— Hemen yola çıkacakşın'z; size bir mektup vereceğim ki, hiç üzerinizden ayırmıyarak tam sahibine teşlim edilmek lâzım., — Nereye kadar gideceğim? — Londraya, ieliğele vi Güyerma, Tnin mı ediyorsun, benim Londrada işim yok... — Fakat, sizin oraya gitme- nizi istiyenler var. — Lâükin o istiyenler kim? S'ze haber vereyim ki, ben ar tk karanlıkta çalışmıyacağım. Yalnız yapacağım işi değil, ki- min hesabına çalışacağımı da bilmek isterim.. — Yüksek mevki sahibi bir kimse tarafından gönderiliyor- sunuz ve yüksek mevkili bir zat taraf ndan bekleniyorsunuz. Size söyliyebileceğim işte budur. — Gene entrikal Hep entri- kal Teşekkür ederim, madam. çağır — BSiz de gittiniz. hal Ah gafil adaml... — Fakat, gidip gitmemek is- Şaknarı ederim ki, haşmetliyi tanımıyor. » düm amma kimin buzuruna gö- tı'nw_i bilaeydin çok se- ; müsmelede mi (— bulundu? Sizi korkuttu mu? * Bana elini verdi ve bana d ooi M”:ı ? üyük kar- dzelilkeyük . F — Büyük Kardinalin hal. — Onun bu sıfata olan hak« kına belki kızarsınız, Madam? -— Ohl Ben onun hakkını hiçe sayarım. PFakat bir nazırın A re - — —. ——— teveccühü muvaksat bir şeydir. Onun içn br nazıra bel bağlı: yan adam deli o'malıdır. Bir nazır kudretinden daha yüksek kuvvetler vardır ki, başka — bir adama yahut bir yak'a zuhu runa tabi bulunmazlar. İşte böy: le kuvvetlere sarılmalıyız. — Çok tecssüf e söylerim ki, Madam, ben kendis'ne hizmet etmek şerefine nail olduğum o büyük adamın fevkinde bir kuv- vet tasavvur edemiyorum, — Kardinale hzmet mi et tiniz? — Evet madam ve onun bir bendesi sıfatile, Sizin de mem leketi lümeti aleyhine işlere karışmanıza yahut Fransz o'mr yan ve İspanya kalbi taşıyan bir kadınta entrikalarına yardım etmenize müsaade etmiyeceğim. Bereket versin büyük kardına- limizin gözleri açık olduğu çi her şey, göür ve her kalbe nüfuz eder. Bonasyö, Kont dö Roşeford taraftadan kendisine göyleni.en bır cümleyi kelime kelime tek- rarlıyordu. Fakat sırf kocasına güvenen ve kraiçeye de ona givenerek teminat vermiş bulu- nan zavallı karısı, gerek kendi- sini atmakta bulunduğu - tehli- tediğimi bilemem. Çünkü onun |okeden ve gerek düşmüş olduğu ümitsz vaziyetten dolayı hıç ürkmemişti, Bundao başka, kocaşının za- yıf tabiatini ve bususile tamah- kârlığımı bildiği için onu arzw. suna boyun iğd imek bususunda meyus olmamışt. — Oh demek kard.nal ben desi oldunuz! Öyle mi elendim? Karınıza işkence ve kraliçenizi terzil eden br partiye taral tarsınız? diye haykırdı. — Umumi menfaatler karşı» sında hususi menlast hiç mer- tebesinde kalır, Ben memlekete hizmet edenlere taraftarım.. Bu sşözler de Kont aö Roşe- Aradan çok geçmem şti, Çer- kes teayün, Kürd ittihad — ve teavün, Lâz cemiyeti hayriyesi gibi mili yet preos plerine dar yanan bir çok cemiyetler te- şekkül etmişti. Babıâ iye yakın olması dolay sile bunların hep- sinin merkez Cağaloğuna te- sadüf etmişti. Bir kaç ay sonra Selânikte açı'an Arnavud (Baş- kım) kulübile Türkten gay-i İs- lğm ınııır.: ı:hnııık ıııııyu cemiyetler brib rini alarca- ıını:"ışy-ot ııhneıiııo*;hır lardı. Bınların istibdad devrinden al cık bir hakları yok gibi idi. Yukarıdanberi arzetm şiik, Bu- rada da telhisen bir tekrarlama yapalım: Arap ittihad e>miyeti ne İs- tiyordu? Mıbeyn. hümayun kinç kât bi glub meşrutiyetin üçüncü veya