitmiş olan İtalyan tayyarecilerinin, bu günlerde Bacaos-Âyrese gitmeleri takar- rür eylemiştir. Mançuriye çil'tçi gönderilecek Tokyo, 314(Radyo) — Japon hükümeti, Mançuriye yüz otuz göndermeğe karar bin çiltçi yvermiştir. atıralarından Terazinin hainlik kefesinde her şeye aklı eren bir Türkü görmek tahammül edilir hallerden değildi.. Bu tesbit edilmeli idi. Esa- sen üç ay sonra Millet Meclisi açılacaktı. Hlükümet için en birinci iş meclisin açılışına ka- dar bu gibi cemiyetlere müsaa: de edilmiyecekti. Yapılamadı. Meşrütiyet ilânından meclisin açılışma kadar geçen kısa bir zaman içinde de vukuagelen hâ- disat ve cereyanlardan - İttihad ve Terakki bir ders alacak ona göre hareket edecekti. O da'bu işi yapamadı. Mukadderat deni- bir işin önüne geçilememek sürmeğe baş'amıştı. Kozmidi efendi patrikhanenin — €n mühim elemanlarından biri idi, Rum meşrutiyet kulübünün mü- 'essisi olan bu adam sözden iyade fiili severdi. Ahmed Suphi adında bir Türk genci ile bir- leşti. Halis bir Türk olan Ab- med Suphi Kozmidi tarafından manyatizme edilmişti. Sadayı Millet adında bir de gazeteleri vardı. Her'gün çeşid, çeşid zehir ku- suyordu. Kendisile anlaşmak için — görüşenlerin — unsihatleri, sözleri para etmiyordu. Terazinin hainlik kefesinde her şeye aklı eren bir Türkü görmek tahammül edilir hal- lerden değildi. Seref sokağın- daki binanın mul 'na me- mur olan bir arkadaş bir akşa: mın karanlığında Paşa karako- luna varmazdan evel gelen fın- nın önünde Ahmed Suphiyi attiği iki kurşunla * beklediği âktbete kavuşturmuştu. İstanbulda bunlar — cereyan ederken Selârikte de heyecanlı hareketler olayordu. İlânı Möş- rutiyet edildiği gün cemiyetin yalnız Rumelide değil — bütün vatanda teşkilâtı bulunduğanu anlatmak bilhassa pek müteces- sis olan Hamide ihsas etmek Tâzım geliyordu. Bunun için bü- tün ve telgraf mevcud olan merakize kadar — meselâ (Bayburd) İttihad ve Terakki cemiyetine diye gelişigüzel çe. kilen telgraflarla kanunu esasi- nin ilân edildiği — bildirilmişti. Nasıl olsa bu telgraflar bir iki erbabı hamiyet tarafından alr nacaktı. Maksada bu kâfi idi. Ne teşkilâttan ve me de çar- pışmalardan baberdar olan bir çok açık göz vatandaşlar bu telgrafiar yüzünden kısa vade- lerle yüksek makamlar elde et- miş, bir çokları da mebas olu- vermişlerdi. - Şimdi — buralara adam göaderip teşkilât yapmak icab ediyordu. Kuru bir telgraf çekmekle, Hamidin gözünü bo- yamakla iş bitmiyordu, Her tarafa murahhaslar gön- derildi. Bittabi bunların hepsi müsveddeleri Mahkeme 'kapısına vardığımız zaman Nasraddın hocayı ye- rinde bulamadık. Bir müddet Pbekledik; camımız — sikildi. Kob kola girdik, aşağı yakan gezi- nirken mahkeme kapısının önün- den hayli uzaklaşmışız. Önümüzdeki tepeyi geçtik, mükemmel bir vadiye imdik. Her taraf yemyeşildi. Nardan nehir- ler çağlıyarak akıyor, bülbüller her tara'ta şakır şakır ötüyordu. Sağa doğru ilerledik. Dünya- daki çam ağaçlarına benziyen âhiret güllerinden vücude gelmiş bir korunun içinde Zeynel Be- sime rasgeldik. — Sırtını bir ağacın —gövdesine — dayayarak küçük bir ırmağın başına otur: mMuştu. Haril, harıl bir şeyler yazı- yordu. Yanına sokuldük. — Üstad; dedim, bütün öm- Tün yazı yazmakla geçti, hâlâ usanmadın mı ki burada da mut- 'tasıl yazıyorsun? Gülerek cevab verdi: — Yeryüzünde — iken başla- dığim bir eseri ancak şimdi bitirebildim. — Okuyabilir miyiz?, — Hay, hay.. Buyurunuz... — Fakat şimdi vaktimiz yok. Müsaade buyurursanız müsved- deleri beraber alalım, ökuduk- tan sonra gene size veririz. Bay Zeynel Besim muvafakat etti. Kendisile bir az daha hoş beşten —sonra 'oradan — ayrildik ve mahkeme kapısına avdet ederek; Nasraddın hocanın dön: mesine intizaren; müsveddeleri okumağa başladık, “Ramazan Softası, adım ta- şıyan eseri © kadar enteresan büldük ki aramızda derhal şu kararı — verdik: Müsveddeleri ühiret postası vasıtasile (Ana- dolu) ya yollamak İâzımdır. Kâğıtları bir tomar haline