2) Kiuunursal KARA KORSANLAR ŞEFİ Dilber kadın korsan KONM Aşktan başka kuvvete baş eğmiyen deniz kızının maceraları.. —Si » SANANDOLU. zz | Denizler ort..sında Kahırede bır hâdıse' Kaptan Karasakal, Karolinanın en güzel kızı ile evlenmişti. Fakat... Tiç, kendine mahsus büyük | bir nümayiş ve gösterişle - kor- sanlarının önüne düştü, Gider- lerken, hemen yanıbaşında bu- lunan Meri, Karasakala: — Kaptan, gösterdiğin hi- maye 've dostluğa çok teşekkür ederim! Dedi, Karasakal, bu çok yerinde teşekküre sadece omuz silkmek- le mukabele etti, yalnız: — Başka bir defa böyle ma- nasız işlere müdahale etmemek- liğini isterim. Başkasının — işine karışmak, çok defa menfi - ne- ticeler husule getirir.. Dedi. Gem ye döndükten sonra kap- tan Tıç, gemisini açık denizlere saldırdı, Ambarlarının baştan başa kiymetli eşya ve sandık- larının altın para ile dolmasına rağmen kaptan Tiç hâlâ servet Peşinde idi, Karasakalın emin sahası Körelin muhiti idi. Kârlı ve dolgun vargunlardan sonra Ka- rasakal gene Karolin sularına döndü. Karasakalda ruhi bir değişik- lik vardı. İasan boğazlamak, gemi vurmak, döğüşmek, yağma etmek onu kâfi derecede eğlen- diremiyordu, artıkl. Bunu nihayet kendisi de şu suretle izah etti: — O... dedi, artık evlenme- liyim, yalnızlık gene beni boğ- mağa çalışıyor!. Karasakal için aklına giren bir şeyi yapmamak mümkün değildi. O, bu hususta çok sabırsız bir adamdı, Bunun için, pek az bir Zaman içinde evleneceği kadını seçti ve döüğün yaptı. Bu düğünde, Karasakalın kor: sanlarının hemen hepsi de hazır bulündular; fakat, Meri ile Klif ford düğüne gitmediler, gemide kalmağı te cih ettiler, Rşar, Karasakalın yaveri ve düğün işlerinde vekili sıfatile bu ::m her safhasında hazır bulun- Gelin, Karolin adalarının en güzel kızlarından birisi idi. Ka- rasakal, bu güzel kızı daha evel- den görmüş ve kendisi için ha- zırlamıştı. Karasakal, kızın babasile bu izdivaç için uzun uzadıya gö- Tüşmüş, mukabil şartlar ile pa: zarlıklar yapmış idi. Fakat za vallı kızn Karasakalla evlenib Dilimize çeviren: Şük.ü Kaya evlennemek hususunda ne dü- | şündüğünü sormak bile lüzum- suz addedilmiş id, Kırasakal bu düğün münase- ;bıtiie avuçlarla altın — sarfetti; emsalsiz bir düğüa yaptı. Eğlenceler “nühâyet' bulduğu | vakit, Karasakal gelin odasına girdi. Genç kiz, korkünç - korsanı | görünce hemen ayaklarına ka- pandı. ve: — Allahaşkına olsün, affet! Dedi. Karasakal, ayaklarına kadar kapanan bu güzel ve zavallı kızin büşina çizmesinin ucu ile ve''sert bir şekilde dokundu, ve: — Allah benim. Benim işime Allah dediğin şey karışamaz! Kalk, ve karyolaya girl Diye bağırdı. Kızcağız, korkudan tir, tir tit- riyerek karyolaya girdi; Karasa- kal da karyolaya girdi, fakat genç kız, yüzünü ellerile kapa- miş ve ağlıyordu. Karasaıkal bu ağlamayı lü- zumsuz buldu. Ne demek - idi bu? Bu kız şimdi gülüp oyaz- malı, sevinç içinde olmalı idi, beni — O.. Dedi. Böy'e ağlamak- | ta ne mana var? Bana — bak. Benim bu haller hiç hoşuma gitmez! Senin gibi ağlamış su- ratlı bir insanla yatmaktan ise, ben seksenlik - bir koynunda olmağı tercih ederim. Haydud iltizam? olarak yük- sek sesle görüşüyordu. Bundan da maksadı, dışarıda beklemek- te olan korsanlara sözlerini işt- tirmekti, Karyoladan uzaklaştı, kapıyı | açtı ve: — Rişar! Gel buraya! Diye seslendi, OEEMl SOT SNY d YY TU İhtilâs davası Beledye