dö düncü günü — milyon: larile beraber Avrupya kaçan Şumlı İzzet Holo paşa Abdük hamidın sağ kou hüzmünde id. Bu vatanı uçuruma — sürük- liyen hazelenin elebaşılarından biri olan bu adam Suriyeli Ara- bin ta kepdisi idi. Yozan: Aleksandr Düma Kardinal, Fransız o mıyan ve İspanya kalhi taşı- yan bir kadının entrika'arına kanmayın, dedi &i 2 n AD [ 2'5%% A &%/. BV ford tarafından telkin edilmiş olan cümlelerden biriydi ve Bor nasyö ise ony kullanmık Çırsa- tında oldığanu zannetmişti. Madam Bonasyö omuzların! si.kerek sordu: — Söy'ediğiniz memlekethak- kında ne duygunuz var? Bast, müdarasız bir şebirli ol kla kalınız da gözünüzü bü,ük men- faatler tarahına çeyiriniz.. — Ehi eh buna ne dersinz | nashatçi madam? | — Bu par yı sze kim verd? | — Aplıyamadnız mı? — Kırdınal m? | — ©O yani dostum Kont dö Rişelyö.. — Kont dö R şe'yö hal Ya, demek beni kaçıran adamdan! — Oabilir, madam! — Siz de bu adamdan para a'dınız hal... — Kaçırılış'ınızın sirf Siyasi şebepten ileri ge diğini siz söy- lemedin z mi? — Evet, fakat o mesele beni hanımelerdime karşı ihanet et- tirmek içindi. Bana işkence ede- rek ağzımdan başmetli banım- elendinim namısınu İekelemek ve belkide vücudünü ka dırmak içn lâkırdı kapmak istem şierdi. — Madam, siz 0 haşmetli ha: mimelendiniz hain bir İspanyol- du , Bunun için kardinalın yap- tığı doğrudur. — Elendi, sizin korkak, c m- ri ve abmak olduğunuzu bilirim. Faxat şu dakikaya kadar alçak bilm yordum... Karısının biddetlendiğini hiç görmemiş olan Bonasyö, bu de- rece ölkesi karşısında — şaşıra. rak sordu: — Madaml Ne söylü -orsunuz?| Kocasının üzerinde t-krar bir az tesir kaznadığını farkeden madam Bonasyö sözünde de- vam etti: — Sefl bir alzak olduğunuzu| söylüyorum! S yasetle de uğra: eden Çerkes teavün, Kürd ittihad ve teavün, Lâz ce- Sür yeliler için âdeta bir kab kan ve siper olan Huleb ve evarında yetişme tarzına oaza- ran Ebü.hediye denmekle insan yüzünü kızartan br nag taş- makla sefahet âlemlerinde elden ede do.aşarak Lüyüyen ve en nihayet Yıldız. sarayına — çat- makla şeyh Ebü.hüda efendi olan bu ab â<sız herif Hama kaşabas ndan Suriyeli bir Arabtı. Yıldız. sarayının — eng zisyon mezalimin re'si olan Necib, Se- lm ve İskender Me.hameler bu üç kardeşler kımlerdi? Suriyeli Ka ol k bir Arab sülüles; vel- hasıl Arablık namı altında €en zyade rol oynıyan ve Türkten uzaklaşan, kaçan (Haleb, Şam, Beyrpt) denilen Su iyeliler - ol- müştur, Çekes mıntokası olarak bü- tin dünya Kalkısyada mahdud bir mıntakıyı tanır. Orada zu- lüm görenler Anadoluya, Suri- yeye ve 93 harbinde de kısmen Rümeiye gönderlmişlerdi, Bunr İarın vaz yetleri m-lüyetçi br din kadeşiiğidir, Bizden ve bu top:aklardan , alacak.arı yere- cekleci bir şey yoktur, Böyle g.- ASXANOLU Borsa < 27-1-938 ÜUzüm satışları Ç. Alıcı KS Ks 221 Y. k Talât 13 — 1575 87 İnhişarida, 11 13 125 71 Vitel 13 13 75 42 Piterson 14125 17 35 F. Solgri 14 — 14 25 13 B.Kark 14 25142 35 Ş. Remzi 17125 13 50 F KOMveA15 50 15 75 1544 İ is 14 ü4 576 Yel 215813 Fski yekün 216339 ÜUmum yekün 27-1-538 çekirdekşiz üzüm or- ta fiatleri: No 7 13 00 # 8 13 50 9. 140) e B — 14500 YÜŞ ML25 Zahire satlışları Cinsi KS KŞ 480 Buğday — 5875 6 7 va. Arpa 3937 120 Sus.m 15 75 16 93 Ful 4 752 kent palamut290 490 193 B.pımuk — 29 42 28 ton P.