Yavuz Sehm, idam edilmeleri için verdıgi Şehza-l deleri bizzât görmek istedi Bir kaç merdiven inmişlerdi. Cellâdlar ve muhafızlar, Osmamı arkasından iterek yürütüyorlardı. Orhan, zaten yarı ölü bir. va- ziyettedi. ÂAdeta gözleri, evin- den fırlamıştı. Arasıra, göğsün- den gelen bir. hıçkırık, boğa- zında düğümleniyordu. Orhanı, iki kişi kolundan tu- tuyorlardı. Çocuk sendeler gibi oldu. Celiâdın biri diğerine eğildi: — Bayıldı galibal.. Sonra geriye döndü: — Orhan efendi bayıldı, de- di, siz buyurun da biz bir az yüzüne su serpelimi, Osmanın etrafımı saran mu- hafız ve cellâdlar, genç şehza- deyi ite, kaka bir müddet da- ha yürüttükten sonra karşıda ağır bir kapıyı açtılar. İçeride bir şamdan yanıyordu.. Bir de, ot dolu bir minder vardı.. Osman içeriye girince bu manzaraya baktı ve sonra min- dere oturarak — başını ellerinin arasına aldı, düşünmeğe başla- dı. Kâpı kapanmıştı, ayak ses- leri uzaklaşmıştı. Küçük Mebr medin tıkıldığı birinci odanın önünde üç kişi gözüküyordu: — Bundan mı başlıyalıml.. — Öyle yal.. Biz. Mehmedle Musayı, Orhanı, diğer arkadaş- lar da Emin ile Osmanı bece- tirler. — Zor bir işbe Mehmed bu?| — Zor, mor.. Cellâdlık bu, arabacılık değil.. Sen ipin ilmi- ğini hazızladın mı? — Hazırladım.. Anahtar, kapı kilidinde dön- dü ve hâaydudlar içeri girdiler. Yedi yaşındaki çocuk - onları görünce: — Anacığım, anacığım! Diya beğırdı, ben sizden korkuyorum. Küçük şehzade, köşeye çeki- lerek, büzülmüş, yaşlı gözlerin- de canlanan büyük bir korku ile onlara bakıyordu. Muhakkak ki cellâdların kal- bi ve vicdamı sızlamıştı. Fakat vuzileleri, fermana i ba Cellâdın. - biri uza- tarak şehzadeyi köşeden çekti. Arkadaşlarına: — Çabuk! dedi, imliği ge- çirin. Çocuk ipi görmüş ve küçük yaşına rağmen her şeyi anla- mişti. Acı, dayanılmaz - bi yad koptu, imlik, büyük bir meharetle ve âdeta bir kaç sa- niye içinde şehzade Mehmedin incecik boğazına dolaşmıştı.. Mebmed hıçkıra - hıçkira ağ- hyordu: — Beni öldüreceksiniz. de- ğgil mi? Korkuyorum, yapmayın.. Szi amcama söylerim.. tü Hazadi Nüzbet ÇANÇAR — İDAREHANESİ İzmir İkinci Beylet sokağı C Halk Partisi binası içinde Telgraf İzmir — ANADOLU Telefom 2776 » Fosta kutusu: 405 Abone şeraiti Yıllığı 1400, alta aşlığı 800 kuruştur Yabancı — metbleketler için — senelik abone öcreti 27 liradit ANADOLU BASI ... Yazan: M. Ayhan v Ş Cellâdın biri homurdandı: — Şehzadem, siz'n idamınızı © emretti. Mehmed yalvarıyordu: — Bizi öldürmeyin.. Padişah amcama günde bir kaç akçe ile bir lokma ekmeğe uşaklık ede- yim, eğer o emrettiyse söyleyin. Üç cellâd, çocuğun bu sözle- rine hayret etmişlerdi. Fakat bunlar boş yalvarışlardı, — vakit geçirmemek lâzımdı. İpin iki ucunu birer haydud yakalam ş i, üçüncüsü de: — Çekin, dedi; çekin, uğraş- masn, yazıkl. Bunu iplerin iki tarah çekil- mesi