eski tahsildarların- dan muhakemes ne dün devam edil- miş, bu celsede iddia makamını | işgal eden müddeiumumi mua- | vini B. Şevki Suner iddiasını serdetmiş, maznunun z mmet ve ihtilâs suçlarından Türk ceza kanununun 202 ve 203 üacü maddelerine göre beş sene on bir ay hapse mahküm edi me- Sıni istemiştir. Maznun, idd.aya karşı bir diyeceği olmadığım söylemiş ve kararın tefhimi bu güne bırakılmışt r. Yazan: Hanri Bero 29 çıkardı. Çünkü esniyordu. Bit- miş, harab olmuştım. R ca ede- rim alay etmeyin. Dinyada bu g bi hileleri yapmamış tek bir üşık görebilir m siniz! Saf ve güzel çocuk beni saraya getiren ümtten bir saniye bile şüphe- lenmemişti. Onun için teessü- rümüa farkına varamadı. Salon- dan çıkarken kapıda kaşlarım çalık, suratım as.k; dönmüş aksi heykellere — bakıyordum. Farkına vardı, Bunu, şişmanlara atledilen fazla şefkate hamletti ve beni İmparatorların barbar: kkanna kızuım, sandı. — Zannetmem ki bu Roma- anattıkları kadar — İena adamlar - olsunlar, baksanız a hepsi de birer - şişkocuk. Tıbkı szin gibi.. Dedi. Gülerek koluma girdi. Zat nedersem — mermerden yapma Jol Sezarın koluna da ancak bu kadar h 8872 girebilirdi. Efendim bu kadın öyle kolay kolay göz- leri — kamaşlırılır. kadınlardan değil vesse.âml Bu akşam işte bu kadar. Haydı artık gidelim de yatalım. —I An'aşıldı siz bana — derdimi Rşar, otomatik bir makine Üzibi hemen Karasakalın yanına geldi. Karasakal şeklile: en — hiddetli bir — İçeri gel diyorum sanal Diye bağırdı ve kapıyı içeriden sürküledi. Rişar, olacağını henüz bilmiyor ve ne yaj ğını şa- şırmış bir. halde idi. Kaptan Tiç, Rişarı elinden tuttu ne ve karyolada henüz yatmakta ve ağlamakta bulunan genç gelinin yanına kadar çekti, * Sonu var - Borsa 20-1-938 Uzüm satışları K. s. 175 Esnaf Ban. 13 625 154 Paterson 13 75 43 M. Beşkçi — 9 42 J. Tar. Mah. 15 75 39 T. Erman — 14 25 35 |. Kohen — 13 75 30 A. Miydo 9 D. Arditi kocakarının | B. Tahirin Ağırcezadaki | 4 A, Fesçi 3 Y.I. Talât 1788 Yekün 210239 Eski yekün 212027 Umum yekün “İncir satışları Ç “Alic KS 1490 Ü. Kurumu —8 32 Ş. Remzi — 10 25 272 Yekün 126009 Eski yekün 126281 Umum yekün Piyasa Hiatleri 20-1-938 çekirdeksiz üzüm or- ta fiatleri: 13 25 12 75 Gevşek 13 50 14 00 15 25 17 50 — — mal yok Zahira satışları Ç. “Cinsi K. 5. 960 Buğday $ 64 Ton ,, 5 45 Nohut !2 Ton P. çekir. 21 Ken. Palı.270 125 B. Pamuk 31 50 33 -. siyosunuz. — Evet dertliyim, çekivorum, döxtürmek elend m | evet hakısınız. Benim şen ve neşeli yazüm szi aldatmamış. Benim gilmem, tbki sınıf arkar daşlarının önünde hıçkırıklarını zabteden içli bir çocuğun gülk mes göbidir. Benim tebessüm- erimin altında gurür-ü bir. elem gizli Sze tevdi ettiğim bu sır en insafsız br. menkü siyetle muz- tarıb bütün şışmaniarın talihidir. Menkübiyetten ne demek — iste- diğimi anlıyorsunuz. değil mi? Kadınların bize karşı lâkayt kalması. Sözlerimi tartarak söy- lediğimne emn olmanızı rica ederim., Aşkın bize büsbütün memnu olduğunu iddia edecek değilim. Zayıfların olduğu gibi, bizim de sııf kendimiz ıçin se- vild ğ miz vakidir. Fakat daima uzun müddetler geçtikten, tec- rübe edildikten sonra b z tecrübe edi.meyince mal edilmeyiz. S.ze yaşıyan İlayc udlar Al Kapon Büyük bir peri- şanlık içinde! Dünyanın en azılı leri Al Katraz kapatılmıştır. San Fransiskoya üç kilometre mesafede deniz - ortasındaki Al Kalraz âdasının