çekir, 2 5/ şyo sunyz değl mi? Heg de kardınalin siyaseti ilel Demek kendini, vücudünü ve can nı par ra için şeytana satıyorsun hal — Hayır, kardinale, — Bu ayni şeydir.. Rişelyö demek şeytan demektir... — Susunuz, madam, susunuz! Belk bir işiten olurl. — Evet, hakkınız var. Sizin alçaklığınızı — duyalarsa rezl olursunuz.. — Fakat benden ne isniyor- sunuz? Söyleyiniz bakalıml.. — Size söylemiştim; ş mdi yola çıkacaksınız. Size vermeğe tenezzül ettiğim işi sadakatle yapacak o'lursanız her şeyi al- feder ve her şeyi unuturum de- d ve elini ona uzatarak, işte o vakit, aşkımı tekrar şze bağışı iprım, Diya gözünü bitirdi. Bonasyö korkak ve cimri ol- maklş beraber karısını şevi or- du... Artık yumuşamıştı. Elli ya- şında bir adam yirmi üç yaşın. dak: güzel karısı ile uzun müd- yet dargın kalmağa tahammül edemez. Madam kocasnın te- reddüdünü görayordu. — Sonn var — miyeti hayriyeşsi gibi milliyet güden cemiyetler kuruldu ae Tatari Siaasaaa çıkmışlardı. Bu yet şm yormuş gibi bir de (Çerkes teavün) ne oluyordu? Kürt ittihat ve teavününe ge- lince; Kirt maariften, medeniyetten mahrum asker ve vergi de ver: mez, bedevi bir hayat geç'rir çapulcu bir milletti. Onlar aş- ret hayatlarına o kadar alışmış- lardır ki; şeybsiz, reissiz b ç bir iş yapamazlar. —Çaldıklarının, çırptıklarının bir çoğu reis erine addir, İlânı meşru'iyetteo bu güne kadar geçen yıllar içindeki Kürt işyanlarını, şekavetlerin: bepi tanırız. Byaları kendi keydlerine bırakmak demek aş.- ret hayatına el sürmemek de- mektir. Aşiret hatı ise kulluğu, esareti emreder. Beş 00 reisin, ağanın hatırı için milyonlarca insan ne ku) ve ne de köle Çlur, —— Sonu ver — e 19 < T Dedebaşı mezbahası h"â*;bsinın altından kalkabilene aşkolsun * Birinci mektubu âhiret pos- tabanesiae teslim ett.kten sonr- va Nasraddn Hocanmn yanına döndük. Bütün cesaretimi topr hyayak: — Hacam; dedim, müsarde buyurursanız mektubunuzua br poktasına 1/ şmek isterim, — Hay, hay, buyurun,. — İzmrin — Küitürparkında yapılan şey ale'âde biy göl de- Bl: yüzmek havuzudur. — Yüzmek istiyenlerin göz- leri denizi görmüyor mu?. — Görmez olur mu efendim; elbetle görüyor. — O halde?, — Denizin suyu fazla — tuzlu imiş. Bu fızla tuz, cilddeki mesamat vasılasile insajın içine griyor ve kanına karışıyormuş, — Evet?,. Her şeyin fazlaşı gibi — tuzun da fazası zarar veriyormuş.. Bu 'sebeble halkın banyo - ihti yacını tatlı su ile temin etmesi düşünülüyor. Maksad halkın shhati., — Sana bunları kim söy- ledi?, — Ayukat Murad Çınar. — Ne münasebet?, de — hekimlik — iddiasına —mı kalkt ?, — Bu ciheti bendeniz de sordum efendim; (Hukuka devam ura Tibbiye mek- ünden — geçerdim, ben bilmiyeceğim de — doktor Hatiboğu Esadmı — bilecek) diye kıyameti kopardı. —- Ben ne cevap verdin?, — Aman hocam; Murad Çe gardın benim ödüm — kopar, € vap vermek haddime m: düş- Müş?. w- Pek âlâ.. Sırası “gelince gna ben cevap veririm. Sen şimdi kilem , kâğıdı al da ikin ci mektubu yazalım. R izgârdan kaemi elime al- gdım, üfürükten kâğıdı da dörüp bü-üp dizime dayadıktan sonra hocanın siylediklerini yazmağa başladım: Âhiretten mek'up d Üü Karagöz Ağaya Evet; perde kurdun, şem'a yaktın ve ANADOLU okuyu- gularına h kikaten “Zılluhayâ, gösterdin. Halbuki - gölge ile, hayal ile peynir gem sinin yür rüyem yeceğini pek