ve sonra bir hırıltı takip etti. Şehzade Mehmed- böğül müştu. Birisi sordu: — Bitti mi? Eiğeri cevap verdi: — Ne olacak? Serçe gibi bir şeyl. Bu sırâda kapı aralığından bir çft göz, içerisini — seyredi- yordü. Bu gözler; yeğenlerini idam ettiren padişahın - gözleri idı. Şehzadenin boğazında ipi görünce çekildi, ilerideki köşe- ye saklandı. Cellâdlı üçük nâşa baka- rak başlarını salladılar. İçlerin: den biri; - koltuğunun altındaki siyah Örtülerden bir tanesini açtı ve cesedin üzerine yaydı.. Artık bu oduda — yapilacak- hiç bir iş kalmamıştı. Cellâdlar d- şarıya çıktılar ve kapıyı kilitli- yerek yürüdüler. İleride durdular ve — kapılar- dan birinde tekrar bir anahta- rın keskin g cırtısı duyuldu. Sanki bu karanlık bina için: ARADA SIRADA de yarasaların uçuştuğu metruk ve padişaba aidbir bina değil, her dairesinde bir çocuk boğaz- lanaa korkunç bir mezbaha, bir makteldi. Ve buradaki şeni gaddarlığı, bizzat bu mezbahâ- nw, bu maktelin sahibi cennot- mekân () denilen hakan, yani Sultan Selim idare ediyordu. Ve bunun da adı, sebebi ma- nevi mesuliyetten kurtuluş yolu şöyle jdi: — Selümeti namınal, İşte bu perde arkasında Os- manlı tarihinin kartalı, —fakat en zörlü padişah', yeğenlerini boğduruyordu. — Memlexet — ve mülk düşünülseydi ve eğer ada- let, kanün ve vicdan unutulma- saydi, bu gece vakti bodrum katlarında boğulanların memle- kete, millete ne fenalık yaptık- ları sorulimak” icap” edecekti. Suçları varsa derecesi anlaşıla- caktı. Yedi yaşındaki - çocuk, böyle cânavarca boğulmıyacaktı. Küçük şehradenin - boğu'duğu dakilalarda, on dö:t yaşındakı Mehmed de baygın — olarak uzandığı soğuk, rutubetli ve pıs taşların üstünde, boynu yerden bir parça kâldırılarak kolayca boğulmuştu... — Sonu var — Dr. Behçet Uz Çocuk hastalıkları mütehassısı Hastalarını 11,30 dân Bire ka- dar Beyler sokağında Ahenk matbaası yanında kabul eder. Muayenehane telefonu 3990 Ev telefonu 2261 mülk ve tmllet ŞEN FIKRALAR Marifet Mahir bir operatör, tanın üzeriğde pok müöbim bir ameliyat icra ediyor ve ücret olarak yüz lira .— Hasta izharı taaccüb dakika bile sürmiyen bir iş için yüz lira çok değil mi? Doktor, cebinden iki yüz lira çıkarıyor. ve: — Ben size iki mislini vere- yiml.. Yapınız! Diyor. Kendinden emin Bayan N. bizmetçisine dedi ki: — Ahter, kızım! Geçen gün bakkalın çırağını, bir çocuğu öperken gördüm. Sakın sen biz,m çocuğu gezdirirken böyle bir şeye meydaa verme, emi? — Merak etmeyin, elendim! Ben yaninda varken çocuğunuzu hiç bir erkek öpmez! bün hiç ğ kavga ederlerdi. Gene bir gün atışmışlardı. Somurtup duruyor» larken odaya hizmetçi girdi. Piyano akortçusu geldiğini ha ber verince Melâhat dedi ki: —e olur, anneciğim, babamla seni de akort etsel.. Şaka ediyormuş Salamonun karısı bir. sene evel vefat etmişti. Geçenlerde bir gün, ziyaret maksadile kabrine gitti. Topra- ğın üzerine çöktü ve sızlanmağa başladır — Ah Rebekâl! Alah senin bir has- ' gani #slacayine benin ct ydi. Sen u kara topraki şıııdı yalaniz ne yapıyorsun? Ne olur, cenabihak bir. mücize yos- tersa da seni bana tekrar yiri vers,l. Tam bu sırada, bir dâğ lare- sinin zorile toprak hafif hafif kıı.