ortasında olan bu korkunç hapishanenin içinde tatbik edilen rejim ve -disiplin çok şiddetlidir. Hapishanenin bulunduğu ada- daki büyük leyhalar üzerine şu cümleler yazılmıştır: *Gemi ve kayıkların — 300 metreye kadar yaklaşmaları ka- tiyen yasaklır.., *Müsaadesiz olarak — adaya çıkmak ve karaya basmak hakkı kimseye verilmemiştir. Bu emirlerin hilâfında hare- ket edenler, hapishane civarın- da yerleşti ilen mitralyöz küçük toplarla derhal edilir. Adada bir sürü eski ve bü- gangster- hapishanesine ve imha | yük binalar görünmektedir. En yüksek bir tepeye işığı aksetti- rea ayna (Rellektör) yerleştiril. | miştir. Bu ışık sayesinde en karanlık gecelerde bile adanın her köşe- sini görmek, en küçük Lir cisim ve kımıldanışı farketmek müm- kündür. Ada ve hapishaneyi muhafaza ve kontrol altında buluaduran bekçilerle ışık aynasından baş- ka, sahillerde kaynaşan yüz erce deniz kurdu da mahpusların kaç: maması için dört gözle nöbet beklerler. Hapishaneden kaç- mak istiyen bir mahpus sahile kadar gelip de denizi yüzerek Ügeçmek İsterse deniz kurtlarının ağzına düşer, Hapishane idaresi korkunç ve vah$i deniz canavarlarını ada civarıns& alıştırmak için denize her gün fıçılar do'usu et atarlar, Al Katraz hapishanesindeki karanlık hücrelerinde en kor- kunç haydudların (Notabil) reis- leri kapalıdır. Br vakitler bütün Amerikayı - titreten Gangsterler başarında Al Kapone olduğu halde bu binalar içinde ömür | yıpratmışlardır. Şikagola sene- lerce gayri kanuni br. şekilde hüküm süren Al Kapone o ka- dar zengnleşmişti ki, ismi Ro - feller gibi herkesin dilinde do- laşıyordu. Gene bu karanlık hücrelerde, Al Kaponenin en yakın arkadaşlarından Kel, Bey- ley Harvey Cezçon ve daha 234 | haydıd ve kaül vardır ki bu 234 hayduddan — bir Amerika'ı bir kismi da çokları Avru: sorarım talih bu kadarck bir saadeti kimden esirgemiştir! Asıl bizi kzdıran ve seneler geçtikçe içmizi yakan şey in- sanın kalbi başkasına — tercih edilmis o'mak neşesile dolma- dan ve hakiki hiç bir muvalfa- kıyetle mest olmadan gençliği- mızi, delikanlıl ğ mızı, otuz ya- şımiz, hulâsa ömrümüzü geçir- memizdir. İnsanların ekserisi hiç olmazsa hayatlarında — bir defa olsua sevgilisinip — yatağından — ayrı- lirken: —Şunu gönlöm çekmişti. Bir bakışta benim oldu. D.yebilmiştir. Fakat sokak başlarını - bekliyen teshiri en kolay şıllıklar bile şişmanların göz süzüşlerine yalnız afifane gülümsemekle mukabele ederler. Bir şişman hiç bir vakit bir bakışta — kadınları kendilerine cezbeden adamların göğsünü ka- bartan beyecanları duymaz. Ay- ğ haneye Rezalet ve denaetir derecesine bakın! Evlendiği on be beş kadını, umum satmış! Kurbanlardan ikisi ile, vak'anin kahramanı ve kadınlardan bazılarını satın alan umumhaneci Kahire zabıtası, Mehmed ada bir adamı tevkif etmiştir. Bu adam bir takım, genç, gü- zel ve cahil kızları kandırmak, umuümi evlere satmakla suçlu- dur. Vak'a, derece yerde tadır. Mehmed, Kahirenin zengin ipek tüccarlarından birinin oğ- ludur ve çok zekidir. Babası, kendisini çok sevd ği için mağazasında istemem'ş, mektebe göndermiş, Kahire meşgul bundan halkını son etmekte, her bahsolunmak- çalıştırmak palıdır. Bütün bu (centilmen) ler öyle şiddetli bir rejime tabidir- dir ki, br yere kımıldanmaları ihtimali yoktur. Gindüzleri ya- rım saat kadar bahçede dolaş- tırılırlar. Bu esnada bile, projektörler