âlâ, domuz gibi bilirdi.. Ben senin kim olduğunu tanımaz mıyım?, Sen de, ben de Sultan Orban za- manında doğduk, beraber bür yüdük, Saltan Yıldırım Beyazıd zamanında yaşadık, Sen mu: kayvadan adam olduğun — için cismen ölmedn, bense 673 hicri senesinde çismen velat ettim amma görüyorsun ki, iki- miz de manen hâlğ yışıyoruz. B.naenaleyh ANADOLU gaze- tesinin köşesine kurduğun per- dede hakimâne hareket edebi- lecek ıken la lakıyata kaçtığını ben pek âlâ takdıre muktedi rim. Dedebaşı mezbahası işi karr sısnda ne yaptın?. Haika “orar dan et alamazsın, kırk - kurüş yerine altımış kürüş vererek İz mrden almağa M de | Üi;lqi 3'man B ğına beton mu dökümi İ #esin çıkma- dı?. O mezbahada su yok idi. se so) güne kadar hayyan ke- &İmesine neden göz yumulmuş ve hâlâ neden göz yumulmak- tadır? Perde kurup şem'a yak. tığına göre bunlarla uğraşmak vaz fesini üzsrine aldın demek- t; Halbı belediye memu:ları Karşıyaca halkının elinden —el- leri alıp İzmir —mezbah sına sevk derlerken lınmadın bile,. Mieksad gene halkın — sıhhati y im ş.. Âmennâ.. Ben sağken bir gün ahbablardın birisinin N evine g ttim, balla kaymak ikratı Ş ettiler. Ekmeğmi bitirdikten sonra kalan balı parmağımla ş şünnetlemeğe başladım. Bılin bitmek üzere oldığunu gören ev sahib. telâşla: — Hoca; ekmeksiz bal içini yakar. , Dedi, derhak — Kimin içi yandığını Allah bilir Cevabını verdim.. Bu işde de ya halkın sıhhatini düşünenle- y rin veya bizzat halkın içi yandı şmma hangisinin yandığ.nı Âl- lah bilir. Eş, dost üstüms düşüp beni v evlendirdiler. Akşam eve g ttim, A kadının yüzündeki duvağı açıp 4 bir baktım ki fel Ö zaman gdünyada bundan daha çırkin kadin olamazdı. Talih mize bo- yun eğdik. Sabahleyin kalktım, tam ka- Pıdan çıkmak üzere iker kadın: — Hocafendi; dedi, erkek akrabandın kime görünüp kim- den saklanaym? — — Kar, bana görünme de t kime iştersen görün.. K ğ Deyip tabanları kald rdim. *” Dedebaşı mezbıhası işinde de beled ye halkın sıhhatin d meseydi de kimin sıhhatini iş- terse onu düşünseydi.. Akşehirde hâkimlk ediyor dum. Herifin biri geldi: — Efendim, &enin &laca inek benim sarı i karnından boy- guzlay;p öldürdü Dedi. Kendisine cevap ver- gdim: — Benim kabahatim ne?. Şe. riat mucibincş hayvandaa kan davası edilmez, — Alfedersiniz, ben yanlış söyledim: benim sarı inek şenin alaca ineği boynuz ayıp öldürdü. Hemen — doğruldum: — Ha. Şimdi meşele çatal laştı. Bana raftaki şu kara kaplı kitabı indirin -bakalım Deyp yerini buluverdim, ine- ğin bedelini aldım. Sizin belediye de et işinde, Dedebaşı mezbahasının yerini karakaplı kitapta —derhal buly- verdi ve sen bütün bualara karşı bir pit gibi susup kaldın. h Bir vakitler mahallenin zerze- a vatçısına borçlanmıştım. Herif bir gün beni dükkânına çağırdı. — Hoca; besabı görelim. Dedi. Defteri açmasını söy ledim. Baktım ki S1 akçe bor- çum olmüş. Defterin — öteki sa- bilssine dikkat ettim, mabhallc amamının da 26 akçe borcu var, -— Bak oğlum, dedim; ma- halle imam le aramızda h ç tek. bE yoktur, biz onunla 26 a<çeyi ı:.ıl olsa sayışırız. Kaldımı ge- DA Sşkçe?. O beş akçeyi bana verirsin; İııluırı:[e iki hg- çanın da hesabi. temizlenir, | Adamcağır memnuniyetle beş —— — akçeyi Vcı%wııra düLA ölünceye kı sabın için. den ç kamadı, İzmirde mezbaha.. « Sonu JÜ un:u sah Jede —