ııldımığı başlayınca, Sala- mon: — Sakin bal *diye bağırdı heıı şaka soyledim bel İnanmı Kefaletle salıve- rilecek Resmi makama ait eşya satın almaktan suçlu ve mevkuf Halil oğlu Eminin uzun zamandanberi Ağ ıceza mahkemesinde cereyan etmekte —olan muhakemesine dün de devam edilmiş ve Ay- dna yazılan tülimata yelen çe- ı:mokuıduhu saçlunun sa- """İ& salaşıldıktan med R.ılm Duyar, müekkilinin mağdur olduğu anlaşıldığından, daha ııyıd: ıqduııyeııııe mâ- “hal' kalmamak üzere tahliyesile gayri mevkuf o'arak duruşma- sının devamina karar verilimesini istemiş, Tmahkemece bu - taleb kebul m elli lira nakdi veya ma let verdiği tak- dirde suçlunun tahliyesile Serila Si geei devami Muvafık görülmüştür. Mali kefalet dün vık!e kadar yetiştirilemediği d, Pu gün cezaevinden ıılıw ıMahKemelerde I Bir sene içinde, Cezamah- kemeleri faaliyeti Muhakemeler en ziyade hangi suçla_r üzerinde geçti? 937 yıh içinde şehrimiz Sulh- ceza mahkemelerine gelmiş ve karara bağlanmış olan evrak n miktarını evelce yazmıştık. Bu gün de, gelen bu evrakın cin- sıni tefrik ed yoruz; bu süretle bir yıl zarfında - şehrimizde iş lenen ve mahkemeye düşen hâ- diselerin nevileri anlaşılmış ola: caktır. 937 yılı zarfında birinci Sulh- ceza mahkemesine 519 kanuna muhalefet, 209 tabanca ve bi- çak, 162 döğmek, 181 söğmek; 53 tehdid. 299 çalmak, 111 sarhoşluk, 115 yaralamık, 47 ızrar, 6 sarkıntılık, 15 hafta ta- tiline muhalefet, 21 kumar oy- namak, 3 hali ile mütenasib olmıyan eşyayı üzerinde bulun- durmak, 2 söz atmak, 1 çocuk kaçırmak, 19 sjâh atmak, 1 izinsiz barat salmak, 8 yangın çıkartmak, 7 eve taarruz, 4 dip- lomasız ebelik, 17 ihkakı hak, 6 hal'kın huzurunu bozmak, 1 dilencilik, 7 ammenin emniye- tini tehlikeye koymak, 1 haya- sızca hareket, 1 tefecilik, 1 dev- let ormanından ağaç kesmek, 1 yanlış hüviyet vermek, 1 asa- mâtika satmak, 1 suç isnadı, köpek ısırtmak, 4 memnu silâh bulundurmak, 2 memnu — mit: takaya girmek vak'ası gelmiştir. İkinci Sulhcezaya 446 kanuna mühalefet, 204 tabanca ve bi- çak taşımak, 183 dövmek, 169 sövmek, 58 tehdit, 332 çalmak, 46 bıçak çekmek, 113 sarhoş- luk, 139 yaralamak, 39 esrar, 26 halta tatiline muhâlefet, 20 kumâr oynamak, 1 halile mütenasib olmiyan eşya buluondurmak, 3 söz atmak, 2 çocuük kaçırmak, 15 silâh atmak, B yangın çıkartmak, 12 haneye taarruz, 1 diplomasız ebelik, 17 ihkakı hak, 1 hatkın huzurünu bozmak, 2 dilenc lik, 11 amme- nin eniniyetini tehlikeye koymak, $ tefecilik, 2 suç isaadı, 1 kö- pek ısırtmak, 2 memnu silâh bulundurmak, 2 hayvan dövmek, 2 diplomasız dişçilik, 2 delil tesbiti evrakı gelmiştir. Üçüncü Sulhcezaya 844 he yeti mahsusâ ve belediye karar- larına itiraz, 47 döğmek, 53 söğmek, 7 tehdid, 70 — çalmak, 24 silâh ve bıçak çekmek, 62 sarhoşluk, 2 1zrer, 9 sarkıntılık, 16 kumar oynamak, 4 söz ab taarruz, | âammenin emniyetini tehlikeye koymak, 1 hayasızsa hareket, 227 izinsiz ağaç kes- imek, 1 orman yangını çıkart- ıılı 60 yaralamak suçları gek Bıı huıhı göre, 936 sene- sinden müdevver evrak hesaba dahil olmamak üzere 937 yılı içinde üç Sulhoeza mahkeme- sine ceman 5176 evrakın gek miş olduğu anlaşılmaktadır. Bu istatistikte ea ziyade nazarı dik- kati celbeden ve en ziyade iş- lenen suçların adedini şu suret: le tasnif edebiliriz: Bir yıl içinde 965 aded ka- nuta muhalefet, 573 — tabanca ve bıçak taşımak, 286 sarhoş- luk, 403 hakaret, 701 bırsızlık, 392 dövmek, 314 yaralamak, S? kumar oynamak hâdiselerine aid evrak gelmiş bulunmaktadır. Evalce de yazdığımız veçbile; Tonhkelerimize tevdi ödilen bu evrakın kısmı küllisi intac edil- miş ve 938 senesine pek cüzi evrak devrölünmüştür Az bir kadro çerçevesi da- hilinde bu kadar evrakı neti- celendiren, her bir evrakın bir çok müteskıb muamelelerile uğ- raşan hâkimlerimizi ve kalem bışıekıuuı le — arkadaşlarını tıkdıı- Z. Rte A yak kirası istiyor, fakat.. Dün ikinci Ağliyeceza mah- kemesinde, Alircis mahallesinde Oıınn Emine ve Ahmed vukubulan bir hakaret davasının duruşması yapıldı; Hağibe âdında ibtiyar bir ka- din şahid olarak salona alındı. Şahid hâkim'a önüne gitti ve durdu; Hâkim sordu: — Anlat bakalım, bu iş na- tıl olmuş? Şahıd cevab vermedi. — Anlatsana? — Benim ayağımın kirası ve- rilmezse, ben de şahidlik yap- mam! — Sen pira ile mi yaparsın? — Hayırl Bu işte şahit olarak buraya gelişim- beşinci oluyor.. Şahit dediğin bir defa gelir, şakitliğini yapar, çekilir, gider.. Ne bu benim taksiratım.. Ma- demki, gelip gidiyoruz, ayak kiramı versnler! Hâkim: — Hele sen bir deta şahitli- ğini yap bakalım? Şahit; hâdiseyı sonrâ sordu: — Şimdi iyi mil Söyleyin bar kalım, benim ayak kiramı kim verecek? — Fakat, sen bu duruşmaya ibzarlısın, şu ayak kirasını bırak da üstelik para cezası verme? Geçen defa neye gelmedin? — Hoıstaydım! Para cezasının affına karar verildi ve ihtiyar kadın hiç ağe zını açmadan çekilip gitti. Mahkemede Ağzında sakız taşı- yormuş!, Dün ikinci Sülhceza mahke- mesinde bir hakaret davasının duruşması sırasında şahid ola- rak celbedilen genç bir. bayan mâahkeme- huzuruna alındı. Hüviyeti tesbit edilirken, ağ- Zıhı sağa, sola çevirdiği ve so- rulan suallere verdiği kesik ke- sik cevaplardan ağzında — bir şey bulunduğu anlaşılıyordu! Hâkim: — Bayan, tedir o.. Sakız mı çiğniyorsun? Şshid bayan