haydut arın üzerine çevrilmiş'ir. Bitün hap shane dahilind bir sükün sürer. Haydutlar gün- düzleri çalıştırılır, kat'i geceleri hüc- relerine sokulan mahpuslar kuv- vetli ve bol ış k içinde uyumak Mecburiyetindedirler. Szneda ailelerile üç kere akraba ve görüşürler. - Görüşür: lerken kalın dıvarlar arasından bağıra bağıra konuşmak mec bur yetindedir. Bu konuşmaları bekçiler dinler ve istenoğraflar zabteder, Bir vakitler Şikagoda 2000 gangstere kumanda eden Al Ka- ponenin denizle muhat bu kalın duvarlar - arasındakı ömrü bü- yük bir perişanlık içinde geçivor. naya baktığı zıman gözlerinde rah yatçı romancıların pek sev- diği o “meçhul derinl ği,, — hiç bir vakit göremez. Ve görmiye- cektir de, Bunua acıığın; ta- savvur buyuruyor musunuz, Evet bilirim. Bu acı başkalarının kal- bini müteessir etmez. Başkaları ne anlar? Başkalarının bir alay sergüzeşti vardır. Onların kal- binde güzel tesadüfierin; bir gece bir. ötelde - veyahud bir “akşam bir gazinoda heyecanla kollarına —atılan — yabancı.arın hatıraları vardır. Siz, ey mesud adamlarl. Ha- yatıarında hiç böyle şeylere tesadüf etm yen ve etmiyecek olan — zevallıların kırık ve mur hakkar hayatlarını nasıl tahay- yül edebilirsiniz? B.z gönlümüz- de sönmez br ateş, kolla ımiz- da bükülmez bir kuvvet olduğu halde tıbkıi ihtiyarlar gibi aşk tortusuyla geçiniyoruz! Ük görüşte derhal sevilmek, | meşreb kadınlarla, | derecede | ye | diğimi tahsil ettirmiştir. Çocuk, yöt ik dereceli bir. diploma — alarak mektepten çıkmış, baba dostla. rının yardımile — nezaretlerden brisine memur olmuştur. Fakat ayni zamanda çapkın: lığa da başlamış, kadın, kumar yüzünden boğazına ka- dar borca batmıştır. Tabil bu sırada bir çok hafif bu kadınla- rın bulundukları evlerin sahip- lerile tanışmış, dost olmuştur. Bir gece Özbesiye civarın daki umumi evelerden birinde sedire uzanıp rakısını — içerken ev sahibi ona kız bulmakta uğ- radığı müşkülâttan behsetmiştir. Mehmet, bir an düşündükten sonra: y — Üzülme, demiş'ir, ben is- | ted ğinden dahı güzel kızlar bulur getiririm. Umumhaneci kadın, onun aşırı sarhoş bulunduğuna hükmederek sözlerine ehemmi- vermemiştir. Fakat ertesi gün — Mehmed çık '_ı-ırnw Ona şu sözleri söy- lemiştır. — Bı kaç kız buldum, geti- receğim.. Fakat bedel ni vere- ceks n. Kızlar, ölünceye kadar senin olacak; istediğin gibi' kül- lanacaksın. Ve, üç gün sonra 16 yaşla- rında kadar, genç, gözel ve'se vimli br kadın 'getirmiştr: — Bu, benim karımdiır. yaptırabilirim!. Mehmed, 28 İagiliz Tirası ak miş, kadını birakiıp . gitmiştir. — Sann 8 inci sahifede — İste- kadın.arın nazarlarında — geçici, fakat göz kapaklarını kapıyarak lâkayt — kalıyorlarınış bir tavırla mümkün olabildiği kadar çabuk gizlemek istedikleri aşk alevini uyandırmak; arzu edilen kadınlardâ hiç bir sözüa, ne tasvib, ne de reddedebileceği o sakit ve sakin “evet,i anlamak, İşte dünyada hiç bir şeyin yerini tutamıyacağı bir saadet, işte hayatın yegâne gayesil Rica ederim, aksıni iddiaya kalkışmayın! Buna dair söylenen sözerim, yazılan şeylerin hepııll biliyorum. Aşktan mahrum — kalân hı' takım biçareler -kendilerini te selli için olacak. kalkmışlar; ahlâk hocalığı yapıyorlar. Bize; asırlardanberi şerelin, servetin, büyük ŞErN, san 'at — veyahud ilmin insanlara en büyük zevk- ler temin ettiğini ve bu yaştan sonra artık aşkın ancak işsiz ve — Sonu yar —