soktuktan sonra üstüne ( Ana- Şdolu) gazetesinin adresini yaz- dik ve hemen postaneye verdik. Nasraddın hocadan diğer mektuplar gelinceye kadar bu eseri takip edersiniz.. Ramazan Softası lire Şaşteri gözlerile pamak sura: tına bakanlar, Allahın — nasıl olup ta manda malağı yarata- cağına bunu yarattığına cidden hayret ederler. — Çipil, şaşı iki göz, yassı, yamuk bir surat, şarkı şimaliden - cenubi garbiyi gösterir bir burun, iskorpiti at- layıp kakma olmuş pis dişler, zabit idi. kendi memleketlerine gitmiş- lerdi. Bu bir hata idi. Malümya mahalle arkadaşlığı, komşu ev- lâtlığı, aile rekabeti, gıpta ve hased bunlar dedikoduları intaç eder. Hele murahhas gibi, teş- kilâtçılık gibi şerefli bir vazile başında bulunmak hiç çekilmez bir hal alır. Giden arkadaşların bazıları gok iyi bir teşkilât kurmuşlardı. Bazıları memleketin ileri gelen- lerine yanaşmamışlar, biz. De- amokrat adamlarız diye avam: dan önlerine geleni doldurmuş- lar, bazıları da açtıkları kulüb: leri âdeta bir memur garnizo- nuna benzetinişlerdi. Böyle ol- makla beraber zamanla islah | etmiş, iyi ve kötü bir teşkilât wücude getirmişlerdi. — Sonu var — renGa et ektupları ** v üüü “Ramazan Softası,, isimli eserin âhiretten geldi Bunlardan barıları Yazan: Şeyh kirli bir sarık we iştebizim Ra- mazan — Softasının mübarek kellesi.. Süvari muharebesine iştirak ed p te maazallah (yandan çarp- ma) bir kılıç darbesi yese; boy- mnundan kopan kalfası derhal uçmağa başlar, çünkü beş ku- rtüşlük bayram balonu gibi içi bombaştur. Eğer cenabı. kadiri - mutlak hazretleri şu fani dünyaya kızıp sekenesini hep ba- biçimde ve hep bu kafada yaratsaydı; ya- şadık gittiydi. Şu gördüğünüz medeni dağdağalar yerine cami duvarının dibine çömelip şeha- det jparmağile burun karıştırmak az imrenilecek şeylerden midir? Kimbilir. Merih yıldızı sakin- leri ne biçim şeylerdir!. Raman yazanlara bakılırsa oranın in« satları tırtı| gibi bir şeyler ola- cak.. Ön iki metse boy, birer metre el, parmakları tam alnın ortasında, gemici dürbünü vari, tek bir göz, iki iğri bacak ve bir kuyruk. Şu biçimi tahayyül ediyorun da içime ürküntü gelmekle be. raber, Allah inandırsın, gene Ramazan Softasından daha mü- masebetli buluyorum. — Şu yobaza bakınız: — Esteizübillâh lâ karışık çıkan sesinde bil, nefreti makamının bütün nağ- meleri var. Fatma anamızın cak- şim misillü dark bir yerinden yamalı latasına gelince: Lâp- çınlarından dahı letafetsiz. de- gildir. Çıplak ayaklarına -beş wakitte abdest almasma rağmen- turp ekseniz muhakkak cevizi- bevva çıkar. Baş parmaklarının tırnağını nalband sunturacı ke- sebilirse aşkolsum. Her fçioğlu: nun tırnağı kaplumbağa - sırtı gibi olmuş.. Yürüyüşünde ekreh, müstek. reh bir &henk vardır. ki o sal- landikça başımzın dönmemesi mümkün değildir. Hele, dostlar başından irak, Kuran okuması bir felâkettir ki buna yalnız ve ancak kabre yeni — girmiş mevtanın tahammülü vardır. Bü- yük söylemek günah âamma ben ölsem de (Not: Malüm olduğa veçhile bu eser yazılırken bay Zeynel Besim sağdı) 'bu - solta başımda telkin vermeğe kalkış- sa alimallah âhirete gitmekten vazgeçer, derhal mezardan fır- lardım. . Yüzsüzlüğü yedi iklim, sekiz cihanda maruftur. Davete filân hacet yok. Yoldan geçerken şa- şarıp da şöyle göz ucile suratı- na bakıverdiniz mi; hap) yuttu- ğunuzun resmidir: Derhal soku- lur, sokulur, sokulur ve siz eğer dünyada herkesin bildiğ. — kov- malardan başka yeni s.stem bir kovma usulüne vakıf değilseniz Allaha duadan başka kurtuluş çareniz yok demektir. Mühterem softanın yalmız bir mez yeti vardır: Başında kam- nc&kıhr bile umurunda » eşşok gibi uyar ve wüya- sini daima kemik — görü slacak ki mütemadıyen ıf:ry; we bırlar... Aman uzatmıyalım; — yegâne hassası da leş kokusunu derhal — almasıdır. Ramazan Softası Ere zurumda iken İzmirin Pinarbaşı köyünde birisi ö.se derhal te- neşirin başına yetişmiş, MWle sabanu behemehal eline geçir- » Sonu O uncu sahifede -