kendine — geldi. Hakikaten ağzında sakız bulun- duğu görüldü. Bayan kızardı ve ağzından sakızı çıkarârak, mem- diline sardı, Hâüdiseyi anlattı. Ve — duruş- || ma da şahidlerin celbi — için başka bir güne bırakıldı. Tahkir Çeşmede muhacir mahalle- sinde Malmüdürü B. Cemal şahidlik anlattı ve aglık bahisleri Dabili b 1 müteharmmmu Dr. M Uğut diyor <e Kalb hastalıkları ği Fazla yorgunluğun ve vücud makinesi — hareketlerinin — de kalb üzerine pek ehemmiyetli derecede tesirleri vardır. Vücut- teki örgenlerin fazla vazife gör dükleri zamanlarda, kalb hare- ketlerinin de müteessir olduğu anlaşılmıştır. Hazım zamanları, ruhi heyecanlar, tenasüli müna- sebetler daima doğrudan ruya veya bilvasıta kalbi muz- tarib kılarlar. Bundan başka asabi hallerin de çok tesiri ola- bilir, lasanın hadden fazla tinel ve cisme' yorulması kalbi âdeta incitir. ve Üzer, Bununla beraber zehirli içki lerin kalb üzerine olan mühim tesirlerini unutmamalıdır. Bira, şarap ve rakı çenlerin pek çoğunda Bu zehirli may lerin fenalıklarını her gün göre mekteyiz. Şu kadar var ki, ayni içkinin ayai miktarına karşı göz- terilen mukavemet ve istidat her şahısta eyri- ayındır. Bazıları yıllarca bir fenalığını görmiyerek tahammül göstere- bilirler, Bazı kimseler de çok erkenden bu zebirlerin lenalık- ları altında ezilir. Bununla beraber besinlerin ve kalb üzerine bir çok yüklerin yüklenmesinin de ehemmiyeti vardır. İnsanların pek çoğu çok tütün içerler, bazıları da cinsi münasebette ilrata düşkündürler. Bu fena âdetlerin hepsi de kalb bozukluklarına sebeb olur lar. Şişman kimselerin fazla mik- v.ıî.lolın yağları bertaraf edik mek İâzımgeliır. Çünkü kalb BozlMlr aZ Ha yon'ar ve dispozisyonlarda daha çok görülmektedir. Tütün, kahve ve çay gibi zehirler vücude fazla idhali suretile müzmin bir zehir- lenme tevellüt eder. Nöbet hanelar Bu gece Kemeraltında Şifa, Karanti- nada B. Eşref, Kemerde Kamer, Alsancakta B. Ahmed Lütfi, Eşrefpaşada Eşrefpaşa eczaha- neleri nöbetçdirler. Kanuna aykırı hareket İstanbulda ikamet ve seyahat tezkeresini kaydettirmeden İzmire gelen İtalyan tebaasından Fran- sovanın 3177 numaralı kanuna aykırı harekette bulunmak su- çundan, dün ikinci Sulhcezada duruşması yapılmıştır. Okunan evraka göre, suçlu karakolda verdiği ifadede böyle şeylere aklı ermediğini ve bunr dan sonra aklını başına topli» yarak bir daha böyle hâdiselere mahal — birakmıyacağını — söyle- miştir. Suçlunun gıyabında yapılan duruşma — neticesinde mezkür kanunun — muvakkat — maddesi yölile 331 tarihli kanunun mu- adde! 4üncü maddesine tevfi. kan 10 lira para cezasile tec. ziyesine karar verilm ştir. TAKVİM Rumi - 1333 | Arabdi Künunusani 12 Zilkade 28 Kanunusani Bengiyi tahkir eden İbrahim ı vv oğlu B. Kenan Akın meşhut || suçlar kanununa göre mahke- imeye verilmiştir.